» 2 / Bakara  253:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

 » 2 / Bakara  Suresi: 253
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. تِلْكَ (TLK) = tilke : işte o
2. الرُّسُلُ (ELRSL) = r-rusulu : elçiler ki
3. فَضَّلْنَا (FŽLNE) = feDDelnā : üstün kıldık
4. بَعْضَهُمْ (BAŽHM) = beǎ'Dehum : kimini
5. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : karşı
6. بَعْضٍ (BAŽ) = beǎ'Din : kimine
7. مِنْهُمْ (MNHM) = minhum : onlardan
8. مَنْ (MN) = men : kimine
9. كَلَّمَ (KLM) = kelleme : konuştu
10. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
11. وَرَفَعَ (VRFA) = ve rafeǎ : ve yükseltti
12. بَعْضَهُمْ (BAŽHM) = beǎ'Dehum : kimini de
13. دَرَجَاتٍ (D̃RCET) = deracātin : derecelerle
14. وَاتَيْنَا (V ËTYNE) = ve āteynā : ve verdik
15. عِيسَى (AYS) = ǐysā : Îsa'ya
16. ابْنَ (EBN) = bne : oğlu
17. مَرْيَمَ (MRYM) = meryeme : Meryem
18. الْبَيِّنَاتِ (ELBYNET) = l-beyyināti : açık deliller
19. وَأَيَّدْنَاهُ (VÊYD̃NEH) = ve eyyednāhu : ve onu destekledik
20. بِرُوحِ (BRVḪ) = birūHi : Ruh ile
21. الْقُدُسِ (ELGD̃S) = l-ḳudusi : Kudüs
22. وَلَوْ (VLV) = velev : ve eğer
23. شَاءَ (ŞEÙ) = şā'e : dileseydi
24. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
25. مَا (ME) = mā :
26. اقْتَتَلَ (EGTTL) = ḳtetele : öldürmezlerdi
27. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseleri (milletleri)
28. مِنْ (MN) = min :
29. بَعْدِهِمْ (BAD̃HM) = beǎ'dihim : onların arkasından gelen
30. مِنْ (MN) = min :
31. بَعْدِ (BAD̃) = beǎ'di : sonra
32. مَا (ME) = mā :
33. جَاءَتْهُمُ (CEÙTHM) = cā'ethumu : gelmiş olduktan
34. الْبَيِّنَاتُ (ELBYNET) = l-beyyinātu : açık deliller
35. وَلَٰكِنِ (VLKN) = velākini : fakat
36. اخْتَلَفُوا (EḢTLFVE) = ḣtelefū : anlaşmazlığa düştüler
37. فَمِنْهُمْ (FMNHM) = feminhum : onlardan
38. مَنْ (MN) = men : kimileri
39. امَنَ ( ËMN) = āmene : inandı
40. وَمِنْهُمْ (VMNHM) = ve minhum : ve onlardan
41. مَنْ (MN) = men : kimi de
42. كَفَرَ (KFR) = kefera : inkar etti
43. وَلَوْ (VLV) = velev : eğer
44. شَاءَ (ŞEÙ) = şā'e : dileseydi
45. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
46. مَا (ME) = mā :
47. اقْتَتَلُوا (EGTTLVE) = ḳtetelū : birbirlerini öldürmezlerdi
48. وَلَٰكِنَّ (VLKN) = velākinne : ama
49. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
50. يَفْعَلُ (YFAL) = yef'ǎlu : yapar
51. مَا (ME) = mā : şeyi
52. يُرِيدُ (YRYD̃) = yurīdu : dilediği
işte o | elçiler ki | üstün kıldık | kimini | karşı | kimine | onlardan | kimine | konuştu | Allah | ve yükseltti | kimini de | derecelerle | ve verdik | Îsa'ya | oğlu | Meryem | açık deliller | ve onu destekledik | Ruh ile | Kudüs | ve eğer | dileseydi | Allah | | öldürmezlerdi | kimseleri (milletleri) | | onların arkasından gelen | | sonra | | gelmiş olduktan | açık deliller | fakat | anlaşmazlığa düştüler | onlardan | kimileri | inandı | ve onlardan | kimi de | inkar etti | eğer | dileseydi | Allah | | birbirlerini öldürmezlerdi | ama | Allah | yapar | şeyi | dilediği |

[] [RSL] [FŽL] [BAŽ] [] [BAŽ] [] [] [KLM] [] [RFA] [BAŽ] [D̃RC] [ETY] [] [BNY] [] [BYN] [EYD̃] [RVḪ] [GD̃S] [] [ŞYE] [] [] [GTL] [] [] [BAD̃] [] [BAD̃] [] [CYE] [BYN] [] [ḢLF] [] [] [EMN] [] [] [KFR] [] [ŞYE] [] [] [GTL] [] [] [FAL] [] [RVD̃]
TLK ELRSL FŽLNE BAŽHM AL BAŽ MNHM MN KLM ELLH VRFA BAŽHM D̃RCET V ËTYNE AYS EBN MRYM ELBYNET VÊYD̃NEH BRVḪ ELGD̃S VLV ŞEÙ ELLH ME EGTTL ELZ̃YN MN BAD̃HM MN BAD̃ ME CEÙTHM ELBYNET VLKN EḢTLFVE FMNHM MN ËMN VMNHM MN KFR VLV ŞEÙ ELLH ME EGTTLVE VLKN ELLH YFAL ME YRYD̃

tilke r-rusulu feDDelnā beǎ'Dehum ǎlā beǎ'Din minhum men kelleme llahu ve rafeǎ beǎ'Dehum deracātin ve āteynā ǐysā bne meryeme l-beyyināti ve eyyednāhu birūHi l-ḳudusi velev şā'e llahu ḳtetele elleƶīne min beǎ'dihim min beǎ'di cā'ethumu l-beyyinātu velākini ḣtelefū feminhum men āmene ve minhum men kefera velev şā'e llahu ḳtetelū velākinne llahe yef'ǎlu yurīdu
تلك الرسل فضلنا بعضهم على بعض منهم من كلم الله ورفع بعضهم درجات وآتينا عيسى ابن مريم البينات وأيدناه بروح القدس ولو شاء الله ما اقتتل الذين من بعدهم من بعد ما جاءتهم البينات ولكن اختلفوا فمنهم من آمن ومنهم من كفر ولو شاء الله ما اقتتلوا ولكن الله يفعل ما يريد

 » 2 / Bakara  Suresi: 253
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
تلك | TLK tilke işte o These
الرسل ر س ل | RSL ELRSL r-rusulu elçiler ki (are) the Messengers
فضلنا ف ض ل | FŽL FŽLNE feDDelnā üstün kıldık We (have) preferred
بعضهم ب ع ض | BAŽ BAŽHM beǎ'Dehum kimini some of them
على | AL ǎlā karşı over
بعض ب ع ض | BAŽ BAŽ beǎ'Din kimine others.
