» 3 / Âl-i Imrân  155:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 155
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseleri
3. تَوَلَّوْا (TVLVE) = tevellev : yüz çevirip giden
4. مِنْكُمْ (MNKM) = minkum : içinizden
5. يَوْمَ (YVM) = yevme : gün
6. الْتَقَى (ELTG) = t-teḳā : iki topluluğun
7. الْجَمْعَانِ (ELCMAEN) = l-cem'ǎāni : karşılaştığı
8. إِنَّمَا (ÎNME) = innemā : şüphesiz
9. اسْتَزَلَّهُمُ (ESTZLHM) = stezellehumu : (yoldan) kaydırmak istemişti
10. الشَّيْطَانُ (ELŞYŦEN) = ş-şeyTānu : şeytan
11. بِبَعْضِ (BBAŽ) = bibeǎ'Di : bazı
12. مَا (ME) = mā : dolayı
13. كَسَبُوا (KSBVE) = kesebū : yaptıkları işlerden
14. وَلَقَدْ (VLGD̃) = veleḳad : ama elbette
15. عَفَا (AFE) = ǎfā : affetti
16. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
17. عَنْهُمْ (ANHM) = ǎnhum : onları
18. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
19. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
20. غَفُورٌ (ĞFVR) = ğafūrun : çok bağışlayandır
21. حَلِيمٌ (ḪLYM) = Halīmun : halimdir
şüphesiz | kimseleri | yüz çevirip giden | içinizden | gün | iki topluluğun | karşılaştığı | şüphesiz | (yoldan) kaydırmak istemişti | şeytan | bazı | dolayı | yaptıkları işlerden | ama elbette | affetti | Allah | onları | şüphesiz | Allah | çok bağışlayandır | halimdir |

[] [] [VLY] [] [YVM] [LGY] [CMA] [] [ZLL] [ŞŦN] [BAŽ] [] [KSB] [] [AFV] [] [] [] [] [ĞFR] [ḪLM]
ÎN ELZ̃YN TVLVE MNKM YVM ELTG ELCMAEN ÎNME ESTZLHM ELŞYŦEN BBAŽ ME KSBVE VLGD̃ AFE ELLH ANHM ÎN ELLH ĞFVR ḪLYM

inne elleƶīne tevellev minkum yevme t-teḳā l-cem'ǎāni innemā stezellehumu ş-şeyTānu bibeǎ'Di kesebū veleḳad ǎfā llahu ǎnhum inne llahe ğafūrun Halīmun
إن الذين تولوا منكم يوم التقى الجمعان إنما استزلهم الشيطان ببعض ما كسبوا ولقد عفا الله عنهم إن الله غفور حليم

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 155
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those who
تولوا و ل ي | VLY TVLVE tevellev yüz çevirip giden turned back
منكم | MNKM minkum içinizden among you
يوم ي و م | YVM YVM yevme gün (on the) day
التقى ل ق ي | LGY ELTG t-teḳā iki topluluğun met
الجمعان ج م ع | CMA ELCMAEN l-cem'ǎāni karşılaştığı the two hosts -
إنما | ÎNME innemā şüphesiz only
استزلهم ز ل ل | ZLL ESTZLHM stezellehumu (yoldan) kaydırmak istemişti made them slip
الشيطان ش ط ن | ŞŦN ELŞYŦEN ş-şeyTānu şeytan the Shaitaan
ببعض ب ع ض | BAŽ BBAŽ bibeǎ'Di bazı for some
ما | ME dolayı (of) what
كسبوا ك س ب | KSB KSBVE kesebū yaptıkları işlerden they (had) earned.
ولقد | VLGD̃ veleḳad ama elbette And surely
عفا ع ف و | AFV AFE ǎfā affetti forgave
الله | ELLH llahu Allah Allah
عنهم | ANHM ǎnhum onları [on] them,
إن | ÎN inne şüphesiz indeed,
الله | ELLH llahe Allah Allah
غفور غ ف ر | ĞFR ĞFVR ğafūrun çok bağışlayandır (is) Oft-Forgiving,
حليم ح ل م | ḪLM ḪLYM Halīmun halimdir All-Forbearing.

