» 15 / Hicr  Suresi:

Kuran Sırası: 15
İniş Sırası: 54

Kırık Meal (Arapça) Meali
|الر: Elif Lam Ra | تِلْكَ: şunlar | ايَاتُ: ayetleridir | الْكِتَابِ: Kitabın | وَقُرْانٍ: ve Kur'an'ın | مُبِينٍ: apaçık | (15:1)
|رُبَمَا: bir zaman gelir ki | يَوَدُّ: arzu ederler | الَّذِينَ: kimseler | كَفَرُوا: inkar eden(ler) | لَوْ: keşke | كَانُوا: olsaydılar (diye) | مُسْلِمِينَ: müslüman | (15:2)
|ذَرْهُمْ: bırak onları | يَأْكُلُوا: yesinler | وَيَتَمَتَّعُوا: ve eğlensinler | وَيُلْهِهِمُ: ve onları oyalasın | الْأَمَلُ: arzu | فَسَوْفَ: yakında | يَعْلَمُونَ: bileceklerdir | (15:3)
|وَمَا: | أَهْلَكْنَا: biz yok etmedik | مِنْ: hiçbir | قَرْيَةٍ: kenti | إِلَّا: dışında | وَلَهُ: ve onlar | كِتَابٌ: bir yazısı | مَعْلُومٌ: bilinen | (15:4)
|مَا: ne | تَسْبِقُ: geçebilir | مِنْ: hiçbir | أُمَّةٍ: millet | أَجَلَهَا: süresini | وَمَا: ne de | يَسْتَأْخِرُونَ: geri kalır | (15:5)
|وَقَالُوا: dediler ki | يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | الَّذِي: kimse | نُزِّلَ: indirilmiş olan | عَلَيْهِ: kendisine | الذِّكْرُ: Zikir (Kitap) | إِنَّكَ: sen mutlaka | لَمَجْنُونٌ: delisin | (15:6)
|لَوْ: neden | مَا: | تَأْتِينَا: bize getirmiyorsun | بِالْمَلَائِكَةِ: melekleri | إِنْ: eğer | كُنْتَ: isen | مِنَ: -den | الصَّادِقِينَ: salihler- | (15:7)
|مَا: | نُنَزِّلُ: biz indirmeyiz | الْمَلَائِكَةَ: melekleri | إِلَّا: olmaksızın | بِالْحَقِّ: hak ile | وَمَا: ve olmaz | كَانُوا: onların | إِذًا: o zaman da | مُنْظَرِينَ: mühletleri | (15:8)
|إِنَّا: şüphesiz | نَحْنُ: biz | نَزَّلْنَا: indirdik | الذِّكْرَ: O Zikri (Kitap)ı | وَإِنَّا: ve elbette biziz | لَهُ: O'nun | لَحَافِظُونَ: koruyucuları | (15:9)
|وَلَقَدْ: ve andolsun | أَرْسَلْنَا: elçiler gönderdik | مِنْ: | قَبْلِكَ: senden önceki | فِي: içine | شِيَعِ: milletlerin | الْأَوَّلِينَ: geçmiş | (15:10)
|وَمَا: | يَأْتِيهِمْ: onlara gelmezdi | مِنْ: hiçbir | رَسُولٍ: elçi | إِلَّا: | كَانُوا: olmadıkları | بِهِ: onunla | يَسْتَهْزِئُونَ: alay ediyor | (15:11)
|كَذَٰلِكَ: işte böyle | نَسْلُكُهُ: onu sokarız | فِي: içine | قُلُوبِ: kalbleri | الْمُجْرِمِينَ: suçluların | (15:12)
|لَا: | يُؤْمِنُونَ: inanmazlar | بِهِ: ona | وَقَدْ: elbette | خَلَتْ: geçtiği halde | سُنَّةُ: sünneti | الْأَوَّلِينَ: öncekilerin | (15:13)
