» 26 / Su’arâ  227:

Kuran Sırası: 26
İniş Sırası: 47
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 227
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِلَّا (ÎLE) = illā : ancak hariç
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
3. امَنُوا ( ËMNVE) = āmenū : inanan(lar)
4. وَعَمِلُوا (VAMLVE) = ve ǎmilū : ve yapanlar
5. الصَّالِحَاتِ (ELṦELḪET) = S-SāliHāti : iyi işler
6. وَذَكَرُوا (VZ̃KRVE) = ve ƶekerū : ve ananlar
7. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'ı
8. كَثِيرًا (KS̃YRE) = keṧīran : çokça
9. وَانْتَصَرُوا (VENTṦRVE) = venteSarū : ve üstün gelmeğe çalışanlar
10. مِنْ (MN) = min :
11. بَعْدِ (BAD̃) = beǎ'di : sonra
12. مَا (ME) = mā :
13. ظُلِمُوا (ƵLMVE) = Zulimū : kendilerine zulmedildikten
14. وَسَيَعْلَمُ (VSYALM) = ve seyeǎ'lemu : ve yakında bileceklerdir
15. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
16. ظَلَمُوا (ƵLMVE) = Zelemū : zulmeden(ler)
17. أَيَّ (ÊY) = eyye : nasıl
18. مُنْقَلَبٍ (MNGLB) = munḳalebin : bir devrimle
19. يَنْقَلِبُونَ (YNGLBVN) = yenḳalibūne : devrileceklerini
ancak hariç | kimseler | inanan(lar) | ve yapanlar | iyi işler | ve ananlar | Allah'ı | çokça | ve üstün gelmeğe çalışanlar | | sonra | | kendilerine zulmedildikten | ve yakında bileceklerdir | kimseler | zulmeden(ler) | nasıl | bir devrimle | devrileceklerini |

[] [] [EMN] [AML] [ṦLḪ] [Z̃KR] [] [KS̃R] [NṦR] [] [BAD̃] [] [ƵLM] [ALM] [] [ƵLM] [] [GLB] [GLB]
ÎLE ELZ̃YN ËMNVE VAMLVE ELṦELḪET VZ̃KRVE ELLH KS̃YRE VENTṦRVE MN BAD̃ ME ƵLMVE VSYALM ELZ̃YN ƵLMVE ÊY MNGLB YNGLBVN

illā elleƶīne āmenū ve ǎmilū S-SāliHāti ve ƶekerū llahe keṧīran venteSarū min beǎ'di Zulimū ve seyeǎ'lemu elleƶīne Zelemū eyye munḳalebin yenḳalibūne
إلا الذين آمنوا وعملوا الصالحات وذكروا الله كثيرا وانتصروا من بعد ما ظلموا وسيعلم الذين ظلموا أي منقلب ينقلبون

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 227
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إلا | ÎLE illā ancak hariç Except
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū inanan(lar) believe
وعملوا ع م ل | AML VAMLVE ve ǎmilū ve yapanlar and do
الصالحات ص ل ح | ṦLḪ ELṦELḪET S-SāliHāti iyi işler righteous deeds
وذكروا ذ ك ر | Z̃KR VZ̃KRVE ve ƶekerū ve ananlar and remember
الله | ELLH llahe Allah'ı Allah
كثيرا ك ث ر | KS̃R KS̃YRE keṧīran çokça much,
وانتصروا ن ص ر | NṦR VENTṦRVE venteSarū ve üstün gelmeğe çalışanlar and defend themselves
من | MN min after
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra after
ما | ME after
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zulimū kendilerine zulmedildikten they were wronged.
وسيعلم ع ل م | ALM VSYALM ve seyeǎ'lemu ve yakında bileceklerdir And will come to know
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmeden(ler) have wronged
أي | ÊY eyye nasıl (to) what
منقلب ق ل ب | GLB MNGLB munḳalebin bir devrimle return
ينقلبون ق ل ب | GLB YNGLBVN yenḳalibūne devrileceklerini they will return.

