» 6 / En’âm  152:

Kuran Sırası: 6
İniş Sırası: 55
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165

 » 6 / En’âm  Suresi: 152
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَا (VLE) = ve lā :
2. تَقْرَبُوا (TGRBVE) = teḳrabū : yaklaşmayın
3. مَالَ (MEL) = māle : malına
4. الْيَتِيمِ (ELYTYM) = l-yetīmi : yetimin
5. إِلَّا (ÎLE) = illā : müstesna
6. بِالَّتِي (BELTY) = billetī : (olması)
7. هِيَ (HY) = hiye : onun
8. أَحْسَنُ (ÊḪSN) = eHsenu : en güzel biçimde
9. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : kadar
10. يَبْلُغَ (YBLĞ) = yebluğa : erişinceye
11. أَشُدَّهُ (ÊŞD̃H) = eşuddehu : erginlik çağına
12. وَأَوْفُوا (VÊVFVE) = ve evfū : ve tam yapın
13. الْكَيْلَ (ELKYL) = l-keyle : ölçü
14. وَالْمِيزَانَ (VELMYZEN) = velmīzāne : ve tartıyı
15. بِالْقِسْطِ (BELGSŦ) = bil-ḳisTi : adaletle
16. لَا (LE) = lā :
17. نُكَلِّفُ (NKLF) = nukellifu : biz teklif etmeyiz
18. نَفْسًا (NFSE) = nefsen : kişiye
19. إِلَّا (ÎLE) = illā : dışındakini
20. وُسْعَهَا (VSAHE) = vus'ǎhā : gücünün yettiğinden
21. وَإِذَا (VÎZ̃E) = ve iƶā : ve zaman
22. قُلْتُمْ (GLTM) = ḳultum : söylediğiniz
23. فَاعْدِلُوا (FEAD̃LVE) = feǎ'dilū : adalet yapın
24. وَلَوْ (VLV) = velev : eğer
25. كَانَ (KEN) = kāne : olsa da
26. ذَا (Z̃E) = ƶā :
27. قُرْبَىٰ (GRB) = ḳurbā : akrabanız
28. وَبِعَهْدِ (VBAHD̃) = ve biǎhdi : ve tutun
29. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'a
30. أَوْفُوا (ÊVFVE) = evfū : verdiğiniz sözü
31. ذَٰلِكُمْ (Z̃LKM) = ƶālikum : işte
32. وَصَّاكُمْ (VṦEKM) = veSSākum : size tavsiye etti.
33. بِهِ (BH) = bihi : bunları
34. لَعَلَّكُمْ (LALKM) = leǎllekum : umulur ki
35. تَذَكَّرُونَ (TZ̃KRVN) = teƶekkerūne : öğüt alırsınız
| yaklaşmayın | malına | yetimin | müstesna | (olması) | onun | en güzel biçimde | kadar | erişinceye | erginlik çağına | ve tam yapın | ölçü | ve tartıyı | adaletle | | biz teklif etmeyiz | kişiye | dışındakini | gücünün yettiğinden | ve zaman | söylediğiniz | adalet yapın | eğer | olsa da | | akrabanız | ve tutun | Allah'a | verdiğiniz sözü | işte | size tavsiye etti. | bunları | umulur ki | öğüt alırsınız |

[] [GRB] [MVL] [YTM] [] [] [] [ḪSN] [] [BLĞ] [ŞD̃D̃] [VFY] [KYL] [VZN] [GSŦ] [] [KLF] [NFS] [] [VSA] [] [GVL] [AD̃L] [] [KVN] [] [GRB] [AHD̃] [] [VFY] [] [VṦY] [] [] [Z̃KR]
