» 2 / Bakara  231:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

 » 2 / Bakara  Suresi: 231
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذَا (VÎZ̃E) = ve iƶā : zaman
2. طَلَّقْتُمُ (ŦLGTM) = Talleḳtumu : boşadığınız
3. النِّسَاءَ (ELNSEÙ) = n-nisā'e : kadınları
4. فَبَلَغْنَ (FBLĞN) = fe beleğne : ulaştıklarında
5. أَجَلَهُنَّ (ÊCLHN) = ecelehunne : (iddetlerinin) sonuna
6. فَأَمْسِكُوهُنَّ (FÊMSKVHN) = feemsikūhunne : ya onları tutun
7. بِمَعْرُوفٍ (BMARVF) = bimeǎ'rūfin : iyilikle
8. أَوْ (ÊV) = ev : ya da
9. سَرِّحُوهُنَّ (SRḪVHN) = serriHūhunne : bırakın
10. بِمَعْرُوفٍ (BMARVF) = bimeǎ'rūfin : iyilikle
11. وَلَا (VLE) = ve lā :
12. تُمْسِكُوهُنَّ (TMSKVHN) = tumsikūhunne : onları (yanınızda) tutmayın
13. ضِرَارًا (ŽRERE) = Dirāran : zarar vermek için
14. لِتَعْتَدُوا (LTATD̃VE) = liteǎ'tedū : haklarına tecavüz edip
15. وَمَنْ (VMN) = ve men : kim
16. يَفْعَلْ (YFAL) = yef'ǎl : yaparsa
17. ذَٰلِكَ (Z̃LK) = ƶālike : bunu
18. فَقَدْ (FGD̃) = feḳad : muhakkak
19. ظَلَمَ (ƵLM) = Zeleme : zulmetmiştir
20. نَفْسَهُ (NFSH) = nefsehu : kendine
21. وَلَا (VLE) = ve lā :
22. تَتَّخِذُوا (TTḢZ̃VE) = tetteḣiƶū : edinmeyin
23. ايَاتِ ( ËYET) = āyāti : ayetlerini
24. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
25. هُزُوًا (HZVE) = huzuven : eğlence
26. وَاذْكُرُوا (VEZ̃KRVE) = veƶkurū : düşünün
27. نِعْمَتَ (NAMT) = niǎ'mete : ni'metini
28. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
29. عَلَيْكُمْ (ALYKM) = ǎleykum : size olan
30. وَمَا (VME) = ve mā :
31. أَنْزَلَ (ÊNZL) = enzele : indirdiklerini
32. عَلَيْكُمْ (ALYKM) = ǎleykum : size
33. مِنَ (MN) = mine : -tan
34. الْكِتَابِ (ELKTEB) = l-kitābi : Kitap-
35. وَالْحِكْمَةِ (VELḪKMT) = velHikmeti : ve Hikmet(ten)
36. يَعِظُكُمْ (YAƵKM) = yeǐZukum : size öğüt vermek için
37. بِهِ (BH) = bihi : onunla
38. وَاتَّقُوا (VETGVE) = vetteḳū : ve korkun
39. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'tan
40. وَاعْلَمُوا (VEALMVE) = veǎ'lemū : ve bilin ki
41. أَنَّ (ÊN) = enne : şüphesiz
42. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
43. بِكُلِّ (BKL) = bikulli : her
44. شَيْءٍ (ŞYÙ) = şey'in : şeyi
45. عَلِيمٌ (ALYM) = ǎlīmun : bilir
zaman | boşadığınız | kadınları | ulaştıklarında | (iddetlerinin) sonuna | ya onları tutun | iyilikle | ya da | bırakın | iyilikle | | onları (yanınızda) tutmayın | zarar vermek için | haklarına tecavüz edip | kim | yaparsa | bunu | muhakkak | zulmetmiştir | kendine | | edinmeyin | ayetlerini | Allah'ın | eğlence | düşünün | ni'metini | Allah'ın | size olan | | indirdiklerini | size | -tan | Kitap- | ve Hikmet(ten) | size öğüt vermek için | onunla | ve korkun | Allah'tan | ve bilin ki | şüphesiz | Allah | her | şeyi | bilir |

[] [ŦLG] [NSV] [BLĞ] [ECL] [MSK] [ARF] [] [SRḪ] [ARF] [] [MSK] [ŽRR] [AD̃V] [] [FAL] [] [] [ƵLM] [NFS] [] [EḢZ̃] [EYY] [] [HZE] [Z̃KR] [NAM] [] [] [] [NZL] [] [] [KTB] [ḪKM] [VAƵ] [] [VGY] [] [ALM] [] [] [KLL] [ŞYE] [ALM]
VÎZ̃E ŦLGTM ELNSEÙ FBLĞN ÊCLHN FÊMSKVHN BMARVF ÊV SRḪVHN BMARVF VLE TMSKVHN ŽRERE LTATD̃VE VMN YFAL Z̃LK FGD̃ ƵLM NFSH VLE TTḢZ̃VE ËYET ELLH HZVE VEZ̃KRVE NAMT ELLH ALYKM VME ÊNZL ALYKM MN ELKTEB VELḪKMT YAƵKM BH VETGVE ELLH VEALMVE ÊN ELLH BKL ŞYÙ ALYM

