» 37 / Sâffât  54:

Kuran Sırası: 37
İniş Sırası: 56
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182

 » 37 / Sâffât  Suresi: 54
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi ki
2. هَلْ (HL) = hel :
3. أَنْتُمْ (ÊNTM) = entum : siz
4. مُطَّلِعُونَ (MŦLAVN) = muTTaliǔne : bakar mısınız?
dedi ki | | siz | bakar mısınız? |

[GVL] [] [] [ŦLA]
GEL HL ÊNTM MŦLAVN

ḳāle hel entum muTTaliǔne
قال هل أنتم مطلعون

 » 37 / Sâffât  Suresi: 54
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi ki He (will) say,
هل | HL hel """Will"
أنتم | ÊNTM entum siz you
مطلعون ط ل ع | ŦLA MŦLAVN muTTaliǔne bakar mısınız? "be looking?"""

37:54 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dedi ki | | siz | bakar mısınız? |

[GVL] [] [] [ŦLA]
GEL HL ÊNTM MŦLAVN

ḳāle hel entum muTTaliǔne
قال هل أنتم مطلعون

[ق و ل] [] [] [ط ل ع]

 » 37 / Sâffât  Suresi: 54
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi ki He (will) say,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
هل | HL hel """Will"
He,Lam,
5,30,
INTG – interrogative particle
حرف استفهام
أنتم | ÊNTM entum siz you
,Nun,Te,Mim,
,50,400,40,
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
مطلعون ط ل ع | ŦLA MŦLAVN muTTaliǔne bakar mısınız? "be looking?"""
Mim,Tı,Lam,Ayn,Vav,Nun,
40,9,30,70,6,50,
N – nominative masculine plural (form VIII) active participle
اسم مرفوع
GEL HL ÊNTM MŦLAVN

قال هل أنتم مطلعون

 » 37 / Sâffât  Suresi: 54

: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالَ: dedi ki | هَلْ: | أَنْتُمْ: siz | مُطَّلِعُونَ: bakar mısınız? |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قال GEL dedi ki | هل HL | أنتم ÊNTM siz | مطلعون MŦLAWN bakar mısınız? |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳāle: dedi ki | hel: | entum: siz | muTTaliǔne: bakar mısınız? |
Kırık Meal (Transcript) : |GEL: dedi ki | HL: | ÊNTM: siz | MŦLAVN: bakar mısınız? |
Abdulbaki Gölpınarlı : Der ki: Ne oldu o, bakıp gördünüz mü acaba?
Adem Uğur : (O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi.
Ahmed Hulusi : Dedi ki: "Siz söz ettiğinizin gerçekleşmesine şahit oldunuz mu?"
Ahmet Tekin : Allah: 'Siz, onun halini görmek ister misiniz?' buyurur.
Ahmet Varol : Der ki: 'Siz ona bakar mısınız?'
Ali Bulaç : (Konuşan yanındakilere) Der ki: "Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?"
Ali Fikri Yavuz : (Sonra o sözcü, cennetteki kardeşlerine): “(Şimdi size o arkadaşı göstermek için cehenneme) bir bakar mısınız?”der.
Bekir Sadak : Yanindakilere: «Siz onu bilir misiniz?» der.
Celal Yıldırım : (54-55) Bir diğeri, «onun ne durumda olduğunu bilir misiniz» Derken bakar da onu Cehennem'in ortasında görür.
Diyanet İşleri : Konuşan o kimse, yanındakilere, “Bakar mısınız, hâli ne oldu?” der.
Diyanet İşleri (eski) : Yanındakilere: 'Siz onu bilir misiniz?' der.
Diyanet Vakfi : (54-55) (O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi. İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.
Edip Yüksel : (Yanındakilere,) 'Bakar mısınız?' der.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Siz onu tanır mısınız?» der.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Nasıl bir bakıştırır mısınız (seyretmek ister misiniz)? der.
Elmalılı Hamdi Yazır : Nasıl der: bir bakıştırır mısınız?
Fizilal-il Kuran : Yanındakilere; «Siz onu bilir misiniz?» der.
Gültekin Onan : (Konuşan yanındakilere) Der ki: "Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?"
Hakkı Yılmaz : Dedi ki: “Siz onu tanıyan, bilen biri misiniz?”
Hasan Basri Çantay : (O sözü söyleyen zât, ihvanına) der ki: «Siz (onun iç yüzüne) vaakıf olucular mısınız?»
Hayrat Neşriyat : (Sonra o kişi yanındakilere:) 'Siz (onun hâlinden) haberdâr mısınız?' dedi.
İbni Kesir : Siz, onu bilir misiniz? dedi.
İskender Evrenosoğlu : "Siz muttali olanlar mısınız (onun halini yakînen bilenler misiniz)?" dedi.
Muhammed Esed : (Ve) ekleyecek: "Bakmak (ve onu görmek) ister misiniz?"
Ömer Nasuhi Bilmen : Dedi ki: Siz (onun halinden) haberdar olmak ister misiniz?
Ömer Öngüt : (Sonra yanındakilere): "Acaba arkadaşımın nerede olduğunu biliyor musunuz?" dedi.
Şaban Piriş : -Ona ne olduğunu görüyor musunuz? der birisi.
Suat Yıldırım : (54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!"
Süleyman Ateş : (Sonra yanındakilere): "Bakar mısınız?" dedi.
Tefhim-ul Kuran : (Konuşan yanındakilere) Der ki: «Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?»
Ümit Şimşek : 'Şimdi ne halde olduğunu biliyor musunuz?' der.
Yaşar Nuri Öztürk : Dedi: "Siz de bir araştırır mısınız?"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}