» 7 / A’râf  100:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

 » 7 / A’râf  Suresi: 100
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. أَوَلَمْ (ÊVLM) = evelem :
2. يَهْدِ (YHD̃) = yehdi : yola getirmedi mi?
3. لِلَّذِينَ (LLZ̃YN) = lilleƶīne : kimseleri
4. يَرِثُونَ (YRS̃VN) = yeriṧūne : varis olanları
5. الْأَرْضَ (ELÊRŽ) = l-erDe : şu toprağa
6. مِنْ (MN) = min :
7. بَعْدِ (BAD̃) = beǎ'di : sonra
8. أَهْلِهَا (ÊHLHE) = ehlihā : sahiplerinden
9. أَنْ (ÊN) = en :
10. لَوْ (LV) = lev : eğer
11. نَشَاءُ (NŞEÙ) = neşā'u : biz dilesek
12. أَصَبْنَاهُمْ (ÊṦBNEHM) = eSabnāhum : kendilerini de cezalandırırız
13. بِذُنُوبِهِمْ (BZ̃NVBHM) = biƶunūbihim : günahlarıyle
14. وَنَطْبَعُ (VNŦBA) = ve neTbeǔ : ve mühürleriz
15. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üzerini
16. قُلُوبِهِمْ (GLVBHM) = ḳulūbihim : kalblerinin
17. فَهُمْ (FHM) = fehum : artık onlar
18. لَا (LE) = lā :
19. يَسْمَعُونَ (YSMAVN) = yesmeǔne : hiç işitmezler
| yola getirmedi mi? | kimseleri | varis olanları | şu toprağa | | sonra | sahiplerinden | | eğer | biz dilesek | kendilerini de cezalandırırız | günahlarıyle | ve mühürleriz | üzerini | kalblerinin | artık onlar | | hiç işitmezler |

[] [HD̃Y] [] [VRS̃] [ERŽ] [] [BAD̃] [EHL] [] [] [ŞYE] [ṦVB] [Z̃NB] [ŦBA] [] [GLB] [] [] [SMA]
ÊVLM YHD̃ LLZ̃YN YRS̃VN ELÊRŽ MN BAD̃ ÊHLHE ÊN LV NŞEÙ ÊṦBNEHM BZ̃NVBHM VNŦBA AL GLVBHM FHM LE YSMAVN

evelem yehdi lilleƶīne yeriṧūne l-erDe min beǎ'di ehlihā en lev neşā'u eSabnāhum biƶunūbihim ve neTbeǔ ǎlā ḳulūbihim fehum yesmeǔne
أولم يهد للذين يرثون الأرض من بعد أهلها أن لو نشاء أصبناهم بذنوبهم ونطبع على قلوبهم فهم لا يسمعون

 » 7 / A’râf  Suresi: 100
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أولم | ÊVLM evelem Would it not
يهد ه د ي | HD̃Y YHD̃ yehdi yola getirmedi mi? guide
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne kimseleri [for] those who
يرثون و ر ث | VRS̃ YRS̃VN yeriṧūne varis olanları inherit
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDe şu toprağa the land
من | MN min from
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra after
أهلها ا ه ل | EHL ÊHLHE ehlihā sahiplerinden its people
أن | ÊN en that
لو | LV lev eğer if
نشاء ش ي ا | ŞYE NŞEÙ neşā'u biz dilesek We willed,
أصبناهم ص و ب | ṦVB ÊṦBNEHM eSabnāhum kendilerini de cezalandırırız We (could) afflict them
بذنوبهم ذ ن ب | Z̃NB BZ̃NVBHM biƶunūbihim günahlarıyle for their sins
ونطبع ط ب ع | ŦBA VNŦBA ve neTbeǔ ve mühürleriz and We put a seal
على | AL ǎlā üzerini over
قلوبهم ق ل ب | GLB GLVBHM ḳulūbihim kalblerinin their hearts
فهم | FHM fehum artık onlar so they
لا | LE (do) not
يسمعون س م ع | SMA YSMAVN yesmeǔne hiç işitmezler hear?