ve iƶā Talleḳtumu n-nisā'e fe beleğne ecelehunne feemsikūhunne bimeǎ'rūfin ev serriHūhunne bimeǎ'rūfin ve lā tumsikūhunne Dirāran liteǎ'tedū ve men yef'ǎl ƶālike feḳad Zeleme nefsehu ve lā tetteḣiƶū āyāti llahi huzuven veƶkurū niǎ'mete llahi ǎleykum ve mā enzele ǎleykum mine l-kitābi velHikmeti yeǐZukum bihi vetteḳū llahe veǎ'lemū enne llahe bikulli şey'in ǎlīmun
وإذا طلقتم النساء فبلغن أجلهن فأمسكوهن بمعروف أو سرحوهن بمعروف ولا تمسكوهن ضرارا لتعتدوا ومن يفعل ذلك فقد ظلم نفسه ولا تتخذوا آيات الله هزوا واذكروا نعمت الله عليكم وما أنزل عليكم من الكتاب والحكمة يعظكم به واتقوا الله واعلموا أن الله بكل شيء عليم

 » 2 / Bakara  Suresi: 231
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā zaman And when
طلقتم ط ل ق | ŦLG ŦLGTM Talleḳtumu boşadığınız you divorce
النساء ن س و | NSV ELNSEÙ n-nisā'e kadınları the women
فبلغن ب ل غ | BLĞ FBLĞN fe beleğne ulaştıklarında and they reach
أجلهن ا ج ل | ECL ÊCLHN ecelehunne (iddetlerinin) sonuna their (waiting) term,
فأمسكوهن م س ك | MSK FÊMSKVHN feemsikūhunne ya onları tutun then retain them
بمعروف ع ر ف | ARF BMARVF bimeǎ'rūfin iyilikle in a fair manner
أو | ÊV ev ya da or
سرحوهن س ر ح | SRḪ SRḪVHN serriHūhunne bırakın release them
بمعروف ع ر ف | ARF BMARVF bimeǎ'rūfin iyilikle in a fair manner.
ولا | VLE ve lā And (do) not
تمسكوهن م س ك | MSK TMSKVHN tumsikūhunne onları (yanınızda) tutmayın retain them
ضرارا ض ر ر | ŽRR ŽRERE Dirāran zarar vermek için (to) hurt
لتعتدوا ع د و | AD̃V LTATD̃VE liteǎ'tedū haklarına tecavüz edip so that you transgress.
ومن | VMN ve men kim And whoever
يفعل ف ع ل | FAL YFAL yef'ǎl yaparsa does
ذلك | Z̃LK ƶālike bunu that,
فقد | FGD̃ feḳad muhakkak then indeed,
ظلم ظ ل م | ƵLM ƵLM Zeleme zulmetmiştir he wronged
نفسه ن ف س | NFS NFSH nefsehu kendine himself.
ولا | VLE ve lā And (do) not
تتخذوا ا خ ذ | EḢZ̃ TTḢZ̃VE tetteḣiƶū edinmeyin take
آيات ا ي ي | EYY ËYET āyāti ayetlerini (the) Verses
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
هزوا ه ز ا | HZE HZVE huzuven eğlence (in) jest,
واذكروا ذ ك ر | Z̃KR VEZ̃KRVE veƶkurū düşünün and remember
نعمت ن ع م | NAM NAMT niǎ'mete ni'metini (the) Favors
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
عليكم | ALYKM ǎleykum size olan upon you
وما | VME ve mā and what
أنزل ن ز ل | NZL ÊNZL enzele indirdiklerini (is) revealed
عليكم | ALYKM ǎleykum size to you
من | MN mine -tan of
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābi Kitap- the Book
والحكمة ح ك م | ḪKM VELḪKMT velHikmeti ve Hikmet(ten) "and [the] wisdom;"
يعظكم و ع ظ | VAƵ YAƵKM yeǐZukum size öğüt vermek için He instructs you
به | BH bihi onunla with it.
واتقوا و ق ي | VGY VETGVE vetteḳū ve korkun And fear
الله | ELLH llahe Allah'tan Allah
واعلموا ع ل م | ALM VEALMVE veǎ'lemū ve bilin ki and know
أن | ÊN enne şüphesiz that
الله | ELLH llahe Allah Allah (is)
بكل ك ل ل | KLL BKL bikulli her of every
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şeyi thing
عليم ع ل م | ALM ALYM ǎlīmun bilir All-Knower.