3:155 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

şüphesiz | kimseleri | yüz çevirip giden | içinizden | gün | iki topluluğun | karşılaştığı | şüphesiz | (yoldan) kaydırmak istemişti | şeytan | bazı | dolayı | yaptıkları işlerden | ama elbette | affetti | Allah | onları | şüphesiz | Allah | çok bağışlayandır | halimdir |

[] [] [VLY] [] [YVM] [LGY] [CMA] [] [ZLL] [ŞŦN] [BAŽ] [] [KSB] [] [AFV] [] [] [] [] [ĞFR] [ḪLM]
ÎN ELZ̃YN TVLVE MNKM YVM ELTG ELCMAEN ÎNME ESTZLHM ELŞYŦEN BBAŽ ME KSBVE VLGD̃ AFE ELLH ANHM ÎN ELLH ĞFVR ḪLYM

inne elleƶīne tevellev minkum yevme t-teḳā l-cem'ǎāni innemā stezellehumu ş-şeyTānu bibeǎ'Di kesebū veleḳad ǎfā llahu ǎnhum inne llahe ğafūrun Halīmun
إن الذين تولوا منكم يوم التقى الجمعان إنما استزلهم الشيطان ببعض ما كسبوا ولقد عفا الله عنهم إن الله غفور حليم

[] [] [و ل ي] [] [ي و م] [ل ق ي] [ج م ع] [] [ز ل ل] [ش ط ن] [ب ع ض] [] [ك س ب] [] [ع ف و] [] [] [] [] [غ ف ر] [ح ل م]

