» 3 / Âl-i Imrân  195:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 195
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَاسْتَجَابَ (FESTCEB) = festecābe : ve karşılık verdi
2. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlara
3. رَبُّهُمْ (RBHM) = rabbuhum : Rableri
4. أَنِّي (ÊNY) = ennī : elbette ben
5. لَا (LE) = lā :
6. أُضِيعُ (ÊŽYA) = uDīǔ : zayi etmeyeceğim
7. عَمَلَ (AML) = ǎmele : işini
8. عَامِلٍ (AEML) = ǎāmilin : (hiçbir) çalışanın
9. مِنْكُمْ (MNKM) = minkum : sizden
10. مِنْ (MN) = min :
11. ذَكَرٍ (Z̃KR) = ƶekerin : erkek
12. أَوْ (ÊV) = ev : veya
13. أُنْثَىٰ (ÊNS̃) = unṧā : kadın
14. بَعْضُكُمْ (BAŽKM) = beǎ'Dukum : hepiniz
15. مِنْ (MN) = min :
16. بَعْضٍ (BAŽ) = beǎ'Din : birbirinizdensiniz
17. فَالَّذِينَ (FELZ̃YN) = felleƶīne : kimseler
18. هَاجَرُوا (HECRVE) = hācerū : göç eden(ler)
19. وَأُخْرِجُوا (VÊḢRCVE) = ve uḣricū : ve çıkarılanlar
20. مِنْ (MN) = min : -ndan
21. دِيَارِهِمْ (D̃YERHM) = diyārihim : yurtları-
22. وَأُوذُوا (VÊVZ̃VE) = ve ūƶū : ve işkence edilenler
23. فِي (FY) = fī :
24. سَبِيلِي (SBYLY) = sebīlī : benim yolumda
25. وَقَاتَلُوا (VGETLVE) = ve ḳātelū : ve vuruşanlar
26. وَقُتِلُوا (VGTLVE) = ve ḳutilū : ve öldürülenler
27. لَأُكَفِّرَنَّ (LÊKFRN) = leukeffiranne : elbette örteceğim
28. عَنْهُمْ (ANHM) = ǎnhum : onların
29. سَيِّئَاتِهِمْ (SYÙETHM) = seyyiātihim : kötülüklerini
30. وَلَأُدْخِلَنَّهُمْ (VLÊD̃ḢLNHM) = veleudḣilennehum : ve onları sokacağım
31. جَنَّاتٍ (CNET) = cennātin : cennetlere
32. تَجْرِي (TCRY) = tecrī : akan
33. مِنْ (MN) = min : -ndan
34. تَحْتِهَا (TḪTHE) = teHtihā : altları-
35. الْأَنْهَارُ (ELÊNHER) = l-enhāru : ırmaklar
36. ثَوَابًا (S̃VEBE) = ṧevāben : bir karşılık olarak
37. مِنْ (MN) = min :
38. عِنْدِ (AND̃) = ǐndi : katından
39. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah
40. وَاللَّهُ (VELLH) = vallahu : Allah
41. عِنْدَهُ (AND̃H) = ǐndehu : katındadır
42. حُسْنُ (ḪSN) = Husnu : en güzeli
43. الثَّوَابِ (ELS̃VEB) = ṧ-ṧevābi : karşılıkların
ve karşılık verdi | onlara | Rableri | elbette ben | | zayi etmeyeceğim | işini | (hiçbir) çalışanın | sizden | | erkek | veya | kadın | hepiniz | | birbirinizdensiniz | kimseler | göç eden(ler) | ve çıkarılanlar | -ndan | yurtları- | ve işkence edilenler | | benim yolumda | ve vuruşanlar | ve öldürülenler | elbette örteceğim | onların | kötülüklerini | ve onları sokacağım | cennetlere | akan | -ndan | altları- | ırmaklar | bir karşılık olarak | | katından | Allah | Allah | katındadır | en güzeli | karşılıkların |

[CVB] [] [RBB] [] [] [ŽYA] [AML] [AML] [] [] [Z̃KR] [] [ENS̃] [BAŽ] [] [BAŽ] [] [HCR] [ḢRC] [] [D̃VR] [EZ̃Y] [] [SBL] [GTL] [GTL] [KFR] [] [SVE] [D̃ḢL] [CNN] [CRY] [] [TḪT] [NHR] [S̃VB] [] [AND̃] [] [] [AND̃] [ḪSN] [S̃VB]
FESTCEB LHM RBHM ÊNY LE ÊŽYA AML AEML MNKM MN Z̃KR ÊV ÊNS̃ BAŽKM MN BAŽ FELZ̃YN HECRVE VÊḢRCVE MN D̃YERHM VÊVZ̃VE FY SBYLY VGETLVE VGTLVE LÊKFRN ANHM SYÙETHM VLÊD̃ḢLNHM CNET TCRY MN TḪTHE ELÊNHER S̃VEBE MN AND̃ ELLH VELLH AND̃H ḪSN ELS̃VEB

