» 21 / Enbiyâ  97:

Kuran Sırası: 21
İniş Sırası: 73
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112

 » 21 / Enbiyâ  Suresi: 97
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَاقْتَرَبَ (VEGTRB) = veḳterabe : ve yaklaşır
2. الْوَعْدُ (ELVAD̃) = l-veǎ'du : va'd
3. الْحَقُّ (ELḪG) = l-Haḳḳu : gerçek
4. فَإِذَا (FÎZ̃E) = feiƶā : birden
5. هِيَ (HY) = hiye : o
6. شَاخِصَةٌ (ŞEḢṦT) = şāḣiSatun : donup kalır
7. أَبْصَارُ (ÊBṦER) = ebSāru : gözleri
8. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimselerin
9. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar eden(lerin)
10. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
11. وَيْلَنَا (VYLNE) = veylenā : eyvah bize
12. قَدْ (GD̃) = ḳad : gerçekten
13. كُنَّا (KNE) = kunnā : biz idik
14. فِي (FY) = fī : içinde
15. غَفْلَةٍ (ĞFLT) = ğafletin : gaflet
16. مِنْ (MN) = min :
17. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bundan
18. بَلْ (BL) = bel : meğer
19. كُنَّا (KNE) = kunnā : biz
20. ظَالِمِينَ (ƵELMYN) = Zālimīne : zulmediyormuşuz
ve yaklaşır | va'd | gerçek | birden | o | donup kalır | gözleri | kimselerin | inkar eden(lerin) | EY/HEY/AH | eyvah bize | gerçekten | biz idik | içinde | gaflet | | bundan | meğer | biz | zulmediyormuşuz |

[GRB] [VAD̃] [ḪGG] [] [] [ŞḢṦ] [BṦR] [] [KFR] [Y] [VYL] [] [KVN] [] [ĞFL] [] [] [] [KVN] [ƵLM]
VEGTRB ELVAD̃ ELḪG FÎZ̃E HY ŞEḢṦT ÊBṦER ELZ̃YN KFRVE YE VYLNE GD̃ KNE FY ĞFLT MN HZ̃E BL KNE ƵELMYN

veḳterabe l-veǎ'du l-Haḳḳu feiƶā hiye şāḣiSatun ebSāru elleƶīne keferū veylenā ḳad kunnā ğafletin min hāƶā bel kunnā Zālimīne
واقترب الوعد الحق فإذا هي شاخصة أبصار الذين كفروا يا ويلنا قد كنا في غفلة من هذا بل كنا ظالمين

 » 21 / Enbiyâ  Suresi: 97
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
واقترب ق ر ب | GRB VEGTRB veḳterabe ve yaklaşır And has approached
الوعد و ع د | VAD̃ ELVAD̃ l-veǎ'du va'd the promise
الحق ح ق ق | ḪGG ELḪG l-Haḳḳu gerçek [the] true
فإذا | FÎZ̃E feiƶā birden then behold,
هي | HY hiye o [it]
شاخصة ش خ ص | ŞḢṦ ŞEḢṦT şāḣiSatun donup kalır (are) staring
أبصار ب ص ر | BṦR ÊBṦER ebSāru gözleri (the) eyes
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerin (of) those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(lerin) disbelieved,
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
ويلنا و ي ل | VYL VYLNE veylenā eyvah bize woe to us
قد | GD̃ ḳad gerçekten Verily,
كنا ك و ن | KVN KNE kunnā biz idik we had been
في | FY içinde in
غفلة غ ف ل | ĞFL ĞFLT ğafletin gaflet heedlessness
من | MN min of
هذا | HZ̃E hāƶā bundan "this;"
بل | BL bel meğer nay,
كنا ك و ن | KVN KNE kunnā biz we were
ظالمين ظ ل م | ƵLM ƵELMYN Zālimīne zulmediyormuşuz "wrongdoers."""

21:97 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve yaklaşır | va'd | gerçek | birden | o | donup kalır | gözleri | kimselerin | inkar eden(lerin) | EY/HEY/AH | eyvah bize | gerçekten | biz idik | içinde | gaflet | | bundan | meğer | biz | zulmediyormuşuz |

[GRB] [VAD̃] [ḪGG] [] [] [ŞḢṦ] [BṦR] [] [KFR] [Y] [VYL] [] [KVN] [] [ĞFL] [] [] [] [KVN] [ƵLM]
VEGTRB ELVAD̃ ELḪG FÎZ̃E HY ŞEḢṦT ÊBṦER ELZ̃YN KFRVE YE VYLNE GD̃ KNE FY ĞFLT MN HZ̃E BL KNE ƵELMYN

veḳterabe l-veǎ'du l-Haḳḳu feiƶā hiye şāḣiSatun ebSāru elleƶīne keferū veylenā ḳad kunnā ğafletin min hāƶā bel kunnā Zālimīne
واقترب الوعد الحق فإذا هي شاخصة أبصار الذين كفروا يا ويلنا قد كنا في غفلة من هذا بل كنا ظالمين

