» 10 / Yûnus  24:

Kuran Sırası: 10
İniş Sırası: 51
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109

 » 10 / Yûnus  Suresi: 24
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنَّمَا (ÎNME) = innemā : ancak
2. مَثَلُ (MS̃L) = meṧelu : örneği
3. الْحَيَاةِ (ELḪYET) = l-Hayāti : hayatının
4. الدُّنْيَا (ELD̃NYE) = d-dunyā : dünya
5. كَمَاءٍ (KMEÙ) = kemāin : suya benzer
6. أَنْزَلْنَاهُ (ÊNZLNEH) = enzelnāhu : indirdiğimiz
7. مِنَ (MN) = mine :
8. السَّمَاءِ (ELSMEÙ) = s-semāi : gökten
9. فَاخْتَلَطَ (FEḢTLŦ) = feḣteleTa : birbirine karıştığı
10. بِهِ (BH) = bihi : onunla
11. نَبَاتُ (NBET) = nebātu : bitkilerinin
12. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yeryüzü
13. مِمَّا (MME) = mimmā : öyle ki
14. يَأْكُلُ (YÊKL) = ye'kulu : yer
15. النَّاسُ (ELNES) = n-nāsu : insanlar
16. وَالْأَنْعَامُ (VELÊNAEM) = vel'en'ǎāmu : ve hayvanlar
17. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : sonuçta
18. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : sırada
19. أَخَذَتِ (ÊḢZ̃T) = eḣaƶeti : alıp
20. الْأَرْضُ (ELÊRŽ) = l-erDu : yeryüzü
21. زُخْرُفَهَا (ZḢRFHE) = zuḣrufehā : güzelliğini
22. وَازَّيَّنَتْ (VEZYNT) = vezzeyyenet : ve süslendiği
23. وَظَنَّ (VƵN) = ve Zenne : ve sandıkları
24. أَهْلُهَا (ÊHLHE) = ehluhā : sahiplerinin
25. أَنَّهُمْ (ÊNHM) = ennehum : gerçekten
26. قَادِرُونَ (GED̃RVN) = ḳādirūne : kadir olduklarını
27. عَلَيْهَا (ALYHE) = ǎleyhā : bunlara
28. أَتَاهَا (ÊTEHE) = etāhā : gelir
29. أَمْرُنَا (ÊMRNE) = emrunā : emrimiz
30. لَيْلًا (LYLE) = leylen : gece
31. أَوْ (ÊV) = ev : veya
32. نَهَارًا (NHERE) = nehāran : gündüz
33. فَجَعَلْنَاهَا (FCALNEHE) = fe ceǎlnāhā : böylece onları çeviririz
34. حَصِيدًا (ḪṦYD̃E) = HaSīden : biçilmiş hale
35. كَأَنْ (KÊN) = keen : gibi
36. لَمْ (LM) = lem :
37. تَغْنَ (TĞN) = teğne : hiç yokmuş
38. بِالْأَمْسِ (BELÊMS) = bil-emsi : bir gün önce
39. كَذَٰلِكَ (KZ̃LK) = keƶālike : işte böyle
40. نُفَصِّلُ (NFṦL) = nufeSSilu : ayrıntılı olarak açıklıyoruz
41. الْايَاتِ (EL ËYET) = l-āyāti : ayetlerimizi
42. لِقَوْمٍ (LGVM) = liḳavmin : topluluk için
43. يَتَفَكَّرُونَ (YTFKRVN) = yetefekkerūne : düşünen
ancak | örneği | hayatının | dünya | suya benzer | indirdiğimiz | | gökten | birbirine karıştığı | onunla | bitkilerinin | yeryüzü | öyle ki | yer | insanlar | ve hayvanlar | sonuçta | sırada | alıp | yeryüzü | güzelliğini | ve süslendiği | ve sandıkları | sahiplerinin | gerçekten | kadir olduklarını | bunlara | gelir | emrimiz | gece | veya | gündüz | böylece onları çeviririz | biçilmiş hale | gibi | | hiç yokmuş | bir gün önce | işte böyle | ayrıntılı olarak açıklıyoruz | ayetlerimizi | topluluk için | düşünen |

[] [MS̃L] [ḪYY] [D̃NV] [MVH] [NZL] [] [SMV] [ḢLŦ] [] [NBT] [ERŽ] [] [EKL] [NVS] [NAM] [] [] [EḢZ̃] [ERŽ] [ZḢRF] [ZYN] [ƵNN] [EHL] [] [GD̃R] [] [ETY] [EMR] [LYL] [] [NHR] [CAL] [ḪṦD̃] [] [] [ĞNY] [] [] [FṦL] [EYY] [GVM] [FKR]
