Adem Uğur : İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız.
Ahmed Hulusi : İşte Onu suçluların kalplerinde böylece ilerletiriz.
Ahmet Tekin : Alayı, inkârı, yalanlamayı, hidayeti, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerin, suçluların, günahkârların akıllarına, kalplerine soktuğumuz gibi onun, Kur’ân’ın günahkârların kafalarında, kalplerinde yankı bulmadan geçip gitmesine de biz yol açarız.
Ahmet Varol : İşte onu suçluların kalplerine böyle sokarız.
Ali Bulaç : Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkarların kalblerine sokarız.
Ali Fikri Yavuz : Biz, o küfrü (istihzâyı) mücrimlerin kalblerine işte böyle geçiririz.
Bekir Sadak : (12-13) Ayni sekilde biz de Kitap'i suclularin kalblerine sokariz, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden oncekilerin ugradiklari meydandadir.
Celal Yıldırım : Bunun gibi onu (sapıklık, inkâr, alay ve şirki) suçlu günahkârların kalblerine sokarız (öncekilerin kalblerine soktuğumuz gibi).
Diyanet İşleri : Aynı şekilde (onların tutumlarına uygun olarak) biz onu suçluların kalbine sokarız.
Diyanet İşleri (eski) : (12-13) Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır.
Diyanet Vakfi : İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız.
Edip Yüksel : İşte suçluların kalbine böyle (bir tavrı) sokarız.
Fizilal-il Kuran : Biz böylece peygamberleri alaya alma huyunu günahkârların kalplerine aşılarız.
Gültekin Onan : Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkarların kalplerine sokarız.
Hakkı Yılmaz : Böylece Biz Kur’ân'ı, suçluların kalplerine sokarız.
Hasan Basri Çantay : Biz böylece o (istihzâyi) günahkârların kalblerine sokarız.
Hayrat Neşriyat : İşte böylece onu (o alayı, bir azâb olarak) günahkârların kalblerine sokarız.
İbni Kesir : Biz, böylece onu suçluların kalbine sokarız.
İskender Evrenosoğlu : İşte böylece onu (alay etmeyi), mücrimlerin kalplerine sokarız.
Muhammed Esed : Biz (mesajımızdan yana) bu (alaycı tutumu), işte böylece, o günaha gömülüp gitmiş kimselerin yüreklerine sokarız,
Ömer Nasuhi Bilmen : İşte böylece onu (o istihzâyı) günahkâr olanların kalplerine sokarız.
Ömer Öngüt : İşte böylece biz onu (inkârı) suçluların kalplerine sokarız.
Şaban Piriş : İşte biz onu suçluların kalplerine sokarız.
Suat Yıldırım : (12-13) Biz böylece o inkâr ve alayı suçluların kalplerine sokarız. Geçmiş ümmetlerin başlarına gelen felaketler ibret teşkil ettiği halde yine de onlar iman etmezler.
Süleyman Ateş : İşte biz o(Tanrı Zikri)ni suçluların kalblerine böyle sokarız.
Tefhim-ul Kuran : Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkârların kalblerine sokarız.
Ümit Şimşek : Alaycılığı o mücrimlerin kalplerine Biz böyle yerleştiririz.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz ona, günaha batmışların gönüllerinde böyle bir yol veririz.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]