[ق ر ب] [و ع د] [ح ق ق] [] [] [ش خ ص] [ب ص ر] [] [ك ف ر] [ي] [و ي ل] [] [ك و ن] [] [غ ف ل] [] [] [] [ك و ن] [ظ ل م]

 » 21 / Enbiyâ  Suresi: 97
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
واقترب ق ر ب | GRB VEGTRB veḳterabe ve yaklaşır And has approached
Vav,Elif,Gaf,Te,Re,Be,
6,1,100,400,200,2,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
الوعد و ع د | VAD̃ ELVAD̃ l-veǎ'du va'd the promise
Elif,Lam,Vav,Ayn,Dal,
1,30,6,70,4,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الحق ح ق ق | ḪGG ELḪG l-Haḳḳu gerçek [the] true
Elif,Lam,Ha,Gaf,
1,30,8,100,
ADJ – nominative masculine adjective
صفة مرفوعة
فإذا | FÎZ̃E feiƶā birden then behold,
Fe,,Zel,Elif,
80,,700,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
هي | HY hiye o [it]
He,Ye,
5,10,
PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun
ضمير منفصل
شاخصة ش خ ص | ŞḢṦ ŞEḢṦT şāḣiSatun donup kalır (are) staring
Şın,Elif,Hı,Sad,Te merbuta,
300,1,600,90,400,
N – nominative feminine indefinite active participle
اسم مرفوع
أبصار ب ص ر | BṦR ÊBṦER ebSāru gözleri (the) eyes
,Be,Sad,Elif,Re,
,2,90,1,200,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerin (of) those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(lerin) disbelieved,
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

