» 10 / Yûnus  73:

Kuran Sırası: 10
İniş Sırası: 51
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109

 » 10 / Yûnus  Suresi: 73
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَكَذَّبُوهُ (FKZ̃BVH) = fekeƶƶebūhu : yine de onu yalanladılar
2. فَنَجَّيْنَاهُ (FNCYNEH) = fenecceynāhu : ancak biz onu kurtardık
3. وَمَنْ (VMN) = ve men : ve olanları
4. مَعَهُ (MAH) = meǎhu : onunla beraber
5. فِي (FY) = fī :
6. الْفُلْكِ (ELFLK) = l-fulki : gemide
7. وَجَعَلْنَاهُمْ (VCALNEHM) = ve ceǎlnāhum : ve onları yaptık
8. خَلَائِفَ (ḢLEÙF) = ḣalāife : halifeler
9. وَأَغْرَقْنَا (VÊĞRGNE) = ve eğraḳnā : ve suda boğduk
10. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseleri
11. كَذَّبُوا (KZ̃BVE) = keƶƶebū : yalanlayan(ları)
12. بِايَاتِنَا (B ËYETNE) = biāyātinā : ayetlerimizi
13. فَانْظُرْ (FENƵR) = fenZur : bir bak
14. كَيْفَ (KYF) = keyfe : nasıl
15. كَانَ (KEN) = kāne : olduğuna
16. عَاقِبَةُ (AEGBT) = ǎāḳibetu : sonlarının
17. الْمُنْذَرِينَ (ELMNZ̃RYN) = l-munƶerīne : uyarılanların
yine de onu yalanladılar | ancak biz onu kurtardık | ve olanları | onunla beraber | | gemide | ve onları yaptık | halifeler | ve suda boğduk | kimseleri | yalanlayan(ları) | ayetlerimizi | bir bak | nasıl | olduğuna | sonlarının | uyarılanların |

[KZ̃B] [NCV] [] [] [] [FLK] [CAL] [ḢLF] [ĞRG] [] [KZ̃B] [EYY] [NƵR] [KYF] [KVN] [AGB] [NZ̃R]
FKZ̃BVH FNCYNEH VMN MAH FY ELFLK VCALNEHM ḢLEÙF VÊĞRGNE ELZ̃YN KZ̃BVE B ËYETNE FENƵR KYF KEN AEGBT ELMNZ̃RYN

fekeƶƶebūhu fenecceynāhu ve men meǎhu l-fulki ve ceǎlnāhum ḣalāife ve eğraḳnā elleƶīne keƶƶebū biāyātinā fenZur keyfe kāne ǎāḳibetu l-munƶerīne
فكذبوه فنجيناه ومن معه في الفلك وجعلناهم خلائف وأغرقنا الذين كذبوا بآياتنا فانظر كيف كان عاقبة المنذرين

 » 10 / Yûnus  Suresi: 73
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فكذبوه ك ذ ب | KZ̃B FKZ̃BVH fekeƶƶebūhu yine de onu yalanladılar But they denied him,
فنجيناه ن ج و | NCV FNCYNEH fenecceynāhu ancak biz onu kurtardık so We saved him
ومن | VMN ve men ve olanları and (those) who
معه | MAH meǎhu onunla beraber (were) with him
في | FY in
الفلك ف ل ك | FLK ELFLK l-fulki gemide the ship,
وجعلناهم ج ع ل | CAL VCALNEHM ve ceǎlnāhum ve onları yaptık and We made them
خلائف خ ل ف | ḢLF ḢLEÙF ḣalāife halifeler successors,
وأغرقنا غ ر ق | ĞRG VÊĞRGNE ve eğraḳnā ve suda boğduk and We drowned
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those who
كذبوا ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BVE keƶƶebū yalanlayan(ları) denied
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizi Our Signs.
فانظر ن ظ ر | NƵR FENƵR fenZur bir bak Then see
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe nasıl how
كان ك و ن | KVN KEN kāne olduğuna was
عاقبة ع ق ب | AGB AEGBT ǎāḳibetu sonlarının (the) end
المنذرين ن ذ ر | NZ̃R ELMNZ̃RYN l-munƶerīne uyarılanların (of) those who were warned.

