» 7 / A’râf  123:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

 » 7 / A’râf  Suresi: 123
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi
2. فِرْعَوْنُ (FRAVN) = fir'ǎvnu : Fir'avn
3. امَنْتُمْ ( ËMNTM) = āmentum : inandınız mı?
4. بِهِ (BH) = bihi : ona
5. قَبْلَ (GBL) = ḳable : önce
6. أَنْ (ÊN) = en :
7. اذَنَ ( ËZ̃N) = āƶene : ben izin vermeden
8. لَكُمْ (LKM) = lekum : size
9. إِنَّ (ÎN) = inne : muhakkak ki
10. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
11. لَمَكْرٌ (LMKR) = lemekrun : bir tuzaktır
12. مَكَرْتُمُوهُ (MKRTMVH) = mekertumūhu : kurduğunuz
13. فِي (FY) = fī :
14. الْمَدِينَةِ (ELMD̃YNT) = l-medīneti : şehirde
15. لِتُخْرِجُوا (LTḢRCVE) = lituḣricū : çıkarmak için
16. مِنْهَا (MNHE) = minhā : oradan
17. أَهْلَهَا (ÊHLHE) = ehlehā : halkını
18. فَسَوْفَ (FSVF) = fesevfe : ama yakında
19. تَعْلَمُونَ (TALMVN) = teǎ'lemūne : bileceksiniz
dedi | Fir'avn | inandınız mı? | ona | önce | | ben izin vermeden | size | muhakkak ki | bu | bir tuzaktır | kurduğunuz | | şehirde | çıkarmak için | oradan | halkını | ama yakında | bileceksiniz |

[GVL] [] [EMN] [] [GBL] [] [EZ̃N] [] [] [] [MKR] [MKR] [] [MD̃N] [ḢRC] [] [EHL] [] [ALM]
GEL FRAVN ËMNTM BH GBL ÊN ËZ̃N LKM ÎN HZ̃E LMKR MKRTMVH FY ELMD̃YNT LTḢRCVE MNHE ÊHLHE FSVF TALMVN

ḳāle fir'ǎvnu āmentum bihi ḳable en āƶene lekum inne hāƶā lemekrun mekertumūhu l-medīneti lituḣricū minhā ehlehā fesevfe teǎ'lemūne
قال فرعون آمنتم به قبل أن آذن لكم إن هذا لمكر مكرتموه في المدينة لتخرجوا منها أهلها فسوف تعلمون

 » 7 / A’râf  Suresi: 123
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi Said
فرعون | FRAVN fir'ǎvnu Fir'avn Firaun,
آمنتم ا م ن | EMN ËMNTM āmentum inandınız mı? """You believed"
به | BH bihi ona in him
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳable önce before
أن | ÊN en [that]
آذن ا ذ ن | EZ̃N ËZ̃N āƶene ben izin vermeden I give permission
لكم | LKM lekum size to you.
إن | ÎN inne muhakkak ki Indeed,
هذا | HZ̃E hāƶā bu this
لمكر م ك ر | MKR LMKR lemekrun bir tuzaktır (is) surely a plot
مكرتموه م ك ر | MKR MKRTMVH mekertumūhu kurduğunuz you have plotted it
في | FY in
المدينة م د ن | MD̃N ELMD̃YNT l-medīneti şehirde the city
لتخرجوا خ ر ج | ḢRC LTḢRCVE lituḣricū çıkarmak için so that you may drive out
منها | MNHE minhā oradan from it
أهلها ا ه ل | EHL ÊHLHE ehlehā halkını its people.
فسوف | FSVF fesevfe ama yakında But soon
تعلمون ع ل م | ALM TALMVN teǎ'lemūne bileceksiniz you will know.

7:123 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dedi | Fir'avn | inandınız mı? | ona | önce | | ben izin vermeden | size | muhakkak ki | bu | bir tuzaktır | kurduğunuz | | şehirde | çıkarmak için | oradan | halkını | ama yakında | bileceksiniz |

[GVL] [] [EMN] [] [GBL] [] [EZ̃N] [] [] [] [MKR] [MKR] [] [MD̃N] [ḢRC] [] [EHL] [] [ALM]
GEL FRAVN ËMNTM BH GBL ÊN ËZ̃N LKM ÎN HZ̃E LMKR MKRTMVH FY ELMD̃YNT LTḢRCVE MNHE ÊHLHE FSVF TALMVN

ḳāle fir'ǎvnu āmentum bihi ḳable en āƶene lekum inne hāƶā lemekrun mekertumūhu l-medīneti lituḣricū minhā ehlehā fesevfe teǎ'lemūne
قال فرعون آمنتم به قبل أن آذن لكم إن هذا لمكر مكرتموه في المدينة لتخرجوا منها أهلها فسوف تعلمون