ÎNME MS̃L ELḪYET ELD̃NYE KMEÙ ÊNZLNEH MN ELSMEÙ FEḢTLŦ BH NBET ELÊRŽ MME YÊKL ELNES VELÊNAEM ḪT ÎZ̃E ÊḢZ̃T ELÊRŽ ZḢRFHE VEZYNT VƵN ÊHLHE ÊNHM GED̃RVN ALYHE ÊTEHE ÊMRNE LYLE ÊV NHERE FCALNEHE ḪṦYD̃E KÊN LM TĞN BELÊMS KZ̃LK NFṦL EL ËYET LGVM YTFKRVN

innemā meṧelu l-Hayāti d-dunyā kemāin enzelnāhu mine s-semāi feḣteleTa bihi nebātu l-erDi mimmā ye'kulu n-nāsu vel'en'ǎāmu Hattā iƶā eḣaƶeti l-erDu zuḣrufehā vezzeyyenet ve Zenne ehluhā ennehum ḳādirūne ǎleyhā etāhā emrunā leylen ev nehāran fe ceǎlnāhā HaSīden keen lem teğne bil-emsi keƶālike nufeSSilu l-āyāti liḳavmin yetefekkerūne
إنما مثل الحياة الدنيا كماء أنزلناه من السماء فاختلط به نبات الأرض مما يأكل الناس والأنعام حتى إذا أخذت الأرض زخرفها وازينت وظن أهلها أنهم قادرون عليها أتاها أمرنا ليلا أو نهارا فجعلناها حصيدا كأن لم تغن بالأمس كذلك نفصل الآيات لقوم يتفكرون

 » 10 / Yûnus  Suresi: 24
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إنما | ÎNME innemā ancak Only
مثل م ث ل | MS̃L MS̃L meṧelu örneği (the) example
الحياة ح ي ي | ḪYY ELḪYET l-Hayāti hayatının (of) the life
الدنيا د ن و | D̃NV ELD̃NYE d-dunyā dünya (of) the world
كماء م و ه | MVH KMEÙ kemāin suya benzer (is) like (the) water
أنزلناه ن ز ل | NZL ÊNZLNEH enzelnāhu indirdiğimiz which We sent down
من | MN mine from
السماء س م و | SMV ELSMEÙ s-semāi gökten the sky,
فاختلط خ ل ط | ḢLŦ FEḢTLŦ feḣteleTa birbirine karıştığı so absorbs
به | BH bihi onunla [with] it,
نبات ن ب ت | NBT NBET nebātu bitkilerinin (the) plants
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzü (of) the earth
مما | MME mimmā öyle ki from which
يأكل ا ك ل | EKL YÊKL ye'kulu yer eat
الناس ن و س | NVS ELNES n-nāsu insanlar the men
والأنعام ن ع م | NAM VELÊNAEM vel'en'ǎāmu ve hayvanlar and the cattle,
حتى | ḪT Hattā sonuçta until
إذا | ÎZ̃E iƶā sırada when
أخذت ا خ ذ | EḢZ̃ ÊḢZ̃T eḣaƶeti alıp takes
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDu yeryüzü the earth
زخرفها ز خ ر ف | ZḢRF ZḢRFHE zuḣrufehā güzelliğini its adornment
وازينت ز ي ن | ZYN VEZYNT vezzeyyenet ve süslendiği and is beautified
وظن ظ ن ن | ƵNN VƵN ve Zenne ve sandıkları and think
أهلها ا ه ل | EHL ÊHLHE ehluhā sahiplerinin its people
أنهم | ÊNHM ennehum gerçekten that they
قادرون ق د ر | GD̃R GED̃RVN ḳādirūne kadir olduklarını have the power
عليها | ALYHE ǎleyhā bunlara over it,
أتاها ا ت ي | ETY ÊTEHE etāhā gelir comes (to) it
أمرنا ا م ر | EMR ÊMRNE emrunā emrimiz Our command
ليلا ل ي ل | LYL LYLE leylen gece (by) night
أو | ÊV ev veya or
نهارا ن ه ر | NHR NHERE nehāran gündüz (by) day,
فجعلناها ج ع ل | CAL FCALNEHE fe ceǎlnāhā böylece onları çeviririz and We make it
حصيدا ح ص د | ḪṦD̃ ḪṦYD̃E HaSīden biçilmiş hale a harvest clean-mown,
كأن | KÊN keen gibi as if
لم | LM lem not
تغن غ ن ي | ĞNY TĞN teğne hiç yokmuş it had flourished
بالأمس | BELÊMS bil-emsi bir gün önce yesterday.
كذلك | KZ̃LK keƶālike işte böyle Thus
نفصل ف ص ل | FṦL NFṦL nufeSSilu ayrıntılı olarak açıklıyoruz We explain
الآيات ا ي ي | EYY EL ËYET l-āyāti ayetlerimizi the Signs
لقوم ق و م | GVM LGVM liḳavmin topluluk için for a people
يتفكرون ف ك ر | FKR YTFKRVN yetefekkerūne düşünen who reflect.

