» 21 / Enbiyâ  78:

Kuran Sırası: 21
İniş Sırası: 73
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112

 » 21 / Enbiyâ  Suresi: 78
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَدَاوُودَ (VD̃EVVD̃) = ve dāvūde : ve Davud'u
2. وَسُلَيْمَانَ (VSLYMEN) = ve suleymāne : ve Süleyman'ı
3. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ : hani
4. يَحْكُمَانِ (YḪKMEN) = yeHkumāni : onlar hükmediyorlardı
5. فِي (FY) = fī : hakkında
6. الْحَرْثِ (ELḪRS̃) = l-Harṧi : bir ekin
7. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ : zaman
8. نَفَشَتْ (NFŞT) = nefeşet : yayıldığı
9. فِيهِ (FYH) = fīhi : orada
10. غَنَمُ (ĞNM) = ğanemu : davarının
11. الْقَوْمِ (ELGVM) = l-ḳavmi : toplumun
12. وَكُنَّا (VKNE) = ve kunnā : biz de idik
13. لِحُكْمِهِمْ (LḪKMHM) = liHukmihim : onların hükümlerine
14. شَاهِدِينَ (ŞEHD̃YN) = şāhidīne : şahid
ve Davud'u | ve Süleyman'ı | hani | onlar hükmediyorlardı | hakkında | bir ekin | zaman | yayıldığı | orada | davarının | toplumun | biz de idik | onların hükümlerine | şahid |

[] [] [] [ḪKM] [] [ḪRS̃] [] [NFŞ] [] [ĞNM] [GVM] [KVN] [ḪKM] [ŞHD̃]
VD̃EVVD̃ VSLYMEN ÎZ̃ YḪKMEN FY ELḪRS̃ ÎZ̃ NFŞT FYH ĞNM ELGVM VKNE LḪKMHM ŞEHD̃YN

ve dāvūde ve suleymāne yeHkumāni l-Harṧi nefeşet fīhi ğanemu l-ḳavmi ve kunnā liHukmihim şāhidīne
وداوود وسليمان إذ يحكمان في الحرث إذ نفشت فيه غنم القوم وكنا لحكمهم شاهدين

 » 21 / Enbiyâ  Suresi: 78
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وداوود | VD̃EVVD̃ ve dāvūde ve Davud'u And Dawud
وسليمان | VSLYMEN ve suleymāne ve Süleyman'ı and Sulaiman,
إذ | ÎZ̃ hani when
يحكمان ح ك م | ḪKM YḪKMEN yeHkumāni onlar hükmediyorlardı they judged
في | FY hakkında concerning
الحرث ح ر ث | ḪRS̃ ELḪRS̃ l-Harṧi bir ekin the field,
إذ | ÎZ̃ zaman when
نفشت ن ف ش | NFŞ NFŞT nefeşet yayıldığı pastured
فيه | FYH fīhi orada in it
غنم غ ن م | ĞNM ĞNM ğanemu davarının sheep
القوم ق و م | GVM ELGVM l-ḳavmi toplumun (of) a people,
وكنا ك و ن | KVN VKNE ve kunnā biz de idik and We were
لحكمهم ح ك م | ḪKM LḪKMHM liHukmihim onların hükümlerine to their judgment
شاهدين ش ه د | ŞHD̃ ŞEHD̃YN şāhidīne şahid witness.

21:78 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve Davud'u | ve Süleyman'ı | hani | onlar hükmediyorlardı | hakkında | bir ekin | zaman | yayıldığı | orada | davarının | toplumun | biz de idik | onların hükümlerine | şahid |

[] [] [] [ḪKM] [] [ḪRS̃] [] [NFŞ] [] [ĞNM] [GVM] [KVN] [ḪKM] [ŞHD̃]
VD̃EVVD̃ VSLYMEN ÎZ̃ YḪKMEN FY ELḪRS̃ ÎZ̃ NFŞT FYH ĞNM ELGVM VKNE LḪKMHM ŞEHD̃YN

ve dāvūde ve suleymāne yeHkumāni l-Harṧi nefeşet fīhi ğanemu l-ḳavmi ve kunnā liHukmihim şāhidīne
وداوود وسليمان إذ يحكمان في الحرث إذ نفشت فيه غنم القوم وكنا لحكمهم شاهدين

