» 9 / Tevbe  74:

Kuran Sırası: 9
İniş Sırası: 113
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129

 » 9 / Tevbe  Suresi: 74
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. يَحْلِفُونَ (YḪLFVN) = yeHlifūne : yemin ediyorlar
2. بِاللَّهِ (BELLH) = billahi : Allah'a
3. مَا (ME) = mā :
4. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : söylemediklerine
5. وَلَقَدْ (VLGD̃) = veleḳad : halbuki
6. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : söylediler
7. كَلِمَةَ (KLMT) = kelimete : (o) sözü
8. الْكُفْرِ (ELKFR) = l-kufri : küfür
9. وَكَفَرُوا (VKFRVE) = ve keferū : ve inkar ettiler
10. بَعْدَ (BAD̃) = beǎ'de : sonra
11. إِسْلَامِهِمْ (ÎSLEMHM) = islāmihim : İslam olduktan
12. وَهَمُّوا (VHMVE) = ve hemmū : ve yeltendiler
13. بِمَا (BME) = bimā : bir şeye
14. لَمْ (LM) = lem :
15. يَنَالُوا (YNELVE) = yenālū : başaramadıkları
16. وَمَا (VME) = ve mā :
17. نَقَمُوا (NGMVE) = neḳamū : ve öc almağa kalktılar
18. إِلَّا (ÎLE) = illā : sırf
19. أَنْ (ÊN) = en : diye
20. أَغْنَاهُمُ (ÊĞNEHM) = eğnāhumu : kendilerini zengin etti
21. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
22. وَرَسُولُهُ (VRSVLH) = ve rasūluhu : ve Elçisi
23. مِنْ (MN) = min :
24. فَضْلِهِ (FŽLH) = feDlihi : lutfiyle
25. فَإِنْ (FÎN) = fein : eğer
26. يَتُوبُوا (YTVBVE) = yetūbū : tevbe ederlerse
27. يَكُ (YK) = yeku : olur
28. خَيْرًا (ḢYRE) = ḣayran : daha iyi
29. لَهُمْ (LHM) = lehum : kendileri için
30. وَإِنْ (VÎN) = ve in : yok eğer
31. يَتَوَلَّوْا (YTVLVE) = yetevellev : dönerlerse
32. يُعَذِّبْهُمُ (YAZ̃BHM) = yuǎƶƶibhumu : onlara azabedecektir
33. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
34. عَذَابًا (AZ̃EBE) = ǎƶāben : bir azapla
35. أَلِيمًا (ÊLYME) = elīmen : acıklı
36. فِي (FY) = fī :
37. الدُّنْيَا (ELD̃NYE) = d-dunyā : dünyada
38. وَالْاخِرَةِ (VEL ËḢRT) = vel'āḣirati : ve ahirette
39. وَمَا (VME) = ve mā : yoktur
40. لَهُمْ (LHM) = lehum : onların
41. فِي (FY) = fī :
42. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yeryüzünde
43. مِنْ (MN) = min : hiçbir
44. وَلِيٍّ (VLY) = veliyyin : velisi
45. وَلَا (VLE) = ve lā : ne de
46. نَصِيرٍ (NṦYR) = neSīrin : yardımcısı
yemin ediyorlar | Allah'a | | söylemediklerine | halbuki | söylediler | (o) sözü | küfür | ve inkar ettiler | sonra | İslam olduktan | ve yeltendiler | bir şeye | | başaramadıkları | | ve öc almağa kalktılar | sırf | diye | kendilerini zengin etti | Allah | ve Elçisi | | lutfiyle | eğer | tevbe ederlerse | olur | daha iyi | kendileri için | yok eğer | dönerlerse | onlara azabedecektir | Allah | bir azapla | acıklı | | dünyada | ve ahirette | yoktur | onların | | yeryüzünde | hiçbir | velisi | ne de | yardımcısı |

[ḪLF] [] [] [GVL] [] [GVL] [KLM] [KFR] [KFR] [BAD̃] [SLM] [HMM] [] [] [NYL] [] [NGM] [] [] [ĞNY] [] [RSL] [] [FŽL] [] [TVB] [KVN] [ḢYR] [] [] [VLY] [AZ̃B] [] [AZ̃B] [ELM] [] [D̃NV] [EḢR] [] [] [] [ERŽ] [] [VLY] [] [NṦR]
YḪLFVN BELLH ME GELVE VLGD̃ GELVE KLMT ELKFR VKFRVE BAD̃ ÎSLEMHM VHMVE BME LM YNELVE VME NGMVE ÎLE ÊN ÊĞNEHM ELLH VRSVLH MN FŽLH FÎN YTVBVE YK ḢYRE LHM VÎN YTVLVE YAZ̃BHM ELLH AZ̃EBE ÊLYME FY ELD̃NYE VEL ËḢRT VME LHM FY ELÊRŽ MN VLY VLE NṦYR

yeHlifūne billahi ḳālū veleḳad ḳālū kelimete l-kufri ve keferū beǎ'de islāmihim ve hemmū bimā lem yenālū ve mā neḳamū illā en eğnāhumu llahu ve rasūluhu min feDlihi fein yetūbū yeku ḣayran lehum ve in yetevellev yuǎƶƶibhumu llahu ǎƶāben elīmen d-dunyā vel'āḣirati ve mā lehum l-erDi min veliyyin ve lā neSīrin
يحلفون بالله ما قالوا ولقد قالوا كلمة الكفر وكفروا بعد إسلامهم وهموا بما لم ينالوا وما نقموا إلا أن أغناهم الله ورسوله من فضله فإن يتوبوا يك خيرا لهم وإن يتولوا يعذبهم الله عذابا أليما في الدنيا والآخرة وما لهم في الأرض من ولي ولا نصير

 » 9 / Tevbe  Suresi: 74
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يحلفون ح ل ف | ḪLF YḪLFVN yeHlifūne yemin ediyorlar They swear
بالله | BELLH billahi Allah'a by Allah
ما | ME (that) they said nothing,
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū söylemediklerine (that) they said nothing,
ولقد | VLGD̃ veleḳad halbuki while certainly
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū söylediler they said
كلمة ك ل م | KLM KLMT kelimete (o) sözü (the) word
الكفر ك ف ر | KFR ELKFR l-kufri küfür (of) the disbelief
وكفروا ك ف ر | KFR VKFRVE ve keferū ve inkar ettiler and disbelieved
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'de sonra after
إسلامهم س ل م | SLM ÎSLEMHM islāmihim İslam olduktan their (pretense of) Islam,
وهموا ه م م | HMM VHMVE ve hemmū ve yeltendiler and planned
بما | BME bimā bir şeye [of] what
لم | LM lem not
ينالوا ن ي ل | NYL YNELVE yenālū başaramadıkları they could attain.
