» 7 / A’râf  165:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

 » 7 / A’râf  Suresi: 165
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَلَمَّا (FLME) = felemmā : ne zaman ki
2. نَسُوا (NSVE) = nesū : onlar unuttular
3. مَا (ME) = mā : şeyi
4. ذُكِّرُوا (Z̃KRVE) = ƶukkirū : hatırlatılan
5. بِهِ (BH) = bihi : kendilerine
6. أَنْجَيْنَا (ÊNCYNE) = enceynā : biz de kurtardık
7. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseleri
8. يَنْهَوْنَ (YNHVN) = yenhevne : meneden(leri)
9. عَنِ (AN) = ǎni : -ten
10. السُّوءِ (ELSVÙ) = s-sū'i : kötülük-
11. وَأَخَذْنَا (VÊḢZ̃NE) = ve eḣaƶnā : ve yakaladık
12. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseleri
13. ظَلَمُوا (ƵLMVE) = Zelemū : zulmeden(leri)
14. بِعَذَابٍ (BAZ̃EB) = biǎƶābin : bir azab ile
15. بَئِيسٍ (BÙYS) = beīsin : çetin
16. بِمَا (BME) = bimā : yüzünden
17. كَانُوا (KENVE) = kānū :
18. يَفْسُقُونَ (YFSGVN) = yefsuḳūne : yoldan çıkmaları
ne zaman ki | onlar unuttular | şeyi | hatırlatılan | kendilerine | biz de kurtardık | kimseleri | meneden(leri) | -ten | kötülük- | ve yakaladık | kimseleri | zulmeden(leri) | bir azab ile | çetin | yüzünden | | yoldan çıkmaları |

[] [NSY] [] [Z̃KR] [] [NCV] [] [NHY] [] [SVE] [EḢZ̃] [] [ƵLM] [AZ̃B] [BES] [] [KVN] [FSG]
FLME NSVE ME Z̃KRVE BH ÊNCYNE ELZ̃YN YNHVN AN ELSVÙ VÊḢZ̃NE ELZ̃YN ƵLMVE BAZ̃EB BÙYS BME KENVE YFSGVN

felemmā nesū ƶukkirū bihi enceynā elleƶīne yenhevne ǎni s-sū'i ve eḣaƶnā elleƶīne Zelemū biǎƶābin beīsin bimā kānū yefsuḳūne
فلما نسوا ما ذكروا به أنجينا الذين ينهون عن السوء وأخذنا الذين ظلموا بعذاب بئيس بما كانوا يفسقون

 » 7 / A’râf  Suresi: 165
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā ne zaman ki So when
نسوا ن س ي | NSY NSVE nesū onlar unuttular they forgot
ما | ME şeyi what
ذكروا ذ ك ر | Z̃KR Z̃KRVE ƶukkirū hatırlatılan they had been reminded
به | BH bihi kendilerine with [it],
أنجينا ن ج و | NCV ÊNCYNE enceynā biz de kurtardık We saved
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those who
ينهون ن ه ي | NHY YNHVN yenhevne meneden(leri) forbade
عن | AN ǎni -ten [from]
السوء س و ا | SVE ELSVÙ s-sū'i kötülük- the evil,
وأخذنا ا خ ذ | EḢZ̃ VÊḢZ̃NE ve eḣaƶnā ve yakaladık and We seized
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those who
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmeden(leri) wronged
بعذاب ع ذ ب | AZ̃B BAZ̃EB biǎƶābin bir azab ile with a punishment
بئيس ب ا س | BES BÙYS beīsin çetin wretched,
بما | BME bimā yüzünden because
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū they were
يفسقون ف س ق | FSG YFSGVN yefsuḳūne yoldan çıkmaları defiantly disobeying.

7:165 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ne zaman ki | onlar unuttular | şeyi | hatırlatılan | kendilerine | biz de kurtardık | kimseleri | meneden(leri) | -ten | kötülük- | ve yakaladık | kimseleri | zulmeden(leri) | bir azab ile | çetin | yüzünden | | yoldan çıkmaları |

[] [NSY] [] [Z̃KR] [] [NCV] [] [NHY] [] [SVE] [EḢZ̃] [] [ƵLM] [AZ̃B] [BES] [] [KVN] [FSG]
FLME NSVE ME Z̃KRVE BH ÊNCYNE ELZ̃YN YNHVN AN ELSVÙ VÊḢZ̃NE ELZ̃YN ƵLMVE BAZ̃EB BÙYS BME KENVE YFSGVN

felemmā nesū ƶukkirū bihi enceynā elleƶīne yenhevne ǎni s-sū'i ve eḣaƶnā elleƶīne Zelemū biǎƶābin beīsin bimā kānū yefsuḳūne
فلما نسوا ما ذكروا به أنجينا الذين ينهون عن السوء وأخذنا الذين ظلموا بعذاب بئيس بما كانوا يفسقون

