İbni Kesir Meali |
|
Elif, Lam, Ra. Bunlar kitabın ve Kur'an'ı Mübin'in ayetleridir.(15:1) | |
Kafirler bir zaman gelir ki müslüman olmayı isteyeceklerdir.(15:2) | |
Bırak onları; yesinler, eğlensinler ve kendilerini emel, oyalayadursun. Sonra öğreneceklerdir.(15:3) | |
Biz, hiç bir kasabayı bilinen bir yazısı olmaksızın helak etmedik.(15:4) | |
Hiç bir ümmetin süresi öne geçmez, geciktiremezler de.(15:5) | |
Dediler ki: Ey kendisine kitab indirilen kişi; sen, mutlaka delisin.(15:6) | |
Doğru söyleyenlerden isen; bize, melekleri getirmeli değil misin?(15:7) | |
Biz, melekleri ancak hak ile indiririz. O zaman da kendilerine mühlet verilmez.(15:8) | |
Muhakkak ki Kur'an'ı Biz indirdik Biz. Onun koruyucusu da elbet Biziz.(15:9) | |
Andolsun ki; senden önce çeşitli milletler içinde de peygamberler göndermiştik.(15:10) | |
Onlara gelen her peygamberle alay ediyorlardı.(15:11) | |
Biz, böylece onu suçluların kalbine sokarız.(15:12) | |
Kendilerinden öncekilerin uğradıkları ortada iken yine de ona inanmazlar(15:13) | |
Onlara gökten bir kapı açsak da çıkmaya koyulsalardı;(15:14) | |
Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik, derlerdi.(15:15) | |
Andolsun ki; Biz, gökte burçlar yaptık ve onları bakanlar için donattık.(15:16) | |
Ve onları kovulmuş her şeytandan koruduk.(15:17) | |
Ancak kulak hırsızlığı yapan olursa; apaçık görülen bir ateş onu kovalar.(15:18) | |
Yeri de döşeyip yaydık. Oraya sabit dağlar yerleştirdik. Ve orada her şeyden ölçülü olarak yetiştirdik.(15:19) | |
Orada hem sizin için, hem de rızıklarını temin edemeyecekleriniz için geçimlikler meydana getirdik.(15:20) | |
Hiç bir şey yoktur ki; hazinesi Bizim katımızda olmasın. Ve Biz, onu ancak belli bir ölçüye göre indiririz.(15:21) | |
Rüzgarları da aşılayıcı olarak gönderdik, gökten su indirip onunla sizi suladık. Yoksa siz onu biriktiremezdiniz.(15:22) | |
Doğrusu Biz, hem diriltiriz, hem de öldürürüz. Hepsine varis de Biziz.(15:23) | |
Andolsun ki; sizden öne geçenleri de Biz biliriz, geride kalanları da Biz biliriz.(15:24) | |
Şüphe yok ki Rabbın, onları toplayacaktır. Gerçekten O, Hakim'dir, Alim'dir.(15:25) | |
Andolsun ki Biz; insanı, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.(15:26) | |
Daha önce de cinnleri alevli ateşten yarattık.(15:27) | |
Hani Rabbın meleklere demişti ki: Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir insan yaratacağım.(15:28) | |
Onu yapıp ruhumdan üflediğimde; siz derhal onun için secdeye kapanın.(15:29) | |
Bunun üzerine meleklerin hepsi bütünüyle secde etti.(15:30) | |
Ancak İblis secde edenlerle beraber olmaktan çekinerek dayattı.(15:31) | |
Buyurdu ki: Ey İblis, sen neden secde edenlerle beraber değildin?(15:32) | |
Ben, dedi: Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın insana secde etmem.(15:33) | |
Buyurdu ki: Öyleyse çık oradan. Sen, artık kovulmuş birisin.(15:34) | |
Muhakkak ki ceza gününe kadar la'net sanadır.(15:35) | |
Dedi ki: Rabbım; beni hiç olmazsa tekrar dirilecekleri güne kadar ertele,(15:36) | |
Buyurdu ki: Şüphesiz sen ertelenenlerdensin.(15:37) | |
Bilinen gün gelene kadar.(15:38) | |
Dedi ki: Rabbım; beni azdırdığın için, andolsun ki; ben de onlara yeryüzündeki fenalıkları güzel göstereceğim ve onların hepsini azdıracağım.(15:39) | |
Ancak içlerinden ihlas verilen kulların müstesna.(15:40) | |
Buyurdu ki: İşte, Benim taahhüd ettiğim dosdoğru yol budur.(15:41) | |
Muhakkak ki kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olmaz. Ancak sana uyan sapıklar müstesna.(15:42) | |
Şüphesiz onların hepsine vaadolunan yer, cehennemdir.(15:43) | |
Onun yedi kapısı vardır. Ve her kapıdan onların girecekleri bir kısım vardır.(15:44) | |
Müttakiler ise; muhakkak ki cennetler ve pınarlar içindedirler.(15:45) | |
Selametle ve güven içinde girin oraya.(15:46) | |
Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık. Artık onlar kardeş olarak sedirler üzerinde karşılıklı otururlar.(15:47) | |
