» 7 / A’râf  148:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

 » 7 / A’râf  Suresi: 148
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَاتَّخَذَ (VETḢZ̃) = vetteḣaƶe : ve benimsediler
2. قَوْمُ (GVM) = ḳavmu : kavmi
3. مُوسَىٰ (MVS) = mūsā : Musa'nın
4. مِنْ (MN) = min :
5. بَعْدِهِ (BAD̃H) = beǎ'dihi : kendisinden sonra
6. مِنْ (MN) = min :
7. حُلِيِّهِمْ (ḪLYHM) = Huliyyihim : zinetlerinden yapılmış
8. عِجْلًا (ACLE) = ǐclen : bir buzağı
9. جَسَدًا (CSD̃E) = ceseden : heykelini
10. لَهُ (LH) = lehu : vardı onun
11. خُوَارٌ (ḢVER) = ḣuvārun : böğürmesi
12. أَلَمْ (ÊLM) = elem :
13. يَرَوْا (YRVE) = yerav : görmediler mi ki
14. أَنَّهُ (ÊNH) = ennehu : o
15. لَا (LE) = lā :
16. يُكَلِّمُهُمْ (YKLMHM) = yukellimuhum : ne kendilerine söz söylüyor
17. وَلَا (VLE) = ve lā :
18. يَهْدِيهِمْ (YHD̃YHM) = yehdīhim : ne de onlara gösteriyor
19. سَبِيلًا (SBYLE) = sebīlen : bir yol
20. اتَّخَذُوهُ (ETḢZ̃VH) = tteḣaƶūhu : onu benimsediler
21. وَكَانُوا (VKENVE) = ve kānū : ve oldular
22. ظَالِمِينَ (ƵELMYN) = Zālimīne : zalimler(den)
ve benimsediler | kavmi | Musa'nın | | kendisinden sonra | | zinetlerinden yapılmış | bir buzağı | heykelini | vardı onun | böğürmesi | | görmediler mi ki | o | | ne kendilerine söz söylüyor | | ne de onlara gösteriyor | bir yol | onu benimsediler | ve oldular | zalimler(den) |

[EḢZ̃] [GVM] [] [] [BAD̃] [] [ḪLY] [ACL] [CSD̃] [] [ḢVR] [] [REY] [] [] [KLM] [] [HD̃Y] [SBL] [EḢZ̃] [KVN] [ƵLM]
VETḢZ̃ GVM MVS MN BAD̃H MN ḪLYHM ACLE CSD̃E LH ḢVER ÊLM YRVE ÊNH LE YKLMHM VLE YHD̃YHM SBYLE ETḢZ̃VH VKENVE ƵELMYN

vetteḣaƶe ḳavmu mūsā min beǎ'dihi min Huliyyihim ǐclen ceseden lehu ḣuvārun elem yerav ennehu yukellimuhum ve lā yehdīhim sebīlen tteḣaƶūhu ve kānū Zālimīne
واتخذ قوم موسى من بعده من حليهم عجلا جسدا له خوار ألم يروا أنه لا يكلمهم ولا يهديهم سبيلا اتخذوه وكانوا ظالمين

 » 7 / A’râf  Suresi: 148
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
واتخذ ا خ ذ | EḢZ̃ VETḢZ̃ vetteḣaƶe ve benimsediler And took
قوم ق و م | GVM GVM ḳavmu kavmi (the) people
موسى | MVS mūsā Musa'nın (of) Musa,
من | MN min from
بعده ب ع د | BAD̃ BAD̃H beǎ'dihi kendisinden sonra after him
من | MN min from
حليهم ح ل ي | ḪLY ḪLYHM Huliyyihim zinetlerinden yapılmış their ornaments
عجلا ع ج ل | ACL ACLE ǐclen bir buzağı a calf -
جسدا ج س د | CSD̃ CSD̃E ceseden heykelini an image
له | LH lehu vardı onun [for] it
خوار خ و ر | ḢVR ḢVER ḣuvārun böğürmesi (had) a lowing sound.
