» 6 / En’âm  94:

Kuran Sırası: 6
İniş Sırası: 55
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165

 » 6 / En’âm  Suresi: 94
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَقَدْ (VLGD̃) = veleḳad : ve andolsun
2. جِئْتُمُونَا (CÙTMVNE) = ci'tumūnā : yine bize geldiniz
3. فُرَادَىٰ (FRED̃) = furādā : tek olarak
4. كَمَا (KME) = kemā : gibi
5. خَلَقْنَاكُمْ (ḢLGNEKM) = ḣaleḳnākum : sizi yarattığımız
6. أَوَّلَ (ÊVL) = evvele : ilk
7. مَرَّةٍ (MRT) = merratin : kez
8. وَتَرَكْتُمْ (VTRKTM) = ve teraktum : ve bıraktınız
9. مَا (ME) = mā : şeyleri
10. خَوَّلْنَاكُمْ (ḢVLNEKM) = ḣavvelnākum : sizi hayaline daldırdığımız
11. وَرَاءَ (VREÙ) = verā'e : arkasında
12. ظُهُورِكُمْ (ƵHVRKM) = Zuhūrikum : sırtlarınız
13. وَمَا (VME) = ve mā :
14. نَرَىٰ (NR) = nerā : ve görmüyoruz
15. مَعَكُمْ (MAKM) = meǎkum : yanınızda
16. شُفَعَاءَكُمُ (ŞFAEÙKM) = şufeǎā'ekumu : şefaatçilerinizi
17. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseleri
18. زَعَمْتُمْ (ZAMTM) = zeǎmtum : sandığınız
19. أَنَّهُمْ (ÊNHM) = ennehum : onların
20. فِيكُمْ (FYKM) = fīkum : içinizden
21. شُرَكَاءُ (ŞRKEÙ) = şurakā'u : ortak olduklarını
22. لَقَدْ (LGD̃) = leḳad : andolsun
23. تَقَطَّعَ (TGŦA) = teḳaTTaǎ : (bağlar) kesilmiş
24. بَيْنَكُمْ (BYNKM) = beynekum : aranızdaki
25. وَضَلَّ (VŽL) = ve Delle : ve kaybolup gitmiştir
26. عَنْكُمْ (ANKM) = ǎnkum : sizden
27. مَا (ME) = mā : şeyler
28. كُنْتُمْ (KNTM) = kuntum :
29. تَزْعُمُونَ (TZAMVN) = tez'ǔmūne : sandığınız
ve andolsun | yine bize geldiniz | tek olarak | gibi | sizi yarattığımız | ilk | kez | ve bıraktınız | şeyleri | sizi hayaline daldırdığımız | arkasında | sırtlarınız | | ve görmüyoruz | yanınızda | şefaatçilerinizi | kimseleri | sandığınız | onların | içinizden | ortak olduklarını | andolsun | (bağlar) kesilmiş | aranızdaki | ve kaybolup gitmiştir | sizden | şeyler | | sandığınız |

[] [CYE] [FRD̃] [] [ḢLG] [EVL] [MRR] [TRK] [] [ḢVL] [VRY] [ƵHR] [] [REY] [] [ŞFA] [] [ZAM] [] [] [ŞRK] [] [GŦA] [BYN] [ŽLL] [] [] [KVN] [ZAM]
VLGD̃ CÙTMVNE FRED̃ KME ḢLGNEKM ÊVL MRT VTRKTM ME ḢVLNEKM VREÙ ƵHVRKM VME NR MAKM ŞFAEÙKM ELZ̃YN ZAMTM ÊNHM FYKM ŞRKEÙ LGD̃ TGŦA BYNKM VŽL ANKM ME KNTM TZAMVN

veleḳad ci'tumūnā furādā kemā ḣaleḳnākum evvele merratin ve teraktum ḣavvelnākum verā'e Zuhūrikum ve mā nerā meǎkum şufeǎā'ekumu elleƶīne zeǎmtum ennehum fīkum şurakā'u leḳad teḳaTTaǎ beynekum ve Delle ǎnkum kuntum tez'ǔmūne
ولقد جئتمونا فرادى كما خلقناكم أول مرة وتركتم ما خولناكم وراء ظهوركم وما نرى معكم شفعاءكم الذين زعمتم أنهم فيكم شركاء لقد تقطع بينكم وضل عنكم ما كنتم تزعمون

 » 6 / En’âm  Suresi: 94
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | VLGD̃ veleḳad ve andolsun And certainly
جئتمونا ج ي ا | CYE CÙTMVNE ci'tumūnā yine bize geldiniz you have come to Us
