» 7 / A’râf  72:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

 » 7 / A’râf  Suresi: 72
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَأَنْجَيْنَاهُ (FÊNCYNEH) = feenceynāhu : O'nu kurtardık
2. وَالَّذِينَ (VELZ̃YN) = velleƶīne : ve olanları
3. مَعَهُ (MAH) = meǎhu : O'nunla beraber
4. بِرَحْمَةٍ (BRḪMT) = biraHmetin : bir rahmetle
5. مِنَّا (MNE) = minnā : bizden
6. وَقَطَعْنَا (VGŦANE) = ve ḳaTaǎ'nā : ve kestik
7. دَابِرَ (D̃EBR) = dābira : kökünü
8. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimselerin
9. كَذَّبُوا (KZ̃BVE) = keƶƶebū : yalanlayan(ların)
10. بِايَاتِنَا (B ËYETNE) = biāyātinā : ayetlerimizi
11. وَمَا (VME) = ve mā : ve
12. كَانُوا (KENVE) = kānū : olanların
13. مُؤْمِنِينَ (MÙMNYN) = mu'minīne : inanmayacak
O'nu kurtardık | ve olanları | O'nunla beraber | bir rahmetle | bizden | ve kestik | kökünü | kimselerin | yalanlayan(ların) | ayetlerimizi | ve | olanların | inanmayacak |

[NCV] [] [] [RḪM] [] [GŦA] [D̃BR] [] [KZ̃B] [EYY] [] [KVN] [EMN]
FÊNCYNEH VELZ̃YN MAH BRḪMT MNE VGŦANE D̃EBR ELZ̃YN KZ̃BVE B ËYETNE VME KENVE MÙMNYN

feenceynāhu velleƶīne meǎhu biraHmetin minnā ve ḳaTaǎ'nā dābira elleƶīne keƶƶebū biāyātinā ve mā kānū mu'minīne
فأنجيناه والذين معه برحمة منا وقطعنا دابر الذين كذبوا بآياتنا وما كانوا مؤمنين

 » 7 / A’râf  Suresi: 72
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأنجيناه ن ج و | NCV FÊNCYNEH feenceynāhu O'nu kurtardık So We saved him
والذين | VELZ̃YN velleƶīne ve olanları and those
معه | MAH meǎhu O'nunla beraber with him
برحمة ر ح م | RḪM BRḪMT biraHmetin bir rahmetle by Mercy
منا | MNE minnā bizden from Us.
وقطعنا ق ط ع | GŦA VGŦANE ve ḳaTaǎ'nā ve kestik And We cut off
دابر د ب ر | D̃BR D̃EBR dābira kökünü the roots
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerin (of) those who
كذبوا ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BVE keƶƶebū yalanlayan(ların) denied
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizi Our Signs,
وما | VME ve mā ve and not
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū olanların they were
مؤمنين ا م ن | EMN MÙMNYN mu'minīne inanmayacak believers.

7:72 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

O'nu kurtardık | ve olanları | O'nunla beraber | bir rahmetle | bizden | ve kestik | kökünü | kimselerin | yalanlayan(ların) | ayetlerimizi | ve | olanların | inanmayacak |

[NCV] [] [] [RḪM] [] [GŦA] [D̃BR] [] [KZ̃B] [EYY] [] [KVN] [EMN]
FÊNCYNEH VELZ̃YN MAH BRḪMT MNE VGŦANE D̃EBR ELZ̃YN KZ̃BVE B ËYETNE VME KENVE MÙMNYN

feenceynāhu velleƶīne meǎhu biraHmetin minnā ve ḳaTaǎ'nā dābira elleƶīne keƶƶebū biāyātinā ve mā kānū mu'minīne
فأنجيناه والذين معه برحمة منا وقطعنا دابر الذين كذبوا بآياتنا وما كانوا مؤمنين

[ن ج و] [] [] [ر ح م] [] [ق ط ع] [د ب ر] [] [ك ذ ب] [ا ي ي] [] [ك و ن] [ا م ن]