Onlara orada hiç bir yorgunluk ve zahmet değmez. Oradan çıkarılacak da değillerdir.(15:48) | |
Kullarıma bildir ki: Muhakkak Benim Ben, Gafur, Rahim olan.(15:49) | |
Ve muhakkak ki azabım da elem verici bir azabtır.(15:50) | |
Hem onlara İbrahim'in konuklarından haber ver.(15:51) | |
Onun yanına girip: Selam demişlerdi. O da: Doğrusu biz, sizden endişe ediyoruz, demişti.(15:52) | |
Demişlerdi ki: Korkma, biz sana bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik.(15:53) | |
Ben, kocamışken mi bana müjde veriyorsunuz? O halde neye dayanarak müjdeliyorsunuz? dedi.(15:54) | |
Dediler ki: Seni gerçekten müjdeliyoruz, öyleyse ümidini kesenlerden olma.(15:55) | |
Dedi ki: Sapıklardan başka Rabbının rahmetinden kim ümidini keser?(15:56) | |
Ey elçiler; gerçek işiniz nedir? dedi.(15:57) | |
Dediler ki: Biz, günahkar bir kavme gönderildik.(15:58) | |
Şu kadar var ki Lut ailesi bunların dışındadır. Biz, onların hepsini behemehal kurtaracağız.(15:59) | |
Karısı müstesna. Karısının geride kalanlar arasında bulunmasını takdir ettik.(15:60) | |
Elçiler Lut ailesine varınca;(15:61) | |
Lut: Doğrusu siz, tanınmamış kimselersiniz, dedi.(15:62) | |
Onlar da: Biz, sana sadece onların şüphe edip durdukları azabı getirdik.(15:63) | |
Gerçekle geldik sana. Biz, şüphesiz doğru söyleyenleriz, dediler.(15:64) | |
O halde geceleyin bir ara aileni yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiç biriniz arkaya bakmasın ve emrolunduğunuz yere doğru yürüyün, demişlerdi.(15:65) | |
Böylece ona bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlayacaklarını bildirdik.(15:66) | |
Şehir halkı sevinerek geldiler.(15:67) | |
Dedi ki: Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni mahcub etmeyin.(15:68) | |
Allah'tan korkun da beni rezil etmeyin.(15:69) | |
Dediler ki: Biz seni alemlerden men'etmemiş miydik?(15:70) | |
Dedi ki: Yapacaksanız işte bunlar, benim kızlarım.(15:71) | |
Senin ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde muhakkak serseri bir halde idiler.(15:72) | |
Tan yeri ağarırken çığlık onları yakalayıverdi.(15:73) | |
Ülkelerinin üstünü altına getirdi. Üzerlerine sert taş yağdırdık.(15:74) | |
Bunda görebilenler için ayetler vardır.(15:75) | |
O yerler, işlek yollar üzerinde hala durmaktadır.(15:76) | |
Muhakkak ki bunda, inananlar için ayetler vardır.(15:77) | |
Ormanlık yerde oturanlar da gerçekten zalim kimselerdi.(15:78) | |
Bunun için onlardan öc aldık. Her ikisi de hala işlek bir yol üzerindedir(15:79) | |
Andolsun ki Hicr ahalisi de peygamberlerini yalanlamışlardı.(15:80) | |
Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde yüz çevirmişlerdi.(15:81) | |
Onlar, dağlardan emin evler yontup oyarlardı.(15:82) | |
Sabaha karşı çığlık onları da yakalayıverdi.(15:83) | |
Binaenaleyh yaptıkları da kendilerine bir fayda sağlamadı.(15:84) | |
Gökleri, yeri ve aralarındakini ancak hak ile yarattık. Kıyamet günü, muhakkak gelecektir. O halde sen yumuşak ve iyi davran.(15:85) | |
Muhakkak ki senin Rabbın, yaratan ve bilendir.(15:86) | |
Doğrusu sana; Biz, tekrarlanan yediyi ve şu Kur'an'ı verdik.(15:87) | |
Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz geçimliğe gözlerini dikme ve onlara üzülme. İnananlara kanat ger.(15:88) | |
De ki: Ben apaçık bir uyarıcıyım.(15:89) | |
Tıpkı o bölüşenlere indirdiğimiz gibi.(15:90) | |
Onlar ki; Kur'an'ı parçalara ayırmışlardı.(15:91) | |
Rabbına andolsun ki; onların hepsine birden mutlaka soracağız;(15:92) | |
Yapmakta oldukları şeyleri.(15:93) | |
Sen; emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme.(15:94) | |
O alaycılara karşı muhakkak ki Biz, sana yeteriz.(15:95) | |
Onlar ki; Allah'la beraber başka bir tanrı edinirler. Onlar yakında bileceklerdir.(15:96) | |
Andolsun; onların söylediğinden dolayı kalbinin sıkıldığını biliyoruz.(15:97) | |
Sen, hemen Rabbını hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol.(15:98) | |
Ve sana yakin gelinceye kadar Rabbına ibadet et.(15:99) | |