ألم | ÊLM elem Did not
يروا ر ا ي | REY YRVE yerav görmediler mi ki they see
أنه | ÊNH ennehu o that it
لا | LE (could) not
يكلمهم ك ل م | KLM YKLMHM yukellimuhum ne kendilerine söz söylüyor speak to them
ولا | VLE ve lā and not
يهديهم ه د ي | HD̃Y YHD̃YHM yehdīhim ne de onlara gösteriyor guide them
سبيلا س ب ل | SBL SBYLE sebīlen bir yol (to) a way?
اتخذوه ا خ ذ | EḢZ̃ ETḢZ̃VH tteḣaƶūhu onu benimsediler They took it (for worship)
وكانوا ك و ن | KVN VKENVE ve kānū ve oldular and they were
ظالمين ظ ل م | ƵLM ƵELMYN Zālimīne zalimler(den) wrongdoers.

7:148 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve benimsediler | kavmi | Musa'nın | | kendisinden sonra | | zinetlerinden yapılmış | bir buzağı | heykelini | vardı onun | böğürmesi | | görmediler mi ki | o | | ne kendilerine söz söylüyor | | ne de onlara gösteriyor | bir yol | onu benimsediler | ve oldular | zalimler(den) |

[EḢZ̃] [GVM] [] [] [BAD̃] [] [ḪLY] [ACL] [CSD̃] [] [ḢVR] [] [REY] [] [] [KLM] [] [HD̃Y] [SBL] [EḢZ̃] [KVN] [ƵLM]
VETḢZ̃ GVM MVS MN BAD̃H MN ḪLYHM ACLE CSD̃E LH ḢVER ÊLM YRVE ÊNH LE YKLMHM VLE YHD̃YHM SBYLE ETḢZ̃VH VKENVE ƵELMYN

vetteḣaƶe ḳavmu mūsā min beǎ'dihi min Huliyyihim ǐclen ceseden lehu ḣuvārun elem yerav ennehu yukellimuhum ve lā yehdīhim sebīlen tteḣaƶūhu ve kānū Zālimīne
واتخذ قوم موسى من بعده من حليهم عجلا جسدا له خوار ألم يروا أنه لا يكلمهم ولا يهديهم سبيلا اتخذوه وكانوا ظالمين

[ا خ ذ ] [ق و م] [] [] [ب ع د] [] [ح ل ي] [ع ج ل] [ج س د] [] [خ و ر] [] [ر ا ي] [] [] [ك ل م] [] [ه د ي] [س ب ل] [ا خ ذ ] [ك و ن] [ظ ل م]

 » 7 / A’râf  Suresi: 148
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
واتخذ ا خ ذ | EḢZ̃ VETḢZ̃ vetteḣaƶe ve benimsediler And took
Vav,Elif,Te,Hı,Zel,
6,1,400,600,700,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
الواو استئنافية
فعل ماض
قوم ق و م | GVM GVM ḳavmu kavmi (the) people
Gaf,Vav,Mim,
100,6,40,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
موسى | MVS mūsā Musa'nın (of) Musa,
Mim,Vav,Sin,,
40,6,60,,
"PN – genitive masculine proper noun → Musa"
اسم علم مجرور
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعده ب ع د | BAD̃ BAD̃H beǎ'dihi kendisinden sonra after him
Be,Ayn,Dal,He,
2,70,4,5,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
حليهم ح ل ي | ḪLY ḪLYHM Huliyyihim zinetlerinden yapılmış their ornaments
Ha,Lam,Ye,He,Mim,
8,30,10,5,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
عجلا ع ج ل | ACL ACLE ǐclen bir buzağı a calf -
Ayn,Cim,Lam,Elif,
70,3,30,1,
"N – accusative masculine indefinite noun → Golden Calf"
اسم منصوب
جسدا ج س د | CSD̃ CSD̃E ceseden heykelini an image
Cim,Sin,Dal,Elif,
3,60,4,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
له | LH lehu vardı onun [for] it
Lam,He,
30,5,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
خوار خ و ر | ḢVR ḢVER ḣuvārun böğürmesi (had) a lowing sound.