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 155
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
تولوا و ل ي | VLY TVLVE tevellev yüz çevirip giden turned back
Te,Vav,Lam,Vav,Elif,
400,6,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form V) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
منكم | MNKM minkum içinizden among you
Mim,Nun,Kef,Mim,
40,50,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
يوم ي و م | YVM YVM yevme gün (on the) day
Ye,Vav,Mim,
10,6,40,
T – accusative masculine time adverb
ظرف زمان منصوب
التقى ل ق ي | LGY ELTG t-teḳā iki topluluğun met
Elif,Lam,Te,Gaf,,
1,30,400,100,,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
فعل ماض
الجمعان ج م ع | CMA ELCMAEN l-cem'ǎāni karşılaştığı the two hosts -
Elif,Lam,Cim,Mim,Ayn,Elif,Nun,
1,30,3,40,70,1,50,
N – nominative masculine dual noun
اسم مرفوع
إنما | ÎNME innemā şüphesiz only
,Nun,Mim,Elif,
,50,40,1,
ACC – accusative particle
PREV – preventive particle
كافة ومكفوفة
استزلهم ز ل ل | ZLL ESTZLHM stezellehumu (yoldan) kaydırmak istemişti made them slip
Elif,Sin,Te,Ze,Lam,He,Mim,
1,60,400,7,30,5,40,
V – 3rd person masculine singular (form X) perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الشيطان ش ط ن | ŞŦN ELŞYŦEN ş-şeyTānu şeytan the Shaitaan
Elif,Lam,Şın,Ye,Tı,Elif,Nun,
1,30,300,10,9,1,50,
"PN – nominative masculine proper noun → Satan"
اسم علم مرفوع
ببعض ب ع ض | BAŽ BBAŽ bibeǎ'Di bazı for some
Be,Be,Ayn,Dad,
2,2,70,800,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
ما | ME dolayı (of) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
كسبوا ك س ب | KSB KSBVE kesebū yaptıkları işlerden they (had) earned.
Kef,Sin,Be,Vav,Elif,
20,60,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولقد | VLGD̃ veleḳad ama elbette And surely
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
REM – prefixed resumption particle
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو استئنافية
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
عفا ع ف و | AFV AFE ǎfā affetti forgave
Ayn,Fe,Elif,
70,80,1,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
عنهم | ANHM ǎnhum onları [on] them,
Ayn,Nun,He,Mim,
70,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
إن | ÎN inne şüphesiz indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
غفور غ ف ر | ĞFR ĞFVR ğafūrun çok bağışlayandır (is) Oft-Forgiving,
Ğayn,Fe,Vav,Re,
1000,80,6,200,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع
حليم ح ل م | ḪLM ḪLYM Halīmun halimdir All-Forbearing.
Ha,Lam,Ye,Mim,
8,30,10,40,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّ: şüphesiz | الَّذِينَ: kimseleri | تَوَلَّوْا: yüz çevirip giden | مِنْكُمْ: içinizden | يَوْمَ: gün | الْتَقَى: iki topluluğun | الْجَمْعَانِ: karşılaştığı | إِنَّمَا: şüphesiz | اسْتَزَلَّهُمُ: (yoldan) kaydırmak istemişti | الشَّيْطَانُ: şeytan | بِبَعْضِ: bazı | مَا: dolayı | كَسَبُوا: yaptıkları işlerden | وَلَقَدْ: ama elbette | عَفَا: affetti | اللَّهُ: Allah | عَنْهُمْ: onları | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | غَفُورٌ: çok bağışlayandır | حَلِيمٌ: halimdir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎN şüphesiz | الذين ELZ̃YN kimseleri | تولوا TWLWE yüz çevirip giden | منكم MNKM içinizden | يوم YWM gün | التقى ELTG iki topluluğun | الجمعان ELCMAEN karşılaştığı | إنما ÎNME şüphesiz | استزلهم ESTZLHM (yoldan) kaydırmak istemişti | الشيطان ELŞYŦEN şeytan | ببعض BBAŽ bazı | ما ME dolayı | كسبوا KSBWE yaptıkları işlerden | ولقد WLGD̃ ama elbette | عفا AFE affetti | الله ELLH Allah | عنهم ANHM onları | إن ÎN şüphesiz | الله ELLH Allah | غفور ĞFWR çok bağışlayandır | حليم ḪLYM halimdir |
Kırık Meal (Okunuş) : |inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseleri | tevellev: yüz çevirip giden | minkum: içinizden | yevme: gün | t-teḳā: iki topluluğun | l-cem'ǎāni: karşılaştığı | innemā: şüphesiz | stezellehumu: (yoldan) kaydırmak istemişti | ş-şeyTānu: şeytan | bibeǎ'Di: bazı | : dolayı | kesebū: yaptıkları işlerden | veleḳad: ama elbette | ǎfā: affetti | llahu: Allah | ǎnhum: onları | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ğafūrun: çok bağışlayandır | Halīmun: halimdir |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseleri | TVLVE: yüz çevirip giden | MNKM: içinizden | YVM: gün | ELTG: iki topluluğun | ELCMAEN: karşılaştığı | ÎNME: şüphesiz | ESTZLHM: (yoldan) kaydırmak istemişti | ELŞYŦEN: şeytan | BBAŽ: bazı | ME: dolayı | KSBVE: yaptıkları işlerden | VLGD̃: ama elbette | AFE: affetti | ELLH: Allah | ANHM: onları | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | ĞFVR: çok bağışlayandır | ḪLYM: halimdir |