VLE TGRBVE MEL ELYTYM ÎLE BELTY HY ÊḪSN ḪT YBLĞ ÊŞD̃H VÊVFVE ELKYL VELMYZEN BELGSŦ LE NKLF NFSE ÎLE VSAHE VÎZ̃E GLTM FEAD̃LVE VLV KEN Z̃E GRB VBAHD̃ ELLH ÊVFVE Z̃LKM VṦEKM BH LALKM TZ̃KRVN

ve lā teḳrabū māle l-yetīmi illā billetī hiye eHsenu Hattā yebluğa eşuddehu ve evfū l-keyle velmīzāne bil-ḳisTi nukellifu nefsen illā vus'ǎhā ve iƶā ḳultum feǎ'dilū velev kāne ƶā ḳurbā ve biǎhdi llahi evfū ƶālikum veSSākum bihi leǎllekum teƶekkerūne
ولا تقربوا مال اليتيم إلا بالتي هي أحسن حتى يبلغ أشده وأوفوا الكيل والميزان بالقسط لا نكلف نفسا إلا وسعها وإذا قلتم فاعدلوا ولو كان ذا قربى وبعهد الله أوفوا ذلكم وصاكم به لعلكم تذكرون

 » 6 / En’âm  Suresi: 152
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولا | VLE ve lā And (do) not
تقربوا ق ر ب | GRB TGRBVE teḳrabū yaklaşmayın go near
مال م و ل | MVL MEL māle malına wealth
اليتيم ي ت م | YTM ELYTYM l-yetīmi yetimin (of) the orphans
إلا | ÎLE illā müstesna except
بالتي | BELTY billetī (olması) with that
هي | HY hiye onun which
أحسن ح س ن | ḪSN ÊḪSN eHsenu en güzel biçimde (is) best
حتى | ḪT Hattā kadar until
يبلغ ب ل غ | BLĞ YBLĞ yebluğa erişinceye he reaches
أشده ش د د | ŞD̃D̃ ÊŞD̃H eşuddehu erginlik çağına his maturity.
وأوفوا و ف ي | VFY VÊVFVE ve evfū ve tam yapın And give full
الكيل ك ي ل | KYL ELKYL l-keyle ölçü [the] measure
والميزان و ز ن | VZN VELMYZEN velmīzāne ve tartıyı and the weight
بالقسط ق س ط | GSŦ BELGSŦ bil-ḳisTi adaletle with justice.
لا | LE Not
نكلف ك ل ف | KLF NKLF nukellifu biz teklif etmeyiz We burden
نفسا ن ف س | NFS NFSE nefsen kişiye any soul
إلا | ÎLE illā dışındakini except
وسعها و س ع | VSA VSAHE vus'ǎhā gücünün yettiğinden (to) its capacity.
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
قلتم ق و ل | GVL GLTM ḳultum söylediğiniz you speak
فاعدلوا ع د ل | AD̃L FEAD̃LVE feǎ'dilū adalet yapın then be just
ولو | VLV velev eğer even if
كان ك و ن | KVN KEN kāne olsa da he is
ذا | Z̃E ƶā (one of).
قربى ق ر ب | GRB GRB ḳurbā akrabanız a near relative.
وبعهد ع ه د | AHD̃ VBAHD̃ ve biǎhdi ve tutun And (the) Covenant
الله | ELLH llahi Allah'a (of) Allah
أوفوا و ف ي | VFY ÊVFVE evfū verdiğiniz sözü fulfil.
ذلكم | Z̃LKM ƶālikum işte That
وصاكم و ص ي | VṦY VṦEKM veSSākum size tavsiye etti. (He) has enjoined on you
به | BH bihi bunları with it
لعلكم | LALKM leǎllekum umulur ki so that you may
تذكرون ذ ك ر | Z̃KR TZ̃KRVN teƶekkerūne öğüt alırsınız remember.