10:24 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ancak | örneği | hayatının | dünya | suya benzer | indirdiğimiz | | gökten | birbirine karıştığı | onunla | bitkilerinin | yeryüzü | öyle ki | yer | insanlar | ve hayvanlar | sonuçta | sırada | alıp | yeryüzü | güzelliğini | ve süslendiği | ve sandıkları | sahiplerinin | gerçekten | kadir olduklarını | bunlara | gelir | emrimiz | gece | veya | gündüz | böylece onları çeviririz | biçilmiş hale | gibi | | hiç yokmuş | bir gün önce | işte böyle | ayrıntılı olarak açıklıyoruz | ayetlerimizi | topluluk için | düşünen |

[] [MS̃L] [ḪYY] [D̃NV] [MVH] [NZL] [] [SMV] [ḢLŦ] [] [NBT] [ERŽ] [] [EKL] [NVS] [NAM] [] [] [EḢZ̃] [ERŽ] [ZḢRF] [ZYN] [ƵNN] [EHL] [] [GD̃R] [] [ETY] [EMR] [LYL] [] [NHR] [CAL] [ḪṦD̃] [] [] [ĞNY] [] [] [FṦL] [EYY] [GVM] [FKR]
ÎNME MS̃L ELḪYET ELD̃NYE KMEÙ ÊNZLNEH MN ELSMEÙ FEḢTLŦ BH NBET ELÊRŽ MME YÊKL ELNES VELÊNAEM ḪT ÎZ̃E ÊḢZ̃T ELÊRŽ ZḢRFHE VEZYNT VƵN ÊHLHE ÊNHM GED̃RVN ALYHE ÊTEHE ÊMRNE LYLE ÊV NHERE FCALNEHE ḪṦYD̃E KÊN LM TĞN BELÊMS KZ̃LK NFṦL EL ËYET LGVM YTFKRVN

innemā meṧelu l-Hayāti d-dunyā kemāin enzelnāhu mine s-semāi feḣteleTa bihi nebātu l-erDi mimmā ye'kulu n-nāsu vel'en'ǎāmu Hattā iƶā eḣaƶeti l-erDu zuḣrufehā vezzeyyenet ve Zenne ehluhā ennehum ḳādirūne ǎleyhā etāhā emrunā leylen ev nehāran fe ceǎlnāhā HaSīden keen lem teğne bil-emsi keƶālike nufeSSilu l-āyāti liḳavmin yetefekkerūne
إنما مثل الحياة الدنيا كماء أنزلناه من السماء فاختلط به نبات الأرض مما يأكل الناس والأنعام حتى إذا أخذت الأرض زخرفها وازينت وظن أهلها أنهم قادرون عليها أتاها أمرنا ليلا أو نهارا فجعلناها حصيدا كأن لم تغن بالأمس كذلك نفصل الآيات لقوم يتفكرون

[] [م ث ل] [ح ي ي] [د ن و] [م و ه] [ن ز ل] [] [س م و] [خ ل ط] [] [ن ب ت] [ا ر ض] [] [ا ك ل] [ن و س] [ن ع م] [] [] [ا خ ذ ] [ا ر ض] [ز خ ر ف] [ز ي ن] [ظ ن ن] [ا ه ل] [] [ق د ر] [] [ا ت ي] [ا م ر] [ل ي ل] [] [ن ه ر] [ج ع ل] [ح ص د] [] [] [غ ن ي] [] [] [ف ص ل] [ا ي ي] [ق و م] [ف ك ر]

 » 10 / Yûnus  Suresi: 24
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إنما | ÎNME innemā ancak Only
,Nun,Mim,Elif,
,50,40,1,
ACC – accusative particle
PREV – preventive particle
كافة ومكفوفة
مثل م ث ل | MS̃L MS̃L meṧelu örneği (the) example
Mim,Se,Lam,
40,500,30,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الحياة ح ي ي | ḪYY ELḪYET l-Hayāti hayatının (of) the life
Elif,Lam,Ha,Ye,Elif,Te merbuta,
1,30,8,10,1,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
الدنيا د ن و | D̃NV ELD̃NYE d-dunyā dünya (of) the world
Elif,Lam,Dal,Nun,Ye,Elif,
1,30,4,50,10,1,
ADJ – genitive feminine singular adjective
صفة مجرورة
كماء م و ه | MVH KMEÙ kemāin suya benzer (is) like (the) water
Kef,Mim,Elif,,
20,40,1,,
P – prefixed preposition ka
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
أنزلناه ن ز ل | NZL ÊNZLNEH enzelnāhu indirdiğimiz which We sent down
,Nun,Ze,Lam,Nun,Elif,He,
,50,7,30,50,1,5,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN mine from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
السماء س م و | SMV ELSMEÙ s-semāi gökten the sky,
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,,
1,30,60,40,1,,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
فاختلط خ ل ط | ḢLŦ FEḢTLŦ feḣteleTa birbirine karıştığı so absorbs
Fe,Elif,Hı,Te,Lam,Tı,
80,1,600,400,30,9,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض
به | BH bihi onunla [with] it,
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
نبات ن ب ت | NBT NBET nebātu bitkilerinin (the) plants
Nun,Be,Elif,Te,
50,2,1,400,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzü (of) the earth
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
مما | MME mimmā öyle ki from which
Mim,Mim,Elif,
40,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
يأكل ا ك ل | EKL YÊKL ye'kulu yer eat
Ye,,Kef,Lam,
10,,20,30,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
الناس ن و س | NVS ELNES n-nāsu insanlar the men
Elif,Lam,Nun,Elif,Sin,
1,30,50,1,60,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
والأنعام ن ع م | NAM VELÊNAEM vel'en'ǎāmu ve hayvanlar and the cattle,
Vav,Elif,Lam,,Nun,Ayn,Elif,Mim,
6,1,30,,50,70,1,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine plural noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