Hı,Vav,Elif,Re,
600,6,1,200,
N – nominative masculine indefinite verbal noun
اسم مرفوع
ألم | ÊLM elem Did not
,Lam,Mim,
,30,40,
INTG – prefixed interrogative alif
NEG – negative particle
الهمزة همزة استفهام
حرف نفي
يروا ر ا ي | REY YRVE yerav görmediler mi ki they see
Ye,Re,Vav,Elif,
10,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أنه | ÊNH ennehu o that it
,Nun,He,
,50,5,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» والهاء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لا | LE (could) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يكلمهم ك ل م | KLM YKLMHM yukellimuhum ne kendilerine söz söylüyor speak to them
Ye,Kef,Lam,Mim,He,Mim,
10,20,30,40,5,40,
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ولا | VLE ve lā and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يهديهم ه د ي | HD̃Y YHD̃YHM yehdīhim ne de onlara gösteriyor guide them
Ye,He,Dal,Ye,He,Mim,
10,5,4,10,5,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
سبيلا س ب ل | SBL SBYLE sebīlen bir yol (to) a way?
Sin,Be,Ye,Lam,Elif,
60,2,10,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
اتخذوه ا خ ذ | EḢZ̃ ETḢZ̃VH tteḣaƶūhu onu benimsediler They took it (for worship)
Elif,Te,Hı,Zel,Vav,He,
1,400,600,700,6,5,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وكانوا ك و ن | KVN VKENVE ve kānū ve oldular and they were
Vav,Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
6,20,1,50,6,1,
CIRC – prefixed circumstantial particle
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو حالية
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
ظالمين ظ ل م | ƵLM ƵELMYN Zālimīne zalimler(den) wrongdoers.
Zı,Elif,Lam,Mim,Ye,Nun,
900,1,30,40,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَاتَّخَذَ: ve benimsediler | قَوْمُ: kavmi | مُوسَىٰ: Musa'nın | مِنْ: | بَعْدِهِ: kendisinden sonra | مِنْ: | حُلِيِّهِمْ: zinetlerinden yapılmış | عِجْلًا: bir buzağı | جَسَدًا: heykelini | لَهُ: vardı onun | خُوَارٌ: böğürmesi | أَلَمْ: | يَرَوْا: görmediler mi ki | أَنَّهُ: o | لَا: | يُكَلِّمُهُمْ: ne kendilerine söz söylüyor | وَلَا: | يَهْدِيهِمْ: ne de onlara gösteriyor | سَبِيلًا: bir yol | اتَّخَذُوهُ: onu benimsediler | وَكَانُوا: ve oldular | ظَالِمِينَ: zalimler(den) |
Kırık Meal (Harekesiz) : |واتخذ WETḢZ̃ ve benimsediler | قوم GWM kavmi | موسى MWS Musa'nın | من MN | بعده BAD̃H kendisinden sonra | من MN | حليهم ḪLYHM zinetlerinden yapılmış | عجلا ACLE bir buzağı | جسدا CSD̃E heykelini | له LH vardı onun | خوار ḢWER böğürmesi | ألم ÊLM | يروا YRWE görmediler mi ki | أنه ÊNH o | لا LE | يكلمهم YKLMHM ne kendilerine söz söylüyor | ولا WLE | يهديهم YHD̃YHM ne de onlara gösteriyor | سبيلا SBYLE bir yol | اتخذوه ETḢZ̃WH onu benimsediler | وكانوا WKENWE ve oldular | ظالمين ƵELMYN zalimler(den) |
Kırık Meal (Okunuş) : |vetteḣaƶe: ve benimsediler | ḳavmu: kavmi | mūsā: Musa'nın | min: | beǎ'dihi: kendisinden sonra | min: | Huliyyihim: zinetlerinden yapılmış | ǐclen: bir buzağı | ceseden: heykelini | lehu: vardı onun | ḣuvārun: böğürmesi | elem: | yerav: görmediler mi ki | ennehu: o | : | yukellimuhum: ne kendilerine söz söylüyor | ve lā: | yehdīhim: ne de onlara gösteriyor | sebīlen: bir yol | tteḣaƶūhu: onu benimsediler | ve kānū: ve oldular | Zālimīne: zalimler(den) |