وما | VME ve mā And not
نقموا ن ق م | NGM NGMVE neḳamū ve öc almağa kalktılar they were resentful
إلا | ÎLE illā sırf except
أن | ÊN en diye that
أغناهم غ ن ي | ĞNY ÊĞNEHM eğnāhumu kendilerini zengin etti Allah had enriched them
الله | ELLH llahu Allah Allah had enriched them
ورسوله ر س ل | RSL VRSVLH ve rasūluhu ve Elçisi and His Messenger
من | MN min of
فضله ف ض ل | FŽL FŽLH feDlihi lutfiyle His Bounty.
فإن | FÎN fein eğer So if
يتوبوا ت و ب | TVB YTVBVE yetūbū tevbe ederlerse they repent,
يك ك و ن | KVN YK yeku olur it is
خيرا خ ي ر | ḢYR ḢYRE ḣayran daha iyi better
لهم | LHM lehum kendileri için for them,
وإن | VÎN ve in yok eğer and if
يتولوا و ل ي | VLY YTVLVE yetevellev dönerlerse they turn away,
يعذبهم ع ذ ب | AZ̃B YAZ̃BHM yuǎƶƶibhumu onlara azabedecektir Allah will punish them
الله | ELLH llahu Allah Allah will punish them
عذابا ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EBE ǎƶāben bir azapla (with) a punishment
أليما ا ل م | ELM ÊLYME elīmen acıklı painful,
في | FY in
الدنيا د ن و | D̃NV ELD̃NYE d-dunyā dünyada the world
والآخرة ا خ ر | EḢR VEL ËḢRT vel'āḣirati ve ahirette and (in) the Hereafter.
وما | VME ve mā yoktur And not
لهم | LHM lehum onların for them
في | FY in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the earth
من | MN min hiçbir any
ولي و ل ي | VLY VLY veliyyin velisi protector
ولا | VLE ve lā ne de and not
نصير ن ص ر | NṦR NṦYR neSīrin yardımcısı a helper.

9:74 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

yemin ediyorlar | Allah'a | | söylemediklerine | halbuki | söylediler | (o) sözü | küfür | ve inkar ettiler | sonra | İslam olduktan | ve yeltendiler | bir şeye | | başaramadıkları | | ve öc almağa kalktılar | sırf | diye | kendilerini zengin etti | Allah | ve Elçisi | | lutfiyle | eğer | tevbe ederlerse | olur | daha iyi | kendileri için | yok eğer | dönerlerse | onlara azabedecektir | Allah | bir azapla | acıklı | | dünyada | ve ahirette | yoktur | onların | | yeryüzünde | hiçbir | velisi | ne de | yardımcısı |

[ḪLF] [] [] [GVL] [] [GVL] [KLM] [KFR] [KFR] [BAD̃] [SLM] [HMM] [] [] [NYL] [] [NGM] [] [] [ĞNY] [] [RSL] [] [FŽL] [] [TVB] [KVN] [ḢYR] [] [] [VLY] [AZ̃B] [] [AZ̃B] [ELM] [] [D̃NV] [EḢR] [] [] [] [ERŽ] [] [VLY] [] [NṦR]
YḪLFVN BELLH ME GELVE VLGD̃ GELVE KLMT ELKFR VKFRVE BAD̃ ÎSLEMHM VHMVE BME LM YNELVE VME NGMVE ÎLE ÊN ÊĞNEHM ELLH VRSVLH MN FŽLH FÎN YTVBVE YK ḢYRE LHM VÎN YTVLVE YAZ̃BHM ELLH AZ̃EBE ÊLYME FY ELD̃NYE VEL ËḢRT VME LHM FY ELÊRŽ MN VLY VLE NṦYR

yeHlifūne billahi ḳālū veleḳad ḳālū kelimete l-kufri ve keferū beǎ'de islāmihim ve hemmū bimā lem yenālū ve mā neḳamū illā en eğnāhumu llahu ve rasūluhu min feDlihi fein yetūbū yeku ḣayran lehum ve in yetevellev yuǎƶƶibhumu llahu ǎƶāben elīmen d-dunyā vel'āḣirati ve mā lehum l-erDi min veliyyin ve lā neSīrin
يحلفون بالله ما قالوا ولقد قالوا كلمة الكفر وكفروا بعد إسلامهم وهموا بما لم ينالوا وما نقموا إلا أن أغناهم الله ورسوله من فضله فإن يتوبوا يك خيرا لهم وإن يتولوا يعذبهم الله عذابا أليما في الدنيا والآخرة وما لهم في الأرض من ولي ولا نصير

[ح ل ف] [] [] [ق و ل] [] [ق و ل] [ك ل م] [ك ف ر] [ك ف ر] [ب ع د] [س ل م] [ه م م] [] [] [ن ي ل] [] [ن ق م] [] [] [غ ن ي] [] [ر س ل] [] [ف ض ل] [] [ت و ب] [ك و ن] [خ ي ر] [] [] [و ل ي] [ع ذ ب] [] [ع ذ ب] [ا ل م] [] [د ن و] [ا خ ر] [] [] [] [ا ر ض] [] [و ل ي] [] [ن ص ر]

 » 9 / Tevbe  Suresi: 74
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يحلفون ح ل ف | ḪLF YḪLFVN yeHlifūne yemin ediyorlar They swear
Ye,Ha,Lam,Fe,Vav,Nun,
10,8,30,80,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالله | BELLH billahi Allah'a by Allah
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
ما | ME (that) they said nothing,
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū söylemediklerine (that) they said nothing,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولقد | VLGD̃ veleḳad halbuki while certainly
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CIRC – prefixed circumstantial particle
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو حالية
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū söylediler they said
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