26:227 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ancak hariç | kimseler | inanan(lar) | ve yapanlar | iyi işler | ve ananlar | Allah'ı | çokça | ve üstün gelmeğe çalışanlar | | sonra | | kendilerine zulmedildikten | ve yakında bileceklerdir | kimseler | zulmeden(ler) | nasıl | bir devrimle | devrileceklerini |

[] [] [EMN] [AML] [ṦLḪ] [Z̃KR] [] [KS̃R] [NṦR] [] [BAD̃] [] [ƵLM] [ALM] [] [ƵLM] [] [GLB] [GLB]
ÎLE ELZ̃YN ËMNVE VAMLVE ELṦELḪET VZ̃KRVE ELLH KS̃YRE VENTṦRVE MN BAD̃ ME ƵLMVE VSYALM ELZ̃YN ƵLMVE ÊY MNGLB YNGLBVN

illā elleƶīne āmenū ve ǎmilū S-SāliHāti ve ƶekerū llahe keṧīran venteSarū min beǎ'di Zulimū ve seyeǎ'lemu elleƶīne Zelemū eyye munḳalebin yenḳalibūne
إلا الذين آمنوا وعملوا الصالحات وذكروا الله كثيرا وانتصروا من بعد ما ظلموا وسيعلم الذين ظلموا أي منقلب ينقلبون

[] [] [ا م ن] [ع م ل] [ص ل ح] [ذ ك ر] [] [ك ث ر] [ن ص ر] [] [ب ع د] [] [ظ ل م] [ع ل م] [] [ظ ل م] [] [ق ل ب] [ق ل ب]