6:152 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

| yaklaşmayın | malına | yetimin | müstesna | (olması) | onun | en güzel biçimde | kadar | erişinceye | erginlik çağına | ve tam yapın | ölçü | ve tartıyı | adaletle | | biz teklif etmeyiz | kişiye | dışındakini | gücünün yettiğinden | ve zaman | söylediğiniz | adalet yapın | eğer | olsa da | | akrabanız | ve tutun | Allah'a | verdiğiniz sözü | işte | size tavsiye etti. | bunları | umulur ki | öğüt alırsınız |

[] [GRB] [MVL] [YTM] [] [] [] [ḪSN] [] [BLĞ] [ŞD̃D̃] [VFY] [KYL] [VZN] [GSŦ] [] [KLF] [NFS] [] [VSA] [] [GVL] [AD̃L] [] [KVN] [] [GRB] [AHD̃] [] [VFY] [] [VṦY] [] [] [Z̃KR]
VLE TGRBVE MEL ELYTYM ÎLE BELTY HY ÊḪSN ḪT YBLĞ ÊŞD̃H VÊVFVE ELKYL VELMYZEN BELGSŦ LE NKLF NFSE ÎLE VSAHE VÎZ̃E GLTM FEAD̃LVE VLV KEN Z̃E GRB VBAHD̃ ELLH ÊVFVE Z̃LKM VṦEKM BH LALKM TZ̃KRVN

ve lā teḳrabū māle l-yetīmi illā billetī hiye eHsenu Hattā yebluğa eşuddehu ve evfū l-keyle velmīzāne bil-ḳisTi nukellifu nefsen illā vus'ǎhā ve iƶā ḳultum feǎ'dilū velev kāne ƶā ḳurbā ve biǎhdi llahi evfū ƶālikum veSSākum bihi leǎllekum teƶekkerūne
ولا تقربوا مال اليتيم إلا بالتي هي أحسن حتى يبلغ أشده وأوفوا الكيل والميزان بالقسط لا نكلف نفسا إلا وسعها وإذا قلتم فاعدلوا ولو كان ذا قربى وبعهد الله أوفوا ذلكم وصاكم به لعلكم تذكرون

[] [ق ر ب] [م و ل] [ي ت م] [] [] [] [ح س ن] [] [ب ل غ] [ش د د] [و ف ي] [ك ي ل] [و ز ن] [ق س ط] [] [ك ل ف] [ن ف س] [] [و س ع] [] [ق و ل] [ع د ل] [] [ك و ن] [] [ق ر ب] [ع ه د] [] [و ف ي] [] [و ص ي] [] [] [ذ ك ر]

 » 6 / En’âm  Suresi: 152
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولا | VLE ve lā And (do) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRO – prohibition particle
الواو عاطفة
حرف نهي
تقربوا ق ر ب | GRB TGRBVE teḳrabū yaklaşmayın go near
Te,Gaf,Re,Be,Vav,Elif,
400,100,200,2,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
مال م و ل | MVL MEL māle malına wealth
Mim,Elif,Lam,
40,1,30,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
اليتيم ي ت م | YTM ELYTYM l-yetīmi yetimin (of) the orphans
Elif,Lam,Ye,Te,Ye,Mim,
1,30,10,400,10,40,
N – genitive masculine singular noun
اسم مجرور
إلا | ÎLE illā müstesna except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
بالتي | BELTY billetī (olması) with that
Be,Elif,Lam,Te,Ye,
2,1,30,400,10,
P – prefixed preposition bi
REL – feminine singular relative pronoun
جار ومجرور
هي | HY hiye onun which
He,Ye,
5,10,
PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun
ضمير منفصل
أحسن ح س ن | ḪSN ÊḪSN eHsenu en güzel biçimde (is) best
,Ha,Sin,Nun,
,8,60,50,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
حتى | ḪT Hattā kadar until
Ha,Te,,
8,400,,
P – preposition
حرف جر
يبلغ ب ل غ | BLĞ YBLĞ yebluğa erişinceye he reaches
Ye,Be,Lam,Ğayn,
10,2,30,1000,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
أشده ش د د | ŞD̃D̃ ÊŞD̃H eşuddehu erginlik çağına his maturity.
,Şın,Dal,He,
,300,4,5,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأوفوا و ف ي | VFY VÊVFVE ve evfū ve tam yapın And give full
Vav,,Vav,Fe,Vav,Elif,
6,,6,80,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الكيل ك ي ل | KYL ELKYL l-keyle ölçü [the] measure
Elif,Lam,Kef,Ye,Lam,
1,30,20,10,30,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
والميزان و ز ن | VZN VELMYZEN velmīzāne ve tartıyı and the weight
Vav,Elif,Lam,Mim,Ye,Ze,Elif,Nun,
6,1,30,40,10,7,1,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
بالقسط ق س ط | GSŦ BELGSŦ bil-ḳisTi adaletle with justice.