[] [] [] [ح ك م] [] [ح ر ث] [] [ن ف ش] [] [غ ن م] [ق و م] [ك و ن] [ح ك م] [ش ه د]

 » 21 / Enbiyâ  Suresi: 78
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وداوود | VD̃EVVD̃ ve dāvūde ve Davud'u And Dawud
Vav,Dal,Elif,Vav,Vav,Dal,
6,4,1,6,6,4,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PN – genitive proper noun → David"
الواو عاطفة
اسم علم مجرور بالفتحة بدلاً من الكسرة لأنه ممنوع من الصرف
وسليمان | VSLYMEN ve suleymāne ve Süleyman'ı and Sulaiman,
Vav,Sin,Lam,Ye,Mim,Elif,Nun,
6,60,30,10,40,1,50,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PN – genitive proper noun → Solomon"
الواو عاطفة
اسم علم مجرور بالفتحة بدلاً من الكسرة لأنه ممنوع من الصرف
إذ | ÎZ̃ hani when
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
يحكمان ح ك م | ḪKM YḪKMEN yeHkumāni onlar hükmediyorlardı they judged
Ye,Ha,Kef,Mim,Elif,Nun,
10,8,20,40,1,50,
V – 3rd person masculine dual imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY hakkında concerning
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الحرث ح ر ث | ḪRS̃ ELḪRS̃ l-Harṧi bir ekin the field,
Elif,Lam,Ha,Re,Se,
1,30,8,200,500,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
إذ | ÎZ̃ zaman when
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
نفشت ن ف ش | NFŞ NFŞT nefeşet yayıldığı pastured
Nun,Fe,Şın,Te,
50,80,300,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
فيه | FYH fīhi orada in it
Fe,Ye,He,
80,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
غنم غ ن م | ĞNM ĞNM ğanemu davarının sheep
Ğayn,Nun,Mim,
1000,50,40,
"N – nominative masculine noun → Sheep"
اسم مرفوع
القوم ق و م | GVM ELGVM l-ḳavmi toplumun (of) a people,
Elif,Lam,Gaf,Vav,Mim,
1,30,100,6,40,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
وكنا ك و ن | KVN VKNE ve kunnā biz de idik and We were
Vav,Kef,Nun,Elif,
6,20,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
لحكمهم ح ك م | ḪKM LḪKMHM liHukmihim onların hükümlerine to their judgment
Lam,Ha,Kef,Mim,He,Mim,
30,8,20,40,5,40,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
شاهدين ش ه د | ŞHD̃ ŞEHD̃YN şāhidīne şahid witness.
Şın,Elif,He,Dal,Ye,Nun,
300,1,5,4,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَدَاوُودَ: ve Davud'u | وَسُلَيْمَانَ: ve Süleyman'ı | إِذْ: hani | يَحْكُمَانِ: onlar hükmediyorlardı | فِي: hakkında | الْحَرْثِ: bir ekin | إِذْ: zaman | نَفَشَتْ: yayıldığı | فِيهِ: orada | غَنَمُ: davarının | الْقَوْمِ: toplumun | وَكُنَّا: biz de idik | لِحُكْمِهِمْ: onların hükümlerine | شَاهِدِينَ: şahid |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وداوود WD̃EWWD̃ ve Davud'u | وسليمان WSLYMEN ve Süleyman'ı | إذ ÎZ̃ hani | يحكمان YḪKMEN onlar hükmediyorlardı | في FY hakkında | الحرث ELḪRS̃ bir ekin | إذ ÎZ̃ zaman | نفشت NFŞT yayıldığı | فيه FYH orada | غنم ĞNM davarının | القوم ELGWM toplumun | وكنا WKNE biz de idik | لحكمهم LḪKMHM onların hükümlerine | شاهدين ŞEHD̃YN şahid |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve dāvūde: ve Davud'u | ve suleymāne: ve Süleyman'ı | : hani | yeHkumāni: onlar hükmediyorlardı | : hakkında | l-Harṧi: bir ekin | : zaman | nefeşet: yayıldığı | fīhi: orada | ğanemu: davarının | l-ḳavmi: toplumun | ve kunnā: biz de idik | liHukmihim: onların hükümlerine | şāhidīne: şahid |
Kırık Meal (Transcript) : |VD̃EVVD̃: ve Davud'u | VSLYMEN: ve Süleyman'ı | ÎZ̃: hani | YḪKMEN: onlar hükmediyorlardı | FY: hakkında | ELḪRS̃: bir ekin | ÎZ̃: zaman | NFŞT: yayıldığı | FYH: orada | ĞNM: davarının | ELGVM: toplumun | VKNE: biz de idik | LḪKMHM: onların hükümlerine | ŞEHD̃YN: şahid |
