» 2 / Bakara  269:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

 » 2 / Bakara  Suresi: 269
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. يُؤْتِي (YÙTY) = yu'tī : verir
2. الْحِكْمَةَ (ELḪKMT) = l-Hikmete : Hikmeti
3. مَنْ (MN) = men : kimseye
4. يَشَاءُ (YŞEÙ) = yeşā'u : dilediği
5. وَمَنْ (VMN) = ve men : ve kimse
6. يُؤْتَ (YÙT) = yu'te : verilen
7. الْحِكْمَةَ (ELḪKMT) = l-Hikmete : Hikmet
8. فَقَدْ (FGD̃) = feḳad : elbette
9. أُوتِيَ (ÊVTY) = ūtiye : verilmiştir
10. خَيْرًا (ḢYRE) = ḣayran : hayır
11. كَثِيرًا (KS̃YRE) = keṧīran : çok
12. وَمَا (VME) = ve mā :
13. يَذَّكَّرُ (YZ̃KR) = yeƶƶekkeru : bunu anlamaz
14. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkası
15. أُولُو (ÊVLV) = ūlū : sahiplerinden
16. الْأَلْبَابِ (ELÊLBEB) = l-elbābi : akıl
verir | Hikmeti | kimseye | dilediği | ve kimse | verilen | Hikmet | elbette | verilmiştir | hayır | çok | | bunu anlamaz | başkası | sahiplerinden | akıl |

[ETY] [ḪKM] [] [ŞYE] [] [ETY] [ḪKM] [] [ETY] [ḢYR] [KS̃R] [] [Z̃KR] [] [EVL] [LBB]
YÙTY ELḪKMT MN YŞEÙ VMN YÙT ELḪKMT FGD̃ ÊVTY ḢYRE KS̃YRE VME YZ̃KR ÎLE ÊVLV ELÊLBEB

yu'tī l-Hikmete men yeşā'u ve men yu'te l-Hikmete feḳad ūtiye ḣayran keṧīran ve mā yeƶƶekkeru illā ūlū l-elbābi
يؤتي الحكمة من يشاء ومن يؤت الحكمة فقد أوتي خيرا كثيرا وما يذكر إلا أولو الألباب

 » 2 / Bakara  Suresi: 269
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يؤتي ا ت ي | ETY YÙTY yu'tī verir He grants
الحكمة ح ك م | ḪKM ELḪKMT l-Hikmete Hikmeti [the] wisdom
من | MN men kimseye (to) whom
يشاء ش ي ا | ŞYE YŞEÙ yeşā'u dilediği He wills,
ومن | VMN ve men ve kimse and whoever
يؤت ا ت ي | ETY YÙT yu'te verilen is granted
الحكمة ح ك م | ḪKM ELḪKMT l-Hikmete Hikmet [the] wisdom,
فقد | FGD̃ feḳad elbette then certainly
أوتي ا ت ي | ETY ÊVTY ūtiye verilmiştir he is granted
خيرا خ ي ر | ḢYR ḢYRE ḣayran hayır good
كثيرا ك ث ر | KS̃R KS̃YRE keṧīran çok abundant.
وما | VME ve mā And none
يذكر ذ ك ر | Z̃KR YZ̃KR yeƶƶekkeru bunu anlamaz remembers
إلا | ÎLE illā başkası except
أولو ا و ل | EVL ÊVLV ūlū sahiplerinden those
الألباب ل ب ب | LBB ELÊLBEB l-elbābi akıl (of) understanding.

2:269 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

verir | Hikmeti | kimseye | dilediği | ve kimse | verilen | Hikmet | elbette | verilmiştir | hayır | çok | | bunu anlamaz | başkası | sahiplerinden | akıl |

[ETY] [ḪKM] [] [ŞYE] [] [ETY] [ḪKM] [] [ETY] [ḢYR] [KS̃R] [] [Z̃KR] [] [EVL] [LBB]
YÙTY ELḪKMT MN YŞEÙ VMN YÙT ELḪKMT FGD̃ ÊVTY ḢYRE KS̃YRE VME YZ̃KR ÎLE ÊVLV ELÊLBEB

yu'tī l-Hikmete men yeşā'u ve men yu'te l-Hikmete feḳad ūtiye ḣayran keṧīran ve mā yeƶƶekkeru illā ūlū l-elbābi
يؤتي الحكمة من يشاء ومن يؤت الحكمة فقد أوتي خيرا كثيرا وما يذكر إلا أولو الألباب

[ا ت ي] [ح ك م] [] [ش ي ا] [] [ا ت ي] [ح ك م] [] [ا ت ي] [خ ي ر] [ك ث ر] [] [ذ ك ر] [] [ا و ل] [ل ب ب]