10:73 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

yine de onu yalanladılar | ancak biz onu kurtardık | ve olanları | onunla beraber | | gemide | ve onları yaptık | halifeler | ve suda boğduk | kimseleri | yalanlayan(ları) | ayetlerimizi | bir bak | nasıl | olduğuna | sonlarının | uyarılanların |

[KZ̃B] [NCV] [] [] [] [FLK] [CAL] [ḢLF] [ĞRG] [] [KZ̃B] [EYY] [NƵR] [KYF] [KVN] [AGB] [NZ̃R]
FKZ̃BVH FNCYNEH VMN MAH FY ELFLK VCALNEHM ḢLEÙF VÊĞRGNE ELZ̃YN KZ̃BVE B ËYETNE FENƵR KYF KEN AEGBT ELMNZ̃RYN

fekeƶƶebūhu fenecceynāhu ve men meǎhu l-fulki ve ceǎlnāhum ḣalāife ve eğraḳnā elleƶīne keƶƶebū biāyātinā fenZur keyfe kāne ǎāḳibetu l-munƶerīne
فكذبوه فنجيناه ومن معه في الفلك وجعلناهم خلائف وأغرقنا الذين كذبوا بآياتنا فانظر كيف كان عاقبة المنذرين

[ك ذ ب] [ن ج و] [] [] [] [ف ل ك] [ج ع ل] [خ ل ف] [غ ر ق] [] [ك ذ ب] [ا ي ي] [ن ظ ر] [ك ي ف] [ك و ن] [ع ق ب] [ن ذ ر]