كلمة ك ل م | KLM KLMT kelimete (o) sözü (the) word
Kef,Lam,Mim,Te merbuta,
20,30,40,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
الكفر ك ف ر | KFR ELKFR l-kufri küfür (of) the disbelief
Elif,Lam,Kef,Fe,Re,
1,30,20,80,200,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
وكفروا ك ف ر | KFR VKFRVE ve keferū ve inkar ettiler and disbelieved
Vav,Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
6,20,80,200,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'de sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
T – accusative time adverb
ظرف زمان منصوب
إسلامهم س ل م | SLM ÎSLEMHM islāmihim İslam olduktan their (pretense of) Islam,
,Sin,Lam,Elif,Mim,He,Mim,
,60,30,1,40,5,40,
"N – genitive masculine (form IV) verbal noun → Islam
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وهموا ه م م | HMM VHMVE ve hemmū ve yeltendiler and planned
Vav,He,Mim,Vav,Elif,
6,5,40,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بما | BME bimā bir şeye [of] what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
لم | LM lem not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
ينالوا ن ي ل | NYL YNELVE yenālū başaramadıkları they could attain.
Ye,Nun,Elif,Lam,Vav,Elif,
10,50,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وما | VME ve mā And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
نقموا ن ق م | NGM NGMVE neḳamū ve öc almağa kalktılar they were resentful
Nun,Gaf,Mim,Vav,Elif,
50,100,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلا | ÎLE illā sırf except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
أن | ÊN en diye that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
أغناهم غ ن ي | ĞNY ÊĞNEHM eğnāhumu kendilerini zengin etti Allah had enriched them
,Ğayn,Nun,Elif,He,Mim,
,1000,50,1,5,40,
V – 1st person singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ELLH llahu Allah Allah had enriched them
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
ورسوله ر س ل | RSL VRSVLH ve rasūluhu ve Elçisi and His Messenger
Vav,Re,Sin,Vav,Lam,He,
6,200,60,6,30,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من | MN min of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
فضله ف ض ل | FŽL FŽLH feDlihi lutfiyle His Bounty.
Fe,Dad,Lam,He,
80,800,30,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فإن | FÎN fein eğer So if
Fe,,Nun,
80,,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الفاء استئنافية
حرف شرط
يتوبوا ت و ب | TVB YTVBVE yetūbū tevbe ederlerse they repent,
Ye,Te,Vav,Be,Vav,Elif,
10,400,6,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
يك ك و ن | KVN YK yeku olur it is
Ye,Kef,
10,20,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
خيرا خ ي ر | ḢYR ḢYRE ḣayran daha iyi better
Hı,Ye,Re,Elif,
600,10,200,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
لهم | LHM lehum kendileri için for them,
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
وإن | VÎN ve in yok eğer and if
Vav,,Nun,
6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
يتولوا و ل ي | VLY YTVLVE yetevellev dönerlerse they turn away,
Ye,Te,Vav,Lam,Vav,Elif,
10,400,6,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form V) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
يعذبهم ع ذ ب | AZ̃B YAZ̃BHM yuǎƶƶibhumu onlara azabedecektir Allah will punish them
Ye,Ayn,Zel,Be,He,Mim,
10,70,700,2,5,40,
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb, jussive mood
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع مجزوم و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ELLH llahu Allah Allah will punish them
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
عذابا ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EBE ǎƶāben bir azapla (with) a punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,Elif,
70,700,1,2,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
أليما ا ل م | ELM ÊLYME elīmen acıklı painful,
,Lam,Ye,Mim,Elif,
,30,10,40,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الدنيا د ن و | D̃NV ELD̃NYE d-dunyā dünyada the world
Elif,Lam,Dal,Nun,Ye,Elif,
1,30,4,50,10,1,
N – genitive feminine singular noun
اسم مجرور
والآخرة ا خ ر | EḢR VEL ËḢRT vel'āḣirati ve ahirette and (in) the Hereafter.