حتى | ḪT Hattā sonuçta until
Ha,Te,,
8,400,,
INC – inceptive particle
حرف ابتداء
إذا | ÎZ̃E iƶā sırada when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
أخذت ا خ ذ | EḢZ̃ ÊḢZ̃T eḣaƶeti alıp takes
,Hı,Zel,Te,
,600,700,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDu yeryüzü the earth
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – nominative feminine noun → Earth"
اسم مرفوع
زخرفها ز خ ر ف | ZḢRF ZḢRFHE zuḣrufehā güzelliğini its adornment
Ze,Hı,Re,Fe,He,Elif,
7,600,200,80,5,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم منصوب و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وازينت ز ي ن | ZYN VEZYNT vezzeyyenet ve süslendiği and is beautified
Vav,Elif,Ze,Ye,Nun,Te,
6,1,7,10,50,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person feminine singular (form V) perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
وظن ظ ن ن | ƵNN VƵN ve Zenne ve sandıkları and think
Vav,Zı,Nun,
6,900,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
أهلها ا ه ل | EHL ÊHLHE ehluhā sahiplerinin its people
,He,Lam,He,Elif,
,5,30,5,1,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم مرفوع و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أنهم | ÊNHM ennehum gerçekten that they
,Nun,He,Mim,
,50,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
قادرون ق د ر | GD̃R GED̃RVN ḳādirūne kadir olduklarını have the power
Gaf,Elif,Dal,Re,Vav,Nun,
100,1,4,200,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
عليها | ALYHE ǎleyhā bunlara over it,
Ayn,Lam,Ye,He,Elif,
70,30,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
أتاها ا ت ي | ETY ÊTEHE etāhā gelir comes (to) it
,Te,Elif,He,Elif,
,400,1,5,1,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل ماض و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أمرنا ا م ر | EMR ÊMRNE emrunā emrimiz Our command
,Mim,Re,Nun,Elif,
,40,200,50,1,
N – nominative masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ليلا ل ي ل | LYL LYLE leylen gece (by) night
Lam,Ye,Lam,Elif,
30,10,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
أو | ÊV ev veya or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
نهارا ن ه ر | NHR NHERE nehāran gündüz (by) day,
Nun,He,Elif,Re,Elif,
50,5,1,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
فجعلناها ج ع ل | CAL FCALNEHE fe ceǎlnāhā böylece onları çeviririz and We make it
Fe,Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,He,Elif,
80,3,70,30,50,1,5,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
حصيدا ح ص د | ḪṦD̃ ḪṦYD̃E HaSīden biçilmiş hale a harvest clean-mown,
Ha,Sad,Ye,Dal,Elif,
8,90,10,4,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
كأن | KÊN keen gibi as if
Kef,,Nun,
20,,50,
P – prefixed preposition ka
SUB – subordinating conjunction
جار ومجرور
لم | LM lem not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
تغن غ ن ي | ĞNY TĞN teğne hiç yokmuş it had flourished
Te,Ğayn,Nun,
400,1000,50,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
بالأمس | BELÊMS bil-emsi bir gün önce yesterday.
Be,Elif,Lam,,Mim,Sin,
2,1,30,,40,60,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
كذلك | KZ̃LK keƶālike işte böyle Thus
Kef,Zel,Lam,Kef,
20,700,30,20,
P – prefixed preposition ka
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
جار ومجرور
نفصل ف ص ل | FṦL NFṦL nufeSSilu ayrıntılı olarak açıklıyoruz We explain
Nun,Fe,Sad,Lam,
50,80,90,30,
V – 1st person plural (form II) imperfect verb
فعل مضارع
الآيات ا ي ي | EYY EL ËYET l-āyāti ayetlerimizi the Signs
Elif,Lam,,Ye,Elif,Te,
1,30,,10,1,400,
N – accusative feminine plural noun
اسم منصوب
لقوم ق و م | GVM LGVM liḳavmin topluluk için for a people
Lam,Gaf,Vav,Mim,
30,100,6,40,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
يتفكرون ف ك ر | FKR YTFKRVN yetefekkerūne düşünen who reflect.
Ye,Te,Fe,Kef,Re,Vav,Nun,
