V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فأتوا
ا ت ي | ETY
FÊTVE
fe'tū
getirin
"""Then bring"
Fe,,Te,Vav,Elif, 80,,400,6,1,
REM – prefixed resumption particle V – 2nd person masculine plural imperative verb PRON – subject pronoun الفاء استئنافية فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
به
|
BH
bihi
onu
him
Be,He, 2,5,
P – prefixed preposition bi PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun جار ومجرور
على
|
AL
ǎlā
önüne
before
Ayn,Lam,, 70,30,,
P – preposition حرف جر
أعين
ع ي ن | AYN
ÊAYN
eǎ'yuni
gözü
(the) eyes
,Ayn,Ye,Nun, ,70,10,50,
"N – genitive feminine plural noun → Eye" اسم مجرور
الناس
ن و س | NVS
ELNES
n-nāsi
insanların
(of) the people
Elif,Lam,Nun,Elif,Sin, 1,30,50,1,60,
N – genitive masculine plural noun اسم مجرور
لعلهم
|
LALHM
leǎllehum
böylece onlar
so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim, 30,70,30,5,40,
ACC – accusative particle PRON – 3rd person masculine plural object pronoun حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
يشهدون
ش ه د | ŞHD̃
YŞHD̃VN
yeşhedūne
tanık olsunlar
"bear witness."""
Ye,Şın,He,Dal,Vav,Nun, 10,300,5,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |قَالُوا: dediler | فَأْتُوا: getirin | بِهِ: onu | عَلَىٰ: önüne | أَعْيُنِ: gözü | النَّاسِ: insanların | لَعَلَّهُمْ: böylece onlar | يَشْهَدُونَ: tanık olsunlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قالوا GELWEdediler | فأتوا FÊTWEgetirin | به BHonu | على ALönüne | أعين ÊAYNgözü | الناس ELNESinsanların | لعلهم LALHMböylece onlar | يشهدون YŞHD̃WNtanık olsunlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳālū: dediler | fe'tū: getirin | bihi: onu | ǎlā: önüne | eǎ'yuni: gözü | n-nāsi: insanların | leǎllehum: böylece onlar | yeşhedūne: tanık olsunlar |
Kırık Meal (Transcript) : |GELVE: dediler | FÊTVE: getirin | BH: onu | AL: önüne | ÊAYN: gözü | ELNES: insanların | LALHM: böylece onlar | YŞHD̃VN: tanık olsunlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Öyleyse dediler, onu halkın gözü önüne getirin de söylediği söze tanıklıkta bulunsunlar.
Adem Uğur : O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler.
Ahmed Hulusi : Dediler ki: "Onu tutuklayıp halkın gözleri önüne getirin ki, herkes olaya şahit olsun. "
Ahmet Tekin : 'O halde onu halkın gözü önüne çıkarın. Olur ki, onu teşhis ederler.' dediler.
Ahmet Varol : Dediler ki: 'Öyleyse onu insanların gözlerinin önüne getirin. Olur ki onlar da şahit olurlar!'
Ali Bulaç : Dediler ki: "Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar."
Ali Fikri Yavuz : (Nemrud ve kavminin ileri gelenleri şöyle) dediler: “- Öyle ise, onu insanların gözleri önüne getirin, belki (yaptığı işe) şahidlik ederler.”
Bekir Sadak : (60-61) Bazilari: «Ibrahim denen bir gencin onlari diline doladigini duymustuk» deyince, «O halde bunlarin sahidlik edebilmeleri icin onu halkin gozu onune getirin» dediler.
Celal Yıldırım : Bunların şahitlik etmeleri ic!n onu halkın önüne getirin, dediler.
Diyanet İşleri : (Bir kısmı da) “O hâlde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler” dediler.
Diyanet İşleri (eski) : (60-61) Bazıları: 'İbrahim denen bir gencin onları diline doladığını duymuştuk' deyince, 'O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu halkın gözü önüne getirin' dediler.
Diyanet Vakfi : O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler.
Edip Yüksel : 'Onu kamunun huzuruna çıkarın ki tanık olsunlar,' dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «O halde onu insanların gözleri önüne getirin, olur ki (aleyhinde) şahidlik ederler» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : hadi onu halkın gözleri önüne getirin, belki (onlar da aleyhinde) şehadet ederler.» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Haydin dediler: getirin onu nâsın gözleri önüne belki şehadet ederler
Fizilal-il Kuran : O halde onu yakalayıp halkın karşısına getiriniz ki, herkes bu suçunun tanığı olsun dediler.
Gültekin Onan : Dediler ki: "Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar."
Hakkı Yılmaz : Onlar, “O hâlde o'na tanık olmaları için İbrâhîm'i insanların gözleri önüne getirin” dediler.
Hasan Basri Çantay : Dediler: «O halde onu insanların gözleri önüne getirin. Olur ki onlar da (aleyhinde) şâhidlik ederler».
Hayrat Neşriyat : 'Öyle ise onu insanların gözü önüne getirin; belki (onun yaptığına) şâhidlik ederler' dediler.
İbni Kesir : Dediler ki: O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu insanların gözleri önüne getirin.
İskender Evrenosoğlu : “Öyleyse onu, insanların gözü önüne getirin! Böylece onlar şahit olurlar.” dediler.
Muhammed Esed : (Berikiler:) "Onu insanların karşısına çıkarın, (aleyhine) tanıklık etsinler!" dediler.
Ömer Nasuhi Bilmen : «Haydin dediler. O'nu nâsın gözleri önüne getiriniz; umulur ki onlar şehâdette bulunurlar.»
Ömer Öngüt : Dediler ki: “O halde onu hemen insanların gözü önüne getirin, belki şâhitlik ederler. ”
Şaban Piriş : -Şahitlik etmeleri için onu halkın gözü önüne getirin, dediler.
Suat Yıldırım : "Haydin, dediler, getirin onu halkın huzuruna ki çekeceği cezaya onlar da şahit olsunlar."
Süleyman Ateş : "Onu insanların gözü önüne getirin de (nasıl cezâlandırılacağına) tanık olsunlar" dediler.
Tefhim-ul Kuran : Dediler ki: «Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar.»
Ümit Şimşek : 'Öyleyse onu halkın önüne çıkarın da başına geleceklere herkes şahit olsun' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk : Dediler: "Halkın gözleri önüne getirin onu ki, açıkça görebilsinler."
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]