منهم | MNHM minhum onlardan Among them
من | MN men kimine (were those with) whom
كلم ك ل م | KLM KLM kelleme konuştu spoke
الله | ELLH llahu Allah Allah,
ورفع ر ف ع | RFA VRFA ve rafeǎ ve yükseltti and He raised
بعضهم ب ع ض | BAŽ BAŽHM beǎ'Dehum kimini de some of them
درجات د ر ج | D̃RC D̃RCET deracātin derecelerle (in) degrees.
وآتينا ا ت ي | ETY V ËTYNE ve āteynā ve verdik And We gave
عيسى | AYS ǐysā Îsa'ya Isa,
ابن ب ن ي | BNY EBN bne oğlu son
مريم | MRYM meryeme Meryem (of) Maryam,
البينات ب ي ن | BYN ELBYNET l-beyyināti açık deliller the clear proofs
وأيدناه ا ي د | EYD̃ VÊYD̃NEH ve eyyednāhu ve onu destekledik and We supported him
بروح ر و ح | RVḪ BRVḪ birūHi Ruh ile with Spirit
القدس ق د س | GD̃S ELGD̃S l-ḳudusi Kudüs [the] Holy.
ولو | VLV velev ve eğer And if
شاء ش ي ا | ŞYE ŞEÙ şā'e dileseydi (had) willed
الله | ELLH llahu Allah Allah
ما | ME not
اقتتل ق ت ل | GTL EGTTL ḳtetele öldürmezlerdi (would have) fought each other
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri (milletleri) those who
من | MN min (came) from
بعدهم ب ع د | BAD̃ BAD̃HM beǎ'dihim onların arkasından gelen after them,
من | MN min from
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra after
ما | ME [what]
جاءتهم ج ي ا | CYE CEÙTHM cā'ethumu gelmiş olduktan came to them
البينات ب ي ن | BYN ELBYNET l-beyyinātu açık deliller the clear proofs.
ولكن | VLKN velākini fakat [And] but
اختلفوا خ ل ف | ḢLF EḢTLFVE ḣtelefū anlaşmazlığa düştüler they differed,
فمنهم | FMNHM feminhum onlardan [so] of them
من | MN men kimileri (are some) who
آمن ا م ن | EMN ËMN āmene inandı believed
ومنهم | VMNHM ve minhum ve onlardan and of them
من | MN men kimi de (are some) who
كفر ك ف ر | KFR KFR kefera inkar etti denied.
ولو | VLV velev eğer And if
شاء ش ي ا | ŞYE ŞEÙ şā'e dileseydi (had) willed
الله | ELLH llahu Allah Allah
ما | ME not
اقتتلوا ق ت ل | GTL EGTTLVE ḳtetelū birbirlerini öldürmezlerdi they (would have) fought each other,
ولكن | VLKN velākinne ama [and] but
الله | ELLH llahe Allah Allah
يفعل ف ع ل | FAL YFAL yef'ǎlu yapar does
ما | ME şeyi what
يريد ر و د | RVD̃ YRYD̃ yurīdu dilediği He intends.

