» 7 / A’râf  49:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

 » 7 / A’râf  Suresi: 49
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. أَهَٰؤُلَاءِ (ÊHÙLEÙ) = ehā'ulā'i : bunlar mıydı?
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
3. أَقْسَمْتُمْ (ÊGSMTM) = eḳsemtum : yemin ettiğiniz
4. لَا (LE) = lā :
5. يَنَالُهُمُ (YNELHM) = yenāluhumu : onları erdirmeyecek diye
6. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
7. بِرَحْمَةٍ (BRḪMT) = biraHmetin : hiçbir rahmete
8. ادْخُلُوا (ED̃ḢLVE) = dḣulū : girin
9. الْجَنَّةَ (ELCNT) = l-cennete : cennete
10. لَا (LE) = lā : yoktur
11. خَوْفٌ (ḢVF) = ḣavfun : korku
12. عَلَيْكُمْ (ALYKM) = ǎleykum : artık size
13. وَلَا (VLE) = ve lā : ve değilsiniz
14. أَنْتُمْ (ÊNTM) = entum : siz
15. تَحْزَنُونَ (TḪZNVN) = teHzenūne : üzülecek de
bunlar mıydı? | kimseler | yemin ettiğiniz | | onları erdirmeyecek diye | Allah | hiçbir rahmete | girin | cennete | yoktur | korku | artık size | ve değilsiniz | siz | üzülecek de |

[] [] [GSM] [] [NYL] [] [RḪM] [D̃ḢL] [CNN] [] [ḢVF] [] [] [] [ḪZN]
ÊHÙLEÙ ELZ̃YN ÊGSMTM LE YNELHM ELLH BRḪMT ED̃ḢLVE ELCNT LE ḢVF ALYKM VLE ÊNTM TḪZNVN

ehā'ulā'i elleƶīne eḳsemtum yenāluhumu llahu biraHmetin dḣulū l-cennete ḣavfun ǎleykum ve lā entum teHzenūne
أهؤلاء الذين أقسمتم لا ينالهم الله برحمة ادخلوا الجنة لا خوف عليكم ولا أنتم تحزنون

 » 7 / A’râf  Suresi: 49
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أهؤلاء | ÊHÙLEÙ ehā'ulā'i bunlar mıydı? Are these
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler the ones whom
أقسمتم ق س م | GSM ÊGSMTM eḳsemtum yemin ettiğiniz you had sworn
لا | LE (that) not
ينالهم ن ي ل | NYL YNELHM yenāluhumu onları erdirmeyecek diye (will) grant them
الله | ELLH llahu Allah Allah
برحمة ر ح م | RḪM BRḪMT biraHmetin hiçbir rahmete Mercy?
ادخلوا د خ ل | D̃ḢL ED̃ḢLVE dḣulū girin """Enter"
الجنة ج ن ن | CNN ELCNT l-cennete cennete Paradise.
لا | LE yoktur (There will be) no
خوف خ و ف | ḢVF ḢVF ḣavfun korku fear
عليكم | ALYKM ǎleykum artık size upon you
ولا | VLE ve lā ve değilsiniz and not
أنتم | ÊNTM entum siz you
تحزنون ح ز ن | ḪZN TḪZNVN teHzenūne üzülecek de "will grieve."""

7:49 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

bunlar mıydı? | kimseler | yemin ettiğiniz | | onları erdirmeyecek diye | Allah | hiçbir rahmete | girin | cennete | yoktur | korku | artık size | ve değilsiniz | siz | üzülecek de |

[] [] [GSM] [] [NYL] [] [RḪM] [D̃ḢL] [CNN] [] [ḢVF] [] [] [] [ḪZN]
ÊHÙLEÙ ELZ̃YN ÊGSMTM LE YNELHM ELLH BRḪMT ED̃ḢLVE ELCNT LE ḢVF ALYKM VLE ÊNTM TḪZNVN

ehā'ulā'i elleƶīne eḳsemtum yenāluhumu llahu biraHmetin dḣulū l-cennete ḣavfun ǎleykum ve lā entum teHzenūne
أهؤلاء الذين أقسمتم لا ينالهم الله برحمة ادخلوا الجنة لا خوف عليكم ولا أنتم تحزنون

[] [] [ق س م] [] [ن ي ل] [] [ر ح م] [د خ ل] [ج ن ن] [] [خ و ف] [] [] [] [ح ز ن]