Vav,Elif,Lam,,Hı,Re,Te merbuta,
6,1,30,,600,200,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine singular noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
وما | VME ve mā yoktur And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
لهم | LHM lehum onların for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the earth
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
من | MN min hiçbir any
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ولي و ل ي | VLY VLY veliyyin velisi protector
Vav,Lam,Ye,
6,30,10,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
ولا | VLE ve lā ne de and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
نصير ن ص ر | NṦR NṦYR neSīrin yardımcısı a helper.
Nun,Sad,Ye,Re,
50,90,10,200,
N – genitive masculine singular indefinite noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |يَحْلِفُونَ: yemin ediyorlar | بِاللَّهِ: Allah'a | مَا: | قَالُوا: söylemediklerine | وَلَقَدْ: halbuki | قَالُوا: söylediler | كَلِمَةَ: (o) sözü | الْكُفْرِ: küfür | وَكَفَرُوا: ve inkar ettiler | بَعْدَ: sonra | إِسْلَامِهِمْ: İslam olduktan | وَهَمُّوا: ve yeltendiler | بِمَا: bir şeye | لَمْ: | يَنَالُوا: başaramadıkları | وَمَا: | نَقَمُوا: ve öc almağa kalktılar | إِلَّا: sırf | أَنْ: diye | أَغْنَاهُمُ: kendilerini zengin etti | اللَّهُ: Allah | وَرَسُولُهُ: ve Elçisi | مِنْ: | فَضْلِهِ: lutfiyle | فَإِنْ: eğer | يَتُوبُوا: tevbe ederlerse | يَكُ: olur | خَيْرًا: daha iyi | لَهُمْ: kendileri için | وَإِنْ: yok eğer | يَتَوَلَّوْا: dönerlerse | يُعَذِّبْهُمُ: onlara azabedecektir | اللَّهُ: Allah | عَذَابًا: bir azapla | أَلِيمًا: acıklı | فِي: | الدُّنْيَا: dünyada | وَالْاخِرَةِ: ve ahirette | وَمَا: yoktur | لَهُمْ: onların | فِي: | الْأَرْضِ: yeryüzünde | مِنْ: hiçbir | وَلِيٍّ: velisi | وَلَا: ne de | نَصِيرٍ: yardımcısı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |يحلفون YḪLFWN yemin ediyorlar | بالله BELLH Allah'a | ما ME | قالوا GELWE söylemediklerine | ولقد WLGD̃ halbuki | قالوا GELWE söylediler | كلمة KLMT (o) sözü | الكفر ELKFR küfür | وكفروا WKFRWE ve inkar ettiler | بعد BAD̃ sonra | إسلامهم ÎSLEMHM İslam olduktan | وهموا WHMWE ve yeltendiler | بما BME bir şeye | لم LM | ينالوا YNELWE başaramadıkları | وما WME | نقموا NGMWE ve öc almağa kalktılar | إلا ÎLE sırf | أن ÊN diye | أغناهم ÊĞNEHM kendilerini zengin etti | الله ELLH Allah | ورسوله WRSWLH ve Elçisi | من MN | فضله FŽLH lutfiyle | فإن FÎN eğer | يتوبوا YTWBWE tevbe ederlerse | يك YK olur | خيرا ḢYRE daha iyi | لهم LHM kendileri için | وإن WÎN yok eğer | يتولوا YTWLWE dönerlerse | يعذبهم YAZ̃BHM onlara azabedecektir | الله ELLH Allah | عذابا AZ̃EBE bir azapla | أليما ÊLYME acıklı | في FY | الدنيا ELD̃NYE dünyada | والآخرة WEL ËḢRT ve ahirette | وما WME yoktur | لهم LHM onların | في FY | الأرض ELÊRŽ yeryüzünde | من MN hiçbir | ولي WLY velisi | ولا WLE ne de | نصير NṦYR yardımcısı |
Kırık Meal (Okunuş) : |yeHlifūne: yemin ediyorlar | billahi: Allah'a | : | ḳālū: söylemediklerine | veleḳad: halbuki | ḳālū: söylediler | kelimete: (o) sözü | l-kufri: küfür | ve keferū: ve inkar ettiler | beǎ'de: sonra | islāmihim: İslam olduktan | ve hemmū: ve yeltendiler | bimā: bir şeye | lem: | yenālū: başaramadıkları | ve mā: | neḳamū: ve öc almağa kalktılar | illā: sırf | en: diye | eğnāhumu: kendilerini zengin etti | llahu: Allah | ve rasūluhu: ve Elçisi | min: | feDlihi: lutfiyle | fein: eğer | yetūbū: tevbe ederlerse | yeku: olur | ḣayran: daha iyi | lehum: kendileri için | ve in: yok eğer | yetevellev: dönerlerse | yuǎƶƶibhumu: onlara azabedecektir | llahu: Allah | ǎƶāben: bir azapla | elīmen: acıklı | : | d-dunyā: dünyada | vel'āḣirati: ve ahirette | ve mā: yoktur | lehum: onların | : | l-erDi: yeryüzünde | min: hiçbir | veliyyin: velisi | ve lā: ne de | neSīrin: yardımcısı |
Kırık Meal (Transcript) : |YḪLFVN: yemin ediyorlar | BELLH: Allah'a | ME: | GELVE: söylemediklerine | VLGD̃: halbuki | GELVE: söylediler | KLMT: (o) sözü | ELKFR: küfür | VKFRVE: ve inkar ettiler | BAD̃: sonra | ÎSLEMHM: İslam olduktan | VHMVE: ve yeltendiler | BME: bir şeye | LM: | YNELVE: başaramadıkları | VME: | NGMVE: ve öc almağa kalktılar | ÎLE: sırf | ÊN: diye | ÊĞNEHM: kendilerini zengin etti | ELLH: Allah | VRSVLH: ve Elçisi | MN: | FŽLH: lutfiyle | FÎN: eğer | YTVBVE: tevbe ederlerse | YK: olur | ḢYRE: daha iyi | LHM: kendileri için | VÎN: yok eğer | YTVLVE: dönerlerse | YAZ̃BHM: onlara azabedecektir | ELLH: Allah | AZ̃EBE: bir azapla | ÊLYME: acıklı | FY: | ELD̃NYE: dünyada | VEL ËḢRT: ve ahirette | VME: yoktur | LHM: onların | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | MN: hiçbir | VLY: velisi | VLE: ne de | NṦYR: yardımcısı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Söylemediklerine dâir yemin ederler Allah adına, fakat andolsun ki, küfür sözünü söyledi onlar ve Müslüman olduklarını izhâr ettikten sonra kâfir oldular, elde edemedikleri şeyi de yapmaya çalıştılar, bu öç almaya kalkışmaları da ancak Allah'ın ve Peygamberinin, lütfedip onları zenginleştirmesine karşılıktı. Tövbe ederlerse hayırlı olur onlara, fakat yüz çevirirlerse Allah, onları dünyâda da, âhirette de elemli bir azapla azaplandırır ve yeryüzünde onlara ne bir dost bulunur, ne bir yardımcı.