فرادى ف ر د | FRD̃ FRED̃ furādā tek olarak alone
كما | KME kemā gibi as
خلقناكم خ ل ق | ḢLG ḢLGNEKM ḣaleḳnākum sizi yarattığımız We created you
أول ا و ل | EVL ÊVL evvele ilk (the) first
مرة م ر ر | MRR MRT merratin kez time,
وتركتم ت ر ك | TRK VTRKTM ve teraktum ve bıraktınız and you have left
ما | ME şeyleri whatever
خولناكم خ و ل | ḢVL ḢVLNEKM ḣavvelnākum sizi hayaline daldırdığımız We bestowed (on) you
وراء و ر ي | VRY VREÙ verā'e arkasında behind
ظهوركم ظ ه ر | ƵHR ƵHVRKM Zuhūrikum sırtlarınız your backs.
وما | VME ve mā And not
نرى ر ا ي | REY NR nerā ve görmüyoruz We see
معكم | MAKM meǎkum yanınızda with you
شفعاءكم ش ف ع | ŞFA ŞFAEÙKM şufeǎā'ekumu şefaatçilerinizi your intercessors
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those whom
زعمتم ز ع م | ZAM ZAMTM zeǎmtum sandığınız you claimed
أنهم | ÊNHM ennehum onların that they (were)
فيكم | FYKM fīkum içinizden in your (matters)
شركاء ش ر ك | ŞRK ŞRKEÙ şurakā'u ortak olduklarını partners (with Allah).
لقد | LGD̃ leḳad andolsun Indeed,
تقطع ق ط ع | GŦA TGŦA teḳaTTaǎ (bağlar) kesilmiş have been severed (bonds)
بينكم ب ي ن | BYN BYNKM beynekum aranızdaki between you
وضل ض ل ل | ŽLL VŽL ve Delle ve kaybolup gitmiştir and is lost
عنكم | ANKM ǎnkum sizden from you
ما | ME şeyler what
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum you used to
تزعمون ز ع م | ZAM TZAMVN tez'ǔmūne sandığınız "claim."""

6:94 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve andolsun | yine bize geldiniz | tek olarak | gibi | sizi yarattığımız | ilk | kez | ve bıraktınız | şeyleri | sizi hayaline daldırdığımız | arkasında | sırtlarınız | | ve görmüyoruz | yanınızda | şefaatçilerinizi | kimseleri | sandığınız | onların | içinizden | ortak olduklarını | andolsun | (bağlar) kesilmiş | aranızdaki | ve kaybolup gitmiştir | sizden | şeyler | | sandığınız |

[] [CYE] [FRD̃] [] [ḢLG] [EVL] [MRR] [TRK] [] [ḢVL] [VRY] [ƵHR] [] [REY] [] [ŞFA] [] [ZAM] [] [] [ŞRK] [] [GŦA] [BYN] [ŽLL] [] [] [KVN] [ZAM]
VLGD̃ CÙTMVNE FRED̃ KME ḢLGNEKM ÊVL MRT VTRKTM ME ḢVLNEKM VREÙ ƵHVRKM VME NR MAKM ŞFAEÙKM ELZ̃YN ZAMTM ÊNHM FYKM ŞRKEÙ LGD̃ TGŦA BYNKM VŽL ANKM ME KNTM TZAMVN

veleḳad ci'tumūnā furādā kemā ḣaleḳnākum evvele merratin ve teraktum ḣavvelnākum verā'e Zuhūrikum ve mā nerā meǎkum şufeǎā'ekumu elleƶīne zeǎmtum ennehum fīkum şurakā'u leḳad teḳaTTaǎ beynekum ve Delle ǎnkum kuntum tez'ǔmūne
ولقد جئتمونا فرادى كما خلقناكم أول مرة وتركتم ما خولناكم وراء ظهوركم وما نرى معكم شفعاءكم الذين زعمتم أنهم فيكم شركاء لقد تقطع بينكم وضل عنكم ما كنتم تزعمون

[] [ج ي ا] [ف ر د] [] [خ ل ق] [ا و ل] [م ر ر] [ت ر ك] [] [خ و ل] [و ر ي] [ظ ه ر] [] [ر ا ي] [] [ش ف ع] [] [ز ع م] [] [] [ش ر ك] [] [ق ط ع] [ب ي ن] [ض ل ل] [] [] [ك و ن] [ز ع م]