2:231 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

zaman | boşadığınız | kadınları | ulaştıklarında | (iddetlerinin) sonuna | ya onları tutun | iyilikle | ya da | bırakın | iyilikle | | onları (yanınızda) tutmayın | zarar vermek için | haklarına tecavüz edip | kim | yaparsa | bunu | muhakkak | zulmetmiştir | kendine | | edinmeyin | ayetlerini | Allah'ın | eğlence | düşünün | ni'metini | Allah'ın | size olan | | indirdiklerini | size | -tan | Kitap- | ve Hikmet(ten) | size öğüt vermek için | onunla | ve korkun | Allah'tan | ve bilin ki | şüphesiz | Allah | her | şeyi | bilir |

[] [ŦLG] [NSV] [BLĞ] [ECL] [MSK] [ARF] [] [SRḪ] [ARF] [] [MSK] [ŽRR] [AD̃V] [] [FAL] [] [] [ƵLM] [NFS] [] [EḢZ̃] [EYY] [] [HZE] [Z̃KR] [NAM] [] [] [] [NZL] [] [] [KTB] [ḪKM] [VAƵ] [] [VGY] [] [ALM] [] [] [KLL] [ŞYE] [ALM]
VÎZ̃E ŦLGTM ELNSEÙ FBLĞN ÊCLHN FÊMSKVHN BMARVF ÊV SRḪVHN BMARVF VLE TMSKVHN ŽRERE LTATD̃VE VMN YFAL Z̃LK FGD̃ ƵLM NFSH VLE TTḢZ̃VE ËYET ELLH HZVE VEZ̃KRVE NAMT ELLH ALYKM VME ÊNZL ALYKM MN ELKTEB VELḪKMT YAƵKM BH VETGVE ELLH VEALMVE ÊN ELLH BKL ŞYÙ ALYM

ve iƶā Talleḳtumu n-nisā'e fe beleğne ecelehunne feemsikūhunne bimeǎ'rūfin ev serriHūhunne bimeǎ'rūfin ve lā tumsikūhunne Dirāran liteǎ'tedū ve men yef'ǎl ƶālike feḳad Zeleme nefsehu ve lā tetteḣiƶū āyāti llahi huzuven veƶkurū niǎ'mete llahi ǎleykum ve mā enzele ǎleykum mine l-kitābi velHikmeti yeǐZukum bihi vetteḳū llahe veǎ'lemū enne llahe bikulli şey'in ǎlīmun
وإذا طلقتم النساء فبلغن أجلهن فأمسكوهن بمعروف أو سرحوهن بمعروف ولا تمسكوهن ضرارا لتعتدوا ومن يفعل ذلك فقد ظلم نفسه ولا تتخذوا آيات الله هزوا واذكروا نعمت الله عليكم وما أنزل عليكم من الكتاب والحكمة يعظكم به واتقوا الله واعلموا أن الله بكل شيء عليم

[] [ط ل ق] [ن س و] [ب ل غ] [ا ج ل] [م س ك] [ع ر ف] [] [س ر ح] [ع ر ف] [] [م س ك] [ض ر ر] [ع د و] [] [ف ع ل] [] [] [ظ ل م] [ن ف س] [] [ا خ ذ ] [ا ي ي] [] [ه ز ا] [ذ ك ر] [ن ع م] [] [] [] [ن ز ل] [] [] [ك ت ب] [ح ك م] [و ع ظ] [] [و ق ي] [] [ع ل م] [] [] [ك ل ل] [ش ي ا] [ع ل م]

 » 2 / Bakara  Suresi: 231
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الواو استئنافية
ظرف زمان
طلقتم ط ل ق | ŦLG ŦLGTM Talleḳtumu boşadığınız you divorce
Tı,Lam,Gaf,Te,Mim,
9,30,100,400,40,
V – 2nd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
النساء ن س و | NSV ELNSEÙ n-nisā'e kadınları the women
Elif,Lam,Nun,Sin,Elif,,
1,30,50,60,1,,
N – accusative feminine plural noun
اسم منصوب
فبلغن ب ل غ | BLĞ FBLĞN fe beleğne ulaştıklarında and they reach
Fe,Be,Lam,Ğayn,Nun,
80,2,30,1000,50,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person feminine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض والنون ضمير متصل في محل رفع فاعل
أجلهن ا ج ل | ECL ÊCLHN ecelehunne (iddetlerinin) sonuna their (waiting) term,
,Cim,Lam,He,Nun,
,3,30,5,50,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person feminine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هن» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فأمسكوهن م س ك | MSK FÊMSKVHN feemsikūhunne ya onları tutun then retain them
Fe,,Mim,Sin,Kef,Vav,He,Nun,
80,,40,60,20,6,5,50,
RSLT – prefixed result particle
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بمعروف ع ر ف | ARF BMARVF bimeǎ'rūfin iyilikle in a fair manner
Be,Mim,Ayn,Re,Vav,Fe,
2,40,70,200,6,80,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite passive participle
جار ومجرور
أو | ÊV ev ya da or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
سرحوهن س ر ح | SRḪ SRḪVHN serriHūhunne bırakın release them
Sin,Re,Ha,Vav,He,Nun,
60,200,8,6,5,50,
V – 2nd person masculine plural (form II) imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بمعروف ع ر ف | ARF BMARVF bimeǎ'rūfin iyilikle in a fair manner.
Be,Mim,Ayn,Re,Vav,Fe,
2,40,70,200,6,80,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite passive participle
جار ومجرور
ولا | VLE ve lā And (do) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRO – prohibition particle
الواو عاطفة
حرف نهي
تمسكوهن م س ك | MSK TMSKVHN tumsikūhunne onları (yanınızda) tutmayın retain them
Te,Mim,Sin,Kef,Vav,He,Nun,
400,40,60,20,6,5,50,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ضرارا ض ر ر | ŽRR ŽRERE Dirāran zarar vermek için (to) hurt
Dad,Re,Elif,Re,Elif,
800,200,1,200,1,
N – accusative masculine indefinite (form III) verbal noun
اسم منصوب
لتعتدوا ع د و | AD̃V LTATD̃VE liteǎ'tedū haklarına tecavüz edip so that you transgress.