festecābe lehum rabbuhum ennī uDīǔ ǎmele ǎāmilin minkum min ƶekerin ev unṧā beǎ'Dukum min beǎ'Din felleƶīne hācerū ve uḣricū min diyārihim ve ūƶū sebīlī ve ḳātelū ve ḳutilū leukeffiranne ǎnhum seyyiātihim veleudḣilennehum cennātin tecrī min teHtihā l-enhāru ṧevāben min ǐndi llahi vallahu ǐndehu Husnu ṧ-ṧevābi
فاستجاب لهم ربهم أني لا أضيع عمل عامل منكم من ذكر أو أنثى بعضكم من بعض فالذين هاجروا وأخرجوا من ديارهم وأوذوا في سبيلي وقاتلوا وقتلوا لأكفرن عنهم سيئاتهم ولأدخلنهم جنات تجري من تحتها الأنهار ثوابا من عند الله والله عنده حسن الثواب

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 195
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فاستجاب ج و ب | CVB FESTCEB festecābe ve karşılık verdi Then responded
لهم | LHM lehum onlara to them
ربهم ر ب ب | RBB RBHM rabbuhum Rableri their Lord,
أني | ÊNY ennī elbette ben """Indeed, I"
لا | LE (will) not
أضيع ض ي ع | ŽYA ÊŽYA uDīǔ zayi etmeyeceğim (let go) waste
عمل ع م ل | AML AML ǎmele işini deeds
عامل ع م ل | AML AEML ǎāmilin (hiçbir) çalışanın (of the) doer
منكم | MNKM minkum sizden among you
من | MN min [from]
ذكر ذ ك ر | Z̃KR Z̃KR ƶekerin erkek (whether) male
أو | ÊV ev veya or
أنثى ا ن ث | ENS̃ ÊNS̃ unṧā kadın female
بعضكم ب ع ض | BAŽ BAŽKM beǎ'Dukum hepiniz each of you
من | MN min from
بعض ب ع ض | BAŽ BAŽ beǎ'Din birbirinizdensiniz (the) other.
فالذين | FELZ̃YN felleƶīne kimseler So those who
هاجروا ه ج ر | HCR HECRVE hācerū göç eden(ler) emigrated
وأخرجوا خ ر ج | ḢRC VÊḢRCVE ve uḣricū ve çıkarılanlar and were driven out
من | MN min -ndan from
ديارهم د و ر | D̃VR D̃YERHM diyārihim yurtları- their homes,
وأوذوا ا ذ ي | EZ̃Y VÊVZ̃VE ve ūƶū ve işkence edilenler and were harmed
في | FY in
سبيلي س ب ل | SBL SBYLY sebīlī benim yolumda My way
وقاتلوا ق ت ل | GTL VGETLVE ve ḳātelū ve vuruşanlar and fought
وقتلوا ق ت ل | GTL VGTLVE ve ḳutilū ve öldürülenler and were killed -
لأكفرن ك ف ر | KFR LÊKFRN leukeffiranne elbette örteceğim surely I (will) remove
عنهم | ANHM ǎnhum onların from them
سيئاتهم س و ا | SVE SYÙETHM seyyiātihim kötülüklerini their evil deeds
ولأدخلنهم د خ ل | D̃ḢL VLÊD̃ḢLNHM veleudḣilennehum ve onları sokacağım and surely I will admit them
جنات ج ن ن | CNN CNET cennātin cennetlere (to) Gardens
تجري ج ر ي | CRY TCRY tecrī akan flowing
من | MN min -ndan from
تحتها ت ح ت | TḪT TḪTHE teHtihā altları- underneath them
الأنهار ن ه ر | NHR ELÊNHER l-enhāru ırmaklar the rivers -
ثوابا ث و ب | S̃VB S̃VEBE ṧevāben bir karşılık olarak a reward
من | MN min from
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐndi katından [near]
الله | ELLH llahi Allah Allah.
والله | VELLH vallahu Allah And Allah -
عنده ع ن د | AND̃ AND̃H ǐndehu katındadır with Him
حسن ح س ن | ḪSN ḪSN Husnu en güzeli (is the) best
الثواب ث و ب | S̃VB ELS̃VEB ṧ-ṧevābi karşılıkların "reward."""