2:253 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

işte o | elçiler ki | üstün kıldık | kimini | karşı | kimine | onlardan | kimine | konuştu | Allah | ve yükseltti | kimini de | derecelerle | ve verdik | Îsa'ya | oğlu | Meryem | açık deliller | ve onu destekledik | Ruh ile | Kudüs | ve eğer | dileseydi | Allah | | öldürmezlerdi | kimseleri (milletleri) | | onların arkasından gelen | | sonra | | gelmiş olduktan | açık deliller | fakat | anlaşmazlığa düştüler | onlardan | kimileri | inandı | ve onlardan | kimi de | inkar etti | eğer | dileseydi | Allah | | birbirlerini öldürmezlerdi | ama | Allah | yapar | şeyi | dilediği |

[] [RSL] [FŽL] [BAŽ] [] [BAŽ] [] [] [KLM] [] [RFA] [BAŽ] [D̃RC] [ETY] [] [BNY] [] [BYN] [EYD̃] [RVḪ] [GD̃S] [] [ŞYE] [] [] [GTL] [] [] [BAD̃] [] [BAD̃] [] [CYE] [BYN] [] [ḢLF] [] [] [EMN] [] [] [KFR] [] [ŞYE] [] [] [GTL] [] [] [FAL] [] [RVD̃]
TLK ELRSL FŽLNE BAŽHM AL BAŽ MNHM MN KLM ELLH VRFA BAŽHM D̃RCET V ËTYNE AYS EBN MRYM ELBYNET VÊYD̃NEH BRVḪ ELGD̃S VLV ŞEÙ ELLH ME EGTTL ELZ̃YN MN BAD̃HM MN BAD̃ ME CEÙTHM ELBYNET VLKN EḢTLFVE FMNHM MN ËMN VMNHM MN KFR VLV ŞEÙ ELLH ME EGTTLVE VLKN ELLH YFAL ME YRYD̃

tilke r-rusulu feDDelnā beǎ'Dehum ǎlā beǎ'Din minhum men kelleme llahu ve rafeǎ beǎ'Dehum deracātin ve āteynā ǐysā bne meryeme l-beyyināti ve eyyednāhu birūHi l-ḳudusi velev şā'e llahu ḳtetele elleƶīne min beǎ'dihim min beǎ'di cā'ethumu l-beyyinātu velākini ḣtelefū feminhum men āmene ve minhum men kefera velev şā'e llahu ḳtetelū velākinne llahe yef'ǎlu yurīdu
تلك الرسل فضلنا بعضهم على بعض منهم من كلم الله ورفع بعضهم درجات وآتينا عيسى ابن مريم البينات وأيدناه بروح القدس ولو شاء الله ما اقتتل الذين من بعدهم من بعد ما جاءتهم البينات ولكن اختلفوا فمنهم من آمن ومنهم من كفر ولو شاء الله ما اقتتلوا ولكن الله يفعل ما يريد

[] [ر س ل] [ف ض ل] [ب ع ض] [] [ب ع ض] [] [] [ك ل م] [] [ر ف ع] [ب ع ض] [د ر ج] [ا ت ي] [] [ب ن ي] [] [ب ي ن] [ا ي د] [ر و ح] [ق د س] [] [ش ي ا] [] [] [ق ت ل] [] [] [ب ع د] [] [ب ع د] [] [ج ي ا] [ب ي ن] [] [خ ل ف] [] [] [ا م ن] [] [] [ك ف ر] [] [ش ي ا] [] [] [ق ت ل] [] [] [ف ع ل] [] [ر و د]

 » 2 / Bakara  Suresi: 253
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
تلك | TLK tilke işte o These
Te,Lam,Kef,
400,30,20,
DEM – feminine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
الرسل ر س ل | RSL ELRSL r-rusulu elçiler ki (are) the Messengers
Elif,Lam,Re,Sin,Lam,
1,30,200,60,30,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
فضلنا ف ض ل | FŽL FŽLNE feDDelnā üstün kıldık We (have) preferred
Fe,Dad,Lam,Nun,Elif,
80,800,30,50,1,
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
بعضهم ب ع ض | BAŽ BAŽHM beǎ'Dehum kimini some of them
Be,Ayn,Dad,He,Mim,
2,70,800,5,40,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
على | AL ǎlā karşı over
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
بعض ب ع ض | BAŽ BAŽ beǎ'Din kimine others.
Be,Ayn,Dad,
2,70,800,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
منهم | MNHM minhum onlardan Among them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
من | MN men kimine (were those with) whom
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
كلم ك ل م | KLM KLM kelleme konuştu spoke
Kef,Lam,Mim,
20,30,40,
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
ورفع ر ف ع | RFA VRFA ve rafeǎ ve yükseltti and He raised
Vav,Re,Fe,Ayn,
6,200,80,70,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
بعضهم ب ع ض | BAŽ BAŽHM beǎ'Dehum kimini de some of them
Be,Ayn,Dad,He,Mim,
2,70,800,5,40,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
درجات د ر ج | D̃RC D̃RCET deracātin derecelerle (in) degrees.
Dal,Re,Cim,Elif,Te,
4,200,3,1,400,
N – accusative feminine plural indefinite noun
اسم منصوب
وآتينا ا ت ي | ETY V ËTYNE ve āteynā ve verdik And We gave
Vav,,Te,Ye,Nun,Elif,
6,,400,10,50,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
عيسى | AYS ǐysā Îsa'ya Isa,
Ayn,Ye,Sin,,
70,10,60,,
"PN – accusative proper noun → Jesus"
اسم علم منصوب
ابن ب ن ي | BNY EBN bne oğlu son
Elif,Be,Nun,
1,2,50,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
مريم | MRYM meryeme Meryem (of) Maryam,
Mim,Re,Ye,Mim,
40,200,10,40,
"PN – genitive feminine proper noun → Maryam"
اسم علم مجرور بالفتحة بدلاً من الكسرة لأنه ممنوع من الصرف
البينات ب ي ن | BYN ELBYNET l-beyyināti açık deliller the clear proofs
Elif,Lam,Be,Ye,Nun,Elif,Te,
1,30,2,10,50,1,400,
N – accusative feminine plural noun
اسم منصوب
وأيدناه ا ي د | EYD̃ VÊYD̃NEH ve eyyednāhu ve onu destekledik and We supported him
Vav,,Ye,Dal,Nun,Elif,He,
6,,10,4,50,1,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بروح ر و ح | RVḪ BRVḪ birūHi Ruh ile with Spirit
Be,Re,Vav,Ha,
2,200,6,8,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
القدس ق د س | GD̃S ELGD̃S l-ḳudusi Kudüs [the] Holy.