 » 6 / En’âm  Suresi: 94
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | VLGD̃ veleḳad ve andolsun And certainly
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
جئتمونا ج ي ا | CYE CÙTMVNE ci'tumūnā yine bize geldiniz you have come to Us
Cim,,Te,Mim,Vav,Nun,Elif,
3,,400,40,6,50,1,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فرادى ف ر د | FRD̃ FRED̃ furādā tek olarak alone
Fe,Re,Elif,Dal,,
80,200,1,4,,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
كما | KME kemā gibi as
Kef,Mim,Elif,
20,40,1,
P – prefixed preposition ka
SUB – subordinating conjunction
جار ومجرور
خلقناكم خ ل ق | ḢLG ḢLGNEKM ḣaleḳnākum sizi yarattığımız We created you
Hı,Lam,Gaf,Nun,Elif,Kef,Mim,
600,30,100,50,1,20,40,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أول ا و ل | EVL ÊVL evvele ilk (the) first
,Vav,Lam,
,6,30,
T – accusative masculine singular time adverb
ظرف زمان منصوب
مرة م ر ر | MRR MRT merratin kez time,
Mim,Re,Te merbuta,
40,200,400,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
وتركتم ت ر ك | TRK VTRKTM ve teraktum ve bıraktınız and you have left
Vav,Te,Re,Kef,Te,Mim,
6,400,200,20,400,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME şeyleri whatever
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
خولناكم خ و ل | ḢVL ḢVLNEKM ḣavvelnākum sizi hayaline daldırdığımız We bestowed (on) you
Hı,Vav,Lam,Nun,Elif,Kef,Mim,
600,6,30,50,1,20,40,
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وراء و ر ي | VRY VREÙ verā'e arkasında behind
Vav,Re,Elif,,
6,200,1,,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
ظهوركم ظ ه ر | ƵHR ƵHVRKM Zuhūrikum sırtlarınız your backs.
Zı,He,Vav,Re,Kef,Mim,
900,5,6,200,20,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وما | VME ve mā And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
نرى ر ا ي | REY NR nerā ve görmüyoruz We see
Nun,Re,,
50,200,,
V – 1st person plural imperfect verb
فعل مضارع
معكم | MAKM meǎkum yanınızda with you
Mim,Ayn,Kef,Mim,
40,70,20,40,
LOC – accusative location adverb
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
شفعاءكم ش ف ع | ŞFA ŞFAEÙKM şufeǎā'ekumu şefaatçilerinizi your intercessors
Şın,Fe,Ayn,Elif,,Kef,Mim,
300,80,70,1,,20,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those whom
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
زعمتم ز ع م | ZAM ZAMTM zeǎmtum sandığınız you claimed
Ze,Ayn,Mim,Te,Mim,
7,70,40,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
أنهم | ÊNHM ennehum onların that they (were)
,Nun,He,Mim,
,50,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
فيكم | FYKM fīkum içinizden in your (matters)
Fe,Ye,Kef,Mim,
80,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
شركاء ش ر ك | ŞRK ŞRKEÙ şurakā'u ortak olduklarını partners (with Allah).
