» 6 / En’âm  65:

Kuran Sırası: 6
İniş Sırası: 55
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165

 » 6 / En’âm  Suresi: 65
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قُلْ (GL) = ḳul : de ki
2. هُوَ (HV) = huve : O
3. الْقَادِرُ (ELGED̃R) = l-ḳādiru : kadirdir
4. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üzerine
5. أَنْ (ÊN) = en :
6. يَبْعَثَ (YBAS̃) = yeb'ǎṧe : göndermeğe
7. عَلَيْكُمْ (ALYKM) = ǎleykum : sizin üzerinize
8. عَذَابًا (AZ̃EBE) = ǎƶāben : bir azab
9. مِنْ (MN) = min :
10. فَوْقِكُمْ (FVGKM) = fevḳikum : üstünüzden
11. أَوْ (ÊV) = ev : yahut
12. مِنْ (MN) = min :
13. تَحْتِ (TḪT) = teHti : altından
14. أَرْجُلِكُمْ (ÊRCLKM) = erculikum : ayaklarınızın
15. أَوْ (ÊV) = ev : ya da
16. يَلْبِسَكُمْ (YLBSKM) = yelbisekum : sizi birbirinize düşürüp
17. شِيَعًا (ŞYAE) = şiyeǎn : parti parti
18. وَيُذِيقَ (VYZ̃YG) = ve yuƶīḳa : ve taddırmağa
19. بَعْضَكُمْ (BAŽKM) = beǎ'Dekum : kiminize
20. بَأْسَ (BÊS) = be'se : hıncını
21. بَعْضٍ (BAŽ) = beǎ'Din : kiminizin
22. انْظُرْ (ENƵR) = unZur : bak
23. كَيْفَ (KYF) = keyfe : nasıl
24. نُصَرِّفُ (NṦRF) = nuSarrifu : açıklıyoruz
25. الْايَاتِ (EL ËYET) = l-āyāti : ayetleri
26. لَعَلَّهُمْ (LALHM) = leǎllehum : diye
27. يَفْقَهُونَ (YFGHVN) = yefḳahūne : anlasınlar
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قُلْ: de ki | هُوَ: O | الْقَادِرُ: kadirdir | عَلَىٰ: üzerine | أَنْ: | يَبْعَثَ: göndermeğe | عَلَيْكُمْ: sizin üzerinize | عَذَابًا: bir azab | مِنْ: | فَوْقِكُمْ: üstünüzden | أَوْ: yahut | مِنْ: | تَحْتِ: altından | أَرْجُلِكُمْ: ayaklarınızın | أَوْ: ya da | يَلْبِسَكُمْ: sizi birbirinize düşürüp | شِيَعًا: parti parti | وَيُذِيقَ: ve taddırmağa | بَعْضَكُمْ: kiminize | بَأْسَ: hıncını | بَعْضٍ: kiminizin | انْظُرْ: bak | كَيْفَ: nasıl | نُصَرِّفُ: açıklıyoruz | الْايَاتِ: ayetleri | لَعَلَّهُمْ: diye | يَفْقَهُونَ: anlasınlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قل GL de ki | هو HW O | القادر ELGED̃R kadirdir | على AL üzerine | أن ÊN | يبعث YBAS̃ göndermeğe | عليكم ALYKM sizin üzerinize | عذابا AZ̃EBE bir azab | من MN | فوقكم FWGKM üstünüzden | أو ÊW yahut | من MN | تحت TḪT altından | أرجلكم ÊRCLKM ayaklarınızın | أو ÊW ya da | يلبسكم YLBSKM sizi birbirinize düşürüp | شيعا ŞYAE parti parti | ويذيق WYZ̃YG ve taddırmağa | بعضكم BAŽKM kiminize | بأس BÊS hıncını | بعض BAŽ kiminizin | انظر ENƵR bak | كيف KYF nasıl | نصرف NṦRF açıklıyoruz | الآيات EL ËYET ayetleri | لعلهم LALHM diye | يفقهون YFGHWN anlasınlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳul: de ki | huve: O | l-ḳādiru: kadirdir | ǎlā: üzerine | en: | yeb'ǎṧe: göndermeğe | ǎleykum: sizin üzerinize | ǎƶāben: bir azab | min: | fevḳikum: üstünüzden | ev: yahut | min: | teHti: altından | erculikum: ayaklarınızın | ev: ya da | yelbisekum: sizi birbirinize düşürüp | şiyeǎn: parti parti | ve yuƶīḳa: ve taddırmağa | beǎ'Dekum: kiminize | be'se: hıncını | beǎ'Din: kiminizin | unZur: bak | keyfe: nasıl | nuSarrifu: açıklıyoruz | l-āyāti: ayetleri | leǎllehum: diye | yefḳahūne: anlasınlar |
Kırık Meal (Transcript) : |GL: de ki | HV: O | ELGED̃R: kadirdir | AL: üzerine | ÊN: | YBAS̃: göndermeğe | ALYKM: sizin üzerinize | AZ̃EBE: bir azab | MN: | FVGKM: üstünüzden | ÊV: yahut | MN: | TḪT: altından | ÊRCLKM: ayaklarınızın | ÊV: ya da | YLBSKM: sizi birbirinize düşürüp | ŞYAE: parti parti | VYZ̃YG: ve taddırmağa | BAŽKM: kiminize | BÊS: hıncını | BAŽ: kiminizin | ENƵR: bak | KYF: nasıl | NṦRF: açıklıyoruz | EL ËYET: ayetleri | LALHM: diye | YFGHVN: anlasınlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : De ki: Üstünüzden, ayaklarınızın altından size azap göndermeye, yahut sizi bölük-bölük edip bir kısmınızın azâbını bir kısmınıza tattırmaya gücü yeter onun; anlasınlar diye bak, delilleri nasıl çeşit-çeşit açıklamadayız.