 » 2 / Bakara  Suresi: 269
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يؤتي ا ت ي | ETY YÙTY yu'tī verir He grants
Ye,,Te,Ye,
10,,400,10,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
الحكمة ح ك م | ḪKM ELḪKMT l-Hikmete Hikmeti [the] wisdom
Elif,Lam,Ha,Kef,Mim,Te merbuta,
1,30,8,20,40,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
من | MN men kimseye (to) whom
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يشاء ش ي ا | ŞYE YŞEÙ yeşā'u dilediği He wills,
Ye,Şın,Elif,,
10,300,1,,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
ومن | VMN ve men ve kimse and whoever
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional noun
الواو استئنافية
اسم شرط
يؤت ا ت ي | ETY YÙT yu'te verilen is granted
Ye,,Te,
10,,400,
V – 3rd person masculine singular (form IV) passive imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مبني للمجهول مجزوم
الحكمة ح ك م | ḪKM ELḪKMT l-Hikmete Hikmet [the] wisdom,
Elif,Lam,Ha,Kef,Mim,Te merbuta,
1,30,8,20,40,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
فقد | FGD̃ feḳad elbette then certainly
Fe,Gaf,Dal,
80,100,4,
RSLT – prefixed result particle
CERT – particle of certainty
الفاء واقعة في جواب الشرط
حرف تحقيق
أوتي ا ت ي | ETY ÊVTY ūtiye verilmiştir he is granted
,Vav,Te,Ye,
,6,400,10,
V – 3rd person masculine singular (form IV) passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
خيرا خ ي ر | ḢYR ḢYRE ḣayran hayır good
Hı,Ye,Re,Elif,
600,10,200,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
كثيرا ك ث ر | KS̃R KS̃YRE keṧīran çok abundant.
Kef,Se,Ye,Re,Elif,
20,500,10,200,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
وما | VME ve mā And none
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
حرف نفي
يذكر ذ ك ر | Z̃KR YZ̃KR yeƶƶekkeru bunu anlamaz remembers
Ye,Zel,Kef,Re,
10,700,20,200,
V – 3rd person masculine singular (form V) imperfect verb
فعل مضارع
إلا | ÎLE illā başkası except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
أولو ا و ل | EVL ÊVLV ūlū sahiplerinden those
,Vav,Lam,Vav,
,6,30,6,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
الألباب ل ب ب | LBB ELÊLBEB l-elbābi akıl (of) understanding.
Elif,Lam,,Lam,Be,Elif,Be,
1,30,,30,2,1,2,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |يُؤْتِي: verir | الْحِكْمَةَ: Hikmeti | مَنْ: kimseye | يَشَاءُ: dilediği | وَمَنْ: ve kimse | يُؤْتَ: verilen | الْحِكْمَةَ: Hikmet | فَقَدْ: elbette | أُوتِيَ: verilmiştir | خَيْرًا: hayır | كَثِيرًا: çok | وَمَا: | يَذَّكَّرُ: bunu anlamaz | إِلَّا: başkası | أُولُو: sahiplerinden | الْأَلْبَابِ: akıl |
Kırık Meal (Harekesiz) : |يؤتي YÙTY verir | الحكمة ELḪKMT Hikmeti | من MN kimseye | يشاء YŞEÙ dilediği | ومن WMN ve kimse | يؤت YÙT verilen | الحكمة ELḪKMT Hikmet | فقد FGD̃ elbette | أوتي ÊWTY verilmiştir | خيرا ḢYRE hayır | كثيرا KS̃YRE çok | وما WME | يذكر YZ̃KR bunu anlamaz | إلا ÎLE başkası | أولو ÊWLW sahiplerinden | الألباب ELÊLBEB akıl |
Kırık Meal (Okunuş) : |yu'tī: verir | l-Hikmete: Hikmeti | men: kimseye | yeşā'u: dilediği | ve men: ve kimse | yu'te: verilen | l-Hikmete: Hikmet | feḳad: elbette | ūtiye: verilmiştir | ḣayran: hayır | keṧīran: çok | ve mā: | yeƶƶekkeru: bunu anlamaz | illā: başkası | ūlū: sahiplerinden | l-elbābi: akıl |
Kırık Meal (Transcript) : |YÙTY: verir | ELḪKMT: Hikmeti | MN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | VMN: ve kimse | YÙT: verilen | ELḪKMT: Hikmet | FGD̃: elbette | ÊVTY: verilmiştir | ḢYRE: hayır | KS̃YRE: çok | VME: | YZ̃KR: bunu anlamaz | ÎLE: başkası | ÊVLV: sahiplerinden | ELÊLBEB: akıl |
Abdulbaki Gölpınarlı : Dilediğine hikmet ihsân eder ve kime hikmet ihsân ederse şüphe yok ki o, çok hayra nail olmuş demektir, fakat bunu, aklı başında olanlardan başkaları düşünmez bile.
Adem Uğur : Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar.
Ahmed Hulusi : Hikmeti dilediğine verir. Kime Hikmet verilmişse ona çok hayır verilmiştir. Bunu, derin düşünebilen akıl sahiplerinden gayrısı anlamaz.
Ahmet Tekin : Allah, ilmi, Kur’ân’ın ifadesine vukufu, meseleleri anlamayı, isabetli kararı ve çözümü, olayları değerlendirme kabiliyetini, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere verir. Kendilerine ilim ve hikmet, Kur’ân verilenler, dünya ve âhiret mutluluğuna kavuşanlardır. Kur’ân hükümleri ve vahy ile gelen ilkelerden, yalnızca akıl ve vicdan sahipleri düşünüp ibret alırlar.