3:195 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve karşılık verdi | onlara | Rableri | elbette ben | | zayi etmeyeceğim | işini | (hiçbir) çalışanın | sizden | | erkek | veya | kadın | hepiniz | | birbirinizdensiniz | kimseler | göç eden(ler) | ve çıkarılanlar | -ndan | yurtları- | ve işkence edilenler | | benim yolumda | ve vuruşanlar | ve öldürülenler | elbette örteceğim | onların | kötülüklerini | ve onları sokacağım | cennetlere | akan | -ndan | altları- | ırmaklar | bir karşılık olarak | | katından | Allah | Allah | katındadır | en güzeli | karşılıkların |

[CVB] [] [RBB] [] [] [ŽYA] [AML] [AML] [] [] [Z̃KR] [] [ENS̃] [BAŽ] [] [BAŽ] [] [HCR] [ḢRC] [] [D̃VR] [EZ̃Y] [] [SBL] [GTL] [GTL] [KFR] [] [SVE] [D̃ḢL] [CNN] [CRY] [] [TḪT] [NHR] [S̃VB] [] [AND̃] [] [] [AND̃] [ḪSN] [S̃VB]
FESTCEB LHM RBHM ÊNY LE ÊŽYA AML AEML MNKM MN Z̃KR ÊV ÊNS̃ BAŽKM MN BAŽ FELZ̃YN HECRVE VÊḢRCVE MN D̃YERHM VÊVZ̃VE FY SBYLY VGETLVE VGTLVE LÊKFRN ANHM SYÙETHM VLÊD̃ḢLNHM CNET TCRY MN TḪTHE ELÊNHER S̃VEBE MN AND̃ ELLH VELLH AND̃H ḪSN ELS̃VEB

festecābe lehum rabbuhum ennī uDīǔ ǎmele ǎāmilin minkum min ƶekerin ev unṧā beǎ'Dukum min beǎ'Din felleƶīne hācerū ve uḣricū min diyārihim ve ūƶū sebīlī ve ḳātelū ve ḳutilū leukeffiranne ǎnhum seyyiātihim veleudḣilennehum cennātin tecrī min teHtihā l-enhāru ṧevāben min ǐndi llahi vallahu ǐndehu Husnu ṧ-ṧevābi
فاستجاب لهم ربهم أني لا أضيع عمل عامل منكم من ذكر أو أنثى بعضكم من بعض فالذين هاجروا وأخرجوا من ديارهم وأوذوا في سبيلي وقاتلوا وقتلوا لأكفرن عنهم سيئاتهم ولأدخلنهم جنات تجري من تحتها الأنهار ثوابا من عند الله والله عنده حسن الثواب

[ج و ب] [] [ر ب ب] [] [] [ض ي ع] [ع م ل] [ع م ل] [] [] [ذ ك ر] [] [ا ن ث] [ب ع ض] [] [ب ع ض] [] [ه ج ر] [خ ر ج] [] [د و ر] [ا ذ ي] [] [س ب ل] [ق ت ل] [ق ت ل] [ك ف ر] [] [س و ا] [د خ ل] [ج ن ن] [ج ر ي] [] [ت ح ت] [ن ه ر] [ث و ب] [] [ع ن د] [] [] [ع ن د] [ح س ن] [ث و ب]

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 195
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فاستجاب ج و ب | CVB FESTCEB festecābe ve karşılık verdi Then responded
Fe,Elif,Sin,Te,Cim,Elif,Be,
80,1,60,400,3,1,2,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form X) perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض
لهم | LHM lehum onlara to them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
ربهم ر ب ب | RBB RBHM rabbuhum Rableri their Lord,
Re,Be,He,Mim,
200,2,5,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أني | ÊNY ennī elbette ben """Indeed, I"
,Nun,Ye,
,50,10,
ACC – accusative particle
PRON – 1st person singular object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» والياء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لا | LE (will) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
أضيع ض ي ع | ŽYA ÊŽYA uDīǔ zayi etmeyeceğim (let go) waste
,Dad,Ye,Ayn,
,800,10,70,
V – 1st person singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
عمل ع م ل | AML AML ǎmele işini deeds
Ayn,Mim,Lam,
70,40,30,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
عامل ع م ل | AML AEML ǎāmilin (hiçbir) çalışanın (of the) doer
Ayn,Elif,Mim,Lam,
70,1,40,30,
N – genitive masculine indefinite active participle
اسم مجرور
منكم | MNKM minkum sizden among you
Mim,Nun,Kef,Mim,
40,50,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
من | MN min [from]
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ذكر ذ ك ر | Z̃KR Z̃KR ƶekerin erkek (whether) male
Zel,Kef,Re,
700,20,200,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
أو | ÊV ev veya or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
أنثى ا ن ث | ENS̃ ÊNS̃ unṧā kadın female
,Nun,Se,,
,50,500,,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
بعضكم ب ع ض | BAŽ BAŽKM beǎ'Dukum hepiniz each of you
Be,Ayn,Dad,Kef,Mim,
2,70,800,20,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعض ب ع ض | BAŽ BAŽ beǎ'Din birbirinizdensiniz (the) other.