Şın,Re,Kef,Elif,,
300,200,20,1,,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
لقد | LGD̃ leḳad andolsun Indeed,
Lam,Gaf,Dal,
30,100,4,
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
تقطع ق ط ع | GŦA TGŦA teḳaTTaǎ (bağlar) kesilmiş have been severed (bonds)
Te,Gaf,Tı,Ayn,
400,100,9,70,
V – 3rd person masculine singular (form V) perfect verb
فعل ماض
بينكم ب ي ن | BYN BYNKM beynekum aranızdaki between you
Be,Ye,Nun,Kef,Mim,
2,10,50,20,40,
LOC – accusative location adverb
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وضل ض ل ل | ŽLL VŽL ve Delle ve kaybolup gitmiştir and is lost
Vav,Dad,Lam,
6,800,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
عنكم | ANKM ǎnkum sizden from you
Ayn,Nun,Kef,Mim,
70,50,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
ما | ME şeyler what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum you used to
Kef,Nun,Te,Mim,
20,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
تزعمون ز ع م | ZAM TZAMVN tez'ǔmūne sandığınız "claim."""
Te,Ze,Ayn,Mim,Vav,Nun,
400,7,70,40,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَقَدْ: ve andolsun | جِئْتُمُونَا: yine bize geldiniz | فُرَادَىٰ: tek olarak | كَمَا: gibi | خَلَقْنَاكُمْ: sizi yarattığımız | أَوَّلَ: ilk | مَرَّةٍ: kez | وَتَرَكْتُمْ: ve bıraktınız | مَا: şeyleri | خَوَّلْنَاكُمْ: sizi hayaline daldırdığımız | وَرَاءَ: arkasında | ظُهُورِكُمْ: sırtlarınız | وَمَا: | نَرَىٰ: ve görmüyoruz | مَعَكُمْ: yanınızda | شُفَعَاءَكُمُ: şefaatçilerinizi | الَّذِينَ: kimseleri | زَعَمْتُمْ: sandığınız | أَنَّهُمْ: onların | فِيكُمْ: içinizden | شُرَكَاءُ: ortak olduklarını | لَقَدْ: andolsun | تَقَطَّعَ: (bağlar) kesilmiş | بَيْنَكُمْ: aranızdaki | وَضَلَّ: ve kaybolup gitmiştir | عَنْكُمْ: sizden | مَا: şeyler | كُنْتُمْ: | تَزْعُمُونَ: sandığınız |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولقد WLGD̃ ve andolsun | جئتمونا CÙTMWNE yine bize geldiniz | فرادى FRED̃ tek olarak | كما KME gibi | خلقناكم ḢLGNEKM sizi yarattığımız | أول ÊWL ilk | مرة MRT kez | وتركتم WTRKTM ve bıraktınız | ما ME şeyleri | خولناكم ḢWLNEKM sizi hayaline daldırdığımız | وراء WREÙ arkasında | ظهوركم ƵHWRKM sırtlarınız | وما WME | نرى NR ve görmüyoruz | معكم MAKM yanınızda | شفعاءكم ŞFAEÙKM şefaatçilerinizi | الذين ELZ̃YN kimseleri | زعمتم ZAMTM sandığınız | أنهم ÊNHM onların | فيكم FYKM içinizden | شركاء ŞRKEÙ ortak olduklarını | لقد LGD̃ andolsun | تقطع TGŦA (bağlar) kesilmiş | بينكم BYNKM aranızdaki | وضل WŽL ve kaybolup gitmiştir | عنكم ANKM sizden | ما ME şeyler | كنتم KNTM | تزعمون TZAMWN sandığınız |
Kırık Meal (Okunuş) : |veleḳad: ve andolsun | ci'tumūnā: yine bize geldiniz | furādā: tek olarak | kemā: gibi | ḣaleḳnākum: sizi yarattığımız | evvele: ilk | merratin: kez | ve teraktum: ve bıraktınız | : şeyleri | ḣavvelnākum: sizi hayaline daldırdığımız | verā'e: arkasında | Zuhūrikum: sırtlarınız | ve mā: | nerā: ve görmüyoruz | meǎkum: yanınızda | şufeǎā'ekumu: şefaatçilerinizi | elleƶīne: kimseleri | zeǎmtum: sandığınız | ennehum: onların | fīkum: içinizden | şurakā'u: ortak olduklarını | leḳad: andolsun | teḳaTTaǎ: (bağlar) kesilmiş | beynekum: aranızdaki | ve Delle: ve kaybolup gitmiştir | ǎnkum: sizden | : şeyler | kuntum: | tez'ǔmūne: sandığınız |