Elif,Lam,Gaf,Dal,Sin,
1,30,100,4,60,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
ولو | VLV velev ve eğer And if
Vav,Lam,Vav,
6,30,6,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الواو استئنافية
حرف شرط
شاء ش ي ا | ŞYE ŞEÙ şā'e dileseydi (had) willed
Şın,Elif,,
300,1,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
ما | ME not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
اقتتل ق ت ل | GTL EGTTL ḳtetele öldürmezlerdi (would have) fought each other
Elif,Gaf,Te,Te,Lam,
1,100,400,400,30,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri (milletleri) those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
من | MN min (came) from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعدهم ب ع د | BAD̃ BAD̃HM beǎ'dihim onların arkasından gelen after them,
Be,Ayn,Dal,He,Mim,
2,70,4,5,40,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
N – genitive noun
اسم مجرور
ما | ME [what]
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
جاءتهم ج ي ا | CYE CEÙTHM cā'ethumu gelmiş olduktan came to them
Cim,Elif,,Te,He,Mim,
3,1,,400,5,40,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
البينات ب ي ن | BYN ELBYNET l-beyyinātu açık deliller the clear proofs.
Elif,Lam,Be,Ye,Nun,Elif,Te,
1,30,2,10,50,1,400,
N – nominative feminine plural noun
اسم مرفوع
ولكن | VLKN velākini fakat [And] but
Vav,Lam,Kef,Nun,
6,30,20,50,
SUP – prefixed supplemental particle
AMD – amendment particle
الواو زائدة
حرف استدراك
اختلفوا خ ل ف | ḢLF EḢTLFVE ḣtelefū anlaşmazlığa düştüler they differed,
Elif,Hı,Te,Lam,Fe,Vav,Elif,
1,600,400,30,80,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فمنهم | FMNHM feminhum onlardan [so] of them
Fe,Mim,Nun,He,Mim,
80,40,50,5,40,
REM – prefixed resumption particle
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
جار ومجرور
من | MN men kimileri (are some) who
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
آمن ا م ن | EMN ËMN āmene inandı believed
,Mim,Nun,
,40,50,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
ومنهم | VMNHM ve minhum ve onlardan and of them
Vav,Mim,Nun,He,Mim,
6,40,50,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
من | MN men kimi de (are some) who
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
كفر ك ف ر | KFR KFR kefera inkar etti denied.
Kef,Fe,Re,
20,80,200,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
ولو | VLV velev eğer And if
Vav,Lam,Vav,
6,30,6,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الواو استئنافية
حرف شرط
شاء ش ي ا | ŞYE ŞEÙ şā'e dileseydi (had) willed
Şın,Elif,,
300,1,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
ما | ME not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
اقتتلوا ق ت ل | GTL EGTTLVE ḳtetelū birbirlerini öldürmezlerdi they (would have) fought each other,
Elif,Gaf,Te,Te,Lam,Vav,Elif,
1,100,400,400,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولكن | VLKN velākinne ama [and] but
Vav,Lam,Kef,Nun,
6,30,20,50,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
الواو استئنافية
حرف نصب من اخوات «ان»
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
يفعل ف ع ل | FAL YFAL yef'ǎlu yapar does
Ye,Fe,Ayn,Lam,
10,80,70,30,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
ما | ME şeyi what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يريد ر و د | RVD̃ YRYD̃ yurīdu dilediği He intends.
Ye,Re,Ye,Dal,
10,200,10,4,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |تِلْكَ: işte o | الرُّسُلُ: elçiler ki | فَضَّلْنَا: üstün kıldık | بَعْضَهُمْ: kimini | عَلَىٰ: karşı | بَعْضٍ: kimine | مِنْهُمْ: onlardan | مَنْ: kimine | كَلَّمَ: konuştu | اللَّهُ: Allah | وَرَفَعَ: ve yükseltti | بَعْضَهُمْ: kimini de | دَرَجَاتٍ: derecelerle | وَاتَيْنَا: ve verdik | عِيسَى: Îsa'ya | ابْنَ: oğlu | مَرْيَمَ: Meryem | الْبَيِّنَاتِ: açık deliller | وَأَيَّدْنَاهُ: ve onu destekledik | بِرُوحِ: Ruh ile | الْقُدُسِ: Kudüs | وَلَوْ: ve eğer | شَاءَ: dileseydi | اللَّهُ: Allah | مَا: | اقْتَتَلَ: öldürmezlerdi | الَّذِينَ: kimseleri (milletleri) | مِنْ: | بَعْدِهِمْ: onların arkasından gelen | مِنْ: | بَعْدِ: sonra | مَا: | جَاءَتْهُمُ: gelmiş olduktan | الْبَيِّنَاتُ: açık deliller | وَلَٰكِنِ: fakat | اخْتَلَفُوا: anlaşmazlığa düştüler | فَمِنْهُمْ: onlardan | مَنْ: kimileri | امَنَ: inandı | وَمِنْهُمْ: ve onlardan | مَنْ: kimi de | كَفَرَ: inkar etti | وَلَوْ: eğer | شَاءَ: dileseydi | اللَّهُ: Allah | مَا: | اقْتَتَلُوا: birbirlerini öldürmezlerdi | وَلَٰكِنَّ: ama | اللَّهَ: Allah | يَفْعَلُ: yapar | مَا: şeyi | يُرِيدُ: dilediği |
