» 7 / A’râf  162:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

 » 7 / A’râf  Suresi: 162
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَبَدَّلَ (FBD̃L) = febeddele : değiştirdiler
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
3. ظَلَمُوا (ƵLMVE) = Zelemū : zulmeden(ler)
4. مِنْهُمْ (MNHM) = minhum : içlerinden
5. قَوْلًا (GVLE) = ḳavlen : sözü
6. غَيْرَ (ĞYR) = ğayra : başkasıyla
7. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī :
8. قِيلَ (GYL) = ḳīle : söylenenden
9. لَهُمْ (LHM) = lehum : kendilerine
10. فَأَرْسَلْنَا (FÊRSLNE) = feerselnā : biz de gönderdik
11. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : üzerlerine
12. رِجْزًا (RCZE) = riczen : bir azab
13. مِنَ (MN) = mine : -ten
14. السَّمَاءِ (ELSMEÙ) = s-semāi : gök-
15. بِمَا (BME) = bimā : dolayı
16. كَانُوا (KENVE) = kānū : ettiklerinden
17. يَظْلِمُونَ (YƵLMVN) = yeZlimūne : haksızlık
değiştirdiler | kimseler | zulmeden(ler) | içlerinden | sözü | başkasıyla | | söylenenden | kendilerine | biz de gönderdik | üzerlerine | bir azab | -ten | gök- | dolayı | ettiklerinden | haksızlık |

[BD̃L] [] [ƵLM] [] [GVL] [ĞYR] [] [GVL] [] [RSL] [] [RCZ] [] [SMV] [] [KVN] [ƵLM]
FBD̃L ELZ̃YN ƵLMVE MNHM GVLE ĞYR ELZ̃Y GYL LHM FÊRSLNE ALYHM RCZE MN ELSMEÙ BME KENVE YƵLMVN

febeddele elleƶīne Zelemū minhum ḳavlen ğayra lleƶī ḳīle lehum feerselnā ǎleyhim riczen mine s-semāi bimā kānū yeZlimūne
فبدل الذين ظلموا منهم قولا غير الذي قيل لهم فأرسلنا عليهم رجزا من السماء بما كانوا يظلمون

 » 7 / A’râf  Suresi: 162
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فبدل ب د ل | BD̃L FBD̃L febeddele değiştirdiler But changed
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmeden(ler) wronged
منهم | MNHM minhum içlerinden among them
قولا ق و ل | GVL GVLE ḳavlen sözü word
غير غ ي ر | ĞYR ĞYR ğayra başkasıyla other than
الذي | ELZ̃Y lleƶī (that) which
قيل ق و ل | GVL GYL ḳīle söylenenden was said
لهم | LHM lehum kendilerine to them.
فأرسلنا ر س ل | RSL FÊRSLNE feerselnā biz de gönderdik So We sent
عليهم | ALYHM ǎleyhim üzerlerine upon them
رجزا ر ج ز | RCZ RCZE riczen bir azab torment
من | MN mine -ten from
السماء س م و | SMV ELSMEÙ s-semāi gök- the sky
بما | BME bimā dolayı because
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū ettiklerinden they were
يظلمون ظ ل م | ƵLM YƵLMVN yeZlimūne haksızlık doing wrong.

7:162 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

değiştirdiler | kimseler | zulmeden(ler) | içlerinden | sözü | başkasıyla | | söylenenden | kendilerine | biz de gönderdik | üzerlerine | bir azab | -ten | gök- | dolayı | ettiklerinden | haksızlık |

[BD̃L] [] [ƵLM] [] [GVL] [ĞYR] [] [GVL] [] [RSL] [] [RCZ] [] [SMV] [] [KVN] [ƵLM]
FBD̃L ELZ̃YN ƵLMVE MNHM GVLE ĞYR ELZ̃Y GYL LHM FÊRSLNE ALYHM RCZE MN ELSMEÙ BME KENVE YƵLMVN

febeddele elleƶīne Zelemū minhum ḳavlen ğayra lleƶī ḳīle lehum feerselnā ǎleyhim riczen mine s-semāi bimā kānū yeZlimūne
فبدل الذين ظلموا منهم قولا غير الذي قيل لهم فأرسلنا عليهم رجزا من السماء بما كانوا يظلمون

