İskender Evrenosoğlu Meali |
|
Ve saf bağlayarak (huşû ile Allah'ın huzurunda) saf halinde bulunanlara andolsun.(37:1) | |
Toplayıp sevkedenlere (sağ ve sol kanat velîlerine).(37:2) | |
Zikrederek (Kur'ân) tilâvet edenlere (okuyanlara) (andolsun).(37:3) | |
Muhakkak ki sizin İlâhınız, mutlaka Tek'tir.(37:4) | |
Göklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbidir. Ve doğuların (da) Rabbidir.(37:5) | |
Muhakkak ki Biz; dünya semasını, yıldızları ziynet kılarak süsledik.(37:6) | |
Ve marid (azgın ve asi) şeytanların hepsinden muhafaza ederek.(37:7) | |
Melei A'lâ'ya kulak verip dinleyemezler ve her taraftan atılırlar (kovulurlar).(37:8) | |
Kovulmuş olarak, onlar için kesilmeyen sürekli azap vardır.(37:9) | |
Ancak kim bir söz kapıp kaçarsa, o taktirde kayıp giden yakıcı bir alev onu takip eder (ona ulaşır, yok eder).(37:10) | |
Hayır, onlardan fetva iste (sor): "Onlar mı yaratılış bakımından daha kuvvetli, yoksa Bizim (diğer) yarattıklarımız mı?" Muhakkak ki Biz, onları yapışkan nemli topraktan yarattık.(37:11) | |
Evet, sen hayret ettin ve onlar (ise) alay ediyorlar.(37:12) | |
Ve (onlara) hatırlatılınca (anlatılınca) tezekkür etmezler (dinleyip hükme varamazlar).(37:13) | |
Ve bir âyet (mucize) gördükleri zaman alay ederler.(37:14) | |
Ve: "Bu sadece apaçık bir sihirdir." dediler (derler).(37:15) | |
Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Gerçekten biz, mutlaka beas edilenler (diriltilenler) mi olacağız?(37:16) | |
Ve evvelki babalarımız (atalarımız) da mı?(37:17) | |
"Evet ve siz (yeniden yaratıldığınız zaman) hor ve hakir olacaklarsınız." de.(37:18) | |
İşte o, sadece tek bir çığlıktır. Onlar işte o zaman (diriltilince) bakacaklar (görecekler).(37:19) | |
"Ve eyvahlar olsun bize, (işte) bu dîn günüdür." dediler.(37:20) | |
(İşte) bu tekzip etmiş (yalanlamış) olduğunuz fasıl (haklıyı haksızdan ayırma, hüküm verme) günüdür.(37:21) | |
Zulmedenleri ve onların eşlerini (zevcelerini) haşredin (biraraya toplayın)! Ve onların tapmış oldukları şeyleri (de).(37:22) | |
Allah'tan başka (taptıkları). Artık onları cahîm (cehennem) yoluna hidayet edin (ulaştırın).(37:23) | |
Artık onları tevkif edin (tutuklayın). Muhakkak ki onlar, mesuldürler (sorumludurlar).(37:24) | |
Size ne oldu ki yardımlaşmıyorsunuz.(37:25) | |
Hayır, onlar bugün teslim olanlardır.(37:26) | |
Ve karşılıklı yönelip birbirlerine (hesap) sorarlar.(37:27) | |
"Gerçekten siz bize, sağ taraftan (Allah taraftarıymış gibi) geliyordunuz." dediler (derler).(37:28) | |
"Hayır, siz mü'min olmamıştınız (Allah'a ulaşmayı dilememiştiniz)." dediler (derler).(37:29) | |
Ve bizim, sizin üzerinizde bir sultanlığımız, hükümranlığımız olmadı (yoktu). Hayır siz azgın bir kavim olmuştunuz.(37:30) | |
Artık Rabbimizin (azap) sözü üzerimize hak oldu. Muhakkak ki biz, onu (azabı) mutlaka tadacak olanlarız.(37:31) | |
Evet, sizi biz azdırdık. Gerçekten biz azgınlar olmuştuk.(37:32) | |