Adem Uğur : De ki: "Allah'ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter." Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!
Ahmed Hulusi : De ki: "O, fevkinizden (gökten - derûnunuzdan) yahut ayaklarınızın altından (yeraltından - dıştan) size bir azap bâ'sedip göndermeye ya da bölünmüş topluluklar hâlinde sizi birbirinize düşürüp, bazınızın şiddetini bazınıza tattırmaya Kaadir'dir. " Bak nasıl türlü şekillerle anlatıyoruz işaretleri, derinliğine düşünüp anlasınlar diye.
Ahmet Tekin : 'Allah’ın size, üstünüzdeki zâlim idarecilerden, gökten veya ayak takımınızdan, yerden sizi cezalandıracak birilerini göndermeye, ya da sizi birbirinize savaş ilân edecek kadar bölünmüş, baskıcı, zorba, kapalı toplumlar ve taraftarlar haline getirerek birbirinize düşürüp karşılıklı şiddetin iç savaşın acılarını tattırmaya gücü yeter' de. İbret nazarıyla düşünerek bak, incele. Tahlil ederek iyice anlasınlar diye âyetlerimizi, kudretimizi gösteren delilleri nasıl çok yönlü açıklıyoruz.
Ahmet Varol : De ki: 'O size üstünüzden, yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye veya sizi çeşitli gruplara ayırıp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya güç yetirir.' Bak, olur ki anlarlar diye ayetlerimizi nasıl etraflıca açıklıyoruz!
Ali Bulaç : De ki: "O, size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından azab göndermeye veya sizi parça parça birbirinize kırdırıp kiminizin şiddetini kiminize taddırmaya güç yetirendir." Bak, iyice kavrayıp anlamaları için ayetleri nasıl çeşitli biçimlerde açıklıyoruz?
Ali Fikri Yavuz : De ki: “- Allah, size üstünüzden veya ayaklarınızın altından bir azab göndermeğe, yahut sizi birbirinize katıştırıp bazınıza diğerlerinin acısını taddırmaya da kadirdir.” Bak, onlar anlasınlar diye, âyetleri nasıl açıklıyoruz?...
Bekir Sadak : De ki: «Ustunuzden ve altinizdan size azap gondermege, sizi firka firka yapip kiminize kiminizin hincini tattirmaga Kadir olan O'dur.» Anlasinlar diye ayetleri nasil yerli yerince acikladigimiza bak.
Celal Yıldırım : De ki: O, üstünüzden ve ayaklarınızın altından bir azâb göndermeğe, ya da sizi birbiriinze katıp taraflara ayırmağa ve kiminize kiminizin hıncını tattırmağa elbette gücü yeter. Âyetleri nasıl ayrı ayrı anlatımla açıklyoruz, bir bak !. Ola ki anlarlar.
Diyanet İşleri : De ki: “O, size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe, ya da sizi grup grup birbirinize düşürmeğe ve kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya gücü yetendir.” Bak, anlasınlar diye, âyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz.
Diyanet İşleri (eski) : De ki: 'Üstünüzden ve altınızdan size azab göndermeğe, sizi fırka fırka yapıp kiminize kiminizin hıncını tattırmağa Kadir olan O'dur.' Anlasınlar diye ayetleri nasıl yerli yerince açıkladığımıza bak.
Diyanet Vakfi : De ki: «Allah'ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter.» Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!
Edip Yüksel : De ki: 'Üstünüzden veya ayaklarınızın altından size bir azap göndermeğe, yahut sizleri mezheplere bölüp birbirinizin kötülüğünü tattırmağa O'nun gücü yeter.' Bak, anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl da açıklıyoruz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : De ki: «O'nun üstünüzden ve ayaklarınızın altından azab göndermeye, yahut sizi fırkalara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yeter». Bak, âyetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki, onlar iyice anlasınlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : De ki: «O'nun size üstünüzden veya altınızdan bir azap salıvermeye yahut sizi birbirinize katıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yeter.» Bak, ayetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki, gereği gibi anlasınlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : De ki o size üstünüzden veya altınızdan bir azâb salıvermeğe, yahud birbirinize katıb ba'zınızın ba'zınızdan hıncını tattırmaya da kadirdir, bak âyetleri nasıl tasrîf ediyoruz, gerek ki fıkhiyle anlasınlar
Fizilal-il Kuran : De ki; «O, size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından azap göndermeye veya düşman gruplara ayırarak size birbirinizin hıncını, birbirinizin terörünü, acısını tattırmaya kadirdir.» Ola ki, anlarlar diye, ayetlerimizi çeşitli açılardan nasıl açıkladığımızı görüyor musun?
