İbni Kesir Meali |
|
İnsanların hesab zamanı yaklaştı. Fakat onlar hala gaflet içinde yüz çeviriyorlar.(21:1) | |
Rabblarından kendilerine yeni bir uyarı gelmeye dursun; onlar, bunu mutlaka eğlenerek dinlemişlerdir.(21:2) | |
Kalbleri gaflet içerisinde. Zulmedenler gizlice fısıldaştılar: Bu sizin gibi bir insandan başka bir şey midir? Siz, göre göre büyüye mi aldanacaksınız?(21:3) | |
Dedi ki: Benim Rabbım; gökte ve yerde söyleneni bilir. O; Semi'dir. Alim'dir(21:4) | |
Onlar: Hayır, bunlar saçma sapan rüyalardır. Hayır onu uydurmuştur, hayır o, şairdir. Haydi önceki peygamberler gibi o da bize bir mucize getirsin dediler.(21:5) | |
Onlardan önce helak etmiş olduğumuz kasaba halkı iman etmemişti. Şimdi bunlar mı iman edecekler?(21:6) | |
Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız; zikir ehline sorun.(21:7) | |
Biz onları; yemek yemez bir ceset kılmadık ve onlar, ebedi de değillerdi(21:8) | |
Nihayet onlara verdiğimiz sözün doğruluğunu gösterdik. Kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık, aşırı gidenleri de yok ettik.(21:9) | |
Andolsun ki; size, içinde zikrinizin bulunduğu bir Kitab indirdik. Hala akletmiyor musunuz?(21:10) | |
Biz, zulmeden nice kasabayı kırıp geçirdik. Ve onlardan sonra başka bir kavmi var ettik.(21:11) | |
Bizim baskınımızı hissettikleri zaman; onlar, oradan kaçmaya yelteniyordu(21:12) | |
Koşup kaçmayın, size nimet verilen yere, yurtlarınıza dönün. Elbette sorguya çekileceksiniz.(21:13) | |
Dediler ki: Vay başımıza gelenlere; doğrusu biz, zalimler idik.(21:14) | |
Bu haykırmaları devam edip dururken Biz; onları, biçilmiş bir ot, sönmüş bir ocak haline getirdik.(21:15) | |
Biz; göğü, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.(21:16) | |
Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, elbette onu kendi katımızdan edinirdik. Fakat asla edinmedik.(21:17) | |
Hayır Biz; gerçeği batılın tepesine indiririz de onun beynini parçalar. Bir de bakarsın ki; o, yok olup gitmiştir. Allah'a yakıştırdıklarınızdan dolayı yazıklar olsun size.(21:18) | |
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Katında olanlar O'na kulluk etmekten büyüklenmezler ve usanmazlar.(21:19) | |
Gece gündüz hiç durmaksızın O'nu tesbih ederler.(21:20) | |
Yoksa onlar; yerden bir takım tanrılar edindiler de onlar mı ölüleri diriltecekler?(21:21) | |
Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka tanrılar olsaydı; bunların ikisi de muhakkak bozulup gitmişti. Arş'ın Rabbı olan Allah; onların nitelendirdiklerinden münezzehtir.(21:22) | |
O; yaptığından sorumlu değildir, fakat onlar sorumludurlar.(21:23) | |
Yoksa O'ndan başka tanrılar mı edindiler? De ki: Kesin delilinizi getirin işte benimle birlikte olanların zikri ve benden öncekilerin zikri. Hayır onların çoğu hakkı bilmezler de onun için yüz çevirirler.(21:24) | |
Senden önce gönderdiğimiz her peygambere mutlaka: Ben'den başka tanrı yoktur. Bana kulluk edin, diye vahyetmişizdir.(21:25) | |
Dediler ki: Rahman çocuk edindi. O'nun şanı yücedir. Hayır, onlar ikram edilmiş kullardır.(21:26) | |
Onlar, sözle asla O'nun önüne geçemezler. Ancak O'nun emriyle hareket ederler.(21:27) | |
O, onların önlerindekilerini de bilir, arkalarındakini de bilir. Onlar, Allah'ın hoşnud olduğu kimseden başkasına şefaat edemezler ve O'nun korkusundan titrerler.(21:28) | |