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 227
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إلا | ÎLE illā ancak hariç Except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū inanan(lar) believe
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وعملوا ع م ل | AML VAMLVE ve ǎmilū ve yapanlar and do
Vav,Ayn,Mim,Lam,Vav,Elif,
6,70,40,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الصالحات ص ل ح | ṦLḪ ELṦELḪET S-SāliHāti iyi işler righteous deeds
Elif,Lam,Sad,Elif,Lam,Ha,Elif,Te,
1,30,90,1,30,8,1,400,
N – genitive feminine plural active participle
اسم مجرور
وذكروا ذ ك ر | Z̃KR VZ̃KRVE ve ƶekerū ve ananlar and remember
Vav,Zel,Kef,Re,Vav,Elif,
6,700,20,200,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'ı Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
كثيرا ك ث ر | KS̃R KS̃YRE keṧīran çokça much,
Kef,Se,Ye,Re,Elif,
20,500,10,200,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
وانتصروا ن ص ر | NṦR VENTṦRVE venteSarū ve üstün gelmeğe çalışanlar and defend themselves
Vav,Elif,Nun,Te,Sad,Re,Vav,Elif,
6,1,50,400,90,200,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN min after
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
N – genitive noun
اسم مجرور
ما | ME after
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zulimū kendilerine zulmedildikten they were wronged.
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
وسيعلم ع ل م | ALM VSYALM ve seyeǎ'lemu ve yakında bileceklerdir And will come to know
Vav,Sin,Ye,Ayn,Lam,Mim,
6,60,10,70,30,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
FUT – prefixed future particle sa
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
الواو عاطفة
حرف استقبال
فعل مضارع
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmeden(ler) have wronged
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أي | ÊY eyye nasıl (to) what
,Ye,
,10,
INTG – interrogative noun
اسم استفهام
منقلب ق ل ب | GLB MNGLB munḳalebin bir devrimle return
Mim,Nun,Gaf,Lam,Be,
40,50,100,30,2,
N – genitive masculine indefinite (form VII) passive participle
اسم مجرور
ينقلبون ق ل ب | GLB YNGLBVN yenḳalibūne devrileceklerini they will return.
Ye,Nun,Gaf,Lam,Be,Vav,Nun,
10,50,100,30,2,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِلَّا: ancak hariç | الَّذِينَ: kimseler | امَنُوا: inanan(lar) | وَعَمِلُوا: ve yapanlar | الصَّالِحَاتِ: iyi işler | وَذَكَرُوا: ve ananlar | اللَّهَ: Allah'ı | كَثِيرًا: çokça | وَانْتَصَرُوا: ve üstün gelmeğe çalışanlar | مِنْ: | بَعْدِ: sonra | مَا: | ظُلِمُوا: kendilerine zulmedildikten | وَسَيَعْلَمُ: ve yakında bileceklerdir | الَّذِينَ: kimseler | ظَلَمُوا: zulmeden(ler) | أَيَّ: nasıl | مُنْقَلَبٍ: bir devrimle | يَنْقَلِبُونَ: devrileceklerini |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إلا ÎLE ancak hariç | الذين ELZ̃YN kimseler | آمنوا ËMNWE inanan(lar) | وعملوا WAMLWE ve yapanlar | الصالحات ELṦELḪET iyi işler | وذكروا WZ̃KRWE ve ananlar | الله ELLH Allah'ı | كثيرا KS̃YRE çokça | وانتصروا WENTṦRWE ve üstün gelmeğe çalışanlar | من MN | بعد BAD̃ sonra | ما ME | ظلموا ƵLMWE kendilerine zulmedildikten | وسيعلم WSYALM ve yakında bileceklerdir | الذين ELZ̃YN kimseler | ظلموا ƵLMWE zulmeden(ler) | أي ÊY nasıl | منقلب MNGLB bir devrimle | ينقلبون YNGLBWN devrileceklerini |
Kırık Meal (Okunuş) : |illā: ancak hariç | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | ve ǎmilū: ve yapanlar | S-SāliHāti: iyi işler | ve ƶekerū: ve ananlar | llahe: Allah'ı | keṧīran: çokça | venteSarū: ve üstün gelmeğe çalışanlar | min: | beǎ'di: sonra | : | Zulimū: kendilerine zulmedildikten | ve seyeǎ'lemu: ve yakında bileceklerdir | elleƶīne: kimseler | Zelemū: zulmeden(ler) | eyye: nasıl | munḳalebin: bir devrimle | yenḳalibūne: devrileceklerini |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎLE: ancak hariç | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: inanan(lar) | VAMLVE: ve yapanlar | ELṦELḪET: iyi işler | VZ̃KRVE: ve ananlar | ELLH: Allah'ı | KS̃YRE: çokça | VENTṦRVE: ve üstün gelmeğe çalışanlar | MN: | BAD̃: sonra | ME: | ƵLMVE: kendilerine zulmedildikten | VSYALM: ve yakında bileceklerdir | ELZ̃YN: kimseler | ƵLMVE: zulmeden(ler) | ÊY: nasıl | MNGLB: bir devrimle | YNGLBVN: devrileceklerini |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ancak inananlar ve iyi işlerde bulunanlar ve Allah'ı çok ananlar ve zulme uğradıktan sonra yardıma mazhar olanlar müstesnâ. Ve zulmedenler, yakında bileceklerdir halleri neye varacak ve nereye varıp gidecekler.
Adem Uğur : Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
Ahmed Hulusi : Ancak (hakikate) iman edenler ve imanın gereğini uygulayanlar, Allâh'ı çok zikredenler ve zulme uğradıktan sonra zafere ulaşanlar müstesna. . . (Nefslerine) zulmedenler, yakında hangi dönüşüme uğrayacaklarını kavrayacaklar (ama iş işten geçmiş olacak)!
Ahmet Tekin : Ancak iman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçiren, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayan, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olan, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyen, Allah’ı çok çok zikreden, Allah’a çokça ibadet eden, Allah’ın dinini, şeriatını çokça anlatan, zulme, haksızlığa uğradıktan sonra kendilerini savunan şairler müstesna. Haksızlık edenler, zulmedenler, İslâm’ın yükselişinin, müslümanların ilerlemesinin önünü kesme planları yapanlar ve uygulayanlar, günah, isyan ve inkâr bataklığında bocalayanlar nasıl devrileceklerini, hangi âkibete uğrayacaklarını yakında öğrenecekler.
Ahmet Varol : Ancak iman edip salih ameller işleyen, Allah'ı çokça anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar müstesna. Zulmedenler hangi dönüş yerine döneceklerini yakında bilecekler. [8]
Ali Bulaç : Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öçlerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.
