Kırık Meal (Harekesiz) Meali |
|
|الحمد ELḪMD̃ hamdolsun | لله LLH Allah'a | الذي ELZ̃Y ki | أنزل ÊNZL indirdi | على AL | عبده ABD̃H kuluna | الكتاب ELKTEB Kitabı | ولم WLM ve | يجعل YCAL koymadı | له LH ona | عوجا AWCE hiçbir eğrilik | (18:1) | |
|قيما GYME dosdoğru olarak | لينذر LYNZ̃R uyarması için | بأسا BÊSE azaba karşı | شديدا ŞD̃YD̃E şiddetli | من MN | لدنه LD̃NH katından (indirdi) | ويبشر WYBŞR ve müjdelemesi için | المؤمنين ELMÙMNYN mü'minlere | الذين ELZ̃YN | يعملون YAMLWN yapan | الصالحات ELṦELḪET iyi işler | أن ÊN | لهم LHM kendileri için bulunduğunu | أجرا ÊCRE mükafat | حسنا ḪSNE güzel | (18:2) | |
|ماكثين MEKS̃YN kalacaklardır | فيه FYH onun içinde | أبدا ÊBD̃E sürekli olarak | (18:3) | |
|وينذر WYNZ̃R ve uyarması için | الذين ELZ̃YN | قالوا GELWE diyenleri | اتخذ ETḢZ̃ edindi | الله ELLH Allah | ولدا WLD̃E çocuk | (18:4) | |
|ما ME yoktur | لهم LHM onların | به BH bu hususta | من MN hiçbir | علم ALM bilgisi | ولا WLE ve yoktur | لآبائهم L ËBEÙHM atalarının | كبرت KBRT ne büyük (küstahça) | كلمة KLMT söz | تخرج TḢRC çıkıyor | من MN -ndan | أفواههم ÊFWEHHM ağızları- | إن ÎN | يقولون YGWLWN onlar söylemiyorlar | إلا ÎLE başka bir şey | كذبا KZ̃BE yalandan | (18:5) | |
|فلعلك FLALK herhalde sen | باخع BEḢA helak edeceksin | نفسك NFSK kendini | على AL | آثارهم ËS̃ERHM peşlerinde | إن ÎN diye | لم LM | يؤمنوا YÙMNWE inanmıyorlar | بهذا BHZ̃E bu | الحديث ELḪD̃YS̃ söze | أسفا ÊSFE üzüntüden | (18:6) | |
|إنا ÎNE şüphesiz biz | جعلنا CALNE yarattık | ما ME şeyleri | على AL üzerindeki | الأرض ELÊRŽ yer | زينة ZYNT süs olsun diye | لها LHE kendisine | لنبلوهم LNBLWHM onları denemek için | أيهم ÊYHM hangisinin | أحسن ÊḪSN daha güzel | عملا AMLE iş yaptığını | (18:7) | |
|وإنا WÎNE biz elbette | لجاعلون LCEALWN yaparız | ما ME şeyleri | عليها ALYHE (yerin) üzerindeki | صعيدا ṦAYD̃E bir toprak | جرزا CRZE kupkuru | (18:8) | |
|أم ÊM yoksa | حسبت ḪSBT (mi) sandın? | أن ÊN sadece | أصحاب ÊṦḪEB sahiplerinin | الكهف ELKHF Kehf | والرقيم WELRGYM ve Rakim | كانوا KENWE olduklarını | من MN | آياتنا ËYETNE bizim ayetlerimizden | عجبا ACBE şaşılacak | (18:9) | |
|إذ ÎZ̃ zaman | أوى ÊW sığındıkları | الفتية ELFTYT o gençler | إلى ÎL | الكهف ELKHF mağaraya | فقالوا FGELWE dediler | ربنا RBNE Rabbimiz | آتنا ËTNE bize ver | من MN | لدنك LD̃NK katından | رحمة RḪMT bir rahmet | وهيئ WHYÙ ve hazırla | لنا LNE bize | من MN | أمرنا ÊMRNE şu işimizden | رشدا RŞD̃E bir çıkış yolu | (18:10) | |