Lam,Te,Ayn,Te,Dal,Vav,Elif,
30,400,70,400,4,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 2nd person masculine plural (form VIII) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ومن | VMN ve men kim And whoever
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional noun
الواو استئنافية
اسم شرط
يفعل ف ع ل | FAL YFAL yef'ǎl yaparsa does
Ye,Fe,Ayn,Lam,
10,80,70,30,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
ذلك | Z̃LK ƶālike bunu that,
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
فقد | FGD̃ feḳad muhakkak then indeed,
Fe,Gaf,Dal,
80,100,4,
RSLT – prefixed result particle
CERT – particle of certainty
الفاء واقعة في جواب الشرط
حرف تحقيق
ظلم ظ ل م | ƵLM ƵLM Zeleme zulmetmiştir he wronged
Zı,Lam,Mim,
900,30,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
نفسه ن ف س | NFS NFSH nefsehu kendine himself.
Nun,Fe,Sin,He,
50,80,60,5,
N – accusative feminine singular noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولا | VLE ve lā And (do) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRO – prohibition particle
الواو عاطفة
حرف نهي
تتخذوا ا خ ذ | EḢZ̃ TTḢZ̃VE tetteḣiƶū edinmeyin take
Te,Te,Hı,Zel,Vav,Elif,
400,400,600,700,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form VIII) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
آيات ا ي ي | EYY ËYET āyāti ayetlerini (the) Verses
,Ye,Elif,Te,
,10,1,400,
N – accusative feminine plural noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
هزوا ه ز ا | HZE HZVE huzuven eğlence (in) jest,
He,Ze,Vav,Elif,
5,7,6,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
واذكروا ذ ك ر | Z̃KR VEZ̃KRVE veƶkurū düşünün and remember
Vav,Elif,Zel,Kef,Re,Vav,Elif,
6,1,700,20,200,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
نعمت ن ع م | NAM NAMT niǎ'mete ni'metini (the) Favors
Nun,Ayn,Mim,Te,
50,70,40,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
عليكم | ALYKM ǎleykum size olan upon you
Ayn,Lam,Ye,Kef,Mim,
70,30,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
وما | VME ve mā and what
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
أنزل ن ز ل | NZL ÊNZL enzele indirdiklerini (is) revealed
,Nun,Ze,Lam,
,50,7,30,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
عليكم | ALYKM ǎleykum size to you
Ayn,Lam,Ye,Kef,Mim,
70,30,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
من | MN mine -tan of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābi Kitap- the Book
Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
1,30,20,400,1,2,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
والحكمة ح ك م | ḪKM VELḪKMT velHikmeti ve Hikmet(ten) "and [the] wisdom;"
Vav,Elif,Lam,Ha,Kef,Mim,Te merbuta,
6,1,30,8,20,40,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
يعظكم و ع ظ | VAƵ YAƵKM yeǐZukum size öğüt vermek için He instructs you
Ye,Ayn,Zı,Kef,Mim,
10,70,900,20,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
به | BH bihi onunla with it.
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
واتقوا و ق ي | VGY VETGVE vetteḳū ve korkun And fear
Vav,Elif,Te,Gaf,Vav,Elif,
6,1,400,100,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form VIII) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'tan Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
واعلموا ع ل م | ALM VEALMVE veǎ'lemū ve bilin ki and know
Vav,Elif,Ayn,Lam,Mim,Vav,Elif,
6,1,70,30,40,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أن | ÊN enne şüphesiz that
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب من اخوات «ان»
الله | ELLH llahe Allah Allah (is)
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
بكل ك ل ل | KLL BKL bikulli her of every
Be,Kef,Lam,
2,20,30,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şeyi thing
Şın,Ye,,
300,10,,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
عليم ع ل م | ALM ALYM ǎlīmun bilir All-Knower.
Ayn,Lam,Ye,Mim,