Gültekin Onan : De ki: "O, size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından azab göndermeye veya sizi parça parça birbirinize kırdırıp kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya güç yetirendir." Bak, iyice kavramaları (yefkahun) için ayetleri nasıl çeşitli biçimlerde açıklıyoruz.
Hakkı Yılmaz : De ki: “O, üstünüzden ve ayaklarınızın altından azap göndermeye yahut sizi ayrılıkçı gruplara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yetendir.” Bak, onlar iyice anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl evirip çeviriyoruz/inceden inceye açıklıyoruz.
Hasan Basri Çantay : De ki: «O, size üstünüzden, yahud ayaklarınızın altından bir azâb göndermiye veya sizi birbirinize katıb kiminizden kiminin hıncını tatdırmıya kaadirdir». Bak, âyetleri, onlar iyice anlasınlar diye, nasıl türlü türlü açıklıyoruz!
Hayrat Neşriyat : De ki: 'O, size üstünüzden veya ayaklarınızın altından azab göndermeye yâhut sizi fırkalar hâlinde (birbirinize) karıştırıp bazınıza bazınızın kinini tattırmaya kadirdir.' Bak, âyetleri nasıl açıklıyoruz. Tâ ki anlasınlar!
İbni Kesir : De ki: Üstünüzden ve altınızdan size azab göndermeye, sizi fırka fırka yapıp kiminizin hıncını kimine tattırmaya Kadir olan O'dur. Bak; onlar iyice anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl açıklıyoruz.
İskender Evrenosoğlu : De ki: “O, sizin üstünüzden veya ayaklarınızın altından üzerinize bir azap göndermeye veya sizi bölük bölük birbirinize katıp (düşman edip), sizin bir kısmınızın şiddetini, bir kısmınıza tattırmaya kaadirdir.” Bak, âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz. Böylece onlar fıkıh ederler.
Muhammed Esed : De ki: "Yalnız Odur sizi tepenizden ve ayaklarınızın altından azapla kuşatma kudretinde olan; sizi birbirine muhalif topluluklar haline getirip birbirinizin üzerine salan". Bak, iyice anlasınlar diye, mesajları nasıl her yönüyle açıklıyoruz!
Ömer Nasuhi Bilmen : De ki: «O, sizin üzerinize üstünüzden veya ayaklarınızın altından bir azap göndermeğe ve sizi fırkalar halinde karıştırmaya ve bazınıza bazınızın hıncını tattırmaya kâdirdir.» Bak âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz! Gerek ki, onlar anlayabilsinler.
Ömer Öngüt : De ki: “O, üstünüzden ve altınızdan size bir azap göndermeye veya sizi fırka fırka, parti parti birbirinize düşürüp taraflara ayırmaya, kiminize kiminizin hıncını tattırmaya kâdirdir. ” Bak! Onlar iyice anlasınlar diye âyetleri nasıl açıklıyoruz?
Şaban Piriş : De ki: -Üzerinizden veya ayaklarınızın altından bir azap göndermeye ya da sizi gruplara ayırarak birbirinizle denemeye kadîr olan O’dur. Belki anlayış gösterirler diye ayetleri nasıl açıkladığımıza bir bak!
Suat Yıldırım : De ki: "O size tepenizden, yahut ayaklarınızın altından azap göndermeye, yahut sizi gruplar halinde birbirinize katıp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya kadirdir."Bak, âyetleri nasıl tekrarlıyor, türlü türlü ifade ediyoruz ki onları anlasınlar.
Süleyman Ateş : De ki: "O, sizin üzerinize üstünüzden, yahut ayaklarınızın altından bir azâb göndermeğe, ya da sizi parti parti birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını taddırmağa kâdirdir." Bak, anlasınlar diye âyetleri nasıl açıklıyoruz?!
Tefhim-ul Kuran : De ki: «O, size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından azab göndermeye veya sizi parça parça birbirinize kırdırıp kiminizin şiddetini kiminize taddırmaya güç yetirendir.» Bak, iyice kavrayıp anlamaları için ayetleri nasıl çeşitli biçimlerde açıklamaktayız?
Ümit Şimşek : De ki: O size üstünüzden veya ayaklarınızın altından azap göndermeye yahut sizi topluluklar halinde birbirinize düşürüp birinizin zorbalığını diğerine tattırmaya da kadirdir. İşte bak, iyice anlasınlar diye âyetleri nasıl çeşitli şekillerde açıklıyoruz.
Yaşar Nuri Öztürk : De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek/fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya Kaadir'dir." Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}