Kırık Meal (Transcript) : |VLGD̃: ve andolsun | CÙTMVNE: yine bize geldiniz | FRED̃: tek olarak | KME: gibi | ḢLGNEKM: sizi yarattığımız | ÊVL: ilk | MRT: kez | VTRKTM: ve bıraktınız | ME: şeyleri | ḢVLNEKM: sizi hayaline daldırdığımız | VREÙ: arkasında | ƵHVRKM: sırtlarınız | VME: | NR: ve görmüyoruz | MAKM: yanınızda | ŞFAEÙKM: şefaatçilerinizi | ELZ̃YN: kimseleri | ZAMTM: sandığınız | ÊNHM: onların | FYKM: içinizden | ŞRKEÙ: ortak olduklarını | LGD̃: andolsun | TGŦA: (bağlar) kesilmiş | BYNKM: aranızdaki | VŽL: ve kaybolup gitmiştir | ANKM: sizden | ME: şeyler | KNTM: | TZAMVN: sandığınız |
Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun ki size verdiğimiz her şeyi arkanızda bırakmışsınız da sizi evvelce nasıl yarattıysak tıpkı onun gibi tek başınıza, yapayalnız huzurumuza gelmişsiniz. Sizce Tanrıya eş olan şefaatçilerimizi de yanınızda görmüyoruz. Aranızdaki bağlar, tamamıyla kopmuş, boşuna umduklarınız elinizden çıkmış, kaybolup gitmiştir.
Adem Uğur : Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız. Yaratılışınızda ortaklarımız sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda göremeyeceğiz. Andolsun, aranız açılmış ve (tanrı) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir.
Ahmed Hulusi : Andolsun sizi ilk defa yarattığımız (durumdaki) gibi (orijininizin farkındalığıyla) FERD'ler olarak bize geldiniz! Sizi hayaline daldırdığımız şeyleri, geride bıraktınız. . . (Allâh) ortakları sanıp şefaatçi edindiklerinizi de sizinle beraber görmüyoruz. . . Andolsun ki aranızdaki bağ kopmuş ve var sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir!
Ahmet Tekin : Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz. Dünyada size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız. Kulluğunuzda ve ibadetinizde hakkı olan Allah’ın, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında, ortakları olduğunu iddia ettiğiniz aracılarınızı, şefaatçılarınızı da yanınızda göremeyeceğiz. Andolsun, tanrı sandığınız şeylerle aranız açılmış, aranızdaki bağlar kopmuş, onlar sizden uzaklaşıp kaybolmuştur.
Ahmet Varol : Siz, ilk kez yarattığımız gibi bize yalnız başlarınıza geldiniz ve size verdiklerimizi arkanızda bıraktınız. Allah'ın ortakları olduğunu sandığınız şefaatçilerinizi de beraberinizde görmüyoruz! Aranızdaki bağlar kesildi ve (ilah olduklarını) sandıklarınız yanınızdan kayboldular. [9]
Ali Bulaç : Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) 'teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)' bize geldiniz ve size lutfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden, gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağlar) parçalanıp koparılmıştır ve haklarında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır.