70,30,10,40,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذَا: zaman | طَلَّقْتُمُ: boşadığınız | النِّسَاءَ: kadınları | فَبَلَغْنَ: ulaştıklarında | أَجَلَهُنَّ: (iddetlerinin) sonuna | فَأَمْسِكُوهُنَّ: ya onları tutun | بِمَعْرُوفٍ: iyilikle | أَوْ: ya da | سَرِّحُوهُنَّ: bırakın | بِمَعْرُوفٍ: iyilikle | وَلَا: | تُمْسِكُوهُنَّ: onları (yanınızda) tutmayın | ضِرَارًا: zarar vermek için | لِتَعْتَدُوا: haklarına tecavüz edip | وَمَنْ: kim | يَفْعَلْ: yaparsa | ذَٰلِكَ: bunu | فَقَدْ: muhakkak | ظَلَمَ: zulmetmiştir | نَفْسَهُ: kendine | وَلَا: | تَتَّخِذُوا: edinmeyin | ايَاتِ: ayetlerini | اللَّهِ: Allah'ın | هُزُوًا: eğlence | وَاذْكُرُوا: düşünün | نِعْمَتَ: ni'metini | اللَّهِ: Allah'ın | عَلَيْكُمْ: size olan | وَمَا: | أَنْزَلَ: indirdiklerini | عَلَيْكُمْ: size | مِنَ: -tan | الْكِتَابِ: Kitap- | وَالْحِكْمَةِ: ve Hikmet(ten) | يَعِظُكُمْ: size öğüt vermek için | بِهِ: onunla | وَاتَّقُوا: ve korkun | اللَّهَ: Allah'tan | وَاعْلَمُوا: ve bilin ki | أَنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | بِكُلِّ: her | شَيْءٍ: şeyi | عَلِيمٌ: bilir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E zaman | طلقتم ŦLGTM boşadığınız | النساء ELNSEÙ kadınları | فبلغن FBLĞN ulaştıklarında | أجلهن ÊCLHN (iddetlerinin) sonuna | فأمسكوهن FÊMSKWHN ya onları tutun | بمعروف BMARWF iyilikle | أو ÊW ya da | سرحوهن SRḪWHN bırakın | بمعروف BMARWF iyilikle | ولا WLE | تمسكوهن TMSKWHN onları (yanınızda) tutmayın | ضرارا ŽRERE zarar vermek için | لتعتدوا LTATD̃WE haklarına tecavüz edip | ومن WMN kim | يفعل YFAL yaparsa | ذلك Z̃LK bunu | فقد FGD̃ muhakkak | ظلم ƵLM zulmetmiştir | نفسه NFSH kendine | ولا WLE | تتخذوا TTḢZ̃WE edinmeyin | آيات ËYET ayetlerini | الله ELLH Allah'ın | هزوا HZWE eğlence | واذكروا WEZ̃KRWE düşünün | نعمت NAMT ni'metini | الله ELLH Allah'ın | عليكم ALYKM size olan | وما WME | أنزل ÊNZL indirdiklerini | عليكم ALYKM size | من MN -tan | الكتاب ELKTEB Kitap- | والحكمة WELḪKMT ve Hikmet(ten) | يعظكم YAƵKM size öğüt vermek için | به BH onunla | واتقوا WETGWE ve korkun | الله ELLH Allah'tan | واعلموا WEALMWE ve bilin ki | أن ÊN şüphesiz | الله ELLH Allah | بكل BKL her | شيء ŞYÙ şeyi | عليم ALYM bilir |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶā: zaman | Talleḳtumu: boşadığınız | n-nisā'e: kadınları | fe beleğne: ulaştıklarında | ecelehunne: (iddetlerinin) sonuna | feemsikūhunne: ya onları tutun | bimeǎ'rūfin: iyilikle | ev: ya da | serriHūhunne: bırakın | bimeǎ'rūfin: iyilikle | ve lā: | tumsikūhunne: onları (yanınızda) tutmayın | Dirāran: zarar vermek için | liteǎ'tedū: haklarına tecavüz edip | ve men: kim | yef'ǎl: yaparsa | ƶālike: bunu | feḳad: muhakkak | Zeleme: zulmetmiştir | nefsehu: kendine | ve lā: | tetteḣiƶū: edinmeyin | āyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | huzuven: eğlence | veƶkurū: düşünün | niǎ'mete: ni'metini | llahi: Allah'ın | ǎleykum: size olan | ve mā: | enzele: indirdiklerini | ǎleykum: size | mine: -tan | l-kitābi: Kitap- | velHikmeti: ve Hikmet(ten) | yeǐZukum: size öğüt vermek için | bihi: onunla | vetteḳū: ve korkun | llahe: Allah'tan | veǎ'lemū: ve bilin ki | enne: şüphesiz | llahe: Allah | bikulli: her | şey'in: şeyi | ǎlīmun: bilir |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃E: zaman | ŦLGTM: boşadığınız | ELNSEÙ: kadınları | FBLĞN: ulaştıklarında | ÊCLHN: (iddetlerinin) sonuna | FÊMSKVHN: ya onları tutun | BMARVF: iyilikle | ÊV: ya da | SRḪVHN: bırakın | BMARVF: iyilikle | VLE: | TMSKVHN: onları (yanınızda) tutmayın | ŽRERE: zarar vermek için | LTATD̃VE: haklarına tecavüz edip | VMN: kim | YFAL: yaparsa | Z̃LK: bunu | FGD̃: muhakkak | ƵLM: zulmetmiştir | NFSH: kendine | VLE: | TTḢZ̃VE: edinmeyin | ËYET: ayetlerini | ELLH: Allah'ın | HZVE: eğlence | VEZ̃KRVE: düşünün | NAMT: ni'metini | ELLH: Allah'ın | ALYKM: size olan | VME: | ÊNZL: indirdiklerini | ALYKM: size | MN: -tan | ELKTEB: Kitap- | VELḪKMT: ve Hikmet(ten) | YAƵKM: size öğüt vermek için | BH: onunla | VETGVE: ve korkun | ELLH: Allah'tan | VEALMVE: ve bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | BKL: her | ŞYÙ: şeyi | ALYM: bilir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Kadınları boşadınız da boşandıktan sonraki müddetlerini geçirdiler mi artık onları ya iyilikle tutun, yahut hoşlukla salıverin. Haklarında aşırı muâmelede bulunmak için zararlarına olarak onları zorla tutmayın. Bunu kim yaparsa ancak kendisine zarar eder. Allah'ın âyetlerini şaka sanmayın. Size verilen Allah nîmetlerini, öğüt vermek için indirdiği kitabı ve ondaki hikmeti anın. Sakının Allah'tan ve bilin ki o, her şeyi bilir.
Adem Uğur : Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Fakat haksızlık ederek ve zarar vermek için onları nikâh altında tutmayın. Kim bunu yaparsa muhakkak kendine kötülük etmiş olur. Allah'ın âyetlerini eğlenceye almayın. Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini, (size verdiği hidayeti), size öğüt vermek üzere indirdiği Kitab'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun. Bilesiniz ki Allah, her şeyi bilir.