|وَلَوْ: şayet | فَتَحْنَا: açsak da | عَلَيْهِمْ: onlara | بَابًا: bir kapı | مِنَ: -ten | السَّمَاءِ: gök- | فَظَلُّوا: olsalardı | فِيهِ: oraya | يَعْرُجُونَ: çıkacak | (15:14)
|لَقَالُوا: derlerdi | إِنَّمَا: herhalde | سُكِّرَتْ: döndürüldü | أَبْصَارُنَا: gözlerimiz | بَلْ: doğrusu | نَحْنُ: biz | قَوْمٌ: bir topluluğuz | مَسْحُورُونَ: büyülenmiş | (15:15)
|وَلَقَدْ: ve andolsun | جَعَلْنَا: biz yaptık | فِي: | السَّمَاءِ: gökte | بُرُوجًا: burçlar | وَزَيَّنَّاهَا: ve onu süsledik | لِلنَّاظِرِينَ: bakanlar için | (15:16)
|وَحَفِظْنَاهَا: ve onu koruduk | مِنْ: | كُلِّ: her | شَيْطَانٍ: şeytandan | رَجِيمٍ: recim (taşlanmış) | (15:17)
|إِلَّا: ancak hariçtir | مَنِ: kimse | اسْتَرَقَ: hırsızlığı eden | السَّمْعَ: kulak | فَأَتْبَعَهُ: onu kovalar | شِهَابٌ: bir alev | مُبِينٌ: parlak | (15:18)
|وَالْأَرْضَ: ve arzı | مَدَدْنَاهَا: yaydık | وَأَلْقَيْنَا: ve attık | فِيهَا: oraya | رَوَاسِيَ: sağlam dağlar | وَأَنْبَتْنَا: ve bitirdik | فِيهَا: orada | مِنْ: | كُلِّ: her | شَيْءٍ: şey(den) | مَوْزُونٍ: ölçülü mütenasib | (15:19)
|وَجَعَلْنَا: ve var ettik | لَكُمْ: sizin için | فِيهَا: orada | مَعَايِشَ: geçimlikler | وَمَنْ: ve canlılar için | لَسْتُمْ: olmadığınız | لَهُ: onları | بِرَازِقِينَ: rızıklandırıcı | (15:20)
|وَإِنْ: ve yoktur | مِنْ: hiçbir | شَيْءٍ: şey | إِلَّا: sadece | عِنْدَنَا: bizim yanımızdadır | خَزَائِنُهُ: hazineleri | وَمَا: ve | نُنَزِّلُهُ: biz indirmeyiz | إِلَّا: dışında | بِقَدَرٍ: bir miktar | مَعْلُومٍ: bilinen | (15:21)
|وَأَرْسَلْنَا: ve gönderdik | الرِّيَاحَ: rüzgarları | لَوَاقِحَ: aşılayıcı olarak | فَأَنْزَلْنَا: indirdik | مِنَ: -ten | السَّمَاءِ: gök- | مَاءً: su | فَأَسْقَيْنَاكُمُوهُ: böylece sizi suladık | وَمَا: ve değilsiniz | أَنْتُمْ: siz | لَهُ: onu | بِخَازِنِينَ: depolayan | (15:22)
|وَإِنَّا: biziz | لَنَحْنُ: elbette biz | نُحْيِي: yaşatırız | وَنُمِيتُ: ve öldürürüz | وَنَحْنُ: ve biziz | الْوَارِثُونَ: gerçek varis olan | (15:23)
|وَلَقَدْ: andolsun | عَلِمْنَا: biliriz | الْمُسْتَقْدِمِينَ: önce geçenleri | مِنْكُمْ: sizden | وَلَقَدْ: ve elbette | عَلِمْنَا: biliriz | الْمُسْتَأْخِرِينَ: geri kalanları da | (15:24)