 » 10 / Yûnus  Suresi: 73
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فكذبوه ك ذ ب | KZ̃B FKZ̃BVH fekeƶƶebūhu yine de onu yalanladılar But they denied him,
Fe,Kef,Zel,Be,Vav,He,
80,20,700,2,6,5,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فنجيناه ن ج و | NCV FNCYNEH fenecceynāhu ancak biz onu kurtardık so We saved him
Fe,Nun,Cim,Ye,Nun,Elif,He,
80,50,3,10,50,1,5,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ومن | VMN ve men ve olanları and (those) who
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
معه | MAH meǎhu onunla beraber (were) with him
Mim,Ayn,He,
40,70,5,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الفلك ف ل ك | FLK ELFLK l-fulki gemide the ship,
Elif,Lam,Fe,Lam,Kef,
1,30,80,30,20,
"N – genitive masculine noun → Noah's Ark"
اسم مجرور
وجعلناهم ج ع ل | CAL VCALNEHM ve ceǎlnāhum ve onları yaptık and We made them
Vav,Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,He,Mim,
6,3,70,30,50,1,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
خلائف خ ل ف | ḢLF ḢLEÙF ḣalāife halifeler successors,
Hı,Lam,Elif,,Fe,
600,30,1,,80,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
وأغرقنا غ ر ق | ĞRG VÊĞRGNE ve eğraḳnā ve suda boğduk and We drowned
Vav,,Ğayn,Re,Gaf,Nun,Elif,
6,,1000,200,100,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كذبوا ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BVE keƶƶebū yalanlayan(ları) denied
Kef,Zel,Be,Vav,Elif,
20,700,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizi Our Signs.
Be,,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
2,,10,1,400,50,1,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فانظر ن ظ ر | NƵR FENƵR fenZur bir bak Then see
Fe,Elif,Nun,Zı,Re,
80,1,50,900,200,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine singular imperative verb
الفاء استئنافية
فعل أمر
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe nasıl how
Kef,Ye,Fe,
20,10,80,
INTG – interrogative noun
اسم استفهام
كان ك و ن | KVN KEN kāne olduğuna was
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
عاقبة ع ق ب | AGB AEGBT ǎāḳibetu sonlarının (the) end
Ayn,Elif,Gaf,Be,Te merbuta,
70,1,100,2,400,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
المنذرين ن ذ ر | NZ̃R ELMNZ̃RYN l-munƶerīne uyarılanların (of) those who were warned.
Elif,Lam,Mim,Nun,Zel,Re,Ye,Nun,
1,30,40,50,700,200,10,50,
N – genitive masculine plural (form IV) passive participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَكَذَّبُوهُ: yine de onu yalanladılar | فَنَجَّيْنَاهُ: ancak biz onu kurtardık | وَمَنْ: ve olanları | مَعَهُ: onunla beraber | فِي: | الْفُلْكِ: gemide | وَجَعَلْنَاهُمْ: ve onları yaptık | خَلَائِفَ: halifeler | وَأَغْرَقْنَا: ve suda boğduk | الَّذِينَ: kimseleri | كَذَّبُوا: yalanlayan(ları) | بِايَاتِنَا: ayetlerimizi | فَانْظُرْ: bir bak | كَيْفَ: nasıl | كَانَ: olduğuna | عَاقِبَةُ: sonlarının | الْمُنْذَرِينَ: uyarılanların |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فكذبوه FKZ̃BWH yine de onu yalanladılar | فنجيناه FNCYNEH ancak biz onu kurtardık | ومن WMN ve olanları | معه MAH onunla beraber | في FY | الفلك ELFLK gemide | وجعلناهم WCALNEHM ve onları yaptık | خلائف ḢLEÙF halifeler | وأغرقنا WÊĞRGNE ve suda boğduk | الذين ELZ̃YN kimseleri | كذبوا KZ̃BWE yalanlayan(ları) | بآياتنا B ËYETNE ayetlerimizi | فانظر FENƵR bir bak | كيف KYF nasıl | كان KEN olduğuna | عاقبة AEGBT sonlarının | المنذرين ELMNZ̃RYN uyarılanların |
Kırık Meal (Okunuş) : |fekeƶƶebūhu: yine de onu yalanladılar | fenecceynāhu: ancak biz onu kurtardık | ve men: ve olanları | meǎhu: onunla beraber | : | l-fulki: gemide | ve ceǎlnāhum: ve onları yaptık | ḣalāife: halifeler | ve eğraḳnā: ve suda boğduk | elleƶīne: kimseleri | keƶƶebū: yalanlayan(ları) | biāyātinā: ayetlerimizi | fenZur: bir bak | keyfe: nasıl | kāne: olduğuna | ǎāḳibetu: sonlarının | l-munƶerīne: uyarılanların |
