Yaşar Nuri Öztürk Meali |
|
Yemin olsun o saf bağlayıp dizilenlere/o saflar tutturup sıraya dizilenlere/o kanatlarını açıp toplayarak uçanlara,(37:1) | |
O haykırarak sevk edenlere/o göğüs gererek durduranlara,(37:2) | |
O Zikir okuyanlara,(37:3) | |
Ki sizin ilahınız hiç kuşkusuz bir ve tektir.(37:4) | |
Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir O; doğuların da Rabbidir O.(37:5) | |
Biz o yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsleyip donattık.(37:6) | |
Ve her türlü inatçı, âsi şeytandan koruduk.(37:7) | |
Onlar ne kadar çırpınsalar da o yüce konseyi dinleyemezler. Ve her taraftan atışa tutulurlar;(37:8) | |
Kovulurlar. Ve onlar için, yakalarını bırakmayan bir azap vardır.(37:9) | |
Yüce konseyden bir söz çalıp çarpan olabilirse de onun peşine hemen delici, alevli bir yıldız takılır.(37:10) | |
Şimdi sor onlara: Yaratış ve yaratılış bakımından onlar mı daha güçlüdür, yoksa bizim yarattığımız şuurlular mı? Gerçek şu ki, biz onları bir cıvık çamurdan yarattık.(37:11) | |
Ama sen şaşırdın, onlarsa alay ediyorlar.(37:12) | |
Düşünüp taşınmaya çağrıldıklarında düşünmüyorlar.(37:13) | |
Bir ayetle yüzyüze geldiklerinde, dudak büküp eğleniyorlar.(37:14) | |
Bu ancak açık bir büyüdür, derler.(37:15) | |
"Öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı? Biz gerçekten diriltilecek miyiz?"(37:16) | |
"Önceki atalarımız da mı?"(37:17) | |
De ki: "Evet! Ve, siz de! Aşağılanmış, ezilmiş olarak."(37:18) | |
Müthiş bir komut sesidir O. Onlar öylece bakakalacaklar.(37:19) | |
Şöyle derler: "Vay başımıza! Din günüdür bu!"(37:20) | |
O yalanlayıp durduğunuz ayrım günüdür bu.(37:21) | |
Toplayın o zulmedenleri; eşlerini de. O tapınıp durmuş olduklarını da toplayın!(37:22) | |
Allah'tan başka tapınmış olduklarını. Sürün onları cehennemin yoluna.(37:23) | |
Durdurun onları, çünkü hepsi sorguya çekilecekler.(37:24) | |
Neniz var da birbirinize yardım etmiyorsunuz?(37:25) | |
Edemezler! Bugün hepsi teslim bayrağını çekmiş durumdadır.(37:26) | |
Birbirlerine dönerek birşeyler sorup duruyorlar.(37:27) | |
Dediler: "Siz bize sağ taraftan geliyordunuz."(37:28) | |
Ötekiler dediler: "Hayır, siz zaten inanmıyordunuz?"(37:29) | |
"Bizim size karşı bir sultamız yoktu. İşin esası şu ki siz azmış bir topluluktunuz."(37:30) | |
"Rabbimizin sözü üzerimize hak oldu. Tadacağımızı elbette tadacağız."(37:31) | |
"Sizi saptırıp azdırmıştık. Çünkü biz de sapıp azmış kişilerdik."(37:32) | |
Onlar o gün azap içinde ortaklık kurmuşlardır.(37:33) | |
İşte böyle yaparız biz suçlulara/günahkârlara.(37:34) | |
Onlar, kendilerine, "Allah'tan başka ilah yoktur" dendiğinde, kibirleniyorlardı.(37:35) | |
Ve şöyle diyorlardı: "Mecnun bir şair yüzünden ilahlarımızı mı terk edeceğiz?"(37:36) | |
Hayır, öyle değil! O, hakkı getirmişti. Diğer peygamberleri de tasdik etmişti.(37:37) | |
Yemin olsun, siz o acıklı azabı mutlaka tadacaksınız!(37:38) | |
Ve yalnız, yapıp ettiklerinizin karşılığıyla cezalandırılacaksınız.(37:39) | |
Allah'ın içtenliğe erdirilmiş temiz kulları başkadır.(37:40) | |
Onlar için belirlenmiş bir rızık vardır.(37:41) | |
Çeşit çeşit meyveler vardır. İkramla karşılanan kişilerdir onlar.(37:42) | |
