REM – prefixed resumption particle COND – conditional particle الفاء استئنافية حرف شرط
تولوا
و ل ي | VLY
TVLVE
tevellev
yüz çevirirlerse
they turn away
Te,Vav,Lam,Vav,Elif, 400,6,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form V) perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فقل
ق و ل | GVL
FGL
feḳul
de ki
then say,
Fe,Gaf,Lam, 80,100,30,
REM – prefixed resumption particle V – 2nd person masculine singular imperative verb الفاء استئنافية فعل أمر
آذنتكم
ا ذ ن | EZ̃N
ËZ̃NTKM
āƶentukum
ben size açıkladım
"""I (have) announced to you"
,Zel,Nun,Te,Kef,Mim, ,700,50,400,20,40,
V – 1st person singular (form IV) perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 2nd person masculine plural object pronoun فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
على
|
AL
ǎlā
equally
Ayn,Lam,, 70,30,,
P – preposition حرف جر
سواء
س و ي | SVY
SVEÙ
sevā'in
eşit biçimde
equally
Sin,Vav,Elif,, 60,6,1,,
N – genitive masculine indefinite noun اسم مجرور
وإن
|
VÎN
ve in
artık
And not
Vav,,Nun, 6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) NEG – negative particle الواو عاطفة حرف نفي
أدري
د ر ي | D̃RY
ÊD̃RY
edrī
bilmem
I know
,Dal,Re,Ye, ,4,200,10,
V – 1st person singular imperfect verb فعل مضارع
أقريب
ق ر ب | GRB
ÊGRYB
eḳarībun
yakın mı (olduğunu)
whether is near
,Gaf,Re,Ye,Be, ,100,200,10,2,
INTG – prefixed interrogative alif N – nominative masculine singular indefinite noun الهمزة همزة استفهام اسم مرفوع
أم
|
ÊM
em
yoksa
or
,Mim, ,40,
CONJ – coordinating conjunction حرف عطف
بعيد
ب ع د | BAD̃
BAYD̃
beǐydun
uzak (mı olduğunu)
far
Be,Ayn,Ye,Dal, 2,70,10,4,
N – nominative masculine singular indefinite noun اسم مرفوع
ما
|
ME
mā
şeyin
what
Mim,Elif, 40,1,
REL – relative pronoun اسم موصول
توعدون
و ع د | VAD̃
TVAD̃VN
tūǎdūne
tehdid edildiğiniz
you are promised.
Te,Vav,Ayn,Dal,Vav,Nun, 400,6,70,4,6,50,
V – 2nd person masculine plural passive imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |فَإِنْ: eğer | تَوَلَّوْا: yüz çevirirlerse | فَقُلْ: de ki | اذَنْتُكُمْ: ben size açıkladım | عَلَىٰ: | سَوَاءٍ: eşit biçimde | وَإِنْ: artık | أَدْرِي: bilmem | أَقَرِيبٌ: yakın mı (olduğunu) | أَمْ: yoksa | بَعِيدٌ: uzak (mı olduğunu) | مَا: şeyin | تُوعَدُونَ: tehdid edildiğiniz |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فإن FÎNeğer | تولوا TWLWEyüz çevirirlerse | فقل FGLde ki | آذنتكم ËZ̃NTKMben size açıkladım | على AL | سواء SWEÙeşit biçimde | وإن WÎNartık | أدري ÊD̃RYbilmem | أقريب ÊGRYByakın mı (olduğunu) | أم ÊMyoksa | بعيد BAYD̃uzak (mı olduğunu) | ما MEşeyin | توعدون TWAD̃WNtehdid edildiğiniz |
Kırık Meal (Okunuş) : |fein: eğer | tevellev: yüz çevirirlerse | feḳul: de ki | āƶentukum: ben size açıkladım | ǎlā: | sevā'in: eşit biçimde | ve in: artık | edrī: bilmem | eḳarībun: yakın mı (olduğunu) | em: yoksa | beǐydun: uzak (mı olduğunu) | mā: şeyin | tūǎdūne: tehdid edildiğiniz |
Kırık Meal (Transcript) : |FÎN: eğer | TVLVE: yüz çevirirlerse | FGL: de ki | ËZ̃NTKM: ben size açıkladım | AL: | SVEÙ: eşit biçimde | VÎN: artık | ÊD̃RY: bilmem | ÊGRYB: yakın mı (olduğunu) | ÊM: yoksa | BAYD̃: uzak (mı olduğunu) | ME: şeyin | TVAD̃VN: tehdid edildiğiniz |
Abdulbaki Gölpınarlı : Eğer yüz çevirirlerse de ki: Aynı tarzda hepinize de bildirdim ve size vaadedilen yakında mı olacak, uzak bir zamanda mı, onu bilmem ben.
Adem Uğur : Eğer yüz çevirirlerse de ki: (Bana emrolunanı) hepinize açıkladım. Artık size vâdolunan şey (mahşerde toplanma zamanınız) yakın mı uzak mı, bilmiyorum.
Ahmed Hulusi : Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Eşit olarak size bildirdim. . . Size vadolunan şey (uyarıldığınız ölüm) yakın mıdır uzak mıdır, bilmiyorum. "
Ahmet Tekin : Eğer İslâm’a girmeye, müslümanca yaşamaya, Kur’ân’a, sırtlarını çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak, baskı ve zulme, halkı yönlendirmeye devam ederlerse:
'Müslümanlara yaptıklarınızı savaş ilanı sayıyor, ben de aynı şekilde, mükellefiyetlerinizi bildirerek size savaş ilan ediyorum. Tehdit olunduğunuz savaşın yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem.' diyerek ültümatom ver.
Ahmet Varol : Eğer yüz çevirirlerse de ki: 'Size (gerçeği) eşit olarak bildirdim. Size vaadedilenin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu ben bilemem.
