» 3 / Âl-i Imrân  165:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 165
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. أَوَلَمَّا (ÊVLME) = evelemmā : için mi?
2. أَصَابَتْكُمْ (ÊṦEBTKM) = eSābetkum : size geldiği
3. مُصِيبَةٌ (MṦYBT) = muSībetun : bir bela
4. قَدْ (GD̃) = ḳad : doğrusu
5. أَصَبْتُمْ (ÊṦBTM) = eSabtum : onların başlarına getirdiğiniz halde
6. مِثْلَيْهَا (MS̃LYHE) = miṧleyhā : onun iki katını
7. قُلْتُمْ (GLTM) = ḳultum : dediniz
8. أَنَّىٰ (ÊN) = ennā : nereden (başımıza geldi)
9. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
10. قُلْ (GL) = ḳul : de ki
11. هُوَ (HV) = huve : O (bela)
12. مِنْ (MN) = min :
13. عِنْدِ (AND̃) = ǐndi : -dendir
14. أَنْفُسِكُمْ (ÊNFSKM) = enfusikum : kendiniz-
15. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
16. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
17. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üzerine
18. كُلِّ (KL) = kulli : her
19. شَيْءٍ (ŞYÙ) = şey'in : şey
20. قَدِيرٌ (GD̃YR) = ḳadīrun : kadirdir
için mi? | size geldiği | bir bela | doğrusu | onların başlarına getirdiğiniz halde | onun iki katını | dediniz | nereden (başımıza geldi) | bu | de ki | O (bela) | | -dendir | kendiniz- | şüphesiz | Allah | üzerine | her | şey | kadirdir |

[] [ṦVB] [ṦVB] [] [ṦVB] [MS̃L] [GVL] [ENY] [] [GVL] [] [] [AND̃] [NFS] [] [] [] [KLL] [ŞYE] [GD̃R]
ÊVLME ÊṦEBTKM MṦYBT GD̃ ÊṦBTM MS̃LYHE GLTM ÊN HZ̃E GL HV MN AND̃ ÊNFSKM ÎN ELLH AL KL ŞYÙ GD̃YR

evelemmā eSābetkum muSībetun ḳad eSabtum miṧleyhā ḳultum ennā hāƶā ḳul huve min ǐndi enfusikum inne llahe ǎlā kulli şey'in ḳadīrun
أولما أصابتكم مصيبة قد أصبتم مثليها قلتم أنى هذا قل هو من عند أنفسكم إن الله على كل شيء قدير

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 165
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أولما | ÊVLME evelemmā için mi? Or when
أصابتكم ص و ب | ṦVB ÊṦEBTKM eSābetkum size geldiği struck you
مصيبة ص و ب | ṦVB MṦYBT muSībetun bir bela disaster,
قد | GD̃ ḳad doğrusu surely
أصبتم ص و ب | ṦVB ÊṦBTM eSabtum onların başlarına getirdiğiniz halde you (had) struck (them)
مثليها م ث ل | MS̃L MS̃LYHE miṧleyhā onun iki katını twice of it,
قلتم ق و ل | GVL GLTM ḳultum dediniz you said,
أنى ا ن ي | ENY ÊN ennā nereden (başımıza geldi) """From where"
هذا | HZ̃E hāƶā bu "(is) this?"""
قل ق و ل | GVL GL ḳul de ki Say,
هو | HV huve O (bela) """It"
من | MN min (is)
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐndi -dendir from
أنفسكم ن ف س | NFS ÊNFSKM enfusikum kendiniz- "yourselves."""
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
الله | ELLH llahe Allah Allah
على | AL ǎlā üzerine (is) on
كل ك ل ل | KLL KL kulli her every
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şey thing
قدير ق د ر | GD̃R GD̃YR ḳadīrun kadirdir All-Powerful.