[ق و ل] [] [ا م ن] [] [ق ب ل] [] [ا ذ ن] [] [] [] [م ك ر] [م ك ر] [] [م د ن] [خ ر ج] [] [ا ه ل] [] [ع ل م]

 » 7 / A’râf  Suresi: 123
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi Said
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
فرعون | FRAVN fir'ǎvnu Fir'avn Firaun,
Fe,Re,Ayn,Vav,Nun,
80,200,70,6,50,
"PN – nominative masculine proper noun → Pharaoh"
اسم علم مرفوع
آمنتم ا م ن | EMN ËMNTM āmentum inandınız mı? """You believed"
,Mim,Nun,Te,Mim,
,40,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
به | BH bihi ona in him
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳable önce before
Gaf,Be,Lam,
100,2,30,
T – accusative time adverb
ظرف زمان منصوب
أن | ÊN en [that]
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
آذن ا ذ ن | EZ̃N ËZ̃N āƶene ben izin vermeden I give permission
,Zel,Nun,
,700,50,
V – 1st person singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
لكم | LKM lekum size to you.
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
إن | ÎN inne muhakkak ki Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
هذا | HZ̃E hāƶā bu this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
لمكر م ك ر | MKR LMKR lemekrun bir tuzaktır (is) surely a plot
Lam,Mim,Kef,Re,
30,40,20,200,
EMPH – emphatic prefix lām
N – nominative masculine indefinite noun
اللام لام التوكيد
اسم مرفوع
مكرتموه م ك ر | MKR MKRTMVH mekertumūhu kurduğunuz you have plotted it
Mim,Kef,Re,Te,Mim,Vav,He,
40,20,200,400,40,6,5,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
المدينة م د ن | MD̃N ELMD̃YNT l-medīneti şehirde the city
Elif,Lam,Mim,Dal,Ye,Nun,Te merbuta,
1,30,40,4,10,50,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
لتخرجوا خ ر ج | ḢRC LTḢRCVE lituḣricū çıkarmak için so that you may drive out
Lam,Te,Hı,Re,Cim,Vav,Elif,
30,400,600,200,3,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
منها | MNHE minhā oradan from it
Mim,Nun,He,Elif,
40,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
أهلها ا ه ل | EHL ÊHLHE ehlehā halkını its people.
,He,Lam,He,Elif,
,5,30,5,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم منصوب و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فسوف | FSVF fesevfe ama yakında But soon
Fe,Sin,Vav,Fe,
80,60,6,80,
REM – prefixed resumption particle
FUT – future particle
الفاء استئنافية
حرف استقبال
تعلمون ع ل م | ALM TALMVN teǎ'lemūne bileceksiniz you will know.
Te,Ayn,Lam,Mim,Vav,Nun,
400,70,30,40,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالَ: dedi | فِرْعَوْنُ: Fir'avn | امَنْتُمْ: inandınız mı? | بِهِ: ona | قَبْلَ: önce | أَنْ: | اذَنَ: ben izin vermeden | لَكُمْ: size | إِنَّ: muhakkak ki | هَٰذَا: bu | لَمَكْرٌ: bir tuzaktır | مَكَرْتُمُوهُ: kurduğunuz | فِي: | الْمَدِينَةِ: şehirde | لِتُخْرِجُوا: çıkarmak için | مِنْهَا: oradan | أَهْلَهَا: halkını | فَسَوْفَ: ama yakında | تَعْلَمُونَ: bileceksiniz |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قال GEL dedi | فرعون FRAWN Fir'avn | آمنتم ËMNTM inandınız mı? | به BH ona | قبل GBL önce | أن ÊN | آذن ËZ̃N ben izin vermeden | لكم LKM size | إن ÎN muhakkak ki | هذا HZ̃E bu | لمكر LMKR bir tuzaktır | مكرتموه MKRTMWH kurduğunuz | في FY | المدينة ELMD̃YNT şehirde | لتخرجوا LTḢRCWE çıkarmak için | منها MNHE oradan | أهلها ÊHLHE halkını | فسوف FSWF ama yakında | تعلمون TALMWN bileceksiniz |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳāle: dedi | fir'ǎvnu: Fir'avn | āmentum: inandınız mı? | bihi: ona | ḳable: önce | en: | āƶene: ben izin vermeden | lekum: size | inne: muhakkak ki | hāƶā: bu | lemekrun: bir tuzaktır | mekertumūhu: kurduğunuz | : | l-medīneti: şehirde | lituḣricū: çıkarmak için | minhā: oradan | ehlehā: halkını | fesevfe: ama yakında | teǎ'lemūne: bileceksiniz |
