» 10 / Yûnus  13:

Kuran Sırası: 10
İniş Sırası: 51
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109

 » 10 / Yûnus  Suresi: 13
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَقَدْ (VLGD̃) = veleḳad : ve andolsun
2. أَهْلَكْنَا (ÊHLKNE) = ehleknā : helak ettik
3. الْقُرُونَ (ELGRVN) = l-ḳurūne : nice nesilleri
4. مِنْ (MN) = min :
5. قَبْلِكُمْ (GBLKM) = ḳablikum : sizden önce
6. لَمَّا (LME) = lemmā :
7. ظَلَمُوا (ƵLMVE) = Zelemū : haksızlık ettiklerinden
8. وَجَاءَتْهُمْ (VCEÙTHM) = ve cā'ethum : kendilerine geldiği halde
9. رُسُلُهُمْ (RSLHM) = rusuluhum : peygamberleri
10. بِالْبَيِّنَاتِ (BELBYNET) = bil-beyyināti : apaçık delillerle
11. وَمَا (VME) = vemā :
12. كَانُوا (KENVE) = kānū :
13. لِيُؤْمِنُوا (LYÙMNVE) = liyu'minū : ve iman etmeyecekleri için
14. كَذَٰلِكَ (KZ̃LK) = keƶālike : işte böyle
15. نَجْزِي (NCZY) = neczī : cezalandırırız
16. الْقَوْمَ (ELGVM) = l-ḳavme : topluluğunu
17. الْمُجْرِمِينَ (ELMCRMYN) = l-mucrimīne : suçlular
ve andolsun | helak ettik | nice nesilleri | | sizden önce | | haksızlık ettiklerinden | kendilerine geldiği halde | peygamberleri | apaçık delillerle | | | ve iman etmeyecekleri için | işte böyle | cezalandırırız | topluluğunu | suçlular |

[] [HLK] [GRN] [] [GBL] [] [ƵLM] [CYE] [RSL] [BYN] [] [KVN] [EMN] [] [CZY] [GVM] [CRM]
VLGD̃ ÊHLKNE ELGRVN MN GBLKM LME ƵLMVE VCEÙTHM RSLHM BELBYNET VME KENVE LYÙMNVE KZ̃LK NCZY ELGVM ELMCRMYN

veleḳad ehleknā l-ḳurūne min ḳablikum lemmā Zelemū ve cā'ethum rusuluhum bil-beyyināti vemā kānū liyu'minū keƶālike neczī l-ḳavme l-mucrimīne
ولقد أهلكنا القرون من قبلكم لما ظلموا وجاءتهم رسلهم بالبينات وما كانوا ليؤمنوا كذلك نجزي القوم المجرمين

 » 10 / Yûnus  Suresi: 13
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | VLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily
أهلكنا ه ل ك | HLK ÊHLKNE ehleknā helak ettik We destroyed
القرون ق ر ن | GRN ELGRVN l-ḳurūne nice nesilleri the generations
من | MN min before you
قبلكم ق ب ل | GBL GBLKM ḳablikum sizden önce before you
لما | LME lemmā when
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū haksızlık ettiklerinden they wronged,
وجاءتهم ج ي ا | CYE VCEÙTHM ve cā'ethum kendilerine geldiği halde and came to them
رسلهم ر س ل | RSL RSLHM rusuluhum peygamberleri their Messengers
بالبينات ب ي ن | BYN BELBYNET bil-beyyināti apaçık delillerle with clear proofs,
وما | VME vemā but not
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū they were
ليؤمنوا ا م ن | EMN LYÙMNVE liyu'minū ve iman etmeyecekleri için to believe.
كذلك | KZ̃LK keƶālike işte böyle Thus
نجزي ج ز ي | CZY NCZY neczī cezalandırırız We recompense
القوم ق و م | GVM ELGVM l-ḳavme topluluğunu the people
المجرمين ج ر م | CRM ELMCRMYN l-mucrimīne suçlular (who are) criminals.