ويلنا و ي ل | VYL VYLNE veylenā eyvah bize woe to us
Vav,Ye,Lam,Nun,Elif,
6,10,30,50,1,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – nominative noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
أداة نداء
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
قد | GD̃ ḳad gerçekten Verily,
Gaf,Dal,
100,4,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
كنا ك و ن | KVN KNE kunnā biz idik we had been
Kef,Nun,Elif,
20,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
في | FY içinde in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
غفلة غ ف ل | ĞFL ĞFLT ğafletin gaflet heedlessness
Ğayn,Fe,Lam,Te merbuta,
1000,80,30,400,
N – genitive feminine indefinite noun
اسم مجرور
من | MN min of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
هذا | HZ̃E hāƶā bundan "this;"
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
بل | BL bel meğer nay,
Be,Lam,
2,30,
RET – retraction particle
حرف اضراب
كنا ك و ن | KVN KNE kunnā biz we were
Kef,Nun,Elif,
20,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
ظالمين ظ ل م | ƵLM ƵELMYN Zālimīne zulmediyormuşuz "wrongdoers."""
Zı,Elif,Lam,Mim,Ye,Nun,
900,1,30,40,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَاقْتَرَبَ: ve yaklaşır | الْوَعْدُ: va'd | الْحَقُّ: gerçek | فَإِذَا: birden | هِيَ: o | شَاخِصَةٌ: donup kalır | أَبْصَارُ: gözleri | الَّذِينَ: kimselerin | كَفَرُوا: inkar eden(lerin) | يَا: EY/HEY/AH | وَيْلَنَا: eyvah bize | قَدْ: gerçekten | كُنَّا: biz idik | فِي: içinde | غَفْلَةٍ: gaflet | مِنْ: | هَٰذَا: bundan | بَلْ: meğer | كُنَّا: biz | ظَالِمِينَ: zulmediyormuşuz |
Kırık Meal (Harekesiz) : |واقترب WEGTRB ve yaklaşır | الوعد ELWAD̃ va'd | الحق ELḪG gerçek | فإذا FÎZ̃E birden | هي HY o | شاخصة ŞEḢṦT donup kalır | أبصار ÊBṦER gözleri | الذين ELZ̃YN kimselerin | كفروا KFRWE inkar eden(lerin) | يا YE EY/HEY/AH | ويلنا WYLNE eyvah bize | قد GD̃ gerçekten | كنا KNE biz idik | في FY içinde | غفلة ĞFLT gaflet | من MN | هذا HZ̃E bundan | بل BL meğer | كنا KNE biz | ظالمين ƵELMYN zulmediyormuşuz |
Kırık Meal (Okunuş) : |veḳterabe: ve yaklaşır | l-veǎ'du: va'd | l-Haḳḳu: gerçek | feiƶā: birden | hiye: o | şāḣiSatun: donup kalır | ebSāru: gözleri | elleƶīne: kimselerin | keferū: inkar eden(lerin) | : EY/HEY/AH | veylenā: eyvah bize | ḳad: gerçekten | kunnā: biz idik | : içinde | ğafletin: gaflet | min: | hāƶā: bundan | bel: meğer | kunnā: biz | Zālimīne: zulmediyormuşuz |
Kırık Meal (Transcript) : |VEGTRB: ve yaklaşır | ELVAD̃: va'd | ELḪG: gerçek | FÎZ̃E: birden | HY: o | ŞEḢṦT: donup kalır | ÊBṦER: gözleri | ELZ̃YN: kimselerin | KFRVE: inkar eden(lerin) | YE: EY/HEY/AH | VYLNE: eyvah bize | GD̃: gerçekten | KNE: biz idik | FY: içinde | ĞFLT: gaflet | MN: | HZ̃E: bundan | BL: meğer | KNE: biz | ƵELMYN: zulmediyormuşuz |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve gerçek vait yaklaşınca işte o zaman kâfir olanlar, gözlerini dikip kalacaklar ve yazıklar olsun bize diyecekler, bundan gafildik, hattâ zâlimdik biz.
Adem Uğur : Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin gözleri donakalır! "Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz."
Ahmed Hulusi : Ölüm yaklaştığında, bir de bakarsın ki hakikat bilgisini inkâr edenlerin gözleri dehşetle donar kalır! "Eyvah! Gerçekten biz kozamızda - dünyamızda yaşıyormuşuz (bu gerçeği fark edememişiz)! Hayır, zâlimler imişiz. "
Ahmet Tekin : Gerçek vaat, tehdit, ölüm ve Kıyamet yaklaştığında, işte o zaman kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin gözleri belerir. 'Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz bu durumdan habersizmişiz. Hayır, hayır, biz inkârda, isyanda, şirkte ısrar eden zâlim kimselermişiz.' derler.
Ahmet Varol : Hak olan vaad yaklaşmıştır. İşte o zaman inkar edenlerin gözleri dışarı fırlar. 'Yazık bize! Doğrusu biz bundan gafletteydik. Hayır, biz zalimlerdik.'
Ali Bulaç : Gerçek olan va'd yaklaşmıştır, işte o zaman, inkâr edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler).
Ali Fikri Yavuz : Ve hak olan vaad (kıyamet) yaklaştığı vakit, işte o zaman, kâfir olanların gözleri hemen dikilecek: “- Vah bizlere! Biz bundan gaflet ettik, doğrusu kendimize zulmetmiş olduk.” diyecekler.
Bekir Sadak : Gercek vaad yaklastiginda, inkar edenlerin gozleri beleriverir: «Vah bize! Bundan once gaflet icindeydik, hem de zalimdik» derler.
Celal Yıldırım : Hak olan va'd (Kıyametin safhaları) yaklaşınca bir de bakarsın ki o inkâr edenlerin gözleri belerip kalır, «eyvah bize! Biz bundan gaflette bulunuyorduk; daha doğrusu biz zâlimler idik» derler.
Diyanet İşleri : Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkâr edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır. “Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz” derler.
Diyanet İşleri (eski) : Gerçek vaad yaklaştığında, inkar edenlerin gözleri beleriverir: 'Vah bize! Bundan önce gaflet içindeydik, hem de zalimdik' derler.
