» 7 / A’râf  39:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

 » 7 / A’râf  Suresi: 39
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَقَالَتْ (VGELT) = ve ḳālet : dediler ki
2. أُولَاهُمْ (ÊVLEHM) = ūlāhum : öncekiler
3. لِأُخْرَاهُمْ (LÊḢREHM) = liuḣrāhum : sonrakilere
4. فَمَا (FME) = femā : yoktur
5. كَانَ (KEN) = kāne :
6. لَكُمْ (LKM) = lekum : sizin
7. عَلَيْنَا (ALYNE) = ǎleynā : bize
8. مِنْ (MN) = min : hiç
9. فَضْلٍ (FŽL) = feDlin : üstünlüğünüz
10. فَذُوقُوا (FZ̃VGVE) = feƶūḳū : o halde siz de tadın
11. الْعَذَابَ (ELAZ̃EB) = l-ǎƶābe : azabı
12. بِمَا (BME) = bimā : karşılık
13. كُنْتُمْ (KNTM) = kuntum : olduklarınıza
14. تَكْسِبُونَ (TKSBVN) = teksibūne : kazanıyor
dediler ki | öncekiler | sonrakilere | yoktur | | sizin | bize | hiç | üstünlüğünüz | o halde siz de tadın | azabı | karşılık | olduklarınıza | kazanıyor |

[GVL] [EVL] [EḢR] [] [KVN] [] [] [] [FŽL] [Z̃VG] [AZ̃B] [] [KVN] [KSB]
VGELT ÊVLEHM LÊḢREHM FME KEN LKM ALYNE MN FŽL FZ̃VGVE ELAZ̃EB BME KNTM TKSBVN

ve ḳālet ūlāhum liuḣrāhum femā kāne lekum ǎleynā min feDlin feƶūḳū l-ǎƶābe bimā kuntum teksibūne
وقالت أولاهم لأخراهم فما كان لكم علينا من فضل فذوقوا العذاب بما كنتم تكسبون

 » 7 / A’râf  Suresi: 39
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وقالت ق و ل | GVL VGELT ve ḳālet dediler ki And (will) say
أولاهم ا و ل | EVL ÊVLEHM ūlāhum öncekiler (the) first of them
لأخراهم ا خ ر | EḢR LÊḢREHM liuḣrāhum sonrakilere to (the) last of them,
فما | FME femā yoktur """Then not"
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
لكم | LKM lekum sizin for you
علينا | ALYNE ǎleynā bize upon us
من | MN min hiç any
فضل ف ض ل | FŽL FŽL feDlin üstünlüğünüz superiority,
فذوقوا ذ و ق | Z̃VG FZ̃VGVE feƶūḳū o halde siz de tadın so taste
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabı the punishment
بما | BME bimā karşılık for what
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum olduklarınıza you used to
تكسبون ك س ب | KSB TKSBVN teksibūne kazanıyor "earn."""

7:39 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dediler ki | öncekiler | sonrakilere | yoktur | | sizin | bize | hiç | üstünlüğünüz | o halde siz de tadın | azabı | karşılık | olduklarınıza | kazanıyor |

[GVL] [EVL] [EḢR] [] [KVN] [] [] [] [FŽL] [Z̃VG] [AZ̃B] [] [KVN] [KSB]
VGELT ÊVLEHM LÊḢREHM FME KEN LKM ALYNE MN FŽL FZ̃VGVE ELAZ̃EB BME KNTM TKSBVN

ve ḳālet ūlāhum liuḣrāhum femā kāne lekum ǎleynā min feDlin feƶūḳū l-ǎƶābe bimā kuntum teksibūne
وقالت أولاهم لأخراهم فما كان لكم علينا من فضل فذوقوا العذاب بما كنتم تكسبون

[ق و ل] [ا و ل] [ا خ ر] [] [ك و ن] [] [] [] [ف ض ل] [ذ و ق] [ع ذ ب] [] [ك و ن] [ك س ب]

