» 3 / Âl-i Imrân  99:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 99
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قُلْ (GL) = ḳul : de ki
2. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
3. أَهْلَ (ÊHL) = ehle : halk
4. الْكِتَابِ (ELKTEB) = l-kitābi : Kitap
5. لِمَ (LM) = lime : niçin?
6. تَصُدُّونَ (TṦD̃VN) = teSuddūne : çevirmeğe çalışıyorsunuz
7. عَنْ (AN) = ǎn : -ndan
8. سَبِيلِ (SBYL) = sebīli : yolu-
9. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah
10. مَنْ (MN) = men : kimseleri
11. امَنَ ( ËMN) = āmene : inanan
12. تَبْغُونَهَا (TBĞVNHE) = tebğūnehā : göstermeğe yeltenerek
13. عِوَجًا (AVCE) = ǐvecen : eğri
14. وَأَنْتُمْ (VÊNTM) = veentum : ve siz
15. شُهَدَاءُ (ŞHD̃EÙ) = şuhedā'u : (gerçeğe) tanık olduğunuz halde
16. وَمَا (VME) = ve mā : değildir
17. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
18. بِغَافِلٍ (BĞEFL) = biğāfilin : habersiz
19. عَمَّا (AME) = ǎmmā : -dan
20. تَعْمَلُونَ (TAMLVN) = teǎ'melūne : yaptıklarınız-
de ki | EY/HEY/AH | halk | Kitap | niçin? | çevirmeğe çalışıyorsunuz | -ndan | yolu- | Allah | kimseleri | inanan | göstermeğe yeltenerek | eğri | ve siz | (gerçeğe) tanık olduğunuz halde | değildir | Allah | habersiz | -dan | yaptıklarınız- |

[GVL] [Y] [EHL] [KTB] [] [ṦD̃D̃] [] [SBL] [] [] [EMN] [BĞY] [AVC] [] [ŞHD̃] [] [] [ĞFL] [] [AML]
GL YE ÊHL ELKTEB LM TṦD̃VN AN SBYL ELLH MN ËMN TBĞVNHE AVCE VÊNTM ŞHD̃EÙ VME ELLH BĞEFL AME TAMLVN

ḳul ehle l-kitābi lime teSuddūne ǎn sebīli llahi men āmene tebğūnehā ǐvecen veentum şuhedā'u ve mā llahu biğāfilin ǎmmā teǎ'melūne
قل يا أهل الكتاب لم تصدون عن سبيل الله من آمن تبغونها عوجا وأنتم شهداء وما الله بغافل عما تعملون

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 99
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قل ق و ل | GVL GL ḳul de ki Say,
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
أهل ا ه ل | EHL ÊHL ehle halk Folk/People
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābi Kitap (of) the Book!
لم | LM lime niçin? Why
تصدون ص د د | ṦD̃D̃ TṦD̃VN teSuddūne çevirmeğe çalışıyorsunuz (do) you hinder
عن | AN ǎn -ndan from
سبيل س ب ل | SBL SBYL sebīli yolu- (the) way
الله | ELLH llahi Allah (of) Allah
من | MN men kimseleri (those) who
آمن ا م ن | EMN ËMN āmene inanan believe[d],
تبغونها ب غ ي | BĞY TBĞVNHE tebğūnehā göstermeğe yeltenerek seeking (to make) it
عوجا ع و ج | AVC AVCE ǐvecen eğri (seem) crooked
وأنتم | VÊNTM veentum ve siz while you
شهداء ش ه د | ŞHD̃ ŞHD̃EÙ şuhedā'u (gerçeğe) tanık olduğunuz halde (are) witnesses?
وما | VME ve mā değildir And not
الله | ELLH llahu Allah Allah
بغافل غ ف ل | ĞFL BĞEFL biğāfilin habersiz (is) unaware
عما | AME ǎmmā -dan of what
تعملون ع م ل | AML TAMLVN teǎ'melūne yaptıklarınız- you do.

3:99 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

de ki | EY/HEY/AH | halk | Kitap | niçin? | çevirmeğe çalışıyorsunuz | -ndan | yolu- | Allah | kimseleri | inanan | göstermeğe yeltenerek | eğri | ve siz | (gerçeğe) tanık olduğunuz halde | değildir | Allah | habersiz | -dan | yaptıklarınız- |

[GVL] [Y] [EHL] [KTB] [] [ṦD̃D̃] [] [SBL] [] [] [EMN] [BĞY] [AVC] [] [ŞHD̃] [] [] [ĞFL] [] [AML]
GL YE ÊHL ELKTEB LM TṦD̃VN AN SBYL ELLH MN ËMN TBĞVNHE AVCE VÊNTM ŞHD̃EÙ VME ELLH BĞEFL AME TAMLVN

