» 6 / En’âm  159:

Kuran Sırası: 6
İniş Sırası: 55
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165

 » 6 / En’âm  Suresi: 159
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنَّ (ÎN) = inne : gerçekten
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
3. فَرَّقُوا (FRGVE) = ferraḳū : parça parça eden
4. دِينَهُمْ (D̃YNHM) = dīnehum : dinlerini
5. وَكَانُوا (VKENVE) = ve kānū : ve olanlar (var ya)
6. شِيَعًا (ŞYAE) = şiyeǎn : grup grup
7. لَسْتَ (LST) = leste : senin yoktur
8. مِنْهُمْ (MNHM) = minhum : onlarla
9. فِي (FY) = fī :
10. شَيْءٍ (ŞYÙ) = şey'in : hiçbir (ilişkin)
11. إِنَّمَا (ÎNME) = innemā : ancak
12. أَمْرُهُمْ (ÊMRHM) = emruhum : onların işi
13. إِلَى (ÎL) = ilā :
14. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'a (kalmış)tır
15. ثُمَّ (S̃M) = ṧumme : sonra
16. يُنَبِّئُهُمْ (YNBÙHM) = yunebbiuhum : onlara haber verecektir
17. بِمَا (BME) = bimā : şeyleri
18. كَانُوا (KENVE) = kānū : oldukları
19. يَفْعَلُونَ (YFALVN) = yef'ǎlūne : yapıyorlar
gerçekten | kimseler | parça parça eden | dinlerini | ve olanlar (var ya) | grup grup | senin yoktur | onlarla | | hiçbir (ilişkin) | ancak | onların işi | | Allah'a (kalmış)tır | sonra | onlara haber verecektir | şeyleri | oldukları | yapıyorlar |

[] [] [FRG] [D̃YN] [KVN] [ŞYA] [LYS] [] [] [ŞYE] [] [EMR] [] [] [] [NBE] [] [KVN] [FAL]
ÎN ELZ̃YN FRGVE D̃YNHM VKENVE ŞYAE LST MNHM FY ŞYÙ ÎNME ÊMRHM ÎL ELLH S̃M YNBÙHM BME KENVE YFALVN

inne elleƶīne ferraḳū dīnehum ve kānū şiyeǎn leste minhum şey'in innemā emruhum ilā llahi ṧumme yunebbiuhum bimā kānū yef'ǎlūne
إن الذين فرقوا دينهم وكانوا شيعا لست منهم في شيء إنما أمرهم إلى الله ثم ينبئهم بما كانوا يفعلون

 » 6 / En’âm  Suresi: 159
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne gerçekten Indeed,
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
فرقوا ف ر ق | FRG FRGVE ferraḳū parça parça eden divide
دينهم د ي ن | D̃YN D̃YNHM dīnehum dinlerini their religion
وكانوا ك و ن | KVN VKENVE ve kānū ve olanlar (var ya) and become
شيعا ش ي ع | ŞYA ŞYAE şiyeǎn grup grup sects,
لست ل ي س | LYS LST leste senin yoktur you are not
منهم | MNHM minhum onlarla with them
في | FY in
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in hiçbir (ilişkin) anything.
إنما | ÎNME innemā ancak Only
أمرهم ا م ر | EMR ÊMRHM emruhum onların işi their affair
إلى | ÎL ilā (is) with
الله | ELLH llahi Allah'a (kalmış)tır Allah,
ثم | S̃M ṧumme sonra then
ينبئهم ن ب ا | NBE YNBÙHM yunebbiuhum onlara haber verecektir He will inform them
بما | BME bimā şeyleri of what
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū oldukları they used to
يفعلون ف ع ل | FAL YFALVN yef'ǎlūne yapıyorlar do.

