» 26 / Su’arâ  Suresi:

Kuran Sırası: 26
İniş Sırası: 47

Tefhim-ul Kuran Meali
Tâ, Sîn, Mîm.(26:1)
Bunlar, apaçık olan Kitabın ayetleridir.(26:2)
Onlar mü'min olmayacaklar diye neredeyse kendini kahredeceksin (öyle mi?)(26:3)
Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.(26:4)
Onlara Rahman (olan Allah)'tan yeni bir uyarı gelmeyiversin, hiç tartışmasız ondan yüz çevirirler.(26:5)
Gerçekten yalanladılar; fakat, alay konusu edinmekte oldukları şeyin haberi kendilerine pek yakında gelecektir.(26:6)
Yeryüzüne bir bakmadılar mı ki, biz onda her güzel (kerim) çiftten nice ürünler bitirdik.(26:7)
Hiç şüphe yok, bunda bir ayet vardır; ancak onların çoğu mü'min değildirler.(26:8)
Hiç şüphe yok, senin Rabbin, gerçekten O, üstün ve güçlü olandır, merhamet sahibi olandır.(26:9)
Hani senin Rabbin, Musa'ya seslenmişti: «Zulmetmekte olan kavime git;»(26:10)
«Firavun'un kavmine. Hâlâ sakınmıyorlar mı?»(26:11)
Dedi ki: «Rabbim, kuşkusuz ben, onların beni yalanlamalarından korkmaktayım.»(26:12)
Göğsüm sıkışmakta, dilim dönmemektedir; bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder.»(26:13)
«Üstelik, onların bana karşı (davasını savunacakları bir cinayet) suçu(m) var; bundan dolayı beni öldürmelerinden de korkmaktayım.»(26:14)
(Allah:) «Hayır,» dedi. «İkiniz de ayetlerimle gidin, hiç şüphesiz sizinle birlikteyiz (ve) işitmekteyiz.»(26:15)
«Gecikmeksizin Firavun'a giderek deyin ki: -Gerçekten biz, âlemlerin Rabbi'nin elçisiyiz,»(26:16)
«İsrailoğullarını bizimle birlikte göndermen için (sana geldik).»(26:17)
(Gittiler ve Firavun:) Dedi ki: «Biz seni içimizde daha çocukkken yetiştirip büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirmedin mi?»(26:18)
«Ve sen, yapacağın işi (cinayeti) de işledin; sen nankörlerdensin.»(26:19)
(Musa) Dedi ki: «Ben onu yaptığım zaman şaşkınlardandım.»(26:20)
«Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım; sonra Rabbim bana hüküm (ve hikmet) verdi ve beni peygamberlerden kıldı.»(26:21)
«Bana karşı lütuf dediğin nimet de, İsrailoğullarını köle kılmandan dolayıdır.»(26:22)
Firavun dedi ki: «Âlemlerin Rabbi nedir?»(26:23)
Dedi ki: «Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında olan her şeyin Rabbidir. Eğer 'kesin bilgiyle inanıyorsanız' (böyledir).»(26:24)
Çevresindekilere dedi ki: «işitiyor musunuz?»(26:25)
(Musa:) Dedi ki: «O sizin de Rabbiniz, geçmişteki atalarınızın da Rabbidir.»(26:26)
(Firavun) Dedi ki: «Şüphesiz size gönderilmiş bulunan elçiniz, gerçekten bir delidir.»(26:27)
«Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, O, doğunun da, batının da ve bunlar arasında olan her şeyin de Rabbidir» dedi (Musa).(26:28)
(Firavun) Dedi ki: «Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım.»(26:29)
(Musa) Dedi ki: «Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?»(26:30)
(Firavun) Dedi ki: «Eğer doğru sözlülerden isen, onu getir.»(26:31)
Bunun üzerine asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, açıkça bir ejderha oluverdi.(26:32)
Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş.'(26:33)
(Firavun) Çevresindeki önde gelenlere: «Bu dedi». «Doğrusu bilgin bir büyücüdür.»(26:34)
«Büyüsüyle sizi yurdunuzdan sürüp çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?»(26:35)
Dediler ki: «Bunu ve kardeşini oyala, şehirlere de toplayıcılar gönder,»(26:36)
«Bütün uzman, bilgin büyücüleri sana getirsinler.»(26:37)
Böylelikle büyücüler, bilinen bir günün belli vaktinde bir araya getirildi.(26:38)
Ve insanlara da: «Siz de toplanıyor musunuz?» dendi.(26:39)
«Umarız ki, eğer galip gelirse biz de büyücülere uyarız.»(26:40)
Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a: «Şayet biz galip gelirsek, bize bir ücret var gerçekten değil mi?» dediler.(26:41)
«Evet» dedi. «Üstelik şüphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan da olacaksınız»(26:42)
Musa onlara dedi ki: «Atacağınızı atın.»(26:43)
Onlar da, iplerini ve asalarını atıverdiler ve: «Firavun'un üstünlüğü adına, hiç tartışmasız, üstün olanlar gerçekten bizleriz» dediler.(26:44)