Nimetlerle dolu cennetlerdedirler.(37:43) | |
Karşılıklı koltuklar üzerindedirler.(37:44) | |
Kaynaktan doldurulmuş kadehler dolandırılır çevrelerinde.(37:45) | |
Bembeyaz, içenlere lezzet sunan kadehler.(37:46) | |
Sersemletme/başağrısı yok onda. Sarhoş da olmazlar ondan.(37:47) | |
Yanlarında, gözlerini onlara dikmiş, iri gözlü dilberler vardır.(37:48) | |
Korunmuş yumurtalar gibidir onlar.(37:49) | |
Birbirlerine dönüp birşeyler sorarlar.(37:50) | |
İçlerinden bir sözcü şöyle der: "Benim yakın bir arkadaşım vardı."(37:51) | |
Derdi ki: "Sen gerçekten şunu tasdik edenlerden misin?"(37:52) | |
"Biz, ölüp toprak ve kemik haline geldikten sonra, gerçekten cezalandırılacak mıyız?"(37:53) | |
Dedi: "Siz de bir araştırır mısınız?"(37:54) | |
Araştırdı, nihayet onu cehennemin ta ortasında gördü.(37:55) | |
Dedi: "Vallahi, az kalsın sen beni de buralara düşürecektin."(37:56) | |
"Rabbimin nimeti olmasaydı, kesinlikle ben de şurada toplananlar arasına girmiş olacaktım."(37:57) | |
"Peki, biz artık ölmeyecek miyiz?"(37:58) | |
"Sadece ilk ölümümüz; azaba da uğratılmayacağız, öyle mi?"(37:59) | |
Doğrusu bu, büyük başarının ta kendisidir.(37:60) | |
Çalışanlar, böylesi için çalışsınlar.(37:61) | |
Ödül ve ikram olarak, bu mu daha hayırlı yoksa zakkum ağacı mı?(37:62) | |
O ağaç ki, zalimler için onu bir fitne yaptık.(37:63) | |
Cehennemin ta dibinden çıkan bir ağaçtır o.(37:64) | |
Tomurcukları tıpkı şeytanların başlarıdır.(37:65) | |
Onlar ondan mutlaka yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklar.(37:66) | |
Sonra onların, o yedikleri üzerine kaynar su karıştırılmış bir içecekleri vardır.(37:67) | |
Sonra onların dönüşleri doğrudan doğruya cehennemedir.(37:68) | |
Çünkü onlar, babalarını sapıtmış kişiler halinde bulmalarına rağmen,(37:69) | |
Kendileri de hâlâ onların eserleri ardınca koşturuyorlar.(37:70) | |
Yemin olsun, daha önce ilk nesillerin çoğu da sapmıştı.(37:71) | |
Yemin olsun, onların içlerinde uyarıcılar görevlendirmiştik.(37:72) | |
Bir bak, nasıl oldu uyarılanların sonu!(37:73) | |
Ancak Allah'ın samimi, temiz kulları kurtuldu.(37:74) | |
Yemin olsun, Nûh bize yakarmıştı da ne güzel karşılık vermiştik biz.(37:75) | |
Ve kurtarmıştık onu da ailesini de o büyük sıkıntıdan.(37:76) | |
Onun zürriyetini, evet onları kalıcılar yaptık.(37:77) | |
Sonrakiler içinde, ona işaret eden bir şey bıraktık.(37:78) | |
Selam olsun Nûh'a âlemler içinde!(37:79) | |
İşte böyle ödüllendiririz biz, güzel davrananları.(37:80) | |
O, bizim inanan kullarımızdandı.(37:81) | |
Sonra ötekileri boğuverdik.(37:82) | |
Hiç kuşkusuz, İbrahim de onun grubundandı.(37:83) | |
Rabbine, tertemiz bir kalple gelmişti.(37:84) | |
Babasına ve toplumuna sormuştu: "Siz neye kulluk/ibadet ediyorsunuz?"(37:85) | |
"Allah'ı bırakıp da birtakım uydurma ilahları mı istiyorsunuz?"(37:86) | |
"Âlemlerin Rabbi hakkında düşünceniz nedir?"(37:87) | |
Bu arada İbrahim yıldızlara bir göz attı,(37:88) | |
Şöyle dedi: "Ben hastayım!"(37:89) | |
Bunun üzerine ondan gerisin geri kaçtılar.(37:90) | |
O da onların ilahlarının yanına sokulup dedi: "Bir şey yemez misiniz?"(37:91) | |
"Neniz var ki, konuşmuyorsunuz!"(37:92) | |
İyice yanlarına sokulup sağ eliyle bir darbe indirdi.(37:93) | |