İşte muhakkak ki onlar, izin günü azapta ortak olanlardır.(37:33) | |
Gerçekten Biz, mücrimlere (suçlulara) işte böyle yaparız.(37:34) | |
Onlara: "Allah'tan başka İlâh yoktur." denildiği zaman, onlar mutlaka kibirleniyorlardı.(37:35) | |
Ve onlar: "Mecnun (deli) bir şair için, gerçekten biz, ilâhlarımızı terkedenler mi olacağız?" diyorlar(dı).(37:36) | |
Hayır, o hakkı getirdi. Ve mürselleri (gönderilmiş olan resûlleri) tasdik etti.(37:37) | |
Muhakkak ki siz, elîm azabı mutlaka tadacak olanlarsınız.(37:38) | |
Ve yapmış olduklarınızdan başka bir şeyle cezalandırılmazsınız.(37:39) | |
Allah'ın muhlis (halis) kulları hariç.(37:40) | |
İşte onlar; onlar için malûm (bilinen) bir rızık vardır.(37:41) | |
Ve meyveler, onlar ikram olunanlardır.(37:42) | |
Naîm cennetlerinde.(37:43) | |
Karşılıklı tahtlar üzerinde.(37:44) | |
Onların etrafında akan sudan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.(37:45) | |
Berrak, içenler için lezzetli.(37:46) | |
Onun içinde aklı gideren bir şey yoktur. Ve onlar, ondan (o maiden) sarhoş olmazlar.(37:47) | |
Ve onların yanında, bakışlarını saklayan (sadece onlara çeviren) güzel gözlü kadınlar vardır.(37:48) | |
Onlar muhafaza edilmiş (el değmemiş) yumurta gibidir.(37:49) | |
Bundan sonra, karşılıklı yönelip birbirlerine sorarlar.(37:50) | |
Onlardan konuşan birisi: "Gerçekten benim bir yakınım vardı." dedi (der).(37:51) | |
"Sen gerçekten (tekrar dirilmeyi) tasdik edenlerden misin?" dedi.(37:52) | |
Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Gerçekten biz mutlaka cezalandırılacak olanlar mıyız?(37:53) | |
"Siz muttali olanlar mısınız (onun halini yakînen bilenler misiniz)?" dedi.(37:54) | |
O zaman (onun haline) muttali oldu. Ve böylece onu ateşin ortasında gördü.(37:55) | |
"Allah'a yemin olsun ki, sen az daha beni de gerçekten helâk edecektin?" dedi.(37:56) | |
Ve eğer Rabbimin ni'meti olmasaydı, mutlaka ben de (cehennemde yanmak üzere) hazır bulundurulanlardan olurdum.(37:57) | |
Artık biz (bir daha) ölecek değiliz, öyle değil mi?(37:58) | |
Bizim ilk ölümümüz hariç. Ve biz azap görecek olanlar (da) değiliz.(37:59) | |
Muhakkak ki bu gerçekten fevzül azîmdir (en büyük kurtuluştur).(37:60) | |
Artık amel edenler, bunun (fevzül azîm hedefine ulaşmak) için çalışsınlar.(37:61) | |
Nüzul (Allah'tan indirilen karşılık) olarak bu mu yoksa zakkum ağacı mı daha hayırlı?(37:62) | |
Muhakkak ki Biz, onu (zakkum ağacını) zalimler için fitne (imtihan) kıldık.(37:63) | |
Muhakkak ki o (zakkum ağacı), cahîmin (cehennemin) dibinde çıkan bir ağaçtır.(37:64) | |
Onun meyveleri şeytanların başları gibidir.(37:65) | |
Muhakkak ki onlar, mutlaka ondan (zakkum ağacından) yiyecek, böylece onunla karınlarını dolduracak (doyuracak) olanlardır.(37:66) | |
Sonra da muhakkak ki onlar için onun üstüne, mutlaka hamim (kaynar su) karıştırılmış (içecek) vardır.(37:67) | |
