» 9 / Tevbe  115:

Kuran Sırası: 9
İniş Sırası: 113
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129

 » 9 / Tevbe  Suresi: 115
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (VME) = ve mā :
2. كَانَ (KEN) = kāne : değildir
3. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
4. لِيُضِلَّ (LYŽL) = liyuDille : onları saptıracak
5. قَوْمًا (GVME) = ḳavmen : bir kavmi
6. بَعْدَ (BAD̃) = beǎ'de : sonra
7. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ :
8. هَدَاهُمْ (HD̃EHM) = hedāhum : doğru yola ilettikten
9. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : kadar
10. يُبَيِّنَ (YBYN) = yubeyyine : açıklayıncaya
11. لَهُمْ (LHM) = lehum : kendilerine
12. مَا (ME) = mā : şeyleri
13. يَتَّقُونَ (YTGVN) = yetteḳūne : sakınacakları
14. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
15. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
16. بِكُلِّ (BKL) = bikulli : her
17. شَيْءٍ (ŞYÙ) = şey'in : şeyi
18. عَلِيمٌ (ALYM) = ǎlīmun : bilendir
| değildir | Allah | onları saptıracak | bir kavmi | sonra | | doğru yola ilettikten | kadar | açıklayıncaya | kendilerine | şeyleri | sakınacakları | şüphesiz | Allah | her | şeyi | bilendir |

[] [KVN] [] [ŽLL] [GVM] [BAD̃] [] [HD̃Y] [] [BYN] [] [] [VGY] [] [] [KLL] [ŞYE] [ALM]
VME KEN ELLH LYŽL GVME BAD̃ ÎZ̃ HD̃EHM ḪT YBYN LHM ME YTGVN ÎN ELLH BKL ŞYÙ ALYM

ve mā kāne llahu liyuDille ḳavmen beǎ'de hedāhum Hattā yubeyyine lehum yetteḳūne inne llahe bikulli şey'in ǎlīmun
وما كان الله ليضل قوما بعد إذ هداهم حتى يبين لهم ما يتقون إن الله بكل شيء عليم

 » 9 / Tevbe  Suresi: 115
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā And not
كان ك و ن | KVN KEN kāne değildir is
الله | ELLH llahu Allah (for) Allah
ليضل ض ل ل | ŽLL LYŽL liyuDille onları saptıracak that He lets go astray
قوما ق و م | GVM GVME ḳavmen bir kavmi a people
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'de sonra after
إذ | ÎZ̃ [when]
هداهم ه د ي | HD̃Y HD̃EHM hedāhum doğru yola ilettikten He has guided them
حتى | ḪT Hattā kadar until
يبين ب ي ن | BYN YBYN yubeyyine açıklayıncaya He makes clear
لهم | LHM lehum kendilerine to them
ما | ME şeyleri what
يتقون و ق ي | VGY YTGVN yetteḳūne sakınacakları they should fear.
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
الله | ELLH llahe Allah Allah
بكل ك ل ل | KLL BKL bikulli her (of) every
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şeyi thing
عليم ع ل م | ALM ALYM ǎlīmun bilendir (is) All-Knower.

9:115 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

| değildir | Allah | onları saptıracak | bir kavmi | sonra | | doğru yola ilettikten | kadar | açıklayıncaya | kendilerine | şeyleri | sakınacakları | şüphesiz | Allah | her | şeyi | bilendir |

[] [KVN] [] [ŽLL] [GVM] [BAD̃] [] [HD̃Y] [] [BYN] [] [] [VGY] [] [] [KLL] [ŞYE] [ALM]
VME KEN ELLH LYŽL GVME BAD̃ ÎZ̃ HD̃EHM ḪT YBYN LHM ME YTGVN ÎN ELLH BKL ŞYÙ ALYM

ve mā kāne llahu liyuDille ḳavmen beǎ'de hedāhum Hattā yubeyyine lehum yetteḳūne inne llahe bikulli şey'in ǎlīmun
وما كان الله ليضل قوما بعد إذ هداهم حتى يبين لهم ما يتقون إن الله بكل شيء عليم

[] [ك و ن] [] [ض ل ل] [ق و م] [ب ع د] [] [ه د ي] [] [ب ي ن] [] [] [و ق ي] [] [] [ك ل ل] [ش ي ا] [ع ل م]