Be,Elif,Lam,Gaf,Sin,Tı,
2,1,30,100,60,9,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
لا | LE Not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
نكلف ك ل ف | KLF NKLF nukellifu biz teklif etmeyiz We burden
Nun,Kef,Lam,Fe,
50,20,30,80,
V – 1st person plural (form II) imperfect verb
فعل مضارع
نفسا ن ف س | NFS NFSE nefsen kişiye any soul
Nun,Fe,Sin,Elif,
50,80,60,1,
N – accusative feminine singular indefinite noun
اسم منصوب
إلا | ÎLE illā dışındakini except
,Lam,Elif,
,30,1,
EXP – exceptive particle
أداة استثناء
وسعها و س ع | VSA VSAHE vus'ǎhā gücünün yettiğinden (to) its capacity.
Vav,Sin,Ayn,He,Elif,
6,60,70,5,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم منصوب و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الواو استئنافية
ظرف زمان
قلتم ق و ل | GVL GLTM ḳultum söylediğiniz you speak
Gaf,Lam,Te,Mim,
100,30,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
فاعدلوا ع د ل | AD̃L FEAD̃LVE feǎ'dilū adalet yapın then be just
Fe,Elif,Ayn,Dal,Lam,Vav,Elif,
80,1,70,4,30,6,1,
RSLT – prefixed result particle
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولو | VLV velev eğer even if
Vav,Lam,Vav,
6,30,6,
CIRC – prefixed circumstantial particle
COND – conditional particle
الواو حالية
حرف شرط
كان ك و ن | KVN KEN kāne olsa da he is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
ذا | Z̃E ƶā (one of).
Zel,Elif,
700,1,
N – accusative masculine singular noun
اسم منصوب
قربى ق ر ب | GRB GRB ḳurbā akrabanız a near relative.
Gaf,Re,Be,,
100,200,2,,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
وبعهد ع ه د | AHD̃ VBAHD̃ ve biǎhdi ve tutun And (the) Covenant
Vav,Be,Ayn,He,Dal,
6,2,70,5,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
الواو عاطفة
جار ومجرور
الله | ELLH llahi Allah'a (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
أوفوا و ف ي | VFY ÊVFVE evfū verdiğiniz sözü fulfil.
,Vav,Fe,Vav,Elif,
,6,80,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ذلكم | Z̃LKM ƶālikum işte That
Zel,Lam,Kef,Mim,
700,30,20,40,
DEM – 2nd person masculine plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
وصاكم و ص ي | VṦY VṦEKM veSSākum size tavsiye etti. (He) has enjoined on you
Vav,Sad,Elif,Kef,Mim,
6,90,1,20,40,
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل ماض والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
به | BH bihi bunları with it
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
لعلكم | LALKM leǎllekum umulur ki so that you may
Lam,Ayn,Lam,Kef,Mim,
30,70,30,20,40,
ACC – accusative particle
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» والكاف ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
تذكرون ذ ك ر | Z̃KR TZ̃KRVN teƶekkerūne öğüt alırsınız remember.
Te,Zel,Kef,Re,Vav,Nun,
400,700,20,200,6,50,