 » 7 / A’râf  Suresi: 49
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أهؤلاء | ÊHÙLEÙ ehā'ulā'i bunlar mıydı? Are these
,He,,Lam,Elif,,
,5,,30,1,,
INTG – prefixed interrogative alif
DEM – plural demonstrative pronoun
الهمزة همزة استفهام
اسم اشارة
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler the ones whom
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
أقسمتم ق س م | GSM ÊGSMTM eḳsemtum yemin ettiğiniz you had sworn
,Gaf,Sin,Mim,Te,Mim,
,100,60,40,400,40,
V – 2nd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
لا | LE (that) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
ينالهم ن ي ل | NYL YNELHM yenāluhumu onları erdirmeyecek diye (will) grant them
Ye,Nun,Elif,Lam,He,Mim,
10,50,1,30,5,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
برحمة ر ح م | RḪM BRḪMT biraHmetin hiçbir rahmete Mercy?
Be,Re,Ha,Mim,Te merbuta,
2,200,8,40,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine indefinite noun
جار ومجرور
ادخلوا د خ ل | D̃ḢL ED̃ḢLVE dḣulū girin """Enter"
Elif,Dal,Hı,Lam,Vav,Elif,
1,4,600,30,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الجنة ج ن ن | CNN ELCNT l-cennete cennete Paradise.
Elif,Lam,Cim,Nun,Te merbuta,
1,30,3,50,400,
"PN – accusative feminine proper noun → Paradise"
اسم علم منصوب
لا | LE yoktur (There will be) no
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
خوف خ و ف | ḢVF ḢVF ḣavfun korku fear
Hı,Vav,Fe,
600,6,80,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
عليكم | ALYKM ǎleykum artık size upon you
Ayn,Lam,Ye,Kef,Mim,
70,30,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
ولا | VLE ve lā ve değilsiniz and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
أنتم | ÊNTM entum siz you
,Nun,Te,Mim,
,50,400,40,
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
تحزنون ح ز ن | ḪZN TḪZNVN teHzenūne üzülecek de "will grieve."""
Te,Ha,Ze,Nun,Vav,Nun,
400,8,7,50,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |أَهَٰؤُلَاءِ: bunlar mıydı? | الَّذِينَ: kimseler | أَقْسَمْتُمْ: yemin ettiğiniz | لَا: | يَنَالُهُمُ: onları erdirmeyecek diye | اللَّهُ: Allah | بِرَحْمَةٍ: hiçbir rahmete | ادْخُلُوا: girin | الْجَنَّةَ: cennete | لَا: yoktur | خَوْفٌ: korku | عَلَيْكُمْ: artık size | وَلَا: ve değilsiniz | أَنْتُمْ: siz | تَحْزَنُونَ: üzülecek de |
Kırık Meal (Harekesiz) : |أهؤلاء ÊHÙLEÙ bunlar mıydı? | الذين ELZ̃YN kimseler | أقسمتم ÊGSMTM yemin ettiğiniz | لا LE | ينالهم YNELHM onları erdirmeyecek diye | الله ELLH Allah | برحمة BRḪMT hiçbir rahmete | ادخلوا ED̃ḢLWE girin | الجنة ELCNT cennete | لا LE yoktur | خوف ḢWF korku | عليكم ALYKM artık size | ولا WLE ve değilsiniz | أنتم ÊNTM siz | تحزنون TḪZNWN üzülecek de |
Kırık Meal (Okunuş) : |ehā'ulā'i: bunlar mıydı? | elleƶīne: kimseler | eḳsemtum: yemin ettiğiniz | : | yenāluhumu: onları erdirmeyecek diye | llahu: Allah | biraHmetin: hiçbir rahmete | dḣulū: girin | l-cennete: cennete | : yoktur | ḣavfun: korku | ǎleykum: artık size | ve lā: ve değilsiniz | entum: siz | teHzenūne: üzülecek de |
Kırık Meal (Transcript) : |ÊHÙLEÙ: bunlar mıydı? | ELZ̃YN: kimseler | ÊGSMTM: yemin ettiğiniz | LE: | YNELHM: onları erdirmeyecek diye | ELLH: Allah | BRḪMT: hiçbir rahmete | ED̃ḢLVE: girin | ELCNT: cennete | LE: yoktur | ḢVF: korku | ALYKM: artık size | VLE: ve değilsiniz | ÊNTM: siz | TḪZNVN: üzülecek de |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah, onları rahmetine nâil etmez diye yemin ettiğiniz kişiler, bunlar değil miydi? Sonra bunlara girin cennete denir, ne korku vardır size, ne de mahzun olursunuz.
Adem Uğur : Allah'ın, kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?" (ve cennet ehline dönerek): "Girin cennete; artık size korku yoktur ve siz üzülecek de değilsiniz" (derler).