Kırık Meal (Transcript) : |FKZ̃BVH: yine de onu yalanladılar | FNCYNEH: ancak biz onu kurtardık | VMN: ve olanları | MAH: onunla beraber | FY: | ELFLK: gemide | VCALNEHM: ve onları yaptık | ḢLEÙF: halifeler | VÊĞRGNE: ve suda boğduk | ELZ̃YN: kimseleri | KZ̃BVE: yalanlayan(ları) | B ËYETNE: ayetlerimizi | FENƵR: bir bak | KYF: nasıl | KEN: olduğuna | AEGBT: sonlarının | ELMNZ̃RYN: uyarılanların |
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken onu yalanladılar da onu ve onunla berâber gemide bulunanları kurtardık ve onları hükümdâr ettik ve delillerimizi yalanlayanları sulara boğduk, bak da gör, korkutulanların sonları ne oldu.
Adem Uğur : Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları da (denizde) boğduk. Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların) sonu nasıl oldu!
Ahmed Hulusi : (Yine de) Onu yalanladılar. . . Biz de Onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. . . İşaretlerimizi yalanlamış olanları ise boğduk! Uyarılanların sonu nasıl oldu bir bak!
Ahmet Tekin : Buna rağmen onu yalanladılar. Biz de Nuh’u ve onunla beraber gemilerde olanları kurtardık, dünya düzeni kurmaya, ilâhî hükümleri icraya, yeryüzünü imara yetkili halifeler haline getirdik. Âyetlerimizi yalanlayanları tûfanda boğduk. İbret nazarıyla bak, incele, sorumluluk, hesap ve ceza hatırlatılarak uyarılıp da, iman etmeyenlerin âkıbetleri nasıl oldu?
Ahmet Varol : Onlar yine de onu yalanladılar. Ancak biz onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık ve onları halifeler yaptık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!
Ali Bulaç : Fakat onu yalanladılar; biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak.
Ali Fikri Yavuz : Bunun üzerine yine Nûh’u tekzîp ettiler. Biz de onu ve beraberindeki müminleri gemide selâmete çıkardık ve bunları yeryüzünün halifeleri yaptık. Âyetlerimizi tekzip edenleri ise, suda boğduk. İşte bak, azabla korkutulup yola gelmiyenlerin sonu nasıl olmuştur!...
Bekir Sadak : Onu yalanci saydilar; ama Biz onu ve gemide beraberinde bulunanlari kurtardik. Onlari otekilerin yerine gecirdik, ayetlerimizi yalanlayanlari suda bogduk. Uyarilanlardan soz dinlemeyenlerin sonlarinin nasil olduguna bir bak.
Celal Yıldırım : Yine de onu yalanladılar. Biz onu ve gemide beraberindekilerin! kurtardık ve bu (kurtardıklarımızı) o (yok ettiklerimizin) yerine geçirdik; âyetlerimizi yalan sayanları boğduk. Artık sen o uyarılanların sonunun ne olduğuna bir bak !
Diyanet İşleri : Onu yine de yalanladılar. Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları ötekilerin yerine geçirdik. Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Bak, uyarılan (fakat söz anlamayan)ların sonu nasıl oldu!
Diyanet İşleri (eski) : Onu yalancı saydılar; ama Biz onu ve gemide beraberinde bulunanları kurtardık. Onları ötekilerin yerine geçirdik, ayetlerimizi yalanlayanları suda boğduk. Uyarılanlardan söz dinlemeyenlerin sonlarının nasıl olduğuna bir bak.
Diyanet Vakfi : Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları da (denizde) boğduk. Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların) sonu nasıl oldu!
Edip Yüksel : Onu yalanladılar. Bunun üzerine onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık. Onları (yeryüzünün) yöneticileri yaptık. Ayetlerimizi yalanlayanları ise boğduk. Uyarılanların akıbetine dikkat et.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Buna rağmen yine de onu inkâr ettiler. Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtardık. Ve onları yeryüzüne halifeler yaptık. Âyetlerimizi inkâr edenleri ise suda boğduk. Bak işte uyarılanların akıbeti nasıl oldu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Buna rağmen yine ona yalan söylüyorsun, dediler. Biz de onu gemide kendisiyle beraber olanları kurtarıp, onları yeryüzünün halifeleri yaptık; ayetlerimizi inkar edenleri ise suda boğduk. Bak işte uyarılanların akibeti nasıl oldu?
Elmalılı Hamdi Yazır : Bunun üzerine yine onu tekzib ettiler. Biz de onu ve beraberindekileri gemide necâte çıkarıb bunları Yer yüzünün halifeleri kıldık, âyetlerimizi tekzib edenleri ise gark ettik, bak işte inzâr olunanların âkibeti nasıl oldu
