REM – prefixed resumption particle CERT – particle of certainty الفاء استئنافية حرف تحقيق
كذبوا
ك ذ ب | KZ̃B
KZ̃BVE
keƶƶebū
yalanladılar
they have denied,
Kef,Zel,Be,Vav,Elif, 20,700,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فسيأتيهم
ا ت ي | ETY
FSYÊTYHM
feseye'tīhim
ama kendilerine gelecektir
then will come to them
Fe,Sin,Ye,,Te,Ye,He,Mim, 80,60,10,,400,10,5,40,
REM – prefixed resumption particle FUT – prefixed future particle sa V – 3rd person masculine singular imperfect verb PRON – 3rd person masculine plural object pronoun الفاء استئنافية حرف استقبال فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أنباء
ن ب ا | NBE
ÊNBEÙ
enbā'u
haberleri
the news
,Nun,Be,Elif,, ,50,2,1,,
N – nominative masculine plural noun اسم مرفوع
ما
|
ME
mā
şeyin
(of) what
Mim,Elif, 40,1,
REL – relative pronoun اسم موصول
كانوا
ك و ن | KVN
KENVE
kānū
oldukları
they used
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif, 20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
به
|
BH
bihi
onunla
at it
Be,He, 2,5,
P – prefixed preposition bi PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun جار ومجرور
يستهزئون
ه ز ا | HZE
YSTHZÙVN
yestehziūne
alay edip duruyor(lar)
(to) mock.
Ye,Sin,Te,He,Ze,,Vav,Nun, 10,60,400,5,7,,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form X) imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |فَقَدْ: şüphesiz | كَذَّبُوا: yalanladılar | فَسَيَأْتِيهِمْ: ama kendilerine gelecektir | أَنْبَاءُ: haberleri | مَا: şeyin | كَانُوا: oldukları | بِهِ: onunla | يَسْتَهْزِئُونَ: alay edip duruyor(lar) |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فقد FGD̃şüphesiz | كذبوا KZ̃BWEyalanladılar | فسيأتيهم FSYÊTYHMama kendilerine gelecektir | أنباء ÊNBEÙhaberleri | ما MEşeyin | كانوا KENWEoldukları | به BHonunla | يستهزئون YSTHZÙWNalay edip duruyor(lar) |
Kırık Meal (Okunuş) : |feḳad: şüphesiz | keƶƶebū: yalanladılar | feseye'tīhim: ama kendilerine gelecektir | enbā'u: haberleri | mā: şeyin | kānū: oldukları | bihi: onunla | yestehziūne: alay edip duruyor(lar) |
Kırık Meal (Transcript) : |FGD̃: şüphesiz | KZ̃BVE: yalanladılar | FSYÊTYHM: ama kendilerine gelecektir | ÊNBEÙ: haberleri | ME: şeyin | KENVE: oldukları | BH: onunla | YSTHZÙVN: alay edip duruyor(lar) |
Abdulbaki Gölpınarlı : Gerçekten de yalanladılar, artık yakında alay ettikleri şeyin haberleri gelip çatacak onlara.
Adem Uğur : Üstelik (ona) "yalandır" derler; fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında onlara gelecektir.
Ahmed Hulusi : Gerçekten yalanladılar! Alay edegeldikleri şeyin haberleri, kendilerine yakında gelecektir.
Ahmet Tekin : Üstelik onu, Kur’ân’ı yalanladılar. Onlara alay edip durdukları şeyin gücünün, kendilerine getireceği sıkıntı ile ilgili haberler, yakında, dünyada da, âhirette de başlarına gelecek.
Ahmet Varol : Onlar yalanladılar; (ancak) alaya aldıkları şeyin haberleri kendilerine gelecektir.
Ali Bulaç : Gerçekten yalanladılar; fakat, alay konusu yaptıkları şeyin haberi kendilerine pek yakında gelecektir.
Ali Fikri Yavuz : Onlar, ısrarla Peygamberi ve Kur’an’ı yalanladılar. Fakat o istihza ettikleri Kur’an’ın dehşetli (azab) haberi kendilerine yakında gelecektir. (Bedir savaşında veya kıyamette perişan olacaklardır).
