» 15 / Hicr  Suresi:

Kuran Sırası: 15
İniş Sırası: 54

İskender Evrenosoğlu Meali
Elif, lâm, râ. İşte bunlar, Kitab'ın ve Kur'ân-ı Mübîn'in (açıkça beyan edilmiş Kur'ân'ın) âyetleridir.(15:1)
İhtimal ki; kâfirler “Keşke müslüman (teslim olanlar) olsaydık.” diye temenni edecekler.(15:2)
Onları terket (bırak). Yesinler ve metalansınlar (faydalansınlar) ve emel(ler) onları oyalasın (meşgul etsin). Fakat yakında bilecekler.(15:3)
Ve Biz hiçbir ülkeyi, onun malûm (bilinen) bir kitabı olmaksızın helâk etmedik.(15:4)
Hiçbir ümmet, ecelini evvele alamaz ve tehir edemez (geciktiremez, sonraya alamaz).(15:5)
Ve: “Ey kendisine zikir indirilen! Gerçekten sen, mutlaka mecnunsun (delisin).” dediler.(15:6)
Eğer sen sadıklardansan, bize melekleri getirmen gerekmez miydi?(15:7)
Biz hak ile olmaksızın melekleri indirmeyiz. O taktirde onlara mühlet de (zaman da) verilmez.(15:8)
Muhakkak ki zikri (Kur'ân-ı Kerim'i), Biz indirdik. O'nun koruyucuları (da) mutlaka Biziz.(15:9)
Ve andolsun senden önce, evvelki toplumlara da (resûller) gönderdik.(15:10)
Onlara (hiç) bir resûl gelmedi ki; onunla alay etmiş olmasınlar.(15:11)
İşte böylece onu (alay etmeyi), mücrimlerin kalplerine sokarız.(15:12)
Evvelkilerin sünneti (adeti) gelip geçtiği halde onlar, ona (resûle) îmân etmezler.(15:13)
Ve onlara semadan bir kapı açsak, böylece oradan yükselseler (çıksalar) bile.(15:14)
Mutlaka: “Sadece gözlerimiz bağlandı (engellendi, gerçeği göremiyoruz). Hayır, biz büyülenmiş bir kavimiz.” demiş olacaklar.(15:15)
Andolsun ki; Biz semada burçlar kıldık. Ve bakanlar için onu süsledik.(15:16)
Ve Biz, onu taşlanmış (kovulmuş) şeytan(lar)ın hepsinden muhafaza ettik.(15:17)
Ancak kim duyma hırsızlığı yaptıysa (gaybî bilgileri çalmak istediyse), o zaman onu açıkça yakıcı bir ateş parçası takip etti.(15:18)
Ve yeryüzü; onu uzattık (yaydık) ve oraya büyük dağlar koyduk. Ve orada her şeyden (bütün bitkilerden) mevzun (birbiriyle orantılı) olarak bitkiler yetiştirdik.(15:19)
Sizin için de, sizin rızıklandırılanlar olmadığınız kimseler için de, maişetler (geçim kaynakları) kıldık.(15:20)
Hazinesi bizim yanımızda olmayan hiçbir şey yoktur. Malûm (bilinen) bir kaderi (takdir edilmiş miktarı) olmaksızın onu indirmeyiz.(15:21)
Ve Biz, rüzgârları (yağmur) yüklü olarak gönderdik. Böylece semadan su indirdik de, sizi onunla suladık. Ve onun (suyun) hazinelerini (denizleri, nehirleri, toprak altı ve toprak üstü su kaynaklarını, gölleri) oluşturan siz değilsiniz.(15:22)
Ve muhakkak ki; Biz, sadece Biz hayat veririz. Ve Biz öldürürüz. Ve varis olanlar da Biziz.(15:23)
Andolsun ki; sizden evvelkileri biliyoruz. Ve andolsun ki; sonrakileri de biliyoruz.(15:24)
Ve muhakkak ki; senin Rabbin, O, onları haşreder (huzurunda toplar). Muhakkak ki; O, Hakîm'dir, Alîm'dir.(15:25)
Andolsun ki; Biz insanı, “hamein mesnûn olan salsalinden” (standart insan şekli verilmiş ve organik dönüşüme uğramış salsalinden) yarattık.(15:26)
Ve cânn; onu, daha önce semûm'un ateşinden yarattık.(15:27)
Rabbin meleklere şöyle demişti: "Ben mutlaka, “hamein mesnûn olan salsalin”den (standart insan şekli verilmiş ve organik dönüşüme uğramış salsalinden) bir beşer (insan) halkedeceğim.”(15:28)
Artık onu dizayn edip, içine ruhumdan üflediğim zaman, hemen ona secde ederek yere kapanın!(15:29)
Böylece meleklerin hepsi birden, toplu olarak secde etti.(15:30)