Ali Bulaç : Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki: "Size eşitlik üzere açıklamada bulundum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azab günü) yakın mı, uzak mı, bilemem."
Ali Fikri Yavuz : Bunun üzerine, imandan yüz çevirirlerse, o takdirde de ki: “- Size (emredildiğim şeyleri) dosdoğru bildirdim. (Müslümanların galebesi veya kıyamet azabı ile) korkutulduğunuz an yakın mı, yoksa uzak mı, ben bilmem.
Bekir Sadak : Eger yuz cevirirlerse, de ki: «Size dupeduz acikladim; tehdit olundugunuz seyin yakin mi uzak mi oldugunu bilmem.»
Celal Yıldırım : Yüzçevirirlerse de ki: Size düpedüz bildirdim : Tehdîd edildiğiniz o şey yakın mı, uzak mı bilmem..
Diyanet İşleri : Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mı yoksa uzak mı, bilmiyorum.”
Diyanet İşleri (eski) : Eğer yüz çevirirlerse, de ki: 'Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı uzak mı olduğunu bilmem.'
Diyanet Vakfi : Eğer yüz çevirirlerse de ki: (Bana emrolunanı) hepinize açıkladım. Artık size vâdolunan şey (mahşerde toplanma zamanınız) yakın mı uzak mı, bilmiyorum.
Edip Yüksel : Eğer yüz çevirirlerse de ki, 'Size yeterli ölçüde bildirdim. Size söz verilen şeyin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eğer (yine de) yüz çevirirlerse, de ki: «Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yine de aldırmazlarsa de ki: «Size düpedüz açıkladım, tehdit edildiğiniz şeyin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilmem.»
Elmalılı Hamdi Yazır : Bunun üzerine aldırmazlarsa o halde de de ki: size düpedüz ı'lân ettim, ve bilmem bu size edilen va'd-ü vaîd pek yakın mı, yoksa uzak mı?
Fizilal-il Kuran : Eğer bu çağrına sırt çevirirlerse onlara de ki; «Bana gelen mesajı duyurarak bu konuda sizi kendimle eşit bilgi düzeyine erdirdim. Size yöneltilen tehdit yakın mıdır, yoksa uzak mıdır, onu bilemem.»
Gültekin Onan : Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki: "Size eşitlik üzere açıklamada bulundum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azab) günü yakın mı, uzak mı, bilemem."
Hakkı Yılmaz : (109-111) Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse: “Size dosdoğru/ eşit/tarafsız olarak açıkladım ve tehdit olunduğunuz şey yakın mı, uzak mı bilmiyorum. Şüphesiz Allah, sözden açığa vurulanı bilir, gizlediğiniz şeyleri de bilir. Ve ‘Belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar yararlandırmak içindir’ ben bilmiyorum” de.
Hasan Basri Çantay : Eğer (Bu teklife karşı) onlar (yine) yüz çevirirlerse (o vakit da) de ki: «Size (hakıykatları) müsavat üzere bildirdim. Tehdîd edilmekde olduğunuz (o korkunç akıbet) yakın mı, yoksa uzak mı, ben bilmem».
Hayrat Neşriyat : Artık yüz çevirirlerse, de ki: '(Ben emrolunduğum şeyi) size eşit olarak bildirdim. Tehdîd edilmekte olduğunuz şeyin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu ise bilmem!'
İbni Kesir : Şayet yüz çevirirlerse; de ki: Ben, size eşitlik üzere bildirdim. Artık tehdid edildiğiniz şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem.
İskender Evrenosoğlu : Bundan sonra dönerlerse, o zaman de ki: “Size müsavi olarak (herkese eşit şekilde), (Allah'ın emirlerini) bildirdim (ilân ettim). Vaadolunduğunuz şey (azap) uzak mı yoksa yakın mı (eğer) ben bilseydim (bilmiyorum).”
Muhammed Esed : Ama eğer (bu gerçeğe) yüz çevirirlerse de ki: "Ben bu gerçeği hepinize aynı şekilde duyurdum; ama artık, size vaad edilen (Hesap Günü'nün) yakın mı, uzak mı olduğunu ben bilemem".
Ömer Nasuhi Bilmen : Eğer yüz çevirirlerse artık de ki: «Size müsâvat üzere bildirmiş oldum. O tehdit edilmiş olduğunuz şey yakın mıdır, uzak mıdır ben bilmem.»
Ömer Öngüt : Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Ben size eşit bir şekilde tebliğ ettim. Artık size vaad edilen şeyin yakın mı uzak mı olduğunu bilmem. ”
Şaban Piriş : Eğer yüz çevirirlerse de ki: -Size (gerçeği) doğru bir şekilde açıkladım. Size vaat edilenin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilmem.
Suat Yıldırım : Yine de yüz çevirirlerse de ki: "İşte sizin hepinizi de tam eşit şekilde hakka çağırdım. Artık tehdit olunduğunuz o kıyamet gününün yakın mı uzak mı olduğunu bilemem."
Süleyman Ateş : Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Ben sizin hepinize eşit biçimde açıkladım. Artık tehdid edildiğiniz şeyin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem."
Tefhim-ul Kuran : Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki: «Size eşitlik üzere açıklamada bulundum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azab günü) yakın mı, uzak mı, bilemem.»
Ümit Şimşek : Yüz çevirirlerse de ki: Ben hepinize tebliğimi eşit olarak yaptım. Ama size vaad edilen şey yakın mıdır, uzak mıdır, onu bilemem.
Yaşar Nuri Öztürk : Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Hepinize aynı şekilde, aynı düzeyde açıkladım. Artık bilmiyorum, tehdit edildiğiniz şey yakın mıdır, uzak mıdır?"
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]