Fizilal-il Kuran : Yine de onu yalanladılar. Biz de onu ve gemideki arkadaşlarını boğulmaktan kurtararak, boğulanların yerine geçirdik ve ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Gör bakalım, uyarılıp da yola gelmeyenlerin sonu nice oldu?
Gültekin Onan : Fakat onu yalanladılar; biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak.
Hakkı Yılmaz : Buna rağmen yine de o'nu yalanladılar. Biz de o'nu ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtardık. Ve onları gidenlerin yerine getirdik. Âyetlerimizi [alâmetlerimizi/ göstergelerimizi] yalanlayanları da suda boğduk. O uyarılanların âkıbetinin nasıl olduğuna bir bakıver.
Hasan Basri Çantay : Yine onlar kendisini tekzîb etdiler. Biz de hem onu, hem gemide beraberinde bulunan kimseleri selâmete erdirdik ve bunları (yer yüzünün) halîfeler (i) yapdık. Âyetlerimizi yalan sayanları ise (suda) boğduk. Bak, (Allahın azâbiyle) korkutul (ub da doğru yolu tutmay) anların sonu nice olmuşdur!.
Hayrat Neşriyat : Buna rağmen onu yalanladılar; bunun üzerine onu ve onunla berâber gemide bulunanları kurtardık; onları (yeryüzünde) halîfeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları ise suda boğduk. Artık bak o korkutulanların sonu nasıl oldu!
İbni Kesir : Onu yalanladılar; ama Biz, onu ve gemide beraberinde bulunanları kurtardık. Bunları yeryüzünün halifeleri yaptık. Ayetlerimizi yalanlayanları ise suda boğduk. Bir bak uyarılanların sonu nice oldu.
İskender Evrenosoğlu : Fakat onu yalanladılar. Sonra Biz, onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık. Ve onları, halifeler kıldık ve âyetlerimizi yalanlayan kimseleri, (suda) boğduk. Artık bak, uyarılanların sonu nasıl oldu.
Muhammed Esed : (Bütün bu uyarılara rağmen) o'nu yalanlamaya kalkıştılar! Ve Biz de o'nu ve gemide o'nunla birlikte olanların hepsini kurtarıp (yeryüzüne) mirasçı kıldık; ayetlerimizi yalanlamaya kalkışanları ise suda boğduk: İmdi, bir bak, uyarıldıkları halde uymayan insanların sonu nasıl olurmuş!
Ömer Nasuhi Bilmen : Yine o'nu tekzîp ettiler. Biz de O'nu ve O'nunla beraber gemide bulunanları necâta erdirdik ve onları halifeler kıldık. Bizim âyetlerimizi tekzîp edenleri de gark ettik. Artık bak! Korkutulmuş olanların akıbetleri nasıl oldu?
Ömer Öngüt : Onu yalanladılar. Biz de hem onu hem de gemide onunla beraber bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık. Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılıp da söz dinlemeyenlerin sonlarının nasıl olduğuna bir bak!
Şaban Piriş : O’nu yalanlamışlardı. Biz de O’nu ve O’nunla birlikte gemide olanları kurtarmış, ayetlerimizi yalanlayanları ise suda boğmuştuk. Uyarılanların sonunun nasıl olduğuna bak!
Suat Yıldırım : Yine de halkı kendisini dinlemeyip onu yalancı saydılar. Biz de hem onu, hem de gemide beraberinde olanları kurtardık ve bunları, o ülkeye hükmedenlerin yerine geçirdik.Âyetlerimizi yalan sayanları ise suda boğduk. İşte bak, uyarıldığı halde doğru yolu tutmayanların âkıbetlerinin nasıl olduğunu gör!
Süleyman Ateş : Yine de onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık, onları egemen yaptık ve âyetlerimizi yalanlayanları da boğduk. Bak işte uyarıl(ıp da yola gelmey)enlerin sonu nice oldu!
Tefhim-ul Kuran : Fakat onu yalanladılar; biz de Onu ve gemide Onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılıp korkutulanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak.
Ümit Şimşek : Onlar onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtararak onların yerine geçirdik; âyetlerimizi yalanlayanları ise boğduk. Şimdi bak, uyarılanların sonu ne oldu!
Yaşar Nuri Öztürk : Bunun üzerine, onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık, onları yöneticiler yaptık; ayetlerimizi yalanlayanları da batırıp boğduk. Bak da gör, önceden uyarılanların sonu nice oluyor!


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}