6:159 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

gerçekten | kimseler | parça parça eden | dinlerini | ve olanlar (var ya) | grup grup | senin yoktur | onlarla | | hiçbir (ilişkin) | ancak | onların işi | | Allah'a (kalmış)tır | sonra | onlara haber verecektir | şeyleri | oldukları | yapıyorlar |

[] [] [FRG] [D̃YN] [KVN] [ŞYA] [LYS] [] [] [ŞYE] [] [EMR] [] [] [] [NBE] [] [KVN] [FAL]
ÎN ELZ̃YN FRGVE D̃YNHM VKENVE ŞYAE LST MNHM FY ŞYÙ ÎNME ÊMRHM ÎL ELLH S̃M YNBÙHM BME KENVE YFALVN

inne elleƶīne ferraḳū dīnehum ve kānū şiyeǎn leste minhum şey'in innemā emruhum ilā llahi ṧumme yunebbiuhum bimā kānū yef'ǎlūne
إن الذين فرقوا دينهم وكانوا شيعا لست منهم في شيء إنما أمرهم إلى الله ثم ينبئهم بما كانوا يفعلون

[] [] [ف ر ق] [د ي ن] [ك و ن] [ش ي ع] [ل ي س] [] [] [ش ي ا] [] [ا م ر] [] [] [] [ن ب ا] [] [ك و ن] [ف ع ل]