İblis hariç. Secde edenlerle beraber olmaktan (direnerek) kaçındı.(15:31)
Allahû Tealâ şöyle buyurdu: “Ey iblis! Sen niçin secde edenlerle beraber olmadın?”(15:32)
(İblis:) “Ben, hamein mesnun (standart bir şekil verilmiş, organik dönüşüme uğramış) olan salsalinden halkettiğin bir beşere secde etmem (eden olmam).” dedi.(15:33)
(Allahû Tealâ şöyle) buyurdu: “Hemen oradan çık! Muhakkak ki; sen bu sebeple kovuldun."(15:34)
Ve muhakkak ki; lânet, dîn gününe (karşılıkların, ceza veya mükâfatın verildiği güne) kadar senin üzerinedir.(15:35)
(İblis): “Rabbim, öyleyse bana beas gününe (diriltilecekleri güne) kadar zaman ver.” dedi.(15:36)
(Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: “Öyleyse sen, gerçekten mühlet (süre) verilenlerdensin.”(15:37)
Malûm olan (bilinen) vaktin gününe kadar.(15:38)
(İblis şöyle) dedi: “Rabbim, beni azdırmandan dolayı, onlara mutlaka yeryüzünde (azgınlığı) süsleyeceğim ve mutlaka onların hepsini azdıracağım.(15:39)
Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna.(15:40)
Allahû Tealâ şöyle buyurdu: “İşte bu, Bana yönlendirilmiş (Bana ulaştıran) yoldur.”(15:41)
Azgın olanlardan (iğvaya düşürdüklerinden) sana tâbî olan kimseler hariç, muhakkak ki; benim kullarım üzerinde senin bir sultanlığın (gücün) yoktur.(15:42)
Ve onların hepsine vaadedilen yer, elbette, mutlaka cehennemdir.(15:43)
Onun (cehennemin) 7 kapısı vardır. Her kapı için onlardan taksim edilmiş (bölünmüş) bir grup vardır.(15:44)
Muhakkak ki; takva sahipleri, cennetlerin içinde ve pınarlar başındadırlar.(15:45)
Emin olarak, selâm ile oraya (cennete) girin!(15:46)
Ve onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip çıkardık. Onlar, kardeş olarak karşılıklı tahtlar üzerindedirler.(15:47)
Onlara, orada bir yorgunluk dokunmaz. Ve onlar, oradan çıkarılacak değildirler.(15:48)
Kullarıma haber ver. Muhakkak ki; Ben Gafur'um (mağfiret edenim) ve Rahîm'im (rahmet edenim, rahmet nuru gönderenim).(15:49)
Ve muhakkak ki; Benim azabım; o, elîm (çok acı) bir azaptır.(15:50)
Ve onlara, İbrâhîm (A.S)'ın misafirlerinden haber ver.(15:51)
Onun yanına girdikleri zaman: “Selâm (olsun)” dediler. (İbrâhîm A.S) şöyle dedi: “Gerçekten biz sizden korkuyoruz.”(15:52)
(İbrâhîm (A.S)'ın misafirleri) şöyle dediler: “(Siz) korkmayın! Muhakkak ki; biz seni, bir âlim (erkek) çocuk ile müjdeliyoruz.”(15:53)
“Bana ihtiyarlık gelmişken mi beni müjdeliyorsunuz? Böyleyken ne ile müjdeliyorsunuz?” dedi.(15:54)
“Biz seni hak ile müjdeledik. Artık 'ümit kesenler'den olma.” dediler.(15:55)
"Dalâlette olanlardan başka, kim Rabbinin rahmetinden ümidini keser?" dedi.(15:56)
Şöyle dedi: “Ey elçiler! Bundan sonra sizin konuşacağınız konu nedir?”(15:57)
"Muhakkak ki; biz, mücrim (günahkâr) bir kavme gönderildik." dediler.(15:58)
Lut'un ailesi hariç, muhakkak ki; Biz onların hepsini mutlaka kurtaracağız.(15:59)
Onun hanımı (kadını) hariç. Çünkü onun mutlaka geride kalanlardan (helâk olacaklardan) olmasını takdir ettik.(15:60)
Böylece, gönderilmiş olan resûller (elçiler), Lut'un ailesine geldiği zaman...(15:61)
(Lut (A.S) şöyle) dedi: “Muhakkak ki; siz tanınmayan bir kavimsiniz (yabancı bir topluluksunuz).”(15:62)
“Hayır, biz, onların hakkında şüphe ettikleri şey ile sana geldik.” dediler.(15:63)
Ve biz sana hakkı getirdik. Ve muhakkak ki; biz sadıklarız (doğru söyleyenleriz).(15:64)