Sonra muhakkak ki onların mercileri (dönüşleri), kesinlikle cehennemedir.(37:68) | |
Muhakkak ki onlar, babalarını (atalarını) dalâlette buldular.(37:69) | |
Onlar, onların (babalarının) izleri üzerinde koşuyorlar(dı).(37:70) | |
Andolsun ki, onlardan önce, evvelkilerin çoğu (da) dalâlette idiler.(37:71) | |
Ve andolsun ki, onlara nezirler (uyarıcılar) gönderdik.(37:72) | |
O zaman uyarılanların akıbetleri nasıl oldu, bak!(37:73) | |
Ancak Allah'ın muhlis kulları hariç.(37:74) | |
Ve andolsun ki Nuh (A.S), Bize nida etti. İşte duasına icabet edilenler gerçekten ne güzel (ne güzel bir durumdadırlar).(37:75) | |
Ve O'nu (Hz. Nuh'u) ve O'nun ailesini kerbil azîmden (büyük üzüntüden) kurtardık.(37:76) | |
Ve O'nun (Nuh A.S'ın) zürriyetini (kıyâmete kadar) bâki kalanlardan kıldık.(37:77) | |
Ve sonrakiler arasında ona (şerefli bir anı) bıraktık.(37:78) | |
Âlemler içinde Nuh (A.S)'a selâm olsun.(37:79) | |
Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle mükâfatlandırırız.(37:80) | |
Muhakkak ki o, Bizim mü'min (Allah'a ulaşmayı dileyip bütün makamları kazanan) kullarımızdandır.(37:81) | |
Sonra diğerlerini (suda) boğduk.(37:82) | |
Ve muhakkak ki, onun dîninden olanlardan (önemli biri de) İbrâhîm (A.S)'dır.(37:83) | |
O, Rabbine selîm bir kalp ile gelmişti.(37:84) | |
Babasına ve kavmine: "Nedir bu sizin taptıklarınız?" demişti.(37:85) | |
İftira ederek mi (Allah'a karşı yalan söyleyerek mi) Allah'tan başka ilâhlar istiyorsunuz?(37:86) | |
Âlemlerin Rabbi hakkında sizin zannınız nedir?(37:87) | |
Sonra yıldızlara nazar ederek baktı.(37:88) | |
Bunun üzerine "Ben gerçekten hastayım." dedi.(37:89) | |
Bunun üzerine ona arkalarını dönüp gittiler.(37:90) | |
Onların ilâhları ile ilgilendi ve: "Yani (siz yemek) yemiyor musunuz?" dedi.(37:91) | |
Yoksa siz konuşmuyor musunuz?(37:92) | |
Sağ eliyle vurarak onları devirdi (kırdı).(37:93) | |
Bunun üzerine hızlı hızlı koşarak karşısına dikildiler.(37:94) | |
(İbrâhîm A.S): "Siz yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" dedi.(37:95) | |
Ve (oysaki) sizi de, yaptığınız şeyleri de Allah yarattı.(37:96) | |
"Onun için yüksek binalar (mancınık) inşa edin. Sonra da onu alevlerle yanan ateşin içine atın!" dediler.(37:97) | |
Sonra ona tuzak hazırlamak istediler. Bunun üzerine onları esfelîn (en çok sefil olanlar) kıldık.(37:98) | |
"Ve muhakkak ki ben, Rabbime ulaşan olacağım. O, beni hidayete erdirecek." dedi.(37:99) | |
Rabbim, bana salihlerden (evlâtlar) bağışla.(37:100) | |
Böylece onu, halim bir oğulla müjdeledik.(37:101) | |
Böylece onunla beraber çalışma çağına eriştiği zaman dedi ki: "Ey oğulcuğum! Gerçekten ben, uykuda seni boğazladığımı gördüm. Haydi bak (bir düşün). Bu konudaki görüşün nedir?" (İsmail A.S): "Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.(37:102) | |
Böylece ikisi de (Allah'a) teslim olunca, (İbrâhîm A.S) onu alnı üzerine yatırdı.(37:103) | |
