: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: | كَانَ: değildir | اللَّهُ: Allah | لِيُضِلَّ: onları saptıracak | قَوْمًا: bir kavmi | بَعْدَ: sonra | إِذْ: | هَدَاهُمْ: doğru yola ilettikten | حَتَّىٰ: kadar | يُبَيِّنَ: açıklayıncaya | لَهُمْ: kendilerine | مَا: şeyleri | يَتَّقُونَ: sakınacakları | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | بِكُلِّ: her | شَيْءٍ: şeyi | عَلِيمٌ: bilendir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME | كان KENdeğildir | الله ELLHAllah | ليضل LYŽLonları saptıracak | قوما GWMEbir kavmi | بعد BAD̃sonra | إذ ÎZ̃ | هداهم HD̃EHMdoğru yola ilettikten | حتى ḪTkadar | يبين YBYNaçıklayıncaya | لهم LHMkendilerine | ما MEşeyleri | يتقون YTGWNsakınacakları | إن ÎNşüphesiz | الله ELLHAllah | بكل BKLher | شيء ŞYÙşeyi | عليم ALYMbilendir |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: | kāne: değildir | llahu: Allah | liyuDille: onları saptıracak | ḳavmen: bir kavmi | beǎ'de: sonra | iƶ: | hedāhum: doğru yola ilettikten | Hattā: kadar | yubeyyine: açıklayıncaya | lehum: kendilerine | mā: şeyleri | yetteḳūne: sakınacakları | inne: şüphesiz | llahe: Allah | bikulli: her | şey'in: şeyi | ǎlīmun: bilendir |
Kırık Meal (Transcript) : |VME: | KEN: değildir | ELLH: Allah | LYŽL: onları saptıracak | GVME: bir kavmi | BAD̃: sonra | ÎZ̃: | HD̃EHM: doğru yola ilettikten | ḪT: kadar | YBYN: açıklayıncaya | LHM: kendilerine | ME: şeyleri | YTGVN: sakınacakları | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | BKL: her | ŞYÙ: şeyi | ALYM: bilendir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah, bir topluluğu doğru yola sevkettikten sonra sakınacakları şeyleri apaçık bildirinceye dek tekrar onları sapıklığa terketmez. Şüphe yok ki Allah, her şeyi bilir.
Adem Uğur : Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar onları saptıracak değildir. Allah her şeyi çok iyi bilendir.
Ahmed Hulusi : Allâh bir topluluğu hakikate erdirdikten sonra, saptırmaz; korunacakları şeyler kendilerine açıkça belli olup, onlardan sapma olmadıkça! Muhakkak ki Allâh Bi-küllî şey'in Aliym'dir.
Ahmet Tekin : Allah bir kavme doğru yolu gösterdikten sonra, nelerden arınıp, nelerden korunacaklarını, hangi emirleri yerine getireceklerini, kime sığınacaklarını, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak nasıl şahsiyetli davranacaklarını, dinî ve sosyal görevlerinin nasıl bilincinde olacaklarını iyice açıklamadan onları başlarına buyruk hale getirecek, hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân tanıyacak bir sebep yaratmaz. Her şey Allah’ın ilmi, iradesi, planı dahilinde gerçekleşmektedir.
Ahmet Varol : Allah bir topluluğu doğru yola eriştirdikten sonra sakınmaları gereken şeyleri kendilerine açıklamadan onları sapıklığa düşürmez. Muhakkak Allah her şeyi bilmektedir.
Ali Bulaç : Bir topluluğa Allah, hidayet verdikten sonra, korkup sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar, onları sapıklığa sürükleyecek değildir. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir.
Ali Fikri Yavuz : Allah bir kavmi hidâyete (İslâma) ulaştırdıktan sonra, nelerden sakınacaklarını kendilerine açıklamadıkça, onları sapıklıkla sorumlu tutacak değildir. Muhakkak ki, Allah her şeyi kemâliyle bilendir.
Bekir Sadak : Allah, bir milleti dogru yola eristirdikten sonra, sakinacaklari seyleri onlara aciklamadikca, sapikliga dusurmez. Allah suphesiz her seyi bilir.
Celal Yıldırım : Allah bir milleti doğru yola çıkardıktan sonra ne gibi şeylerden sakınmaları gerektiğini açıklamadıkça onları doğru yoldan saptıracak değildir. Şüphesiz ki Allah her şeyi yeterince bilendir.
Diyanet İşleri : Doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine apaçık bildirmedikçe, Allah bir toplumu saptıracak değildir. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
Diyanet İşleri (eski) : Allah, bir milleti doğru yola eriştirdikten sonra, sakınacakları şeyleri onlara açıklamadıkça, sapıklığa düşürmez. Allah şüphesiz her şeyi bilir.