Ahmed Hulusi : Karılarınızı boşadığınızda üç aybaşı süresi tamamlandığında ya güzellikle devam edin ya da iyilikle serbest bırakın. Eziyet amacıyla onları kendinize bağlı tutmayın. Kim bunu yaparsa muhakkak kendi nefsine zulmetmiş olur. Allâh hükümlerini önemsememezlik yapmayın. Allâh'ın üzerinizdeki nimetini ve size "B" mânâsınca öğüt (ibret) vermek için Kitap ve Hikmetten inzâl ettiğini hatırlayın. Allâh'tan korunun ve iyi bilin ki, Allâh her şeyin (Esmâ mertebesi itibarıyla) hakikati olarak, bilir.
Ahmet Tekin : Kadınları boşadığınız zaman, iddetlerini, bekleme müddetlerini bitirdiklerinde, artık onları ya iyilikle hakkaniyetle, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun bir şekilde sahiplenin, nikâhınızda tutun. Yahut iyilikle, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun bir şekilde bırakın. Fakat haklarına tecavüz etmek için, zarar vermek kastıyla onları nikâhınızda tutmayın. Kim bunları yaparsa, kendisine zulmetmiş, kendisine haksızlık etmiş olur. Allah’ın âyetlerini, boşanma ile ilgili hükümlerini alay konusu haline getirmeyin. Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetlerini, size tevdi ettiği şeriatı, gönlünüzü almak, size öğüt vermek, sorumluluğunuzu hatırlatmak üzere indirdiği kitabı, Kur’ân’ı, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama kurallarını, peygamberinizin sünnetini hatırlayın. Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Allah’ın bütün amellerinizi, her şeyi bilebileceğini, sizi mükâfatlandırıp cezalandıracağını siz de bilin.
Ahmet Varol : Kadınlarınızı boşadığınızda bekleme sürelerini tamamlarlarsa artık onları ya iyilikle tutun veya iyilikle bırakın. Haklarına tecavüz etmek için kendilerine zarar vermek üzere yanınızda tutmayın. [49] Kim bunu yaparsa kendi nefsine haksızlık etmiş olur. Allah'ın ayetlerini eğlence konusu yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve onlarla size öğüt vermek için üzerinize Kitab ve hikmet indirdiğini hatırlayın. Allah'a karşı gelmekten de sakının ve bilin ki Allah her şeyi bilmektedir.
Ali Bulaç : Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah'ın size verdiği nimeti ve size öğüt olarak indirdiği Kitab'ı ve hikmeti anın. Allah'tan korkup sakının ve bilin ki, Allah her şeyi bilendir.
Ali Fikri Yavuz : Siz kadınları (Ric’î Talâkla) boşadığınız zaman, iddetlerini bitirmeye yakın, onları ya iyilikle tutun (ric’at edin) veya iyilikle boşayın. Yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak tutmayın. Bunu kim yaparsa, nefsine zulmetmiş olur. Sakın Allah’ın ayetlerini şaka yerine tutmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği Kur’ân’ı ve ondaki hikmeti düşünün. Allah’dan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi kemâliyle bilicidir.
Bekir Sadak : Kadinlari bosadiginizda, muddetleri sona ererken, onlari guzellikle tutun, ya da guzellikle birakin, haklarina tecevuz etmek icin onlara zararli olacak sekilde tutmayin; boyle yapan suphesiz kendisine yazik etmis olur. Allah'in ayetlerini de alaya almayin; Allah'in uzerinize olan nimetini, ogut vermek uzere size indirdigi Kitap ve hikmeti anin, Allah'tan sakinin, Allah'in her seyi bildigini bilin. *
Celal Yıldırım : Bir de kadınları boşadığınızda şer'î bekleme süresini bitirmek üzere iken onları ya örfe uygun iyilik ölçüleri içinde tutun, ya da örfe uygun iyilik ölçüleri içinde bırakın; haklarına tecavüz için zararlarına (sakın) tutmayın. Kim böyle yaparsa, kendine yazık etmiş olur. Allah'ın size olan nimetlerini ve size öğüt vermek için üzerinize indirdiği Kitap ve hikmeti düşünün. Allah'tan korkun, bilin ki Allah her şeyi yeterince bilir.
Diyanet İşleri : Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman, ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Haklarına tecavüz edip zarar vermek için onları tutmayın. Bunu kim yaparsa kendine zulmetmiş olur. Sakın Allah’ın âyetlerini eğlenceye almayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini, size öğüt vermek için indirdiği Kitab’ı ve hikmeti hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Diyanet İşleri (eski) : Kadınları boşadığınızda, müddetleri sona ererken, onları güzellikle tutun, ya da güzellikle bırakın, haklarına tecavüz etmek için onlara zararlı olacak şekilde tutmayın; böyle yapan şüphesiz kendisine yazık etmiş olur. Allah'ın ayetlerini de alaya almayın; Allah'ın üzerinize olan nimetini, öğüt vermek üzere size indirdiği Kitap ve hikmeti anın, Allah'tan sakının, Allah'ın her şeyi bildiğini bilin.
Diyanet Vakfi : Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Fakat haksızlık ederek ve zarar vermek için onları nikâh altında tutmayın. Kim bunu yaparsa muhakkak kendine kötülük etmiş olur. Allah'ın âyetlerini eğlenceye almayın. Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini, (size verdiği hidayeti), size öğüt vermek üzere indirdiği Kitab'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun. Bilesiniz ki Allah, her şeyi bilir.
