» 6 / En’âm  20:

Kuran Sırası: 6
İniş Sırası: 55
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165

 » 6 / En’âm  Suresi: 20
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kendilerine
2. اتَيْنَاهُمُ ( ËTYNEHM) = āteynāhumu : verdiklerimiz
3. الْكِتَابَ (ELKTEB) = l-kitābe : Kitap
4. يَعْرِفُونَهُ (YARFVNH) = yeǎ'rifūnehu : onu tanırlar
5. كَمَا (KME) = kemā : gibi
6. يَعْرِفُونَ (YARFVN) = yeǎ'rifūne : tanıdıkları
7. أَبْنَاءَهُمُ (ÊBNEÙHM) = ebnā'ehumu : oğullarını
8. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
9. خَسِرُوا (ḢSRVE) = ḣasirū : ziyana sokan(lar)
10. أَنْفُسَهُمْ (ÊNFSHM) = enfusehum : kendilerini
11. فَهُمْ (FHM) = fehum : onlar
12. لَا (LE) = lā :
13. يُؤْمِنُونَ (YÙMNVN) = yu'minūne : inanmazlar
kendilerine | verdiklerimiz | Kitap | onu tanırlar | gibi | tanıdıkları | oğullarını | kimseler | ziyana sokan(lar) | kendilerini | onlar | | inanmazlar |

[] [ETY] [KTB] [ARF] [] [ARF] [BNY] [] [ḢSR] [NFS] [] [] [EMN]
ELZ̃YN ËTYNEHM ELKTEB YARFVNH KME YARFVN ÊBNEÙHM ELZ̃YN ḢSRVE ÊNFSHM FHM LE YÙMNVN

elleƶīne āteynāhumu l-kitābe yeǎ'rifūnehu kemā yeǎ'rifūne ebnā'ehumu elleƶīne ḣasirū enfusehum fehum yu'minūne
الذين آتيناهم الكتاب يعرفونه كما يعرفون أبناءهم الذين خسروا أنفسهم فهم لا يؤمنون

 » 6 / En’âm  Suresi: 20
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kendilerine Those (to) whom
آتيناهم ا ت ي | ETY ËTYNEHM āteynāhumu verdiklerimiz We have given them
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitap the Book
يعرفونه ع ر ف | ARF YARFVNH yeǎ'rifūnehu onu tanırlar they recognize him
كما | KME kemā gibi as
يعرفون ع ر ف | ARF YARFVN yeǎ'rifūne tanıdıkları they recognize
أبناءهم ب ن ي | BNY ÊBNEÙHM ebnā'ehumu oğullarını their sons.
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler Those who
خسروا خ س ر | ḢSR ḢSRVE ḣasirū ziyana sokan(lar) lost
أنفسهم ن ف س | NFS ÊNFSHM enfusehum kendilerini themselves
فهم | FHM fehum onlar then they
لا | LE (do) not
يؤمنون ا م ن | EMN YÙMNVN yu'minūne inanmazlar believe.

6:20 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

kendilerine | verdiklerimiz | Kitap | onu tanırlar | gibi | tanıdıkları | oğullarını | kimseler | ziyana sokan(lar) | kendilerini | onlar | | inanmazlar |

[] [ETY] [KTB] [ARF] [] [ARF] [BNY] [] [ḢSR] [NFS] [] [] [EMN]
ELZ̃YN ËTYNEHM ELKTEB YARFVNH KME YARFVN ÊBNEÙHM ELZ̃YN ḢSRVE ÊNFSHM FHM LE YÙMNVN

elleƶīne āteynāhumu l-kitābe yeǎ'rifūnehu kemā yeǎ'rifūne ebnā'ehumu elleƶīne ḣasirū enfusehum fehum yu'minūne
الذين آتيناهم الكتاب يعرفونه كما يعرفون أبناءهم الذين خسروا أنفسهم فهم لا يؤمنون

[] [ا ت ي] [ك ت ب] [ع ر ف] [] [ع ر ف] [ب ن ي] [] [خ س ر] [ن ف س] [] [] [ا م ن]