Bekir Sadak : Evet, yalanladilar; alay edip durduklari seylerin haberleri kendilerine ulasacaktir.
Celal Yıldırım : Cidden (onu) yalanladılar. Alaya aldıkları hususların haberi kendilerine gelecektir.
Diyanet İşleri : Onlar (Allah’ın âyetlerini) yalanladılar, fakat alay edegeldikleri şeylerin haberleri başlarına gelecek.
Diyanet İşleri (eski) : Evet, yalanladılar; alay edip durdukları şeylerin haberleri kendilerine ulaşacaktır.
Diyanet Vakfi : Üstelik (ona) «yalandır» derler; fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında onlara gelecektir.
Edip Yüksel : Yalanladıkları için, eğlenceye aldıkları şeylerin haberleri kendilerine ulaşacaktır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Üstelik (ona) «yalandır» dediler; fakat onlara alay edip durdukları şeyin haberleri yakında gelecektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Evet, yalanlamaktalar; fakat onlara alay edip durdukları şeyin dehşet veren haberleri gelecektir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Evet tekzib etmekteler, fakat onlara o istihza ettikleri şeyin müdhiş haberleri gelecek
Fizilal-il Kuran : Onlar yalanladılar. Fakat, alay konusu ettikleri gerçeklerin somut olayları ile yakında yüzyüze geleceklerdir.
Gültekin Onan : Gerçekten yalanladılar; fakat, alay konusu yaptıkları şeyin haberi kendilerine pek yakında gelecektir.
Hakkı Yılmaz : Sonra da, kesinlikle yalanladılar. İşte alay edip durdukları şeyin haberleri yakında onlara gelecektir. + {Hıcr 92,93: İşte, andolsun Rabbine ki, Biz, kesinlikle onların hepsini yaptıkları şeylerden hesaba çekeceğiz.}
Hasan Basri Çantay : Şimdi (kat'î suretde) tekzîb etdiler. (Fakat) istihza edegeldikleri (hakıykatların mühim) haberleri yakında onlara gelecekdir.
Hayrat Neşriyat : Üstelik (onu) gerçekten yalanladılar; fakat kendisiyle alay edip durdukları şeylerin haberleri kendilerine yakında gelecektir.
İbni Kesir : Onlar, gerçekten yalanladılar. Ama alay edip durdukları şeylerin haberleri kendilerine yakında gelecektir.
İskender Evrenosoğlu : Böylece onlar yalanladılar. Fakat alay etmiş oldukları şeyin haberleri onlara yakında gelecek.
Muhammed Esed : Nitekim, işte (bu mesajı da) yalanladılar. Ama alay edip durdukları şeyin tahakkuku yakında bütün açıklığıyla onların karşısına çıkarılacak!
Ömer Nasuhi Bilmen : Muhakkak ki, tekzîp ettiler. Artık kendisiyle istihzâda bulundukları şeyin haberleri kendilerine yakında gelecektir.
Ömer Öngüt : Üstelik yalanladılar. Fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında kendilerine gelecektir.
Şaban Piriş : Onlar, inkar ettiler; ama, alay ettikleri şeyin haberleri onlara gelecektir.
Suat Yıldırım : Nitekim işte bu mesajı da yalan saydılar, ama alay edip durdukları Kur’ân’ın bildirdiği olaylar, yakında başlarına gelince, alay etmenin ne demek olduğunu anlayacaklardır.
Süleyman Ateş : Yalanladılar ama, alay edip durdukları şeyin haberleri, yakında kendilerine gelecektir.
Tefhim-ul Kuran : Gerçekten yalanladılar; fakat, alay konusu edinmekte oldukları şeyin haberi kendilerine pek yakında gelecektir.
Ümit Şimşek : İşte yine yalanladılar. Ancak alaya aldıkları şeyin haberi yakında onlara ulaşacaktır.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, yalanladılar ama yakında gelecektir onlara alaya alıp durdukları şeyin haberleri.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]