Edip Yüksel : Kadınları boşadığınız zaman, bekleme sürelerini (üç aybaşını) bitirdiler mi onları ya iyilikle yanınızda tutun veya iyilikle bırakın. İntikam almak için onlara zarar verecek şekilde tutmayın. Bunu yapan kendisine zulmetmiş olur. ALLAH'ın ayetlerini hafife almayın. ALLAH'ın size verdiği nimetlerini ve size öğüt vermek için size indirdiği kitabı ve hikmeti düşünün. ALLAH'ı dinleyin ve bilin ki ALLAH her şeyi Bilir
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiklerinde, artık kendilerini ya iyilikle tutun veya güzellikle salın. Yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak onları tutmayın. Her kim bunu yaparsa nefsine zulmetmiş olur. Sakın Allah'ın âyetlerini alay konusu edinmeyin, Allah'ın üzerinizdeki nimetini, size kendisiyle öğüt vermek üzere indirdiği kitap ve hikmeti hatırlayıp, düşünün. Hem Allah'tan korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kadınları boşadığınızda, iddetlerini bitirdikleri zaman, artık ya onları iyilikle tutun veya iyilikle salın. Yoksa haklarına tecavüz etmek için onları zararlarına olacak şekilde yanınızda tutmayın. Kim bunu yaparsa kendine zulmetmiş olur. Sakın Allah'ın ayetlerini şakaya almayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve size öğütler vermek için indirdiği kitap ve hikmeti unutmayıp düşünün. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah herşeyi bilir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem kadınları boşadınız da ıddetlerini bitirdiler mi, artık kendilerini ya iyilikle tutun veya iyilikle salın, yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak tutmayın, bunu kim yaparsa nefsine zulmetmiş olur, Sakın Allahın âyetlerini şaka yerine tutmayın, Allahın üzerinizdeki ni'metini ve size va'zlar vererek indirdiği kitab ve hikmeti unutmayın düşünün, hem Allahdan korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilir
Fizilal-il Kuran : Kadınları boşayıp da bekleme sürelerini doldurdukları zaman ya onları meşru biçimde tutun ya da yine meşru biçimde bırakın. Sakın onlara zarar vererek Allah'ın sınırlarını çiğnemek amacı ile kadınları alıkoymayın. Kim bunu yaparsa kendine yazık etmiş olur. Allah'ın ayetlerini alaya almayın. Allah'ın size bağışladığı nimetleri ve öğüt vermek için indirdiği Kitabı ve hikmeti hatırınızdan çıkarmayın. Allah'tan korkun ve O'nun herşeyi bildiğini bilin.
Gültekin Onan : Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini (ecele) (üç aybaşını) tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa, artık o kendi nefsine zulmetmiş olur. Tanrı'nın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Tanrı'nın size verdiği nimeti ve size öğüt (va'z) olarak indirdiği kitabı ve hikmeti anın. Tanrı'dan korkup sakının ve bilin ki Tanrı herşeyi bilendir.
Hakkı Yılmaz : Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini de bitirdiklerinde, artık onları ya ma‘rûf ile tutun veya ma‘rûf ile salın, haklarına tecavüz için zararlarına olarak onları tutmayın. Her kim bunu yaparsa kendi benliğine haksızlık etmiş olur. Allah'ın âyetlerini oyuncak da edinmeyin, Allah'ın üzerinizdeki nimetini, size kendisiyle öğüt vermek üzere indirdiği kitabı ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri hatırlayıp düşünün. Hem de Allah'ın koruması altına girin ve şüphesiz Allah'ın her şeyi en iyi bilen olduğunu bilin.
Hasan Basri Çantay : Hem kadınları boşadınız da ıddetlerini bitirdiler mi, artık onları ya (kendilerine ric'atle) iyilikle tutun, ya iyilikle bırakın. (Fakat) onları, sırf zulmedebilmeniz için, zararlarına olarak, tutmayın. Kim böyle yaparsa muhakkak kendine yazık etmiş olur. Allahın âyetlerini (muhalefetle) oyuncak yerine koymayın. Allahın üzerinizdeki ni'metini ve size öğüd vermek için indirdiği kitâbı (Kur'ânı) ve (ondaki) hikmeti düşünün. Allahdan korkun ve bilin ki Allah her şey'i hakkıyle bilendir.
Hayrat Neşriyat : Ve kadınları (ric'î, dönüşü mümkün bir boşama ile) boşadığınızda, bekleme müddetlerinin de sonuna geldiklerinde, artık onları (ya) iyilikle tutun veya kendilerini iyilikle salıverin; yoksa(sırf) zulmetmeniz için zarar vermek üzere onları tutmayın! Artık kim böyle yaparsa, o takdirde şübhesiz kendine zulmetmiş olur. Ve Allah’ın âyetlerini alaya almayın! Hem Allah’ın üzerinizdeki ni' me ti ni ve kendisiyle nasîhat etmek üzere size indirdiği Kitâb’ı ve hikmeti (kitabdaki hükümleri) hatırlayın! Artık Allah’dan sakının ve bilin ki, şübhesiz Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.
İbni Kesir : Ve kadınları boşadığınız zaman; iddetlerini bitirince artık onları ya iyilikle tutun veya iyilikle salıverin. Sırf zulmedebilmeniz için zararlarına onları tutuvermeyin. Kim, böyle yaparsa; muhakkak kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini oyuncak yerine koymayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği kitabı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun. Ve bilin ki Allah, şüphesiz her şeyi bilendir.