Be,Ayn,Dad,
2,70,800,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
فالذين | FELZ̃YN felleƶīne kimseler So those who
Fe,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
80,1,30,700,10,50,
REM – prefixed resumption particle
REL – masculine plural relative pronoun
الفاء استئنافية
اسم موصول
هاجروا ه ج ر | HCR HECRVE hācerū göç eden(ler) emigrated
He,Elif,Cim,Re,Vav,Elif,
5,1,3,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form III) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وأخرجوا خ ر ج | ḢRC VÊḢRCVE ve uḣricū ve çıkarılanlar and were driven out
Vav,,Hı,Re,Cim,Vav,Elif,
6,,600,200,3,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) passive perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
من | MN min -ndan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ديارهم د و ر | D̃VR D̃YERHM diyārihim yurtları- their homes,
Dal,Ye,Elif,Re,He,Mim,
4,10,1,200,5,40,
N – genitive feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأوذوا ا ذ ي | EZ̃Y VÊVZ̃VE ve ūƶū ve işkence edilenler and were harmed
Vav,,Vav,Zel,Vav,Elif,
6,,6,700,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) passive perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
سبيلي س ب ل | SBL SBYLY sebīlī benim yolumda My way
Sin,Be,Ye,Lam,Ye,
60,2,10,30,10,
N – genitive masculine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم مجرور والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وقاتلوا ق ت ل | GTL VGETLVE ve ḳātelū ve vuruşanlar and fought
Vav,Gaf,Elif,Te,Lam,Vav,Elif,
6,100,1,400,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form III) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وقتلوا ق ت ل | GTL VGTLVE ve ḳutilū ve öldürülenler and were killed -
Vav,Gaf,Te,Lam,Vav,Elif,
6,100,400,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural passive perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
لأكفرن ك ف ر | KFR LÊKFRN leukeffiranne elbette örteceğim surely I (will) remove
Lam,,Kef,Fe,Re,Nun,
30,,20,80,200,50,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 1st person singular (form II) imperfect verb
EMPH – emphatic suffix nūn
اللام لام التوكيد
فعل مضارع والنون للتوكيد
عنهم | ANHM ǎnhum onların from them
Ayn,Nun,He,Mim,
70,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
سيئاتهم س و ا | SVE SYÙETHM seyyiātihim kötülüklerini their evil deeds
Sin,Ye,,Elif,Te,He,Mim,
60,10,,1,400,5,40,
N – accusative feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولأدخلنهم د خ ل | D̃ḢL VLÊD̃ḢLNHM veleudḣilennehum ve onları sokacağım and surely I will admit them
Vav,Lam,,Dal,Hı,Lam,Nun,He,Mim,
6,30,,4,600,30,50,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
V – 1st person singular (form IV) imperfect verb
EMPH – emphatic suffix nūn
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
فعل مضارع والنون للتوكيد و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
جنات ج ن ن | CNN CNET cennātin cennetlere (to) Gardens
Cim,Nun,Elif,Te,
3,50,1,400,
N – accusative feminine plural indefinite noun
اسم منصوب
تجري ج ر ي | CRY TCRY tecrī akan flowing
Te,Cim,Re,Ye,
400,3,200,10,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
فعل مضارع
من | MN min -ndan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
تحتها ت ح ت | TḪT TḪTHE teHtihā altları- underneath them
Te,Ha,Te,He,Elif,
400,8,400,5,1,
N – genitive noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم مجرور و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الأنهار ن ه ر | NHR ELÊNHER l-enhāru ırmaklar the rivers -
Elif,Lam,,Nun,He,Elif,Re,
1,30,,50,5,1,200,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
ثوابا ث و ب | S̃VB S̃VEBE ṧevāben bir karşılık olarak a reward
Se,Vav,Elif,Be,Elif,
500,6,1,2,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐndi katından [near]
Ayn,Nun,Dal,
70,50,4,
N – genitive noun
اسم مجرور
الله | ELLH llahi Allah Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
والله | VELLH vallahu Allah And Allah -
Vav,Elif,Lam,Lam,He,
6,1,30,30,5,
"REM – prefixed resumption particle
PN – nominative proper noun → Allah"
الواو استئنافية
لفظ الجلالة مرفوع
عنده ع ن د | AND̃ AND̃H ǐndehu katındadır with Him
Ayn,Nun,Dal,He,
70,50,4,5,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
حسن ح س ن | ḪSN ḪSN Husnu en güzeli (is the) best
Ha,Sin,Nun,
8,60,50,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الثواب ث و ب | S̃VB ELS̃VEB ṧ-ṧevābi karşılıkların "reward."""