Ahmet Varol : O, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse ona çokça hayır verilmiş olur. Ama sadece akıl sahipleri düşünüp ibret alır.
Ali Bulaç : Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez.
Ali Fikri Yavuz : Allah dilediğine faydalı bilgi (hikmet) ihsan eder. Kime ki hikmet verilmişse, muhakkak ona çok hayır verilmiştir. Bu âyet ve öğütleri ancak olgun akıl sahipleri düşünürler.
Bekir Sadak : Hikmeti diledigine verir. Kime hikmet verilmisse suphesiz ona cokca hayir verilmistir. Bundan ancak akil sahipleri ibret alir.
Celal Yıldırım : Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, gerçekten ona çokça hayır verilmiştir. Bunu da ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.
Diyanet İşleri : Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.
Diyanet İşleri (eski) : Hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse şüphesiz ona çokça hayır verilmiştir. Bundan ancak akıl sahipleri ibret alır.
Diyanet Vakfi : Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar.
Edip Yüksel : Bilgeliği dilediğine verir. Kime bilgelik verilmişse ona çok büyük iyilik yapılmıştır. Düşünce sahiplerinden başkası öğüt almaz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Dilediğine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiş demektir. Ve bunu ancak üstün akıllılar anlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Dilediğine hikmet verir. Hikmet verilene ise çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Bunu ancak temiz akıllılar anlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Dilediğine hikmet verir, hikmet verilene ise çok bir hayır verilmiş demektir ve bunu ancak temiz akıllılar anlar
Fizilal-il Kuran : O hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse ona çok hayırlı birşey verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri düşünüp anlayabilirler.
Gültekin Onan : Kime dilerse hikmeti ona verir; kuşkusuz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez.
Hakkı Yılmaz : Allah, dilediğine haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeler verir. Ve kime haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeler verilirse, gerçekten ona pek çok hayır verilmiştir. Kavrama yetenekleri olanlardan başkası da iyice düşünmez.
Hasan Basri Çantay : (Allah) hikmeti kime dilerse ona verir. Kime de hikmet verilirse muhakkak ki ona çok hayır verilmişdir. Salim akıl saahiblerinden başkası iyi düşünmez.
Hayrat Neşriyat : (O,) hikmeti dilediğine verir. Kime de hikmet verilirse, artık şübhesiz (ona) pek çok hayır verilmiş demektir. (İstikametli) akıl sâhiblerinden başkası ise ibret almaz.
İbni Kesir : Hikmeti dilediğine verir. Kime de hikmet verilmişse şüphesiz ki, ona pek çok hayır verilmiştir. Bunu ancak akıl sahibleri anlar.
İskender Evrenosoğlu : (Allah) hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse böylece ona çok hayır verilmiştir. Ve ulûl elbabtan başkası tezekkür edemez.
Muhammed Esed : Dilediğine hikmet bağışlar ve her kime hikmet bağışlanmışsa doğrusu ona en büyük servet verilmiş demektir. Ama derin kavrayış sahipleri dışında kimse bunu düşünüp anlayamaz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Dilediğine hikmet verir. Kendisine hikmet verilmiş olan bir kimse ise, muhakkak ona birçok hayır verilmiş olur. Ve bunu ancak halis akıl sahipleri tefekkür eder.
Ömer Öngüt : Allah hikmeti kime dilerse ona verir. Kime de hikmet verilirse, ona muhakkak ki çok hayır verilmiştir. Bunu ancak akl-ı selim sahipleri düşünüp anlar.
Şaban Piriş : O, hikmeti dilediği kimseye verir. Hikmet verilen kimseye pek çok hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez.
Suat Yıldırım : O hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet nasib edilmişse, doğrusu ona pek çok hayır verilmiştir. Ancak tam akıllı olanlar gerçekleri anlar ve düşünürler.
Süleyman Ateş : Hikmeti dilediğine verir. Hikmet verilen kimseye çok hayır verilmiştir. Bunu ancak sağduyu sâhipleri düşünüp anlar(lar).
Tefhim-ul Kuran : Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez.
Ümit Şimşek : O, hikmeti dilediğine verir. Kendisine hikmet verilen kimseye ise, gerçekten pek büyük bir hayır verilmiştir. Bunu ise ancak akıl sahipleri anlar.
Yaşar Nuri Öztürk : O, hikmeti dilediğine verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}