3:165 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

için mi? | size geldiği | bir bela | doğrusu | onların başlarına getirdiğiniz halde | onun iki katını | dediniz | nereden (başımıza geldi) | bu | de ki | O (bela) | | -dendir | kendiniz- | şüphesiz | Allah | üzerine | her | şey | kadirdir |

[] [ṦVB] [ṦVB] [] [ṦVB] [MS̃L] [GVL] [ENY] [] [GVL] [] [] [AND̃] [NFS] [] [] [] [KLL] [ŞYE] [GD̃R]
ÊVLME ÊṦEBTKM MṦYBT GD̃ ÊṦBTM MS̃LYHE GLTM ÊN HZ̃E GL HV MN AND̃ ÊNFSKM ÎN ELLH AL KL ŞYÙ GD̃YR

evelemmā eSābetkum muSībetun ḳad eSabtum miṧleyhā ḳultum ennā hāƶā ḳul huve min ǐndi enfusikum inne llahe ǎlā kulli şey'in ḳadīrun
أولما أصابتكم مصيبة قد أصبتم مثليها قلتم أنى هذا قل هو من عند أنفسكم إن الله على كل شيء قدير

[] [ص و ب] [ص و ب] [] [ص و ب] [م ث ل] [ق و ل] [ا ن ي] [] [ق و ل] [] [] [ع ن د] [ن ف س] [] [] [] [ك ل ل] [ش ي ا] [ق د ر]