Elif,Lam,Se,Vav,Elif,Be,
1,30,500,6,1,2,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَاسْتَجَابَ: ve karşılık verdi | لَهُمْ: onlara | رَبُّهُمْ: Rableri | أَنِّي: elbette ben | لَا: | أُضِيعُ: zayi etmeyeceğim | عَمَلَ: işini | عَامِلٍ: (hiçbir) çalışanın | مِنْكُمْ: sizden | مِنْ: | ذَكَرٍ: erkek | أَوْ: veya | أُنْثَىٰ: kadın | بَعْضُكُمْ: hepiniz | مِنْ: | بَعْضٍ: birbirinizdensiniz | فَالَّذِينَ: kimseler | هَاجَرُوا: göç eden(ler) | وَأُخْرِجُوا: ve çıkarılanlar | مِنْ: -ndan | دِيَارِهِمْ: yurtları- | وَأُوذُوا: ve işkence edilenler | فِي: | سَبِيلِي: benim yolumda | وَقَاتَلُوا: ve vuruşanlar | وَقُتِلُوا: ve öldürülenler | لَأُكَفِّرَنَّ: elbette örteceğim | عَنْهُمْ: onların | سَيِّئَاتِهِمْ: kötülüklerini | وَلَأُدْخِلَنَّهُمْ: ve onları sokacağım | جَنَّاتٍ: cennetlere | تَجْرِي: akan | مِنْ: -ndan | تَحْتِهَا: altları- | الْأَنْهَارُ: ırmaklar | ثَوَابًا: bir karşılık olarak | مِنْ: | عِنْدِ: katından | اللَّهِ: Allah | وَاللَّهُ: Allah | عِنْدَهُ: katındadır | حُسْنُ: en güzeli | الثَّوَابِ: karşılıkların |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فاستجاب FESTCEB ve karşılık verdi | لهم LHM onlara | ربهم RBHM Rableri | أني ÊNY elbette ben | لا LE | أضيع ÊŽYA zayi etmeyeceğim | عمل AML işini | عامل AEML (hiçbir) çalışanın | منكم MNKM sizden | من MN | ذكر Z̃KR erkek | أو ÊW veya | أنثى ÊNS̃ kadın | بعضكم BAŽKM hepiniz | من MN | بعض BAŽ birbirinizdensiniz | فالذين FELZ̃YN kimseler | هاجروا HECRWE göç eden(ler) | وأخرجوا WÊḢRCWE ve çıkarılanlar | من MN -ndan | ديارهم D̃YERHM yurtları- | وأوذوا WÊWZ̃WE ve işkence edilenler | في FY | سبيلي SBYLY benim yolumda | وقاتلوا WGETLWE ve vuruşanlar | وقتلوا WGTLWE ve öldürülenler | لأكفرن LÊKFRN elbette örteceğim | عنهم ANHM onların | سيئاتهم SYÙETHM kötülüklerini | ولأدخلنهم WLÊD̃ḢLNHM ve onları sokacağım | جنات CNET cennetlere | تجري TCRY akan | من MN -ndan | تحتها TḪTHE altları- | الأنهار ELÊNHER ırmaklar | ثوابا S̃WEBE bir karşılık olarak | من MN | عند AND̃ katından | الله ELLH Allah | والله WELLH Allah | عنده AND̃H katındadır | حسن ḪSN en güzeli | الثواب ELS̃WEB karşılıkların |
Kırık Meal (Okunuş) : |festecābe: ve karşılık verdi | lehum: onlara | rabbuhum: Rableri | ennī: elbette ben | : | uDīǔ: zayi etmeyeceğim | ǎmele: işini | ǎāmilin: (hiçbir) çalışanın | minkum: sizden | min: | ƶekerin: erkek | ev: veya | unṧā: kadın | beǎ'Dukum: hepiniz | min: | beǎ'Din: birbirinizdensiniz | felleƶīne: kimseler | hācerū: göç eden(ler) | ve uḣricū: ve çıkarılanlar | min: -ndan | diyārihim: yurtları- | ve ūƶū: ve işkence edilenler | : | sebīlī: benim yolumda | ve ḳātelū: ve vuruşanlar | ve ḳutilū: ve öldürülenler | leukeffiranne: elbette örteceğim | ǎnhum: onların | seyyiātihim: kötülüklerini | veleudḣilennehum: ve onları sokacağım | cennātin: cennetlere | tecrī: akan | min: -ndan | teHtihā: altları- | l-enhāru: ırmaklar | ṧevāben: bir karşılık olarak | min: | ǐndi: katından | llahi: Allah | vallahu: Allah | ǐndehu: katındadır | Husnu: en güzeli | ṧ-ṧevābi: karşılıkların |
Kırık Meal (Transcript) : |FESTCEB: ve karşılık verdi | LHM: onlara | RBHM: Rableri | ÊNY: elbette ben | LE: | ÊŽYA: zayi etmeyeceğim | AML: işini | AEML: (hiçbir) çalışanın | MNKM: sizden | MN: | Z̃KR: erkek | ÊV: veya | ÊNS̃: kadın | BAŽKM: hepiniz | MN: | BAŽ: birbirinizdensiniz | FELZ̃YN: kimseler | HECRVE: göç eden(ler) | VÊḢRCVE: ve çıkarılanlar | MN: -ndan | D̃YERHM: yurtları- | VÊVZ̃VE: ve işkence edilenler | FY: | SBYLY: benim yolumda | VGETLVE: ve vuruşanlar | VGTLVE: ve öldürülenler | LÊKFRN: elbette örteceğim | ANHM: onların | SYÙETHM: kötülüklerini | VLÊD̃ḢLNHM: ve onları sokacağım | CNET: cennetlere | TCRY: akan | MN: -ndan | TḪTHE: altları- | ELÊNHER: ırmaklar | S̃VEBE: bir karşılık olarak | MN: | AND̃: katından | ELLH: Allah | VELLH: Allah | AND̃H: katındadır | ḪSN: en güzeli | ELS̃VEB: karşılıkların |
Abdulbaki Gölpınarlı : Gerçekten de Rableri, dualarını kabul etti, ben, erkek olsun, kadın olsun, içinizden iyilik yapanın iyiliğini boşa çıkarmam, bâzınız bâzınızdan meydana gelmedir ve hepiniz birsiniz bence. Ama benim yolumda göçenlerin, yurtlarından çıkarılanların, eziyete uğrayanların, savaşıp vuruşanların, vurulup ölenlerin kusurlarını, andolsun ki mutlaka örteceğim ve onları, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım, Allah katından mükâfattır bu, daha güzel mükâfat da gene Allah katında.
