Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
|
Elif, Lam, Ra, bu işte kitabın ve bir Kur'anı mübînin âyetleri.(15:1) | |
Bir zemân olur küfredenler arzu çekerler ki müsliman olsa idiler(15:2) | |
Bırak onları yesinler içsinler, zevketsinler, emel, kendilerini eğliye dursun, sonra bilecekler(15:3) | |
Biz hiç bir memleketi her halde ma'lûm bir yazısı olmaksızın helâk etmedik(15:4) | |
Hiç bir ümmet ecelini ne sebkeder ne de geriletebilirler(15:5) | |
Bir de ey o kendisine zikr indirilmiş olan, dediler: mutlaka sen mecnunsun!(15:6) | |
Getirsena o Melâikeyi sadıklardan isen!(15:7) | |
Biz o Melâikeyi ancak hakkile indiririz ve o vakıt onlara göz açtırılmaz(15:8) | |
Şüphe yok o zikri biz indirdik biz, her halde biz onu muhafaza da edeceğiz(15:9) | |
Celâlim hakkı için senden önce evvelkilerin şîaları içinde de Resuller gönderdik(15:10) | |
Ve onlara hiç bir Resul gelmiyordu ki onunla istihza eder olmasınlar(15:11) | |
Biz ona mücrimlerin kalblerinde böyle bir sülûk veririz(15:12) | |
Ona iyman etmezler, halbuki önlerinde evvelkilerin sünneti geçmiştir(15:13) | |
(14-15) Üzerlerine Semadan bir kapı açsak da orada urûc ediyor olsalar, diyeceklerdi ki her halde gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyüye tutulmuş bir kavmiz.(15:14) | |
Şanım hakkı için biz Semâda burclar yaptık ve onu ehli nazar için tezyin eyledik(15:16) | |
Hem onu her «şeytanirracîm» den hıfz ettik.(15:17) | |
Ancak kulak hırsızlığı eden olur, onu da parlak bir şihab ta'kıb etmektedir(15:18) | |
Arzı meddettik ve ona ağır baskılar bıraktık ve onda mevzun her şeyden bitirdik,(15:19) | |
hem sizin için, hem sizin razikı olmadığınız kimseler için onda geçimlikler husule getirdik(15:20) | |
Hiç bir şey yoktur ki bizim yanımızda hazineleri olmasın, fakat biz, onu ancak ma'lüm bir mıkdar ile indiririz(15:21) | |
Bir de aşılayıcı rüzgârlar gönderdik de Semâdan bir kadrile bir su indirip sizi onunla suvardık, onu hazînelerde tutan siz değilsiniz(15:22) | |
Her halde biz, mutlak hem bir hayat veririz hem öldürürüz, hepsine vâris de biziz(15:23) | |
Kasem olsun ki içinizden öne geçmek istiyenler de ma'lûmumuz, geri kalmak istiyenler de ma'lûmumuz(15:24) | |
Ve hakıkat rabbın o, onları hep haşredecek, hakıkat o, hakîmdir, alîmdir(15:25) | |
Filhakika biz insanı bir «salsâl» den, mesnun bir balçıktan yarattık(15:26) | |
Cann, onu da bundan evvel «narissemum»dan yaratmıştık(15:27) | |
Ve düşün o vaktı ki Rabbın Melâikeye: ben, demişti: salsâlden, mesnun bir balçıktan bir beşer halkedeceğim.(15:28) | |
Binaenaleyh onu tesviye ettiğim ve içine ruhumdan nefheylediğim vakıt derhal onun için secdeye kapanın(15:29) | |
Onun üzerine Melâike, hepsi toptan secde ettiler(15:30) | |
ancak İblîs secde edenlerle beraber olmaktan ibâ eyledi(15:31) | |
Ya İblis, dedi: sen neye secde edenlerle beraber olmadın?(15:32) | |
Benim, dedi: bir salsâlden, bir mesnun balçıktan yarattığın bir beşere secde etmem kabil değildir(15:33) | |
O halde, dedi: çık oradan çünkü sen racîmsin(15:34) | |
Ve bu lâ'net ceza gününe kadar üzerindedir(15:35) | |
Rabbım! dedi, öyle ise bana onların ba's olunacakları güne kadar mühlet ver(15:36) | |
(37-38) Haydi dedi: sen vakti ma'lûm gününe kadar mühlet verilenlerdensin(15:37) | |
Rabbım, dedi: beni azdırmana kasem ederim ki her halde ben onlar için Arzda tezyinat yapacağım ve hepsini iğvâ edeceğim(15:39) | |
Ancak içlerinden ıhlâs verilen kulların müstesnâ(15:40) | |
Bu, dedi: bir câdde «teahhüd ederim» dosdoğru(15:41) | |
Hakıkat o kullarım, senin onlar üzerine bir sultan yoktur, ancak azgınlardan sana uyanlar başka(15:42) | |
Elbet bunların da hepsinin mevıdleri şüphesiz Cehennem(15:43) | |
Onun yedi kapısı vardır, her kapıya onlardan bir cüz'i maksum(15:44) | |
Elbette müttekıyler, Cennetler, pınarlar içinde(15:45) | |
Girin onlara selâmetle emîn emîn(15:46) | |
Sinelerindeki kînleri soymuşuzdur da ıhvan olarak köşkler üzere karşı karşıya otururlar(15:47) | |