 » 6 / En’âm  Suresi: 20
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kendilerine Those (to) whom
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
آتيناهم ا ت ي | ETY ËTYNEHM āteynāhumu verdiklerimiz We have given them
,Te,Ye,Nun,Elif,He,Mim,
,400,10,50,1,5,40,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitap the Book
Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
1,30,20,400,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
يعرفونه ع ر ف | ARF YARFVNH yeǎ'rifūnehu onu tanırlar they recognize him
Ye,Ayn,Re,Fe,Vav,Nun,He,
10,70,200,80,6,50,5,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
كما | KME kemā gibi as
Kef,Mim,Elif,
20,40,1,
P – prefixed preposition ka
SUB – subordinating conjunction
جار ومجرور
يعرفون ع ر ف | ARF YARFVN yeǎ'rifūne tanıdıkları they recognize
Ye,Ayn,Re,Fe,Vav,Nun,
10,70,200,80,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أبناءهم ب ن ي | BNY ÊBNEÙHM ebnā'ehumu oğullarını their sons.
,Be,Nun,Elif,,He,Mim,
,2,50,1,,5,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler Those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
خسروا خ س ر | ḢSR ḢSRVE ḣasirū ziyana sokan(lar) lost
Hı,Sin,Re,Vav,Elif,
600,60,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أنفسهم ن ف س | NFS ÊNFSHM enfusehum kendilerini themselves
,Nun,Fe,Sin,He,Mim,
,50,80,60,5,40,
N – accusative feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فهم | FHM fehum onlar then they
Fe,He,Mim,
80,5,40,
RSLT – prefixed result particle
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
ضمير منفصل
لا | LE (do) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يؤمنون ا م ن | EMN YÙMNVN yu'minūne inanmazlar believe.
Ye,,Mim,Nun,Vav,Nun,
10,,40,50,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |الَّذِينَ: kendilerine | اتَيْنَاهُمُ: verdiklerimiz | الْكِتَابَ: Kitap | يَعْرِفُونَهُ: onu tanırlar | كَمَا: gibi | يَعْرِفُونَ: tanıdıkları | أَبْنَاءَهُمُ: oğullarını | الَّذِينَ: kimseler | خَسِرُوا: ziyana sokan(lar) | أَنْفُسَهُمْ: kendilerini | فَهُمْ: onlar | لَا: | يُؤْمِنُونَ: inanmazlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |الذين ELZ̃YN kendilerine | آتيناهم ËTYNEHM verdiklerimiz | الكتاب ELKTEB Kitap | يعرفونه YARFWNH onu tanırlar | كما KME gibi | يعرفون YARFWN tanıdıkları | أبناءهم ÊBNEÙHM oğullarını | الذين ELZ̃YN kimseler | خسروا ḢSRWE ziyana sokan(lar) | أنفسهم ÊNFSHM kendilerini | فهم FHM onlar | لا LE | يؤمنون YÙMNWN inanmazlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |elleƶīne: kendilerine | āteynāhumu: verdiklerimiz | l-kitābe: Kitap | yeǎ'rifūnehu: onu tanırlar | kemā: gibi | yeǎ'rifūne: tanıdıkları | ebnā'ehumu: oğullarını | elleƶīne: kimseler | ḣasirū: ziyana sokan(lar) | enfusehum: kendilerini | fehum: onlar | : | yu'minūne: inanmazlar |
Kırık Meal (Transcript) : |ELZ̃YN: kendilerine | ËTYNEHM: verdiklerimiz | ELKTEB: Kitap | YARFVNH: onu tanırlar | KME: gibi | YARFVN: tanıdıkları | ÊBNEÙHM: oğullarını | ELZ̃YN: kimseler | ḢSRVE: ziyana sokan(lar) | ÊNFSHM: kendilerini | FHM: onlar | LE: | YÙMNVN: inanmazlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Kendilerine kitap verdiklerimiz, Peygamberi, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar, fakat kendilerine zarar verenlerdir inanmayanlar.
Adem Uğur : Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Resûlullah'ı) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar.
Ahmed Hulusi : O kendilerine hakikat bilgisi verdiklerimiz var ya, O'nu (Hz. Rasûlullah'ı), kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. . . Nefslerini hüsrana uğratanlar, işte onlar, iman etmezler.
Ahmet Tekin : Kendilerine kutsal kitaplar verdiğimiz kimseler, peygamberi, Muhammed’i, öz oğullarını bildikleri gibi, kitaplarında zikredilen özellikleri sebebiyle bilirler, tanırlar. Kendilerini, birbirlerini hüsrana uğratanlar, işte onlar iman etmeyecekler.
Ahmet Varol : Kendilerine kitap vermiş olduklarımız onu (Peygamberi) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanımaktadırlar. Kendilerini zarara sokanlar işte onlar iman etmezler.
Ali Bulaç : Bizim kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu, çocuklarını tanır gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar; işte onlar inanmayanlardır.
Ali Fikri Yavuz : Kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin bilginleri, o Peygamberi (Hazreti Muhammed Aleyhisselâmı), oğullarını tanıdıkları gibi bilir ve tanırlar. Küfre varmakla nefislerine ziyan edenler, işte onlar iman etmezler...
Bekir Sadak : Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi) cocuklarini tanidiklari gibi tanirlar; fakat kendilerine yazik ettiler, cunku onlar inanmazlar. *
