» 7 / A’râf  187:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

 » 7 / A’râf  Suresi: 187
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. يَسْأَلُونَكَ (YSÊLVNK) = yeselūneke : sana soruyorlar
2. عَنِ (AN) = ǎni :
3. السَّاعَةِ (ELSEAT) = s-sāǎti : sa'at(in)den
4. أَيَّانَ (ÊYEN) = eyyāne : ne zaman (diye)
5. مُرْسَاهَا (MRSEHE) = mursāhā : gelip çatması
6. قُلْ (GL) = ḳul : de ki
7. إِنَّمَا (ÎNME) = innemā : ancak
8. عِلْمُهَا (ALMHE) = ǐlmuhā : onun bilgisi
9. عِنْدَ (AND̃) = ǐnde : yanındadır
10. رَبِّي (RBY) = rabbī : Rabbimin
11. لَا (LE) = lā :
12. يُجَلِّيهَا (YCLYHE) = yucellīhā : Onu açığa çıkaramaz
13. لِوَقْتِهَا (LVGTHE) = liveḳtihā : tam zamanında
14. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkası
15. هُوَ (HV) = huve : O'ndan
16. ثَقُلَتْ (S̃GLT) = ṧeḳulet : O ağır gelmiştir
17. فِي (FY) = fī :
18. السَّمَاوَاتِ (ELSMEVET) = s-semāvāti : göklere de
19. وَالْأَرْضِ (VELÊRŽ) = vel'erDi : yere de
20. لَا (LE) = lā :
21. تَأْتِيكُمْ (TÊTYKM) = te'tīkum : O size gelmez
22. إِلَّا (ÎLE) = illā : ancak
23. بَغْتَةً (BĞTT) = beğteten : ansızın
24. يَسْأَلُونَكَ (YSÊLVNK) = yeselūneke : sana soruyorlar
25. كَأَنَّكَ (KÊNK) = keenneke : sanki sen
26. حَفِيٌّ (ḪFY) = Hafiyyun : biliyormuşsun
27. عَنْهَا (ANHE) = ǎnhā : onu
28. قُلْ (GL) = ḳul : de ki
29. إِنَّمَا (ÎNME) = innemā : muhakkak
30. عِلْمُهَا (ALMHE) = ǐlmuhā : onun bilgisi
31. عِنْدَ (AND̃) = ǐnde : yanındadır
32. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
33. وَلَٰكِنَّ (VLKN) = velākinne : fakat
34. أَكْثَرَ (ÊKS̃R) = ekṧera : çoğu
35. النَّاسِ (ELNES) = n-nāsi : insanların
36. لَا (LE) = lā :
37. يَعْلَمُونَ (YALMVN) = yeǎ'lemūne : bilmezler
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |يَسْأَلُونَكَ: sana soruyorlar | عَنِ: | السَّاعَةِ: sa'at(in)den | أَيَّانَ: ne zaman (diye) | مُرْسَاهَا: gelip çatması | قُلْ: de ki | إِنَّمَا: ancak | عِلْمُهَا: onun bilgisi | عِنْدَ: yanındadır | رَبِّي: Rabbimin | لَا: | يُجَلِّيهَا: Onu açığa çıkaramaz | لِوَقْتِهَا: tam zamanında | إِلَّا: başkası | هُوَ: O'ndan | ثَقُلَتْ: O ağır gelmiştir | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklere de | وَالْأَرْضِ: yere de | لَا: | تَأْتِيكُمْ: O size gelmez | إِلَّا: ancak | بَغْتَةً: ansızın | يَسْأَلُونَكَ: sana soruyorlar | كَأَنَّكَ: sanki sen | حَفِيٌّ: biliyormuşsun | عَنْهَا: onu | قُلْ: de ki | إِنَّمَا: muhakkak | عِلْمُهَا: onun bilgisi | عِنْدَ: yanındadır | اللَّهِ: Allah'ın | وَلَٰكِنَّ: fakat | أَكْثَرَ: çoğu | النَّاسِ: insanların | لَا: | يَعْلَمُونَ: bilmezler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |يسألونك YSÊLWNK sana soruyorlar | عن AN | الساعة