İskender Evrenosoğlu : Ve kadınları boşadığınız zaman, bekleme sürelerini tamamladıktan sonra, artık onları marufla (örf ve adete uygun olarak iyilikle) tutun veya onları marufla (örf ve adete uygun olarak iyilikle) serbest bırakın. Haklarını çiğneyerek haddi aşıp, sakın zararlarına olarak onları tutmayın. Kim bunu yaparsa, o taktirde, kendisine zulmetmiştir. Allah'ın âyetlerini alay konusu edinmeyin.Ve Allah'ın üzerinizdeki ni'metini, kitaptan size indirdiğini ve hikmeti hatırlayın ki onunla, size öğüt veriyor. Ve Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'ın herşeyi çok iyi bildiğini bilin!
Muhammed Esed : Böylece, kadınlarınızı boşadığınızda ve onlar bekleme sürelerinin sonuna yaklaşmak üzere iken onları ya güzellikle alıkoyun ya da güzel bir şekilde bırakın. Ama, arzuları hilafına, eziyet etmek için alıkoymayın: Çünkü, böyle bir davranışta bulunan, (yalnızca) kendisine haksızlık etmiş olur. Ve Allah'ın (bu) mesajlarını önemsemezlik yapmayın; Allah'ın size lütfettiği nimetleri ve size öğüt için indirdiği vahyi ve hikmeti hatırlayın; Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, ve bilin ki Allah her şeyin aslını bilir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve kadınları boşadığınızda, onlar da adetlerinin sonuna yaklaşınca artık onları ya iyilikle tutunuz veya iyilikle salıveriniz. Onları, haklarına tecavüz için zararlarına olarak tutuvermeyiniz. Bunu her kim yaparsa muhakkak nefsine zulüm etmiş olur. Ve Allah Teâlâ'nın âyetlerini eğlence yerine tutmayınız. Ve Allah Teâlâ'nın üzerinize olan nîmetlerini ve sizlere indirip kendisiyle öğüt verdiği kitabı ve hikmeti yâd ediniz. Ve Hak Teâlâ'dan korkunuz. Ve biliniz ki Allah Teâlâ şüphesiz her şeyi bihakkın bilicidir.
Ömer Öngüt : Kadınları boşadığınız zaman, iddetlerini bitirince, artık onları ya iyilikle tutun veya iyilikle salıverin. Haklarına tecavüz edip, zarar vermek maksadıyla onları tutmayın. Kim bunu yaparsa nefsine zulmetmiş olur. Allah'ın âyetlerini eğlence edinmeyin. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği Kitab'ı ve ondaki hikmeti düşünün. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilendir.
Şaban Piriş : Kadınları boşadığınızda bekleme süreleri sona ererken, ya onları güzellikle tutun; ya da güzellikle bırakın fakat haklarına tecavüz etmek için, onlara zararlı olacak şekilde tutmayın; böyle yapan şüphesiz kendisine zulmetmiş olur. Allah’ın ayetlerini eğlence edinmeyin. Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği kitabı, hikmeti düşünün. Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah, şüphesiz her şeyi bilendir.
Suat Yıldırım : Ey kocalar! Eşlerinizi boşar, onlar da iddetlerini bitirirlerse, artık ya onları iyilikle yanınızda tutar, yahut güzellikle salıverirsiniz! Onların hukukuna tecavüz etmek kasdıyla zarar vermek için eşlerinizi alıkoymayın! Kim böyle yaparsa kendine zulmetmiş olur. Sakın Allah’ın âyetlerini şakaya almayın! Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetleri ve sizi irşad etmek gayesiyle indirmiş olduğu kitap ve hikmeti hatırlayın, dile getirin, Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın her şeyi hakkıyla bildiğini pek iyi bilin!
Süleyman Ateş : Kadınları boşadığınız zaman, bekleme sürelerini bitirdiler mi, ya onları iyilikle tutun, ya da iyilikle bırakın; haklarına tecâvüz edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim bunu yaparsa kendine yazık etmiş olur. Allâh'ın âyetlerini eğlence yerine koymayın; Allâh'ın size olan ni'metini ve size öğüt vermek için Kitap ve Hikmet'ten size indirdiklerini düşünün, Allah'tan korkun ve bilin ki, Allâh her şeyi bilir.
Tefhim-ul Kuran : Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah'ın size verdiği nimeti ve size öğüt olsun diye size indirdiği Kitab'ı ve hikmeti anın. Allah'tan da korkup sakının ve bilin ki, Allah her şeyi bilendir.
Ümit Şimşek : Kadınları boşadığınız zaman, iddetlerini bitirdiklerinde, ya onları iyilikle tutun, ya da iyilikle bırakın. Zarar vermek amacıyla onları tutup da haklarına tecavüz etmeyin. Böyle yapan, ancak kendisine yazık etmiş olur. Allah'ın âyetleriyle eğlenmeye kalkmayın. Allah'ın, üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği kitabı ve hikmeti hatırlayın da Allah'a karşı gelmekten sakının. Şunu da bilin ki, Allah herşeyi hakkıyla bilmektedir.
Yaşar Nuri Öztürk : Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak tutun yahut da örfe uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için, zararlarına bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}