|وَإِنَّ: ve gerçekten | رَبَّكَ: Rabbindir | هُوَ: O | يَحْشُرُهُمْ: onları toplayacak olan | إِنَّهُ: muhakak O | حَكِيمٌ: Hakîmdir | عَلِيمٌ: Bilendir | (15:25)
|وَلَقَدْ: ve andolsun | خَلَقْنَا: biz yarattık | الْإِنْسَانَ: insanı | مِنْ: -dan | صَلْصَالٍ: pişmemiş çamur- | مِنْ: -tan | حَمَإٍ: cıvık balçık- | مَسْنُونٍ: değişmiş | (15:26)
|وَالْجَانَّ: ve Cinleri | خَلَقْنَاهُ: yarattık | مِنْ: | قَبْلُ: daha önce | مِنْ: -ten | نَارِ: ateş- | السَّمُومِ: nüfuz eden | (15:27)
|وَإِذْ: ve bir zaman | قَالَ: demişti ki | رَبُّكَ: Rabbin | لِلْمَلَائِكَةِ: meleklere | إِنِّي: muhakkak ben | خَالِقٌ: yaratacağım | بَشَرًا: bir insan | مِنْ: | صَلْصَالٍ: kupkuru çamurdan | مِنْ: -tan | حَمَإٍ: balçık- | مَسْنُونٍ: değişken | (15:28)
|فَإِذَا: zaman | سَوَّيْتُهُ: onu düzenlediğim | وَنَفَخْتُ: ve üflediğimde | فِيهِ: ona | مِنْ: | رُوحِي: ruhumdan | فَقَعُوا: hemen kapanın | لَهُ: ona | سَاجِدِينَ: secdeye | (15:29)
|فَسَجَدَ: secde ettiler | الْمَلَائِكَةُ: melekler | كُلُّهُمْ: hepsi | أَجْمَعُونَ: topluca | (15:30)
|إِلَّا: yalnız | إِبْلِيسَ: İblis | أَبَىٰ: kabul etmedi | أَنْ: | يَكُونَ: olmayı | مَعَ: beraber | السَّاجِدِينَ: secde edenlerle | (15:31)
|قَالَ: dedi ki | يَا: EY/HEY/AH | إِبْلِيسُ: İblis | مَا: ne (oldu) | لَكَ: sana | أَلَّا: | تَكُونَ: sen olmadın | مَعَ: beraber | السَّاجِدِينَ: secde edenlerle | (15:32)
|قَالَ: dedi | لَمْ: | أَكُنْ: ben edemem | لِأَسْجُدَ: secde | لِبَشَرٍ: insana | خَلَقْتَهُ: yarattığın | مِنْ: -dan | صَلْصَالٍ: bir çamur- | مِنْ: -tan | حَمَإٍ: bir balçık- | مَسْنُونٍ: değişken | (15:33)
|قَالَ: dedi | فَاخْرُجْ: öyleyse çık | مِنْهَا: oradan | فَإِنَّكَ: çünkü sen | رَجِيمٌ: kovuldun | (15:34)
|وَإِنَّ: ve şüphesiz | عَلَيْكَ: üzerine | اللَّعْنَةَ: la'net edilecektir | إِلَىٰ: kadar | يَوْمِ: gününe | الدِّينِ: ceza | (15:35)
|قَالَ: dedi ki | رَبِّ: Rabbim | فَأَنْظِرْنِي: (bari) beni ertele | إِلَىٰ: kadar | يَوْمِ: güne | يُبْعَثُونَ: tekrar dirilecekleri | (15:36)
|قَالَ: dedi | فَإِنَّكَ: haydi sen | مِنَ: | الْمُنْظَرِينَ: ertelenmişlerdensin | (15:37)
|إِلَىٰ: kadar | يَوْمِ: gününe | الْوَقْتِ: vaktin | الْمَعْلُومِ: bilinen | (15:38)