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 165
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أولما | ÊVLME evelemmā için mi? Or when
,Vav,Lam,Mim,Elif,
,6,30,40,1,
INTG – prefixed interrogative alif
SUP – prefixed supplemental particle
T – time adverb
الهمزة همزة استفهام
الواو زائدة
ظرف زمان
أصابتكم ص و ب | ṦVB ÊṦEBTKM eSābetkum size geldiği struck you
,Sad,Elif,Be,Te,Kef,Mim,
,90,1,2,400,20,40,
V – 3rd person feminine singular (form IV) perfect verb
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل ماض والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
مصيبة ص و ب | ṦVB MṦYBT muSībetun bir bela disaster,
Mim,Sad,Ye,Be,Te merbuta,
40,90,10,2,400,
N – nominative feminine indefinite (form IV) active participle
اسم مرفوع
قد | GD̃ ḳad doğrusu surely
Gaf,Dal,
100,4,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
أصبتم ص و ب | ṦVB ÊṦBTM eSabtum onların başlarına getirdiğiniz halde you (had) struck (them)
,Sad,Be,Te,Mim,
,90,2,400,40,
V – 2nd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
مثليها م ث ل | MS̃L MS̃LYHE miṧleyhā onun iki katını twice of it,
Mim,Se,Lam,Ye,He,Elif,
40,500,30,10,5,1,
N – accusative masculine dual noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم منصوب و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
قلتم ق و ل | GVL GLTM ḳultum dediniz you said,
Gaf,Lam,Te,Mim,
100,30,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
أنى ا ن ي | ENY ÊN ennā nereden (başımıza geldi) """From where"
,Nun,,
,50,,
INTG – interrogative noun
اسم استفهام
هذا | HZ̃E hāƶā bu "(is) this?"""
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
قل ق و ل | GVL GL ḳul de ki Say,
Gaf,Lam,
100,30,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
هو | HV huve O (bela) """It"
He,Vav,
5,6,
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
من | MN min (is)
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐndi -dendir from
Ayn,Nun,Dal,
70,50,4,
N – genitive noun
اسم مجرور
أنفسكم ن ف س | NFS ÊNFSKM enfusikum kendiniz- "yourselves."""
,Nun,Fe,Sin,Kef,Mim,
,50,80,60,20,40,
N – genitive feminine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
على | AL ǎlā üzerine (is) on
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
كل ك ل ل | KLL KL kulli her every
Kef,Lam,
20,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şey thing
Şın,Ye,,
300,10,,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
قدير ق د ر | GD̃R GD̃YR ḳadīrun kadirdir All-Powerful.
Gaf,Dal,Ye,Re,
100,4,10,200,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |أَوَلَمَّا: için mi? | أَصَابَتْكُمْ: size geldiği | مُصِيبَةٌ: bir bela | قَدْ: doğrusu | أَصَبْتُمْ: onların başlarına getirdiğiniz halde | مِثْلَيْهَا: onun iki katını | قُلْتُمْ: dediniz | أَنَّىٰ: nereden (başımıza geldi) | هَٰذَا: bu | قُلْ: de ki | هُوَ: O (bela) | مِنْ: | عِنْدِ: -dendir | أَنْفُسِكُمْ: kendiniz- | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | عَلَىٰ: üzerine | كُلِّ: her | شَيْءٍ: şey | قَدِيرٌ: kadirdir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |أولما ÊWLME için mi? | أصابتكم ÊṦEBTKM size geldiği | مصيبة MṦYBT bir bela | قد GD̃ doğrusu | أصبتم ÊṦBTM onların başlarına getirdiğiniz halde | مثليها MS̃LYHE onun iki katını | قلتم GLTM dediniz | أنى ÊN nereden (başımıza geldi) | هذا HZ̃E bu | قل GL de ki | هو HW O (bela) | من MN | عند AND̃ -dendir | أنفسكم ÊNFSKM kendiniz- | إن ÎN şüphesiz | الله ELLH Allah | على AL üzerine | كل KL her | شيء ŞYÙ şey | قدير GD̃YR kadirdir |
Kırık Meal (Okunuş) : |evelemmā: için mi? | eSābetkum: size geldiği | muSībetun: bir bela | ḳad: doğrusu | eSabtum: onların başlarına getirdiğiniz halde | miṧleyhā: onun iki katını | ḳultum: dediniz | ennā: nereden (başımıza geldi) | hāƶā: bu | ḳul: de ki | huve: O (bela) | min: | ǐndi: -dendir | enfusikum: kendiniz- | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | ḳadīrun: kadirdir |