 » 6 / En’âm  Suresi: 159
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne gerçekten Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
فرقوا ف ر ق | FRG FRGVE ferraḳū parça parça eden divide
Fe,Re,Gaf,Vav,Elif,
80,200,100,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
دينهم د ي ن | D̃YN D̃YNHM dīnehum dinlerini their religion
Dal,Ye,Nun,He,Mim,
4,10,50,5,40,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وكانوا ك و ن | KVN VKENVE ve kānū ve olanlar (var ya) and become
Vav,Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
6,20,1,50,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
شيعا ش ي ع | ŞYA ŞYAE şiyeǎn grup grup sects,
Şın,Ye,Ayn,Elif,
300,10,70,1,
N – accusative masculine plural indefinite noun
اسم منصوب
لست ل ي س | LYS LST leste senin yoktur you are not
Lam,Sin,Te,
30,60,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض من اخوات «كان» والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «ليس»
منهم | MNHM minhum onlarla with them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in hiçbir (ilişkin) anything.
Şın,Ye,,
300,10,,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
إنما | ÎNME innemā ancak Only
,Nun,Mim,Elif,
,50,40,1,
ACC – accusative particle
PREV – preventive particle
كافة ومكفوفة
أمرهم ا م ر | EMR ÊMRHM emruhum onların işi their affair
,Mim,Re,He,Mim,
,40,200,5,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلى | ÎL ilā (is) with
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
الله | ELLH llahi Allah'a (kalmış)tır Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ثم | S̃M ṧumme sonra then
Se,Mim,
500,40,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
ينبئهم ن ب ا | NBE YNBÙHM yunebbiuhum onlara haber verecektir He will inform them
Ye,Nun,Be,,He,Mim,
10,50,2,,5,40,
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بما | BME bimā şeyleri of what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū oldukları they used to
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يفعلون ف ع ل | FAL YFALVN yef'ǎlūne yapıyorlar do.
Ye,Fe,Ayn,Lam,Vav,Nun,
10,80,70,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّ: gerçekten | الَّذِينَ: kimseler | فَرَّقُوا: parça parça eden | دِينَهُمْ: dinlerini | وَكَانُوا: ve olanlar (var ya) | شِيَعًا: grup grup | لَسْتَ: senin yoktur | مِنْهُمْ: onlarla | فِي: | شَيْءٍ: hiçbir (ilişkin) | إِنَّمَا: ancak | أَمْرُهُمْ: onların işi | إِلَى: | اللَّهِ: Allah'a (kalmış)tır | ثُمَّ: sonra | يُنَبِّئُهُمْ: onlara haber verecektir | بِمَا: şeyleri | كَانُوا: oldukları | يَفْعَلُونَ: yapıyorlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎN gerçekten | الذين ELZ̃YN kimseler | فرقوا FRGWE parça parça eden | دينهم D̃YNHM dinlerini | وكانوا WKENWE ve olanlar (var ya) | شيعا ŞYAE grup grup | لست LST senin yoktur | منهم MNHM onlarla | في FY | شيء ŞYÙ hiçbir (ilişkin) | إنما ÎNME ancak | أمرهم ÊMRHM onların işi | إلى ÎL | الله ELLH Allah'a (kalmış)tır | ثم S̃M sonra | ينبئهم YNBÙHM onlara haber verecektir | بما BME şeyleri | كانوا KENWE oldukları | يفعلون YFALWN yapıyorlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |inne: gerçekten | elleƶīne: kimseler | ferraḳū: parça parça eden | dīnehum: dinlerini | ve kānū: ve olanlar (var ya) | şiyeǎn: grup grup | leste: senin yoktur | minhum: onlarla | : | şey'in: hiçbir (ilişkin) | innemā: ancak | emruhum: onların işi | ilā: | llahi: Allah'a (kalmış)tır | ṧumme: sonra | yunebbiuhum: onlara haber verecektir | bimā: şeyleri | kānū: oldukları | yef'ǎlūne: yapıyorlar |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: gerçekten | ELZ̃YN: kimseler | FRGVE: parça parça eden | D̃YNHM: dinlerini | VKENVE: ve olanlar (var ya) | ŞYAE: grup grup | LST: senin yoktur | MNHM: onlarla | FY: | ŞYÙ: hiçbir (ilişkin) | ÎNME: ancak | ÊMRHM: onların işi | ÎL: | ELLH: Allah'a (kalmış)tır | S̃M: sonra | YNBÙHM: onlara haber verecektir | BME: şeyleri | KENVE: oldukları | YFALVN: yapıyorlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Dinlerini parça-parça, bölüp bölük-bölük fırkalara ayrılanlarla hiçbir ilgin olamaz ve şüphe yok ki onların bu hareketlerini Allah soracaktır ancak ve sonra da işledikleri işleri haber verecektir onlara.
Adem Uğur : Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir.
Ahmed Hulusi : Din anlayışlarını parça parça edip, cemaat cemaat olanlar var ya, (Rasûlüm) senin onlarla hiçbir işin olamaz! Onların işi ancak Allâh'a kalmıştır. . . Sonra, onlara yapmakta olduklarının içyüzünü bildirecektir.
Ahmet Tekin : Dinlerinden ayrılanlar, dinlerini, düzenlerini, kültürlerini ve medeniyetlerini, birliklerini parçalayanlar, tefrika içinde etkisiz itibarsız yaşayanlar, hizipleşerek ayrılık davası güdenler, birbirlerine düşmanca davranarak dinî ve insanî ilişkilerini kesen bölünmüş, baskıcı, zorba, medeniyetten nasiplenmemiş kapalı toplumlar, taraftarlar haline gelenlerle senin ve sana gelen dinin, senin ümmetinin hiçbir hususta bir ilişkiniz, bir benzerliğiniz yok. Onların hesabının görülmesi Allah’a kalmıştır. Sonra Allah yapmakta olduklarını birer birer ortaya koyarak onları hesaba çekecektir.
Ahmet Varol : Dinlerini parça parça eden ve kendileri de değişik gruplara ayrılan kimselerle senin bir ilişiğin yoktur. Onların işleri Allah'ladır ve sonra O kendilerine ne yaptıklarını bildirir.