[ب د ل] [] [ظ ل م] [] [ق و ل] [غ ي ر] [] [ق و ل] [] [ر س ل] [] [ر ج ز] [] [س م و] [] [ك و ن] [ظ ل م]

 » 7 / A’râf  Suresi: 162
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فبدل ب د ل | BD̃L FBD̃L febeddele değiştirdiler But changed
Fe,Be,Dal,Lam,
80,2,4,30,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmeden(ler) wronged
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
منهم | MNHM minhum içlerinden among them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
قولا ق و ل | GVL GVLE ḳavlen sözü word
Gaf,Vav,Lam,Elif,
100,6,30,1,
N – accusative masculine indefinite verbal noun
اسم منصوب
غير غ ي ر | ĞYR ĞYR ğayra başkasıyla other than
Ğayn,Ye,Re,
1000,10,200,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الذي | ELZ̃Y lleƶī (that) which
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
قيل ق و ل | GVL GYL ḳīle söylenenden was said
Gaf,Ye,Lam,
100,10,30,
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
لهم | LHM lehum kendilerine to them.
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
فأرسلنا ر س ل | RSL FÊRSLNE feerselnā biz de gönderdik So We sent
Fe,,Re,Sin,Lam,Nun,Elif,
80,,200,60,30,50,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
عليهم | ALYHM ǎleyhim üzerlerine upon them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
رجزا ر ج ز | RCZ RCZE riczen bir azab torment
Re,Cim,Ze,Elif,
200,3,7,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
من | MN mine -ten from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
السماء س م و | SMV ELSMEÙ s-semāi gök- the sky
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,,
1,30,60,40,1,,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
بما | BME bimā dolayı because
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū ettiklerinden they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يظلمون ظ ل م | ƵLM YƵLMVN yeZlimūne haksızlık doing wrong.
Ye,Zı,Lam,Mim,Vav,Nun,
10,900,30,40,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَبَدَّلَ: değiştirdiler | الَّذِينَ: kimseler | ظَلَمُوا: zulmeden(ler) | مِنْهُمْ: içlerinden | قَوْلًا: sözü | غَيْرَ: başkasıyla | الَّذِي: | قِيلَ: söylenenden | لَهُمْ: kendilerine | فَأَرْسَلْنَا: biz de gönderdik | عَلَيْهِمْ: üzerlerine | رِجْزًا: bir azab | مِنَ: -ten | السَّمَاءِ: gök- | بِمَا: dolayı | كَانُوا: ettiklerinden | يَظْلِمُونَ: haksızlık |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فبدل FBD̃L değiştirdiler | الذين ELZ̃YN kimseler | ظلموا ƵLMWE zulmeden(ler) | منهم MNHM içlerinden | قولا GWLE sözü | غير ĞYR başkasıyla | الذي ELZ̃Y | قيل GYL söylenenden | لهم LHM kendilerine | فأرسلنا FÊRSLNE biz de gönderdik | عليهم ALYHM üzerlerine | رجزا RCZE bir azab | من MN -ten | السماء ELSMEÙ gök- | بما BME dolayı | كانوا KENWE ettiklerinden | يظلمون YƵLMWN haksızlık |
Kırık Meal (Okunuş) : |febeddele: değiştirdiler | elleƶīne: kimseler | Zelemū: zulmeden(ler) | minhum: içlerinden | ḳavlen: sözü | ğayra: başkasıyla | lleƶī: | ḳīle: söylenenden | lehum: kendilerine | feerselnā: biz de gönderdik | ǎleyhim: üzerlerine | riczen: bir azab | mine: -ten | s-semāi: gök- | bimā: dolayı | kānū: ettiklerinden | yeZlimūne: haksızlık |
