» 26 / Su’arâ  99:

Kuran Sırası: 26
İniş Sırası: 47
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 99
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (VME) = ve mā :
2. أَضَلَّنَا (ÊŽLNE) = eDellenā : bizi saptıramazlar
3. إِلَّا (ÎLE) = illā : bakası
4. الْمُجْرِمُونَ (ELMCRMVN) = l-mucrimūne : suçlulardan
| bizi saptıramazlar | bakası | suçlulardan |

[] [ŽLL] [] [CRM]
VME ÊŽLNE ÎLE ELMCRMVN

ve mā eDellenā illā l-mucrimūne
وما أضلنا إلا المجرمون

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 99
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā And not
أضلنا ض ل ل | ŽLL ÊŽLNE eDellenā bizi saptıramazlar misguided us
إلا | ÎLE illā bakası except
المجرمون ج ر م | CRM ELMCRMVN l-mucrimūne suçlulardan the criminals.

26:99 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

| bizi saptıramazlar | bakası | suçlulardan |

[] [ŽLL] [] [CRM]
VME ÊŽLNE ÎLE ELMCRMVN

ve mā eDellenā illā l-mucrimūne
وما أضلنا إلا المجرمون

[] [ض ل ل] [] [ج ر م]

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 99
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
أضلنا ض ل ل | ŽLL ÊŽLNE eDellenā bizi saptıramazlar misguided us
,Dad,Lam,Nun,Elif,
,800,30,50,1,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلا | ÎLE illā bakası except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
المجرمون ج ر م | CRM ELMCRMVN l-mucrimūne suçlulardan the criminals.
Elif,Lam,Mim,Cim,Re,Mim,Vav,Nun,
1,30,40,3,200,40,6,50,
N – nominative masculine plural (form IV) active participle
اسم مرفوع
VME ÊŽLNE ÎLE ELMCRMVN

وما أضلنا إلا المجرمون

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 99

: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: | أَضَلَّنَا: bizi saptıramazlar | إِلَّا: bakası | الْمُجْرِمُونَ: suçlulardan |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME | أضلنا ÊŽLNE bizi saptıramazlar | إلا ÎLE bakası | المجرمون ELMCRMWN suçlulardan |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: | eDellenā: bizi saptıramazlar | illā: bakası | l-mucrimūne: suçlulardan |
Kırık Meal (Transcript) : |VME: | ÊŽLNE: bizi saptıramazlar | ÎLE: bakası | ELMCRMVN: suçlulardan |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bizi, ancak o mücrimler saptırdı.
Adem Uğur : Bizi ancak o günahkârlar saptırdı.
Ahmed Hulusi : "Bizi ancak o suçlular (hakikati inkâr edenler) saptırdı. "
Ahmet Tekin : 'Bizi, kesinlikle, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsiler, suçlular, günahkârlar hak yoldan uzaklaştırıp başımıza buyruk hale getirerek, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihimize imkân sağladılar.'
Ahmet Varol : Bizi o suçlulardan başkası saptırmadı.
Ali Bulaç : "Bizi suçlu günahkarlardan başka saptıran olmadı."
Ali Fikri Yavuz : Bizi ancak (kendilerine uyduğumuz bizden önceki) mücrimler sapıttı.
Bekir Sadak : (96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.
Celal Yıldırım : Ve bizi ancak suçlu günahkârlar saptırdı.
Diyanet İşleri : “Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı.”
Diyanet İşleri (eski) : (96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler.
Diyanet Vakfi : Bizi ancak o günahkârlar saptırdı.
Edip Yüksel : 'Bizi saptıranlar suçlulardı.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Ve bizi hep o günahkarlar saptırdı.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve bizi hep o suçlular şaşırtmıştı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve bizi hep o mücrimler şaşırtmıştı
Fizilal-il Kuran : Bizi ağır suçlular yoldan çıkarmışlardır.
Gültekin Onan : "Bizi suçlu günahkarlardan başka saptıran olmadı."
Hakkı Yılmaz : (96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!”
Hasan Basri Çantay : «Bizi o mücrimlerden başkası sapdırmadı».
Hayrat Neşriyat : 'Bizi ancak günahkârlar dalâlete düşürdü.'
İbni Kesir : Ve bizi suçlulardan başka da saptıran olmamıştı.
İskender Evrenosoğlu : Ve bizi mücrimlerden (hidayete mani olanlardan) başkası dalâlette bırakmadı.
Muhammed Esed : yine de (sizi tanrılaştırarak) yoldan çıkmamıza günah (önderlerimiz) sebep oldu!
Ömer Nasuhi Bilmen : «Ve bizi ancak o mücrimler sapıtmış oldular.»
Ömer Öngüt : “Bizi ancak günahkârlar saptırdı. ”
Şaban Piriş : Bizi hep o günahkarlar şaşırtmıştı.
Suat Yıldırım : (96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"
Süleyman Ateş : "Ama bizi saptıran o suçlulardır."
Tefhim-ul Kuran : «Bizi suçlu günahkârlardan başka saptıran da olmadı.»
Ümit Şimşek : 'Fakat bizi o mücrimler saptırdı.
Yaşar Nuri Öztürk : "Bizi saptıran, o suçlulardan başkası değildi."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}