Diyanet Vakfi : Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin gözleri donakalır! «Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz.»
Edip Yüksel : Hak sözün gerçekleşmesi yaklaşmış ve kafirlerin gözleri korkudan dona kalmıştır: 'Vah bize, Biz bundan gaflet içinde idik. Biz gerçekten zalimler olduk.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve gerçek vaad yaklaştığında, işte o zaman kâfir olanların gözleri beleriverir. «Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik, hayır biz zalim kimselerdik.» derler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : ve gerçek va'd yaklaştığı vakit, işte o zaman o küfredenlerin gözleri belerecek (bir noktaya dikilip kalacak): «Eyvah bizlere, biz bundan gaflet ettik! Hayır, kendimize zulmetmiş olduk!» diyecekler.
Elmalılı Hamdi Yazır : ve hak va'd yaklaştığı vakıt, o zaman işte o küfredenlerin derhal gözleri belerecek «eyvah bizlere biz bundan gaflet ettik, hayır kendimize zulmetmiş olduk» diyecekler
Fizilal-il Kuran : Gerçek vaadin (kıyamet gününün) eşiğine gelindiğinde kâfirlerin bakışları dehşetten donakalır ve «Eyvah halimize! Biz bu anın geleceğinden gafil yaşadık, biz gerçekten zalimlerden olduk» derler.
Gültekin Onan : (96-97) Yecuc ve Mecuc(un sedleri) açıldığında, onlar her bir tepeden akın ederler. Gerçek olan vaad yaklaşmıştır, işte o zaman, küfredenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler).
Hakkı Yılmaz : "Ve gerçek vaat yaklaştığı zaman kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan o kişilerin gözleri dönüverir: “Eyvah bizlere! Kesinlikle biz bundan bilgisizlik/duyarsızlık içindeydik. Aslında biz yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimseler idik.” "
Hasan Basri Çantay : (96-97) Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc (un seddi) açılıb da her tepeden saldıracakları ve gerçek va'd olan (kıyamet) yaklaşdığı vakit, işte o zaman o küfr (ve inkâr) edenlerin gözleri hemen belirib kalacak, «Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik. Hayır, biz zaalim kimselerdik» (diyecekler).
Hayrat Neşriyat : (96-97) Nihâyet Ye’cüc ve Me’cüc’ün (seddi) açıldığı ve onların her tepeden akın etmekte olduğu ve gerçek va'd (olan kıyâmet)in yaklaştığı zaman bir de bakarsın ki, inkâredenlerin gözleri (dehşetten) donuktur. 'Eyvah bize! Hakikaten bundan gaflet içindeydik,(biz) bil'akis (nefsimize) zulmeden kimseler imişiz!' (derler).
İbni Kesir : Ve gerçek vaad yaklaştığı zaman; o küfredenlerin gözleri belerip kalır: Vah bize, bundan önce gaflet içindeydik, biz gerçekten zalimler idik.
İskender Evrenosoğlu : Ve hak vaad yaklaştı. İşte o zaman kâfir olanların gözleri (korku ile) büyür. (Derler ki): “Bize yazıklar olsun. Biz bundan gaflet içindeydik. Meğer biz zalimler olmuşuz (kendimize zulmetmişiz).”
Muhammed Esed : (ki o zaman) başa gelmesi kaçınılmaz olan (kıyamet) söz(ün)ün gerçekleşmesi de yaklaşmış olacaktır. O zaman ki, hakkı inkara şartlanmış olan kimselerin gözleri yerinden oynayacak ve (birbirlerine:) "Vah bize!" (diye yakınacaklar), "Bu (kıyamet sözüne) karşı hep umursamazlık gösterdik! Çünkü, zulüm ve kötülük yap(maya eğilimli ol)an kimselerdik!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve doğru olan vaad (Kıyamet günü) yaklaştığı zaman, artık kâfirlerin gözleri muzdarip bir hale gelecek, (ve diyeceklerdir ki:) «Eyvah bizlere! Biz bundan gaflette bulunmuş olduk. Hayır. Biz zalimler olduk.»
Ömer Öngüt : Gerçek olan vaad yaklaştığında, kâfirlerin gözleri yuvalarından fırlar. “Yazıklar olsun bize! Biz bundan gerçekten gâfildik, hatta biz gerçekten zâlimlermişiz. ” derler.
Şaban Piriş : İşte gerçek vaat yaklaşmıştır. İşte o zaman kafirlerin gözleri dehşetten bakakalır: - Eyvah bize, bundan önce biz gaflet içindeydik. Biz gerçekten zalim kimselerdik.
Suat Yıldırım : (96-97) Nihayet Ye’cüc ve Me’cüc’ün sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başladıkları, doğru vâdin vaktinin yaklaştığı sıra, işte o zaman, kâfirlerin gözleri birden donakalır. "Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet içinde idik, daha doğrusu kendimize zulmettik!" diyecekler.
Süleyman Ateş : Gerçek va'd (yani kıyâmet) yaklaşmış olur. İnkâr edenlerin gözleri birden donup kalır. "Vah bize, biz bundan gaflet içinde idik (bunun doğru olacağını hiç düşünmüyorduk). Meğer biz zulmediyormuşuz!" (diye mırıldandılar).
Tefhim-ul Kuran : Gerçek olan va'd yaklaşmıştır, işte o zaman, küfre sapanların gözleri yuvalarından fırlayacak: «Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zulme sapmıştık» (diyecekler).
Ümit Şimşek : Artık hak olan vaad yaklaşmış, inkâr edenlerin gözleri donakalmıştır. 'Eyvah bize!' derler. 'Bundan habersizdik. Aslında biz kendimize yazık etmişiz.'
Yaşar Nuri Öztürk : Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkâr edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik." derler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}