Kırık Meal (Transcript) : |FBD̃L: değiştirdiler | ELZ̃YN: kimseler | ƵLMVE: zulmeden(ler) | MNHM: içlerinden | GVLE: sözü | ĞYR: başkasıyla | ELZ̃Y: | GYL: söylenenden | LHM: kendilerine | FÊRSLNE: biz de gönderdik | ALYHM: üzerlerine | RCZE: bir azab | MN: -ten | ELSMEÙ: gök- | BME: dolayı | KENVE: ettiklerinden | YƵLMVN: haksızlık |
Abdulbaki Gölpınarlı : Fakat onlardan zulmedenler, sözü kendilerine söylendiğinden bambaşka bir tarza döküp değiştirdiler, biz de ettikleri zulüm yüzünden onlara gökyüzünden kötü, pis bir azâb indirdik.
Adem Uğur : Fakat onlardan zalim olanlar, sözü, kendilerine söylenenden başkasıyla değiştirdiler. Biz de zulmetmelerinden ötürü üzerlerine gökten bir azap gönderdik.
Ahmed Hulusi : Onlardan bilfiil zulmedenler, sözü, kendilerine söylenenden başka (söz) ile değiştirdiler. . . Bu yüzden zulümlerinin karşılığı olarak semâdan azap irsâl ettik.
Ahmet Tekin : İçlerinden bir kısım zâlimler sözü değiştirdiler. Kendilerine söylenenden başka bir şekle soktular. Zulmü, haksızlığı alışkanlık haline getirdikleri için biz de onların üzerlerine gökten azap yağdırdık.
Ahmet Varol : İçlerinden zulmedenler sözü kendilerine söylenmiş olandan başkasıyla değiştirdiler [11]. Biz de zulmetmelerinden dolayı onların üzerine gökten şiddetli bir azap indirdik.
Ali Bulaç : Onlardan zulmedenler, sözü kendilerine söylenenden başka bir şeyle değiştirdiler. Biz de bunun üzerine zulmetmeleri dolayısıyla gökten 'iğrenç bir azab' indirdik.
Ali Fikri Yavuz : Nihayet içlerinden o zulmedenler (edecekleri duayı eğlenceye alarak) sözü değiştirdiler, kendilerine söylenenden başka şekle koydular (Hıtta’yi Hınta= Bizi bağışla’yı buğday mânası haline soktular.) Zulmü âdet edinmeleri sebebiyle, biz de üstlerine, gökten murdar bir azâp indirdik.
Bekir Sadak : Onlarin zulmedenleri, kendilerine soylenen sozu baskasiyle degistirdiler. Biz de, o zalimlere, zulumlerinden oturu gokten azap indirdik. *
Celal Yıldırım : İçlerinden haksızlığı âdet edinenler kendilerine söyleneni başka bir söze çevirip değiştirdiler. Bu yüzden biz de onlara işledikleri haksızlığa karşılık gökten murdar bir azâb gönderdik.
Diyanet İşleri : Onlardan zulmedenler hemen sözü, kendilerine söylenenden başka şekle soktular. Biz de zulmetmelerine karşılık üzerlerine gökten bir azab gönderdik.
Diyanet İşleri (eski) : Onların zulmedenleri, kendilerine söylenen sözü başkasiyle değiştirdiler. Biz de, o zalimlere, zulümlerinden ötürü gökten azab indirdik.
Diyanet Vakfi : Fakat onlardan zalim olanlar, sözü, kendilerine söylenenden başkasıyla değiştirdiler. Biz de zulmetmelerinden ötürü üzerlerine gökten bir azap gönderdik.
Edip Yüksel : İçlerindeki zalimler kendilerine emredileni kendilerine emredilmeyenle değiştirdiler. Biz de haksızlık etmelerinden ötürü üzerlerine gökten bir felaket gönderdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İçlerinden bir kısım zalimler, sözü değiştirdiler, kendilerine söylenenden başka şekle soktular. Zulmü alışkanlık haline getirdikleri için biz de üzerlerine gökten azap yağdırdık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Derken içlerinden zulmedenler, sözü değiştirdiler, kendilerine söylenenden başka bir şekle soktular; zulmu adet haline getirmeleri sebebiyle, Biz de üzerlerine gökten azap salıverdik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Derken içlerinden o zulm edenler, sözü değiştirdiler, kendilerine söylenenden başka bir şekle koydular, zulmü âdet etmeleri sebebiyle biz de üzerlerine Semadan bir azâb salıverdik