[] [ن س ي] [] [ذ ك ر] [] [ن ج و] [] [ن ه ي] [] [س و ا] [ا خ ذ ] [] [ظ ل م] [ع ذ ب] [ب ا س] [] [ك و ن] [ف س ق]

 » 7 / A’râf  Suresi: 165
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā ne zaman ki So when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
نسوا ن س ي | NSY NSVE nesū onlar unuttular they forgot
Nun,Sin,Vav,Elif,
50,60,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME şeyi what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
ذكروا ذ ك ر | Z̃KR Z̃KRVE ƶukkirū hatırlatılan they had been reminded
Zel,Kef,Re,Vav,Elif,
700,20,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form II) passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
به | BH bihi kendilerine with [it],
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
أنجينا ن ج و | NCV ÊNCYNE enceynā biz de kurtardık We saved
,Nun,Cim,Ye,Nun,Elif,
,50,3,10,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
ينهون ن ه ي | NHY YNHVN yenhevne meneden(leri) forbade
Ye,Nun,He,Vav,Nun,
10,50,5,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عن | AN ǎni -ten [from]
Ayn,Nun,
70,50,
P – preposition
حرف جر
السوء س و ا | SVE ELSVÙ s-sū'i kötülük- the evil,
Elif,Lam,Sin,Vav,,
1,30,60,6,,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
وأخذنا ا خ ذ | EḢZ̃ VÊḢZ̃NE ve eḣaƶnā ve yakaladık and We seized
Vav,,Hı,Zel,Nun,Elif,
6,,600,700,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmeden(leri) wronged
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بعذاب ع ذ ب | AZ̃B BAZ̃EB biǎƶābin bir azab ile with a punishment
Be,Ayn,Zel,Elif,Be,
2,70,700,1,2,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
بئيس ب ا س | BES BÙYS beīsin çetin wretched,
Be,,Ye,Sin,
2,,10,60,
ADJ – genitive masculine singular indefinite adjective
صفة مجرورة
بما | BME bimā yüzünden because
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يفسقون ف س ق | FSG YFSGVN yefsuḳūne yoldan çıkmaları defiantly disobeying.
Ye,Fe,Sin,Gaf,Vav,Nun,
10,80,60,100,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَلَمَّا: ne zaman ki | نَسُوا: onlar unuttular | مَا: şeyi | ذُكِّرُوا: hatırlatılan | بِهِ: kendilerine | أَنْجَيْنَا: biz de kurtardık | الَّذِينَ: kimseleri | يَنْهَوْنَ: meneden(leri) | عَنِ: -ten | السُّوءِ: kötülük- | وَأَخَذْنَا: ve yakaladık | الَّذِينَ: kimseleri | ظَلَمُوا: zulmeden(leri) | بِعَذَابٍ: bir azab ile | بَئِيسٍ: çetin | بِمَا: yüzünden | كَانُوا: | يَفْسُقُونَ: yoldan çıkmaları |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فلما FLME ne zaman ki | نسوا NSWE onlar unuttular | ما ME şeyi | ذكروا Z̃KRWE hatırlatılan | به BH kendilerine | أنجينا ÊNCYNE biz de kurtardık | الذين ELZ̃YN kimseleri | ينهون YNHWN meneden(leri) | عن AN -ten | السوء ELSWÙ kötülük- | وأخذنا WÊḢZ̃NE ve yakaladık | الذين ELZ̃YN kimseleri | ظلموا ƵLMWE zulmeden(leri) | بعذاب BAZ̃EB bir azab ile | بئيس BÙYS çetin | بما BME yüzünden | كانوا KENWE | يفسقون YFSGWN yoldan çıkmaları |
Kırık Meal (Okunuş) : |felemmā: ne zaman ki | nesū: onlar unuttular | : şeyi | ƶukkirū: hatırlatılan | bihi: kendilerine | enceynā: biz de kurtardık | elleƶīne: kimseleri | yenhevne: meneden(leri) | ǎni: -ten | s-sū'i: kötülük- | ve eḣaƶnā: ve yakaladık | elleƶīne: kimseleri | Zelemū: zulmeden(leri) | biǎƶābin: bir azab ile | beīsin: çetin | bimā: yüzünden | kānū: | yefsuḳūne: yoldan çıkmaları |
Kırık Meal (Transcript) : |FLME: ne zaman ki | NSVE: onlar unuttular | ME: şeyi | Z̃KRVE: hatırlatılan | BH: kendilerine | ÊNCYNE: biz de kurtardık | ELZ̃YN: kimseleri | YNHVN: meneden(leri) | AN: -ten | ELSVÙ: kötülük- | VÊḢZ̃NE: ve yakaladık | ELZ̃YN: kimseleri | ƵLMVE: zulmeden(leri) | BAZ̃EB: bir azab ile | BÙYS: çetin | BME: yüzünden | KENVE: | YFSGVN: yoldan çıkmaları |