|قَالَ: dedi | رَبِّ: Rabbim | بِمَا: ötürü | أَغْوَيْتَنِي: beni azdırmandan | لَأُزَيِّنَنَّ: andolsun (günahları) süsleyeceğim | لَهُمْ: onlara | فِي: | الْأَرْضِ: yer yüzünde | وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ: ve onları azdıracağım | أَجْمَعِينَ: hepsini | (15:39)
|إِلَّا: ancak hariç | عِبَادَكَ: kulların | مِنْهُمُ: içlerinden | الْمُخْلَصِينَ: ihlâslı | (15:40)
|قَالَ: buyurdu ki | هَٰذَا: işte budur | صِرَاطٌ: yol | عَلَيَّ: bana varan | مُسْتَقِيمٌ: dosdoğru | (15:41)
|إِنَّ: şüphesiz | عِبَادِي: benim kullarım | لَيْسَ: yoktur | لَكَ: senin | عَلَيْهِمْ: üzerinde | سُلْطَانٌ: bir gücün | إِلَّا: dışında | مَنِ: kimseler | اتَّبَعَكَ: sana uyan | مِنَ: -dan | الْغَاوِينَ: azgınlar- | (15:42)
|وَإِنَّ: ve şüphesiz | جَهَنَّمَ: Cehennem | لَمَوْعِدُهُمْ: onların buluşma yeridir | أَجْمَعِينَ: hepsinin | (15:43)
|لَهَا: onun vardır | سَبْعَةُ: yedi | أَبْوَابٍ: kapısı | لِكُلِّ: her | بَابٍ: kapıya | مِنْهُمْ: onlardan | جُزْءٌ: bir bölüm | مَقْسُومٌ: ayrılmıştır | (15:44)
|إِنَّ: muhakkak | الْمُتَّقِينَ: muttakiler | فِي: | جَنَّاتٍ: cennetlerde | وَعُيُونٍ: pınar başlarındadırlar | (15:45)
|ادْخُلُوهَا: oraya girin | بِسَلَامٍ: esenlikle | امِنِينَ: güven içinde | (15:46)
|وَنَزَعْنَا: çıkarıp atmışızdır | مَا: olan | فِي: | صُدُورِهِمْ: göğüslerindeki | مِنْ: | غِلٍّ: kini | إِخْوَانًا: kardeşler olarak | عَلَىٰ: üzerinde | سُرُرٍ: divanlar | مُتَقَابِلِينَ: karşı karşıya otururlar | (15:47)
|لَا: | يَمَسُّهُمْ: onlara dokunmaz | فِيهَا: orada | نَصَبٌ: hiçbir yorgunluk | وَمَا: ve değillerdir | هُمْ: onlar | مِنْهَا: oradan | بِمُخْرَجِينَ: çıkarılacak | (15:48)
|نَبِّئْ: haber ver | عِبَادِي: kullarıma | أَنِّي: şüphesiz | أَنَا: ben | الْغَفُورُ: bağışlayanım | الرَّحِيمُ: esirgeyenim | (15:49)
|وَأَنَّ: fakat | عَذَابِي: benim azabım | هُوَ: o | الْعَذَابُ: bir azabdır | الْأَلِيمُ: çok acı | (15:50)
|وَنَبِّئْهُمْ: onlara haber ver | عَنْ: -ndan | ضَيْفِ: konukları- | إِبْرَاهِيمَ: İbrahim'in | (15:51)
|إِذْ: ne zaman ki | دَخَلُوا: girmdiler | عَلَيْهِ: onun yanına | فَقَالُوا: ve dediler | سَلَامًا: Selam | قَالَ: dedi ki | إِنَّا: elbette biz | مِنْكُمْ: sizden | وَجِلُونَ: korkuyoruz | (15:52)
|قَالُوا: dediler | لَا: | تَوْجَلْ: korkma | إِنَّا: biz | نُبَشِّرُكَ: sana müjdeleriz | بِغُلَامٍ: bir çocuk | عَلِيمٍ: bilgin | (15:53)