Hemen ailenle, gecenin bir kısmında yürüyerek yola çıkın! Onların arkasından, onları takip et. Sizden hiçbiriniz arkasına dönüp bakmasın. Ve emrolunacağınız yere gidin.(15:65)
Ve onların “arkası kesilmiş (nesli tükenmiş)” olarak sabahlayacakları (helâk olup yok olacakları) emrini, ona bildirdik.(15:66)
Ve şehir halkı, birbirini müjdeleyerek geldi.(15:67)
(Lut A.S) şöyle dedi: "Muhakkak ki; bunlar benim misafirlerimdir. Artık beni mahçup etmeyin(utandırmayın)."(15:68)
Allah'a karşı takva sahibi olun, sakının. Beni alçaltmayın (rezil etmeyin).(15:69)
Biz seni elâlemin (başkalarının) işine karışmaktan nehyetmedik (men etmedik) mi?(15:70)
Şöyle dedi: “Eğer düşündüğünüzü yapacaksanız işte bunlar, benim kızlarım.”(15:71)
Ömrüne andolsun ki; muhakkak ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.(15:72)
Böylece, müşrikleri (güneş doğduğu vakit orada bulunanları) bir sayha (korkunç bir ses dalgası) aldı, yakaladı.(15:73)
Böylece onun (o beldenin) üstünü altına getirdik. Onların üzerine siccîl'den (öldürücü) taşlar yağdırdık.(15:74)
İşte bunda, ibretle izleyenler için, elbette deliller vardır.(15:75)
Ve muhakkak ki o gerçekten, yol üzerinde mukîmdir (hâlâ durmaktadır).(15:76)
Muhakkak ki; bunda mü'minler (nefslerinin kalbine îmân yazılmış olanlar) için elbette deliller (ibretler) vardır.(15:77)
Eyke halkı da gerçekten zalim idiler.(15:78)
Bu sebeple onlardan da intikam aldık ve muhakkak ki; ikisi de (iki şehir de) gerçekten, açıkça bir rehberdir (gelecek nesillere ibrettir).(15:79)
Andolsun ki; Hicr halkı, gönderilen resûlleri yalanladı.(15:80)
Onlara âyetlerimizi (mucizelerimizi, delillerimizi) verdik. Fakat onlar, ondan yüz çevirdiler.(15:81)
Ve onlar, dağlardan (sağlamlığına) güvenilir evler (yontarak) oyuyorlardı.(15:82)
Böylece sabah vaktine erenleri (sabaha çıkanları), bir sayha (korkunç bir ses) yakaladı.(15:83)
Böylece, iktisab ettikleri (kazanmış oldukları) şeyler, onlara bir fayda vermedi.(15:84)
Biz semaları ve yeryüzünü ve o ikisinin arasındaki şeyleri, başka bir şey için yaratmadık. Ancak hak ile yarattık. Ve muhakkak ki; o saat (kıyâmet) mutlaka gelecektir. Artık onlardan güzellikle yüz çevir.(15:85)
Muhakkak ki; senin Rabbin, O; yaratan ve bilendir.(15:86)
Ve andolsun ki; sana mesânî(ikinci)den 7'yi (7'liyi, 7'li olarak) ve Kur'ân-ul Azîm'i verdik.(15:87)
Onlardan bir kısmına çifter çifter (bol bol) met'a olarak verdiğimiz şeylere gözlerini dikme. Onlar için mahzun olma. Mü'minlere (kalplerine îmân yazılmış olan kimselere) kanatlarını indir (mutevazi ol, himaye et).(15:88)
“Ve muhakkak ki; ben apaçık (uyaran, açıklayan, beyan eden) bir nezirim.” de.(15:89)
Muktesimlere (kısım kısım ayıranlara) indirdiğimiz gibi.(15:90)
Onlar, Kur'ân-ı Kerim'i parça parça kıldılar.(15:91)
Artık Rabbine andolsun ki; onların hepsine mutlaka soracağız.(15:92)
Yapmış oldukları şeylerden.(15:93)
Artık emrolunduğun şeyi açıkça bildir. Ve müşriklerden yüz çevir.(15:94)
Muhakkak ki; Biz, alay edenlere karşı sana kâfiyiz (yeteriz).(15:95)
Allah ile beraber başka ilâh kılanlar (kabul edenler), artık yakında bilecekler (öğrenecekler).(15:96)
Andolsun ki; Biz, onların söylediklerinden dolayı senin göğsünün daraldığını biliyoruz.(15:97)
Öyleyse Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol.(15:98)
Ve sana “yakîn” gelinceye (son yakîne, Hakk'ul yakîne, Allah'a köle olmaya ulaşıncaya) kadar Rabbine kul ol!(15:99)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}