Kırık Meal (Harekesiz) : |تلك TLK işte o | الرسل ELRSL elçiler ki | فضلنا FŽLNE üstün kıldık | بعضهم BAŽHM kimini | على AL karşı | بعض BAŽ kimine | منهم MNHM onlardan | من MN kimine | كلم KLM konuştu | الله ELLH Allah | ورفع WRFA ve yükseltti | بعضهم BAŽHM kimini de | درجات D̃RCET derecelerle | وآتينا W ËTYNE ve verdik | عيسى AYS Îsa'ya | ابن EBN oğlu | مريم MRYM Meryem | البينات ELBYNET açık deliller | وأيدناه WÊYD̃NEH ve onu destekledik | بروح BRWḪ Ruh ile | القدس ELGD̃S Kudüs | ولو WLW ve eğer | شاء ŞEÙ dileseydi | الله ELLH Allah | ما ME | اقتتل EGTTL öldürmezlerdi | الذين ELZ̃YN kimseleri (milletleri) | من MN | بعدهم BAD̃HM onların arkasından gelen | من MN | بعد BAD̃ sonra | ما ME | جاءتهم CEÙTHM gelmiş olduktan | البينات ELBYNET açık deliller | ولكن WLKN fakat | اختلفوا EḢTLFWE anlaşmazlığa düştüler | فمنهم FMNHM onlardan | من MN kimileri | آمن ËMN inandı | ومنهم WMNHM ve onlardan | من MN kimi de | كفر KFR inkar etti | ولو WLW eğer | شاء ŞEÙ dileseydi | الله ELLH Allah | ما ME | اقتتلوا EGTTLWE birbirlerini öldürmezlerdi | ولكن WLKN ama | الله ELLH Allah | يفعل YFAL yapar | ما ME şeyi | يريد YRYD̃ dilediği |
Kırık Meal (Okunuş) : |tilke: işte o | r-rusulu: elçiler ki | feDDelnā: üstün kıldık | beǎ'Dehum: kimini | ǎlā: karşı | beǎ'Din: kimine | minhum: onlardan | men: kimine | kelleme: konuştu | llahu: Allah | ve rafeǎ: ve yükseltti | beǎ'Dehum: kimini de | deracātin: derecelerle | ve āteynā: ve verdik | ǐysā: Îsa'ya | bne: oğlu | meryeme: Meryem | l-beyyināti: açık deliller | ve eyyednāhu: ve onu destekledik | birūHi: Ruh ile | l-ḳudusi: Kudüs | velev: ve eğer | şā'e: dileseydi | llahu: Allah | : | ḳtetele: öldürmezlerdi | elleƶīne: kimseleri (milletleri) | min: | beǎ'dihim: onların arkasından gelen | min: | beǎ'di: sonra | : | cā'ethumu: gelmiş olduktan | l-beyyinātu: açık deliller | velākini: fakat | ḣtelefū: anlaşmazlığa düştüler | feminhum: onlardan | men: kimileri | āmene: inandı | ve minhum: ve onlardan | men: kimi de | kefera: inkar etti | velev: eğer | şā'e: dileseydi | llahu: Allah | : | ḳtetelū: birbirlerini öldürmezlerdi | velākinne: ama | llahe: Allah | yef'ǎlu: yapar | : şeyi | yurīdu: dilediği |
Kırık Meal (Transcript) : |TLK: işte o | ELRSL: elçiler ki | FŽLNE: üstün kıldık | BAŽHM: kimini | AL: karşı | BAŽ: kimine | MNHM: onlardan | MN: kimine | KLM: konuştu | ELLH: Allah | VRFA: ve yükseltti | BAŽHM: kimini de | D̃RCET: derecelerle | V ËTYNE: ve verdik | AYS: Îsa'ya | EBN: oğlu | MRYM: Meryem | ELBYNET: açık deliller | VÊYD̃NEH: ve onu destekledik | BRVḪ: Ruh ile | ELGD̃S: Kudüs | VLV: ve eğer | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | ME: | EGTTL: öldürmezlerdi | ELZ̃YN: kimseleri (milletleri) | MN: | BAD̃HM: onların arkasından gelen | MN: | BAD̃: sonra | ME: | CEÙTHM: gelmiş olduktan | ELBYNET: açık deliller | VLKN: fakat | EḢTLFVE: anlaşmazlığa düştüler | FMNHM: onlardan | MN: kimileri | ËMN: inandı | VMNHM: ve onlardan | MN: kimi de | KFR: inkar etti | VLV: eğer | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | ME: | EGTTLVE: birbirlerini öldürmezlerdi | VLKN: ama | ELLH: Allah | YFAL: yapar | ME: şeyi | YRYD̃: dilediği |
Abdulbaki Gölpınarlı : O peygamberlerden bâzısını bâzısına üstün ettik. Onlardan Allah'la konuşan var, bâzılarının da derecelerini yüceltmiştir. Meryemoğlu İsa'ya apaçık deliller verdik, onu, Rûh-ul-Kudüs'le kuvvetlendirdik. Allah dileseydi onlardan sonrakiler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra artık birbirlerini öldürmezlerdi. Ama gene de aykırılığa düştüler. İçlerinde inanan var, inanmayan var. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi, fakat Allah dilediğini, dilediği gibi yapar.
Adem Uğur : O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Allah onlardan bir kısmı ile konuşmuş, bazılarını da derece derece yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık mucizeler verdik ve onu Rûhu'l-Kudüs ile güçlendirdik. Allah dileseydi o peygamberlerden sonra gelen milletler, kendilerine açık deliller geldikten sonra birbirleriyle savaşmazlardı. Fakat onlar ihtilafa düştüler de içlerinden kimi iman etti, kimi de inkâr etti. Allah dileseydi onlar savaşmazlardı; lâkin Allah dilediğini yapar.
Ahmed Hulusi : İşte o Rasûllerden bazısını bazısından daha üst özellikli kıldık. Onlardan kimi Allâh kelâmına muhatap oldu, kimini de derecelerle daha yükseltti. Meryemoğlu İsa'ya da açık deliller verdik, varlığında açığa çıkan Ruh-ül Kuds (kutsal kuvveler) ile teyit ettik. . . Eğer Allâh dileseydi, onlardan sonraki toplumlar kendilerine açık deliller ulaştığı hâlde birbirlerini öldürmezdi. Fakat fikir ayrılığına düştüler, kimi iman etti kimi de inkâr etti. Eğer Allâh dilemiş olsaydı birbirlerini öldürmezlerdi. . . Ne var ki Allâh dilediğini yapar.