Celal Yıldırım : Kendilerine kitap verdiğimiz (ümmetler), Onu (Peygamber Muhammed'i) öz çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerine yazık edenler (var ya) onlardır ki inanmazlar.
Diyanet İşleri : Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu (Peygamberi) kendi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyana sokanlar var ya, işte onlar inanmazlar.
Diyanet İşleri (eski) : Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi) çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar; fakat kendilerine yazık ettiler, çünkü onlar inanmazlar.
Diyanet Vakfi : Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Resûlullah'ı) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar.
Edip Yüksel : Kendilerine kitap verdiklerimiz, çocuklarını tanır gibi bunu tanır. Kişiliklerini yitirenler inanmıyanlardır
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, Peygamber'i, kendi oğullarını bildikleri gibi, bilirler. Kendilerine yazık edenler var ya! İşte onlar iman etmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kendilerine kitap verdiğimiz milletlerin bilginleri, Peygamber'i kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerine yazık edenler ancak iman getirmezler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Kendilerine kitâb verdiğimiz ümmetlerin uleması o Peygamberi kendi oğullarını bilir gibi bilirler, kendilerine yazık edenlerdir ki ancak iyman getirmezler
Fizilal-il Kuran : Kendilerine kitap verdiklerimiz, Peygamberi ve Kur'an'ı tıpkı çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Fakat kendilerine kıyanlar var ya, onlar asla inanmazlar.
Gültekin Onan : Bizim kendilerine kitap verdiklerimiz, onu çocuklarını tanır gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar; işte onlar inanmayanlardır.
Hakkı Yılmaz : Kendilerine Kitap verdiğimiz şu kimseler, Peygamber'i, kendi oğullarını bildikleri gibi bilirler. Kendi nefislerini kayba uğratan şu kimseler, işte onlar iman etmezler.
Hasan Basri Çantay : Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler onu (o hak peygamberi) öz oğullarını nasıl tanıyorlarsa öyle tanırlar. Nefislerini hüsrana uğratanlar (yok mu?) işte onlardır ki (peygambere) inanmazlar.
Hayrat Neşriyat : Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu (kitablarında alâmetlerini gördükleri o âhir zaman peygamberini) kendi oğullarını tanımakta oldukları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrâna uğratan o kimseler yok mu, işte onlar îmân etmezler.
İbni Kesir : Kendilerine kitab verdiklerimiz; onu, öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Nefislerini ziyana uğratanlar, işte onlar inanmazlar.
İskender Evrenosoğlu : Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onu kendi oğullarını tanır gibi tanırlar. Artık mü'min olmayanlar, nefslerini hüsrana düşürdüler.
Muhammed Esed : Daha önce vahiy verdiklerimiz, bunu, kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar; ama (onlar arasından) kendilerine yazık edenler (var ya), işte onlardır inanmayı reddedenler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Kendilerine kitap vermiş olduğumuz kimseler, O'nu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanır bilirler. O kimseler ki nefislerini hüsrâna uğratmışlardır, işte onlar imân etmezler.
Ömer Öngüt : Kendilerine kitap verdiklerimiz (Peygamber'i), kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlara gelince, onlar iman etmezler.
Şaban Piriş : Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler Resûlü, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana atanlar, işte onlar iman etmezler.
Suat Yıldırım : Kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin bilginleri o Peygamberi, kendi öz evlatlarını tanıdıkları gibi tanırlar. Ama kendilerine acımayıp kendi kendilerini en büyük hüsrana uğratanlardır ki iman etmezler.
Süleyman Ateş : Kendilerine Kitap verdiklerimiz, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar (onun Allâh tarafından vahyedildiğini bilirler), ama kendilerini ziyana sokanlar inanmazlar.
Tefhim-ul Kuran : Bizim kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu, çocuklarını tanır gibi tanırlar kendilerini hüsrana uğratanlar işte onlar inanmayanlardır.
Ümit Şimşek : Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu, oğullarını tanır gibi tanıyorlar. Kendilerini hüsrana sokanlar ise iman etmezler.
Yaşar Nuri Öztürk : O kendilerine kitap verdiklerimiz var ya, onu, öz oğullarını tanıdıkları gibi tanıyıp bilirler. Ama öz benliklerini hüsrana uğratan bunlar, iman etmezler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}