Kırık Meal (Transcript) : |VETḢZ̃: ve benimsediler | GVM: kavmi | MVS: Musa'nın | MN: | BAD̃H: kendisinden sonra | MN: | ḪLYHM: zinetlerinden yapılmış | ACLE: bir buzağı | CSD̃E: heykelini | LH: vardı onun | ḢVER: böğürmesi | ÊLM: | YRVE: görmediler mi ki | ÊNH: o | LE: | YKLMHM: ne kendilerine söz söylüyor | VLE: | YHD̃YHM: ne de onlara gösteriyor | SBYLE: bir yol | ETḢZ̃VH: onu benimsediler | VKENVE: ve oldular | ƵELMYN: zalimler(den) |
Abdulbaki Gölpınarlı : Mûsâ'nın kavmi, o gittikten sonra ziynet eşyasından bir buzağı yaptılar. O buzağı, böğürüyordu da. O buzağının kendileriyle konuşmayacağını, onlara doğru yolu göstermeyeceğini görüp anlamadılar mı da ona sarıldılar ve kendilerine kıydılar, yazık ettiler.
Adem Uğur : (Tûr'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, zinet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler. Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor? Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zalimler oldular.
Ahmed Hulusi : Musa'nın halkı ondan sonra (yani Musa'nın Tur'a çıkışından sonra), kendilerinin değerli süs eşyalarından meydana gelen, (buzağı gibi) böğürebilen buzağı heykeli edindiler. . . Fark edemediler mi ki o (heykel) onlarla ne kelâm edebiliyor ne de bir yola hidâyet edebiliyor? Onu (ilâh) edindiler ve zâlimler oldular (nefslerine zulmettiler)!
Ahmet Tekin : Mûsâ’nın arkasından kavmi, süs takılarından yapılmış, böğüren bir buzağı heykelini put haline getirmişlerdi. O buzağının kendileriyle konuşamayacağını, kendilerine bir yol gösteremeyeceğini görmüyorlar mıydı, düşünemiyorlar mıydı? Yine de onu put haline getirdiler, şirke girdiler, zâlim oldular.
Ahmet Varol : Musa'nın kavmi, onun ardından [9] süs eşyalarından yapılmış, buzağı görünümde ve böğürmesi olan bir heykeli (ilah olarak) benimsediler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve kendilerini bir yola iletmediğini görmediler mi? Onu benimsediler ve zalim kimseler oldular.
Ali Bulaç : (Tura gitmesinin) Ardından Musa'nın kavmi süs eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapılacak ilah) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları bir yola da yöneltip iletmediğini (hidayete erdirmediğini) görmediler mi? Onu (tanrı) edindiler de, zulmedenler oldular.
Ali Fikri Yavuz : Tûr’a çıkan Mûsa’nın arkasından, geride kalan kavmi, süs eşyalarından bir buzağı heykeli yapıp onu tanrı edindiler, ki onun bir böğürmesi de vardı. Buzağının kendileriyle konuşamayacağını, onlara bir yol gösteremiyeceğini görmediler mi de onu tanrı edindiler? Böylece zâlimlerden oldular.
Bekir Sadak : Musa'nin ardindan milleti, ziynet takimlarindan, canliymis gibi boguren bir buzagi heykeli yaparak onu tanri edindiler. O buzaginin kendileriyle konusmadigini ve yol da gostermedigini gormediler mi? Onu tanri olarak benimseyip kendilerine yazik ettiler.
Celal Yıldırım : Musa'nın (belirlenen vakitte Tûr Dağı'na çıkması) ardından kavmi, kendi zînetlerinden üç boyutlu böğüren bir buzağı heykeli yapıp (tanrı) edindiler. O buzağının kendileriyle konuşamıyacağını ve bir yol da gösteremiyeceğini görmediler mi ?! Onu kendilerine ilâh edindiler; zaten onlar zâlimler idiler.