10,400,80,20,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form V) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّمَا: ancak | مَثَلُ: örneği | الْحَيَاةِ: hayatının | الدُّنْيَا: dünya | كَمَاءٍ: suya benzer | أَنْزَلْنَاهُ: indirdiğimiz | مِنَ: | السَّمَاءِ: gökten | فَاخْتَلَطَ: birbirine karıştığı | بِهِ: onunla | نَبَاتُ: bitkilerinin | الْأَرْضِ: yeryüzü | مِمَّا: öyle ki | يَأْكُلُ: yer | النَّاسُ: insanlar | وَالْأَنْعَامُ: ve hayvanlar | حَتَّىٰ: sonuçta | إِذَا: sırada | أَخَذَتِ: alıp | الْأَرْضُ: yeryüzü | زُخْرُفَهَا: güzelliğini | وَازَّيَّنَتْ: ve süslendiği | وَظَنَّ: ve sandıkları | أَهْلُهَا: sahiplerinin | أَنَّهُمْ: gerçekten | قَادِرُونَ: kadir olduklarını | عَلَيْهَا: bunlara | أَتَاهَا: gelir | أَمْرُنَا: emrimiz | لَيْلًا: gece | أَوْ: veya | نَهَارًا: gündüz | فَجَعَلْنَاهَا: böylece onları çeviririz | حَصِيدًا: biçilmiş hale | كَأَنْ: gibi | لَمْ: | تَغْنَ: hiç yokmuş | بِالْأَمْسِ: bir gün önce | كَذَٰلِكَ: işte böyle | نُفَصِّلُ: ayrıntılı olarak açıklıyoruz | الْايَاتِ: ayetlerimizi | لِقَوْمٍ: topluluk için | يَتَفَكَّرُونَ: düşünen |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إنما ÎNME ancak | مثل MS̃L örneği | الحياة ELḪYET hayatının | الدنيا ELD̃NYE dünya | كماء KMEÙ suya benzer | أنزلناه ÊNZLNEH indirdiğimiz | من MN | السماء ELSMEÙ gökten | فاختلط FEḢTLŦ birbirine karıştığı | به BH onunla | نبات NBET bitkilerinin | الأرض ELÊRŽ yeryüzü | مما MME öyle ki | يأكل YÊKL yer | الناس ELNES insanlar | والأنعام WELÊNAEM ve hayvanlar | حتى ḪT sonuçta | إذا ÎZ̃E sırada | أخذت ÊḢZ̃T alıp | الأرض ELÊRŽ yeryüzü | زخرفها ZḢRFHE güzelliğini | وازينت WEZYNT ve süslendiği | وظن WƵN ve sandıkları | أهلها ÊHLHE sahiplerinin | أنهم ÊNHM gerçekten | قادرون GED̃RWN kadir olduklarını | عليها ALYHE bunlara | أتاها ÊTEHE gelir | أمرنا ÊMRNE emrimiz | ليلا LYLE gece | أو ÊW veya | نهارا NHERE gündüz | فجعلناها FCALNEHE böylece onları çeviririz | حصيدا ḪṦYD̃E biçilmiş hale | كأن KÊN gibi | لم LM | تغن TĞN hiç yokmuş | بالأمس BELÊMS bir gün önce | كذلك KZ̃LK işte böyle | نفصل NFṦL ayrıntılı olarak açıklıyoruz | الآيات EL ËYET ayetlerimizi | لقوم LGWM topluluk için | يتفكرون YTFKRWN düşünen |
Kırık Meal (Okunuş) : |innemā: ancak | meṧelu: örneği | l-Hayāti: hayatının | d-dunyā: dünya | kemāin: suya benzer | enzelnāhu: indirdiğimiz | mine: | s-semāi: gökten | feḣteleTa: birbirine karıştığı | bihi: onunla | nebātu: bitkilerinin | l-erDi: yeryüzü | mimmā: öyle ki | ye'kulu: yer | n-nāsu: insanlar | vel'en'ǎāmu: ve hayvanlar | Hattā: sonuçta | iƶā: sırada | eḣaƶeti: alıp | l-erDu: yeryüzü | zuḣrufehā: güzelliğini | vezzeyyenet: ve süslendiği | ve Zenne: ve sandıkları | ehluhā: sahiplerinin | ennehum: gerçekten | ḳādirūne: kadir olduklarını | ǎleyhā: bunlara | etāhā: gelir | emrunā: emrimiz | leylen: gece | ev: veya | nehāran: gündüz | fe ceǎlnāhā: böylece onları çeviririz | HaSīden: biçilmiş hale | keen: gibi | lem: | teğne: hiç yokmuş | bil-emsi: bir gün önce | keƶālike: işte böyle | nufeSSilu: ayrıntılı olarak açıklıyoruz | l-āyāti: ayetlerimizi | liḳavmin: topluluk için | yetefekkerūne: düşünen |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎNME: ancak | MS̃L: örneği | ELḪYET: hayatının | ELD̃NYE: dünya | KMEÙ: suya benzer | ÊNZLNEH: indirdiğimiz | MN: | ELSMEÙ: gökten | FEḢTLŦ: birbirine karıştığı | BH: onunla | NBET: bitkilerinin | ELÊRŽ: yeryüzü | MME: öyle ki | YÊKL: yer | ELNES: insanlar | VELÊNAEM: ve hayvanlar | ḪT: sonuçta | ÎZ̃E: sırada | ÊḢZ̃T: alıp | ELÊRŽ: yeryüzü | ZḢRFHE: güzelliğini | VEZYNT: ve süslendiği | VƵN: ve sandıkları | ÊHLHE: sahiplerinin | ÊNHM: gerçekten | GED̃RVN: kadir olduklarını | ALYHE: bunlara | ÊTEHE: gelir | ÊMRNE: emrimiz | LYLE: gece | ÊV: veya | NHERE: gündüz | FCALNEHE: böylece onları çeviririz | ḪṦYD̃E: biçilmiş hale | KÊN: gibi | LM: | TĞN: hiç yokmuş | BELÊMS: bir gün önce | KZ̃LK: işte böyle | NFṦL: ayrıntılı olarak açıklıyoruz | EL ËYET: ayetlerimizi | LGVM: topluluk için | YTFKRVN: düşünen |
Abdulbaki Gölpınarlı : Dünyâ yaşayışı, gökten yağdırdığımız yağmura benzer ancak; insanların ve hayvanların yiyecekleri nebatların bünyelerine girer, karışır onlara, yeşertir, yetiştirir onları ve sonucu, yeryüzü güzelleşip bezenince ve tarlaların, bağların sâhipleri, kendilerini, onlardan faydalanmaya güçleri yeter sanınca bir gece, yahut gündüz, apansızın emrimiz gelip çatar, her şeyi öylesine kökünden kesip biçer, kurutup gider ki sanki dün, hiçbiri yokmuş. İşte biz, düşünce sâhibi olan topluluğa delillerimizi böyle açıklar, böyle bildiririz.
Adem Uğur : Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.