Adem Uğur : Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. (Dedi ki:) Ben, erkek olsun kadın olsun -ki hep birbirinizdensiniz- içinizden, çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler; andolsun, ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu mükâfat, Allah tarafındandır. Allah; karşılığın güzeli O'nun katındadır.
Ahmed Hulusi : Rableri onların duasına icabet etti: "Sizden erkek olsun kadın olsun, kimsenin yaptığını boşa çıkarmam. Hep birbirinizdensiniz (aynı özelliklerle yaratılmış olmanız dolayısıyla hepiniz aynı sisteme tâbisiniz). Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, Ben'im uğruma eziyete uğratılanlar, savaşanlar ve öldürülenlere gelince; elbette onların suçlarını sileceğim. Elbette onları altlarından ırmaklar akan cennetlere (bilinçlerine akan çeşitli ilimlerin getirisiyle kişinin dilediğini yapabileceği boyuta) sokacağım, Allâh indînden bir mükâfat olarak. En güzel mükâfat Allâh indîndendir. "
Ahmet Tekin : Bunun üzerine Rableri onların dualarını kabul etti, dileklerini yerine getirdi. 'Ben, erkek olsun, kadın olsun, aynı insanlık ailesine mensup ve eşit olduğunuz için, sizden, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlerin, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanların, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanların, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlerin amellerini zayi etmeyeceğim, boşa çıkarmayacağım. Baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu memleketlerinden özgürce bana kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edenler, yurtlarından sürülenler, benim yolumda, İslâm uğrunda eziyete uğrayanların, savaşanların, öldürülenlerin, işte onların kusurlarını sileceğim, bağışlayacağım. Onları, Allah katından bir mükâfat olarak, altlarından ırmaklar akan Cennet konaklarına koyacağım.' En güzel mükâfat Allah katındadır.
Ahmet Varol : Rableri onların dualarına şöyle karşılık verdi: 'Ben, erkek olsun kadın olsun sizin içinizden çalışanın işini zayi etmem. Siz birbirinizdensiniz. Şüphesiz hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda kendilerine eziyet edilenlerin, çarpışanların ve öldürülenlerin kötülüklerini örtecek ve kendilerini altından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. Bu Allah katından bir karşılıktır. Karşılığın en güzel olanı Allah katındadır.
Ali Bulaç : Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi: "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun katındadır."
Ali Fikri Yavuz : Nihayet Rableri de onların dualarına şöyle icabet buyurdu: “- Muhakkak ki ben, içinizden gerek erkek ve gerek dişi olsun hayır işleyen hiç kimsenin yaptığını zâyi etmem. Hep birbirinizdensiniz, din yönünden erkek ve dişiniz birdir. Dinlerini korumak için Mekke’den Medine’ye hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, dinim uğrunda işkenceye düşenlerin, savaşanların ve bu yolda öldürülenlerin günahlarını elbette örteceğim; onları altından nehirler akar cennetlere koyacağım. Bu lütuflar, onlara Allah katından mükâfattır ve sevabın da en güzeli Allah katındadır.
Bekir Sadak : Rableri dualarini kabul etti: «Birbirinizden meydana gelen sizlerden, erkek olsun, kadin olsun, is yapanini isini bosa cikarmam. Hicret edenlerin, memleketlerinden cikarilanlarin, yolumda ezaya ugratilanlarin, savasan ve oldurulenlerin gunahlarini elbette ortecegim. And olsun ki, Allah katindan bir nimet olarak, onlari iclerinden irmaklar akan cennetlere koyacagim. Nimetin guzeli Allah katindadir".
Celal Yıldırım : Rableri onların dualarını kabul buyurdu da, «Sizden erkek ve kadın hiç kimsenin amelini zayi' etmem; birbirinizdensiniz. Onlar ki hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda işkenceye uğratıldılar ; savaştılar, öldürüldüler, şanıma and olsun ki, onların günah ve kötülüklerini örtüp temizleyeceğim, altlarından ırmaklar akan Cennetlere elbette sokacağım; (böylece) Allah katından bir sevaba (erişecekler). Sevabın güzeli Allah katındadır.
Diyanet İşleri : Rableri, onlara şu karşılığı verdi: “Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükâfat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır.”
Diyanet İşleri (eski) : Rableri dualarını kabul etti: 'Birbirinizden meydana gelen sizlerden, erkek olsun, kadın olsun, iş yapanın işini boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, memleketlerinden çıkarılanların, yolumda ezaya uğratılanların, savaşan ve öldürülenlerin günahlarını elbette örteceğim. And olsun ki, Allah katından bir nimet olarak, onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Nimetin güzeli Allah katındadır'.