ELSEAT sa'at(in)den | أيان ÊYEN ne zaman (diye) | مرساها MRSEHE gelip çatması | قل GL de ki | إنما ÎNME ancak | علمها ALMHE onun bilgisi | عند AND̃ yanındadır | ربي RBY Rabbimin | لا LE | يجليها YCLYHE Onu açığa çıkaramaz | لوقتها LWGTHE tam zamanında | إلا ÎLE başkası | هو HW O'ndan | ثقلت S̃GLT O ağır gelmiştir | في FY | السماوات ELSMEWET göklere de | والأرض WELÊRŽ yere de | لا LE | تأتيكم TÊTYKM O size gelmez | إلا ÎLE ancak | بغتة BĞTT ansızın | يسألونك YSÊLWNK sana soruyorlar | كأنك KÊNK sanki sen | حفي ḪFY biliyormuşsun | عنها ANHE onu | قل GL de ki | إنما ÎNME muhakkak | علمها ALMHE onun bilgisi | عند AND̃ yanındadır | الله ELLH Allah'ın | ولكن WLKN fakat | أكثر ÊKS̃R çoğu | الناس ELNES insanların | لا LE | يعلمون YALMWN bilmezler |
Kırık Meal (Okunuş) : |yeselūneke: sana soruyorlar | ǎni: | s-sāǎti: sa'at(in)den | eyyāne: ne zaman (diye) | mursāhā: gelip çatması | ḳul: de ki | innemā: ancak | ǐlmuhā: onun bilgisi | ǐnde: yanındadır | rabbī: Rabbimin | : | yucellīhā: Onu açığa çıkaramaz | liveḳtihā: tam zamanında | illā: başkası | huve: O'ndan | ṧeḳulet: O ağır gelmiştir | : | s-semāvāti: göklere de | vel'erDi: yere de | : | te'tīkum: O size gelmez | illā: ancak | beğteten: ansızın | yeselūneke: sana soruyorlar | keenneke: sanki sen | Hafiyyun: biliyormuşsun | ǎnhā: onu | ḳul: de ki | innemā: muhakkak | ǐlmuhā: onun bilgisi | ǐnde: yanındadır | llahi: Allah'ın | velākinne: fakat | ekṧera: çoğu | n-nāsi: insanların | : | yeǎ'lemūne: bilmezler |
Kırık Meal (Transcript) : |YSÊLVNK: sana soruyorlar | AN: | ELSEAT: sa'at(in)den | ÊYEN: ne zaman (diye) | MRSEHE: gelip çatması | GL: de ki | ÎNME: ancak | ALMHE: onun bilgisi | AND̃: yanındadır | RBY: Rabbimin | LE: | YCLYHE: Onu açığa çıkaramaz | LVGTHE: tam zamanında | ÎLE: başkası | HV: O'ndan | S̃GLT: O ağır gelmiştir | FY: | ELSMEVET: göklere de | VELÊRŽ: yere de | LE: | TÊTYKM: O size gelmez | ÎLE: ancak | BĞTT: ansızın | YSÊLVNK: sana soruyorlar | KÊNK: sanki sen | ḪFY: biliyormuşsun | ANHE: onu | GL: de ki | ÎNME: muhakkak | ALMHE: onun bilgisi | AND̃: yanındadır | ELLH: Allah'ın | VLKN: fakat | ÊKS̃R: çoğu | ELNES: insanların | LE: | YALMVN: bilmezler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Senden kıyâmetin ne vakit kopacağını sorarlar. De ki: Onu ancak Rabbim bilir. Vakti geldi mi onu ancak o izhâr eder; göklere de ağır basmıştır, yeryüzüne de ve size ancak ansızın gelip çatar. Biliyormuşsun da gizliyorsun gibi sana soruyorlar, de ki: Onu ancak Allah bilir, fakat insanların çoğu anlamaz bunu.
Adem Uğur : Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah'ın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler.