Abdulbaki Gölpınarlı : Dâvûd'la Süleyman da, hani bir topluluğun koyunları, geceleyin birisinin tarlasına yayılmış, harâp etmişti de bu hususta hüküm vermişlerdi ve biz de hükümlerine tanık olmuştuk.
Adem Uğur : Davud ve Süleyman'ı da (an). Bir zaman, bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı: bir gurup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik.
Ahmed Hulusi : Davud ile Süleyman'ı da (an). . . Hani o ikisi, o ekin hakkında hüküm veriyorlardı. . . Hani bir topluluğun koyunları (geceleyin) ekinin içinde (onları yemek için) yayılmıştı. . . Biz onların hükümlerinin şahitleriydik.
Ahmet Tekin : Dâvûd ve Süleyman’ı da hatırlayarak insanlara anlat. Hani onlar ziyan verilmiş ekili bir tarla konusunda muhakemeler yaparak hükümler veriyorlardı. Bir kavmin davar sürüsü birilerinin ekinine girip yayılmıştı. Biz de onların, bu tür görevler yapan hakimlerin hükümlerini, idarecilerin tasarruflarını denetlemeye, tesbite devam ediyoruz.
Ahmet Varol : Davud ve Süleyman da; hani halkın koyunlarının içine yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Biz onların hükümlerine şahittik.
Ali Bulaç : Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahid idik.
Ali Fikri Yavuz : Davud’u ve Süleyman’ı da hatırla. Hani onlar, ekin hakkında hüküm veriyorlardı. O vakit geceleyin, bir kavmin davarı ekin tarlasına yayılmıştı (zarar vermişti). Biz de onların verdiği hükme şahitler idik. (Rivayet edildiğine göre, bir adamın koyunları, gece vakti bir çiftçinin ekin tarlasına girmişler ve ekinleri ile bağlarını helâk etmişler. Nihayet, çiftçi zarar talebi ile Hz. Davud’un huzurunda koyun sahibi aleyhine dâva açmış. Zararın kıymeti, koyunların kıymetine denk geldiğinden, Davud A.S. koyunların ekin sahibine verilmesini emretti. Onbir yaşında olan oğlu Süleyman A.S. ise, ekin tarlasını, eski haline gelinceye kadar koyun sahibine vermeyi ve bu müddet içerisinde koyunların sütü ile yünlerinden istifade etmek üzere, koyunları da ekin sahibine vermeyi uygun buldu.)
Bekir Sadak : Davud ve Suleyman da milletin koyunlarinin yayildigi bir ekin hakkinda hukum veriyorlarken, Biz onlarin hukmune sahiddik.
Celal Yıldırım : Dâvud ve Süleyman'ı da an, hani bir vakit bir kavmin koyunlarının yayıldığı ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı ve biz de onların hükmüne şâhidler idik.
Diyanet İşleri : Dâvûd ile Süleyman’ı da hatırla. Hani bir ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı. Çünkü halkın koyunları o ekine girmişti. Biz de hükümlerine şahit olmuştuk.
Diyanet İşleri (eski) : Davud ve Süleyman da milletin koyunlarının yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlarken, Biz onların hükmüne şahiddik.
Diyanet Vakfi : Davud ve Süleyman'ı da (an). Bir zaman, bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı: bir gurup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik.
Edip Yüksel : Davut ve Süleyman da... Bir defasında, halkın koyunlarının yayıldığı birilerinin ekini hakkında hüküm veriyorlardı. Biz onların kararına tanık olduk.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Davud ve Süleyman'ı da (hatırla). Hani onlar ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Hani milletin koyunları (geceleyin) içinde yayılmıştı, biz onların hükmüne şahittik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Davud ile Süleyman'ı da. Hani ikisi de ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Hani bir kavmin davarları ekin içinde geceleyin yayılmıştı; Biz de hükümlerine şahittik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Davud ile Süleymanı da, o vakit ki ikisi de hars hakkında huküm veriyorlardı, o vakıt ki ekinde geceleyin kavmin davarı yayılmıştı, biz de hukümlerine şâhid idik