ḳul ehle l-kitābi lime teSuddūne ǎn sebīli llahi men āmene tebğūnehā ǐvecen veentum şuhedā'u ve mā llahu biğāfilin ǎmmā teǎ'melūne
قل يا أهل الكتاب لم تصدون عن سبيل الله من آمن تبغونها عوجا وأنتم شهداء وما الله بغافل عما تعملون

[ق و ل] [ي] [ا ه ل] [ك ت ب] [] [ص د د] [] [س ب ل] [] [] [ا م ن] [ب غ ي] [ع و ج] [] [ش ه د] [] [] [غ ف ل] [] [ع م ل]

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 99
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قل ق و ل | GVL GL ḳul de ki Say,
Gaf,Lam,
100,30,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

أهل ا ه ل | EHL ÊHL ehle halk Folk/People
,He,Lam,
,5,30,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – accusative masculine noun
أداة نداء
اسم منصوب
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābi Kitap (of) the Book!
Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
1,30,20,400,1,2,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
لم | LM lime niçin? Why
Lam,Mim,
30,40,
P – prefixed preposition lām
INTG – interrogative noun
جار ومجرور
تصدون ص د د | ṦD̃D̃ TṦD̃VN teSuddūne çevirmeğe çalışıyorsunuz (do) you hinder
Te,Sad,Dal,Vav,Nun,
400,90,4,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عن | AN ǎn -ndan from
Ayn,Nun,
70,50,
P – preposition
حرف جر
سبيل س ب ل | SBL SBYL sebīli yolu- (the) way
Sin,Be,Ye,Lam,
60,2,10,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
الله | ELLH llahi Allah (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
من | MN men kimseleri (those) who
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
آمن ا م ن | EMN ËMN āmene inanan believe[d],
,Mim,Nun,
,40,50,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
تبغونها ب غ ي | BĞY TBĞVNHE tebğūnehā göstermeğe yeltenerek seeking (to make) it
Te,Be,Ğayn,Vav,Nun,He,Elif,
400,2,1000,6,50,5,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
عوجا ع و ج | AVC AVCE ǐvecen eğri (seem) crooked
Ayn,Vav,Cim,Elif,
70,6,3,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
وأنتم | VÊNTM veentum ve siz while you
Vav,,Nun,Te,Mim,
6,,50,400,40,
CIRC – prefixed circumstantial particle
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
الواو حالية
ضمير منفصل
شهداء ش ه د | ŞHD̃ ŞHD̃EÙ şuhedā'u (gerçeğe) tanık olduğunuz halde (are) witnesses?
Şın,He,Dal,Elif,,
300,5,4,1,,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
وما | VME ve mā değildir And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
نافية بمنزلة «ليس»
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
بغافل غ ف ل | ĞFL BĞEFL biğāfilin habersiz (is) unaware
Be,Ğayn,Elif,Fe,Lam,
2,1000,1,80,30,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite active participle
جار ومجرور
عما | AME ǎmmā -dan of what
Ayn,Mim,Elif,
70,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
تعملون ع م ل | AML TAMLVN teǎ'melūne yaptıklarınız- you do.
Te,Ayn,Mim,Lam,Vav,Nun,
400,70,40,30,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قُلْ: de ki | يَا: EY/HEY/AH | أَهْلَ: halk | الْكِتَابِ: Kitap | لِمَ: niçin? | تَصُدُّونَ: çevirmeğe çalışıyorsunuz | عَنْ: -ndan | سَبِيلِ: yolu- | اللَّهِ: Allah | مَنْ: kimseleri | امَنَ: inanan | تَبْغُونَهَا: göstermeğe yeltenerek | عِوَجًا: eğri | وَأَنْتُمْ: ve siz | شُهَدَاءُ: (gerçeğe) tanık olduğunuz halde | وَمَا: değildir | اللَّهُ: Allah | بِغَافِلٍ: habersiz | عَمَّا: -dan | تَعْمَلُونَ: yaptıklarınız- |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قل GL de ki | يا YE EY/HEY/AH | أهل ÊHL halk | الكتاب ELKTEB Kitap | لم LM niçin? | تصدون TṦD̃WN çevirmeğe çalışıyorsunuz | عن AN -ndan | سبيل SBYL yolu- | الله ELLH Allah | من MN kimseleri | آمن ËMN inanan | تبغونها TBĞWNHE göstermeğe yeltenerek | عوجا AWCE eğri | وأنتم WÊNTM ve siz | شهداء ŞHD̃EÙ (gerçeğe) tanık olduğunuz halde | وما WME değildir | الله ELLH Allah | بغافل BĞEFL habersiz | عما AME -dan | تعملون TAMLWN yaptıklarınız- |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳul: de ki | : EY/HEY/AH | ehle: halk | l-kitābi: Kitap | lime: niçin? | teSuddūne: çevirmeğe çalışıyorsunuz | ǎn: -ndan | sebīli: yolu- | llahi: Allah | men: kimseleri | āmene: inanan | tebğūnehā: göstermeğe yeltenerek | ǐvecen: eğri | veentum: ve siz | şuhedā'u: (gerçeğe) tanık olduğunuz halde | ve mā: değildir | llahu: Allah | biğāfilin: habersiz | ǎmmā: -dan | teǎ'melūne: yaptıklarınız- |