Ahmed Hulusi : Sana, "Ne zaman gelip çatacak o saat?" diye soruyorlar. . . De ki: "Onun ilmi ancak Rabbimin indîndedir. . . Onu, sırası geldiğinde açığa çıkaracak yalnız 'HÛ'dur! (o tecellide zaman - mekân, eşya - kişi söz konusu olmaz). . . Semâlara ve arza ağır gelmiştir. . . Size ancak ansızın gelir. " Sanki sen onu (deneyimleyerek) bilensin gibi sana soruyorlar. . . De ki: "Onun ilmi, Allâh indîndedir. . . Fakat insanların çoğunluğu bilmiyorlar. "
Ahmet Tekin : Sana kıyametin kopacağı ânı soruyorlar: 'Kâinattaki hayatiyet ne zaman ebedî âlemin limanına demir atıp duracak?' diyorlar. 'Kıyametin kopacağı an ile ilgili bilgi Rabbimin katındadır. Kıyameti vaktinde gerçekleştirecek olan da yalnızca O’dur. Göklerde ve yerde onun ağırlığı dayanılacak gibi değildir. O size ansızın gelecektir.' de. Sanki sen onu çok iyi biliyormuşsun gibi, sana soruyorlar. 'Onunla ilgili bilgi Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilemeyecekler' de.
Ahmet Varol : Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: 'Onun bilgisi Rabbimin katındadır. Rabbinden başka onun vaktini bildirecek yoktur. O göklerde ve yerde bulunanlara çok ağır gelmektedir. [15] O size ancak ansızın gelir.' Sanki sen onun hakkında bilgi sahibiymişsin gibi senden onu soruyorlar. De ki: 'Onun bilgisi Allah katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler.'
Ali Bulaç : Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar. De ki: "Onun ilmi yalnızca Rabbimin katındadır. Onun süresini O'ndan başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O, size apansız bir gelişten başkası değildir." Sanki sen, ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar. De ki: "Onun ilmi yalnızca Allah'ın katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler."
Ali Fikri Yavuz : Ey Rasûlüm, sana kıyametten soruyorlar: Ne zaman kopacak? De ki: “- onun ilmi, yalnız Rabbimin katındadır. Onu tam vaktinde, ancak O tecelli ettirecektir. O kıyamet öyle büyük bir meseledir ki, göklerde ve yerde ona tahammül edecek hiç kimse yoktur. Size o, ancak ansızın gelecektir.” Gereği ile biliyormuşsun gibi, senden ısrarla onu sorarlar. Yine de ki: “- onun ilmi ancak Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.”
Bekir Sadak : Sana, kiyamet saatinin ne zaman gelip catacagini soruyorlar, de ki: «Onu ancak Rabbim bilir, onun vaktini, O'ndan baska belirtecek yoktur. Goklerin ve yerin, agirligini kaldiramiyacagi o saat, sizlere ansizin gelecektir.» Sen sanki ogrenmissin gibi sana soruyorlar, de ki: «Onu bilmek ancak Allah'a muhsustur, ama insanlarin cogu bu gercegi bilmezler.»
Celal Yıldırım : Sana Kıyametin kopuş saatinden soruyorlar, ne zaman sübut bulacak (meydana gelecek) ? De ki; Onunla ilgili ilim Rabbimin katındadır. Onun vaktini Rabbimden başkası açıklayamaz. O saat göklerde de, yerde de ağır basmıştır; o size ancak ansızın gelecektir. Sen onu araştırıp biliyormuşsun gibi senden soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah'ın yanındadır; ama ne var ki (bu gerçeği) insanların çoğu bilmezler.
Diyanet İşleri : Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de ağır basmıştır. O, size ancak ansızın gelecektir.” Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.”
Diyanet İşleri (eski) : Sana, kıyamet saatinin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar, de ki: 'Onu ancak Rabbim bilir, onun vaktini, O'ndan başka belirtecek yoktur. Göklerin ve yerin, ağırlığını kaldıramayacağı o saat, sizlere ansızın gelecektir.' Sen sanki öğrenmişsin gibi sana soruyorlar, de ki: 'Onu bilmek ancak Allah'a mahsustur, ama insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.'
Diyanet Vakfi : Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah'ın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler.