Adem Uğur : (Ey Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kâfir oldular. Başaramadıkları bir şeye (Peygambere suikast yapmaya) de yeltendiler. Ve sırf Allah ve Resûlü kendi lütuflarından onları zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar. Eğer tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur. Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır. Yeryüzünde onların ne dostu ne de yardımcısı vardır.
Ahmed Hulusi : Söylemediklerine (dair), Esmâ'sıyla onların hakikati olan Allâh namına yemin ederler. . . Andolsun ki, o küfür kelimesini söylediler; İslâm'ı kabullerinden sonra hakikat bilgisini inkâr edenler başaramayacakları bir kötülüğe teşebbüs ettiler! Sırf Allâh ve Rasûlü fazlından onları zenginleştirdiği için intikam almağa kalktılar. . . Eğer tövbe ederler ise onlar için daha hayırlı olur. . . Eğer dönerler ise, Allâh onları dünyada da sonsuz gelecek sürecinde de acı bir azap ile azaplandırır. . . Yeryüzünde onların ne bir sahibi ve ne de bir yardımcısı vardır.
Ahmet Tekin : Onlar, inkârı, küfrü ilgilendiren bir şeyler konuşmadıklarına dair Allah’a yeminler ediyorlar. Halbuki, inkâr düzenine dönüşü, o düzeni ihyayı sağlayacak ilkeleri, konuları konuştular; İslâm’a girdiklerini açıkça ifade ettikten sonra, küfre döndüler. Başaramayacakları şeyi, peygambere suikast tasarladılar. Allah ve Rasûlü bir lütuf olarak onları zenginleştirdiği için intikam almaya kalkıştılar. Eğer isyanlarından vazgeçerek, Allah’a itaate yönelip tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur. İmandan ve tevbeden yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak halkı istedikleri istikamette yönlendirmeye devam ederlerse, Allah onları dünyada da, âhirette, ebedî yurtta da can yakıp inleten müthiş bir azâba çarptıracaktır. Yeryüzünde onların ne bir velisi, koruyucusu, ne de bir yardım edeni vardır.
Ahmet Varol : Söylemedik diye Allah'a yemin ediyorlar. Oysa küfür sözünü söylediler, İslam'a girdikten sonra inkar ettiler ve başaramadıkları bir şeye yeltendiler. Sırf Allah ve Peygamberi, lütfu ile kendilerini zengin etti diye öç almağa kalktılar. Tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da ahirette de acıklı bir azapla azaplandırır. Onlar için yeryüzünde bir dost ve yardımcı da yoktur.
Ali Bulaç : Allah'a and içiyorlar ki (o inkâr sözünü) söylemediler. Oysa andolsun, onlar inkâr sözünü söylemişlerdir ve İslamlıklarından sonra inkâra sapmışlardır ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir. Oysa intikama kalkışmalarının, kendilerini Allah'ın ve elçisinin bol ihsanından zengin kılmasından başka (bir nedeni) yoktu. Eğer tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur, eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de acı bir azabla azablandırır. Onlar için yeryüzünde bir koruyucu dost ve bir yardımcı yoktur.
Ali Fikri Yavuz : Münafıklar Allah’a yemin ediyorlar ki, (Peygamberle alay ve ona hakaret sözünü) söylemediler. And olsun ki, o küfür kelimesini söylediler; ve İslâmı kabul ettiklerini açıkladıktan sonra da kâfir oldular; ve muvaffak olamadıkları cinâyeti (Peygambere sûlikasdi) kurdular. Münafıkların Peygambere ve müminlere kin beslemeleri, ancak Allah ile Rasûlünün onları ihsanından zenginleştirmiş olmasıdır. Bununla beraber eğer nifaklarından tevbe ederlerse, haklarında hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse; Allah, onları dünya ve âhirette acıklı bir azaba uğratır. Artık onların yeryüzünde ne bir dostu, ne de bir yardımcısı yoktur.