Ali Fikri Yavuz : Ancak iman edib salih amel işliyenler, Allah’ı çok ananlar, kendilerine zulmedildikten sonra (Peygambere hiciv yapan kâfirleri reddederek) öclerini alanlar müstesnadır. O zulmedenler, yakında hangi dönüş yerine döneceklerini bilecelerdir.
Bekir Sadak : Ancak inanip yararli is isleyenler, Allah'i cok cok ananlar ve haksizliga ugratildiklarinda haklarini alanlar bunun disindadir. Haksizlik eden kimseler nasil bir yikilisla yikilacaklarini anlayacaklardir. *
Celal Yıldırım : Ancak imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlar, Allah'ı çokça ananlar ve zulme uğradıktan sonra kendilerini savunup (gerektiğinde) karşı koyanlar müstesna.. O zulmedenler, yakında nasıl bir inkılâba uğrayacaklarını, nerede dönüp kalacaklarını bileceklerdir.
Diyanet İşleri : Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.
Diyanet İşleri (eski) : Ancak inanıp yararlı iş işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında haklarını alanlar bunun dışındadır. Haksızlık eden kimseler nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını anlayacaklardır.
Diyanet Vakfi : Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
Edip Yüksel : Ancak inananlar, erdemli davrananlar, ALLAH'ı çok ananlar ve haksızlığa karşı mücadele edenler hariç. Zalimler, nasıl bir devrim ile devrileceklerini bileceklerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çokça zikredenler ve kendilerine haksızlık edildikten sonra öçlerini alanlar müstesna. O haksızlık edenler hangi inkılaba münkalib olacaklarını (hangi akibete yuvarlanacaklarını) yarın bilecekler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ancak iyman edip iyi ameller işliyenler ve Allahı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra öclerini alanlar müstesna, yarın bilecek o zulmedenler hangi ınkılâba münkalib olacaklar
Fizilal-il Kuran : Yalnız iman edip iyi ameller işleyenler, sık sık Allah'ı ananlar ve zulme uğradıklarında zalimlere karşı koyanlar böyle değildirler. Zalimler ne acı bir akıbetle yüzyüze geleceklerini yakında anlayacaklardır.
Gültekin Onan : Ancak inananlar, salih amellerde bulunanlar ve Tanrı'yı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öçlerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir devrilişle devrileceklerini / çevrilişle çevrileceklerini (münkalebin yenkalibun) pek yakında bileceklerdir.
Hakkı Yılmaz : Ancak iman edenler ve düzeltmeye yönelik işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna. Haksızlık edenler, hangi dönüşüme döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
Hasan Basri Çantay : Ancak îman edib de iyi iyi amel (ve hareket) de bulunanlar, Allâhı çok zikredenler ve zulme uğratıldıklarından sonra öçlerini alanlar böyle değildir. O zulmedenler yakında hangi inkılâb ile sarsılacaklarını bileceklerdir.
Hayrat Neşriyat : Ancak îmân edip sâlih ameller işleyenler, Allah’ı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra (şiirleriyle) intikamlarını alan (mü’min şâir)ler müstesnâ!Zulmedenler ise, nasıl bir inkılab yerine (dünyadaki hâllerinin zıddına) döneceklerini yakında bilecek(ler)dir.
İbni Kesir : Ancak iman etmiş, salih amel işlemiş, Allah'ı çokça zikretmiş ve zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar müstesnadır. Zulmedenler göreceklerdir nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını.
İskender Evrenosoğlu : Âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar ve Allah'ı çok zikredenler ve kendine zulüm yapıldıktan sonra (Allah tarafından) yardım edilenler hariç zulmedenler, yakında hangi dönüş yerine (cehenneme) döneceklerini (ulaştırılacaklarını) bilecekler.
Muhammed Esed : Ama inanan, dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan, Allah'ı sıkça anan, (sadece) haksızlığa uğratıldıkdan sonra kendilerini savunan ve haksızlık yapanların, hangi devrimle devrileceklerini er geç görecekleri (konusunda Allah'ın vaadine güvenen şairler) bu hükmün dışındadır!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ancak imân edenler ve sâlih sâlih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokca zikredenler ve zulme uğradıklarından sonra öçlerini alanlar müstesna. Ve o kimseler ki, zulmettiler, nasıl bir inkılab mahalline yuvarlanıp gideceklerini yakın da bileceklerdir.
Ömer Öngüt : Ancak iman edip sâlih ameller işleyenler, Allah'ı çok çok zikredenler ve zulme uğratıldıktan sonra kendilerini müdafaa edenler müstesnâdır. Zulmedenler nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını, hangi deliğe tıkılacaklarını yakında bileceklerdir.
Şaban Piriş : İman eden, doğruları yapan ve çokça Allah’a zikreden, zulme uğradıkları zaman kendilerini savunanlar hariç. Zalimler, nasıl bir inkılapla devrileceklerini yakında öğrenecekler!
Suat Yıldırım : Ancak iman edip, güzel ve makbul işler yapanlar, Allah’ı çok zikredip ananlar ve zulme mâruz kaldıktan sonra haklarını savunanlar müstesna. Zalimler de nasıl bir inkılab ile devrileceklerini, yakında öğrenirler.
Süleyman Ateş : Ancak inananlar, iyi işler yapanlar, Allâh'ı çok ananlar ve kendilerine zulmedildikten sonra (rakiplerine) üstün gelmeğe çalışanlar böyle değildir. Zulmedenler, yakında nasıl bir devrime uğrayıp devrileceklerini bileceklerdir!
Tefhim-ul Kuran : Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öçlerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.
Ümit Şimşek : Ancak iman eden, güzel işler yapan, Allah'ı çokça anan ve zulme uğradıktan sonra kendisini savunan kimse müstesnadır. Zulmedenler ise, nasıl bir inkılâpla devrilip gideceklerini yakında görecekler.
Yaşar Nuri Öztürk : İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, Allah'ı çok ananlar ve zulme uğratıldıktan sonra başarıya ulaşanlar böyle değillerdir. Zulmedenler, hangi devrime uğrayıp başaşağı döneceklerini yakında bilecekler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}