Edip Yüksel : Sana o saatin (dünyanın sonunun) ne zaman geleceğini soruyorlar. 'O'nun bilgisi Rabbimin yanındadır,' de. Onu vakti gelince O'ndan başkası ortaya çıkarmaz. Göklere ve yere ağır gelen o saat size ansızın gelecektir. Sanki ondan haberdar imişsin gibi sana soruyorlar. 'Onun bilgisi ALLAH'ın yanındadır,' de. Fakat insanların çoğu bilmez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sana, ne zaman kopacak diye kıyamet vaktini soruyorlar. De ki; onun bilgisi yalnızca Rabbimin katındadır. Onu tam vaktinde koparacak olan O'ndan başkası değildir. Onun ağırlığına göklerde ve yerde dayanacak bir kimse yoktur. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu çok iyi biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki, onun bilgisi Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ne zaman demir atacak? diye sana kıyametten soruyorlar. De ki: «Onun bilgisi yalnız Rabbimin katındadır. Onu vakti vaktine meydana getirecek O'dur! O öyle ağır bir meseledir ki, bütün göklerde ve yerde ona dayanacak bir kimse yoktur. O size ancak ansızın gelecektir.» Sanki sen onun hakkında bilgi edinip haberdar olmuşsun gibi senden soruyorlar. De ki: «Onun bilgisi ancak Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmezler.»
Elmalılı Hamdi Yazır : Ne zaman demir atacak? Diye sana saatten soruyorlar, de ki: onun ılmi; yalnız rabbımın nezdindedir, onu, vaktı vaktına tecelli ettirecek ancak odur, o, öyle ağır bir mes'ele ki bütün Semavat-ü Arzda tahammül edecek yok, o size ancak bağteten gelecek, sanki sen ondan tefahhusle haberdar imişsin gibi soruyorlar, de ki: onun ılmi, ancak Allahın nezdindedir velâkin insanların ekserîsi bilmezler
Fizilal-il Kuran : Sana kıyamet anı hakkında sorarlar, ne zaman gelip çatacak diye. De ki, «onun bilgisi rabbimin tekelindedir. Vakti gelince, onu gerçekleştirip açığa çıkaracak olan O'dur.» Göklerin ve yerin ağırlığını kaldıramayacağı bu olay başınıza ansızın gelecektir. Sanki sen bu konuyu sürekli kurcalıyormuşsun gibi, sana onu soruyorlar. De ki; «onun bilgisi Allah'ın tekelindedir, fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.»
Gültekin Onan : Sana o saatin (dünyanın sonunun) ne zaman geleceğini soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi yalnızca rabbimin yanındadır / katındadır. Onun süresini O'ndan başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O size apansız bir gelişten başkası değildir." Sanki sen ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar. De ki: "Onun ilmi yalnızca Tanrı'nın katındadır. Fakat insanların çoğu bilmez."
Hakkı Yılmaz : "Sana, Sâat’ten; kıyâmetin kopuş anından soruyorlar: “Ne zaman gelip çatacak?” De ki: “Onun bilgisi yalnızca Rabbimin katındadır. Onun vaktini Kendisinden başkası açıklayamaz. Onun vaktini bilmek, göklerde ve yerde ağır basmıştır/ bilinemez olmuştur. O size ansızın gelir.” Sanki sen onu çok iyi biliyormuşsun gibi onu sana soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmezler.” "
Hasan Basri Çantay : Kıyaametin sübût (ve vukuu) nun ne zaman olduğunu sana sorarlar. De ki: «Onun ilmi ancak Rabbimin nezdindedir. Onun vaktini kendisinden başkası açıklayamaz. Göklere de, yere de ağır basmışdır o. O, size (başka suretle değil) ancak ansızın gelir. Tam ma'nâsiyle biliyormuşsun gibi sana (tekrar) onu sorarlar (Yine) de ki: «Onun ilmi ancak Allah karındadır. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler».
Hayrat Neşriyat : (Ey Habîbim!) Sana, 'Onun gelip dayanması ne zaman?' diye kıyâmetten soruyorlar. De ki: 'Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onu vakti (geldiği)nde ortaya çıkaracak ancak O’dur!' (O kıyâmet) göklerde ve yerde (olan bütün mahlûkata) ağır gelmiştir! Size ancak ansızın gelecektir! Sanki sen ondan haberdarmışsın gibi, sana soruyorlar. De ki: 'Onun ilmi ancak Allah katındadır; fakat insanların çoğu (bu ilmin Allah’a âid olduğunu) bilmezler!'
İbni Kesir : Sana kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun bilgisi, ancak Rabbımın katındadır. Onun vaktini kendisinden başkası açıklayamaz. Onun ağırlığını gökler de, yer de kaldıramaz. O, size ansızın gelir. Sen, onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmezler.