Ahmed Hulusi : Dünya hayatı şuna benzer. . . Semâdan inzâl ettiğimiz bir su; onunla insanların ve hayvanların yediği, yeryüzünün yetiştirdikleri oluşmuştur. Nihayet yeryüzü, ürettikleriyle en güzel hâle ulaştığında; yaşayanları da, kendilerini kudretli sandıklarında, gecenin ya da gündüzün bir anında, hükmümüz açığa çıkıverdi! Onu, sanki bir an öncesinde hiç şe'nlenmemiş gibi biçip atarız! Tefekkür eden bir topluluk için işaretleri işte böyle detaylandırıyoruz!
Ahmet Tekin : Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz suyu gören bitkinin haline benzer. İnsanların ve hayvanların yiyeceği topraktan çıkan bitkiler gürleşir, birbiriyle sarmaş dolaş olur. Yeryüzü zînetini takınır, rengârenk süslenir. Sahiplerinin de, bunlar üzerinde, kudret sahibi olduklarını düşündükleri bir sırada, gece veya gündüz planımız icra edilince, sanki dün yerlerinde yokmuş gibi, köklerinden koparılıp biçilmiş çer-çöp haline gelir. Gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için biz, Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren âyetleri, sosyal hayat için gerekli ikazları işte böyle ayrıntılı açıklıyoruz.
Ahmet Varol : Dünya hayatının örneği, gökten indirdiğimiz ve onunla insanların ve hayvanların yediği bitkilerin birbirine karıştığı suya benzer. Sonuçta yeryüzü güzelliğini alıp süslendiği, sahiplerinin de artık bunları toplayabileceklerini sandıkları sırada gece veya gündüz emrimiz gelir; böylece bir gün önce hiç yokmuş gibi onların tümünü biçilmiş hale çeviririz. Düşünen topluluk için ayetlerimizi işte böyle ayrıntılı olarak açıklıyoruz.
Ali Bulaç : Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiç bir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için biz ayetleri böyle birer birer açıklarız.
Ali Fikri Yavuz : Menfaat ve aldatma bakımından bu dünya hayatının hali, gökten indirdiğimiz bir yağmura benzer. Öyle ki, bu yağmurla, gerek insanların, gerekse hayvanların yiyeceği ürün ve bitkiler yetişip birbirine karışmıştır. Nihayet arz bütün güzelliğini takınıp süslendiği ve sahipleri de bu mahsulü toplamaya ve ondan faydalanmaya kendilerini kadir zannettikleri bir sırada, geceleyin ve gündüzün ona emrimiz (âfatımız) gelivermiştir. Sanki dün yerinde bir şey yokmuş gibi, onu kökünden biçmiş yok etmiştir. İşte düşünecek bir kavim için âyetleri böyle açıklarız.
Bekir Sadak : Dunya hayati gokten indirdigimiz su gibidir ki, onunla insan ve hayvanlarin yiyecegi bitkiler yetisip birbirine karismistir. Yeryuzunun suslenip bezendigi ve yerin sahiplerinin butun bunlara malik olduklarini sandiklari sirada, gece veya gunduz buyrugumuz o yere gelmis ve orayÙ hicbir sey bitirmemise cevirmisiz; bir gun once birsey yokmus gibi olmustur. Dusunen millet icin ayetleri boylece uzun acÙklÙyoruz.
Celal Yıldırım : Dünya hayatının misâli, ancak gökten indirdiğimiz suya benzer; insan ve hayvanların yediği yeryüzündeki bitkiler onunla birbirine karışır, tâ ki yeryüzü bütün zînetini takınıp süslendiği, yeryüzü ehli de kendilerini onun üzerinde kudretli sandıkları bir sırada geceleyin ya da gündüzleyin o yere emrimiz gelir de sanki bir gün önce hiçbir şenlik yokmuş gibi onu biçik ve sökük hale getirir. İşte düşünebilecek bir millete âyetleri böylece bir bir açıklarız.
Diyanet İşleri : Dünya hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hâli gibidir ki, insanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri onunla yetişip birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü (o bitkilerle) bütün zinet ve güzelliklerini alıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerine (her türlü tasarrufa) kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir de, bunları, sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi, kökünden yolunmuş bir hâle getiririz. İşte düşünen bir toplum için, âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz.
Diyanet İşleri (eski) : Dünya hayatı gökten indirdiğimiz su gibidir ki, onunla insan ve hayvanların yiyeceği bitkiler yetişip birbirine karışmıştır. Yeryüzünün süslenip bezendiği ve yerin sahiplerinin bütün bunlara malik olduklarını sandıkları sırada, gece veya gündüz buyruğumuz o yere gelmiş ve orayı hiçbir şey bitirmemişe çevirmişiz; bir gün önce birşey yokmuş gibi olmuştur. Düşünen millet için ayetleri böylece uzun açıklıyoruz.
Diyanet Vakfi : Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.