Kırık Meal (Transcript) : |GEL: dedi | FRAVN: Fir'avn | ËMNTM: inandınız mı? | BH: ona | GBL: önce | ÊN: | ËZ̃N: ben izin vermeden | LKM: size | ÎN: muhakkak ki | HZ̃E: bu | LMKR: bir tuzaktır | MKRTMVH: kurduğunuz | FY: | ELMD̃YNT: şehirde | LTḢRCVE: çıkarmak için | MNHE: oradan | ÊHLHE: halkını | FSVF: ama yakında | TALMVN: bileceksiniz |
Abdulbaki Gölpınarlı : Firavun, ben size izin vermeden önce ona inanıyor musunuz dedi, bu, şüphe yok ki halkını oradan çıkarmak için şehirde kurup düzdüğünüz bir düzen; yakında ne yapacağımı öğrenirsiniz.
Adem Uğur : Firavun dedi ki: "Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!
Ahmed Hulusi : Firavun: "Ben izin vermeden mi Ona iman ettiniz? Muhakkak ki bu bir mekrdir (hiledir); halkı oradan çıkarıp götürmek için, bunu şehirde tezgâhlayıp kurdunuz. . . (Cezanızı) yakında göreceksiniz" dedi.
Ahmet Tekin : Firavun: 'Ben size izin vermeden Allah’a, Mûsâ’nın peygamberliğine iman edersiniz ha! Bu bir hiledir. Bu şehrin ahalisini buradan çıkarmak için, şehirde sinsice hazırladığınız bir tuzaktır. Yakında başınıza gelecekleri göreceksiniz.' dedi.
Ahmet Varol : Firavun şöyle dedi: 'Ben size izin vermeden önce ona iman mı ettiniz? Bu, halkını içinden çıkarmak amacıyla şehirde kurmuş olduğunuz bir tuzaktır. Yakında bileceksiniz.
Ali Bulaç : Firavun: "Ben size izin vermeden önce O'na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı burdan sürüp çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz."
Ali Fikri Yavuz : Firavun, onlara şöyle dedi: “- Ben, size izin vermeden, siz ona iman ettiniz ha! Şüphesiz bu bir hiledir ki, siz onu, şehirde (Mısır’da) anlaşıp kurmuşsunuz; yerli halkı bu şehirden çıkarmak (ve kendiniz yerleşmek) istiyorsunuz. O halde (başınıza ne geleceğini) yakında bilirsiniz.
Bekir Sadak : (123-12) 4 Firavun: «Ben size izin vermeden mi O'na inandiniz? Dogrusu bu, halki sehirden cikarmak icin duzdugunuz bir hiledir, fakat siz goreceksiniz. And olsun ki, ellerinizi ayaklarinizi caprazlama kesecegim, sonra da hepinizi asacagim» dedi.
Celal Yıldırım : Fir'avn onlara: «Ben size izin vermeden ona imân mı ettiniz? Doğrusu bu, halkını çıkarmak için ülkede kurduğunuz bir hiledir; ama yakında (neler yapacağımı) göreceksiniz.
Diyanet İşleri : Firavun, “Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha!” dedi. “Şüphesiz bu halkını oradan çıkarmak için şehirde kurduğunuz bir tuzaktır. Göreceksiniz!”
Diyanet İşleri (eski) : (123-124) Firavun: 'Ben size izin vermeden mi O'na inandınız? Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için düzdüğünüz bir hiledir, fakat siz göreceksiniz. And olsun ki, ellerinizi ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım' dedi.
Diyanet Vakfi : Firavun dedi ki: «Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!
Edip Yüksel : Firavun: 'Ben size izin vermeden mi ona inandınız? Bu bir plandır. Şehirde bu planı kurdunuz ki halkını oradan çıkarasınız. Ama yakında bileceksiniz!,' dedi,
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Firavun: «Ben size izin vermeden iman ettiniz ha!» dedi. «Şüphesiz bu bir hiledir, siz bunu şehirde kurmuşsunuz, yerli halkı oradan çıkarmak istiyorsunuz, sonra anlayacaksınız!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Firavun: «Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz öyle mi? Muhakkak bu, yerli halkı şehirden çıkarmak için şehirde kurduğunuz bir hiledir. Yakında anlarsınız.
Elmalılı Hamdi Yazır : Fir'avn, siz, dedi: Ona ben izin vermeden iyman ettiniz ha, bu her halde bir hud'a siz bu hud'ayı şehirde kurmuşsunuz, yerli ehaliyi ondan çıkarmak istiyorsunuz, o halde yakında anlarsınız
Fizilal-il Kuran : Firavun onlara dedi ki; «Ben izin vermeden O'na inandınız, öyle mi? Bu, bu kentin halkını buradan çıkarabilmek için daha önceden burada tekrarladığınız bir komplodur, ama yakında başınıza neler geleceğini öğreneceksiniz!»