Diyanet Vakfi : Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar onları saptıracak değildir. Allah her şeyi çok iyi bilendir.
Edip Yüksel : ALLAH bir toplumu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri bildirmeden, onları sapıklığa mahkum edecek değildir. ALLAH her şeyi Bilendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah, bir kavmi hidayete erdirdikten sonra, nelerden sakınacaklarını kendilerine iyice açıklamadıkça dalalete düşürmez. Gerçek şu ki, Allah her şeyi bilir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah bir kavmi hidayete erdirdikten sonra nelerden sakınacaklarını kendilerine açıklamadıkça onları sapıklığa düşürme ihtimali yoktur. Şüphesiz Allah herşeyi bilendir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allah bir kavmi hidayete çıkardıktan sonra nelerden sakınacaklarını kendilerine beyan etmedikçe onları dalâle düşürmek ıhtimali yoktur, hakikat, Allah her şeye alîmdir
Fizilal-il Kuran : Allah bir toplumu doğru yola ilettikten sonra, nelerden sakınacaklarını açıkça belirtmedikçe kendilerini sapıklığa düşürmez. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi bilir.
Gültekin Onan : Bir topluluğa Tanrı, hidayet verdikten sonra, korkup sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar, onları sapıklığa sürükleyecek değildir. Şüphesiz Tanrı, her şeyi bilendir.
Hakkı Yılmaz : Allah, bir topluma doğru yolu gösterdikten sonra, Kendisinin koruması altına girdirecek şeyleri kendilerine ortaya koymadıkça onları saptırmaz. Şüphesiz Allah, her şeyi en iyi bilendir.
Hasan Basri Çantay : Allah bir kavme hidâyet etdikden sonra sakınacakları şeyleri kendilerine apaçık bildirinceye kadar onları (n) sapıklığına (hükm) edecek değildir. Şüphesiz ki Allah her şey'i hakkıyle bilendir.
Hayrat Neşriyat : Allah ise bir kavmi, kendilerini hidâyete erdirdikten sonra, sakınacakları şeyleri onlara açıklamadıkça dalâlete düşürecek değildir. Muhakkak ki Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.
İbni Kesir : Allah bir kavmi hidayete erdirdikten sonra; sakınacakları şeyleri onlara açıklamadıkça dalalete düşürmez. Muhakkak ki Allah; her şeyi bilendir.
İskender Evrenosoğlu : Allah, bir kavmi hidayete erdirdikten sonra, takva sahibi olacakları şeyler onlara açıklanıncaya kadar (açıklanmadıkça) (o kavmi), dalâlete düşürecek (saptıracak) değildir. Muhakkak ki Allah, herşeyi en iyi bilendir.
Muhammed Esed : Ve Allah bir topluluğu -onlara doğru yolu gösterdikten sonra (bile)- sakınıp gözetecekleri şeyler konusunda kendilerini (bütünüyle) aydınlatmadan asla sapıklıkla suçlamaz. Gerçek şu ki, Allah her şeyi aslıyla ve bütünüyle bilir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Allah Teâlâ bir kavme hidâyet ettikten sonra onlara sakınacakları herşeyi açıkça bildirmedikçe, onları dalâlete düşürecek değildir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ her şeyi tamamıyla bilicidir.
Ömer Öngüt : Allah bir topluluğu hidayete erdirdikten sonra, sakınmaları gereken şeyleri kendilerine açıklamadıkça onları dalâlete düşürecek değildir. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir.
Şaban Piriş : Allah, bir topluma hidayet verdikten sonra, onlara sakınılmaları gereken şeyleri açıklamadan, onları sapıklıkta bırakmaz. Şüphesiz ki Allah, her şeyi bilendir.
Suat Yıldırım : Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, nelerden sakınacaklarını kendilerine bildirmedikçe, onları dalâlete sürüklemez.Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir.
Süleyman Ateş : Allâh, bir kavmi doğru yola ilettikten sonra, sakınmaları gereken şeyleri kendilerine açıklamadıkça onları saptıracak değildir. Allâh herşeyi bilendir.
Tefhim-ul Kuran : Bir topluluğa, Allah, hidayet verdikten sonra, korkup sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar, onları sapıklığa sürükleyecek değildir. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir.
Ümit Şimşek : Allah bir topluluğa hidayet verdikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine iyice açıklamadan onların sapıklığına hükmetmez. Muhakkak ki Allah herşeyi bilmektedir.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah bir topluluğa kılavuzluk ettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine ayan-beyan bildirinceye kadar, onların sapıklığına hükmetmez. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]