Bunlardan kim: Tanrı O değil de benim derse; onu derhal cehennemle cezalandırırız. Biz, zalimlerin cezasını böyle veririz.(21:29) | |
O küfredenler görmezler mi ki; gökler ve yer bitişikken Biz ayırdık onları. Ve her şeyi sudan canlı kıldık. Hala inanmıyorlar mı?(21:30) | |
Onlar sarsılmasın diye yeryüzünde sabit dağlar yerleştirdik. Doğru yoldan gitsinler diye orada geniş yollar açtık.(21:31) | |
Gökyüzünü de korunmuş bir tavan kıldık. Fakat onlar, bundaki ayetlerden yüz çeviriyorlar.(21:32) | |
Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O'dur. Her biri bir yörüngede yüzer.(21:33) | |
Senden önce hiç bir insanı ebedi kılmadık. Sen ölürsen; onlar baki mi kalırlar?(21:34) | |
Her nefis ölümü tadıcıdır. Bir imtihan olarak sizi iyilik ve kötülükle deneriz. Sonunda, Bize döndürüleceksiniz.(21:35) | |
Küfredenler seni gördükleri zaman, alaya almaktan başka bir şey yapmazlar. Ve: Tanrılarınızı diline dolayan bu mudur? derler. İşte Rahman'ın kitabını inkar edenler onlardır.(21:36) | |
İnsan aceleden yaratılmıştır. Size ayetlerimi göstereceğim. Ama o kadar çabuk istemeyin.(21:37) | |
Doğru sözlüler iseniz bu vaad ne zaman? derler.(21:38) | |
O küfredenler; yüzlerinden ve sırtlarından ateşi engellemeyecekleri ve yardım göremeyecekleri zamanı keşki bilseler.(21:39) | |
Doğrusu o aniden gelecek ve onları şaşırtacaktır. Artık onu geri çevirmeye güçleri yetmeyecektir. Ve onlara mühlet de verilmeyecektir.(21:40) | |
Andolsun ki; senden önce de bir çok peygamberle alay edilmişti. Ama alaya alanları, eğlendikleri şey mahvetmişti.(21:41) | |
De ki: Geceleyin ve gündüzün sizi Rahman'dan kim koruyabilir? Ne var ki onlar, Rabblarının zikrinden yüz çevirmektedirler.(21:42) | |
Yoksa kendilerini Bize karşı savunacak tanrıları mı var? Oysa bunlar kendilerine bile yardım edemezler. Bizden yakınlık da görmezler.(21:43) | |
Evet Biz; onlara da, atalarına da geçimlikleri verdik. Öyle ki ömürleri kendilerine uzun geldi. Fakat şimdi görmüyorlar mı ki; Biz; o yeryüzüne gelip çevresinden eksiltip durmaktayız. Onlar mıdır galip gelenler şu halde?(21:44) | |
De ki: Ben ancak sizi vahiy ile uyarıyorum. Sağırlar uyarıldıkları zaman çağrıyı işitmezler.(21:45) | |
Andolsun ki Rabbının azabından onlara bir esinti dokunsa; eyvahlar bize, doğrusu biz gerçekten zalimlermişiz, diyeceklerdir.(21:46) | |
Biz; kıyamet günü adalet terazilerini kurarız. Hiç kimse hiç bir şeyle haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar bile olsa yapılanı ortaya koyarız. Hesab görenler olarak da Biz, yeteriz.(21:47) | |
Andolsun ki; Biz Musa ile Harun'a Furkan ışık, takva sahibleri için de bir zikir verdik.(21:48) | |
Onlar ki görmedikleri halde, Rabblarından korkarlar ve kıyamet saatından titrerler.(21:49) | |
İşte bu da Bizim indirdiğimiz mübarek bir zikirdir. Yoksa siz onu inkar mı ediyorsunuz?(21:50) | |
Andolsun ki; Biz, daha önce İbrahim'e de rüşdünü vermiştik. Ve Biz onu bilenlerdik.(21:51) | |
Hani o, babasına ve kavmine demişti ki: Şu tapınıp durduğunuz heykeller de nedir?(21:52) | |
Onlar da: Babalarımızı bunlara tapar bulduk, demişlerdi.(21:53) | |
O: Andolsun ki sizler de, babalarınız da apaçık bir sapıklık içerisindesiniz, demişti.(21:54) | |
Onlar: Sen, bize gerçeği mi getirdin, yoksa bizimle eğleniyor musun? dediler(21:55) | |