Bir süre sonra, halkı koşarak İbrahim'e geldi.(37:94) | |
İbrahim dedi: "Elinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?"(37:95) | |
"Oysaki sizi de yaptığınız şeyleri de Allah yaratmıştır."(37:96) | |
Dediler: "Şunun için bir bina yapın da bunu ateşin ortasına fırlatın!"(37:97) | |
Ona tuzak kurmak istediler ama, biz onları sefiller, reziller haline getirdik.(37:98) | |
İbrahim dedi: "Kuşkunuz olmasın ki ben Rabbime gideceğim, O bana kılavuzluk edecek."(37:99) | |
"Rabbim, bana barış ve iyilik sevenlerden birini lütfet!"(37:100) | |
Bunun üzerine biz, İbrahim'e yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik.(37:101) | |
Çocuk onunla birlikte koşacak yaşa gelince, İbrahim dedi: "Yavrucuğum, uykuda/düşte görüyorum ki ben seni boğazlıyorum. Bak bakalım sen ne görürsün/sen ne dersin?" "Babacığım, dedi, emrolduğun şeyi yap! Allah dilerse beni sabredenlerden bulacaksın."(37:102) | |
Böylece ikisi de teslim olup İbrahim onu şakağı üzerine yatırınca,(37:103) | |
Biz şöyle seslendik: "Ey İbrahim!"(37:104) | |
"Sen rüyayı gerçekleştirdin. İşte biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz."(37:105) | |
"Bu, hiç kuşkusuz apaçık imtihanın ta kendisiydi."(37:106) | |
Ve ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.(37:107) | |
Sonra gelenler içinde onu hatırlatan bir şey bıraktık.(37:108) | |
Selam olsun İbrahim'e!(37:109) | |
Böyle ödüllendiririz biz, güzellik sergileyenleri!(37:110) | |
O da bizim inanan kullarımızdandı.(37:111) | |
Biz ona, hayrı ve barışı sevenlerden bir peygamber olan İshak'ı müjdeledik.(37:112) | |
Ona da İshak'a da bereketler lütfettik. Onların zürriyetlerinden iyi düşünüp iyi davranan da var, öz benliğine açıkça zulmeden de var.(37:113) | |
Yemin olsun, biz Mûsa ve Hârun'a da lütufta bulunduk.(37:114) | |
Onları ve toplumlarını büyük sıkıntıdan kurtardık.(37:115) | |
Onlara yardım ettik de galip gelenler kendileri oldular.(37:116) | |
Onlara, açık seçik bilgi sunun Kitap'ı verdik.(37:117) | |
Her ikisini dosdoğru yola kılavuzladık.(37:118) | |
Sonradan gelenler içinde, her ikisini hatırlatan bir şey bıraktık.(37:119) | |
Selam olsun Mûsa'ya ve Hârun'a!(37:120) | |
Güzel düşünüp güzel davrananları biz böyle ödüllendiririz!(37:121) | |
O ikisi de bizim inanan kullarımızdandı.(37:122) | |
İlyas da elbette ki peygamberlerdendi.(37:123) | |
O da toplumuna şöyle demişti: "Hâlâ korkup sakınmıyor musunuz?"(37:124) | |
"Bal'e yalvarıp yakarıyor, yaratıcıların en güzelini bırakıyor musunuz?"(37:125) | |
"Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı terk mi ediyorsunuz?"(37:126) | |
Sonunda onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka huzura getirileceklerdir.(37:127) | |
Allah'ın samimi, seçkin kulları müstesna.(37:128) | |
Sonrakiler içinde İlyas'ı hatırlatacak bir şey de bıraktık.(37:129) | |
Selam olsun İlyas'a!(37:130) | |
Güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz biz.(37:131) | |
Bizim inanan kullarımızdandı o.(37:132) | |
Hiç kuşkusuz, Lût da peygamberlerdendi.(37:133) | |
Onu ve ailesini toptan kurtarmıştık biz.(37:134) | |
Ancak terk edilenler içinde kalan kocakarı hariç.(37:135) | |