Abdulbaki Gölpınarlı : İki topluluğun karşılaştığı gün içinizden yüz çevirenler, şüphe yok ki bâzı hareketleri yüzünden Şeytan'a kapılmışlardı, fakat andolsun ki Allah onları bağışladı ve şüphe yok ki Allah, suçları örter ve ceza vermede acele etmez.
Adem Uğur : (Uhud'da) iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan (yerlerinden) kaydırmıştı. Yine de Allah onları affetti. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir.
Ahmed Hulusi : İki ordu karşı karşıya geldiğinde sizden kaçanlar, bunu, şeytanın (vehmin) kendilerinde oluşmuş yanlış fikirleri tahrik etmesi sonucu ortaya koymuşlardır. Allâh onları affetti. Allâh Ğafûr'dur, Haliym'dir.
Ahmet Tekin : Uhut’ta iki ordu karşılaştığı gün, sizden uzaklaşarak, başına buyruk hareket edenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan yerlerinden kaydırdı, ayırdı. Yine de Allah onları sorgusuz sualsiz affetti. Allah kullarını daima koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcı, kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır.
Ahmet Varol : İki topluluğun karşılaştığı gün şeytan, işlemiş oldukları bazı şeyler dolayısıyla sizden yüz çevirenlerin ayaklarını kaydırmak istemişti. Şüphesiz Allah onları bağışlamıştır. Allah çok bağışlayıcı, çok hilim sahibidir.
Ali Bulaç : İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Allah onları affetti. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, yumuşak olandır.
Ali Fikri Yavuz : Uhud savaşında iki ordu karşılaştığı gün içinizden arka çevirip geri dönenler (var ya!), hakikaten onları, Peygamberin emrine aykırı hareket etmeleri yüzünden, şeytan kaydırmak istedi. Bununla beraber (tevbe ettiklerinden) Allah onları bağışladı. Gerçekten Allah çok bağışlayıcıdır, azâbı geciktiricidir.
Bekir Sadak : Iki toplulugun karsilastigi gun, icinden yuz cevirenlerin, yaptiklarinin bir kismindan oturu seytan ayaklarini kaydirip yoldan cikarmak istemisti. Allah, and olsun ki, onlari affetti. Allah bagislayandir. Halim'dir. *
Celal Yıldırım : İki ordunun karşılaştığı gün, içinizden arkasını çevirenleri, şeytan onların kazandıkları bazı şeylerden dolayı ayaklarını kaydırmak istedi. And olsun ki, Allah onları affetti. Çünkü Allah çok bağışlayandır, hilm sahibidir, (cezayı çabuklaştırmaz, kullarına karşı şefkatli ve merhametli ve de sabırlıdır).
Diyanet İşleri : İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).
Diyanet İşleri (eski) : İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirenlerin, yaptıklarının bir kısmından ötürü şeytan ayaklarını kaydırıp yoldan çıkarmak istemişti. Allah, and olsun ki, onları affetti. Allah bağışlayandır. Halim'dir.
Diyanet Vakfi : (Uhud'da) iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan (yerlerinden) kaydırmıştı. Yine de Allah onları affetti. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir.
Edip Yüksel : İki ordunun çarpıştığı gün geriye dönenlerinizi yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytan kaydırmak istemişti. Ancak ALLAH onları affetti. ALLAH gerçekten çok Bağışlayıcı, çok Şefkatlidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İki toplumun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip gidenler var ya, şeytan onların kazandıkları bazı şeylerden dolayı ayaklarını kaydırmak istedi. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halim(çok yumuşak)dir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O iki topluluk çarpıştığı gün içinizden arkasını dönenlerin, şeytan yalnızca bazı yaptıklarından dolayı ayaklarını kaydırmak istedi. Yine de Allah onları bağışladı. Allah çok bağışlayıcıdır, halimdir.
Elmalılı Hamdi Yazır : O iki cem'iyyet çarpıştığı gün içinizden arkasını çevirenler, hakikaten onları Şeytan sırf ba'zı kesibleri behanesile kaydırmak istedi, maamafih Allah kendilerinden afvetti, Allah gafurdur halimdir