Bekir Sadak : And olsun ki, musluman olduktan sonra inkar edip kufur sozunu soylemisler iken, soylemedik diye Allah'a yemin ettiler, basaramiyacaklari bir seye giristiler; Allah ve peygamberi bol nimetinden onlari zenginlestirdi ve oc almaya kalktilar. Eger tevbe ederlerse iyiliklerine olur; sayet yuz cevirirlerse, Allah onlari dunya ve ahirette can yakici azaba ugratir. Yeryuzunde bir dost ve yardimcilari yoktur.
Celal Yıldırım : (Küfrü gerektiren sözü) söylemediklerine Allah ile yemîn ediyorlar. And olsun ki, o küfür sözünü söylediler ; İslâm'dan sonra küfre saptılar ; erişemedikleri (büyük bir cinayet) işine de kasdedip yöneldiler. Onların kin ve intikamı, sadece Allah ve Peygamberinin kendi fazl-u keremiyle mü'minleri doygun kılmalarından ileri geliyordu. Eğer tevbe ederlerse, kendileri için hayırlı olur; yüzçevirirlerse, Allah onları Dünya'da da, Âhiret'te de elem verici bir azâbla azâblandıracak ve yeryüzünde kendileri için bir dost ve yardımcı da yoktur.
Diyanet İşleri : Bir şey söylemediklerine dair Allah’a yemin ediyorlar. Hâlbuki o küfür sözünü söylediler ve (sözde) müslüman olduktan sonra inkâr ettiler. Ayrıca başaramadıkları şeye (peygamberi öldürmeye) de yeltendiler. Sırf, Allah ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar. Eğer tövbe ederlerse, kendileri için hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse, Allah onları dünyada ve ahirette elem dolu bir azaba çarptıracaktır. Artık onlar için yeryüzünde ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, müslüman olduktan sonra inkar edip küfür sözünü söylemişler iken, söylemedik diye Allah'a yemin ettiler, başaramayacakları bir şeye giriştiler; Allah ve Peygamberi bol nimetinden onları zenginleştirdi ve öç almaya kalktılar. Eğer tevbe ederlerse iyiliklerine olur; şayet yüz çevirirlerse, Allah onları dünya ve ahirette can yakıcı azaba uğratır. Yeryüzünde bir dost ve yardımcıları yoktur.
Diyanet Vakfi : (Ey Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kâfir oldular. Başaramadıkları bir şeye (Peygambere suikast yapmaya) de yeltendiler. Ve sırf Allah ve Resûlü kendi lütuflarından onları zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar. Eğer tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur. Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır. Yeryüzünde onların ne dostu ne de yardımcısı vardır.
Edip Yüksel : İnkar sözlerini konuşmalarına ve teslim olduktan sonra inkar etmelerine rağmen, onları söylemediklerine dair ALLAH'a yemin ediyorlar. Aslında, hiç bir zaman ulaşamadıkları gerçeğe karşı durdular. ALLAH ve elçisi O'nun lütfuyla kendilerini zenginleştirdikten sonra öc almaya kalktılar! Tevbe ederlerse kendileri için iyi olur. Yüz çevirirlerse, ALLAH onları dünya ve ahirette acı bir azapla cezalandırır; yeryüzünde ne bir dostları ne de bir yardımcıları olur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar, kötü bir şey söylemedik, diyerek Allah'a yemin ederler. Onlar o küfür kelimesini kesinlikle söylediler. İslâm'a girdikten sonra yine kâfirlik ettiler. Ve o başaramadıkları cinayeti tasarladılar. Halbuki intikam almaları için Allah'ın, Resulü ile onları lütfundan zenginleştirmiş olmasından başka bir sebep yoktu. Eğer tevbe ederlerse haklarında hayırlı olur. Yok yanaşmazlarsa Allah onları dünyada da, ahirette de acıklı bir azaba uğratır. Yeryüzünde onları koruyacak veya onlara yardım edecek bir kimse de bulunmaz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah'a, söylemediklerine dair yemin ediyorlar. Andolsun ki, o küfür sözünü söylediler, müslüman olduktan sonra yine kafirlik ettiler ve başaramadıkları cinayeti kurdular. Oysa öç almaya kalkmaları için kendilerini Allah'ın peygamberiyle, ilahı lütfundan zenginleştirmiş olmasından başka bir sebep de yoktu. Eğer tevbe ederlerse haklarında hayırlı olur, şayet yan çizerlerse Allah onları dünyada ve ahirette acı bir azaba uğratır; onların yeryüzünde ne bir kayırıcısı ne de bir yardımcısı bulunur.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allaha yemin ediyorlar: söylememişler, kasem olsun o kelime-i küfrü söylediler, islâma geldikten sonra yine kâfirlik ettiler ve o muvaffak olamadıkları cinayeti kurdular, halbuki intikam almağa kalkmaları için kendilerini Allahın Resuliyle fadlı ilâhîsinden zenginleştirmiş olmasından başka bir sebeb de yoktu, bunun üzerine tevbe ederlerse haklarında hayırlı olur, yok yan çizerlerse Allah onları Dünya ve Âhırette elîm bir azab ile ta'zib eder, ve yer yüzünde onlar için ne himaye, ne imdad edecek kimse bulunmaz
Fizilal-il Kuran : Onlar söylemediler diye Allah adına yemin ederler, ama o küfür sözünü söylediler. Müslüman olduktan sonra kâfir oldular. Yapamadıkları bir işe yeltendiler. Bu yolla öç almaya kalkışmalarının tek sebebi Allah'ın lütfu ile Allah'ın ve Peygamber'in kendilerini zengin etmiş olmalarıdır. Eğer tevbe ederlerse kendileri için iyi olur, Eğer sırt çevirirlerse, Allah onları hem dünyada, hem de ahirette acıklı bir azaba uğratır. Dünyada onlara ne bir dost ve ne de bir yardım edici bulunur.