Böylelikle Musa da asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, uydurmakta olduklarını yutuveriyor.(26:45)
Anında büyücüler secdeye kapandılar.(26:46)
(Ve:) «Alemlerin Rabbine iman ettik» dediler.(26:47)
«Musa'nın ve Harun'un Rabbine.»(26:48)
(Firavun) Dedi ki: «Ona, ben size izin vermeden önce mi inandınız? Hiç tartışmasız, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür; öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve sizin hepinizi gerçekten asıp sallandıracağım.»(26:49)
«Hiç zararı yok» dediler. «Çünkü biz gerçekten Rabbimize dönücüleriz.»(26:50)
«Doğrusu biz, iman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimizin bizim hatalarımızı bağışlayacağını ummaktayız.»(26:51)
Musa'ya da: «Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz» diye vahyettik.(26:52)
Bunun üzerine Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.(26:53)
«Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur;»(26:54)
«Ve şüphesiz bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler.(26:55)
Biz ise uyanık bir toplumuz» (dedi).(26:56)
Böylelikle biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık;(26:57)
Hazinelerden ve soylu makam(lar) dan da.(26:58)
İşte böyle; bunlara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.(26:59)
Böylece (Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular.(26:60)
İki topluluk birbirini gördükleri zaman, Musa'nın adamları: «Gerçekten yakalandık» dediler.(26:61)
(Musa:) «Hayır» dedi. «Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir.»(26:62)
Bunun üzerine Musa'ya: «Asanla denize vur» diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.(26:63)
Ötekileri de buraya yaklaştırdık.(26:64)
Musa'yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk.(26:65)
Sonra ötekilerini suda boğduk.(26:66)
Hiç şüphe yok, bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değildirler.(26:67)
Ve hiç şüphe yok, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.(26:68)
Onlara İbrahim'in haberini de aktar / oku:(26:69)
Hani, babasına ve kavmine: «Siz neye kulluk ediyorsunuz?» demişti.(26:70)
Demişlerdi ki: «Putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz.»(26:71)
Dedi ki: «Peki, dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı?»(26:72)
«Ya da size bir yararları dokunuyor mu veya zararları?»(26:73)
«Hayır» dediler. «Biz atalarımızı böyle yaparlarken bulduk.»(26:74)
(İbrahim) Dedi ki: «Şimdi, neye tapmakta olduklarınızı gördünüz mü?»(26:75)
«Hem siz, hem de eski atalarınız?»(26:76)
«İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdır; yalnızca alemlerin Rabbi hariç»(26:77)
«Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur;»(26:78)
«Bana yediren ve içiren O'dur;»(26:79)
«Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;»(26:80)
«Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur;»(26:81)
«Din (Ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını ummakta olduğum da O'dur;»(26:82)
«Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat;»(26:83)
«Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver.»(26:84)
«Beni nimetlerle donatılmış cennetin mirasçılarından kıl,»(26:85)
«Babamı da bağışla, çünkü o şaşırıp sapanlardandır.»(26:86)
«Ve beni (insanların) diriltilecekleri gün küçük düşürme,»(26:87)
«Malın da, çocukların da bir yarar sağlayamadığı günde»(26:88)
«Ancak Allah'a selim bir kalp ile gelenler başka.»(26:89)
(O gün) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır.(26:90)
Cehennem de azgınlar için sergilenir.(26:91)
Ve onlara: «Tapınmakta olduklarınız nerede?» denilir.(26:92)
«Allah'ın dışında olan (ilah)lar; size yardımları dokunuyor mu veya kendilerine yardımları oluyor mu?(26:93)
Artık onlar ve azgınlar onun içine dökülüverilmiştir.(26:94)
Ve İblis'in bütün orduları da.(26:95)
Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:(26:96)
«Andolsun Allah'a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz,»(26:97)
«Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.(26:98)
«Bizi suçlu günahkârlardan başka saptıran da olmadı.»(26:99)
«Artık bizim için ne bir şefaatçi var,»(26:100)