|قَالَ: dedi ki | أَبَشَّرْتُمُونِي: beni mi müjdelediniz? | عَلَىٰ: (rağmen) | أَنْ: | مَسَّنِيَ: bana dokunasına | الْكِبَرُ: ihtiyarlık | فَبِمَ: ne tuhaf | تُبَشِّرُونَ: müjdeliyorsunuz | (15:54)
|قَالُوا: dediler | بَشَّرْنَاكَ: sana müjdeledik | بِالْحَقِّ: gerçeği | فَلَا: asla | تَكُنْ: olma | مِنَ: -den | الْقَانِطِينَ: umut kesenler- | (15:55)
|قَالَ: dedi | وَمَنْ: kim | يَقْنَطُ: umut keser | مِنْ: -nden | رَحْمَةِ: rahmeti- | رَبِّهِ: Rabbinin | إِلَّا: başka | الضَّالُّونَ: sapıklardan | (15:56)
|قَالَ: dedi | فَمَا: nedir? | خَطْبُكُمْ: işiniz | أَيُّهَا: Ey | الْمُرْسَلُونَ: elçiler | (15:57)
|قَالُوا: dediler | إِنَّا: şüphesiz biz | أُرْسِلْنَا: gönderildik | إِلَىٰ: | قَوْمٍ: bir kavme | مُجْرِمِينَ: suç işleyen | (15:58)
|إِلَّا: yalnız hariç | الَ: ailesi | لُوطٍ: Lut | إِنَّا: elbette biz | لَمُنَجُّوهُمْ: onları kurtaracağız | أَجْمَعِينَ: hepsini | (15:59)
|إِلَّا: ancak hariç | امْرَأَتَهُ: karısı | قَدَّرْنَا: olmasını uygun gördük | إِنَّهَا: onun | لَمِنَ: | الْغَابِرِينَ: geri kalanlardan | (15:60)
|فَلَمَّا: ne zaman ki | جَاءَ: geldiklerinde | الَ: ailesine | لُوطٍ: Lut | الْمُرْسَلُونَ: Elçiler | (15:61)
|قَالَ: dedi | إِنَّكُمْ: şüphesiz siz | قَوْمٌ: kimselersiniz | مُنْكَرُونَ: hiç tanınmamış | (15:62)
|قَالُوا: dediler ki | بَلْ: doğrusu | جِئْنَاكَ: biz sana getirdik | بِمَا: | كَانُوا: olduklarını | فِيهِ: hakkında | يَمْتَرُونَ: şüphe etmekte | (15:63)
|وَأَتَيْنَاكَ: ve sana getirdik | بِالْحَقِّ: gerçeği | وَإِنَّا: ve biz elbette | لَصَادِقُونَ: doğru söyleyenleriz | (15:64)
|فَأَسْرِ: hemen yürüt | بِأَهْلِكَ: aileni | بِقِطْعٍ: bir parçasında | مِنَ: | اللَّيْلِ: gecenin | وَاتَّبِعْ: ve git | أَدْبَارَهُمْ: arkalarından | وَلَا: | يَلْتَفِتْ: ardına dönüp bakmasın | مِنْكُمْ: içinizden | أَحَدٌ: hiç kimse | وَامْضُوا: ve gidin | حَيْثُ: yere | تُؤْمَرُونَ: emredildiğiniz | (15:65)
|وَقَضَيْنَا: ve bildirdik | إِلَيْهِ: ona | ذَٰلِكَ: şu | الْأَمْرَ: buyruğu | أَنَّ: mutlaka | دَابِرَ: arkaları | هَٰؤُلَاءِ: şunların | مَقْطُوعٌ: kesilecektir | مُصْبِحِينَ: sabaha girerlerken | (15:66)
|وَجَاءَ: ve geldiler | أَهْلُ: halkı | الْمَدِينَةِ: şehrin | يَسْتَبْشِرُونَ: sevinerek | (15:67)