 » 7 / A’râf  Suresi: 39
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وقالت ق و ل | GVL VGELT ve ḳālet dediler ki And (will) say
Vav,Gaf,Elif,Lam,Te,
6,100,1,30,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person feminine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
أولاهم ا و ل | EVL ÊVLEHM ūlāhum öncekiler (the) first of them
,Vav,Lam,Elif,He,Mim,
,6,30,1,5,40,
N – nominative noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لأخراهم ا خ ر | EḢR LÊḢREHM liuḣrāhum sonrakilere to (the) last of them,
Lam,,Hı,Re,Elif,He,Mim,
30,,600,200,1,5,40,
P – prefixed preposition lām
N – genitive feminine singular noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فما | FME femā yoktur """Then not"
Fe,Mim,Elif,
80,40,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
NEG – negative particle
الفاء عاطفة
حرف نفي
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
لكم | LKM lekum sizin for you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
علينا | ALYNE ǎleynā bize upon us
Ayn,Lam,Ye,Nun,Elif,
70,30,10,50,1,
P – preposition
PRON – 1st person plural object pronoun
جار ومجرور
من | MN min hiç any
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
فضل ف ض ل | FŽL FŽL feDlin üstünlüğünüz superiority,
Fe,Dad,Lam,
80,800,30,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
فذوقوا ذ و ق | Z̃VG FZ̃VGVE feƶūḳū o halde siz de tadın so taste
Fe,Zel,Vav,Gaf,Vav,Elif,
80,700,6,100,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabı the punishment
Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be,
1,30,70,700,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
بما | BME bimā karşılık for what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum olduklarınıza you used to
Kef,Nun,Te,Mim,
20,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
تكسبون ك س ب | KSB TKSBVN teksibūne kazanıyor "earn."""
Te,Kef,Sin,Be,Vav,Nun,
400,20,60,2,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَقَالَتْ: dediler ki | أُولَاهُمْ: öncekiler | لِأُخْرَاهُمْ: sonrakilere | فَمَا: yoktur | كَانَ: | لَكُمْ: sizin | عَلَيْنَا: bize | مِنْ: hiç | فَضْلٍ: üstünlüğünüz | فَذُوقُوا: o halde siz de tadın | الْعَذَابَ: azabı | بِمَا: karşılık | كُنْتُمْ: olduklarınıza | تَكْسِبُونَ: kazanıyor |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وقالت WGELT dediler ki | أولاهم ÊWLEHM öncekiler | لأخراهم LÊḢREHM sonrakilere | فما FME yoktur | كان KEN | لكم LKM sizin | علينا ALYNE bize | من MN hiç | فضل FŽL üstünlüğünüz | فذوقوا FZ̃WGWE o halde siz de tadın | العذاب ELAZ̃EB azabı | بما BME karşılık | كنتم KNTM olduklarınıza | تكسبون TKSBWN kazanıyor |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ḳālet: dediler ki | ūlāhum: öncekiler | liuḣrāhum: sonrakilere | femā: yoktur | kāne: | lekum: sizin | ǎleynā: bize | min: hiç | feDlin: üstünlüğünüz | feƶūḳū: o halde siz de tadın | l-ǎƶābe: azabı | bimā: karşılık | kuntum: olduklarınıza | teksibūne: kazanıyor |
Kırık Meal (Transcript) : |VGELT: dediler ki | ÊVLEHM: öncekiler | LÊḢREHM: sonrakilere | FME: yoktur | KEN: | LKM: sizin | ALYNE: bize | MN: hiç | FŽL: üstünlüğünüz | FZ̃VGVE: o halde siz de tadın | ELAZ̃EB: azabı | BME: karşılık | KNTM: olduklarınıza | TKSBVN: kazanıyor |
Abdulbaki Gölpınarlı : Evvelce girenler, sonrakilere diyecekler ki: Sizin bir üstünlüğünüz yok bize, kazandığınız suçlar yüzünden tadın azâbı.
Adem Uğur : Öncekiler de sonrakilere derler ki: Sizin bize bir üstünlüğünüz yok. O halde siz de yaptıklarınıza karşılık azabı tadın!
Ahmed Hulusi : Öncekiler de sonrakilere: "Sizin bize bir üstünlüğünüz yok. . . Uygulamalarınızın getirisi olarak yaşayın azabı!" derler.
Ahmet Tekin : İktidar sahibi liderler, halka: 'Sizin bize göre farklı bir tarafınız yok. O halde, siz de işlediğiniz ameller, yüklendiğiniz günahlar sebebiyle azâbı tadın.' derler.
Ahmet Varol : Öncekiler de sonrakilere: 'Sizin bize bir üstünlüğünüz yoktu. Kazandıklarınıza karşılık azabı tadın' derler.
Ali Bulaç : (Bu sefer) Önde gelenler, sonda yer alanlara diyecekler ki: "Sizin bize göre bir üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık olarak azabı tadın."