Gültekin Onan : Firavun: "Ben size izin vermeden önce O'na inandınız, öyle mi? Mutlaka bu, ehli (halkı) buradan sürüp çıkarmak amacıyla şehirde tasarladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşı ne yapacağımı) bileceksiniz."
Hakkı Yılmaz : (123-126) Firavun dedi ki: “Ben size izin vermeden önce ona iman mı ettiniz? Şüphesiz bu, halkını şehirden çıkarmak için, şehirde kurduğunuz gizli bir tuzaktır. Yakında bileceksiniz. Kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi kesinlikle asacağım.” Çok bilgili, büyüleyici, etkin bilginler de dediler ki: “Hiç şüphesiz biz sadece Rabbimize dönenleriz. Senin bizi, yakalayıp cezalandırman da sırf Rabbimizin âyetleri gelince onlara iman etmemizden dolayıdır.” –“Ey Rabbimiz! Bize çok çok sabır ver de gevşemeyelim, zaafa düşmeyelim, boyun eğmeyelim. Canımızı da Müslümanlar olarak al!”–
Hasan Basri Çantay : Fir'avn «Ben size izin vermeden, dedi, Ona îman mı etdiniz? Bu, hiç şübhesiz ki şehirde — onun halkını içinden çıkarmanız için — kurduğunuz bir hıylekârlıkdır. Yakında (başınıza ne geleceğini) bilirsiniz siz».
Hayrat Neşriyat : Fir'avun: '(Ben) size izin vermeden önce mi ona îmân ettiniz?' dedi. 'Şübhesiz ki bu, (buraya gelmeden önce aranızda kararlaştırarak) ahâlisini oradan çıkarmanız için şehirde kurduğunuz apaçık bir hîledir. Fakat ileride, bileceksiniz!'
İbni Kesir : Firavun dedi ki: Ben size izin vermeden mi ona inandınız? Doğrusu bu; halkı şehirden çıkarmanız için düşündüğünüz bir hiledir. Fakat yakında bilirsiniz siz.
İskender Evrenosoğlu : Firavun şöyle dedi: “Benim size izin vermemden önce ona îmân (mı) ettiniz? Muhakkak ki bu, şehirde onun halkını oradan çıkarmanız için kurduğunuz bir hiledir (tuzaktır). Artık yakında bileceksiniz (öğreneceksiniz).”
Muhammed Esed : Firavun: "Ben size izin vermeden ona inandınız, öyle mi?" dedi, "Bakın, bu sizin yaptığınız sinsice hazırlanmış bir tuzak; hem de bu (benim kendi) şehrimde, böylelikle ahalisini çekip götürmek için... Ama (bekleyin) yakında göreceksiniz:
Ömer Nasuhi Bilmen : Fir'avun dedi ki: «Ben size izin vermeden evvel O'na imân etmişsiniz. Şüphe yok bu bir hud'adır. Siz bu hud'ayı şehirde yaptınız ki, ahalisini ondan çıkarıveresiniz. Artık yakında bileceksiniz.»
Ömer Öngüt : Firavun dedi ki: “Ben size izin vermeden O'na iman mı ettiniz? Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmanız için kurduğunuz bir tuzaktır. Fakat siz göreceksiniz!”
Şaban Piriş : -Ben size izin vermeden önce, ona iman mı ettiniz? Bu kesin bir tuzaktır. Halkı şehirden çıkarmak için, bu tuzağı kurdunuz. Bu yüzden siz görürsünüz.
Suat Yıldırım : (123-124) Firavun dedi ki: "Demek siz, benden izin almadan ona iman ettiniz hâ! Şüphe yok ki bu, yerli olan kıbtî ahaliyi yurtlarından sürmek için, sizin şehirde beraberce planladığınız gizli bir oyundur. Ama yakında bileceksiniz başınıza gelecekleri! Evet, ellerinizi ve ayaklarınızı, değişik taraflardan olarak keseceğim, sonra da hepinizi toptan asacağım!"
Süleyman Ateş : Fir'avn: "Ben size izin vermeden ona inandınız mı?" dedi. "Bu, bir tuzaktır, şehirde bu tuzağı kurdunuz ki, halkını oradan çıkarasınız, ama yakında (başınıza gelecekleri) bileceksiniz!"
Tefhim-ul Kuran : Firavun: «Ben size izin vermeden önce O'na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı burdan sürüp çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz.»
Ümit Şimşek : Firavun 'Fakat ben size izin vermeden iman ettiniz,' dedi. 'Bu sizin şehirde iken kurduğunuz bir tuzaktır. Böylelikle şehir halkını oradan çıkarmak istiyorsunuz. Ama göreceksiniz.
Yaşar Nuri Öztürk : Firavun dedi ki: "Demek ben size izin vermeden ona inandınız ha! Bu, şehirde tezgahladığınız bir tuzaktır ki, bununla şehir halkını oradan çıkarmak peşindesiniz. Yakında anlarsınız."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}