V – 2nd person masculine plural (form V) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَا: | تَقْرَبُوا: yaklaşmayın | مَالَ: malına | الْيَتِيمِ: yetimin | إِلَّا: müstesna | بِالَّتِي: (olması) | هِيَ: onun | أَحْسَنُ: en güzel biçimde | حَتَّىٰ: kadar | يَبْلُغَ: erişinceye | أَشُدَّهُ: erginlik çağına | وَأَوْفُوا: ve tam yapın | الْكَيْلَ: ölçü | وَالْمِيزَانَ: ve tartıyı | بِالْقِسْطِ: adaletle | لَا: | نُكَلِّفُ: biz teklif etmeyiz | نَفْسًا: kişiye | إِلَّا: dışındakini | وُسْعَهَا: gücünün yettiğinden | وَإِذَا: ve zaman | قُلْتُمْ: söylediğiniz | فَاعْدِلُوا: adalet yapın | وَلَوْ: eğer | كَانَ: olsa da | ذَا: | قُرْبَىٰ: akrabanız | وَبِعَهْدِ: ve tutun | اللَّهِ: Allah'a | أَوْفُوا: verdiğiniz sözü | ذَٰلِكُمْ: işte | وَصَّاكُمْ: size tavsiye etti. | بِهِ: bunları | لَعَلَّكُمْ: umulur ki | تَذَكَّرُونَ: öğüt alırsınız |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولا WLE | تقربوا TGRBWE yaklaşmayın | مال MEL malına | اليتيم ELYTYM yetimin | إلا ÎLE müstesna | بالتي BELTY (olması) | هي HY onun | أحسن ÊḪSN en güzel biçimde | حتى ḪT kadar | يبلغ YBLĞ erişinceye | أشده ÊŞD̃H erginlik çağına | وأوفوا WÊWFWE ve tam yapın | الكيل ELKYL ölçü | والميزان WELMYZEN ve tartıyı | بالقسط BELGSŦ adaletle | لا LE | نكلف NKLF biz teklif etmeyiz | نفسا NFSE kişiye | إلا ÎLE dışındakini | وسعها WSAHE gücünün yettiğinden | وإذا WÎZ̃E ve zaman | قلتم GLTM söylediğiniz | فاعدلوا FEAD̃LWE adalet yapın | ولو WLW eğer | كان KEN olsa da | ذا Z̃E | قربى GRB akrabanız | وبعهد WBAHD̃ ve tutun | الله ELLH Allah'a | أوفوا ÊWFWE verdiğiniz sözü | ذلكم Z̃LKM işte | وصاكم WṦEKM size tavsiye etti. | به BH bunları | لعلكم LALKM umulur ki | تذكرون TZ̃KRWN öğüt alırsınız |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve lā: | teḳrabū: yaklaşmayın | māle: malına | l-yetīmi: yetimin | illā: müstesna | billetī: (olması) | hiye: onun | eHsenu: en güzel biçimde | Hattā: kadar | yebluğa: erişinceye | eşuddehu: erginlik çağına | ve evfū: ve tam yapın | l-keyle: ölçü | velmīzāne: ve tartıyı | bil-ḳisTi: adaletle | : | nukellifu: biz teklif etmeyiz | nefsen: kişiye | illā: dışındakini | vus'ǎhā: gücünün yettiğinden | ve iƶā: ve zaman | ḳultum: söylediğiniz | feǎ'dilū: adalet yapın | velev: eğer | kāne: olsa da | ƶā: | ḳurbā: akrabanız | ve biǎhdi: ve tutun | llahi: Allah'a | evfū: verdiğiniz sözü | ƶālikum: işte | veSSākum: size tavsiye etti. | bihi: bunları | leǎllekum: umulur ki | teƶekkerūne: öğüt alırsınız |
Kırık Meal (Transcript) : |VLE: | TGRBVE: yaklaşmayın | MEL: malına | ELYTYM: yetimin | ÎLE: müstesna | BELTY: (olması) | HY: onun | ÊḪSN: en güzel biçimde | ḪT: kadar | YBLĞ: erişinceye | ÊŞD̃H: erginlik çağına | VÊVFVE: ve tam yapın | ELKYL: ölçü | VELMYZEN: ve tartıyı | BELGSŦ: adaletle | LE: | NKLF: biz teklif etmeyiz | NFSE: kişiye | ÎLE: dışındakini | VSAHE: gücünün yettiğinden | VÎZ̃E: ve zaman | GLTM: söylediğiniz | FEAD̃LVE: adalet yapın | VLV: eğer | KEN: olsa da | Z̃E: | GRB: akrabanız | VBAHD̃: ve tutun | ELLH: Allah'a | ÊVFVE: verdiğiniz sözü | Z̃LKM: işte | VṦEKM: size tavsiye etti. | BH: bunları | LALKM: umulur ki | TZ̃KRVN: öğüt alırsınız |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ergenlik çağına gelinceye dek, en iyi bir şekilde olmadıkça yetimin malına yaklaşmayın ve ölçeği, teraziyi dosdoğru ölçüp tartın. Hiçbir kimseye, kudretinden aşırı bir şey teklif edilmemiştir ve söz söylediğiniz zaman hısımınız bile olsa adâleti mutlaka gözetin ve Allah'la ettiğiniz ahde vefa edin. İşte düşünüp öğüt almanız için bunları emretmiştir size.
Adem Uğur : Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti.