Ve ona "Ey İbrâhîm!" diye nida ettik (seslendik).(37:104) | |
Sen rüyaya sadık kaldın (yerine getirdin). Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle mükâfatlandırırız.(37:105) | |
Muhakkak ki bu, kesin olarak apaçık bir imtihandır.(37:106) | |
Ve ona büyük bir kurbanı fidye (oğluna karşı bedel olarak) verdik.(37:107) | |
Sonrakiler arasında ona (şerefli bir anı) bıraktık.(37:108) | |
İbrâhîm (A.S)'a selâm olsun.(37:109) | |
Biz, muhsinleri işte böyle mükâfatlandırırız.(37:110) | |
Ve Biz, onu salihlerden bir Nebî (Peygamber) olan İshak ile müjdeledik.(37:112) | |
Ve O'na (Hz. İbrâhîm'e) ve İshak'a bereket verdik (mübarek kıldık). Ve ikisinin zürriyetinden muhsin olan (da), nefsine apaçık zulmeden (de) var.(37:113) | |
Ve andolsun ki Musa (A.S)'ı ve Harun (A.S)'ı ni'metlendirdik.(37:114) | |
Ve ikisini ve onların kavimlerini kerbil azîmden (büyük üzüntüden) kurtardık.(37:115) | |
Ve onlara yardım ettik. Böylece gâlip gelenler onlar oldu.(37:116) | |
Ve ikisine (hakikati) açıklayan kitabı verdik.(37:117) | |
Ve ikisini (de) Sıratı Mustakîm'e hidayet ettik (ulaştırdık).(37:118) | |
Ve sonrakiler arasında ikisine (şerefli bir anı) bıraktık.(37:119) | |
Musa (A.S)'a ve Harun (A.S)'a selâm olsun.(37:120) | |
Muhakkak ki ikisi (de) Bizim mü'min (Allah'a ulaşmayı dileyip bütün makamları kazanan) kullarımızdandır.(37:122) | |
Ve muhakkak ki İlyas (A.S), mutlaka gönderilen (resûl)lerdendir.(37:123) | |
(İlyas A.S) kavmine: "Siz takva sahibi olmayacak mısınız?" demişti.(37:124) | |
Siz (bir put olan) Ba'le mi tapıyorsunuz? Ve Yaratıcılar'ın En Güzeli'ni (Allah'ı) terk mi ediyorsunuz (vaz mı geçiyorsunuz)?(37:125) | |
Allah, sizin ve evvelki babalarınızın (atalarınızın) Rabbidir.(37:126) | |
Fakat onu yalanladılar. Bu sebeple muhakkak ki onlar, gerçekten (cehennemde) hazır bulundurulacak olanlardır.(37:127) | |
Allah'ın muhlis kulları hariç.(37:128) | |
İlyas (A.S)'a selâm olsun.(37:130) | |
Ve muhakkak ki Lut (A.S), gerçekten gönderilmiş olan resûllerdendir.(37:133) | |
Onu ve onun ailesini, hepsini kurtarmıştık.(37:134) | |
Geride kalanlar arasında acuze bir kadın hariç.(37:135) | |
Sonra diğerlerini dumura uğrattık (kökünü kazıdık, yok ettik).(37:136) | |
Ve muhakkak ki siz, sabahları onlara mutlaka uğruyorsunuz.(37:137) | |
Ve geceleyin de. Hâlâ akıl etmez misiniz?(37:138) | |
Ve muhakkak ki Yunus (A.S), gerçekten gönderilmiş (resûl)lerdendir.(37:139) | |
O (Yunus A.S) dolu bir gemiye (gemi ile) kaçmıştı.(37:140) | |
Böylece kur'a çekti. Sonunda kaybedenlerden oldu.(37:141) | |
Onu (Yunus A.S'ı) hemen bir balık yuttu. O, levmedilen biriydi (kendi kendini kınıyordu).(37:142) | |
Eğer o gerçekten tesbih edenlerden olmasaydı.(37:143) | |
Muhakkak ki o, beas gününe (kıyâmet gününe) kadar onun (balığın) karnında kalırdı.(37:144) | |
Bunun üzerine onu, bitkin (hasta) bir halde boş bir alana (sahile) attık.(37:145) | |