«Ne de candan, yakın bir dost.»(26:101)
«Bizim bir kere daha (dünyaya dönüşümüz mümkün) olsaydı da iman edenlerden olabilseydik.»(26:102)
Hiç şüphe yok, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.(26:103)
Nuh kavmi de gönderilen (peygamberler)leri yalanladı.(26:105)
Hani onlara kardeşleri Nuh: «Sakınmaz mısınız?» demişti.(26:106)
«Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.»(26:107)
«Artık Allah'tan korkup sakının ve bana itaat edin.»(26:108)
«Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; benim ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir.»(26:109)
Dediler ki: «Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır mıyız?»(26:111)
Dedi ki: «Onların yapmakta oldukları hakkında benim bilgim yoktur.»(26:112)
«Onların hesabı yalnızca Rabbime aittir, eğer şuurundaysanız (anlarsınız.)»(26:113)
«Ve ben mü'min olanları kovacak değilim.»(26:114)
«Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcı korkutucuyum.»(26:115)
Dediler ki: «Eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten taşa tutulanlardan olacaksın.»(26:116)
Dedi ki: «Rabbim, şüphesiz kavmim beni yalanladı.»(26:117)
«Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayır ve beni ve benimle birlikte olan mü'minleri kurtar.»(26:118)
Bunun üzerine, onu ve onunla birlikte olanları (insan ve hayvanlarla) yüklü gemi içinde kurtardık.(26:119)
Sonra bunun ardından geride kalanları da suda boğduk.(26:120)
Ve hiç şüphe yok senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.(26:122)
Âd (kavmi) de gönderilen (peygamber)leri yalanladı.(26:123)
Hani onlara kardeşleri Hûd: «Sakınmaz mısınız?» demişti.(26:124)
«Siz, her yüksekçe yere bir anıt inşa edip (yararsız bir şeyle) oyalanıp eğleniyor musunuz?»(26:128)
«Ölümsüz kılınmak umuduyla sanat yapıları mı ediniyorsunuz?»(26:129)
«Tutup yakaladığınız zaman da zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?»(26:130)
«Bilmekte olduğunuz şeylerle size yardım edenden korkup sakının,»(26:132)
«Size hayvanlar, çocuklar (vererek) yardım etti.»(26:133)
«Bahçeler ve pınarlar da.»(26:134)
«Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım.»(26:135)
Dediler ki: «Bizim için farketmez; öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da.»(26:136)
«Bu, geçmiştekilerin geleneksel tutumundan başkası değildir.»(26:137)
«Ve biz azab görecek de değiliz.»(26:138)
Böylelikle onu yalanladılar, biz de onları yıkıma uğrattık. Hiç şüphe yok, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.(26:139)
Semud (kavmi) de, gönderilen (peygamber)leri yalanladı.(26:141)
Hani onlara kardeşleri Salih: «Sakınmaz mısınız? demişti.(26:142)
«Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir.»(26:145)
«Siz burada güvenlik içinde mi bırakılacaksınız?»(26:146)
«Bahçelerin, pınarların içinde.»(26:147)
«Ekinler ve yumuşak tomurcuklu can alıcı hurmalıklar arasında?»(26:148)
«Dağlardan da ustalıkla zevkli evler yontuyorsunuz?»(26:149)
«Ve ölçüsüzce davrananların emrine de itaat etmeyin.»(26:151)
«Ki onlar, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmakta ve dirlik, düzenlik kurmamaktadırlar (ıslah etmemektedirler).»(26:152)
Dediler ki: «Sen ancak büyülenmişlerdensin.»(26:153)
«Sen yalnızca bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası da değilsin; eğer doğru sözlülerden isen, bu durumda bir ayet (mucize) getir görelim.»(26:154)
Dedi ki: «İşte, bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onundur, belli bir günün su içme hakkı da sizindir.»(26:155)
«Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.»(26:156)
«Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular.»(26:157)
Böylece azab da onları yakaladı. Hiç şüphe yok, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.(26:158)
Lût (kavmi) de, gönderilen (peygamber)leri yalanladı.(26:160)
Hani onlara kardeşleri Lût: «Sakınmaz mısınız?» demişti.(26:161)
«Siz insanlardan (cinsel arzuyla sadece) erkeklere mi gidiyorsunuz?(26:165)
«Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz.»(26:166)