|فضربنا FŽRBNE biz de vurduk | على AL (ağırlık) | آذانهم ËZ̃ENHM kulaklarına | في FY | الكهف ELKHF mağarada | سنين SNYN yıllar | عددا AD̃D̃E nice | (18:11) | |
|ثم S̃M sonra | بعثناهم BAS̃NEHM onları uyandırdık | لنعلم LNALM bilmek için | أي ÊY hangisinin | الحزبين ELḪZBYN iki zümreden | أحصى ÊḪṦ daha iyi hesabedeceğini | لما LME | لبثوا LBS̃WE (onların) kaldıkları | أمدا ÊMD̃E süreyi | (18:12) | |
|نحن NḪN biz | نقص NGṦ anlatıyoruz | عليك ALYK sana | نبأهم NBÊHM onların haberlerini | بالحق BELḪG gerçek olarak | إنهم ÎNHM muhakkak onlar | فتية FTYT gençlerdi | آمنوا ËMNWE inanmış | بربهم BRBHM Rablerine | وزدناهم WZD̃NEHM biz de onların artırmıştık | هدى HD̃ hidayetlerini | (18:13) | |
|وربطنا WRBŦNE ve metanet bağlamıştık | على AL üstüne | قلوبهم GLWBHM kalblerinin | إذ ÎZ̃ | قاموا GEMWE kalktılar | فقالوا FGELWE ve dediler ki | ربنا RBNE Rabbimiz | رب RB Rabbidir | السماوات ELSMEWET göklerin | والأرض WELÊRŽ ve yerin | لن LN | ندعو ND̃AW biz asla demeyiz | من MN | دونه D̃WNH O'ndan başkasına | إلها ÎLHE Tanrı | لقد LGD̃ yoksa | قلنا GLNE konuşmuş oluruz | إذا ÎZ̃E o zaman | شططا ŞŦŦE saçma sapan | (18:14) | |
|هؤلاء HÙLEÙ şunlar | قومنا GWMNE şu kavmimiz | اتخذوا ETḢZ̃WE edindiler | من MN | دونه D̃WNH O'ndan başka | آلهة ËLHT tanrılar | لولا LWLE gerekmez mi? | يأتون YÊTWN getirmeleri | عليهم ALYHM onların | بسلطان BSLŦEN bir delil | بين BYN açık | فمن FMN kim olabilir? | أظلم ÊƵLM daha zalim | ممن MMN | افترى EFTR uydurandan | على AL karşı | الله ELLH Allah'a | كذبا KZ̃BE yalan | (18:15) | |
|وإذ WÎZ̃ madem ki | اعتزلتموهم EATZLTMWHM siz onlardan ayrıldınız | وما WME ve şeylerden | يعبدون YABD̃WN taptıkları | إلا ÎLE başka | الله ELLH Allah'tan | فأووا FÊWWE o halde sığının | إلى ÎL | الكهف ELKHF mağaraya | ينشر YNŞR yaysın (bollaştırsın) | لكم LKM size | ربكم RBKM Rabbiniz | من MN | رحمته RḪMTH rahmetini | ويهيئ WYHYÙ ve hazırlasın | لكم LKM size | من MN | أمركم ÊMRKM (şu) işinizden | مرفقا MRFGE yararlı bir şey | (18:16) | |