 » 7 / A’râf  Suresi: 72
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأنجيناه ن ج و | NCV FÊNCYNEH feenceynāhu O'nu kurtardık So We saved him
Fe,,Nun,Cim,Ye,Nun,Elif,He,
80,,50,3,10,50,1,5,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
والذين | VELZ̃YN velleƶīne ve olanları and those
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
6,1,30,700,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine plural relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
معه | MAH meǎhu O'nunla beraber with him
Mim,Ayn,He,
40,70,5,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
برحمة ر ح م | RḪM BRḪMT biraHmetin bir rahmetle by Mercy
Be,Re,Ha,Mim,Te merbuta,
2,200,8,40,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine indefinite noun
جار ومجرور
منا | MNE minnā bizden from Us.
Mim,Nun,Elif,
40,50,1,
P – preposition
PRON – 1st person plural object pronoun
جار ومجرور
وقطعنا ق ط ع | GŦA VGŦANE ve ḳaTaǎ'nā ve kestik And We cut off
Vav,Gaf,Tı,Ayn,Nun,Elif,
6,100,9,70,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
دابر د ب ر | D̃BR D̃EBR dābira kökünü the roots
Dal,Elif,Be,Re,
4,1,2,200,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerin (of) those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كذبوا ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BVE keƶƶebū yalanlayan(ların) denied
Kef,Zel,Be,Vav,Elif,
20,700,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizi Our Signs,
Be,,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
2,,10,1,400,50,1,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وما | VME ve mā ve and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
حرف نفي
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū olanların they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
مؤمنين ا م ن | EMN MÙMNYN mu'minīne inanmayacak believers.
Mim,,Mim,Nun,Ye,Nun,
40,,40,50,10,50,
N – accusative masculine plural (form IV) active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَأَنْجَيْنَاهُ: O'nu kurtardık | وَالَّذِينَ: ve olanları | مَعَهُ: O'nunla beraber | بِرَحْمَةٍ: bir rahmetle | مِنَّا: bizden | وَقَطَعْنَا: ve kestik | دَابِرَ: kökünü | الَّذِينَ: kimselerin | كَذَّبُوا: yalanlayan(ların) | بِايَاتِنَا: ayetlerimizi | وَمَا: ve | كَانُوا: olanların | مُؤْمِنِينَ: inanmayacak |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فأنجيناه FÊNCYNEH O'nu kurtardık | والذين WELZ̃YN ve olanları | معه MAH O'nunla beraber | برحمة BRḪMT bir rahmetle | منا MNE bizden | وقطعنا WGŦANE ve kestik | دابر D̃EBR kökünü | الذين ELZ̃YN kimselerin | كذبوا KZ̃BWE yalanlayan(ların) | بآياتنا B ËYETNE ayetlerimizi | وما WME ve | كانوا KENWE olanların | مؤمنين MÙMNYN inanmayacak |
Kırık Meal (Okunuş) : |feenceynāhu: O'nu kurtardık | velleƶīne: ve olanları | meǎhu: O'nunla beraber | biraHmetin: bir rahmetle | minnā: bizden | ve ḳaTaǎ'nā: ve kestik | dābira: kökünü | elleƶīne: kimselerin | keƶƶebū: yalanlayan(ların) | biāyātinā: ayetlerimizi | ve mā: ve | kānū: olanların | mu'minīne: inanmayacak |
Kırık Meal (Transcript) : |FÊNCYNEH: O'nu kurtardık | VELZ̃YN: ve olanları | MAH: O'nunla beraber | BRḪMT: bir rahmetle | MNE: bizden | VGŦANE: ve kestik | D̃EBR: kökünü | ELZ̃YN: kimselerin | KZ̃BVE: yalanlayan(ların) | B ËYETNE: ayetlerimizi | VME: ve | KENVE: olanların | MÙMNYN: inanmayacak |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onu ve onunla berâber olanları rahmetimizle kurtardık da âyetlerimizi yalanlayanların ve inanmayanların kökünü kestik.
Adem Uğur : Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik.
Ahmed Hulusi : (Biz de) Onu ve onunla beraber olanları, rahmetimizle kuşatarak kurtardık. . . Âyetlerimizi yalanlayanların ise kökünü kestik. . . Onlar iman etmediler.
Ahmet Tekin : Onu ve onunla birlikte olanları rahmetimizle kurtardık. Âyetlerimizi yalanlayanların ve iman etmeyenlerin kökünü kazıdık.
Ahmet Varol : Nitekim biz onu ve beraberindekileri tarafımızdan bir rahmet ile kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayarak iman etmeyenlerin de sonlarını getirdik.
Ali Bulaç : Böylece onu ve onunla birlikte olanları katımızdan bir rahmet ile kurtardık. Ayetlerimizi yalan sayarak inanmamış olanların kökünü kuruttuk.