Gültekin Onan : Tanrı'ya and içiyorlar ki (o küfür sözünü) söylemediler. Oysa andolsun, onlar küfür sözünü söylemişlerdir ve islamlıklarından sonra küfretmişlerdir ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir. Oysa intikama kalkışmalarının, kendilerini Tanrı'nın ve elçisinin bol ihsanından zengin kılmasından başka (bir nedeni) yoktu. Eğer tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur, eğer yüz çevirirlerse Tanrı onları dünyada da, ahirette de acı bir azabla azablandırır. Onlar için yeryüzünde bir koruyucu dost ve bir yardımcı yoktur.
Hakkı Yılmaz : "Onlar, söylemediklerine, Allah'a yemin ederler. Hâlbuki onlar, küfrü; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetme sözünü kesinlikle söylediler. İslâmlaşmalarından sonra da kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden birileri oldular. Ve ulaşamadıkları, sahip olamadıkları şeyleri çok istediler. Onlar sadece, Allah'ın ve Elçisi'nin mü’minleri Allah'ın armağanlarından zenginleştirmiş olmasından kinlendiler. Artık, eğer hatalarından dönerlerse kendileri için hayırlı olur. Eğer geri dururlarsa da Allah, onları dünyada ve âhirette çok acıklı bir azap ile azaplandıracaktır. Yeryüzünde onlar için bir koruyucu, yol gösterici yakın ve iyi bir yardımcı da yoktur. "
Hasan Basri Çantay : (Münafıklar, o kötü sözü) söylemediklerine (dâir) Allaha yemîn ediyorlar. Andolsun, o küfür kelimesini söylemişlerdir. Onlar müslümanlıklarından sonra yine kâfir oldular. Başaramadıkları bir şey'e (cinayete) de yeltendiler onlar. Halbuki (peygambere ve mü'minlere karşı kîn besleyib) intikaam olmıya yeltenmeleri için Allah ile peygamberinin lütf-ü inayeti İle onları zenginleşdirmiş olduğundan başka (meydanda bir sebeb) de yokdu. Eğer (nifakdan) tevbe ederlerse onlar için hayırlı olur. Eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyâda da, âhiretde de pek acıklı bir azaba uğratır, yer yüzünde onlar için ne bir yâr, ne bir mededkâr da yokdur artık.
Hayrat Neşriyat : (O sözü) söylemediklerine dâir Allah’a yemîn ediyorlar. Hâlbuki, o küfür sözünü gerçekten söylediler de İslâm(ı kabûl etme)lerinden sonra kâfir oldular ve muvaffak olamadıkları şeye (peygambere sû-i kasd yapmaya da) yeltendiler. Sırf Allah ve Resûlü, fazlından kendilerini zengin etti diye (buna rağmen nankörlük ederek) intikam almaya kalktılar. Artık tevbe ederlerse, kendileri için hayırlı olur. Eğer yüz çevirirlerse, Allah onları dünya ve âhirette (pek) elemli bir azâb ile cezâlandıracaktır! Yeryüzünde onlar için ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır!
İbni Kesir : And olsun ki, müslüman olduktan sonra inkar edip küfür sözünü söylemişler iken, söylemedik diye Allah'a yemin ettiler, başaramayacakları bir şeye giriştiler; Allah ve peygamberi bol nimetinden onları zenginleştirdi ve öç almaya kalktılar. Eğer tevbe ederlerse iyiliklerine olur; şayet yüz çevirirlerse, Allah onları dünya ve ahirette can yakıcı azaba uğratır. Ve onlar için yeryüzünde bir dost ve yardımcı yoktur.
İskender Evrenosoğlu : Andolsun ki; “küfür” kelimesini söyledikleri halde, Allah'a söylemediklerine yemin ederler. Ve İslâmlıklarından sonra inkâr ettiler. Nail olamayacakları (yapamayacakları) ve intikam almak istedikleri şey sadece Allah'ın ve Resûl'ünün onları, fazlından zenginleştirmiş olması. Artık tövbe ederlerse onlar için hayırlı olur. Ve şâyet dönerlerse (îmândan geri), Allah onları elîm azapla dünyada ve ahirette azaplandırır. Ve onların, yeryüzünde bir dostu ve yardımcısı yoktur.
