Ömer Öngüt Meali |
|
Andolsun saf saf dizilenlere!(37:1) | |
Önlerindekini sürdükçe sürenlere!(37:2) | |
Zikir okuyanlara!(37:3) | |
Şüphe yok ki sizin ilâhınız bir tektir.(37:4) | |
Göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların da Rabbidir, doğuların da Rabbidir.(37:5) | |
Biz yakın göğü bir ziynetle, yıldızlarla süsledik.(37:6) | |
Ve onu azgın her şeytandan koruduk.(37:7) | |
Onlar Mele-i âlâ'ya kulak verip, olup bitenleri aslâ dinleyemezler. (Dinlemeye kalkışsalar) her yönden sürülüp atılırlar.(37:8) | |
Kovularak onlara sürekli bir azap vardır.(37:9) | |
Hele bir tek söz kapan olursa delici bir alev onun peşine düşüverir.(37:10) | |
Şimdi sor onlara! Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa bizim (diğer) yaratmış olduklarımızı yaratmak mı? Biz insanı özlü ve yapışkan bir çamurdan yarattık.(37:11) | |
Hayır! Sen onlara şaşıyorsun. Onlar ise alay ediyorlar.(37:12) | |
Kendilerine öğüt verildiği zaman öğüt almazlar.(37:13) | |
Bir âyet (mucize) gördüklerinde alaya kalkışırlar.(37:14) | |
Ve derler ki: "Bu apaçık bir büyüdür. "(37:15) | |
"Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuz da mı, biz mi diriltileceğiz?"(37:16) | |
"Önceki atalarımız da mı?"(37:17) | |
De ki: "Evet, hem de hor ve hakir olarak!"(37:18) | |
O sadece korkunç sesten ibarettir. O anda gözleri birden bire açılıp etrafa bakarlar.(37:19) | |
"Eyvah bize! İşte bu hesap günüdür!" derler.(37:20) | |
Bu, işte sizin yalanladığınız ayırt etme günüdür.(37:21) | |
Zâlimleri ve onların eşlerini toplayın, onların taptıklarını da.(37:22) | |
Allah'tan başka. Ve onları cehennem yoluna götürün.(37:23) | |
Durdurun onları! Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.(37:24) | |
Onlara: "Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?" denilir.(37:25) | |
Hayır! Onlar o gün teslim olmuşlardır.(37:26) | |
Onlar birbirlerini suçlayıp çekişirler.(37:27) | |
"Siz bize sağdan gelir, suret-i haktan görünürdünüz!" derler.(37:28) | |
Dediler ki: "Hayır! Zaten siz inanan kimseler değildiniz. "(37:29) | |
"Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu, siz kendiniz azgın bir topluluk idiniz. "(37:30) | |
"Artık Rabbimizin sözü bize hak oldu. (Azabımızı) muhakkak tadacağız. "(37:31) | |
"Evet biz sizi kışkırttık. Çünkü kendimiz azgındık. "(37:32) | |
O halde o gün hepsi azapta müşterektirler.(37:33) | |
Biz suçluları böyle yaparız.(37:34) | |
Onlara: "Allah'tan başka ilâh yoktur. " denildiği zaman büyüklük taslarlardı.(37:35) | |
"Cinlenmiş bir şâirin hatırı için biz ilâhlarımızı terk mi edeceğiz?" derlerdi.(37:36) | |
Hayır! Doğrusu o, gerçeği getirmiş ve peygamberleri de doğrulamıştı.(37:37) | |
Şüphesiz ki siz o pek acıklı azabı tadacaksınız.(37:38) | |
Ve ancak kendi yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.(37:39) | |
Ancak Allah'ın hâlis kulları (bu azaptan) istisnâ edilecek.(37:40) | |
Onlar için bilinen bir rızık vardır.(37:41) | |
Türlü meyveler kendilerine ikram edilmektedir.(37:42) | |
Naim cennetlerinde.(37:43) | |
Tahtlar üzerinde karşılıklı oturmaktadırlar.(37:44) | |
Kendilerine kaynaktan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.(37:45) | |
O berraktır ve içenlere lezzet verir.(37:46) | |
O içkide ne sersemletme vardır, ne de onunla sarhoş olurlar.(37:47) | |
Yanlarında da, yalnız kendilerine göz dikmiş, iri gözlü huriler vardır.(37:48) | |
Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.(37:49) | |
Birbirlerine dönüp sorarlar.(37:50) | |
İçlerinden bir sözcü der ki: "Benim bir arkadaşım vardı. "(37:51) | |
Derdi ki: "Gerçekten sen de tasdik edip inananlardan mısın?"(37:52) | |
"Biz ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz mi sorguya çekileceğiz?"(37:53) | |
(Sonra yanındakilere): "Acaba arkadaşımın nerede olduğunu biliyor musunuz?" dedi.(37:54) | |
Baktı ve onu cehennemin ortasında gördü.(37:55) | |
Dedi ki: "Yemin ederim ki sen az daha beni de helâk edecektin!"(37:56) | |
"Eğer Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de (oraya) getirilenlerden olurdum. "(37:57) | |
"Biz ölmeyecek miymişiz?"(37:58) | |