Diyanet İşleri : Mûsâ’nın kavmi onun (Tur’a gitmesinin) ardından, ziynet eşyalarından, böğürmesi olan bir buzağı heykeli (yaparak ilâh) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onlara hiçbir yol göstermediğini görmediler mi? (Böyle iken) onu (ilâh) edindiler de zalim kimseler oldular.
Diyanet İşleri (eski) : Musa'nın ardından milleti, ziynet takımlarından, canlıymış gibi böğüren bir buzağı heykeli yaparak onu tanrı edindiler. O buzağının kendileriyle konuşmadığını ve yol da göstermediğini görmediler mi? Onu tanrı olarak benimseyip kendilerine yazık ettiler.
Diyanet Vakfi : (Tûr'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, zinet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler. Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor? Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zalimler oldular.
Edip Yüksel : Musa'nın halkı kendisinden sonra, süs eşyalarından, böğürmesi olan bir buzağı heykeli yapıp putlaştırdılar. Onun, konuşmaktan ve kendilerine yol göstermekten aciz olduğunu görmediler mi? Onu benimseyerek zalimlerden oldular.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Musa'nın arkasından kavmi, tutmuş süs takılarından böğüren bir buzağı heykeli edinmişlerdi. O buzağının kendilerine bir söz söylemediğini ve bir yol gösteremediğini görmemişler miydi? Fakat yine de onu tanrı edindiler ve zalimlerden oldular.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Musa'nın arkasından kavmi tutmuş takılarından bir dana, böğüren bir heykel edinmişlerdi. Onun kendilerine bir söz söylemediğini ve bir yol göstermediğini görmemişler miydi? Fakat onu tanrı edindiler ve zalimdiler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Musânın arkasından ise kavmi tutmuşlar huliyyatlarından bir dana: böğüren bir heykel idinmişlerdi, görmemişler miydi ki o, onlara bir söz de söyliyemezdi, bir yol da gösteremezdi, fakat onu idindiler ve zalim idiler
Fizilal-il Kuran : Soydaşları, Musa'nın ardından, ziynet eşyalarından yapılmış, böğürme sesi verebilen bir buzağı heykelini ilâh edindiler. Oysa görmüyorlar mıydı ki, O onlarla ne konuşabiliyor ve ne de kendilerine bir yol gösterebiliyor? Onlar bu heykeli ilâh edinerek, zalimlerden oldular.
Gültekin Onan : (Tur'a gitmesinin) Ardından Musa'nın kavmi süs eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapacak Tanrı) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları bir yola da yöneltip iletmediğini (hidayete erdirmediğini) görmediler mi? Onu (Tanrı) edindiler de zulmedenler oldular.
Hakkı Yılmaz : "Mûsâ'nın toplumu, Mûsâ'dan sonra, kendi toplumunun süs takılarını bir araya getirerek aldatıcı, tuzağa düşürücü sesi olan, aslında hiç işe yaramayan bir ilâh edindiler; büyük bir sermaye oluşturarak ona tapındılar. –Onun kendilerine bir söz söylemezliğini ve bir yol göstermezliğini görmediler mi?– Onu edindiler ve zâlimlerden oldular. "
Hasan Basri Çantay : («Tuur» a giden) Musânın arkasından kavmi zînet takımlarından bir buzağı heykel (i yapıb onu Tanrı) edindiler ki onun (inek gibi) bir böğürmesi de vardı. Onun kendileriyle konuşmayacağını, onlara bir yol da gösteremeyeceğini görmediler mi ki ona tutundular, kendilerine yazık ediciler oldular?
Hayrat Neşriyat : Ve kendisinin (Tûr dağına gitmesinin) ardından Mûsâ’nın kavmi, ziynet eşyâlarından (yapılmış) böğürmesi olan bir buzağı heykelini (ilâh) edindiler; görmediler mi ki gerçekten o, ne onlarla konuşuyor, ne de onlara bir yol gösteriyor! Onu (ilâh) edindiler ve zâlimler oldular.
