Süleyman Ateş Meali |
|
Elif lâm râ. Şunlar Kitabın ve apaçık Kur'an'ın âyetleridir.(15:1) | |
Bir zaman gelir ki nankörlük edenler, "Keşke müslüman olsaydılar" diye arzu ederler.(15:2) | |
Bırak onlar yesinler, eğlensinler; arzu onları oyalasın. Yakında (yaptıklarının kötü sonucunu) bileceklerdir.(15:3) | |
Biz hiçbir kenti yok etmedik ki, onun mutlaka bilinen bir yazısı olmasın (helâk ettiğimiz her ülkenin yazılmış, tesbit edilmiş bir süresi vardır. O süre dolunca onları yok etmişizdir).(15:4) | |
Hiçbir millet ne süresini geçebilir, ne de (ondan) geri kalır (her kavim mutlaka, kendileri için belirtilmiş sürede helâk olur).(15:5) | |
Dediler ki: "Ey kendisine Zikir (Kitap) indirilmiş olan, sen mutlaka cinlenmişsin!"(15:6) | |
"Eğer doğrulardansan, bize melekleri getirsene!"(15:7) | |
Biz, melekleri ancak hak ile (hikmet gereğince) indiririz, o zaman da kendilerine asla göz açtırılmaz, (derhal işleri bitirilir, mahvolup giderler).(15:8) | |
O Zikri (Kitap)ı biz indirdik biz; ve O'nun koruyucusu da elbette biziz!(15:9) | |
Andolsun, senden önceki milletlerin kolları içine de elçiler gönderdik.(15:10) | |
Onlara hiçbir elçi gelmezdi ki, onunla alay etmesinler.(15:11) | |
İşte biz o(Tanrı Zikri)ni suçluların kalblerine böyle sokarız.(15:12) | |
Kendilerinden öncekilerin sünneti (inkârcıların mahvedileceği yasası) geçtiği halde yine de ona inanmazlar.(15:13) | |
Onlara gökten bir kapı açsak da oraya çıkacak olsalardı:(15:14) | |
"Herhalde gözlerimiz döndürüldü, biz büyülenmiş bir topluluğuz," derlerdi.(15:15) | |
Andolsun biz, gökte burçlar yaptık. Ve onu bakanlar için süsledik.(15:16) | |
Ve onu, her recim (taşlanmış, kovulmuş uydurma sözler atan) şeytândan koruduk.(15:17) | |
Ancak kulak hırsızlığı eden olursa, onu da parlak bir ışın kovalar.(15:18) | |
Arzı da yaydık, oraya sağlam dağlar attık ve orada ölçülü mütenâsib şeyler bitirdik.(15:19) | |
Orada sizin için ve (beslediğinizi sandığınız, fakat aslında) sizin beslemediğiniz kimseler için geçimlikler var ettik.(15:20) | |
Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri, bizim yanımızda olmasın, ama biz onu, bilinen bir miktar ile indiririz.(15:21) | |
Rüzgârları, aşılayıcı olarak gönderdik de gökten su indirdik, böylece sizi suladık. Onu depolayan siz değilsiniz.(15:22) | |
Biziz, elbette biz ki, yaşatır, öldürürüz; gerçek vâris olan da biziz (her fâninin mülkü bize geçer. Ölmeyen, dâimâ kalan yalnız biziz).(15:23) | |
Andolsun, sizden önce geçenleri de bildik, sonra gelenleri de bildik.(15:24) | |
Gerçekten onları toplayacak olan, Rabbindir. O hükümdardır, bilendir.(15:25) | |
Andolsun biz insanı pişmemiş çamurdan, değişmiş cıvık balçıktan yarattık.(15:26) | |
Cinne gelince onu da (insandan) daha önce, (vücudun gözeneklerine) nüfuz eden kavurucu ateşten yarattık.(15:27) | |
Bir zaman Rabbin meleklere demişti ki: "Ben kupkuru çamurdan, değişken balçıktan bir insan yaratacağım!"(15:28) | |
"Onu düzenle(yip insan şekline koydu)ğum ve ona ruhumdan üflediğim zaman hemen ona secdeye kapanın!"(15:29) | |