Ahmed Hulusi : "Allâh kendilerini rahmetine nail etmez, diye yemin ettiğiniz kimseler şunlar mıydı?. . " (Oysa şimdi onlara): "Dâhil olun cennete! Size bir korku yoktur. . . Siz mahzun da olmayacaksınız!" (denilmiş).
Ahmet Tekin : 'Allah onları rahmetine kavuşturmayacak diye yeminler ettiğiniz kimseler bunlar mıydı?' derler. Cennetliklere de: 'Girin cennete, artık size ne korku var, ne de geride bıraktığınız yakınlarınız ve yapamadığınız şeyler dolayısıyla mahzun olacaksınız' derler.
Ahmet Varol : Allah'ın kendilerine rahmet ulaştırmayacağına yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı? Girin cennete! Size bir korku yoktur ve üzülmeyeceksiniz de!'
Ali Bulaç : "Kendilerine Allah'ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız."
Ali Fikri Yavuz : A’raftakiler, kâfirlerin ileri gelenlerine fakir müminleri göstererek: “- Bunlar, müminlerin zayıfları değil midir ki, siz dünyada bunları tahkir edip onlar Allah’ın rahmetine erişemez (cennete giremez) ler diye yemin ediyordunuz?” derler. O anda fukaraya şöyle denir; “- Cennete girin. Size hiç bir korku yoktur ve siz mahzun da olacak değilsiniz.”
Bekir Sadak : (48-49) Burclarda olanlar, simalarindan tanidiklari adamlara «Toplulugunuz, topladiginiz mal ve buyukluk taslamalariniz size fayda vermedi Allah'in rahmetine erdirmeyecegine yemin ettikleriniz bunlar miydi? Oysa Allah onlara soyle der: «Cennete girin, size korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksiniz.»
Celal Yıldırım : Allah'ın rahmetine eriştirmiyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıdır ? derler. Derken onlara : «Girin Cennet'e, size hiçbir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz de !» (diye ilâhî buyruk tecelli eder).
Diyanet İşleri : “Sizin, ‘Allah bunları rahmete erdirmez’ diye yemin ettikleriniz şunlar mı?” (Sonra cennetliklere dönerek) “Haydi, girin cennete. Size korku yok. Siz üzülecek de değilsiniz” derler.
Diyanet İşleri (eski) : (48-49) Burçlarda olanlar, simalarından tanıdıkları adamlara; Topluluğunuz, topladığınız mal ve büyüklük taslamalarınız size fayda vermedi. Allah'ın rahmetine erdirmeyeceğine yemin ettikleriniz bunlar mıydı? Oysa Allah onlara şöyle der: 'Cennete girin, size korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksınız.'
Diyanet Vakfi : Allah'ın, kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?» (ve cennet ehline dönerek): «Girin cennete; artık size korku yoktur ve siz üzülecek de değilsiniz» (derler).
Edip Yüksel : 'ALLAH onlara bir rahmet dokundurmayacak diye yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı?' (Orta Yerdekilere şunlar denecektir:) 'Cennete girin; size bir korku yoktur ve üzülmeyeceksiniz de.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Allah onları hiç bir rahmete erdirmiyecek, diye yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı?» (Cennetliklere dönerek): «Girin cennete, artık size ne korku vardır, ne de siz üzüleceksiniz» derler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah'ı kendilerini rahmetine erdirmeyeceğine dair yemin ettikleriniz şunlar mıydı?» dedikten sonra berikilere dönüp: «Girin cennete size korku yok, artık asla üzülmeyeceksiniz de.» demektedirler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Tâ şunlarmıydı o sizin Allah bunları kabil değil rahmetine irdirmez diye yemin ettikleriniz? dedikten sonra berikilere dönüb «girin Cennete size korku yok artık siz mahzun olacak değilsiniz» demektedirler
Fizilal-il Kuran : Allah onları hiçbir rahmete erdirmez diye haklarında yemin ederek küçümsediğiniz kimseler bunlar mıydı? Bu arada Allah onlara «Giriniz cennete, sizin için hiçbir korku sözkonusu değil artık, hiç üzülmeyeceksiniz» der.