Ahmet Tekin : O görevlendirdiğimiz rasullerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Onlardan bazılarıyla Allah konuştu. Bazılarının da mertebelerini, makamlarını yükseltti. Meryem’in oğlu Îsâ’ya ayan beyan âyetler, mûcizeler verdik. Onu, kâinattaki tabiî, dinî, sosyal, siyasî ve ekonomik düzeni içeren, ihyâ eden, insanları ve toplumları pislikten arındıran kitabı getiren elçi Cebrâil ile destekledik. Eğer Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, bu peygamberlerden sonra gelen ümmetleri, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat ayrı baş çekerek ihtilâfa düştüler. İçlerinden kimi Allah’a ve peygamberlerine iman etti. Kimi de Allah’ı ve peygamberlerini inkâr etti. Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat Allah istediği kanunları koyuyor, her an iradesinin tecellisini icraya devam ediyor.
Ahmet Varol : İşte biz bu peygamberlerin bazılarını bazılarına üstün kıldık. Onların içinde Allah'ın kendileriyle konuştukları vardır. Bazılarını ise derecelerle yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya da açık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kuds ile destekledik. Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler kendilerine açık belgeler geldikten sonra birbirleriyle çarpışmazlardı. Ama onlar ayrılığa düştüler; kimisi iman etti, kimisi de inkar etti. Allah dileseydi onlar birbirleriyle çarpışmazlardı. Ama Allah istediğini yapar.
Ali Bulaç : İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah'ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya apaçık belgeler verdik ve O'nu Ruhu'l-Kudüs'le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet)ler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi inkâr etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapandır.
Ali Fikri Yavuz : Bu (sûrede sözü geçen) peygamberlerin bir kısmını, kendilerine verilen özelliklerle diğerlerinden üstün kıldık. O peygamberlerden, (arada vasıta olmadan) Allah’ın sözleştiği (Hz. Mûsâ gibi) peygamber var! ve bazılarını da derece bakımından Allah yükseklere çıkarmıştır. Meryem’in oğlu Îsa’ya o açık mûcizeleri verdik ve kendisini melek (Cebrâil aleyhisselâm) ile kuvvetlendirdik. Eğer Allah dileseydi, peygamberlerden sonra gelen ümmetler, kendilerine hidayete ulaştırıcı o apaçık mûcizeler ve deliller geldikten sonra birbirini öldürmezlerdi. Fakat ihtilâfa (ayrılığa) düştüler. Sonunda kimi iman etti, kimi de küfre saptı. Yine Allah dileseydi birbirinin kanına girmezlerdi. Fakat Allah dilediği şeyi yapar.
Bekir Sadak : Iste bu peygamberlerden bir kismini digerlerinden ustun kildik. Onlardan Allah'in kendilerine hitabettgi, derecelerle yukselttikleri vardir. Meryem oglu Isa'ya belgeler verdik, onu Ruhul Kudus'le destekledik. Allah dileseydi, belgeler kendilerine geldikten sonra, peygamberlerin ardindan birbirlerini oldurmezlerdi. Fakat ayriliga dustuler, kimi inandi, kimi inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini oldurmezlerdi, lakin Allah istedigini yapar. *
Celal Yıldırım : İşte bu peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık ; onlardan, Allah'ın kendileriyle söyleştiği kimseler vardır ve bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık belgeler verdik ve onu Rûhulkuds (Melek Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi bunların arkasından gelen (ümmet)ler kendilerine açık belgeler geldikten sonra artık birbirlerini öldürmezlerdi. Ama (her şeye rağmen) ayrılıp sürtüştüler : Kimi imân etti, kimi küfre saptı; fakat Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ne var ki Allah dilediğini işler.
Diyanet İşleri : İşte peygamberler! Biz, onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. İçlerinden, Allah’ın konuştukları vardır. Bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa’ya ise açık deliller verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasından gelen (millet)ler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ayrılığa düştüler. Onlardan inananlar da vardı, inkâr edenler de. Yine Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin Allah dilediğini yapar.
Diyanet İşleri (eski) : İşte bu peygamberlerden bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Onlardan Allah'ın kendilerine hitabettiği, derecelerle yükselttikleri vardır. Meryem oğlu İsa'ya belgeler verdik, onu Ruhul Kudüs'le destekledik. Allah dileseydi, belgeler kendilerine geldikten sonra, peygamberlerin ardından birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ayrılığa düştüler, kimi inandı, kimi inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi, lakin Allah istediğini yapar.
Diyanet Vakfi : O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Allah onlardan bir kısmı ile konuşmuş, bazılarını da derece derece yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık mucizeler verdik ve onu Rûhu'l-Kudüs ile güçlendirdik. Allah dileseydi o peygamberlerden sonra gelen milletler, kendilerine açık deliller geldikten sonra birbirleriyle savaşmazlardı. Fakat onlar ihtilafa düştüler de içlerinden kimi iman etti, kimi de inkâr etti. Allah dileseydi onlar savaşmazlardı; lâkin Allah dilediğini yapar.