Muhammed Esed : (İkiyüzlüler, kötü) bir şey söylemedikleri konusunda Allaha yemin ediyorlar; oysa, onların hakkı inkara varan bir söz sarf etmiş oldukları ve (böylece,) önce Allaha teslimiyetlerini ifade edip sonra da hakkı inkar etmiş oldukları bilinen bir şey: böyle yaparken onlar, ulaşamayacakları bir amaç peşindeydiler. Allahın ve Onun lütuf ve cömertliği sayesinde Elçisinin kendilerini (ruhen ve manevi olarak) zengin ve yetkin kılmasından başka bir hata (ya da eksiklik) bulamazlardı (dinde). Bundan sonra, eğer pişman olup tevbe ederlerse, bu onların kendi iyiliklerine olacaktır; ama yüz çevirirlerse, Allah onları hem bu dünyada hem de öte dünyada pek çetin bir azaba uğratacak; ve onlar da bu dünyada kendilerine ne bir koruyucu ne de bir yardımcı bulabileceklerdir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Allah Teâlâ'ya yemin ederler ki, söylemiş değillerdir. Ve and olsun ki, o küfr lakırdısını söylediler ve İslâmiyet'i kabul etmiş olduklarından sonra kâfir oldular ve yetişemedikleri şeye yine yeltendiler ve onlar münkirane bir harekette bulunmadılar, ancak Allah Teâlânın ve ResûIünün fazl-ı ilâhi ile onları zengin kılmış olmalarından (dolayı bulundular). İmdi onlar tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Ve eğer yüz çevirirlerse Allah Teâlâ onları dünyada ve ahirette pek acıklı bir azap ile muazzeb kılar ve artık onlar için yeryüzünde ne bir koruyacak ve ne de bir yardımda bulunacak kimse yoktur.
Ömer Öngüt : Onlar, kötü bir şey söylemediklerine dâir Allah'a yemin ederler. Onlar o küfür kelimesini kesinlikle söylediler. İslâm'dan sonra küfre saptılar. Ve o başaramadıkları cinayeti tasarladılar. Halbuki intikam almaya yeltenmeleri için Allah'ın ve Resul'ünün onları lütfundan zenginleştirmiş olmasından başka bir sebep yoktu. Eğer tevbe ederlerse haklarında hayırlı olur. Şayet yanaşmazlarsa Allah onları dünyada da, ahirette de acıklı bir azaba uğratır. Yeryüzünde onları koruyacak veya onlara yardım edecek bir kimse de bulunmaz.
Şaban Piriş : Müslüman olduktan sonra küfre düşüp kesinlikle küfür sözünü söylemişlerken, söylemedik diye Allah’a yemin ettiler. Başaramayacakları bir şeye giriştiler. Allah ve Resulü onları Allah’ın bol nimetinden zenginleştirdiği için intikam almaya yeltendiler. Eğer tevbe ederlerse kendileri için iyi olur. Eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünya ve ahirette acı veren bir azapla cezalandırır. Onlar için yeryüzünde bir veli ve yardımcı da yoktur.
Suat Yıldırım : Onlar Allah’a yemin ederek, olumsuz bir şey söylemediklerini ileri sürerler. Halbuki küfür sözünü söylediler, İslâm’a girdikten sonra inkâr ettiler, başaramadıkları, netice alamadıkları birtakım cinayetlere yeltendiler. Münafıkların Peygamber’e ve müminlere kin beslemelerinin tek sebebi, Allah ve Resulünün Kendi lütfu ile müminlerin ihtiyaçlarını gidermesiydi. Onlar tövbe ederlerse, haklarında hayırlı olur. Yok yüz çevirirlerse, Allah onları dünyada da âhirette de acı bir azaba uğratır. Onlara bütün bir dünyada, ne bir hâmi, ne de bir yardımcı bulunamaz.
Süleyman Ateş : (Senin aleyhinde söyledikleri yakışıksız sözleri) söylemediklerine Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü söylediler, İslâm olduktan sonra inkâr ettiler, başaramadıkları bir şeye yeltendiler. Sırf Allâh ve Elçisi, Allâh'ın lutfiyle kendilerini zengin etti diye (şimdi) öc almağa kalktılar. (Allâh ve Elçisinin iyiliğine karşı böyle nankörlük ettiler.) Eğer tevbe ederlerse kendileri için daha iyi olur. Yok eğer (inkâr yoluna) dönerlerse Allâh onlara dünyâda da, âhirette de acı bir biçimde azâbedecektir. Yeryüzünde onların ne velisi, ne de yardımcısı vardır.
Tefhim-ul Kuran : Allah'a and içiyorlar ki (o küfür sözünü) söylemediler. Oysa andolsun, onlar küfür sözünü söylemişlerdir ve İslamlıklarından sonra küfre sapmışlardır ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir. Oysa intikama kalkışmalarının, kendilerini Allah'ın ve Resulünün bol ihsanından zengin kılmasından başka (bir nedeni) yoktu. Eğer tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur, eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de acıklı bir azabla azablandırır. Onlar için yeryüzünde bir koruyucu dost ve bir yardımcı yoktur.
Ümit Şimşek : Birşey söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Oysa onlar inkâr sözünü söylediler, İslâma girdikten sonra tekrar kâfir oldular ve ellerinin erişemeyeceği şeye yeltendiler. Allah ve Resulü Allah'ın lütfuyla onları zengin etti diye güya onlar intikam alıyorlar! Tevbe ederlerse bu onlar için hayırlı olur. Yüz çevirirlerse, dünyada da, âhirette de Allah onları acı bir azapla cezalandırır. Sonra onlara yeryüzünde ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı.
Yaşar Nuri Öztürk : Söylemediklerine ilişkin Allah'a yemin ediyorlar. Yemin olsun ki, o küfür sözünü söylediler. İslam'a girmeleri ardından küfre saptılar. Başaramadıkları bir şeyi tasarladılar. Oysaki intikam almaları için, Allah'ın ve resulünün, Allah'ın lütfuyla kendilerini zengin etmiş olmasından başka bir sebep de yoktu. Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Eğer yan çizerlerse Allah onlara dünyada da âhirette de acıklı bir azapla azap edecektir. Ve yeryüzünde onların ne bir dostu olacaktır ne de bir yardımcısı.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}