Ahmed Hulusi : (Yetim) olgunluk yaşına ulaşıncaya kadar, en güzel şekilde idare amacı hariç, yetimin malına yaklaşmayın. . . Ölçme ve tartmayı adaletle tam yapın. . . Hiçbir nefse kapasitesinin üstündekini teklif etmeyiz. Söylediğiniz zaman da hakkı söyleyin, isterse yakınınız olsun! Allâh'a olan sözünüzü yaşayın! Aklınızı kullanmanız için, (Allâh) size bu uyarıyı yapar!
Ahmet Tekin : 'Kendisi reşid oluncaya-onsekiz yaşını dolduruncaya kadar, iyi niyetle değerlendirmelerin dışında yetimin malına yaklaşmayın. Ölçeği tam doldurun, ölçmede ve tartıda adâletli olun, sosyal adâleti, sosyal güvenliği temin edip refah payını artırarak, toplumdaki dengeyi sağlayın. Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla mükellef tutarız. Yakınlarınızla ilgili bile olsa, konuştuğunuz zaman adâletli, doğru konuşun. Allah’a verdiğiniz sözü yerine getirin. İşte bunlar tekrar tekrar Allah’ın riayeti size emrettiği hususlardır. Umulur ki, düşünüp öğüt alırsınız.'
Ahmet Varol : 'Yetimin malına, erginlik çağına erişmesinden önce onu en güzel şekilde değerlendirmek dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı da adalete uygun bir şekilde tam yapın. Hiçbir cana kaldırabileceğinden fazla yük yüklemeyiz. Bir yakınınız hakkında da olsa konuştuğunuz zaman adalete uyun. Olur ki öğüt alırsınız diye (Allah) size böyle emretti.'
Ali Bulaç : "Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiç bir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah'ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz."
Ali Fikri Yavuz : Yetimin malına, bulüğ çağına varıncaya kadar, malını en güzel bir şekilde koruyup çoğaltmak hizmetinden başka bir surette yaklaşmayın. Ölçeği ve tartıyı tam ve denk getirin. Biz, herkese gücünün yettiğini teklif ederiz. Söz sahibi olduğunuz zaman, dâvacı veya dâvalı hısım ve akrabanız bile olsa, hep adaleti gözetin. Allah’a karşı verdiğiniz sözlerinizi, yemin ve adaklarınızı yerine getirin. İşte Allah, iyi düşünesiniz diye size bunları emretti.
Bekir Sadak : Yetim malina, erginlik cagina erisene kadar en iyi seklin disinda yaklasmayin; olcuyu ve tartiyi dogru yapin. Biz kisiye ancak gucunun yetecegi kadar yukleriz. Konustugunuzda, akraba bile olsa sozunuzde adil olun. Allah'in ahdini yerine getirin. Allah size bunlarÙ t almanÙz i in buyurmaktadÙr.
Celal Yıldırım : Bir de yetim malına —rüşde erinceye kadar— en iyi ve en uygun tarzın dışında yaklaşmayın; ölçüyü tartıyı tam ve doğru ölçün tartın. Hiç kimseye güç getiremiyeceğiyle teklifte bulunmayız. Söz söylediğiniz zaman —yakınınız bile olsa— ancak adaleti gözetin. Allah'ın ahdini (farz ve vâcib kıldığı hususları ve O'na karşı verdiğiniz sözü) yerine getirin. İşte Allah, bunları size emreder; ola ki düşünür de öğüt alırsınız.
Diyanet İşleri : Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız. (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa âdil olun. Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları Allah size öğüt alasınız diye emretti.
Diyanet İşleri (eski) : Yetim malına, erginlik çağına erişene kadar en iyi şeklin dışında yaklaşmayın; ölçüyü ve tartıyı doğru yapın. Biz kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Konuştuğunuzda, akraba bile olsa sözünüzde adil olun. Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah size bunları öğüt almanız için buyurmaktadır.
Diyanet Vakfi : Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti.