Ali Fikri Yavuz : Önceki öncüler de sonrakilere; “- Sizin de bize karşı bir üstünlüğünüz olmadı. Artık kendi yaptığınızın cezası olan azabı tadın”, derler.
Bekir Sadak : Oncekiler sonrakilere, «Sizin bizden bir ustunlugunuz yoktu, kazandiginiza karsilik azabi tadin» derler. *
Celal Yıldırım : Öncekiler sonrakilere, «Sizin bize karşı bir üstünlüğünüz yoktur. Kazandığınıza karşılık azabı tadın I» diyecekler.
Diyanet İşleri : Öncekiler sonrakilere, “Sizin bize karşı bir üstünlüğünüz yoktur. Artık kazanmış olduğunuz şeylere karşılık, azabı tadın” derler.
Diyanet İşleri (eski) : Öncekiler sonrakilere, 'Sizin bizden bir üstünlüğünüz yoktu, kazandığınıza karşılık azabı tadın' derler.
Diyanet Vakfi : Öncekiler de sonrakilere derler ki: Sizin bize bir üstünlüğünüz yok. O halde siz de yaptıklarınıza karşılık azabı tadın!
Edip Yüksel : Öncekiler sonrakilere, 'Sizin bize bir üstünlüğünüz yoktur. Kazandıklarınızdan ötürü azabı tadın,' dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Öncekiler de sonrakilere derler ki: «Sizin bizden bir üstünlüğünüz yoktur. O halde yaptıklarınızdan dolayı azabı tadın».
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Öndekiler de sonrakilere: «Sizin bize karşı hiçbir üstünlüğünüz olmadı. Artık kendi kazancınızın cezası olarak tadın azabı.» derler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Öndekiler de sonrakilere derler ki: sizin de bize karşı bir meziyyetiniz olmadı, artık kendi kesbinizin cezası, tadın azabı
Fizilal-il Kuran : Öncekiler de, kendilerinden sonrakilere, «Sizin de bizden bir farkınız yoktu. O halde siz de işlediğiniz kötülüklerin karşılığı olan azabı çekiniz» derler.
Gültekin Onan : (Bu sefer) Önde gelenler, sonda yer alanlara diyecekler ki: "Sizin bize göre bir üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık olarak azabı tadın."
Hakkı Yılmaz : Öncekiler de sonrakilere, “Sizin bize karşı fazlalığınız yoktur. O hâlde yaptıklarınızdan dolayı azabı tadın” derler.
Hasan Basri Çantay : Onların evvelkileri de sonrakilerine: «Sizin bize karşı hiçbir üstünlüğ (ünüz) yokdur. O halde ne kazanmış idiyseniz karşılığı olan azabı tadın» dedi (diyecek).
Hayrat Neşriyat : Öncekiler ise sonrakilere: 'Hâlbuki (bu mevzu'da) sizin bizim üzerimize hiç bir üstünlüğünüz olmadı, öyle ise kazanageldiğiniz (günahlar) yüzünden azâbı(nızı) tadın!' derler.
İbni Kesir : Öncekiler de sonrakilere: Sizin bizden bir üstünlüğünüz yoktur. Öyleyse ne kazandıysanız karşılığı olan azabı tadın, derler.
İskender Evrenosoğlu : Ve onların evvelkileri, sonrakilere: “Sizin bizden bir üstünlüğünüz yok. Öyleyse kazanmış olduğunuz şeyler sebebiyle azabı tadın.” dediler.
Muhammed Esed : Ve öncekiler, sonrakilere şöyle diyecek: "Demek ki, hiçbir bakımdan bizden üstün kimseler değilmişsiniz! Öyleyse, yaptığınız bütün o kötülükler için, tadın bu azabı!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Öndekiler de, sonrakilere diyeceklerdir ki: «Sizin için bizim üzerimize bir fazl (ve rüçhan) yoktur. Binaenaleyh (siz de) kazanır olduğunuz şey sebebiyle azabı tadınız.»
Ömer Öngüt : Öncekiler sonrakilere: “Sizin bizden üstünlüğünüz yoktu, kazandığınıza karşılık azabı tadın!” derler.
Şaban Piriş : Öncekiler ise, kendilerinden sonra gelenlere: -Sizin, bizden bir üstünlüğünüz yoktur, siz de kazanmış olduklarınıza karşılık azabı tadın!” derler.
Suat Yıldırım : Bu sefer öndekiler de sonrakilere derler ki: "Gördünüz ya, sizin bize karşı bir ayrıcalığınız olmadı, artık kendi işlediklerinizin cezası olarak tadın azabı!"
Süleyman Ateş : Öncekiler de sonrakilere dediler ki: "Sizin bize bir üstünlüğünüz yok. O halde siz de kazandıklarınıza karşılık azâbı tadın!"
Tefhim-ul Kuran : (Bu sefer) Önde gelenler, sonda yer alanlara diyecekler ki: «Sizin bize göre bir üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık olarak azabı tadın.»
Ümit Şimşek : Öncekiler de sonrakilere 'Sizin bize bir üstünlüğünüz yok ki,' derler. 'Siz de kendi kazandıklarınızın azabını tadın.'
Yaşar Nuri Öztürk : Öncekiler de sonrakiler için şöyle konuşurlar: "Artık sizin, bizim üzerimizde bir üstünlüğünüz yok. O halde kazandıklarınıza karşılık azabı tadın."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}