Edip Yüksel : O elçilerin bazısına diğerlerinden daha fazla lütufta bulunduk. Örneğin, kimileriyle ALLAH konuştu, kimilerini de derecelerle yükseltti. Meryem oğlu İsa'ya apaçık deliller verdik ve onu Kutsal Ruh ile destekledik. ALLAH dileseydi, onların ardından gelenler kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirleriyle kavga etmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler. Kimisi inandı, kimisi inkar etti. ALLAH dileseydi birbirleriyle savaşmazlardı. Fakat, ALLAH dilediğini yapar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O işaret olunan resuller yok mu, biz onların bazısını, bazısından üstün kıldık. İçlerinden kimi var ki Allah, kendisiyle konuştu, bazısını da derecelerle daha yükseklere çıkardı. Biz Meryem oğlu İsa'ya da o delilleri verdik ve kendisini Rûhu'l- Kudüs (Cebrail) ile kuvvetlendirdik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasındaki ümmetler, kendilerine o deliller geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat ihtilâfa düştüler, kimi iman etti, kimi inkâr etti. Yine Allah dileseydi, birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat Allah dilediğini yapar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz, o işaret edilen peygamberlerden kimini kiminden üstün kıldık. İçlerinden kimi ile Allah konuştu, kimini de daha yüksek derecelere çıkardı. Meryem oğlu İsa'ya da o açık delilleri ve mucizeleri verdik ve kendisini Cebrail ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, onlardan sonraki milletler kendilerine o açık deliller geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler, kimi inandı, kimi inkar etti. Yine Allah dileseydi, birbirlerinin kanına girmezlerdi. Ne varki Allah, dilediğini yapar.
Elmalılı Hamdi Yazır : O işaret olunan Resuller, biz onların bazısını bazısından efdal kıldık, içlerinden kimi var Allah kelâmına Kelim etti, bazısını da derecelerle daha yükseklere çıkardı, Meryemin oğlu İsaya da o beyyineleri verdik ve kendisini Ruhul'kudüs ile te'yid eyledik, eğer Allah dilese idi bunların arkasındaki ümmetler, kendilerine o beyyineler geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi, ve lâkin ıhtilâfa düştüler kimi iman etti kimi küfür, yine Allah dilese idi birbirlerinin kanına girmezlerdi ve lakin Allah ne isterse yapar
Fizilal-il Kuran : İşte şu peygamberler. Bunların bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Onlardan kimileri ile Allah konuştu, kimilerini de derecelerce yükseltti. Meryem oğlu İsa'ya açık mucizeler verdik, O'nu Ruh-ul Kuds aracılığı ile destekledik. Eğer Allah öyle dileseydi, bu peygamberlerin arkasından gelen ümmetler, kendilerine açık belgeler geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat onlar anlaşmazlığa düştüler. Onlardan kimi iman etti, kimi de kâfir oldu. Eğer Allah öyle dileseydi, onlar birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah neyi dilerse onu yapar.
Gültekin Onan : İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan Tanrı'nın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya apaçık belgeler verdik ve O'nu Ruhul'l-Kudüs ile destekledik. Şayet Tanrı dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet)ler birbirlerini öldürmezdi. Ancak, ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi küfretti. Tanrı dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Tanrı dilediğini yapandır.
Hakkı Yılmaz : "İşte elçiler; Biz onların bazısını bazısı üzerine fazlalıklı kıldık. Onlardan bir kısmı Allah'ın tek taraflı olarak söz söylediği/ yaraladığı, sıkıntılar çektirdiği ve bazısının derecelerini fazlalıklı kıldığı kimselerdir. Ve Meryem oğlu Îsâ'ya açık kanıtlar verdik ve o'nu Allah'ın vahyi ile güçlendirdik. Ve eğer Allah dileseydi onların ardından gelenler, açık mesajlar kendilerine ulaştıktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Velâkin ayrılığa düştüler de onlardan bazısı iman etti, bazısı küfretti; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetti. Ve eğer Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Velâkin, Allah dilediğini yapar. "
Hasan Basri Çantay : (Bu sûrede zikredilen) o peygamberler (yok mu?) biz onların kimine kiminden üstün meziyyetler verdik. Allah onlardan biri ile söyleşmiş, birini de birçok derecelerle yükseltmişdir. Meryem'in oğlu İsa'ya o beyyineleri (açık âyetleri, burhanları, mu'cizeleri) biz verdik ve onu Ruhul kuds (Cebrâîl) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi onların arkasındaki (ümmet) ler, kendilerine o apaçık bürhanlar geldikten sonra, birbirini öldürmez (ler) di. Fakat ihtilâfa düşdüler. Binnetîce onlardan kimi îman etdi, kimi küfre sapdı. Eğer Allah dileseydi birbirini öldürmezlerdi. Şu var ki Allah ne dilerse yapar.
Hayrat Neşriyat : İşte bu peygamberler ki, (biz) onların bazı sını bazısına üstün kıldık. İçle rinden kimi var ki, Allah (onunla bizzat) ko nuşmuş, bazıla rını da dereceler le yükseltmiştir. Mer yem oğlu Îsâ’ya ise apaçık delil ler (mu'cize ler) verdik ve onu Rûhü’l-Kudüs (Cebrâîl) ile takviye ettik. Hâlbuki Allah dileseydi, onlar dan son raki ler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi; fa kat (kullarını hayra ve şerre kābil kılarak, irâ de lerinde serbest bı rak tığı için) ihtilâfa düştüler. Bunun ü zerine onlardan bir kısmı îmân etti, bir kısmı da inkâretti. Hâlbuki Allah dileseydi (onlar aslâ) bir bir lerini öldürmez lerdi; fakat Allah, dilediğini yapar.
İbni Kesir : Şu peygamberler onlardan kimini kiminden üstün kıldık. Allah, onlardan kimiyle söyleşmiş, kimini de derecelerle yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya da açık deliller verdik. Ve onu Ruh'ul-Kudüs ile destekledik. Eğer Allah dilesydi; onların arkasındakiler; kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ihtilafa düştüler, sonra onlardan kimi inandı, kimi de inkar etti. Allah dileseydi; birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak Allah, istediğini yapar.