Edip Yüksel : Erginlik çağına erişinceye kadar yetim malına yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru dürüst yapın. Kişiye gücünün yetmediğini yüklemeyiz. Konuştuğunuz zaman akrabanız aleyhinde bile olsa doğru olun. ALLAH'a verdiğiniz sözü tutunuz. Bunlar, ders alasınız diye O'nun size verdiği öğütlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yetimin malına yaklaşmayın; yalnız erginlik çağına erişinceye kadar (malına) en güzel biçimde (yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz). Ölçü ve tartıyı tam adaletle yapın. Biz kimseye gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmeyiz. Söylediğiniz zaman da, yakınınız da olsa âdil olun ve Allah'a verdiğiniz sözü tutun. Öğüt alıp düşünesiniz diye Allah bunları size emretmiştir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar en güzel şekilden başka türlü yaklaşmayın; ölçeği ve tartıyı tam ve denk tutun. Biz, hiçbir kimseye gücünün yettiğinden başkasını teklif etmeyiz. Söz sahibi olduğunuz zaman yakınlarınıza ait de olsa adaleti gözetin. Allah'a verdiğiniz sözü yerine getirin. Duydunuz ya, O, düşünüp tutasınız diye bunları size emretti.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve yetim malına yaklaşmayın, ancak rüşdüne erinceye kadar en güzel suretle başka, ölçeği tartıyı tam ve denk tutun, bir nefse ancak vüs'ünü teklif ederiz, söz sahibi olduğunuz vakit de hep adaleti gözetin velevse hısım olsun, Allahın ahdını yerine getirin, işittiniz a işte size o bunları ferman buyurdu, gerektir ki düşünür tutarsınız
Fizilal-il Kuran : Erginlik çağına erinceye kadar yetimin malına sadece niyetlerin en iyisi ile yaklaşınız. Ölçüde ve tartıda dürüst olunuz. Biz hiç kimseye kapasitesini aşan bir yük yüklemeyiz. Bir söz söylerken, söz konusu olan akrabanız bile olsa, doğru konuşunuz. Allah'a verdiğiniz sözü tutunuz. İşte Allah, ola ki düşünüp öğüt alırsınız diye size bu direktifleri veriyor.
Gültekin Onan : "Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiç bir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Tanrı'nın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz."
Hakkı Yılmaz : "Yetimin malına da yaklaşmamanızı, -Yalnız erginlik çağına erişinceye kadar en güzel biçimde yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz.- ölçüyü, tartıyı hakkaniyetle tastamam yapmanızı, -Biz kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile; kapasitesi dışındaki bir şeyle yükümlü tutmayız.- söylediğiniz zaman da, yakınınız da olsa adil olmanızı ve Allah'a verdiğiniz sözü tastamam tutmanızı.’ -İşte bunlar öğüt alıp düşünesiniz diye Allah’ın size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır.-” "
Hasan Basri Çantay : Yetimin malına, rüşdüne erişinceye kadar, o en güzel olanından başka bir suretle, yaklaşmayın. Ölçüyü, tartıyı tam ve doğru tartın. Biz bir kimseye gücünün yetdiğinden başkasını teklif etmeyiz. Söz söylediğiniz vakit — (leh ve aleyhinde söyleyeceğiniz kimse) hısım dahi olsa — adaleti gözetin. Allahın ahdini (verdiğiniz sözü) yerine getirin. İşte (Allah) size, iyice düşünesiniz diye, bunları emretdi.
Hayrat Neşriyat : Ve rüşdüne erinceye kadar yetimin malına, o en güzel bir şekilde (onu muhâfaza ve yetime yardım etme maksadıyla) olanı müstesnâ, yaklaşmayın! Hem ölçüyü ve tartıyı adâletle tam yapın! (Biz) kimseyi gücünün yetmeyeceği bir şeyle mükellef tutmayız; söz söylediğiniz zaman ise, akrabâ bile olsa, artık adâletli olun! Ve Allah’ın ahdini (verdiğiniz sözü) yerine getirin! İşte bunlar (Allah’ın) size o emrettiği (şeyler)dir; tâ ki ibret alasınız.
İbni Kesir : Yetimin malına; erginlik çağına gelinceye kadar o en güzel olanından başka bir şekilde yaklaşmayın. Ölçüyü, tartıyı da tam ve doğru yapın. Biz kimseye, gücünün yettiğinden başkasını yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman da -akraba dahi olsa-adil olun. Allah'ın ahdini de yerine getirin. İşte iyice düşünesiniz diye size bunları emretti.