Dediler ki: «Ey Lût, eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten (burdan) sürülüp çıkarılanlardan olacaksın.»(26:167)
Dedi ki: «Gerçekten ben, sizin bu yapmakta olduğunuza öfke ile karşı olanlardanım.»(26:168)
«Rabbim, beni ve ailemi bunların yapmakta olduklarından kurtar.»(26:169)
Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık.(26:170)
Yalnızca geri kalanlar içinde bir kocakarı hariç.(26:171)
Sonra geride kalanları yerle bir ettik.(26:172)
Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık; uyarılıp korkutulanların yağmuru ne kadar da kötü.(26:173)
Ve hiç şüphe yok, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır esirgeyendir.(26:175)
Eyke halkı da, gönderilen (peygamber)leri yalanladı.(26:176)
Hani onlara Şuayb: «Sakınmaz mısınız?» demişti.(26:177)
«Ölçüyü tam tutun ve eksiltenlerden olmayın.»(26:181)
«Dosdoğru olan terazi ile tartın.»(26:182)
«İnsanların eşyasını değerden düşürüp eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın.»(26:183)
«Sizi ve önceki yaratılmışları yaratandan korkup sakının.»(26:184)
«Sen, yalnızca benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin ve biz senin gerçekte yalancılardan olduğunu sanmaktayız.»(26:186)
«Eğer doğru sözlülerden isen, bu durumda gökten üstümüze bir parça düşürüver.»(26:187)
Dedi ki: «Rabbim, yapmakta olduklarınızı daha iyi bilmektedir.(26:188)
Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.(26:189)
Gerçekten o (Kur'an), alemlerin Rabbinin (bir) indirmesidir.(26:192)
Onu Ruhu'l-Emin indirdi.(26:193)
Uyarıcı korkutuculardan olman için, senin kalbinin üzerine (indirmiştir).(26:194)
Apaçık Arapça bir dille.(26:195)
Ve hiç şüphesiz, o (Kur'an), geçmişlerin kitaplarında da vardır.(26:196)
İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi onlar için ispatlayıcı bir delil (ayet) değil mi?(26:197)
Onu Arapça bilmeyen birine de indirmiş olsaydık,(26:198)
Böylece onlara karşı onu okusaydı, yine ona iman edecek değillerdi.(26:199)
Biz onu, suçlu günahkârların kalbine işte böyle geçirip yürüttük.(26:200)
Onlar, o pek acıklı azabı görünceye kadar ona inanmazlar.(26:201)
Artık o (azab), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir.(26:202)
Derler ki: «Bize bir süre tanınır mı?»(26:203)
Onlar, yine de azabımızı çabuklaştırmak mı istiyorlar?(26:204)
Gördün mü; biz onları yıllarca yararlandırsak,(26:205)
Sonra kendilerine va'dolunan (azab günü) geliverse,(26:206)
Onların 'meta ile yararlandıkları' şey, kendilerini (görecekleri azabtan) bağımsız kılamaz.(26:207)
Kendisi için bir uyarıcı, korkutucu olmaksızın, biz hiç bir ülkeyi yıkıma uğratmış değiliz.(26:208)
(Onlara) hatırlatma (yapılmıştır); biz zulmedenler değiliz.(26:209)
Onu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmiş değildir,(26:210)
Bu, onlara yaraşmaz ve güç de yetiremezler.(26:211)
Çünkü onlar, (vahyedileni) işitmekten kesin olarak uzak tutulmuşlardır.(26:212)
Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarıp yakarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun.(26:213)
(Öncelikle) En yakın hısımlarını (aşiretini) uyarıp korkut.(26:214)
Ve mü'minlerden, sana tabi olanlara (koruyucu) kanatlarını ger.(26:215)
Eğer sana isyan edecek olurlarsa, artık de ki: «Gerçekten ben, sizin yapmakta olduklarınızdan uzağım.»(26:216)
Sen, O güçlü ve üstün, esirgeyici olan (Allah') a tevekkül et.(26:217)
O, kıyam ettiğin zaman seni görmektedir.(26:218)
Secde edenler arasında dönüp dolaşmanı da.(26:219)
Hiç şüphe yok, O, işitendir, bilendir.(26:220)
Şeytanların kimlere inmekte olduklarını size haber vereyim mi?(26:221)
Onlar, 'gerçeği ters yüz eden', günaha düşkün olan her yalancıya inerler.(26:222)
Bunlar (şeytanlara) kulak verirler ve çoğu yalan söylemektedirler.(26:223)
Şairler ise; gerçekten onlara da azgın sapıklar uyar.(26:224)
Görmedin mi; onlar, her bir vadide vehmedip durmaktadırlar;(26:225)
Ve gerçekten onlar, yapmayacakları şeyleri söylemektedirler.(26:226)
Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öçlerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.(26:227)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}