 » 9 / Tevbe  Suresi: 115
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
كان ك و ن | KVN KEN kāne değildir is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah (for) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
ليضل ض ل ل | ŽLL LYŽL liyuDille onları saptıracak that He lets go astray
Lam,Ye,Dad,Lam,
30,10,800,30,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب
قوما ق و م | GVM GVME ḳavmen bir kavmi a people
Gaf,Vav,Mim,Elif,
100,6,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'de sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
T – accusative time adverb
ظرف زمان منصوب
إذ | ÎZ̃ [when]
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
هداهم ه د ي | HD̃Y HD̃EHM hedāhum doğru yola ilettikten He has guided them
He,Dal,Elif,He,Mim,
5,4,1,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
حتى | ḪT Hattā kadar until
Ha,Te,,
8,400,,
P – preposition
حرف جر
يبين ب ي ن | BYN YBYN yubeyyine açıklayıncaya He makes clear
Ye,Be,Ye,Nun,
10,2,10,50,
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
لهم | LHM lehum kendilerine to them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
ما | ME şeyleri what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يتقون و ق ي | VGY YTGVN yetteḳūne sakınacakları they should fear.
Ye,Te,Gaf,Vav,Nun,
10,400,100,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
بكل ك ل ل | KLL BKL bikulli her (of) every
Be,Kef,Lam,
2,20,30,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şeyi thing
Şın,Ye,,
300,10,,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
عليم ع ل م | ALM ALYM ǎlīmun bilendir (is) All-Knower.
Ayn,Lam,Ye,Mim,
70,30,10,40,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: | كَانَ: değildir | اللَّهُ: Allah | لِيُضِلَّ: onları saptıracak | قَوْمًا: bir kavmi | بَعْدَ: sonra | إِذْ: | هَدَاهُمْ: doğru yola ilettikten | حَتَّىٰ: kadar | يُبَيِّنَ: açıklayıncaya | لَهُمْ: kendilerine | مَا: şeyleri | يَتَّقُونَ: sakınacakları | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | بِكُلِّ: her | شَيْءٍ: şeyi | عَلِيمٌ: bilendir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME | كان KEN değildir | الله ELLH Allah | ليضل LYŽL onları saptıracak | قوما GWME bir kavmi | بعد BAD̃ sonra | إذ ÎZ̃ | هداهم HD̃EHM doğru yola ilettikten | حتى ḪT kadar | يبين YBYN açıklayıncaya | لهم LHM kendilerine | ما ME şeyleri | يتقون YTGWN sakınacakları | إن ÎN şüphesiz | الله ELLH Allah | بكل BKL her | شيء ŞYÙ şeyi | عليم ALYM bilendir |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: | kāne: değildir | llahu: Allah | liyuDille: onları saptıracak | ḳavmen: bir kavmi | beǎ'de: sonra | : | hedāhum: doğru yola ilettikten | Hattā: kadar | yubeyyine: açıklayıncaya | lehum: kendilerine | : şeyleri | yetteḳūne: sakınacakları | inne: şüphesiz | llahe: Allah | bikulli: her | şey'in: şeyi | ǎlīmun: bilendir |
Kırık Meal (Transcript) : |VME: | KEN: değildir | ELLH: Allah | LYŽL: onları saptıracak | GVME: bir kavmi | BAD̃: sonra | ÎZ̃: | HD̃EHM: doğru yola ilettikten | ḪT: kadar | YBYN: açıklayıncaya | LHM: kendilerine | ME: şeyleri | YTGVN: sakınacakları | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | BKL: her | ŞYÙ: şeyi | ALYM: bilendir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah, bir topluluğu doğru yola sevkettikten sonra sakınacakları şeyleri apaçık bildirinceye dek tekrar onları sapıklığa terketmez. Şüphe yok ki Allah, her şeyi bilir.
Adem Uğur : Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar onları saptıracak değildir. Allah her şeyi çok iyi bilendir.
Ahmed Hulusi : Allâh bir topluluğu hakikate erdirdikten sonra, saptırmaz; korunacakları şeyler kendilerine açıkça belli olup, onlardan sapma olmadıkça! Muhakkak ki Allâh Bi-küllî şey'in Aliym'dir.
Ahmet Tekin : Allah bir kavme doğru yolu gösterdikten sonra, nelerden arınıp, nelerden korunacaklarını, hangi emirleri yerine getireceklerini, kime sığınacaklarını, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak nasıl şahsiyetli davranacaklarını, dinî ve sosyal görevlerinin nasıl bilincinde olacaklarını iyice açıklamadan onları başlarına buyruk hale getirecek, hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân tanıyacak bir sebep yaratmaz. Her şey Allah’ın ilmi, iradesi, planı dahilinde gerçekleşmektedir.
Ahmet Varol : Allah bir topluluğu doğru yola eriştirdikten sonra sakınmaları gereken şeyleri kendilerine açıklamadan onları sapıklığa düşürmez. Muhakkak Allah her şeyi bilmektedir.
Ali Bulaç : Bir topluluğa Allah, hidayet verdikten sonra, korkup sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar, onları sapıklığa sürükleyecek değildir. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir.
Ali Fikri Yavuz : Allah bir kavmi hidâyete (İslâma) ulaştırdıktan sonra, nelerden sakınacaklarını kendilerine açıklamadıkça, onları sapıklıkla sorumlu tutacak değildir. Muhakkak ki, Allah her şeyi kemâliyle bilendir.
Bekir Sadak : Allah, bir milleti dogru yola eristirdikten sonra, sakinacaklari seyleri onlara aciklamadikca, sapikliga dusurmez. Allah suphesiz her seyi bilir.