Kırık Meal (Transcript) : |ÊVLME: için mi? | ÊṦEBTKM: size geldiği | MṦYBT: bir bela | GD̃: doğrusu | ÊṦBTM: onların başlarına getirdiğiniz halde | MS̃LYHE: onun iki katını | GLTM: dediniz | ÊN: nereden (başımıza geldi) | HZ̃E: bu | GL: de ki | HV: O (bela) | MN: | AND̃: -dendir | ÊNFSKM: kendiniz- | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | AL: üzerine | KL: her | ŞYÙ: şey | GD̃YR: kadirdir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Başlarına iki misli olarak gelen felâkete siz de uğrayınca, bu da nereden dediniz. De ki: Bu, sizin katınızdan geldi ve Allah'ın, şüphe yok ki her şeye gücü yeter.
Adem Uğur : (Bedir de) iki katını (düşmanınızın) başına getirdiğiniz bir musibet, (Uhud'da) kendi başınıza geldiği için mi "Bu nasıl oluyor!" dediniz? De ki: O, kendi kusurunuzdandır. Şüphesiz Allah'ın her şeye gücü yeter.
Ahmed Hulusi : Düşmanlarınıza iki katını tattırdığımız bir musîbet sizin başınıza gelince "Bu nasıl, neden oldu?" diyorsunuz. De ki: "O, nefsaniyetinizin getirisidir!" Kesinlikle, Allâh her şeye Kaadir'dir.
Ahmet Tekin : Bedir’de iki katını düşmanınızın başına getirdiğiniz bir belâ, Uhut’ta kendi başınıza geldiği için mi? 'Bu nasıl oluyor?' dediniz. Sen de: 'Bu yenilgi, yerleştirildiğiniz savunma mevziini bırakmanızdan, peygamberin görüşüne aykırı davranmanızdan, Bedir esirlerini fidye karşılığı salıvermenizden, kendi kusurunuzdan kaynaklanmaktadır. Allah’ın her şeye gücü kudreti yeter.' de.
Ahmet Varol : Siz (karşı tarafa) iki katını dokundurmuşken başınıza bir musibet geldiğinde: 'Bu da nereden geldi?' mi diyorsunuz? De ki: 'O, kendi tarafınızdandır.' Şüphesiz Allah'ın her şeye gücü yeter.[20]
Ali Bulaç : Başınıza bir belâ gelince niçin: «Bu nereden?» diyorsunuz? Halbuki siz (Bedir'de) onların (düşmanların) başlarına bunun iki katı belâ getirmiştiniz. Ey Peygamber, onlara de ki: «Bu belâyı kendi başınıza siz getirdiniz.» Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.
Ali Fikri Yavuz : Uhud savaşında size gelen musibet sonunda yetmiş kişi şehid olmasına karaşılık, daha önce Bedir savaşında kâfirlerden iki kat ki, yetmiş ölü ve yetmiş esir olmuşken, siz: “- Peygamber bizimle ve biz de müslüman iken bu musibet bize nereden geldi?”, dediniz. Onlara de ki: “- O, kendi tarafınızdandır, Peygambere itaat etmeyişinizdendir.” Şüphe yok ki, Allah her şeye hakkıyla kâdirdir.
Bekir Sadak : Baskalarini iki misline ugrattiginiz bir musibete kendiniz ugrayinca mi: «Bu nereden?» dersiniz? De ki: «O, kendi tarafinizdandir". Dogrusu Allah her seye Kadir'dir.
Celal Yıldırım : Hal böyle iken, düşmanlarınıza iki misli dokundurduğunuz bir musîbet size dokununca mı, «bu neden böyle ?» dediniz ! De ki: Bu kendinizdendir. Doğrusu Allah'ın kudreti her şeye yeter..
Diyanet İşleri : Onların (müşriklerin) başına (Bedir’de) iki mislini getirdiğiniz bir musibet (Uhud’da) sizin başınıza geldiğinde, “Bu, nereden başımıza geldi?” dediniz, öyle mi? De ki: “O (musibet), kendinizdendir.” Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
Diyanet İşleri (eski) : Başkalarını iki misline uğrattığınız bir musibete kendiniz uğrayınca mı: 'Bu nereden?' dersiniz? De ki: 'O, kendi tarafınızdandır'. Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir.
Diyanet Vakfi : (Bedir'de) iki katını (düşmanınızın) başına getirdiğiniz bir musibet, (Uhud'da) kendi başınıza geldiği için mi «Bu nasıl oluyor!» dediniz? De ki: O, kendi kusurunuzdandır. Şüphesiz Allah'ın her şeye gücü yeter.
Edip Yüksel : Uğradığınız zararın iki katını (düşmanınıza) verdiğiniz halde, 'Bu da niçin,' dediniz. De ki, '(O) musibet, kendi tarafınızdandır.' ALLAH her şeye Kadirdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Bedir'de düşmanı) iki katına uğrattığınız bir musibet (Uhud'da) size çarpınca mı: «Bu nereden» dediniz? De ki: «Bu başınıza gelen kendinizdendir». Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Düşmanlarınızın başına iki mislini getirdiğiniz bir bela kendi başınıza gelince mi: «Bu nereden?» dediniz? De ki: «O, kendi tarafınızdandır.» Çünkü Allah, her şeye gücü yetendir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Böyle iken size hasımlarınızın başına iki mislini getirdiğiniz bir musıbet isabet ediverince bu nereden mi dediniz? Deki o kendi tarafınızdan çünkü Allah her şey'e kadir