Ve onun üzerine (gölgelik olarak) kabak cinsinden (geniş yapraklı) bir ağaç bitirdik (yetiştirdik).(37:146) | |
Ve onu yüz bin veya daha fazla (kişiye), (resûl olarak) gönderdik.(37:147) | |
Böylece âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler). Bunun üzerine onları bir süre kadar metalandırdık (faydalandırdık).(37:148) | |
Haydi, onlardan fetva (açıklama) iste: "Kızlar Rabbinin de oğlanlar onların mı?"(37:149) | |
Yoksa melekleri, Biz dişi olarak yarattık da onlar şahit mi oldular?(37:150) | |
Yalanlarından dolayı mutlaka (şöyle, şöyle) diyenler kesinlikle onlar değil mi?(37:151) | |
"Allah doğurdu." Muhakkak ki onlar, kesinlikle yalan söyleyenlerdir.(37:152) | |
(Allah), kızları oğlanlara tercih (mi) etti?(37:153) | |
Size ne oluyor? Nasıl (böyle) hüküm veriyorsunuz?(37:154) | |
Hâlâ tezekkür etmeyecek misiniz?(37:155) | |
Yoksa sizin apaçık bir sultanınız (deliliniz) mi var?(37:156) | |
Eğer siz sadıklardansanız, o taktirde kitabınızı getirin.(37:157) | |
Ve Allah ile cinler arasında neseb (soybağı) kıldılar (uydurdular). Ve andolsun ki cinler, (cehennemde) mutlaka hazır bulundurulacaklarını biliyorlardı.(37:158) | |
Allah, onların vasıflandırmalarından (zanlarından) Sübhan'dır (münezzehtir).(37:159) | |
Bundan sonra muhakkak ki siz ve sizin taptıklarınız.(37:161) | |
Onun (Allah'ın) aleyhinde, kimseyi fitneye düşürecek değilsiniz (düşüremezsiniz).(37:162) | |
Ama cehenneme girecek olanlar hariç.(37:163) | |
Ve bizden (hiç) kimse yoktur ki, onun bilinen bir makamı olmasın.(37:164) | |
Ve muhakkak ki biz, mutlaka (Allah'ın huzurunda) saf saf duranlarız.(37:165) | |
Ve muhakkak ki biz, mutlaka (Allah'ı) tesbih edenleriz.(37:166) | |
Ve onlar mutlaka, sadece (şöyle) diyorlardı.(37:167) | |
Keşke bizim yanımızda (elimizde) evvelkilere verilenlerden bir zikir (bir kitap) olsaydı.(37:168) | |
(O zaman) mutlaka biz, Allah'ın muhlis kullarından olurduk.(37:169) | |
Buna rağmen O'nu (Zikri: Kur'ân-ı Kerim'i) inkâr ettiler. Fakat yakında bilecekler.(37:170) | |
Ve andolsun ki gönderilen kullarımız için Bizim (daha önce) bir sözümüz geçti (onlara söz vermiştik).(37:171) | |
Muhakkak ki onlar, mutlaka yardım edilecek olanlardır.(37:172) | |
Ve muhakkak ki gâlip gelecek olanlar, mutlaka Bizim ordularımızdır.(37:173) | |
Artık bir süre kadar onlardan yüz çevir.(37:174) | |
Ve onları gözle! Yakında onlar da görecekler.(37:175) | |
Hâlâ azabımızı acele olarak mı istiyorlar?(37:176) | |
Onların sahasına (bulundukları yere) (azap) indiği zaman, işte (o gün) uyarılanların sabahı (ne kadar) kötü oldu (olacak).(37:177) | |
Ve bir süre kadar onlardan yüz çevir.(37:178) | |
Ve gözle! Yakında onlar da görecekler.(37:179) | |
Senin izzet sahibi Rabbin onların vasıflandırmalarından (zanlarından) Sübhan'dır (münezzehtir).(37:180) | |
Ve gönderilen resûllere selâm olsun.(37:181) | |
Ve âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.(37:182) | |