Diyanet Vakfi : Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. (Dedi ki:) Ben, erkek olsun kadın olsun -ki hep birbirinizdensiniz- içinizden, çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler; andolsun, ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu mükâfat, Allah tarafındandır. Allah; karşılığın güzeli O'nun katındadır.
Edip Yüksel : Rab'leri onlara cevap verdi: 'Ben, sizden hiçbir çalışanın yaptığını ödülsüz bırakmam, ister erkek olsun, ister kadın olsun; hepiniz eşitsiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkence ve hakarete uğrayanlar, vuruşanlar, öldürülenler... Onların kötülüklerini örteceğim ve onları içlerinde ırmaklar akan bahçelere yerleştireceğim. ALLAH'tan bir karşılık olarak... En güzel karşılık ALLAH'ın yanındadır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Rableri onlara şu karşılığı verdi: «Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden, hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet edilenler, savaşanlar ve öldürülenler... Onların günahlarını elbette örteceğim ve Allah katından bir mükafat olmak üzere, onları altından ırmaklar akan cennetlere de koyacağım. En güzel mükafat Allah katındadır».
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Rableri de onların dualarına şöyle icabet etti: «Kesinlikle ben, içinizden gerek erkek, gerek kadın hiçbir iyilik yapanın işlediğini boşa çıkarmam, hep birbirinizdensiniz. Benim için hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, yolumda işkenceye uğrayanların, savaşanların ve bu uğurda öldürülenlerin suçlarını örteceğim. Onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Onlar, Allah tarafından tasavvur edemeyeceğiniz bir mükafata kavuşacaklar. Mükafatın en güzeli Allah yanındadır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Rableri de dualarına şöyle icabet buyurdu: her halde ben içinizden gerek erkek ve gerek dişi hiç bir hayr işleyenin işlediğini boşa gidermem, hep biribirinizdensiniz, benim için hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye uğrıyanların, cihada gidenlerin ve bu uğurda katledilenlerin, kabahatlerini taraflarından keffaretleyeceğim, onları altından ırmaklar akar Cennetlere koyacağım, tasavvur edemeyeceğiniz bir sevâb ile Allah tarafından müsâb olacaklar, sevâbın da en güzeli Allah yanında
Fizilal-il Kuran : Rabbleri onlara cevap verdi ki; «Ben birbirinizden meydana gelmiş bir bütün oluşturan sizlerden, erkek- kadın, hiçbir iyi amel işleyenin emeğini boşa çıkarmam. Buna göre göç edenlerin, yurtlarından sürülenlerin, benim yolumda eziyet çekenlerin, savaşanların ve öldürülenlerin kusurlarını örtecek ve kendilerini Allah tarafından verilmiş bir ödül olarak altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyacağım. Ödüllerin güzeli yalnız Allah katındadır.
Gültekin Onan : Nitekim rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi: "Şüphesiz ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim (keffirenne) ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Tanrı katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Tanrı, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun katındadır."
Hakkı Yılmaz : "Bunun üzerine Rableri onlara karşılık verdi: “Şüphesiz Ben, sizden erkek olsun, kadın olsun –ki hepiniz aynısınızdır– çalışanın amelini kaybetmem. O nedenle, göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, Benim yolumda eziyet edilenler, savaşanlar ve öldürülenler; elbette onlardan kötülüklerini örteceğim ve Allah katından bir sevap olarak, onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Ve Allah, sevabın güzeli Kendi katında olandır.” "
Hasan Basri Çantay : Nihayet Rableri onlar (ın duaların) a (şöyle) icabet etdi: «içinizden gerek erkek, gerek kadın — ki kiminiz kiminizden (haasıl olmadır) — (hayırlı) bir iş yapanın amelini ben elbette boşa çıkarmayacağım, işte hicret edenlerin, yurdlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye, hakaarete, ziyana uğrayanların, muhaarebe edenlerin ve öldürülenlerin de, andolsun suçlarını örteceğim ve andolsun, Allah canibinden bir mükâfat olmak üzere, onları altından ırmaklar akar cennetlere de sokacağım. (Daha büyük ve) güzel mükâfat ise Allanın yanındadır.
Hayrat Neşriyat : Rableri de onlar(ın duâların)a şöyle cevab verdi: 'Muhakkak ki ben, içinizden erkek olsun kadın olsun, (sâlih) bir iş yapanın amelini zâyi' etmem. Hep birbirinizdensiniz. İşte hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet edilenler, savaşanlar ve öldürülenler var ya, kötülüklerini onlardan mutlaka örteceğim ve Allah katından bir mükâfât olarak onları elbette altlarından nehirler akan Cennetlere koyacağım!' (Rabbiniz olan) Allah ki, mükâfâtın güzeli O’nun katındadır.
İbni Kesir : Nihayet Rabbları, onlara icabet etti: Birbirinizden meydana gelen sizlerden; gerek erkek olsun gerek dişi olsun, çalışanın işini boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye, hakarete, ziyana uğrayanların, muharebe edenlerin ve öldürülenlerin suçlarını elbette örteceğim, Allah katından mükafat olmak üzere; onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Sevabın en güzeli, Allah katındadır.