Edip Yüksel : Dünya hayatı, tıpkı şu örnek gibidir; gökten indirdiğimiz su insanların ve hayvanların yediği bitkilerin yapısına karışır. Bu durum, yeryüzünün süslenip bezendiği ve halkının da artık doğaya egemen olduklarını sandıkları ana kadar sürer. Nihayet geceleyin veya gündüzün ona emrimiz gelir. Sanki bir önceki gün hiç bir şeye sahip değilmiş gibi onu kökünden biçilmiş bir duruma sokarız. Düşünen bir toplum için ayetleri böyle açıklarız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Dünya hayatının misali şöyledir: Gökten indirdiğimiz su ile, insanların ve hayvanların yediği bitkiler birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü süslerini takınıp süslendiği ve sahipleri kendilerini ona gücü yeter sandıkları bir sırada, geceleyin veya gündüzün, ona emrimiz gelivermiştir, ansızın ona öyle bir tırpan atıvermişiz de sanki bir gün önce orada hiçbir şenlik yokmuş gibi oluvermiştir. Düşünen bir kavim için âyetlerimizi işte böyle açıklarız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O dünya hayatının misali, ancak gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, onunla yeryüzündeki otlar, insan ve hayvanların yediği bitkiler birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kendilerini güçlü sandığı bir sırada geceleyin veya gündüzün ona emrimiz gelivermiş, bir anda ona öyle bir tırpan atıvermişizdir ki, sanki dün orada hiçbir şenlik yokmuş gibi oluverir. İşte düşünebilecek bir kavim için ayetlerimizi böyle açıklıyoruz.
Elmalılı Hamdi Yazır : O Dünya hayatın meseli sırf şunun gibidir: bir su, biz onu Semâdan indirmişiz derken onunla Yer yüzünün otu: insan ve davar yiyeceğinden birbirine girmiştir, Nihayet Arz, bütün zinetini takınıb süslendiği, ehli de onun üzerine kendilerini kadir zannettikleri bir sırada geceleyin veya gündüzün ona emrimiz gelivermiş bir lâhzada ona öyle bir tırpan atıvermiştir ki sanki dün hiç bir şenlik yokmuş, işte düşünecek bir kavm için âyetleri böyle tavsıl ediyoruz
Fizilal-il Kuran : Dünya hayatı gökten indirdiğimiz su gibidir. Onunla, insan ve hayvanların yiyerek beslendikleri nebatlar bol bol yetişir; yeryüzü renk renk, çeşit çeşit mahsullerle süslenir ve yerin sahipleri bütün bunlara malik olduklarını sandıkları sırada, geceleyin veya gündüzün emrimiz geliverir de, orayı hiçbir şey bitirmemişe çeviririz. İşte Biz böylece ayetlerimizi, düşünen insanlar için, apaçık beyan ederiz.
Gültekin Onan : Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki, yer güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi (ehli) gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona buyruğumuz gelmiştir de, dün sanki hiç bir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen (yetefekkerun) bir kavim için biz ayetleri böyle 'birer birer açıklarız' / ayrıntılandırırız.
Hakkı Yılmaz : Dünya hayatının örneği, Bizim gökten indirdiğimiz su gibidir. Ki gökten indirdiğimiz suyla insanların ve hayvanların yediği bitkiler birbirine karışmıştır. Sonunda yeryüzü süslerini takınıp süslendiği, sahipleri de kendilerinin, ona gücü yetenler olduklarına inandıkları bir sırada, bazen geceleyin bazen de gündüz vakti, ona emrimiz gelivermiştir de ansızın, sanki dün orada hiçbir şenlik yokmuş gibi, onu, ta kökünden biçivermiştir. Biz, âyetlerimizi düşünecek bir toplum için işte böyle ayrıntılı olarak açıklarız.
Hasan Basri Çantay : Dünyâ yaşayışının haali gökden indirdiğimiz bir su gibidir ki onunla yer yüzünün — gerek insanların, gerek davarların yiyeceği — nebat (lar) ı (ağ gibi birbirine örülüb) karışmışdır. Tam yer, zînet ve ihtişamını takınıb süslendiği, saahibleri de ona (biçmiye, yemişlerini, mahsullerini toplamıya) herhalde kaadir olduklarını sandıkları bir sırada geceleyin veya gündüzün ona emrimiz (don gibi, kasırga gibi, sel gibi bir âfetimiz) gelivermişdir ki sanki dün de yerinde yokmuş gibi onu ta kökünden koparılıb biçilmiş bir haale getirmişizdir. İşte biz iyi düşünecek bir kavm için âyetleri böyle açıklarız.
Hayrat Neşriyat : Dünya hayâtının misâli, ancak gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yediği yeryüzü bitkileri, onun sâyesinde (yetişip) birbirine karışmıştır. Nihâyet yeryüzü, ziynetini takınıp (rengârenk) süslendiği ve halkı da gerçekten kendilerini on(unni'metlerinden faydalanmay)a güçleri yeten kimseler olduklarını zannettikleri bir sırada, gece veya gündüz ona emrimiz (bir âfetimiz) gelir de onu, sanki dün hiç (üzerinde bir şey)yokmuş gibi biçilmiş bir hâle getiririz! İşte, düşünecek bir kavim için âyetleri böyle açıklarız.
İbni Kesir : Dünya hayatının misali; sadece gökten indirdiğimiz su gibidir. Onunla, insan ve hayvanların yiyerek beslendikleri bitkiler bol bol yetişir; yeryüzü renk renk, çeşit çeşit masullerle süslenir. Ve yerin sahibleri bütün bunlara kadir olduklarını sandıkları sırada; geceleyin veya gündüzün emrimiz geliverirde orayı hiç birşey bitirmemişe çeviririz. Daha dün birşey yokmuş gibi olur. İşte Biz, ayetlerimizi düşünen insanlar için böylece açıklarız.