7:100 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

| yola getirmedi mi? | kimseleri | varis olanları | şu toprağa | | sonra | sahiplerinden | | eğer | biz dilesek | kendilerini de cezalandırırız | günahlarıyle | ve mühürleriz | üzerini | kalblerinin | artık onlar | | hiç işitmezler |

[] [HD̃Y] [] [VRS̃] [ERŽ] [] [BAD̃] [EHL] [] [] [ŞYE] [ṦVB] [Z̃NB] [ŦBA] [] [GLB] [] [] [SMA]
ÊVLM YHD̃ LLZ̃YN YRS̃VN ELÊRŽ MN BAD̃ ÊHLHE ÊN LV NŞEÙ ÊṦBNEHM BZ̃NVBHM VNŦBA AL GLVBHM FHM LE YSMAVN

evelem yehdi lilleƶīne yeriṧūne l-erDe min beǎ'di ehlihā en lev neşā'u eSabnāhum biƶunūbihim ve neTbeǔ ǎlā ḳulūbihim fehum yesmeǔne
أولم يهد للذين يرثون الأرض من بعد أهلها أن لو نشاء أصبناهم بذنوبهم ونطبع على قلوبهم فهم لا يسمعون

[] [ه د ي] [] [و ر ث] [ا ر ض] [] [ب ع د] [ا ه ل] [] [] [ش ي ا] [ص و ب] [ذ ن ب] [ط ب ع] [] [ق ل ب] [] [] [س م ع]