İbni Kesir : Musa'nın kavmi; onun ardından, zinet takımlarından canlıymış gibi böğüren bir buzağı heykeli edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve bir yol da göstermediğini görmediler mi ki, tanrı edindiler de zalimlerden oldular?
İskender Evrenosoğlu : Musa (A.S)'nın kavmi, ondan sonra (Musa A.S'ın Tur dağına gitmesinden sonra) ziynet eşyalarından, böğüren (ses çıkaran) bir buzağı heykeli (yapıp) onu (ilâh) edindiler. Onun, onlarla konuşmadığını ve onları yola hidayet etmediğini (hidayete erdirmediğini) görmüyorlar mı? Onu (ilâh) edindiler ve zalimler oldular.
Muhammed Esed : Ve Musa'nın halkı, onun yokluğunda, süs eşyalarından (yaptıkları), içinden boğuk bir ses çıkaran bir buzağı heykeline tapmaya başladılar. Bunun kendileriyle ne konuşabileceğini ne de onlara hiçbir biçimde yol gösteremeyeceğini görmüyorlar mıydı sanki? (Öyleyken yine de) ona tapmaya devam ettiler, çünkü zalim kimselerdi onlar:
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Mûsa'nın kavmi, O'ndan sonra ziynet takımlarından bir buzağı böğürmesi olan bir heykel edindiler. Onlar görmediler mi ki, o kendileriyle konuşamaz ve onlara bir yol gösteremezdi. Onu (ilâh) edindiler ve zalimler oluverdiler.
Ömer Öngüt : Musa'nın kavmi; onun ardından kendi ziynetlerinden canlıymış gibi böğüren buzağı heykeli yaparak onu ilâh edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve yol da göstermediğini görmediler mi? Onu ilâh olarak benimsediler ve zâlimler oldular.
Şaban Piriş : Musa’nın kavmi, onun ardından süs eşyalarından (yapılmış) böğüren bir buzağı heykelini ilah edindiler. onun kendileriyle konuşmadığını ve onlara bir yol göstermediğini görmüyorlar mı? Ona bağlandılar, tapındılar ve kendilerine yazık ettiler.
Suat Yıldırım : Mûsâ Tevrat’ı almak için ayrıldıktan sonra ümmeti, zinet takımlarından, böğürür gibi ses çıkaran bir buzağı heykeli yapıp tanrı edindiler. Görmemişler miydi ki o heykel onlara hitap edemiyordu, kendilerine yol da gösteremiyordu. Fakat buna rağmen onu tanrı edindiler ve zalimlerden oldular.
Süleyman Ateş : Mûsâ kavmi, kendisin(in, Rabbi ile mülâkâta gitmesin)den sonra kendilerinin zinet takımlarından yapılmış, böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tanrı diye) benimsediler. Görmediler mi ki o, ne kendilerine söz söylüyor, ne de onlara yol gösteriyor? Onu benimsediler ve zâlimler(den) oldular.
Tefhim-ul Kuran : (Tura gitmesinin) Ardından Musa'nın kavmi, süsleme eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapılacak ilâh) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları bir yola da yöneltip iletmediğini (hidayete erdirmediğini) görmediler mi? Onu (tanrı) edindiler de, zulmedenler oldular.
Ümit Şimşek : Musa'nın arkasından, onun kavmi, ziynet eşyalarından böğüren bir buzağı heykeli yapıp onu tanrı edindi. Görmüyorlar mıydı ki, o heykel ne kendileriyle konuşur, ne de onlara bir yol gösterebilirdi. Onu tanrı edinmekle zalimlerden oldular.
Yaşar Nuri Öztürk : Musa'nın kavmi, onun Allah'la konuşmaya gidişinden sonra, süs eşyalarından oluşmuş, böğürebilen bir buzağı heykelini ilah edinmişti. Görmediler mi ki, o onlarla ne konuşabiliyor ne de kendilerine yol gösterebiliyor? Onu benimsediler ve zalimler haline geldiler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}