REM – prefixed resumption particle NEG – negative particle الفاء استئنافية حرف نفي
زالت
ز ي ل | ZYL
ZELT
zālet
kesilmedi
ceased
Ze,Elif,Lam,Te, 7,1,30,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb فعل ماض
تلك
|
TLK
tilke
bu
[this]
Te,Lam,Kef, 400,30,20,
DEM – feminine singular demonstrative pronoun اسم اشارة
دعواهم
د ع و | D̃AV
D̃AVEHM
deǎ'vāhum
mırıldanmaları
their cry
Dal,Ayn,Vav,Elif,He,Mim, 4,70,6,1,5,40,
N – nominative masculine noun PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
حتى
|
ḪT
Hattā
kadar
until
Ha,Te,, 8,400,,
P – preposition حرف جر
جعلناهم
ج ع ل | CAL
CALNEHM
ceǎlnāhum
biz onları yapıncaya
We made them
Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,He,Mim, 3,70,30,50,1,5,40,
V – 1st person plural perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 3rd person masculine plural object pronoun فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
حصيدا
ح ص د | ḪṦD̃
ḪṦYD̃E
HaSīden
biçilmiş (ekin gibi)
reaped
Ha,Sad,Ye,Dal,Elif, 8,90,10,4,1,
N – accusative masculine indefinite noun اسم منصوب
خامدين
خ م د | ḢMD̃
ḢEMD̃YN
ḣāmidīne
sönmüş ateş (gibi)
extinct.
Hı,Elif,Mim,Dal,Ye,Nun, 600,1,40,4,10,50,
N – accusative masculine plural active participle اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |فَمَا: | زَالَتْ: kesilmedi | تِلْكَ: bu | دَعْوَاهُمْ: mırıldanmaları | حَتَّىٰ: kadar | جَعَلْنَاهُمْ: biz onları yapıncaya | حَصِيدًا: biçilmiş (ekin gibi) | خَامِدِينَ: sönmüş ateş (gibi) |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فما FME | زالت ZELTkesilmedi | تلك TLKbu | دعواهم D̃AWEHMmırıldanmaları | حتى ḪTkadar | جعلناهم CALNEHMbiz onları yapıncaya | حصيدا ḪṦYD̃Ebiçilmiş (ekin gibi) | خامدين ḢEMD̃YNsönmüş ateş (gibi) |
Kırık Meal (Okunuş) : |femā: | zālet: kesilmedi | tilke: bu | deǎ'vāhum: mırıldanmaları | Hattā: kadar | ceǎlnāhum: biz onları yapıncaya | HaSīden: biçilmiş (ekin gibi) | ḣāmidīne: sönmüş ateş (gibi) |
Kırık Meal (Transcript) : |FME: | ZELT: kesilmedi | TLK: bu | D̃AVEHM: mırıldanmaları | ḪT: kadar | CALNEHM: biz onları yapıncaya | ḪṦYD̃E: biçilmiş (ekin gibi) | ḢEMD̃YN: sönmüş ateş (gibi) |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onları kesilmiş bir ot, ateşi yanıp bitmiş bir kül yığını haline getirinciye dek sözleri, ancak budur işte.
Adem Uğur : Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.
Ahmed Hulusi : Onların bu iddiaları sürüp gitti. . . Tâ ki biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş ateşe döndürene kadar.
Ahmet Tekin : Biz onları biçilmiş bir ekin ve sönen ocaklar haline getirinceye kadar, onların bu itirafları sürüp gider.
Ahmet Varol : Bu haykırmaları biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş kül yığını haline getirinceye kadar kesilmedi.
Ali Bulaç : Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.
Ali Fikri Yavuz : Biz, onları, sönmüş kül yığını olarak biçilmiş bir ekin haline getirinceye kadar, hep sözleri bu feryad olmuştur.
Bekir Sadak : Biz onlari bicilmis ot ve bir yigin kul haline getirinceye kadar haykirmalari devam etti.
Celal Yıldırım : Onların biçilmiş ot, sönüp bir yığın kül haline gelinceye kadar hayıflanıp söylenmeleri böyle oldu.
Diyanet İşleri : Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ateş gibi yapıncaya kadar bu feryatları devam etti.
Diyanet İşleri (eski) : Biz onları biçilmiş ot ve bir yığın kül haline getirinceye kadar haykırmaları devam etti.
Diyanet Vakfi : Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.
Edip Yüksel : Onları biçip tüketinceye kadar bu yalvarışlarını tekrarlayıp duracaklar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz, onları biçilmiş bir ekin ve bir yığın kül haline getirinceye kadar hep sözleri bu feryad olmuştur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Artık olanca feryatları bu oldu kaldı. Neticede onları öyle yaptık ki, biçildiler, söndüler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Artık bütün davaları bu oldu kaldı, nihayet onları öyle yapdık ki biçildiler, söndüler
Fizilal-il Kuran : Onlar böyle vahlanıp dururken biz kendilerini biçilmiş ekinler gibi cansız yere seriverdik.
Gültekin Onan : Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.
Hakkı Yılmaz : İşte onların bu çağrıları, onları biçilmiş bir ekin ve sönmüş ocak/kül hâline getirinceye kadar son bulmadı.
Hasan Basri Çantay : Nihayet biz onları biçilmiş bir ot, ocakları sönmüş (bir kül yığını) haaline getirinceye kadar dâima feryadları bu (söz) olmuşdur.
Hayrat Neşriyat : Artık biz onları, biçilmiş (ekin) ve sönmüş (ateşe dönen) kimseler hâline getirinceye kadar, duâları bu (feryâd) olmakta devâm etti.
İbni Kesir : Bu haykırmaları devam edip dururken Biz; onları, biçilmiş bir ot, sönmüş bir ocak haline getirdik.
İskender Evrenosoğlu : Böylece onların bu davaları (şikâyetleri); Biz onları, biçilmiş ekin (gibi) sönmüş hale getirinceye (ölünceye) kadar bitmedi.
Muhammed Esed : Ve bu yakınmaları, Biz kendilerini biçilmiş bir tarlaya (ya da) bir kül yığınına çevirinceye kadar sürüp giderdi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık onların bütün çağırmaları, bundan başka olmadı. Tâ ki onları biçilmiş, sönmüş kimseler kıldık.
Ömer Öngüt : Biz onları kuruyup biçilmiş ekin haline, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu haykırmaları sürüp gitti.
Şaban Piriş : Bu haykırışları devam edip dururken, biz onları biçilmiş ekine, sönmüş ocağa çevirdik.
Suat Yıldırım : Bu feryatları sürüp gitti. Nihayet onları öyle yaptık ki biçildiler, sönüp kül oldular...
Süleyman Ateş : Bu mırıldanmaları sürüp giderken biz onları, biçilmiş (ekin gibi) yaptık, sönüp gittiler.
Tefhim-ul Kuran : Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.
Ümit Şimşek : Biz onları kökten biçip ocaklarını söndürünceye kadar böylece feryat edip durdular.
Yaşar Nuri Öztürk : Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]