Ali Fikri Yavuz : Andolsun, sizi ilk defa nasıl çırılçıplak yaratmışsak, onun gibi, yapayalnız ve teker teker huzurumuza gelirsiniz. Size verdiğimiz mal ve mülkü dünyada bırakırsınız. Artık Allah’a ortak koştuğunuz ve şefaatçı zannettiğiniz putları sizinle görmeyiz. Gördünüz ya, aranızdaki bağlar paramparça koptu ve (faydalarını) umduklarınızın hepsi sizden kaybolup gitti.
Bekir Sadak : Onlara: «And olsun ki, sizi ilk defa yarattigimiz gibi size verdiklerimizi ardinizda birakarak bize birer birer geldiniz; icinizde Allah'in ortaklari oldugunu sandiginiz sefaatcilarinizi beraber gormuyoruz. And olsun ki aranizdaki baglar kopmus, ortak sandÙklarÙnÙz sizden ayrÙlmÙ_lardÙr» denecek.*
Celal Yıldırım : Şanıma and olsun ki, sizi ilk yarattığımız gibi bize bir bir geldiniz ve size verdiğimiz nimetleri arkanızda bıraktınız. Aranızda (Allah'a) ortak olduğunu iddia ettiğiniz şefaatçilerinizi beraberinizde göremiyoruz. And olsun ki, aranızdaki bağlar kopmuş ve iddia edip durduğunuz (her şey) sizden ayrılıp kaybolmuştur.
Diyanet İşleri : Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geldiniz. Size verdiğimiz dünyalık nimetleri de arkanızda bıraktınız. Hani hakkınızda Allah’ın ortakları olduğunu zannettiğiniz şefaatçilerinizi de yanınızda görmüyoruz? Artık aranızdaki bağlar tamamen kopmuş ve (Allah’ın ortağı olduklarını) iddia ettikleriniz, sizi yüzüstü bırakıp kaybolmuşlardır.
Diyanet İşleri (eski) : Onlara: 'And olsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi size verdiklerimizi ardınızda bırakarak bize birer birer geldiniz; içinizde Allah'ın ortakları olduğunu sandığınız şefaatçılarınızı beraber görmüyoruz. And olsun ki aranızdaki bağlar kopmuş, ortak sandıklarınız sizden ayrılmışlardır' denecek.
Diyanet Vakfi : Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız. Yaratılışınızda ortaklarımız sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda göremeyeceğiz. Andolsun, aranız açılmış ve (tanrı) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir.
Edip Yüksel : 'Sizi ilk defa yarattığımız gibi bize tek olarak geldiniz. Size hayal gibi gösterdiğimiz şeyleri ardınızda bıraktınız. Hakkınızda (verilecek kararda Tanrı ile) ortak davranacaklarını ileri sürdüğünüz şefaatçılarınızı yanınızda görmüyoruz. Aranızdaki bağlar kesilmiştir. İleri sürdükleriniz sizi terketmiştir.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bugün, sizi ilk defa yarattığımız zamanki gibi yapayalnız huzurumuza geldiniz, size verdiğimiz herşeyi arkanızda bıraktınız. Allah'ın size göre ortağı olduklarını iddia ederek yardımlarına, şefaatlarına güvendiğiniz ortakları yanınızda görmüyoruz. Aranızdaki bütün bağlar artık kesilmiş, güvendiklerinizin hepsi kaybolup gitmiştir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki Bize, ilk defa yarattığımız gibi, işte teker teker geldiniz. Ve size verip hayaline daldırdığımız servetleri arkalarınızın gerisine bıraktınız. Hani o sizin var oluşunuzda Allah'ın ortakları olduğunu yanlış yere sandığınız şefaatçıları yanınızda görmüyoruz? Gördünüz ya aranızdaki bağlar büsbütün koptu ve güvendiklerinizin hepsi kaybolup gitmiştir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Celâlim hakkı için işte geldiniz: bize teker teker: ilk defa yarattığımız gibi ve o size bahş edib hayâlına daldırdığınız servetleri arkalarınızın gerisine bıraktınız, hani o sizin mevcudiyyetinizde şürekâ olduklarını zu'm ettiğiniz şefaatçılarınızı da yanınızda görmüyoruz? Gördünüz ya aranızdaki rabıtalar didik didik koptu ve o zu'm ettiklerinizin hepsi sizden gaib olub gitti
Fizilal-il Kuran : Tıpkı ilk yarattığımızda olduğu gibi, bize yine yalnız başınıza geldiniz, size vermiş olduğumuz her şeyi arkanızda bıraktınız, üzerinde etkili ortaklarımız olduklarını sandığınız aracılarınızı yanınızda görmüyoruz, aranızdaki bütün bağlar kopuverdi, ortağımız sandığınız ilâhlar sizden uzaklaşıp kayıplara karıştı.