Ali Bulaç : Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiç bir şeyde onlardan değilsin. Onların işi ancak Allah'adır. Sonra O, işlemekte olduklarını kendilerine haber verecektir.
Ali Fikri Yavuz : Peygamberlerin bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr etmek veya hükümlerin bir kısmını inkâr etmek veya hükümlerin bir kısmını tanımamak suretiyle dinlerini ayrı ayrı fırkalara ayırarak parçalananlar var ya, senin onlarla hiç bir ilgin yoktur. Onların cezalandırılma işi Allah’a aittir. Sonra Allah, kendilerine, dünyada yaptıklarını ahirette haber verecektir.
Bekir Sadak : Firka firka olup dinlerini parcalayanlarla senin hicbir ilisigin olamaz. Onlarin isi Allah'a kalmistir, yaptiklarini onlara sonra bildirecektir.
Celal Yıldırım : Şüphesiz ki, hizipleşerek dinlerini parça parça edenler var ya, sen hiçbir şeyde onlarla bağımlı ve ilgili değilsin. Onların durumu Allah'a kalmıştır. İleride ne istediklerini onlara haber verecektir.
Diyanet İşleri : Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
Diyanet İşleri (eski) : Fırka fırka olup dinlerini parçalayanlarla senin hiçbir ilişiğin olamaz. Onların işi Allah'a kalmıştır, yaptıklarını onlara sonra bildirecektir.
Diyanet Vakfi : Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir.
Edip Yüksel : Dinlerini parçalara ayırıp grup grup olanlarla senin hiç bir ilişkin yoktur. Onların işi ALLAH'a kalmıştır; sonra onlara durumlarını haber verecektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır, sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber verecektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Dinlerini parça parça edip ayrı ayrı gruplara ayrılanlarla senin hiçbir alakan yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Sonra O, kendilerine ne yaptıklarını haber verir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Dinlerini tefrikaya düşürüb de şiy'a şiy'a olanlar var â, senin onlarla hiç bir alâkan yoktur, onların işi Allaha kalmıştır, sonra o kendilerine ne ettiklerini haber verir
Fizilal-il Kuran : Dinlerinin öngördüğü inanç ve ümmet birliğini parçalayarak çeşitli akımlara bölünenler ile, senin hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara ilerde yaptıklarının akıbetini bildirecektir.
Gültekin Onan : Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiç bir şeyde onlardan değilsin. Onların buyruğu ancak Tanrı'yadır / Tanrı'ya kalmıştır. Sonra O, işlemekte olduklarını kendilerine haber verecektir.
Hakkı Yılmaz : "Şüphesiz dinlerini parça parça edip grup grup olan şu kimseler; sen hiçbir şekil ve davranışça onlardan değilsin. Şüphesiz onların işi Allah'adır. Sonra Allah, onlara yapmakta oldukları şeyleri haber verecektir. "
Hasan Basri Çantay : Dînlerini (bir kısmına inanıb bir kısmını inkâr etmek suretiyle) parça parça edenler, ayrı ayrı fırkalar olanlar (yok mu?) sen hiç bir vech ile onlardan değilsin. Onların işi (cezası) ancak Allaha âiddir. Sonra O, ne yapıyorlardı, kendilerine haber verecekdir.
Hayrat Neşriyat : Muhakkak ki dinlerini parçalayıp fırka fırka olanlar yok mu, (sen) hiçbir hususta onlardan değilsin! Onların işi ancak Allah’a âiddir; sonra (O,) ne yapmakta olduklarını (tek tek) kendilerine haber verecektir.
İbni Kesir : Dinlerini parça parça edenler, bölük bölük olanlar yok mu? Senin onlarla hiçbir alakan yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Sonra O, ne yapmakta idiklerini kendilerine haber verecektir.
İskender Evrenosoğlu : Muhakkak ki; onlar, onların dînini tefrik ettiler (parça parça ayırdılar) ve grup grup oldular. Senin onlarla bir ilgin yok. Onların işi sadece Allah'a aittir. Sonra yapmış oldukları şeyleri, onlara haber verecek.
Muhammed Esed : İnançlarının bütünlüğünü bozarak guruplara, fırkalara ayrılanlara gelince: onlar için yapabileceğin bir şey yoktur. Unutma, onların işi Allaha kalmıştır: ve zamanı geldiğinde Allah onlara vaktiyle yaptıklarını gösterecektir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Şüphesiz o kimseler ki, dinlerini tefrikaya düşürdüler ve muhtelif fırkalara ayrıldılar. Sen hiçbir şeyde onlardan değilsin. Onların işleri ancak Allah'a aitir. Sonra onlara ne yapar olduklarını haber verecektir.
Ömer Öngüt : Fırka fırka olup dinlerini parça parça edenlerle senin hiçbir ilgin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Sonra O yaptıklarını kendilerine haber verecektir.
Şaban Piriş : Dinlerini parça parça edip, gruplara ayrılanlar ile senin bir ilgin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. İleride onlara ne yaptıklarını bildirecektir.
Suat Yıldırım : Dinlerini parça parça edip fırka fırka olanlar yok mu, senin onlarla hiç bir alakan yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah, onların yaptıklarını ileride bir bir onlara bildirip cezalarını verecektir.
Süleyman Ateş : Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır, sonra (Allâh) onlara yaptıklarını haber verecektir.
Tefhim-ul Kuran : Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiç bir şeyde onlardan değilsin. Onların işi ancak Allah'adır. Sonra O, işlemekte olduklarını kendilerine haber verecektir.
Ümit Şimşek : Dinlerini parçalayıp da bölük pörçük olanlara gelince, senin onlarla hiçbir ilgin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır; işlemekte oldukları şeyi onlara O bildirir.
Yaşar Nuri Öztürk : Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}