Fizilal-il Kuran : Karşı tarafa iki katını tattırdığımız musibet, bu kez sizin başınıza gelince «Bu nereden geldi?» demediniz mi? De ki; «O musibet kendinizden kaynaklandı.» Hiç şüphesiz Allah'ın gücü herşeye yeter.
Gültekin Onan : İki misline uğrattığınız bir musibet size isabet edince mi: "Bu nereden" dediniz ? De ki: "O, sizin kendinizdendir." Şüphesiz Tanrı, herşeye güç yetirendir.
Hakkı Yılmaz : İki katını isabet ettirdiğiniz bir musibet, kendinize isabet edince mi, “Bu hezimet nereden!?” dediniz. De ki: “Başınıza gelen bu hezimet, kendi nezdinizdendir.” Şüphesiz Allah, her şeye en iyi güç yetirendir.
Hasan Basri Çantay : Size (Bedirde) onlara iki katını başlarına getirdiğiniz bir belâ (Uhudde) kendinize çatmış olduğu için mi «Bu, nereden (geldi)» dediniz? De ki: «O, kendi katınızdandır». Şüphesiz ki Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir.
Hayrat Neşriyat : (Bedir’de düşmanınıza) iki mislini uğrattığınız bir musîbet şimdi (Uhud’da) size gelince: 'Bu nereden?' mi dediniz. (Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: 'O, kendi nefisleriniz tarafındandır!' Şübhesiz ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir.
İbni Kesir : Onları iki misline uğrattığınız bir musibete kendiniz uğrayınca; bu nereden? dediniz. De ki: O, kendinizdendir. Doğrusu Allah herşeye kadirdir.
İskender Evrenosoğlu : Ve iki mislini (düşmanlarınıza) isabet ettirdiğiniz bir musibet, size isabet ettiği zaman: "Bu nasıl oldu?" dediniz. De ki:"O sizin kendi nefslerinizdendir." Muhakkak ki Allah, her şeye kaadirdir.
Muhammed Esed : (Düşmanlarınızı) iki misli musibete uğrattıktan sonra şimdi aynı musibet sizin başınıza geldi diye, kendi kendinize "Bu nasıl oldu?" diye soruyorsunuz, öyle mi? De ki: "O, sizin kendi eserinizdir." Doğrusu, Allah dilediği her şeyi yapmaya kadirdir:
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki size bir musibet isabet etti, halbuki siz onun iki katını düşmanlarınıza isabet ettirmiş idiniz. «Bu musibet nereden?» mi dediniz. De ki: «O kendi nefisleriniz tarafındandır.» Şüphe yok ki, Allah Teâlâ herşeye kâdirdir.
Ömer Öngüt : (Bedir'de) iki katını (düşmanınızın) başına getirdiğimiz bir musibet, (Uhud'da) kendi başınıza gelince; “Bu nasıl oluyor?” dersiniz. Resulüm! De ki: “O musibet kendi tarafınızdandır. ” Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir.
Şaban Piriş : -Düşmanlarınızın başına iki katını getirdiğiniz belâ sizin başınıza gelince mi “Bu nasıl olur?” diyorsunuz. De ki: -O, sizin kendinizdendir. Allah’ın her şeye gücü yeter.
Suat Yıldırım : Hâl böyle iken, düşmanlarınızın başına iki mislini getirdiğiniz bir bela sizin başınıza gelince: "Bu nereden geldi?" mi diyorsunuz? De ki: "Bu felâket sizin yüzünüzdendir." Muhakkak ki Allah her şeye kadirdir.
Süleyman Ateş : Başınıza bir belâ gelince -siz, onun iki katını onların başlarına getirmiş olduğunuz halde yine- Bu nereden başımıza geldi?" dediniz. De ki: "O (belâ), kendinizdendir." Allâh, herşeye kâdirdir.
Tefhim-ul Kuran : Başınıza bir belâ gelince niçin: «Bu nereden?» diyorsunuz? Halbuki siz (Bedir'de) onların (düşmanların) başlarına bunun iki katı belâ getirmiştiniz. Ey Peygamber, onlara de ki: «Bu belâyı kendi başınıza siz getirdiniz.» Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.
Ümit Şimşek : Yine de, başınıza gelenin iki misli zararı siz onlara verdiğiniz halde, 'Bu da nereden başımıza geldi?' diyorsunuz. De ki: O sizin kendinizdendir. Allah'ın ise herşeye gücü yeter.
Yaşar Nuri Öztürk : Size, başkalarına iki katını dokundurduğumuz bir musibet dokununca: "Bu da nereden!" mi dediniz? De ki: "O, sizin öz benliklerinizdendir." Allah, her şeye Kadîr'dir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}