O da dedi ki: Hayır, Rabbınız göklerin ve yerin Rabbıdır ki onları, O yaratmıştır. Ve ben bunlara şahidlik edenlerdenim.(21:56) | |
Allah'a yemin ederim ki; siz, arkanızı dönüp gittikten sonra putlarınıza bir tuzak kuracağım.(21:57) | |
Derken hepsini paramparça edip içlerinden büyüğünü, ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.(21:58) | |
Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Doğrusu o zalimlerden biridir, dediler.(21:59) | |
Dediler ki: Kendisine İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını duymuştuk.(21:60) | |
Dediler ki: O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu insanların gözleri önüne getirin.(21:61) | |
Ey İbrahim; tanrılarımıza bu işi sen mi yaptın? dediler.(21:62) | |
Dedi ki: Belki onu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorsa onlara sorun.(21:63) | |
Bunun üzerine kendilerine dönüp dediler ki: Hiç şüphesiz zalimler sizsiniz siz.(21:64) | |
Sonra eski kafalarına döndürüldüler: Bunların konuşamayacağını, andolsun ki; sen de bilirsin, dediler.(21:65) | |
Dedi ki: O halde Allah'ı bırakıp da size hiç bir fayda veya zarar veremeyecek şeylere ne diye taparsınız?(21:66) | |
Yuh olsun size ve Allah'tan başka taptıklarınıza. Daha akıllanmayacak mısınız?(21:67) | |
Onlar: Bir şey yapacaksanız şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin, dedi(21:68) | |
Biz de: Ey ateş; İbrahim'e serin ve selamet ol, dedik.(21:69) | |
Ona düzen kurmak istediler. Ama Biz, onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık.(21:70) | |
Onu da, Lut'u da alemler için mübarek kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık(21:71) | |
Ona İshak'ı, üstelik bir de Yakub'u ihsan ettik. Ve her birini salih kimseler kıldık.(21:72) | |
Onları emrimizle insanlara doğru yolu gösteren imamlar kıldık. Ve onlara hayırlar yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Ve onlar, Bize kulluk eden kimselerdi.(21:73) | |
Lut'a da. Ona hüküm ve ilim verdik, onu çirkin işler yapan o memleketten kurtardık. Doğrusu onlar, yoldan çıkmış kötü bir kavim idiler.(21:74) | |
Ve onu rahmetimize kattık. Doğrusu o, salih kimselerdendi.(21:75) | |
Nuh'u da. Hani daha önceleri Bize niyaz etmişti. Onun duasını kabul edip kendisini ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtardık.(21:76) | |
Ayetlerimizi yalanlayan kavme karşı ona yardım ettik. Doğrusu onlar; kötü bir kavim idiler. Biz de hepsini birden suda boğduk.(21:77) | |
Davud ve Süleyman'a da. Hani kavmin koyunlarının yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlarken; Biz, onların hükmüne şahidlerdik.(21:78) | |
Biz bu hükmü hemen Süleyman'a belletmiştik. Her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye dağları ve kuşları buyruk altına aldık. Bunları yapanlar Bizdik.(21:79) | |
Biz, ona; sizi savaşta korumak için zırh yapma sanatını öğrettik. Artık şükreder misiniz?(21:80) | |
Süleyman'a da şiddetli esen rüzgarı müsahhar kıldık. Rüzgar, onun emri ile mübarek kıldığımız yere doğru eserdi. Ve Biz, her şeyi bilenleriz.(21:81) | |
Denize dalacak ve bundan başka işler görecek şeytanları da onun emrine verdik. Onları gözetenler de Bizdik.(21:82) | |
Eyyub'a da. Hani Rabbına niyaz etmiş: Bu dert beni sarıverdi. Sen, merhametlilerin merhametlisisin, demişti.(21:83) | |
Biz de onun duasını kabul etmiş ve uğradığı sıkıntıyı kaldırmıştık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatıra olmak üzere, ona hem ailesini, hem de bir katını vermiştik.(21:84) | |