 » 7 / A’râf  Suresi: 100
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أولم | ÊVLM evelem Would it not
,Vav,Lam,Mim,
,6,30,40,
INTG – prefixed interrogative alif
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الهمزة همزة استفهام
الواو عاطفة
حرف نفي
يهد ه د ي | HD̃Y YHD̃ yehdi yola getirmedi mi? guide
Ye,He,Dal,
10,5,4,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne kimseleri [for] those who
Lam,Lam,Zel,Ye,Nun,
30,30,700,10,50,
P – prefixed preposition lām
REL – masculine plural relative pronoun
جار ومجرور
يرثون و ر ث | VRS̃ YRS̃VN yeriṧūne varis olanları inherit
Ye,Re,Se,Vav,Nun,
10,200,500,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDe şu toprağa the land
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
N – genitive noun
اسم مجرور
أهلها ا ه ل | EHL ÊHLHE ehlihā sahiplerinden its people
,He,Lam,He,Elif,
,5,30,5,1,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم مجرور و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
لو | LV lev eğer if
Lam,Vav,
30,6,
COND – conditional particle
حرف شرط
نشاء ش ي ا | ŞYE NŞEÙ neşā'u biz dilesek We willed,
Nun,Şın,Elif,,
50,300,1,,
V – 1st person plural imperfect verb
فعل مضارع
أصبناهم ص و ب | ṦVB ÊṦBNEHM eSabnāhum kendilerini de cezalandırırız We (could) afflict them
,Sad,Be,Nun,Elif,He,Mim,
,90,2,50,1,5,40,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بذنوبهم ذ ن ب | Z̃NB BZ̃NVBHM biƶunūbihim günahlarıyle for their sins
Be,Zel,Nun,Vav,Be,He,Mim,
2,700,50,6,2,5,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ونطبع ط ب ع | ŦBA VNŦBA ve neTbeǔ ve mühürleriz and We put a seal
Vav,Nun,Tı,Be,Ayn,
6,50,9,2,70,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural imperfect verb
الواو عاطفة
فعل مضارع
على | AL ǎlā üzerini over
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
قلوبهم ق ل ب | GLB GLVBHM ḳulūbihim kalblerinin their hearts
Gaf,Lam,Vav,Be,He,Mim,
100,30,6,2,5,40,
"N – genitive feminine plural noun → Heart
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فهم | FHM fehum artık onlar so they
Fe,He,Mim,
80,5,40,
REM – prefixed resumption particle
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الفاء استئنافية
ضمير منفصل
لا | LE (do) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يسمعون س م ع | SMA YSMAVN yesmeǔne hiç işitmezler hear?
Ye,Sin,Mim,Ayn,Vav,Nun,
10,60,40,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |أَوَلَمْ: | يَهْدِ: yola getirmedi mi? | لِلَّذِينَ: kimseleri | يَرِثُونَ: varis olanları | الْأَرْضَ: şu toprağa | مِنْ: | بَعْدِ: sonra | أَهْلِهَا: sahiplerinden | أَنْ: | لَوْ: eğer | نَشَاءُ: biz dilesek | أَصَبْنَاهُمْ: kendilerini de cezalandırırız | بِذُنُوبِهِمْ: günahlarıyle | وَنَطْبَعُ: ve mühürleriz | عَلَىٰ: üzerini | قُلُوبِهِمْ: kalblerinin | فَهُمْ: artık onlar | لَا: | يَسْمَعُونَ: hiç işitmezler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |أولم ÊWLM | يهد YHD̃ yola getirmedi mi? | للذين LLZ̃YN kimseleri | يرثون YRS̃WN varis olanları | الأرض ELÊRŽ şu toprağa | من MN | بعد BAD̃ sonra | أهلها ÊHLHE sahiplerinden | أن ÊN | لو LW eğer | نشاء NŞEÙ biz dilesek | أصبناهم ÊṦBNEHM kendilerini de cezalandırırız | بذنوبهم BZ̃NWBHM günahlarıyle | ونطبع WNŦBA ve mühürleriz | على AL üzerini | قلوبهم GLWBHM kalblerinin | فهم FHM artık onlar | لا LE | يسمعون YSMAWN hiç işitmezler |
Kırık Meal (Okunuş) : |evelem: | yehdi: yola getirmedi mi? | lilleƶīne: kimseleri | yeriṧūne: varis olanları | l-erDe: şu toprağa | min: | beǎ'di: sonra | ehlihā: sahiplerinden | en: | lev: eğer | neşā'u: biz dilesek | eSabnāhum: kendilerini de cezalandırırız | biƶunūbihim: günahlarıyle | ve neTbeǔ: ve mühürleriz | ǎlā: üzerini | ḳulūbihim: kalblerinin | fehum: artık onlar | : | yesmeǔne: hiç işitmezler |