İskender Evrenosoğlu : Dünya hayatının durumu (örneği) sadece semadan indirdiğimiz, böylece yeryüzünde, insanların ve hayvanların yediği, arzın bitkileri ile karışan su gibidir. Hatta yeryüzü onun güzelliğini alıp güzelleştiği zaman onun sahibi, ona, kendilerinin kaadir (muktedir) olduğunu zannetti. Ona emrimiz gece veya gündüz geldi ve böylece onu hasat ettik (kökünden kopardık). Sanki dün hiç olmamış (zenginleşmemiş) gibi oldu. İşte böylece âyetleri tefekkür eden bir kavim için ayrı ayrı açıklıyoruz.
Muhammed Esed : Bu dünyadaki hayatın örnekçesi gökten indirdiğimiz yağmurunki gibidir ki onu, insanların ve hayvanların beslendiği yeryüzü bitkileri emer, ta ki yeryüzü gözalıcı görkemine kavuşup süslenip bezendiği ve sakinleri onun üzerinde bütünüyle egemen olduklarına inandıkları zaman, bir gece vakti yahut güpegündüz (kıskıvrak yakalayan) hükmümüz iner ona; ve böylece onu kökünden biçilmişe çeviririz, sanki dün de yokmuş gibi! Düşünen insanlar için işte Biz böyle açık açık ve ayrıntılı olarak dile getiriyoruz ayetlerimizi!
Ömer Nasuhi Bilmen : Şüphe yok ki, dünya hayatının meseli, bir su gibidir ki, onu Biz gökten indirdik. Derken onunla insanların ve davarların yiyecekleri şeylerden olan yeryüzünün otları birbirine karışmış oldu. Vaktâ ki, yeryüzü ziynetini aldı ve bezendi ve onun ahalisi onun üzerine kâdir olduklarını sandılar, hemen ona emrimiz geceleyin veya gündüzün geliverdi, onu sanki bir gün evvel yokmuş gibi kökünden biçilmiş bir halde kıldık. İşte âyetleri, mütefekkirler olan bir kavme böyle müfassalan beyan ederiz.
Ömer Öngüt : Dünya hayatı tıpkı gökten indirdiğimiz yağmura benzer. O yağmurla insan ve hayvanların yiyerek beslendikleri bitkiler bol bol yetişir; yeryüzü renk renk, çeşit çeşit mahsullerle süslenir. Yerin sahipleri bütün bunlara malik olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya gündüzün birden emrimiz geliverir de, orayı hiçbir şey bitirmemişe çeviririz. İşte biz âyetlerimizi, düşünen insanlar için böylece apaçık beyan ederiz.
Şaban Piriş : Dünya hayatının örneği, gökten indirdiğimiz su gibidir. Onunla insanların ve hayvanların yiyeceği bitkiler, ürün verir. Yeryüzü tüm güzellikleriyle süslenip bezenir. İnsanlar da ona güç yetirdiklerini sandıkları bir anda, geceleyin veya gündüzün emrimiz gelirde sanki dün hiçbir şey yokmuş gibi kırıp geçiririz. Düşünen bir topluma ayetleri böyle açıklıyoruz.
Suat Yıldırım : Bu fani dünya hayatı bilir misiniz neye benzer?Tıpkı şuna benzer: Gökten yağmur indiririz, derken o yağmur sebebiyle, insanların ve hayvanların yiyerek beslendikleri bitkiler bol bol yetişir, ağ gibi etrafı sarar. Yeryüzü renk renk, çeşit çeşit meyve ve mahsullerle süslenir, bahçe sahipleri de o ürünleri devşirmeye giriştikleri sırada, geceleyin veya gündüzün birden emir çıkarırız, bir afet gelir, söküp biçer. Sanki daha dün, o şen manzara, orada hiç olmamış gibi olur... İşte Biz düşünüp ibret alacak kimseler için âyetleri, delilleri böyle ayrıntılı olarak açıklarız.
Süleyman Ateş : Şu yakın hayât, tıpkı gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve hayvanların yediği arz bitkisi o su ile karıştı: nihâyet yer zinetini takınıp süslendiği ve halkı da on(un ürününü devşirmeğ)e kâdir olduklarını zannettikleri sırada birden buyruğumuz ona gece veya gündüz geldi; sanki dün o hiç (bitkisiyle süslenip) şenlenmemiş gibi, onu biçilmiş yaptık (süsünü, zenginliğini biçtik, yok ettik). İşte biz, düşünen bir toplum için âyetleri böyle geniş geniş açıklarız.
Tefhim-ul Kuran : Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyleki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi de gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiç bir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için biz ayetleri böyle birer birer açıklarız.
Ümit Şimşek : Dünya hayatının misali, gökten indirdiğimiz bir suya benzer. O suyla, insanların ve hayvanların yiyeceği yeryüzü bitkileri birbirine karışmış olarak biter. Nihayet yer onlarla ziynetini takınır, süslenir. Toprak sahipleri kendilerini onun üzerinde egemen sandıkları bir sırada ise, emrimiz gece veya gündüz geliverir de, o ekini, sanki bir gün önce hiç yokmuş gibi, kökünden biçiveririz. Düşünen bir topluluk için âyetlerimizi işte böyle açıklıyoruz.
Yaşar Nuri Öztürk : Şu iğreti hayatın durumu gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve davarların yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karışmıştır. Nihayet toprak, takılarını kuşanmış, süslenmiştir. Toprağın sahipleri onun üzerinde egemen olduklarını sanmaktadırlar. Tam bu sırada emrimiz ona gece veya gündüz ulaşmıştır. Ve onu, sanki dün yerinde yokmuş gibi biçip atmışızdır. Derin derin düşünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}