Orada kendilerine hiç bir zahmet dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değildirler(15:48) | |
Haber ver kullarıma ki hakıkat ben, benim öyle gafur, öyle rahîm(15:49) | |
Bununla beraber azâbım da azâbı elîm(15:50) | |
Hem onlara İbrahimin müsafirlerinden bahs et(15:51) | |
O vakıt ki yanına girdiler de, selâm dediler, biz dedi: sizden cidden korkuyoruz(15:52) | |
Korkma, dediler: biz sana alîm bir oğul tebşir ediyoruz(15:53) | |
Beni mi, dedi: tebşir ettiniz? Bana ihtiyarlık gelib çatmışken, artık beni ne suretle tebşir edersiniz?(15:54) | |
Seni dediler: emri hakkile tebşir ettik, onun için ümidi kesenlerden olma(15:55) | |
Rabbının rahmetinden, dedi: sapkınlardan başka kim ümidi keser?(15:56) | |
Ey mürseller, dedi: bunu müteakıb me'muriyyetiniz nedir?(15:57) | |
Haberin olsun dediler: biz mücrim bir kavme gönderildik(15:58) | |
Ancak âli Lût müstesna biz onların hepsini behemehal kurtaracağız(15:59) | |
Ancak karısını takdir ettik o muhakkak kalacaklardandır(15:60) | |
Bunun üzerine vaktâ ki âli Lûta mürseller geldiler(15:61) | |
Siz, dedi: cidden ürkülecek bir kavmsiniz(15:62) | |
Yok dediler biz sana onların şekkedip durduklarını getirdik(15:63) | |
Ve sana emri hakkile geldik, emin ol biz sadıklarız(15:64) | |
Hemen gecenin bir kısmında ehlini yürüt ve sen arkalarından git ve içinizden hiç bir kimse ardına bakmasın, emrolunduğunuz yere geçin gidin(15:65) | |
Ona kat'î olarak şu emri vahyettik: sabaha çıkarlarken şunların arkaları kat'iyyen kesilecek(15:66) | |
Şehir ahalisi de haber alıb keyf içinde gelmişlerdi(15:67) | |
Amanın dedi onlar benim müsafirlerim, artık beni rüsvay etmeyin(15:68) | |
Allahtan korkun, beni utandırmayın(15:69) | |
Seni dediler, âlemden nehyetmedikmi?(15:70) | |
Tâ şunlar kızlarım, eğer yapacaksanız dedi(15:71) | |
Resulüm! ömrüne kasem olsun ki hakikaten onlar serhoşlukları içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardı(15:72) | |
Derken işrak vaktine girdikleri sırada bunları o sayha tutuverdi(15:73) | |
Derhal şehirlerinin üstünü altına getiriverdik ve üzerlerine siccilden taşlar yağdırdık(15:74) | |
elbette bunda fikr-u firaseti olanlara âyetler var(15:75) | |
Hem o harabe yol üstünde duruyor(15:76) | |
elbette bunda iymanı olanlar için bir âyet var(15:77) | |
Hakikaten eshabı eyke de zalimler idi(15:78) | |
Onlardan da intikam aldık, ikisi de apaçık önde bulunuyor(15:79) | |
Hakikaten eshabı hıcir dahi Peygamberleri tekzib ettiler(15:80) | |
Ve biz onlara âyetlerimizi vermiştik de ondan i'raz ediyorlardı(15:81) | |
Dağlardan emniyetli emniyetli evler yontuyorlardı(15:82) | |
Bunları da sabahleyin sayha tutuverdi(15:83) | |
de o kesb edegeldikleri şeylerin kendilerine hiç faidesi olmadı.(15:84) | |
Öyle ya biz Samavât-ü Arzı ve mabeynlerini ancak hakkile halkettik ve elbette saat muhakkak gelecek, şimdi sen safh-ı cemil ile muamele et!(15:85) | |
Çünkü rabbın o öyle hallâk öyle alîm(15:86) | |
Celâlim hakkı için sana «seb'ul mesâni»'yi ve Kur'anı azımi verdik(15:87) | |
Sakın o kâfirlerden bir takımlarını zevkıyap ettiğimiz şeylere göz atma ve onlara karşı mahzun olma da mü'minlere kanadını indir(15:88) | |
Ve de ki haberiniz olsun; ben o nezîri mübîn ben(15:89) | |
Tıpkı indirdiğimiz gibi o taksimcilere(15:90) | |
O, Kur'anı kısım kısım tefrık edenlere(15:91) | |
(92-93) Ki rabbın hakkı için, biz onların hepsine mutlak ve muhakkak soracağız(15:92) | |
Şimdi sen her ne ile emrolunuyorsan kafalarına çatlat ve müşriklere aldırma(15:94) | |
Her halde biz sana o müstehzîlerin haklarından geliriz(15:95) | |
Allah ile beraber diğer ilâh tutan o heriflerin yarın bilirler(15:96) | |
Celâlim hakkı için biliyoruz ki onların tefevvühatına senin cidden göğsün daralıyor(15:97) | |
O halde Rabbına hamdile tesbih et ve secdekârlardan ol(15:98) | |
Ve Rabbına kulluk yap tâ sana o yâkîn gelene kadar(15:99) | |