İskender Evrenosoğlu : O zaman Rab'leri, onların dualarına icabet etti. (Şöyle buyurdu): Sizden erkek veya kadın amel edenin amelini, Ben kesinlikle zayi etmem. Siz birbirinizdensiniz. Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, Ben'im yolumda işkenceye uğrayanların, savaşanların ve öldürülenlerin seyyiatlarını mutlaka örteceğim. Ve onları mutlaka, altlarından nehirler akan cennetlere sokacağım, Allah'ın katından bir mükâfat olarak. Ve Allah, O'nun katında mükâfatların en güzelidir.
Muhammed Esed : Ve Rableri onların dualarını şöyle cevaplar: "İster erkek, ister kadın olsun, (Benim yolumda) çaba gösterenlerden hiç kimsenin çabasını boşa çıkarmayacağım: (çünkü) hepiniz birbirinizin soyundan gelirsiniz. Zulüm ve kötülük diyarından kaçanlara, yurtlarından sürülenlere, Benim yolumda eziyet çekenlere ve (bu yolda) savaşıp öldürülenlere gelince; onların kötülüklerini mutlaka sileceğim ve onları, Allah'tan bir mükafat olarak, içinden ırmaklar akan hasbahçelere sokacağım: Zira mükafatların en güzeli, Allah katında olanıdır."
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık Rabb-i Kerîmleri onlara şöyle icabet etti ki: «Ben sizden gerek erkek ve gerek kadın, bir amel edenin amelini zâyi kılmam. Bazınız bazınızdansınız. İmdi hicret etmiş olanlar ve yurtlarından çıkarılmış bulunanlar ve Benim yolumda eziyete uğrayanlar ve savaşta bulunan ve öldürülenler yok mu, elbette Allah indinde bir sevap olmak üzere onların suçlarını örteceğim ve elbette onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım!. Ve güzel mükâfaat ise Allah Teâlâ nezdindedir.»
Ömer Öngüt : Rableri onların duâlarına karşılık verdi: Ben içinizden erkek olsun kadın olsun, çalışanın yaptığını boşa çıkarmam. Hep birbirinizdensiniz. Onlar ki hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğratıldılar, savaştılar ve öldürüldüler. Andolsun ki, onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. Bu mükâfat Allah tarafındandır. Mükâfatın en güzeli, Allah katındadır.
Şaban Piriş : Allah da onların duasına karşılık verdi: -Ben, sizden erkek veya kadın hiç bir çalışanın amelini zayi etmem, siz birbirinizdensiniz. Hicret edenler, memleketlerinden çıkarılanlar, benim yolumda işkence edilenler, savaşan ve öldürülenlerin, elbette günahlarını örteceğim ve onları alt taraflarından ırmakların aktığı cennetlere girdireceğim. Allah katından bir mükafat olarak... Mükafatın en güzeli Allah katındandır.
Suat Yıldırım : Onların Rabbi de dualarına şöyle icabet buyurdu: "Sizden gerek erkek, gerek kadın, hayır işleyen hiçbir kimsenin çalışmasını zayi etmem. Çünkü siz birbirinizdensiniz, birbirinizden farkınız yoktur. Benim rızam için hicret edenlerin, vatanlarından sürülenlerin, Benim yolumda işkenceye, zarara uğrayanların, Benim yolumda savaşanların ve öldürülenlerin, Elbette kusurlarını örtecek ve elbette onları Allah tarafından mükâfat olarak içinden ırmaklar akan cenetlere yerleştireceğim. En güzel ödüller Allah’ın yanındadır.
Süleyman Ateş : Rableri onlara karşılık verdi: "Ben, sizden erkek kadın, hiçbir çalışanın işini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkence edilenler, vuruşanlar ve öldürülenler... Elbette onların kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Yaptıklarına), Allâh katından bir karşılık olarak (onlara bu ni'metleri vereceğim). Karşılıkların en güzeli Allâh katındadır."
Tefhim-ul Kuran : Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevap verdi: «Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah katından bir karşılık (sevap) tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun katındadır.»
Ümit Şimşek : Rableri de onlara şu cevabı verdi: Erkek olsun, kadın olsun, sizden iyi bir iş yapanın emeğini Ben asla boşa çıkarmam. Siz zaten birbirinizdensiniz. Hicret eden, yurdundan çıkarılan, Benim yolumda eziyete uğrayan, savaşan ve can veren kimselerin Ben kötülüklerini örtecek ve onları altlarından ırmaklar akan Cennetlere yerleştireceğim. Bu Allah katından bir ödüldür. Ödülün en güzeli de Allah katındadır.
Yaşar Nuri Öztürk : Rableri onlara cevap verdi: "Ben sizden, erkek-kadın hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkenceye uğratılanlar, çarpışıp da öldürülenler var ya, onların kötülüklerini yemin olsun örteceğim. Ve yemin olsun ki onları, Allah katından bir karşılık olarak, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım." Allah katındandır karşılıkların en güzeli.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}