Kırık Meal (Transcript) : |ÊVLM: | YHD̃: yola getirmedi mi? | LLZ̃YN: kimseleri | YRS̃VN: varis olanları | ELÊRŽ: şu toprağa | MN: | BAD̃: sonra | ÊHLHE: sahiplerinden | ÊN: | LV: eğer | NŞEÙ: biz dilesek | ÊṦBNEHM: kendilerini de cezalandırırız | BZ̃NVBHM: günahlarıyle | VNŦBA: ve mühürleriz | AL: üzerini | GLVBHM: kalblerinin | FHM: artık onlar | LE: | YSMAVN: hiç işitmezler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Oralarda yaşayanların helâkinden sonra mîraslarına konarak yurtlarını elde edenler, hâlâ anlamazlar mı ki dilersek, suçları yüzünden onları da musîbetlere uğratırız ve kalplerini mühürleriz de işitmezler.
Adem Uğur : Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâla şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler.
Ahmed Hulusi : Helâk olan toplumun mirasçısı olan halk (hâlâ) şu gerçeği fark etmedi mi: Eğer dilesek onların suçları yüzünden onlara musîbetler isâbet ettirir, kalplerini mühürleriz (bilinçlerini kilitleriz) de artık onlar algılayamazlar!
Ahmet Tekin : Önceki sahiplerinin helâkinden sonra yeryüzüne vâris olanlara, yaşadıkları ülkelerin ibretlerle dolu tarihleri, kâfi derecede aydınlatıcı bilgiler vermedi mi? Eğer bizimsünnetimiz, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olursa, onları da günahlarından dolayı musibetlere, belâlara uğratırdık. Biz onların kafalarını, kalplerini anlayışsız hale getiririz de, onlar bu tür bilgiler için duyma kabiliyetlerini bile kullanamazlar.
Ahmet Varol : Eski halkından sonra yeryüzüne varis olanlarca şu husus anlaşılmadı mı ki, biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibete uğratırdık ve kalplerine mühür vururduk da, artık bir şey duymazlardı.
Ali Bulaç : (Bütün bunlar,) Sakinlerinden sonra yeryüzüne mirasçı olanları doğruya erdirme(ye veya ortaya çıkarmaya yetmez) mi? Eğer biz dilemiş olsaydık onlara günahları nedeniyle bir musibet isabet ettirirdik; ve kalplerine damgalar vururduk da onlar böylelikle işitmeyenler olurlardı.
Ali Fikri Yavuz : Yeryüzünün eski sahipleri azabla helâk olduktan sonra, yeryüzüne varis olanlara hâlâ şu gerçek belli olmadı mı ki, eğer biz dilemiş olsaydık, öncekiler gibi, bunlara da günahlarının cezasını verirdik. Fakat biz kalblerinin üzerlerini mühürleriz de, onlar, gerçeği işitmezler.
Bekir Sadak : Kalblerini kapatip muhurleriz de birsey duymazlar.
Celal Yıldırım : Önceki yerlilerinden sonra yeryüzüne vâris olanlar şu gerçeği hâlâ anlayamadılar mı ? Dilemiş olsaydık onları da günahları karşılığında felâkete uğratır ve kalbleri üzerine mühür basardık. (Böylece) işitmez ve anlamaz duruma gelirlerdi.
Diyanet İşleri : Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara şu gerçek apaçık belli olmadı mı ki, biz dileseydik onları da (öncekiler gibi) günahları yüzünden cezalandırırdık. Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar hakkı işitmezler.
Diyanet İşleri (eski) : Kalblerini kapatıp mühürleriz de birşey duymazlar.
Diyanet Vakfi : Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâla şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler.
Edip Yüksel : Önceki nesillerin yerine yeryüzüne varis olanlara belli olmadı mı ki, eğer dilesek onları da günahlarıyla cezalandırarak kalplerini mühürleriz de işitemezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâlâ şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Eski sahiplerinden sonra bu toprağa varis olanlara hala şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer dilemiş olsaydık onların da günahlarını başlarına çarpardık! Kalplerinin üzerini mühürleriz de onlar gerçeği işitmezler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Halâ irşad etmedimi o, eski sahiblerinden sonra bu arza vâris olan kimseleri, şu hakıkat ki eğer dilemiş olsak onların da günahlarını başlarına çarpardık? Fakat kalblerinin üzerini tabı' eder mühürleriz de onlar hakkı işitmezler
Fizilal-il Kuran : Üzerinde yaşadıkları toprakları eski yerlilerinden miras alanlar, istesek kendilerini günahları yüzünden musibetlere çarptırabileceğimizi, kalplerini mühürleyebileceğimizi ve kulaklarının işitemez olabileceğini, bu tarihi sürecin ışığında halâ kavrayamadılar mı?