Ali Fikri Yavuz : Nihayet Hûd’u ve beraberindeki imân edenleri, rahmetimizle kurtardık; ve âyetlerimizi tekzip ederek iman etmemiş olanların kökünü kestik.
Bekir Sadak : Biz, rahmetimizle, Hud'u ve beraberinde bulunanlari kurtardik, ayetlerimizi yalan sayarak inanmayanlarin kokunu kestik. *
Celal Yıldırım : O sebeple biz Hûd'u da, onunla beraber olanları da katımızdan bir rahmet ile kurtardık. Âyetlerimizi yalanlayıp imân etmemiş olanların kökünü kestik.
Diyanet İşleri : Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Âyetlerimizi yalanlayan ve iman etmemiş olanların ise kökünü kestik.
Diyanet İşleri (eski) : Biz, rahmetimizle, Hud'u ve beraberinde bulunanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayarak inanmayanların kökünü kestik.
Diyanet Vakfi : Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik.
Edip Yüksel : Bizden bir rahmet olarak, onu ve onunla birlik olanları kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayarak inanmıyanların da ardını kestik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bunun üzerine kendisini ve beraberindekileri, yalnız katımızdan bir rahmet ile kurtardık, ayetlerimize yalan deyip iman etmeyenlerin kökünü kestik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bunun üzerine kendisini ve ma'iyyetindekileri mahza tarafımızdan bir rahmet ile necâta erdirdik de o âyetlerimizi tekzib edib iyman etmiyenlerin kökünü kestik
Fizilal-il Kuran : Hud'u ve beraberindekileri rahmetimizin sonucu olarak kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayarak inanmamış olanların ise kökünü kuruttuk.
Gültekin Onan : Böylece onu ve onunla birlikte olanları rahmetimiz ile kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayanların ve inançlı olmayanların kökünü kuruttuk / kestik.
Hakkı Yılmaz : Bunun üzerine Hûd'u ve o'nunla beraber olan kimseleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayan ve iman etmemiş olan kimselerin kökünü kestik.
Hasan Basri Çantay : Bunun üzerine kendisini de, onunla beraber olanları da, katımızdan bir rahmet ile, kurtardık. Âyetlerimizi yalan sayıb îman etmemiş olanların ise kökünü kesdik.
Hayrat Neşriyat : Bunun üzerine onu (Hûd’u) ve onunla berâber olanları, tarafımızdan bir rahmetle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayanların ve mü’min olmayan kimselerin kökünü kestik.
İbni Kesir : Biz, bunun üzerine, rahmetimizle onu ve beraberinde bulunanları kurtardık. Ayetlerimizi yalan sayıp iman etmemiş olanların kökünü kestik. Onlar, zaten mü'minler değillerdi.
İskender Evrenosoğlu : Bundan sonra (o vak'adan sonra) onu ve onunla beraber olanları katımızdan bir rahmet ile kurtardık. Ve âyetlerimizi yalanlayan ve mü'min olmayan kimselerin kökünü kestik (neslini bitirdik).
Muhammed Esed : Ve böylece, onu ve onunla beraber olanları kuşatıcı rahmetimizle kurtardık; beri yandan, ayetlerimizi yalanlayıp inanmayanlarıysa son kalıntısına kadar silip attık.
Ömer Nasuhi Bilmen : Bunun üzerine O'nu ve kendisiyle beraber olanları Bizden bir rahmet olarak halas ettik. Âyetlerimizi tekzîp edenlerin ve imân etmiş olmayanların ise kökünü kesiverdik.
Ömer Öngüt : Böylece biz de Hûd'u ve onunla beraber olanları katımızdan bir rahmetle kurtardık. Âyetlerimizi yalanlayıp da iman etmemiş olanların da kökünü kestik.
Şaban Piriş : O’nu ve beraberindekileri katımızdan bir rahmet ile kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayan ve mümin olmayan kavmin de kökünü kazıdık.
Suat Yıldırım : Biz de onu ve beraberinde olanları, tarafımızdan bir lütuf olarak kurtardık ve âyetlerimizi yalan sayıp iman etmeyenlerin ise kökünü kestik.
Süleyman Ateş : O'nu ve O'nunla beraber olanları, bizden bir rahmetle kurtardık, âyetlerimizi yalanlayanların ve inanmayacak olanların ardını kestik.
Tefhim-ul Kuran : Böylece onu ve onunla birlikte olanları katımızdan bir rahmet ile kurtardık. Ayetlerimizi yalan sayarak inanmamış olanların da kökünü kuruttuk.
Ümit Şimşek : Biz de onu ve beraberindekileri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; âyetlerimizi yalanlayan ve iman etmemiş kavmin ise kökünü biçtik.
Yaşar Nuri Öztürk : Nihayet, onu ve beraberindekileri bizden bir rahmetle kurtardık; ayetlerimizi yalanlayanların da kökünü kestik. İnanan kişiler değillerdi onlar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}