Gültekin Onan : "Kendilerine Tanrı'nın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız."
Hakkı Yılmaz : (48,49) Kur’ân bölümleri bilgisine sahip kimseler, alâmetlerinden tanıdıkları kimselere seslenip, “Topluluğunuz ve büyüklendiğiniz şeyler size yarar sağlamadı, Allah'ın, rahmetine –ki bu rahmet, Allah'ın “Girin cennete, size kaygı yoktur, üzülmeyeceksiniz de” diye verdiği sözdür– erdirmeyeceğine yemin ettikleriniz, şunlar mı?” derler.
Hasan Basri Çantay : «Kendilerini Allahın, rahmetine erdirmeyeceğine yemîn etdiğiniz kimseler bunlar (bu ehl-i cennet) mi idi? Girin cennete. Size hiç bir korku yokdur ve siz mahzun da olacak değilsiniz».
Hayrat Neşriyat : (Yine A'râf ehli:) 'Allah, onları hiçbir rahmete eriştirmeyecek, diye yemînettiğiniz (hor gördüğünüz) kimseler bunlar mı?' (derler). (Sonra A'râf ehline de şöyle denilir:) 'Cennete girin! Size hiçbir korku yoktur ve siz mahzûn olmayacaksınız!'
İbni Kesir : Bunlar mıydı ki; kendilerini Allah'ın rahmetine erdirmeyeceğine yemin etmiştiniz. Girin cennete; size hiç bir korku yoktur ve sizler üzülecek de değilsiniz.
İskender Evrenosoğlu : (Cehennemliklere şöyle denir): “Allah'ın onlara rahmetle ulaşmayacağına yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?” (Cennetliklere de şöyle denir): “Cennete girin! Size korku yoktur ve mahzun da olmayacaksınız.”
Muhammed Esed : Bir vakit haklarında, 'Allah rahmetini asla böylelerine ulaştırmaz! diye kestirip attığınız kimseler, işte bunlar, (bu onurlandırılmış kimseler) mi? (Oysa, bakın, şimdi onlara:) "girin cennete; size korku yok, hüzün de duymayacaksınız! (diye sesleniliyor)".
Ömer Nasuhi Bilmen : Ya o kimseler mi idi ki, «Allah onları rahmetine nâil etmez,» diye yemin ediyordunuz! Cennete giriniz, size ne bir korku vardır ve ne de siz mahzun olacaksınız.
Ömer Öngüt : “Allah'ın rahmetine eriştirmeyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıdır?” (Ve cennet ehline dönerek derler ki): “Girin cennete! Artık size hiçbir korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksınız. ”
Şaban Piriş : Bunlar mıydı o sizin, “Allah bunları rahmetine erdirmeyecektir” diye yemin ettikleriniz? derler. -Girin cennete size korku yoktur ve siz, mahzun da olmayacaksınız!
Suat Yıldırım : (48-49) A’râf ashabı, simalarından tanıdıkları bir kısım kimselere seslenip: "Gördünüz ya, ne topladığınız mallarınızın, ne onca taraftarlarınızın, ne de büyüklük taslamalarınızın ve o çalımlarınızın size hiç bir faydası olmadı!" O cennetlikleri göstererek "Sahi, şunlar "Allah, bunları asla lütfuna nail etmez." diye yeminler edip hor gördüğünüz kimseler değil miydi? İşte onların ne yüce mevkide olduklarını şimdi anladınız değil mi? derler ve sonra o cennetliklere dönerek: "Buyurun girin cennete, derler, size korku ve endişe olmadığı gibi, siz asla üzüntü de görmeyeceksiniz."
Süleyman Ateş : "Allâh onları hiçbir rahmete erdirmeyecek, diye yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı?" (Cennetliklere dönerek): "Girin cennete, artık size ne korku vardır, ne de siz üzüleceksiniz!" dediler.
Tefhim-ul Kuran : «Kendilerine Allah'ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için hiç bir korku yoktur ve siz mahzun olmayacaksınız.»
Ümit Şimşek : 'Şu Cennetlikler ise, 'Allah bunlara rahmetini eriştirmez' diye yemin ettiğiniz kimseler değil miydi?' Derken onlara da 'Cennete girin,' denir. 'Artık ne bir korku vardır size, ne de üzülürsünüz.'
Yaşar Nuri Öztürk : "Şunlar mıydı o, 'Allah kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyecek' diye yemin ettikleriniz?" Ey cennetlikler! Siz de girin cennete. Ne bir korku var size ne de kederleneceksiniz.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}