İskender Evrenosoğlu : İşte Biz, o resûllerden bir kısmını, diğerlerinin üzerine faziletli kıldık. Allah, onlardan kimiyle konuştu, kimini de derecelerle yükseltti. Ve Biz, Meryem'in oğlu İsa'ya beyyineler verdik. Ve onu Ruh'ûl Kudüs ile destekledik (doğruladık). Eğer Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine beyyineler (ispat vasıtaları) geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin ayrılığa düştüler. O zaman onlardan kimi îmân etti, kimi de inkâr etti. Eğer Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin Allah, dilediği şeyi yapar.
Muhammed Esed : Bu elçilerin bazılarına diğerlerinden daha fazla meziyetler bahşettik: İçlerinden kimi ile Allah (bizzat) konuşmuş, kimini de daha üst derecelere yükseltmiştir. Biz, Meryem oğlu İsa'ya hakikatin tüm kanıtlarını bahşettik ve o'nu kutsal ilham ile destekledik. Ve eğer Allah dileseydi, o (elçiler)den sonra gelenler, kendilerine hakikatin bütün kanıtları geldikten sonra birbirleriyle çatışmazlardı; ancak (vaki olduğu üzere) onlar karşıt görüşlere kapıldılar ve bazıları imana ererken diğerleri hakikati inkara yöneldi. Buna rağmen Allah dileseydi, birbirleriyle çatışmazlardı. Ama Allah dilediğini yapar.
Ömer Nasuhi Bilmen : O resûller yok mu, Biz onların bazılarını bazıları üzerine tafdil ettik. Onlardan kimi vardır ki, Allah Teâlâ onunla mükâlemede bulunmuştur. Bazılarına da yüksek dereceler vermiştir. Meryem'in oğlu İsa'ya da beyyineler verdik ve onu Rûhu'lKudüs ile teyid eyledik. Eğer Allah Teâlâ dileseydi onlardan sonrakiler, kendilerine o beyyineler geldikten sonra birbirini öldürüp durmazlardı. Fakat ihtilâfa düştüler, artık onlardan kimi imân etti ve onlardan kimi de kâfir oldu ve eğer Allah Teâlâ dilemiş olsaydı mukatelede bulunmazlardı ve lâkin Hak Teâlâ neyi irâde ederse onu yapar.
Ömer Öngüt : Biz o peygamberlerden kimini kiminden üstün kıldık. Allah onlardan kimileri ile konuşmuş, bazılarının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya da açık mucizeler verdik ve onu kudsî ruhla destekledik. Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat onlar ihtilâfa düştüler. Kimileri inandı, kimileri de küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat Allah dilediğini yapar.
Şaban Piriş : İşte, bu peygamberlerdir ki biz, onların bir kısmını bir kısmından üstün kıldık. Allah, onlardan bir kısmıyla konuşmuş ve bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa’ya da açık belgeler verdik ve O’nu Ruhu'l- Kudüs ile destekledik. Allah dilemiş olsaydı, kendilerine açık belgeler geldikten sonra o peygamberlerin ardından gelenler birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat, onlar ihtilafa düşüp bir kısmı iman etti, bir kısmı da kafir oldu. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat, Allah, dilediğini yapar.
Suat Yıldırım : Biz, o peygamberlerin kimini kimine üstün kıldık. Allah onlardan bazısına hitap buyurdu, bazısını birçok derecelerle yükseltti. Meryem’in oğlu Îsâ’ya da o açık belgeleri, mûcizeleri verdik ve onu Rûhulkudüs ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, onların peşlerinden gelenler kendilerine açık delillerin gelmesine rağmen, birbirleriyle savaşmazlardı. Lâkin ihtilâfa düştüler de onlardan bir kısmı iman, bir kısmı ise inkâr etti. Şayet Allah dileseydi onlar birbirleri ile savaşmazlardı, lâkin şu var ki Allah dilediği her şeyi yapar.
Süleyman Ateş : İşte o elçilerden kimini kiminden üstün kıldık. Allâh onlardan kimine konuştu, kimini de derecelerle yükseltti. Meryem oğlu Îsâ'ya da açık deliller verdik ve onu Ruh'ül-Kudüs ile destekledik. Allâh dileseydi onların arkasından gelen milletler, kendilerine açık deliller gelmiş olduktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler, onlardan kimi inandı, kimi de inkâr etti. Allâh dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allâh dilediğini yapar.
Tefhim-ul Kuran : İşte bu peygamberler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah'ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudûs'le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet) ler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi de küfretti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapandır.
Ümit Şimşek : İşte bu peygamberlere Biz birbirinden farklı üstünlükler verdik. Onlardan kimiyle Allah bizzat konuştu; bazılarını da derece derece yükseltti. Meryem oğlu İsa'ya ise apaçık deliller verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs ile güçlendirdik. Eğer Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine bu kadar açık deliller ulaşmışken birbirleriyle çatışmazlardı. Lâkin anlaşmazlığa düştüler ve onlardan iman eden de oldu, inkâr eden de. Allah dileseydi onlar birbirleriyle çatışmazlardı; fakat Allah murad ettiği şeyi yapar.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte resuller! Biz onların bazısını bazısına üstün kılmışızdır. Allah, onlardan bazısıyla konuşmuştur. Bazılarını da derecelerle yüceltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık ayetler verdik ve onu Ruhulkudüs'le güçlendirdik. Allah dileseydi, onların ardından gelenler, açık-seçik mesajlar kendilerine ulaştıktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak tartışmaya girdiler de içlerinden bazısı iman etti, bazısı küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ne var ki, Allah dilediğini yapıyor.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}