Celal Yıldırım : Allah bir milleti doğru yola çıkardıktan sonra ne gibi şeylerden sakınmaları gerektiğini açıklamadıkça onları doğru yoldan saptıracak değildir. Şüphesiz ki Allah her şeyi yeterince bilendir.
Diyanet İşleri : Doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine apaçık bildirmedikçe, Allah bir toplumu saptıracak değildir. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
Diyanet İşleri (eski) : Allah, bir milleti doğru yola eriştirdikten sonra, sakınacakları şeyleri onlara açıklamadıkça, sapıklığa düşürmez. Allah şüphesiz her şeyi bilir.
Diyanet Vakfi : Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar onları saptıracak değildir. Allah her şeyi çok iyi bilendir.
Edip Yüksel : ALLAH bir toplumu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri bildirmeden, onları sapıklığa mahkum edecek değildir. ALLAH her şeyi Bilendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah, bir kavmi hidayete erdirdikten sonra, nelerden sakınacaklarını kendilerine iyice açıklamadıkça dalalete düşürmez. Gerçek şu ki, Allah her şeyi bilir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah bir kavmi hidayete erdirdikten sonra nelerden sakınacaklarını kendilerine açıklamadıkça onları sapıklığa düşürme ihtimali yoktur. Şüphesiz Allah herşeyi bilendir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allah bir kavmi hidayete çıkardıktan sonra nelerden sakınacaklarını kendilerine beyan etmedikçe onları dalâle düşürmek ıhtimali yoktur, hakikat, Allah her şeye alîmdir
Fizilal-il Kuran : Allah bir toplumu doğru yola ilettikten sonra, nelerden sakınacaklarını açıkça belirtmedikçe kendilerini sapıklığa düşürmez. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi bilir.
Gültekin Onan : Bir topluluğa Tanrı, hidayet verdikten sonra, korkup sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar, onları sapıklığa sürükleyecek değildir. Şüphesiz Tanrı, her şeyi bilendir.
Hakkı Yılmaz : Allah, bir topluma doğru yolu gösterdikten sonra, Kendisinin koruması altına girdirecek şeyleri kendilerine ortaya koymadıkça onları saptırmaz. Şüphesiz Allah, her şeyi en iyi bilendir.
Hasan Basri Çantay : Allah bir kavme hidâyet etdikden sonra sakınacakları şeyleri kendilerine apaçık bildirinceye kadar onları (n) sapıklığına (hükm) edecek değildir. Şüphesiz ki Allah her şey'i hakkıyle bilendir.
Hayrat Neşriyat : Allah ise bir kavmi, kendilerini hidâyete erdirdikten sonra, sakınacakları şeyleri onlara açıklamadıkça dalâlete düşürecek değildir. Muhakkak ki Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.
İbni Kesir : Allah bir kavmi hidayete erdirdikten sonra; sakınacakları şeyleri onlara açıklamadıkça dalalete düşürmez. Muhakkak ki Allah; her şeyi bilendir.
İskender Evrenosoğlu : Allah, bir kavmi hidayete erdirdikten sonra, takva sahibi olacakları şeyler onlara açıklanıncaya kadar (açıklanmadıkça) (o kavmi), dalâlete düşürecek (saptıracak) değildir. Muhakkak ki Allah, herşeyi en iyi bilendir.
Muhammed Esed : Ve Allah bir topluluğu -onlara doğru yolu gösterdikten sonra (bile)- sakınıp gözetecekleri şeyler konusunda kendilerini (bütünüyle) aydınlatmadan asla sapıklıkla suçlamaz. Gerçek şu ki, Allah her şeyi aslıyla ve bütünüyle bilir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Allah Teâlâ bir kavme hidâyet ettikten sonra onlara sakınacakları herşeyi açıkça bildirmedikçe, onları dalâlete düşürecek değildir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ her şeyi tamamıyla bilicidir.
Ömer Öngüt : Allah bir topluluğu hidayete erdirdikten sonra, sakınmaları gereken şeyleri kendilerine açıklamadıkça onları dalâlete düşürecek değildir. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir.
Şaban Piriş : Allah, bir topluma hidayet verdikten sonra, onlara sakınılmaları gereken şeyleri açıklamadan, onları sapıklıkta bırakmaz. Şüphesiz ki Allah, her şeyi bilendir.
Suat Yıldırım : Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, nelerden sakınacaklarını kendilerine bildirmedikçe, onları dalâlete sürüklemez.Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir.
Süleyman Ateş : Allâh, bir kavmi doğru yola ilettikten sonra, sakınmaları gereken şeyleri kendilerine açıklamadıkça onları saptıracak değildir. Allâh herşeyi bilendir.
Tefhim-ul Kuran : Bir topluluğa, Allah, hidayet verdikten sonra, korkup sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar, onları sapıklığa sürükleyecek değildir. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir.
Ümit Şimşek : Allah bir topluluğa hidayet verdikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine iyice açıklamadan onların sapıklığına hükmetmez. Muhakkak ki Allah herşeyi bilmektedir.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah bir topluluğa kılavuzluk ettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine ayan-beyan bildirinceye kadar, onların sapıklığına hükmetmez. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}