10:13 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve andolsun | helak ettik | nice nesilleri | | sizden önce | | haksızlık ettiklerinden | kendilerine geldiği halde | peygamberleri | apaçık delillerle | | | ve iman etmeyecekleri için | işte böyle | cezalandırırız | topluluğunu | suçlular |

[] [HLK] [GRN] [] [GBL] [] [ƵLM] [CYE] [RSL] [BYN] [] [KVN] [EMN] [] [CZY] [GVM] [CRM]
VLGD̃ ÊHLKNE ELGRVN MN GBLKM LME ƵLMVE VCEÙTHM RSLHM BELBYNET VME KENVE LYÙMNVE KZ̃LK NCZY ELGVM ELMCRMYN

veleḳad ehleknā l-ḳurūne min ḳablikum lemmā Zelemū ve cā'ethum rusuluhum bil-beyyināti vemā kānū liyu'minū keƶālike neczī l-ḳavme l-mucrimīne
ولقد أهلكنا القرون من قبلكم لما ظلموا وجاءتهم رسلهم بالبينات وما كانوا ليؤمنوا كذلك نجزي القوم المجرمين

[] [ه ل ك] [ق ر ن] [] [ق ب ل] [] [ظ ل م] [ج ي ا] [ر س ل] [ب ي ن] [] [ك و ن] [ا م ن] [] [ج ز ي] [ق و م] [ج ر م]