Meleklerin hepsi topluca secde ettiler.(15:30) | |
Yalnız İblis, secde edenlerle beraber olmayı kabul etmedi.(15:31) | |
(Allâh): "Ey İblis, nen var ki, sen secde edenlerle beraber olmadın?" dedi.(15:32) | |
(İblis): "Ben bir çamurdan, değişken bir balçıktan yarattığın insana secde edemem!" dedi.(15:33) | |
(Allâh): "Öyleyse çık oradan (meleklerin içinden çık), dedi, çünkü sen kovuldun!"(15:34) | |
"Tâ cezâ gününe kadar üzerine lâ'net edilecektir!"(15:35) | |
(İblis): "Rabbim," dedi "bâri tekrar dirilecekleri güne kadar beni(m canımı almayı) ertele!"(15:36) | |
(Allâh): "Haydi," dedi, "sen ertelenmişlerdensin!"(15:37) | |
"O bilinen vaktin gününe kadar!"(15:38) | |
(İblis): "Rabbim, dedi, beni azdırmandan ötürü andolsun ki, ben de yer yüzünde onlara (günâhları) süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım.(15:39) | |
Ancak içlerinden kendilerine ihlas verilen kulların hâriç. (Benim azdırmam, onları etkilemez.)(15:40) | |
(Allâh) buyurdu ki: "İşte bana varan doğru yol budur."(15:41) | |
"Benim hâlis kullarıma karşı senin bir gücün yoktur. Ancak sana uyan azgınlar(ı azdırabilirsin)".(15:42) | |
Cehennem o (şeytâna uya)nların hepsinin buluşma yeridir.(15:43) | |
Onun yedi kapısı vardır. Her kapıya, onlardan bir bölüm ayrılmıştır.(15:44) | |
(Şeytâna uymaktan, küfür ve isyândan) korunanlar ise cennetlerde, pınar başlarındadırlar.(15:45) | |
(Onlara): "Oraya esenlikle, güven içinde girin!" (denilir).(15:46) | |
Onların göğüslerindeki kini çıkarıp atmışızdır; (hepsi) kardeşler olarak divanlar üzerinde karşı karşıya oturur (sohbet eder)ler.(15:47) | |
Orada onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak da değillerdir.(15:48) | |
(Ey Muhammed), kullarıma haber ver: İşte ben öyle bağışlayan, öyle esirgeyenim.(15:49) | |
Fakat benim azâbım da çok acı bir azâbdır.(15:50) | |
Onlara İbrâhim'in konuklarından haber ver;(15:51) | |
Onun yanına girmişler: "Selâm" demişlerdi. O da: "Biz sizden korkuyoruz." dedi.(15:52) | |
"Korkma dediler, biz sana bilgin bir çocuk(un olacağını) müjdeleriz!"(15:53) | |
"Bana ihtiyarlık dokunduktan sonra mı beni müjdelediniz? Ne tuhaf bir şey ile müjdeliyorsunuz beni?" dedi.(15:54) | |
"Sana gerçeği müjdeledik, umut kesenlerden olma!" dediler.(15:55) | |
"Sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umut keser?" dedi.(15:56) | |
(İbrâhim gelenlerin Hak elçileri melekler olduklarını anlayınca): "Ey elçiler, dedi, işiniz nedir?"(15:57) | |
"Biz suç işleyen bir kavme gönderildik," dediler.(15:58) | |
Yalnız Lût âilesi suçlu değildir. Biz onların hepsini kurtaracağız."(15:59) | |
"Ancak karısı hâriç. Onun da (suçlularla beraber) kalanlardan olmasını uygun gördük."(15:60) | |
Elçiler Lût âilesine geldiklerinde:(15:61) | |
(Lût): "Siz hiç tanınmamış kimselersiniz!" dedi.(15:62) | |
Dediler ki: "Doğrusu, biz onların, hakkında şüphe ettikleri((tanrı azâbı)nı sana getirdik,"(15:63) | |
"Sana gerçeği getirdik, biz elbette doğru söyleyenleriz!"(15:64) | |