Abdulbaki Gölpınarlı : Öğütçülerin öğütlerini unuttukları zaman biz de, onları kötülükten nehyedenleri kurtardık, zulmedenleriyse, emirden çıktıkları için pek şiddetli bir azâba uğrattık.
Adem Uğur : Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca, biz de kötülükten men edenleri kurtardık, zulmedenleri de yapmakta oldukları kötülüklerden ötürü şiddetli bir azap ile yakaladık.
Ahmed Hulusi : Kendilerine yapılan öğütleri unuttuklarında; kötülükten engellemeye çalışanları kurtardık; zulmedenleri ise yapmakta oldukları yanlış işler dolayısıyla, çetin bir azaba düşürdük!
Ahmet Tekin : Onlar kendilerine yapılan bunca tebliği, nasihati unutunca, biz de kötülüğü, suçu, bunların sözcülüğünü, savunuculuğunu önleyip yasaklayarak kamu düzenini, kamu güvenliğini sağlayan yöneticileri sorumluluktan kurtardık. Zulmedenleri, haksızlık edenleri de Hak dinin kurallarının dışına çıkmaları, doğru ve mantıklı düşünmeyi terketmeleri, işlemekte oldukları günah ve isyanları dolayısıyla şiddetli bir azâba uğrattık.
Ahmet Varol : Onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında kötülükten sakındıranları kurtardık; zulmedenleri de yoldan çıkmalarına karşılık çok çetin bir azap ile yakaladık.
Ali Bulaç : Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında ise, biz de kötülükten sakındıranları kurtardık. Zulmedenleri yaptıkları fısk dolayısıyla pek zorlu bir azab ile yakaladık.
Ali Fikri Yavuz : Artık o avcılar, edilen nasihatleri unutunca, biz de kötülükten alıkoyanları kurtardık, zulmedenleri ise, çıkardıkları fesadlar yüzünden şiddetli bir azab ile yakaladık.
Bekir Sadak : Kendilerine yapilan ogutleri unutunca, Biz fenaliktan menedenleri kurtardik ve zalimleri, Allah' a karsi gelmelerinden oturu siddetli azaba ugrattik.
Celal Yıldırım : Ne vakit ki kendilerine yapılan uyarı ve öğüdü unuttular; kötülükten alıkoymaya çalışanları kurtardık ; baş kaldırıp haksızlığa devam edenleri —ilâhî sınırları aşmaları sebebiyle— şiddetli bir azaba uğrattık.
Diyanet İşleri : Onlar kendilerine hatırlatılanı unutunca, biz de kötülükten alıkoymaya çalışanları kurtardık. Zulmedenleri yoldan çıkmaları sebebiyle, şiddetli bir azapla yakaladık.
Diyanet İşleri (eski) : Kendilerine yapılan öğütleri unutunca, Biz fenalıktan menedenleri kurtardık ve zalimleri, Allah'a karşı gelmelerinden ötürü şiddetli azaba uğrattık.
Diyanet Vakfi : Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca, biz de kötülükten men edenleri kurtardık, zulmedenleri de yapmakta oldukları kötülüklerden ötürü şiddetli bir azap ile yakaladık.
Edip Yüksel : Kendilerine hatırlatılanları önemsemeyip unutunca, kötülüklerle mücadele edenleri kurtardık; haksızlık edenleri de yoldan çıkmalarına karşılık olarak feci bir azap ile yakaladık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar yapılan bunca nasihatı unuttukları zaman, o kötülükten sakındıranları kurtardık, o zalimleri de fena hareketlerinden dolayı şiddetli bir azaba uğrattık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kendilerine yapılan nasihatları unuttukları vakit, o kötülükten alıkoyanları kurtarıp zulmedenleri de yaptıkları kötülükler sebebiyle şiddetli bir azaba uğrattık.
Elmalılı Hamdi Yazır : Vaktaki artık edilen nasıhatleri unuttular, o kötülükten nehy edenleri necata çıkarıb o zulm edenleri yaptıkları fısklar sebebiyle şiddetli bir azâba giriftar ettik