"İlk ölümümüz hariç. Ve azap görmeyecek miymişiz?"(37:59) | |
İşte bu en büyük kurtuluşun tâ kendisidir.(37:60) | |
Çalışanlar böyle ebedi bir saâdet için çalışsınlar.(37:61) | |
Böyle bir nimete konmak mı daha hayırlıdır, yoksa zakkum ağacı mı?(37:62) | |
Biz o ağacı zâlimler için bir fitne kıldık.(37:63) | |
Şüphesiz ki o, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.(37:64) | |
Meyveleri şeytanların başları gibidir.(37:65) | |
Cehennemlikler ondan yerler ve karınlarını onunla doyururlar.(37:66) | |
Sonra bunun üzerine onlar için kaynar su karıştırılmış bir içki vardır.(37:67) | |
Sonra dönecekleri yer yine cehennemdir.(37:68) | |
Doğrusu onlar atalarını sapıklıkta buldular.(37:69) | |
Kendileri de onların izlerinde koşturup gidiyorlar.(37:70) | |
Andolsun ki onlardan önce gelip geçenlerin de çoğu sapıtmıştı.(37:71) | |
Ululuğum hakkı için biz onlara, uyarıcılar göndermiştik.(37:72) | |
Bak! O uyarılanların sonu nasıl oldu?(37:73) | |
Ancak Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları müstesnâdır.(37:74) | |
Andolsun ki Nuh bize duâ edip niyazda bulunmuştu da duâsına ne güzel icabet etmiştik.(37:75) | |
Onu ve âilesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.(37:76) | |
Yalnız onun zürriyetini kalıcılar kıldık.(37:77) | |
Sonra gelenler arasında ona (iyi bir ün) bıraktık.(37:78) | |
Âlemler içinde Nuh'a selâm olsun!(37:79) | |
İşte biz muhsinleri böyle mükâfatlandırırız.(37:80) | |
Doğrusu o bizim inanmış kullarımızdandı.(37:81) | |
Sonra diğerlerini suda boğduk.(37:82) | |
Şüphesiz ki İbrahim de onun yolunda olanlardan idi.(37:83) | |
Zira o Rabbine kalb-i selim (temiz bir kalp) ile geldi.(37:84) | |
Babasına ve kavmine dedi ki: "Siz nelere tapıyorsunuz?"(37:85) | |
"Allah'tan başka bir takım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?"(37:86) | |
"Âlemlerin Rabbi hakkında zannınız nedir?"(37:87) | |
Bunun üzerine İbrahim yıldızlara şöyle bir baktı.(37:88) | |
"Ben hastayım. " dedi.(37:89) | |
Ona arkalarını dönüp gittiler.(37:90) | |
Gizlice putlarının yanına vardı. "Sundukları yemekleri yemiyor musunuz?" dedi.(37:91) | |
"Neden konuşmuyorsunuz?"(37:92) | |
Bunun üzerine üzerlerine yürüyüp sağ eliyle kuvvetle vurdu.(37:93) | |
Putperestler koşarak ona geldiler.(37:94) | |
Dedi ki: "Kendi elinizle yontmakta olduğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?"(37:95) | |
"Oysa sizi de yonttuklarınızı da Allah yarattı. "(37:96) | |
Dediler ki: "Onun için bir bina yapın ve derhal onu ateşe atın!"(37:97) | |
Ona bir tuzak kurmayı istediler. Fakat biz de onları alçak düşürdük.(37:98) | |
Dedi ki: "Ben Rabbime gideceğim, O beni doğru yola iletecek. "(37:99) | |
"Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlât ver. "(37:100) | |
Biz de ona yumuşak huylu bir oğul müjdeledik.(37:101) | |
Çocuk kendisi ile beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: "Ey oğulcuğum! Rüyâda ben seni boğazladığımı görüyorum. Bir (düşün) bak, ne dersin?" dedi. O da: "Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap! İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın. " dedi.(37:102) | |
Her ikisi de Allah'ın emrine ram oldular. Babası oğlunu alnı üzerine yatırdı.(37:103) | |
Biz ona: "Yâ İbrahim!" diye seslendik.(37:104) | |
"Rüyana sadakat gösterdin, işte biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. "(37:105) | |
Bu gerçekten apaçık bir imtihandı.(37:106) | |
Biz oğluna bedel olarak ona büyük bir kurbanlık verdik.(37:107) | |
Sonra gelenler arasında ona iyi bir ün bıraktık.(37:108) | |
Bizden selâm olsun İbrahim'e!(37:109) | |
Doğrusu o bizim mümin kullarımızdandı.(37:111) | |
Biz ona sâlihlerden bir peygamber olacak İshak'ı müjdeledik.(37:112) | |
İbrahim'e de İshak'a da bereketler verdik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendisine açıktan açığa zulmedenler de olacak.(37:113) | |
Andolsun ki Musa ve Harun'a da lütuflarda bulunduk.(37:114) | |
Hem onları hem kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.(37:115) | |
Kendilerine yardım ettik de üstün gelmişlerdi.(37:116) | |