"Hemen gecenin bir parçasında âileni yürüt, sen de arkalarından git, içinizden hiç kimse ardına dönüp bakmasın. Emredildiğiniz yere gidin!"(15:65) | |
Ona: "Şunlar sabaha girerlerken arkaları kesilecektir!" buyruğunu bildirdik.(15:66) | |
(Lût kavminin oturduğu Sodom) Kent(inin) halkı, (Lût'un genç konuklarını duyup) sevinerek geldiler.(15:67) | |
(Lût onlara): "Bunlar benim konuğumdur, dedi, beni mahcubetmeyin!"(15:68) | |
"(Ne olur), Allah'tan korkun, beni rezil etmeyin!"(15:69) | |
"Seni âlemlerden (başkalarının işine karışmaktan) menetmemiş miydik?" dediler.(15:70) | |
"Eğer yapacaksanız, işte kızlarım." dedi.(15:71) | |
Senin ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.(15:72) | |
Güneşin doğma zamanına girerlerken korkunç ses onları yakaladı.(15:73) | |
O kentin üstünü altına getirdik ve üzerlerine de çamurdan pişmiş taşlar yağdırdık.(15:74) | |
Şüphesiz bunda işâretten anlayanlara (nice) ibretler vardır.(15:75) | |
Ve o (kent, herkesin gelip geçtiği) bir yol üzerinde durmaktadır.(15:76) | |
Elbette bunda inananlar için bir ibret vardır.(15:77) | |
Gerçekten Eyke halkı da zâlim kimselerdi.(15:78) | |
Onlardan da öcümüzü aldık, her ikisi de (Sodom da, Eyke de) hâlâ (yol üzerinde, gözler) ön(ün) de apaçık durmaktadır.(15:79) | |
Andolsun Hicr halkı (Semûd kavmi) de peygamberleri yalanladılar.(15:80) | |
Onlara âyetlerimizi verdik, ama onlardan yüz çeviriyorlardı.(15:81) | |
Dağlardan güvenli evler yontuyorlardı.(15:82) | |
Sabaha girerlerken onları da (o) korkunç ses yakaladı.(15:83) | |
Kazandıkları, kendilerinden hiçbir şeyi savamadı.(15:84) | |
Biz gökleri yeri ve bunlar arasında bulunanları hak ile yarattık; (gerçeğin ortaya çıkacağı) o sâ'at, mutlaka gelecektir! Şimdi sen güzel bir hoşgörü ile hareket et.(15:85) | |
Yaratan, bilen ancak Rabbindir..(15:86) | |
Andolsun sana ikililerden yedi ve bu büyük Kur'ân'ı verdik.(15:87) | |
Onlardan bazı çiftlere (sınıflara) verdiğimiz dünyâlığa gözlerini dikme ve (sana inanmadıkları için) onlara üzülme. Mü'minlere kanadını indir, (onlara karşı mütevâzi, şefkatli davran).(15:88) | |
Ve: "Ben, ancak ben, apaçık bir uyarıcıyım!" de.(15:89) | |
(Siz bilirsiniz, inanmazsanız Allâh'ın azâbı başınıza inecektir.) Tıpkı o bölücülere (veya and içenlere) indirdiğimiz gibi (sizin başınıza da azâb indiririz)!(15:90) | |
Onlar ki Kur'ân'ı bölük bölük ettiler.(15:91) | |
Senin Rabbin hakkı için biz onların hepsine mutlaka soracağız:(15:92) | |
Yaptıkları şeylerden.(15:93) | |
Sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve ortak koşanlara aldırma.(15:94) | |
O alay edenlere karşı biz sana yeteriz.(15:95) | |
O, Allâh ile beraber başka tanrı tutanlar, yakında (yaptıklarının sonucunu) bileceklerdir!(15:96) | |
Andolsun onların söylediklerine senin göğsünün daraldığını (canının sıkıldığını) biliyoruz.(15:97) | |
Sen Rabbini hamd ile tesbih et (O'nu övecek sözlerle an, subhanallahi velhamdulillah de) ve secde edenlerden ol.(15:98) | |
Ve Rabbine kulluk et ki sana yakin gelsin (kesin bilgiye eresin)!(15:99) | |