Fizilal-il Kuran : Onlar kendilerine yapılan hatırlatmaları unutunca kötülükten sakındıranları kurtardık ve zalimleri, yoldan çıkmışlıkları yüzünden ağır bir azaba uğrattık.
Gültekin Onan : Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında ise, biz de kötülükten sakındıranları kurtardık. Zulmedenleri fasık oldukları için pek zorlu bir azab ile yakaladık.
Hakkı Yılmaz : (165,166) Ne zaman ki onlar kendisiyle hatırlatma yapılan şeyleri umursamadılar, Biz o kötülükten sakındıranları kurtardık, o zâlimleri de hak yoldan çıkmalarından dolayı şiddetli/ fakir düşüren bir azapla yakaladık. Ne zaman ki onlar kendisiyle yasaklandıkları şeyler konusunda büyüklendiler, Biz de onlara, “Aşağılık maymunlar olun!” dedik.
Hasan Basri Çantay : Vaktaki onlar artık edilen va'zları unutdular: Biz de kötülükden vaz geçirmekde sebat edenleri selâmete çıkardık. Zulmedenleri ise yapmakda oldukları Asıklar yüzünden şiddetli bir azâb ile yakaladık.
Hayrat Neşriyat : Artık ne zaman ki (onlar) kendilerine yapılan nasîhatleri unuttular, (biz de)kötülükten yasaklayanları kurtardık; zulmedenleri de isyân etmekte olduklarından dolayı şiddetli bir azâb ile yakaladık!
İbni Kesir : Onlar, kendilerine verilen öğüdü unutunca; Biz, kötülükden men'edenleri kurtardık, zulmedenleri ise fasıklık eder oldukları için şiddetli bir azab ile yakaladık.
İskender Evrenosoğlu : Artık onunla öğüt verildikleri şeyi unuttukları zaman, kötülükten men (nehy) edenleri kurtardık. Ve zulüm edenleri, fıska düşmüş olduklarından dolayı kötü bir azapla aldık (yakaladık).
Muhammed Esed : Ve böylece, o (günahkarlar) kendilerine yapılan bütün uyarıları bir kenara atınca, Biz de, kötü eylemleri önlemeye çalışan (bu) kimseleri kurtardık; kötülük yapmaya eğilimli olanları yaptıkları bütün o uygunsuz işlerden ötürü çok ağır bir azapla tepeledik;
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki onlar hatırlandırıldıklarını unuttular, kötülükten nehyedenleri necâta nâil ettik ve zulmedenleri de yapar oldukları fısklar sebebiyle şiddetli bir azap ile yakaladık.
Ömer Öngüt : Onlar kendilerine verilen öğüdü unutunca, biz de kötülükten men edenleri kurtardık, zulmedenleri de yapmakta oldukları kötülüklerden dolayı şiddetli bir azap ile yakaladık.
Şaban Piriş : Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, kötülükten men edenleri kurtarıp, zalimleri fasıklık yapmaları sebebiyle çok kötü bir ceza ile yakaladık.
Suat Yıldırım : (165-166) Kendilerine verilen öğütleri ve uyarıları kulak ardı edip onları bir tarafa bırakınca, içlerinden kötülükleri önlemeye çalışanları kurtarıp o zalimleri fâsıklıkları yüzünden şiddetli bir azaba uğrattık. Şöyle ki: Onlar serkeşlik edip yasakları çiğnemekte ısrar edince onlara: "Hor ve hakir maymunlar haline gelin!" diye emrettik.
Süleyman Ateş : Ne zaman ki onlar, kendilerine hatırlatılanı unuttular, biz de kötülükten menedenleri kurtardık; zulmedenleri de, yoldan çıkmaları yüzünden çetin bir azâb ile yakaladık.
Tefhim-ul Kuran : Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında ise, biz de kötülükten sakındıranları kurtardık. Zulme sapanları yaptıkları fısk dolayısıyla pek zorlu bir azab ile yakalayıverdik.
Ümit Şimşek : Onlar kendilerine verilen öğütü unuttuklarında, Biz de kötülükten sakındıranları kurtardık; zulmedenleri ise, yoldan çıkmaktaki ısrarları yüzünden, şiddetli bir azapla yakaladık.
Yaşar Nuri Öztürk : Kendilerine verilen öğüdü unuttuklarında, kötülükten alıkoyanları kurtarıp zulme sapanları, yoldan çıkmalarından ötürü, acı bir azapla yakalayıverdik.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}