Fizilal-il Kuran : Davud ve Süleyman'a gelince, hani onlar geceleyin yabancı bir koyun sürüsünün içine dalarak ekinini mahvettiği bir tarlanın davasını hükme bağladıklarında verdikleri hükmün tanığı olmuştuk.
Gültekin Onan : Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahid idik.
Hakkı Yılmaz : "Dâvûd ve Süleymân'ı da; hani onlar, toplumun koyunlarının, içinde geceleyin yayıldığı ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Biz de, toplumun yasalarının ne olduğunu biliyorduk. "
Hasan Basri Çantay : Dâvudu ve Süleymanı da (hatırla). Hani onlar ekin (yahud bağ mes'elesi) hakkında hüküm veriyorlardı. Hani kavmin davarı (geceleyin çobansız olarak ekinin, yahud bağın) içinde yayılmış (zarar yapmış) di. Onların (verdikleri) hükmün biz şâhidleri idik.
Hayrat Neşriyat : (Ey Resûlüm!) Dâvûd’u ve Süleymân’ı da (yâd et)! Bir vakit ekin hakkında hükümveriyorlardı; hani o kavmin koyunları onun (o ekinin) içine (geceleyin) yayılmışlardı. (Biz de) onların hükmüne şâhidler idik.
İbni Kesir : Davud ve Süleyman'a da. Hani kavmin koyunlarının yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlarken; Biz, onların hükmüne şahidlerdik.
İskender Evrenosoğlu : Dâvud (a.s) ve Süleyman (a.s), bir kavmin koyunlarının gece (çobansız olarak) içinde yayılıp otladığı ekinler hakkında hüküm veriyorlardı. Ve Biz, onların hükmüne şahittik.
Muhammed Esed : Ve Davud ile Süleyman(ı da an): Hani bu ikisi, bir topluluğa ait koyun sürüsünün geceleyin girip otladığı bir ekin hakkında hüküm vereceklerdi ve Biz de o'nların bu hükümlerine tanık idik;
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Dâvud ile Süleyman'ı da zikret ki, onlar ekin hakkında hüküm veriyorlardı. O vakit ki, onun içinde kavmin koyunları yayılmıştı. Ve Biz de onların hükümlerine şahitler olduk.
Ömer Öngüt : Davut ve Süleyman'ı da an! Bir zaman kavmin koyunlarının yayıldığı bir ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı. Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik.
Şaban Piriş : Davud ve Süleyman’ı da hatırla.. Hani onlar, bir grup insanın koyun sürüsünün içine girip yayıldığı ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Biz, onların verdiği hükme de şahittik.
Suat Yıldırım : Davud ile Süleyman’ı da... Hani bir defasında onlar bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı. Şöyle ki: Geceleyin bir grup insanın koyun sürüsü ekin tarlasına yayılmış, zarar vermişti. Biz de onların bu hükümlerine tanık oluyorduk.
Süleyman Ateş : Dâvûd ile Süleymân'ı da (an); hani onlar, toplumun davarının yayıldığı bir ekin hakkında hükmediyorlardı, biz de onların hükümlerine tanık idik.
Tefhim-ul Kuran : Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahidler idik.
Ümit Şimşek : Davud ile Süleyman'a gelince, onlar da, birgün, birilerinin koyunlarından zarar görmüş bir tarla hakkında hüküm veriyorlardı. Biz de onların hükmüne şahit idik.
Yaşar Nuri Öztürk : Ve Dâvud ile Süleyman... Hani, halkın davarının yayıldığı ekinler hakkında hüküm veriyorlardı da biz hükümlerine tanıklar olmuştuk.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}