İskender Evrenosoğlu : Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah'ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.
Muhammed Esed : ve rüşd yaşına erişmeden önce yetimin mal varlığına -onun iyiliği için olmadıkça- dokunmayın". (Bütün alış verişlerinizde) ölçü ve tartıya tam olarak, adaletle uyun; (Biz) hiçbir insana taşıyabileceğinden daha fazla yük yüklemeyiz; ve bir görüş belirttiğinizde, yakın akrabanıza (karşı) olsa da, adil olun. Allaha karşı taahhütlerinize (daima) riayet edin: bunu Allah size emretti ki ders alabilesiniz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve yetimin malına (rüştüne kadar) yaklaşmayınız, meğer ki, en güzel bir suretle ola. Ve ölçeği ve tartıyı adâlet üzere ifâ ediniz. Biz bir kimseyi halinin fevkinde birşey ile mükellef kılmayız ve söz söyleyeceğiniz zaman adâlette bulununuz, velev ki, karabet sahibi olsun. Ve Allah Teâlâ'nın ahdini yerine getiriniz. İşte size bunlar ile tavsiyede bulunmuştur. Umulur ki, düşünürsünüz, (nasihatyab olursunuz).
Ömer Öngüt : Yetim malına, erginlik çağına erişinceye kadar, sadece en güzel niyetin dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı tam ve doğru yapın. Biz kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Konuştuğunuzda, yakınlarınız dahi olsa adaleti gözetin. Allah'a verdiğiniz sözü tutun. Allah size bunları öğüt alasınız diye vasiyet etmiştir.
Şaban Piriş : Yetimin malına, rüşt çağına ulaşıncaya kadar, en güzel tarzın dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru yapın. Biz, bir kimseyi ancak gücünün yettiği kadar mükellef tutarız. Konuştuğunuz zaman akraba bile olsa adaletli olun. Ve Allah’a verdiğiniz sözü yerine getirin! İşte, (Allah) size bunları düşünür, öğüt alırsınız diye tavsiye ediyor.
Suat Yıldırım : Rüşdüne erinceye kadar, yetimin malına en güzel şeklin dışında bir sûrette yaklaşmayın. Ölçüyü, tartıyı tam ve doğru yapın. Biz hiç kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemeyiz. Hakkında konuştuğunuz kimse, akrabanız bile olsa, yine doğruyu söyleyin!Allah’a verdiğiniz ahdi tutun. İşte düşünüp tutasınız diye Allah size bunları emretti.
Süleyman Ateş : Yetimin malına yaklaşmayın: yalnız erginlik çağına erişinceye kadar (onun malına) en güzel biçimde (yaklaşabilir, onu uygun tarzda sarfedebilirsiniz); ölçü ve tartıyı tam adâletle (dengeli) yapın. Biz, kişiye gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmeyiz. Söylediğiniz zaman da akrabânız da olsa adâlet yapın ve Allah'a verdiğiniz sözü tutun. Hatırlayıp öğüt alasınız diye (Allâh) size bunları tavsiye etti.
Tefhim-ul Kuran : «Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiç bir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah'ın ahdine de vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.»
Ümit Şimşek : Rüştüne erinceye kadar yetimin malına yaklaşmayın; ancak en güzel bir şekilde yaklaşırsanız o başkadır. Ölçüyü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Biz kimseye gücünden fazlasını yüklemeyiz. Söz söylediğiniz zaman ise, isterse yakınlarınız hakkında olsun, adaleti gözetin. Allah'ın ahdini yerine getirin. Öğüt alırsınız diye, Rabbiniz size işte bunları emretti.
Yaşar Nuri Öztürk : "Yetimin malına yaklaşmayın! Ancak rüştüne erişinceye kadar en güzel yolla ilgilenme hali müstesna. Ölçme ve tartmayı tam bir dürüstlükle yerine getirin. Hiç kimseye yaratılış kapasitesinin üstünde yükümlülük getirmiyoruz. Konuştuğunuz zaman, yakınlarınız/aleyhine de olsa, adaleti gözetin. Ve Allah'a verdiğiniz söze sadık kalın. Düşünüp öğüt alasınız diye O size bunları önerdi.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}