Gültekin Onan : Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) 'teker teker, yapayalnız ve yalın (olarak)' bize geldiniz ve size lutfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden, gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağlar) parçalanıp koparılmıştır ve haklarında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır.
Hakkı Yılmaz : Ve andolsun ki siz, sizi ilk defa oluşturduğumuz zamanki gibi yapayalnız/ teker teker Bize geldiniz ve size verdiğimiz şeyleri arkanızda bıraktınız. Ve içinizde kendilerinin ortaklar olduğuna inandığınız sözde destekçilerinizi sizinle beraber görmüyoruz. Andolsun aranızda kesilme/kopukluk olmuş ve yanlış inandığınız şeyler kaybolmuştur.
Hasan Basri Çantay : Andolsun, sizi ilk defa (doğumunuzda) yaratdığımız gibi (âhıretde de) yapayalınız, teker teker (çırılçıplak) huzurumuza gelmişsinizdir (geleceksiniz). Size ihsan etdiğimiz şeyleri (malları) da sırtlarınızın arkasına bırakmışsınızdır. İçinizde, kendileri hakıykaten (Allahın) ortakları olduğunu boş yere iddia etdiğiniz şefaatçilerinizi de şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağ) parça parça kopmuşdur. Haklarında kuru zan besler olduğunuz şeyler (putlar) sizden gaaib olub gitmişdir.
Hayrat Neşriyat : Ve and olsun ki, sizi ilk def'a yarattığımız gibi bize (mal ve evlâdsız olarak ve çıplak bir hâlde) teker teker gelmiş ve (dünyada) size verdiklerimizi sırtlarınızın gerisine(arkanızda) bırakmışsınızdır! Hakkınızda (ibâdetlerinizde) gerçekten kendilerinin (Allah’a)ortak olduklarını zannettiğiniz şefâatçilerinizi de berâberinizde göremiyoruz! Doğrusu, aranız(daki bağlar) kopmuş ve (şefâatçi) zannetmekte olduğunuz şeyler sizden kaybolup gitmiştir.
İbni Kesir : Andolsun ki siz; ilk defa yarattığımız gibi, yapayalnız ve teker teker huzurumuza geldiniz. Ve size verdiğimiz şeyleri ardınızda bıraktınız. Hani, ortaklarınız olduğunu sandığınız şefaatçılarınızı da beraberinizde görmüyoruz. Andolsun ki; aranızdaki bağlar artık kopmuştur. Ortak sandıklarınız da sizden kaybolup gitmiştir.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki; sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize tek tek (tek başına) geldiniz ve size ne verdiysek (neyin sahibi yaptıysak, ne lütfettiysek) arkanızda bıraktınız (terkettiniz). Sizinle ortak olduğunu zannettiğiniz şefaatçilerinizi sizinle beraber görmüyoruz. Andolsun, sizinle aranızdaki bağları koparılmış, haklarında zanda bulunmuş olduğunuz şeyler, sizden uzaklaşıp gitmiştir.