Kırık Meal (Transcript) : |GL: de ki | YE: EY/HEY/AH | ÊHL: halk | ELKTEB: Kitap | LM: niçin? | TṦD̃VN: çevirmeğe çalışıyorsunuz | AN: -ndan | SBYL: yolu- | ELLH: Allah | MN: kimseleri | ËMN: inanan | TBĞVNHE: göstermeğe yeltenerek | AVCE: eğri | VÊNTM: ve siz | ŞHD̃EÙ: (gerçeğe) tanık olduğunuz halde | VME: değildir | ELLH: Allah | BĞEFL: habersiz | AME: -dan | TAMLVN: yaptıklarınız- |
Abdulbaki Gölpınarlı : De ki: Ey kitap ehli, kendiniz de tanıksınız, öyle olduğu halde gene zor zoruna ne diye bir eğrilik bulmaya yeltenir de inananları, Allah yolundan döndürmeye çalışırsınız? Allah'sa yaptıklarınızdan gafil değildir ki.
Adem Uğur : De ki: Ey ehl-i kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek müminleri Allah yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Ahmed Hulusi : De ki: "Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar. . . Sizler (hakikate) şahit olduğunuz hâlde niçin onu yanlış göstererek, iman edenleri Allâh yolundan alıkoyuyorsunuz? Allâh amellerinizden gâfil değildir. "
Ahmet Tekin : Sen onlara: 'Ey geçmiş kitapları sahiplenenler, Kur’ân’ı bildiğiniz ve doğruları gördüğünüz halde, niçin Allah’ın yolunda, İslâm’da tezat, tenâkuz, pürüz, yalan, sapma arayarak mü’minleri Allah yolundan çevirmeye, İslâmî hayatı yaşamaktan alıkoymaya, İslâmî faaliyetlere mani olmaya kalkışıyorsunuz? Allah işlediğiniz hileli amellerden, tuzaklardan habersiz değildir. Bunlara göre sizi cezalandıracaktır.' de.
Ahmet Varol : De ki: 'Ey kitap ehli! Hak olduğunu gördüğünüz halde neden onda bir eğrilik göstermeye yeltenerek mü'minleri Allah yolundan çevirmeye çabalıyorsunuz. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.'
Ali Bulaç : De ki: "Ey Kitap Ehli, sizler şahidler olduğunuz halde, ne diye iman edenleri Alah yolundan -onda bir çarpıklık bulmaya yeltenerek- çevirmeye çalışıyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir."
Ali Fikri Yavuz : De ki: “- Ey ehl-i kitap! İslâmın hak din olduğunu bildiğiniz halde neden iman edenleri, Allah yolundan (iğriliğini istiyerek) çevirmeye çalışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan gâfil değildir.”
Bekir Sadak : «Ey Kitab ehli! siz dogru olduguna sahidken, nicin inananlari Allah'in yolunu egri gostermege yeltenerek ondan ceviriyorsunuz? Allah islediklerinizden gafil degildir".
Celal Yıldırım : De ki: Ey Kitap Ehli! İmân edenleri neden Allah yolundan —onda bir eğrilik arayarak— döndürmeye çalışıyorsunuz ? Halbuki (son dinin hak olduğuna, Hz. Muhammed'in son Nebî olarak gönderildiğine) şâhid bulunuyorsunuzdur. Allah işlediklerinizden habersiz değildir.
Diyanet İşleri : De ki: “Ey kitab ehli! (Gerçeği) görüp bildiğiniz hâlde, niçin Allah’ın yolunu eğri ve çelişkili göstermeğe yeltenerek inananları Allah’ın yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.”
Diyanet İşleri (eski) : De ki: 'Ey Kitap ehli! Siz doğru olduğuna şahidken, niçin inananları Allah'ın yolunu eğri göstermeğe yeltenerek ondan çeviriyorsunuz? Allah işlediklerinizden gafil değildir'.
Diyanet Vakfi : De ki: Ey ehl-i kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek müminleri Allah yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Edip Yüksel : De ki, 'Kitap halkı, doğruya tanık olduğunuz halde neden ALLAH'ın yolunu değiştirmeye yeltenerek inananları saptırıyorsunuz? ALLAH yaptıklarınızdan habersiz değildir.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : De ki: «Ey kitap ehli! Gerçeği görüp bildiğiniz hâlde niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek müminleri Allah'ın yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir».
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : De ki: «Ey kitap verilenler, niçin inananları Allah'ın doğru yolundan engelliyorsunuz? Görüp durduğunuz halde niçin onun çarpıklığını istiyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.»