 » 10 / Yûnus  Suresi: 13
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | VLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
أهلكنا ه ل ك | HLK ÊHLKNE ehleknā helak ettik We destroyed
,He,Lam,Kef,Nun,Elif,
,5,30,20,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
القرون ق ر ن | GRN ELGRVN l-ḳurūne nice nesilleri the generations
Elif,Lam,Gaf,Re,Vav,Nun,
1,30,100,200,6,50,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
من | MN min before you
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبلكم ق ب ل | GBL GBLKM ḳablikum sizden önce before you
Gaf,Be,Lam,Kef,Mim,
100,2,30,20,40,
N – genitive noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لما | LME lemmā when
Lam,Mim,Elif,
30,40,1,
T – time adverb
ظرف زمان
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū haksızlık ettiklerinden they wronged,
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وجاءتهم ج ي ا | CYE VCEÙTHM ve cā'ethum kendilerine geldiği halde and came to them
Vav,Cim,Elif,,Te,He,Mim,
6,3,1,,400,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person feminine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
رسلهم ر س ل | RSL RSLHM rusuluhum peygamberleri their Messengers
Re,Sin,Lam,He,Mim,
200,60,30,5,40,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بالبينات ب ي ن | BYN BELBYNET bil-beyyināti apaçık delillerle with clear proofs,
Be,Elif,Lam,Be,Ye,Nun,Elif,Te,
2,1,30,2,10,50,1,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
جار ومجرور
وما | VME vemā but not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
ليؤمنوا ا م ن | EMN LYÙMNVE liyu'minū ve iman etmeyecekleri için to believe.
Lam,Ye,,Mim,Nun,Vav,Elif,
30,10,,40,50,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
كذلك | KZ̃LK keƶālike işte böyle Thus
Kef,Zel,Lam,Kef,
20,700,30,20,
P – prefixed preposition ka
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
جار ومجرور
نجزي ج ز ي | CZY NCZY neczī cezalandırırız We recompense
Nun,Cim,Ze,Ye,
50,3,7,10,
V – 1st person plural imperfect verb
فعل مضارع
القوم ق و م | GVM ELGVM l-ḳavme topluluğunu the people
Elif,Lam,Gaf,Vav,Mim,
1,30,100,6,40,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
المجرمين ج ر م | CRM ELMCRMYN l-mucrimīne suçlular (who are) criminals.
Elif,Lam,Mim,Cim,Re,Mim,Ye,Nun,
1,30,40,3,200,40,10,50,
ADJ – accusative masculine plural (form IV) active participle
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَقَدْ: ve andolsun | أَهْلَكْنَا: helak ettik | الْقُرُونَ: nice nesilleri | مِنْ: | قَبْلِكُمْ: sizden önce | لَمَّا: | ظَلَمُوا: haksızlık ettiklerinden | وَجَاءَتْهُمْ: kendilerine geldiği halde | رُسُلُهُمْ: peygamberleri | بِالْبَيِّنَاتِ: apaçık delillerle | وَمَا: | كَانُوا: | لِيُؤْمِنُوا: ve iman etmeyecekleri için | كَذَٰلِكَ: işte böyle | نَجْزِي: cezalandırırız | الْقَوْمَ: topluluğunu | الْمُجْرِمِينَ: suçlular |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولقد WLGD̃ ve andolsun | أهلكنا ÊHLKNE helak ettik | القرون ELGRWN nice nesilleri | من MN | قبلكم GBLKM sizden önce | لما LME | ظلموا ƵLMWE haksızlık ettiklerinden | وجاءتهم WCEÙTHM kendilerine geldiği halde | رسلهم RSLHM peygamberleri | بالبينات BELBYNET apaçık delillerle | وما WME | كانوا KENWE | ليؤمنوا LYÙMNWE ve iman etmeyecekleri için | كذلك KZ̃LK işte böyle | نجزي NCZY cezalandırırız | القوم ELGWM topluluğunu | المجرمين ELMCRMYN suçlular |
Kırık Meal (Okunuş) : |veleḳad: ve andolsun | ehleknā: helak ettik | l-ḳurūne: nice nesilleri | min: | ḳablikum: sizden önce | lemmā: | Zelemū: haksızlık ettiklerinden | ve cā'ethum: kendilerine geldiği halde | rusuluhum: peygamberleri | bil-beyyināti: apaçık delillerle | vemā: | kānū: | liyu'minū: ve iman etmeyecekleri için | keƶālike: işte böyle | neczī: cezalandırırız | l-ḳavme: topluluğunu | l-mucrimīne: suçlular |
Kırık Meal (Transcript) : |VLGD̃: ve andolsun | ÊHLKNE: helak ettik | ELGRVN: nice nesilleri | MN: | GBLKM: sizden önce | LME: | ƵLMVE: haksızlık ettiklerinden | VCEÙTHM: kendilerine geldiği halde | RSLHM: peygamberleri | BELBYNET: apaçık delillerle | VME: | KENVE: | LYÙMNVE: ve iman etmeyecekleri için | KZ̃LK: işte böyle | NCZY: cezalandırırız | ELGVM: topluluğunu | ELMCRMYN: suçlular |
Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun ki sizden önce gelip geçen nice toplulukları zulmettikleri için helâk ettik. Peygamberleri, onlara apaçık delillerle gelseydi gene de inanmazlardı. İşte mücrim topluluğu böyle cezâlandırırız biz.
Adem Uğur : Andolsun ki sizden önce, peygamberleri kendilerine mûcizeler getirdiği halde (yalanlayıp) zulmettiklerinden dolayı nice milletleri helâk ettik; zaten onlar iman edecek değillerdi. İşte biz suçlu kavimleri böyle cezalandırırız.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki, sizden önceki nesilleri, kendilerine Rasûlleri açık deliller olarak geldikleri hâlde, zulümleri ve iman etmemeleri nedeniyle helâk ettik. . . Suçlu toplumları işte böyle cezalandırırız!
Ahmet Tekin : Andolsun ki, sizden önce, Rasulleri, kendilerine açık mûcizeler, delillerle geldiği halde, yalanlayıp âsi olduklarından, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellediklerinden, haksızlık ettiklerinden dolayı nice nesilleri helâk ettik. Zaten onlar iman edecek değillerdi. İşte biz, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsileri, suçlu kavimleri, milletleri böyle cezalandırdık.
Ahmet Varol : Sizden önce, peygamberleri kendilerine apaçık delillerle geldiği halde haksızlık ettiklerinden ve zaten iman etmeyecekleri için nice nesilleri helak ettik. İşte suçlular topluluğunu böyle cezalandırırız.
Ali Bulaç : Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte biz, suçlu, günahkar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız.
Ali Fikri Yavuz : Andolsun, biz, senden önceki devirlerdekileri, kendilerine Peygamberleri mucizelerle geldikleri halde, zulmettikleri ve imana gelmedikleri vakit helâk ettik. İşte mücrim kavimleri, biz böyle cezalandırırız.
Bekir Sadak : And olsun ki, sizden once nice nesilleri, peygamberleri onlara belgeler getirmisken, haksizlik ederek inanmadiklari zaman yok etmistik. Iste biz suclu milleti boyle cezalandiririz.
Celal Yıldırım : And olsun ki sizden önce nice kuşakları, kendilerine peygamberlerimiz açık belgelerle gelmişken (baş kaldırıp) zulmettikleri ve imâna gelmiyecekleri (sabit olup dönme ihtimalleri kalmadığı) zaman yok ettik, işte biz, suçlu-günahkâr milleti böyle cezalandırırız.
Diyanet İşleri : Andolsun, sizden önceki nice nesilleri peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri hâlde (yalanlayıp) zulmettikleri vakit helâk ettik. Onlar zaten inanacak değillerdi. İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, sizden önce nice nesilleri, peygamberleri onlara belgeler getirmişken, haksızlık ederek inanmadıkları zaman yok etmiştik. İşte biz suçlu milleti böyle cezalandırırız.
Diyanet Vakfi : Andolsun ki sizden önce, peygamberleri kendilerine mûcizeler getirdiği halde (yalanlayıp) zulmettiklerinden dolayı nice milletleri helâk ettik; zaten onlar iman edecek değillerdi. İşte biz suçlu kavimleri böyle cezalandırırız.
Edip Yüksel : Sizden önceki nice nesilleri, zulmettikleri zaman yok etmişizdir. Elçileri kendilerine açık delillerle gitmişlerdi, ancak onlar inanmayı reddetmişlerdi. Suçlu toplumları böyle cezalandırırız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun ki, sizden önceki devirlerin bir çok kavmini, peygamberleri kendilerine bir çok belge ile geldikleri halde zulmettikleri ve imana gelmedikleri için helak ettik. İşte günahkârlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, Biz sizden önceki yüzyılların nesillerini, kendilerine peygamberleri açık deliller ile geldikleri halde, zulmettikleri ve iman etme ihtimalleri kalmadığı vakit helak ettik. İşte suçlu kavimleri böyle cezalandırırız.
Elmalılı Hamdi Yazır : Celâlim hakkı için biz sizden evvelki kurunu, kendilerine Peygamberleri beyyinat ile geldikleri halde zulmettikleri ve iymana gelmeleri ıhtimali kalmadığı vakıt helâk eyledik, işte mücrim kavmleri biz böyle cezalandırırız