|قَالَ: dedi | إِنَّ: şüphesiz | هَٰؤُلَاءِ: bunlar | ضَيْفِي: benim konuğumdur | فَلَا: | تَفْضَحُونِ: beni mahcubetmeyin | (15:68)
|وَاتَّقُوا: ve korkun | اللَّهَ: Allah'tan | وَلَا: ve | تُخْزُونِ: beni rezil etmeyin | (15:69)
|قَالُوا: dediler | أَوَلَمْ: | نَنْهَكَ: seni menetmemiş miydik? | عَنِ: -den | الْعَالَمِينَ: alemler- | (15:70)
|قَالَ: dedi | هَٰؤُلَاءِ: işte | بَنَاتِي: kızlarım | إِنْ: eğer | كُنْتُمْ: siz | فَاعِلِينَ: yapacaksanız | (15:71)
|لَعَمْرُكَ: ömrüne andolsun ki | إِنَّهُمْ: onlar | لَفِي: içinde | سَكْرَتِهِمْ: sarhoşlukları | يَعْمَهُونَ: bocalıyorlardı | (15:72)
|فَأَخَذَتْهُمُ: onları yakaladı | الصَّيْحَةُ: korkunç bir ses | مُشْرِقِينَ: güneşin doğarken | (15:73)
|فَجَعَلْنَا: ve getirdik | عَالِيَهَا: üstünü | سَافِلَهَا: altına | وَأَمْطَرْنَا: ve yağdırdık | عَلَيْهِمْ: üzerlerine | حِجَارَةً: taşlar | مِنْ: | سِجِّيلٍ: çamurdan pişmiş | (15:74)
|إِنَّ: şüphesiz | فِي: | ذَٰلِكَ: bunda | لَايَاتٍ: ibretler vardır | لِلْمُتَوَسِّمِينَ: işaretten anlayanlara | (15:75)
|وَإِنَّهَا: ve şüphesiz o | لَبِسَبِيلٍ: bir yol üzerinde | مُقِيمٍ: durmaktadır | (15:76)
|إِنَّ: elbette | فِي: | ذَٰلِكَ: bunda | لَايَةً: bir ibret vardır | لِلْمُؤْمِنِينَ: inananlar için | (15:77)
|وَإِنْ: ve gerçekten | كَانَ: idiler | أَصْحَابُ: halkı | الْأَيْكَةِ: Eyke | لَظَالِمِينَ: zalim kimseler | (15:78)
|فَانْتَقَمْنَا: öcümüzü aldık | مِنْهُمْ: onlardan | وَإِنَّهُمَا: her ikisi de | لَبِإِمَامٍ: (gözler) ön(ün)dedir | مُبِينٍ: apaçık | (15:79)
|وَلَقَدْ: ve andolsun | كَذَّبَ: yalanladılar | أَصْحَابُ: halkı | الْحِجْرِ: Hicr | الْمُرْسَلِينَ: peygamberleri | (15:80)
|وَاتَيْنَاهُمْ: ve onlara verdik | ايَاتِنَا: ayetlerimizi | فَكَانُوا: fakat idiler | عَنْهَا: onlardan | مُعْرِضِينَ: yüz çeviriyorlar | (15:81)
|وَكَانُوا: ve | يَنْحِتُونَ: yontuyorlardı | مِنَ: | الْجِبَالِ: dağlardan | بُيُوتًا: evler | امِنِينَ: güvenli | (15:82)
|فَأَخَذَتْهُمُ: fakat onları da yakaladı | الصَّيْحَةُ: (o) korkunç ses | مُصْبِحِينَ: sabaha girerlerken | (15:83)
|فَمَا: | أَغْنَىٰ: hiçbir şeyi savamadı | عَنْهُمْ: kendilerinden | مَا: şeyler | كَانُوا: oldukları | يَكْسِبُونَ: kazanıyor(lar) | (15:84)