Fizilal-il Kuran : İki topluluğun karşılaştığı gün savaştan geri dönenlerinizi şeytan bazı günahkar duyguları yüzünden ayartmaya girişmişti. Ama Allah onları yine de affetti. Hiç kuşkusuz Allah affedici ve halimdir.
Gültekin Onan : İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Tanrı onları affetti. Şüphesiz Tanrı, bağışlayandır, yumuşak olandır.
Hakkı Yılmaz : Şüphesiz iki toplumun karşılaştığı gün, sizden yüz çevirip giden kimseler, şeytan onların kazandıkları şeylerin acısıyla ayaklarını kaydırmak istedi. Yine de Allah, onları kesinlikle affetti. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok yumuşak davranandır.
Hasan Basri Çantay : Hakıykat, iki ordu karşılaşdığı gün içinizden geri dönenler (yok mu?), onları, irtikâb etdikleri ba'zı şeyler yüzünden, ancak şeytan kaydırmak istedi. Andolsun Allah (yine) onları afvetdi. Çünkü Allah şübhesiz çok yarlığayıcıdır, halimdir (Ukuubetde, cezada acele edici değildir).
Hayrat Neşriyat : Şübhesiz ki (Uhud’da) iki ordu karşılaştığı gün, içinizden geri dönüp gidenler yok mu, şeytan ancak, yaptıkları bazı şeyler (hatâlar) yüzünden onları(n ayaklarını îmandan)kaydırmak istemişti. Buna rağmen and olsun ki Allah onları affetti. Muhakkak ki Allah, Gafûr(çok bağışlayan)dır, Halîm (azabda hiç acele etmeyen)dir.
İbni Kesir : İki topluluğun karşılaştığı gün; içinizden geri dönenleri, yaptıklarının bir kısmından ötürü şeytan yoldan çıkarmak istemiştir. Bununla beraber Allah onları bağışladı. Gerçekten Allah, Gafur'dur, Halim'dir.
İskender Evrenosoğlu : Muhakkak ki, iki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden bir kısmı yüz çevirdi, oysa şeytan, kazandıkları bazı şeylerden dolayı (Resûlün emrine itaat etmemek, ganimete koşmak gibi), onları zillete düşürmek istedi. Ve and olsun ki, Allah onları affetti. Muhakkak ki Allah Gafûr'dur, Halîm'dir.
Muhammed Esed : İki ordunun savaş alanında karşılaştığı gün (görevlerinden) kaçanlara gelince; Şeytan, onları (bizzat) kendi yaptıklarıyla tökezletti. Ama şimdi, Allah onların günahlarını sildi. Doğrusu Allah çok affedicidir, halimdir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Şüphe yok ki, iki ordunun karşılaştığı gün sizden geri dönenler yok mu, onların ayaklarını bazı kazanmış oldukları kusurları sebebiyle şeytan kaydırmak istemiştir. Ve mamafih Allah Teâlâ onları muhakkak affetmiştir. Şüphe yok ki Allah Teâlâ gafûrdur, halîmdir.
Ömer Öngüt : İki ordu karşılaştığı gün içinizden geri dönenleri şeytan, sırf işledikleri bazı şeyler yüzünden yoldan çıkarmak istemişti. Yine de Allah onları bağışladı. Çünkü Allah çok bağışlayandır, Halîm olandır.
Şaban Piriş : İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden geri dönenler işledikleri bazı hataları yüzünden şeytan onların ayağını kaydırmak istedi. Yine de Allah, onları affetti. Allah, çok bağışlayıcı ve çok şefkatlidir.
Suat Yıldırım : İki ordunun karşılaştığı gün içinizden arkasına dönüp kaçanlar var ya, işte onları, işlemiş oldukları birtakım hataları sebebiyle şeytan kaydırmak istemişti. Allah yine de onları affetti. Çünkü Allah gafurdur, halimdir (çok affedici ve müsamahalıdır).
Süleyman Ateş : İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip gidenleri, yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytân, (yoldan) kaydırmak istemişti. Ama yine de Allâh, onları affetti. Şüphesiz Allâh, çok bağışlayandır, halimdir.
Tefhim-ul Kuran : İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Allah onları affetti. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, yumuşak olandır.
Ümit Şimşek : İki ordunun karşılaştığı gün geri dönüp kaçanlarınızı, kazandıkları birtakım günahlar sebebiyle şeytan yanıltmak istemişti. Allah ise onların kusurlarını bağışladı. Gerçekten de Allah çok bağışlayıcı ve müsamahalıdır.
Yaşar Nuri Öztürk : İki topluluğun karşılaştığı gün geri dönüp gidenleriniz var ya, yaptıkları bazı işler yüzünden şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Andolsun, Allah onları yine de affetti. Allah Gafûr'dur, Halîm'dir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}