Muhammed Esed : (Ve Allah şöyle diyecektir): "İşte şimdi Bize yapayalnız geldiniz, tıpkı sizi ilk yarattığımız gibi; ve (hayatta iken) size bahşettiğimiz her şeyi arkanızda bıraktınız. Kendinizle ilgili olarak Allaha ortak koştuğunuz o şefaatçilerinizi yanınızda görmüyoruz! Gerçek şu ki, sizin (dünyadaki hayatınız ile) aranızdaki bütün bağlar artık kesilmiştir ve bütün eski dostlarınız sizi terk etmiştir!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Andolsun ki, siz Bizim huzurumuza ilk evvel yarattığımız gibi teker teker gelmişsinizdir. Ve size verip içine daldırdığımız şeyleri arkalarınızın gerisine bırakmışsınızdır. Ve sizinle beraber şefaatçilerinizi göremiyoruz ki, sizin hakkınızda onların ortaklar olduğunu zûm ediyordunuz. Muhakkak ki aranızda rabıtalar parçalanıp kopmuştur ve zûm eder olduğunuz şeyler sizden kaybolup gitmiştir.
Ömer Öngüt : Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi, yine teker teker bize geldiniz. (Dünyada) size verip de hayaline daldırdığımız şeyleri ardınızda bıraktınız. Hani Allah'ın ortakları sandığınız şefaatçıları da yanınızda göremiyoruz? Andolsun onlarla aranızdaki bütün bağlar kopmuş ve (şefaatçı) sandığınız şeyler sizden ayrılıp gitmiştir.
Şaban Piriş : Sizi ilk defa yarattığımız gibi, bize tek başınıza geldiniz. Size bağışlandıklarımızı arkanızda bıraktınız. Kendiniz için ortaklar olduğunu zannettiğiniz şefaatçilerinizi yanınızda göremiyoruz. Aranızdaki bağlar kopmuş ve iddia ettikleriniz sizden uzaklaşıp gitmiş.
Suat Yıldırım : Kıyamet günü de Hak Teâlâ şöyle buyuracaktır:" İşte siz ilk yarattığımızda olduğunuz gibi çırıl çıplak, teker teker huzurumuza geldiniz! Size verdiğimiz mallarınızı da çok gerilerde bıraktınız. Hani, siz dünyada iken Allah’a şerik olduğunu iddia ettiğiniz şefaatçilerinizi de yanınızda görmüyoruz? Gördünüz ya, aranızdaki bağlar bir bir koptu ve ortak olduklarını iddia edip güvendiklerinizin hepsi sizden uzaklaştı."
Süleyman Ateş : "Andolsun, sizi ilk kez yarattığımız gibi, yine tek olarak bize geldiniz ve (dünyâda) sizi hayâline daldırdığımız şeyleri arkanızda bıraktınız. Hani, siz(in yaratılışınızda ve ibâdetleriniz)de (bize) ortak olduklarını sandığınız şefâatçilerinizi de yanınızda görmüyoruz. Aranızdaki bağlar kesilmiş ve (şefâ'atçi) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir!"
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) 'teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda) ' bize geldiniz ve size lutfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden, gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağlar) parçalanıp koparılmıştır ve haklarında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır.
Ümit Şimşek : Kıyamet günü, tıpkı sizi ilk olarak yarattığımız gibi yapayalnız huzurumuza gelirsiniz. Dünyada size verdiklerimizi arkada bırakmışsınızdır. İbadetinizden pay sahibi zannettiğiniz şefaatçilerinizi o gün sizin yanınızda görmeyiz. Aranızdaki bütün bağlar kopmuş, Allah'a ortak saydıklarınız sizi terk edip ortadan kaybolmuştur.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, sizi ilk yarattığımızdaki gibi yapayalnız/teker teker bize geldiniz. Size verip hayaline daldırdığımız şeyleri de sırtlarınızın arkasında bıraktınız. Sizinle ilgili hususlarda ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda görmüyorsunuz. Yemin olsun, koptu aranızdaki tüm bağlar ve uzaklaşıp kayboldu yanınızdan o bir şey sandıklarınız.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}