Gültekin Onan : (Bütün bunlar) Ehlinden sonra yeryüzünde mirasçı olanları doğruya erdirme(ye veya ortaya çıkarmaya yetmez) mi? Eğer biz dilemiş olsaydık onlara günahları nedeniyle bir musibet isabet ettirirdik ve kalplerine damgalar vururduk da onlar böylelikle işitmeyenler olurlardı.
Hakkı Yılmaz : "Ve önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris; son sahip olanlara kılavuz olmadı mı, etki yapmadı mı: “Eğer Biz dilersek onları da günahlarından dolayı cezalandırırdık. Biz onların kalplerinin üzerine damga vururuz/mühürleriz de onlar işitmezler.” "
Hasan Basri Çantay : (Evvelki) saahiblerinden sonra yer yüzüne vâris olanlara haalâ şu (hakıykat) belli olmadı mı ki eğer biz dileseydik onları da günâhlarından dolayı musıybetlere uğratırdık. Biz onların kalbleri üzerine mühür basarız. Binâen'aleyh (hakıykatı) işitmezler.
Hayrat Neşriyat : (Eski) sâhiblerinden sonra yeryüzüne vâris olanları hâlâ (şu hakikat) yola getirmedi mi ki; eğer dileseydik, kendilerini günahları yüzünden musîbete uğratırdık. Hem(biz) onların kalblerini mühürleriz de onlar (nasîhati) işitmezler!
İbni Kesir : Sahiplerinden sonra, yeryüzüne varis olanlara besbelli değilmidir ki; eğer Biz, dileseydik onları da günahlarından dolayı cezalandırırdık. Ve onların kalbleri üzerine mühür basarız da bir şey duymazlar.
İskender Evrenosoğlu : Ve de onun (o ülkenin) halkından sonra, yeryüzüne varis olanları hidayete erdirmez mi? Eğer dileseydik günahları sebebiyle onlara (musibetler) isabet ettirirdik. Ve kalplerinin üstünü tabederdik (açılamaz damga vururduk) de artık onlar işitmezlerdi.
Muhammed Esed : Öyleyse, önceki kuşakların izinden yeryüzüne varis olanlar için (şu gerçek) hala ortaya çıkmadı mı, eğer dileseydik kendi günahları yüzünden onları (da) pekala çarpabilirdik; hem de (hakikati) işitmesinler diye kalplerine mühür basarak!
Ömer Nasuhi Bilmen : Yere kadim ahalisinden sonra varis olacaklar için tebeyyün etmedi mi ki, eğer Biz dilemiş olsak onları da günahları sebebiyle musibetlere uğratırdık ve kalblerini mühürlerdik de artık onlar işitemezlerdi.
Ömer Öngüt : Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâlâ şu gerçek belli olmadı mı ki; eğer biz dileseydik, onları da günahlarından dolayı cezalandırırdık. Biz onların kalplerini mühürleriz de, artık hiç işitmezler.
Şaban Piriş : Oranın halkından sonra yeryüzüne varis olanlara belli olmadı mı? Ki eğer istersek günahlarıyla birlikte yakalarız, yok ederiz, kalplerini de damgalarız da işitmezler.
Suat Yıldırım : Önceki sahiplerinden sonra dünya mülküne vâris olanlar hâlâ şu gerçeği anlamadılar mı ki, eğer dilemiş olsaydık kendilerini de günahları sebebiyle musîbetlere uğratırdık?Fakat biz kalplerini mühürleriz de onlar işitmez, anlamaz hâle gelirler.
Süleyman Ateş : (Geçmiştekilerin başlarına gelenler), sâhiplerinden sonra şu toprağa vâris olanları yola getirmedi mi (hâlâ anlamadılar mı) ki biz dilesek, kendilerini de günâhlarıyle cezâlandırırız ve kalblerini mühürleriz, artık hiç işitmezler.
Tefhim-ul Kuran : (Bütün bunlar,) Sakinlerinden sonra yeryüzüne mirasçı olanları doğruya erdirme (ye veya ortaya çıkarmaya yetmez) mi? Eğer biz dilemiş olsaydık onlara günahları nedeniyle bir musibet isabet ettirirdik; ve kalplerine damgalar vururduk da onlar böylelikle işitmeyenler olurlardı.
Ümit Şimşek : Daha önceki ahalisinden sonra yeryüzüne vâris olanlara Allah şunu bildirmedi mi ki, Biz dilersek onları da günahları yüzünden felâketlere uğratırız? Fakat Biz onların kalplerini mühürlüyoruz da onlar işitmez oluyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Tüm bu olanlar, eski sahiplerinden sonra yeryüzüne mirasçı olanlara şunu göstermedi mi: Dilersek onları günahları yüzünden belaya çarptırırz, kalpleri üzerine mühür basarız da artık söz dinleyemez olurlar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}