|وَمَا: ve | خَلَقْنَا: biz yaratmadık | السَّمَاوَاتِ: gökleri | وَالْأَرْضَ: ve yeri | وَمَا: ve ne de | بَيْنَهُمَا: bunlar arasındakileri | إِلَّا: ancak (yarattık) | بِالْحَقِّ: hak ile | وَإِنَّ: ve mutlaka | السَّاعَةَ: o sa'at | لَاتِيَةٌ: gelecektir | فَاصْفَحِ: şimdi sen hareket et | الصَّفْحَ: bir hoşgörü ile | الْجَمِيلَ: güzel | (15:85)
|إِنَّ: şüphesiz | رَبَّكَ: Rabbin | هُوَ: O | الْخَلَّاقُ: yaratandır | الْعَلِيمُ: bilendir | (15:86)
|وَلَقَدْ: ve andolsun | اتَيْنَاكَ: sana verdik | سَبْعًا: yedi | مِنَ: | الْمَثَانِي: ikililerden | وَالْقُرْانَ: ve Kur'an'ı | الْعَظِيمَ: büyük | (15:87)
|لَا: | تَمُدَّنَّ: dikme | عَيْنَيْكَ: gözlerini | إِلَىٰ: | مَا: | مَتَّعْنَا: verdiğimiz dünyalığa | بِهِ: onunla | أَزْوَاجًا: bazı çiftlere | مِنْهُمْ: onlardan | وَلَا: ve | تَحْزَنْ: üzülme | عَلَيْهِمْ: onlara | وَاخْفِضْ: ve indir | جَنَاحَكَ: kanadını | لِلْمُؤْمِنِينَ: mü'minlere | (15:88)
|وَقُلْ: ve de ki | إِنِّي: ben ancak | أَنَا: ben | النَّذِيرُ: bir uyarıcıyım | الْمُبِينُ: apaçık | (15:89)
|كَمَا: gibi | أَنْزَلْنَا: indirdiğimiz | عَلَى: | الْمُقْتَسِمِينَ: kısımlara ayıranlara | (15:90)
|الَّذِينَ: onlar ki | جَعَلُوا: ettiler | الْقُرْانَ: Kur'an'ı | عِضِينَ: bölük bölük | (15:91)
|فَوَرَبِّكَ: Rabbin hakkı için | لَنَسْأَلَنَّهُمْ: biz mutlaka soracağız | أَجْمَعِينَ: hepsine | (15:92)
|عَمَّا: | كَانُوا: şeylerden | يَعْمَلُونَ: yaptıkları | (15:93)
|فَاصْدَعْ: açıkça söyle | بِمَا: şeyi | تُؤْمَرُ: emrolunduğun | وَأَعْرِضْ: ve aldırma | عَنِ: | الْمُشْرِكِينَ: ortak koşanlara | (15:94)
|إِنَّا: şüphesiz biz | كَفَيْنَاكَ: sana yeteriz | الْمُسْتَهْزِئِينَ: alay edenler(e karşı) | (15:95)
|الَّذِينَ: kimseler | يَجْعَلُونَ: edinen(ler) | مَعَ: ile beraber | اللَّهِ: Allah | إِلَٰهًا: tanrı | اخَرَ: başka | فَسَوْفَ: yakında | يَعْلَمُونَ: bileceklerdir | (15:96)
|وَلَقَدْ: ve andolsun | نَعْلَمُ: biliyoruz (ki) | أَنَّكَ: senin | يَضِيقُ: daralıyor | صَدْرُكَ: göğsün | بِمَا: şeylere | يَقُولُونَ: onların söylediklerine | (15:97)
|فَسَبِّحْ: (o halde) tesbih et | بِحَمْدِ: hamd ile | رَبِّكَ: Rabbini | وَكُنْ: ve ol | مِنَ: -den | السَّاجِدِينَ: secde edenler- | (15:98)
|وَاعْبُدْ: ve kulluk et | رَبَّكَ: Rabbine | حَتَّىٰ: kadar | يَأْتِيَكَ: sana gelinceye | الْيَقِينُ: yakîn | (15:99)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}