İskender Evrenosoğlu : Sana saati (kıyâmet) ne zaman olacağını (karar kılındığını) soruyorlar. De ki: “Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. Yerlere ve göklere ağır geldi, o size ansızın gelir (ansızın olmaktan başka bir şekilde gelmez). Sen sanki ondan haberdarmışsın gibi soruyorlar. “Onun ilmi yalnızca Allah'ın katındadır.” de. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.
Muhammed Esed : (Ey Peygamber), sana Son Saatten soracaklar, "ne zaman gelip çatacak?" diye. De ki: "Doğrusu, buna dair gerçek bilgi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini Ondan başka açığa vuracak kimse de yoktur. (O Saat) göklere ve yere bütün ağırlığıyla çökecek ve sizi mutlaka umulmadık bir anda yakalayacak." Sana sanki bu (sırr)ın ısrarla peşine düşmekle belli-belirsiz içsel bir bilgi elde etmiş olman mümkünmüş gibi soracaklar. De ki: "Ona dair gerçek bilgi ancak Allah katındadır; ne var ki, insanların çoğu (bundan) habersizdir."
Ömer Nasuhi Bilmen : Senden Kıyametin ne zaman sübut bulacağını sual ederler. De ki: «Ona ait bilgi ancak Rabbimin indindedir. Onun vaktini ondan başkası açıklayamaz. (Bu) Göklerde ve yerde ağır, muazzam bir keyfiyettir. O sizlere ansızın geliverir.» Senden sorarlar, sanki sen ondan bihakkın haberdar imişsin gibi. De ki: «Ona ait bilgi ancak Allah Teâlâ'nın nezdindedir. Fakat insanların çoğu bilmezler.»
Ömer Öngüt : Sana kıyamet saatinin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Resulüm! De ki: “Onu ancak Rabbim bilir. Onun vaktini O'ndan başka bilecek yoktur. Ağırlığını göklerin ve yerin kaldıramayacağı o saat, sizlere ansızın gelecektir. ” Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. Resulüm! De ki: “Onun bilgisi ancak Allah'ın katındadır. Fakat insanların çoğu bilmezler. ”
Şaban Piriş : Sana (kıyamet) saatini soruyorlar. Onun vaktinin ne zaman geleceğini. De ki: -Onun bilgisi Rabbimdedir. Onun vaktini O’ndan başkası açıklayamaz. Göklere ve yere o saat ağır basar. Kıyamet ansızın gelir. Sanki sen biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: -Onu bilmek sadece Allah’a mahsustur. Ama insanların çoğu bu gerçeği bilmez.
Suat Yıldırım : Sana kıyametin ne zaman geleceğini sorarlar. De ki: "Onun ne zaman geleceğine dair bilgi yalnız Rabbimin nezdindedir. Vaktini O’ndan başkası açıklayamaz. O kıyamet öyle bir meseledir ki, ne göklerde ve ne de yerde ona tahammül edecek hiç kimse yoktur!"O size ansızın gelecektir. Sen sanki onu biliyormuşsun gibi onu sana soruyorlar. De ki: "Ona dair gerçek bilgi yalnız Allah’ın nezdindedir; ama insanların çoğu bunu bilmezler."
Süleyman Ateş : Sana (Duruşma) sâ'at(in)den soruyorlar: Gelip çatması ne zaman diye. De ki: "Onun bilgisi, ancak Rabbimin yanındadır. Onu tam zamanında açığa çıkaracak olan, yalnız O'dur. O, göklere de, yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir." Sanki sen, onu biliyormuşsun gibi, sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi, Allâh'ın yanındadır. Fakat insanların çoğu bilmezler."
Tefhim-ul Kuran : Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar. De ki: «Onun ilmi yalnızca Rabbimin katındadır. Onun süresini O'ndan başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O, size apansız bir gelişten başkası değildir.» Sanki sen, ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar. De ki: «Onun ilmi yalnızca Allah'ın katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler.»
Ümit Şimşek : Sana kıyametin ne zaman geleceğini soruyorlar. De ki: Bu bilgi Rabbimin katındadır; onun vaktini Ondan başkası açıklayamaz. Gökler ve yer için o çok büyük birşeydir. Size ansızın geliverir. Sanki onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Bu bilgi Allah katındadır; lâkin insanların çoğu bunu bilmiyor.
Yaşar Nuri Öztürk : Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O size ansızın gelecektir, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}