Elmalılı Hamdi Yazır : De ki ey ehli kitab! niçin Allahın doğru yolundan iman edenleri men'ediyorsunuz, görüb durduğunuz halde niçin onun çarpıklığını istiyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir
Fizilal-il Kuran : De ki; 'Ey ehl-i kitap, niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek inananları o yoldan döndürmeye çalışıyorsunuz? Oysa onun doğru olduğunu biliyorsunuz. Allah yaptıklarınızdan kesinlikle habersiz değildir :
Gültekin Onan : De ki : "Ey Kitap ehli, sizler şahidler olduğunuz halde ne diye inananları Tanrı yolundan -onda bir çarpıklık bulmaya yeltenerek- çevirmeye çalışıyorsunuz? Tanrı yaptıklarınızdan gafil değildir."
Hakkı Yılmaz : De ki: “Ey Kitap Ehli! Siz tanık olduğunuz hâlde niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek inanan kimseleri Allah'ın yolundan çeviriyorsunuz? Allah yaptıklarınıza duyarsız değildir.”
Hasan Basri Çantay : De ki: «Ey Kitablılar, kendiniz (İslâm dininin hak olduğunu Kitablarınızda okuyan) şâhidler olduğunuz halde, neye îman edenleri Allah yolundan, kendiniz onda bir eğrilik aramıya yellenerek, döndürmiye çalışıyorsunuz? Allah ne yaparsanız gaafil değil».
Hayrat Neşriyat : De ki: 'Ey ehl-i kitab! (Hakka) şâhid kimseler olduğunuz hâlde, niçin ona bir eğrilik arayarak, îmân eden kimseyi Allah yolundan men' ediyorsunuz?' Hâlbuki Allah, yapmaktaolduklarınızdan gafil değildir.
İbni Kesir : De ki: Ey Ehl-i Kitab, siz gerçeği gördüğünüz halde Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek, iman edenleri niçin ondan çeviriyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
İskender Evrenosoğlu : De ki: "Ey Kitap ehli! (Gerçeklere) şahit olduğunuz halde, niçin îmân eden kimseleri, onun eğriliğini isteyerek, Allah'ın yolundan men ediyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir."
Muhammed Esed : De ki: "Ey geçmiş vahyin izleyicileri! (Doğru olduğuna) bizzat kendiniz şahit olduğunuz halde onu eğri göstermeye çalışarak, (bu ilahi kelama) iman edenleri neden Allah yolundan alıko(ymaya çabalı)yorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir."
Ömer Nasuhi Bilmen : De ki: «Ey ehl-i kitap! Ne için imân edenleri Allah Teâlâ'nın yolundan men ediyorsunuz? Onun çarpıklığını istiyorsunuz? Halbuki sizler şahitlersiniz, Allah Teâlâ da sizin yaptıklarınızdan gâfil değildir.»
Ömer Öngüt : De ki: “Ey ehl-i kitap! Niçin iman edenleri Allah'ın yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Hak olduğuna şâhit iken, o yolu eğri göstermeye yelteniyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. ”
Şaban Piriş : De ki: -Ey kitap ehli, niçin iman edenleri Allah’ın yolunda eğrilik arayarak saptırmaya çalışıyorsunuz? (Oysa siz de onun doğru olduğunu) görüp duruyorsunuz. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Suat Yıldırım : De ki: Ey Ehl-i kitap! Siz gerçeği görüp bildiğiniz halde, niçin Allah’ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek iman edenleri Allah yolundan men ediyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Süleyman Ateş : De ki: "Ey Kitap ehli, gerçeğe tanık olduğunuz halde, niçin Allâh'ın yolunu eğri göstermeğe yeltenerek, inanmak isteyenleri Allâh yolundan çevirmeğe çalışıyorsunuz? Allâh yaptıklarınızdan habersiz değildir."
Tefhim-ul Kuran : De ki: «Ey Kitap Ehli, sizler şahidler olduğunuz halde, ne diye iman edenleri Allah yolundan -onda bir çarpıklık bulmaya yeltenerek- çevirmeye çalışıyorsunuz? Allah, yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.»
Ümit Şimşek : De ki: Ey Kitap Ehli! Gerçeğe tanık olduğunuz halde, niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye çalışıp da inanan kimseyi ondan alıkoyuyorsunuz? Halbuki Allah sizin yaptıklarınızdan asla habersiz değildir.
Yaşar Nuri Öztürk : Şunu da söyle: "Ey Ehlikitap! Neden iman edenleri Allah yolundan alıkoyuyorsunuz? Gözünüzle gördüğünüz halde, Allah yolunu neden çarpıtmak istiyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}