Her ikisine de, apaçık anlaşılan bir kitap vermiştik.(37:117) | |
Her ikisini de doğru yola eriştirmiştik.(37:118) | |
Ve sonra gelenler arasında onlara iyi bir nam bıraktık.(37:119) | |
Musa ve Harun'a bizden selâm olsun!(37:120) | |
Doğrusu biz muhsinleri böyle mükâfatlandırırız.(37:121) | |
İkisi de şüphesiz mümin kullarımızdandı.(37:122) | |
İlyas da şüphe yok ki gönderilmiş peygamberlerdendi.(37:123) | |
Hani kavmine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" demişti.(37:124) | |
"Ba'l putuna tapıp yaratıcıların en güzelini bırakıyor musunuz?"(37:125) | |
"Allah sizin de Rabbiniz, önce geçen atalarınızın da Rabbidir. "(37:126) | |
İlyas'ı yalanladılar, onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir.(37:127) | |
Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları hariç.(37:128) | |
Biz sonra gelenler içinde ona bir ün bıraktık.(37:129) | |
İlyas'a selâm olsun!(37:130) | |
Lut da şüphe yok ki gönderilmiş peygamberlerdendi.(37:133) | |
Biz de onu ve âilesini kurtardık.(37:134) | |
Yalnız bir koca karı geridekiler (helâke uğrayanlar) arasında kaldı.(37:135) | |
Sonra diğerlerini hep helâk ettik.(37:136) | |
Siz onların yerlerinden (yurtlarından) sabahları geçip gidiyorsunuz.(37:137) | |
Akşamları da. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?(37:138) | |
Şüphesiz ki Yunus da gönderilen peygamberlerdendi.(37:139) | |
Hani o bir vakit dolu bir gemiye kaçmıştı.(37:140) | |
Gemide olanlarla karşılıklı kur'a çekmişti ve kaybedenlerden olmuştu.(37:141) | |
Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.(37:142) | |
Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı,(37:143) | |
Tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı.(37:144) | |
Onu çıplak bir sahile attık, o hasta idi.(37:145) | |
Onun için geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik.(37:146) | |
Onu yüzbin veya daha fazla bir topluluğa peygamber olarak gönderdik.(37:147) | |
Nihayet ona inandılar, biz de onları bir süreye kadar yararlandırıp geçindirdik.(37:148) | |
Sor onlara: "Kızlar Rabbinin de, oğullar onların mı?"(37:149) | |
"Yoksa biz melekleri dişi olarak yarattık da, onlar o zaman buna şâhit mi idiler?"(37:150) | |
Dikkat edin! Gerçekten onlar uydurmalarından dolayı diyorlar ki:(37:151) | |
"Allah doğurdu. " Hiç şüphesiz ki onlar yalancıdırlar.(37:152) | |
Allah kızları oğullara tercih mi etmiş?(37:153) | |
Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?(37:154) | |
Hiç düşünmüyor musunuz?(37:155) | |
Yoksa sizin açıkça bir deliliniz mi var?(37:156) | |
Eğer doğru sözlü iseniz kitabınızı getirin!(37:157) | |
Bir de O'nunla cinler arasında bir nesep bağı uydurdular. Andolsun ki cinler de bilirler ki, onlar götürüleceklerdir.(37:158) | |
Allah onların vasıflandırdıkları şeylerden münezzehtir.(37:159) | |
Şüphesiz ki siz de taptıklarınız da,(37:161) | |
O'na karşı kimseyi kandırıp saptıramazsınız.(37:162) | |
Cehenneme girecek kimse hariç.(37:163) | |
"Bizden her birimiz için belirli bir makam vardır. "(37:164) | |
"O saf saf dizilenler biziz biz!"(37:165) | |
"O tesbih edenler de biziz biz!"(37:166) | |
Onlar diyorlardı ki:(37:167) | |
"Evvelkilere verildiği gibi bize de kitap verilseydi. "(37:168) | |
"Elbette Allah'ın ihlâslı kullarından olurduk. "(37:169) | |
Böyle iken onu inkâr ettiler. Amma ileride bileceklerdir.(37:170) | |
Gönderilen peygamber kullarımız hakkında şu sözümüz geçmişti:(37:171) | |
Mutlaka kendilerine yardım edilecektir.(37:172) | |
Şüphesiz ki bizim ordumuz galip gelecektir.(37:173) | |
Bir süreye kadar sen onlardan yüz çevir.(37:174) | |
Onlara (inecek azabı) gözetle, onlar da görecekler.(37:175) | |
Yoksa azabımızı acele mi istiyorlar?(37:176) | |
Fakat o, yurtlarına indiğinde, o uyarılanların sabahı ne kötü olur!(37:177) | |
(İnecek azabı) gözetle, onlar da görecekler.(37:179) | |
Kudret ve şeref sahibi Rabbin onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir.(37:180) | |
Ve peygamberlere selâm olsun!(37:181) | |
Ve hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allah'a.(37:182) | |