Sonra ötekileri yerle bir ettik.(37:136) | |
Kuşkusuz ki, siz onların yanından sabahları geçiyorsunuz.(37:137) | |
Geceleyin de. Hâlâ aklınızı işletmeyecek misiniz?(37:138) | |
Yûnus da gönderilen elçilerdendi.(37:139) | |
Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.(37:140) | |
Sonra kura çekti de kaybedenlerden oldu.(37:141) | |
Derken, kendisini balık yutmuştu. O kendi kendini kınayıp duruyordu.(37:142) | |
Eğer tespih edenlerden olmasaydı.(37:143) | |
İnsanların diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalacaktı.(37:144) | |
Bir süre sonra onu, çıplak araziye attık. Hastalanmıştı.(37:145) | |
Üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.(37:146) | |
Onu yüz bin kişiye yahut daha fazla olanlara elçi olarak gönderdik.(37:147) | |
Onlar inandılar. Biz de onları bir vakte kadar nimetlendirdik.(37:148) | |
Şimdi sor şunlara: "Kızlar Rabbinin de oğlanlar onların mı?"(37:149) | |
Yoksa biz, melekleri, bunların tanıklık ettikleri bir sırada, dişiler olarak mı yarattık?(37:150) | |
Dikkat edin, onlar, iftiralarının bir eseri olarak mutlaka şöyle diyecekler:(37:151) | |
"Allah doğurdu!" Vallahi onlar yalancıdırlar.(37:152) | |
Allah, kızları oğlanlara tercih mi etmiş?(37:153) | |
Ne oluyor size, o nasıl hüküm veriyorsunuz?(37:154) | |
Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?(37:155) | |
Yoksa apaçık bir kanıtınız mı var?(37:156) | |
Eğer doğru sözlülerseniz, hadi getirin kitabınızı!(37:157) | |
Allah'la cinler arasında bir nesep oluşturdular. Yemin olsun, cinler de bilmiştir kendilerinin Allah huzuruna mutlaka getirileceklerini/cinler de bilmiştir, bunların Allah'ın huzuruna mutlaka çıkarılacaklarını.(37:158) | |
Allah arınmıştır bunların nitelemelerinden.(37:159) | |
Allah'ın samimi, seçkin kulları, bunların yaptıklarından uzaktır.(37:160) | |
Siz ve kulluk ettiğiniz şeyler,(37:161) | |
O'na karşı kimseyi fitneye düşüremezsiniz.(37:162) | |
Cehenneme salınacak olan müstesna.(37:163) | |
Bizim, istisnasız herbirimizin bilinen bir makamı vardır.(37:164) | |
O saf saf dizilenler elbette biziz.(37:165) | |
O durmadan tespih edenler elbette biziz.(37:166) | |
O inkârcılar şunu da söylüyorlardı:(37:167) | |
"Eğer katımızda öncekilere verilenlerden bir öğüt/bir düşündürücü olsaydı,(37:168) | |
Elbette biz de Allah'ın samimi kullarından olurduk."(37:169) | |
Fakat ardından onu inkâr ettiler. Yakında bilecekler.(37:170) | |
Yemin olsun, elçi olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz hükümleşmişti:(37:171) | |
Onlar, yardım görenlerin ta kendileri olacaklar.(37:172) | |
Ordularımız, galip gelenlerin ta kendileri olacaklar.(37:173) | |
Bir vakte kadar onlardan yüz çevir!(37:174) | |
Gözün, üstlerinde olsun; yakında görecekler.(37:175) | |
Azabımız gelsin diye acele mi ediyorlar?(37:176) | |
Azap, yurtlarına indiğinde, uyarılanların sabahı ne kötü olacaktır!(37:177) | |
Yüz çevir onlardan belli bir vakte kadar!(37:178) | |
Ve gör neler olacak. Onlar da görecekler.(37:179) | |
Senin Rabbinin, o ululuk ve kudretin Rabbinin şanı yücedir onların verdiği sıfatlardan...(37:180) | |
Selam olsun tüm hak elçilerine!...(37:181) | |
Hamt olsun âlemlerin Rabbi Allah'a!...(37:182) | |