Fizilal-il Kuran : Sizden önceki nice kuşakları, peygamberleri kendilerine açık gerçekler getirmişlerken, zalimce davranarak iman etmeye yanaşmadıkları için yokettik. İşte biz ağır suçlu toplumları böyle cezalandırırız.
Gültekin Onan : Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve inanır olmadıkları / inanmadıkları için yıkıma uğrattık. İşte Biz, suçlu, günahkar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız.
Hakkı Yılmaz : Ve andolsun ki sizden önceki kuşakları, şirk koşarak, küfrederek yanlış yaptıkları zaman değişime/ yıkıma uğrattık. Ve onların elçileri açık belgeler ile gelmişlerdi. Zaten onlar inanacak değillerdi. İşte günahkârlar topluluğunu Biz böyle cezalandırırız.
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki (ey Mekkeliler) sizden evvelki devirler (de geçmiş ümmetler) i — peygamberleri kendilerine apaçık deliller (ve mu'cizeler) getirdikleri halde (onları yalana çıkarmak, hakka karşı dâima kuvvet istimal etmek suretiyle) zulm etdikleri, îmana gelmeyecekleri (sabit olduğu) için — helak etmişizdir. İşte günahkârlar güruhunu biz böyle cezalandırırız.
Hayrat Neşriyat : Celâlim hakkı için, sizden önceki nesilleri, kendilerine peygamberleri mu'cizelerle geldikleri hâlde zulmettikleri ve îmân edecek de olmadıklarından helâk ettik! İşte günahkârlar topluluğunu böyle cezâlandırırız.
İbni Kesir : Andolsun ki; sizden önce nice nesilleri zulmettikleri zaman helak ettik. Peygamberleri onlara apaçık delillerle geldikleri halde, onlar inanmamışlardı. İşte Biz, suçlu kavmi böyle cezalandırırız.
İskender Evrenosoğlu : Andolsun, sizden önceki devirlerde yaşayanları zulmettikleri zaman helâk ettik. Ve onlara resûlleri beyyineler (deliller) ile geldi. Ve onlar inanmadılar. Mücrim kavmi işte böyle cezalandırırız.
Muhammed Esed : Ve gerçek şu ki, sizden önce, kendilerine gönderilen peygamberler onlara hakkın apaçık delillerini getirdikleri halde (inat ve ısrarla) zulüm (ve kötülük) yapmaya devam ettikleri zaman, nice nesilleri yok ettik; çünkü onlar (bu delillere ya da peygamberlere) inanmayı reddettiler. Biz işte böyle cezalandırırız, günaha gömülüp giden toplumları.
Ömer Nasuhi Bilmen : Andolsun ki, Biz sizden evvelki nice nesilleri, zulmettikleri zaman helâk ettik. Halbuki, onlara peygamberleri beyyineler ile gelmişlerdi. Onlar ise imân eder olmadılar. İşte günahkârlar olan kavmi Biz böyle cezalandırırız.
Ömer Öngüt : Andolsun ki, sizden önce nice nesilleri zulmettikleri zaman helâk ettik. Peygamberleri kendilerine apaçık delillerle geldiği halde, onlar iman etmemişlerdi. İşte biz günahkârlar topluluğunu böyle cezalandırırız.
Şaban Piriş : And olsun ki , sizden önce nesilleri, resulleri onlara belgeler getirdikleri halde zulmedip, iman etmedikleri için yıkıma uğrattık. Suçlu bir toplumu işte böyle cezalandırırız.
Suat Yıldırım : Sizden önceki devirlerde geçen nice ümmetleri,Peygamberleri kendilerine açık deliller (mûcizeler) getirdikleri halde, zulmedip iman etmedikleri için imha ettik. İşte suçlular güruhunu Biz böyle cezalandırırız.
Süleyman Ateş : Sizden önce, zulmettikleri ve peygamberleri kendilerine açık kanıtlar getirdikleri halde inanmadıkları için nice nesilleri helâk etmişizdir. İşte suç işleyen kavmi böyle cezâlandırırız.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, sizden önceki nesilleri, peygamberleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulme saptıkları ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte biz, suçlu, günahkâr olan bir topluluğu böyle cezalandırırız.
Ümit Şimşek : Sizden önce nice kavimleri, zulmettiklerinde Biz helâk ettik. Halbuki peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi; lâkin onların inanmaya niyetleri yoktu. Öyle mücrimleri Biz işte böyle cezalandırırız.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun ki biz sizden önceki kuşakları, zulmettikleri ve resulleri kendilerine açık kanıtlar getirdiği halde inanmadıkları için, helak ettik. Günaha batanlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}