Fizilal-il Kuran : Fakat yahudilerin zalimleri o sözü kendilerine söylenmeyen başka bir sözle değiştirdiler. Biz de zalimliklerinden ötürü o zalimlere gökten ağır bir azap indirdik.
Gültekin Onan : Onlardan zulmedenler, sözü kendilerine söylenenden başka bir şeyle değiştirdiler. Biz de bunun üzerine zulmetmeleri dolayısıyla gökten 'iğrenç bir azab' indirdik.
Hakkı Yılmaz : "Sonra onların içinden bir kısım yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar, sözü, kendilerine söylenenden başka söze değiştirdiler. Biz de yanlış; kendi zararlarına iş yaptıklarından dolayı üzerlerine gökten bir ceza gönderiverdik. "
Hasan Basri Çantay : Fakat içlerinden o zulmedenler sözü kendilerine söylenenden başka bir şeyle koydu. Biz de üstlerine, zulmeder oldukları için, gökden murdar bir azâb indirdik.
Hayrat Neşriyat : Fakat içlerinden zulmedenler, o sözü kendilerine söylenenden başkasıyla değiştirdi; bu sebeble (biz de) zulmetmekte olduklarından dolayı üzerlerine gökten kötü bir azab gönderdik.
İbni Kesir : İçlerinden zulmedenler, kend, lerine söylenen sözü başkasıyla değiştirdiler. Biz de onlara, zulmeder olduklarından dolayı gökten azab indirdik.
İskender Evrenosoğlu : Böylece onlardan zulmedenler, sözü; onlara söylenenden başka bir sözle değiştirdiler. Bunun üzerine, yapmış oldukları zulümler sebebiyle, semadan onların üzerine bir azap gönderdik.
Muhammed Esed : Ama (ne yazık ki), onlardan kötülüğe eğilimli olanlar kendilerine söylenen sözü başka bir sözle değiştirdiler: ve bu yüzden Biz de, yaptıkları bütün kötülüklerin karşılığı olarak onların üzerine gökten bir bela, bir afet gönderdik.
Ömer Nasuhi Bilmen : Fakat onlardan zulmedenler, kendilerine denilen sözü başka bir söze çevirdiler. Artık onların üzerlerine zulmeder oldukları şey sebebiyle gökten bir azap salıverdik.
Ömer Öngüt : Fakat içlerinden zâlim olanlar, kendilerine söylenen sözü başkasıyla değiştirdiler. Biz de zulümlerinden dolayı gökten üzerlerine iğrenç bir azap gönderdik.
Şaban Piriş : Onların zulmedenleri, sözü kendilerine söylenenden başkası ile değiştirdiler. İşledikleri zulüm dolayısıyla onlara gökten bir azap gönderdik.
Suat Yıldırım : Ama aralarındaki zalimler, sözü kasden değiştirdiler, başka bir şekle soktular. Biz de zulmü âdet haline getirdikleri için üzerlerine gökten azap salıverdik.
Süleyman Ateş : İçlerinden zulmedenler, (söylediğimiz) sözü, kendilerine söylenmeyen bir sözle değiştirdiler. Biz de haksızlık ettiklerinden dolayı üzerlerine gökten bir azâb gönderdik.
Tefhim-ul Kuran : Onlardan zulme sapanlar, sözü kendilerine söylenenden başka bir şeyle değiştirdiler. Biz de bunun üzerine zulme sapmaları dolayısıyla gökten 'iğrenç bir azab' indirdik.
Ümit Şimşek : Onlardan zulmedenler, kendilerine söylenen sözü başka bir sözle değiştirdiler. Biz de zalimlikleri yüzünden onların üzerine gökten pek fena bir azap indirdik.
Yaşar Nuri Öztürk : Onların zulme sapanları, sözü, kendilerine söylenenin dışında bir sözle değiştirdiler. Bunun üzerine biz de üzerlerine gökten bir pislik azabı saldık; çünkü zulmediyorlardı.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}