İsmail'e, İdris'e ve Zülkifl'e de. Onların her biri sabredenlerdendi.(21:85) | |
Ve onları rahmetimize kattık. Doğrusu onlar; salih kimselerdendi.(21:86) | |
Zünnun'a da. Hani o, öfkelenerek giderken kendisine güç yetiremeyeceğimizi sanmıştı. Ama sonunda karanlıklar içinde: Sen'den başka hiç bir ilah yoktur. Tenzih ederim seni, doğrusu ben, haksızlık edenlerden oldum, diye niyaz etmişti.(21:87) | |
Biz de onun duasını kabul edip üzüntüden kurtarmıştık. İşte inananları böyle kurtarırız.(21:88) | |
Zekeriyya'ya da. Hani o, Rabbına niyaz etmiş ve Rabbım; beni tek başıma bırakma. Sen, varislerin en hayırlısısın, demişti.(21:89) | |
Biz de ona icabet ederek Yahya'yı ihsan etmiş, eşini doğum yapabilecek bir hale getirmiştik. Doğrusu onlar; hayırlı şeylerde yarışıyorlar, korkarak ve umarak bize yalvarıyorlardı. Bize karşı derin saygı duyuyorlardı(21:90) | |
Mahrem yerini koruyana da ruhumuzdan üflemiş; onu da, oğlunu da alemler için bir ayet kılmıştık.(21:91) | |
Gerçekten şu sizin ümmetiniz, bir tek ümmettir. Ve Ben de Rabbınızım, artık yalnız Bana ibadet edin.(21:92) | |
Onlar aralarında kendi işlerinde bölük bölük oldular. Ama hepsi Bize döneceklerdir.(21:93) | |
Artık inanmış olarak salih amel işleyenlerin ameli inkar edilmez. Ve Biz onu yazanlarız.(21:94) | |
Helak ettiğimiz kasaba halkına da haramdır. Onlar geri dönmezler.(21:95) | |
Ye'cuc ve Me'cuc açılıp da her tepeden ve dereden akın ettikleri vakit.(21:96) | |
Ve gerçek vaad yaklaştığı zaman; o küfredenlerin gözleri belerip kalır: Vah bize, bundan önce gaflet içindeydik, biz gerçekten zalimler idik.(21:97) | |
Siz ve Allah'tan başka taptıklarınız, şüphesiz ki cehennem odunusunuz. Oraya gireceksiniz.(21:98) | |
Şayet bunlar tanrı olsaydı; oraya girmezlerdi. Ve hepsi orada temelli kalacaklardır.(21:99) | |
Orada inim inim inleyecekler ve bir şey de işitmeyeceklerdir.(21:100) | |
Şüphesiz ki daha önce, kendilerine Bizden güzellik vaadi geçmiş olanlar; bunlar, oradan uzaklaştırılmışlardır.(21:101) | |
Onun uğultusunu duymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar.(21:102) | |
O en büyük korku bile onları tasalandırmaz. Melekler onları: Size söz verilen gün, işte bu gündür, diye karşılarlar.(21:103) | |
Göğü kitab dürer gibi düreceğimiz gün; yaratmaya ilk başladığımız gibi katımızdan verilmiş bir vaad olarak onu yeniden var edeceğiz. Doğrusu Biz, yapanlar olduk.(21:104) | |
Andolsun ki; Zikir'den sonra Zebur'da da yazdık ki: Yeryüzüne ancak salih kullarım varis olur.(21:105) | |
Doğrusu bunda ibadet edenler için, tebliğ vardır.(21:106) | |
Biz, seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.(21:107) | |
De ki: Gerçekten bana, sizin tanrınızın yalnızca bir tek tanrı olduğu vahyolunuyor. Artık Müslüman olacak mısınız?(21:108) | |
Şayet yüz çevirirlerse; de ki: Ben, size eşitlik üzere bildirdim. Artık tehdid edildiğiniz şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem.(21:109) | |
Doğrusu O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediklerinizi de bilir.(21:110) | |
Bilmem. Belki bu, sizin için bir deneme ve bir süreye kadar yararlanmadır.(21:111) | |
Dedi ki: Rabbım; hak ile hükmet. Rahman olan Rabbımız; sizin nitelendirmelerinize karşı yardımına sığınılacak odur.(21:112) | |