|وترى WTR ve görürsün | الشمس ELŞMS güneşi | إذا ÎZ̃E zaman | طلعت ŦLAT doğduğu | تزاور TZEWR eğiliyor | عن AN | كهفهم KHFHM mağaralarından | ذات Z̃ET | اليمين ELYMYN sağa doğru | وإذا WÎZ̃E ve zaman | غربت ĞRBT battığı | تقرضهم TGRŽHM onları makaslayıp geçiyor | ذات Z̃ET | الشمال ELŞMEL sola doğru | وهم WHM ve onlar | في FY içindedirler | فجوة FCWT bir dehlizin | منه MNH onun (mağaranın) | ذلك Z̃LK bu (durum) | من MN | آيات ËYET ayetlerindendir | الله ELLH Allah'ın | من MN kime | يهد YHD̃ hidayet verirse | الله ELLH Allah | فهو FHW o | المهتد ELMHTD̃ yolu bulmuştur | ومن WMN ve kimi de | يضلل YŽLL sapıklıkta bırakırsa | فلن FLN artık | تجد TCD̃ bulamazsın | له LH onun için | وليا WLYE bir dost | مرشدا MRŞD̃E yol gösteren | (18:17) | |
|وتحسبهم WTḪSBHM sen onları sanırsın | أيقاظا ÊYGEƵE uyanıklar | وهم WHM onlar | رقود RGWD̃ uyudukları halde | ونقلبهم WNGLBHM ve onları (uykuda) çeviririz | ذات Z̃ET | اليمين ELYMYN sağlarına | وذات WZ̃ET ve | الشمال ELŞMEL sollarına | وكلبهم WKLBHM ve köpekleri de | باسط BESŦ uzatmış vaziyettedir | ذراعيه Z̃REAYH ön ayaklarını | بالوصيد BELWṦYD̃ girişte | لو LW eğer | اطلعت EŦLAT görseydin | عليهم ALYHM onların durumunu | لوليت LWLYT mutlaka dönüp | منهم MNHM onlardan | فرارا FRERE kaçardın | ولملئت WLMLÙT ve içine dolardı | منهم MNHM onlardan | رعبا RABE korku | (18:18) | |
|وكذلك WKZ̃LK yine böyle | بعثناهم BAS̃NEHM onları dirilttik | ليتساءلوا LYTSEÙLWE sormaları için | بينهم BYNHM kendi aralarında | قال GEL dedi ki | قائل GEÙL konuşan biri | منهم MNHM içlerinden | كم KM ne kadar? | لبثتم LBS̃TM kaldınız | قالوا GELWE dediler | لبثنا LBS̃NE kaldık | يوما YWME bir gün | أو ÊW ya da | بعض BAŽ bir parçası (kadar) | يوم YWM günün | قالوا GELWE dediler | ربكم RBKM Rabbiniz | أعلم ÊALM daha iyi bilir | بما BME ne kadar | لبثتم LBS̃TM kaldığınızı | فابعثوا FEBAS̃WE gönderin | أحدكم ÊḪD̃KM birinizi | بورقكم BWRGKM gümüş (para) ile | هذه HZ̃H şu | إلى ÎL | المدينة ELMD̃YNT şehre | فلينظر FLYNƵR baksın | أيها ÊYHE hangi | أزكى ÊZK daha temiz ise | طعاما ŦAEME yiyecek | فليأتكم FLYÊTKM size getirsin | برزق BRZG bir azık | منه MNH ondan | وليتلطف WLYTLŦF ve dikkatli davransın | ولا WLE sakın | يشعرن YŞARN sezdirmesin | بكم BKM sizi | أحدا ÊḪD̃E birisine | (18:19) | |
|إنهم ÎNHM çünkü onlar | إن ÎN eğer | يظهروا YƵHRWE ellerine geçirirlerse | عليكم ALYKM sizi | يرجموكم YRCMWKM taşlayarak öldürürler | أو ÊW yahut | يعيدوكم YAYD̃WKM döndürürler | في FY | ملتهم MLTHM kendi dinlerine | ولن WLN ve asla | تفلحوا TFLḪWE iflah olamazsınız | إذا ÎZ̃E o takdirde | أبدا ÊBD̃E asla | (18:20) | |
|وكذلك WKZ̃LK ve böylece | أعثرنا ÊAS̃RNE buldurduk | عليهم ALYHM onları | ليعلموا LYALMWE bilsinler diye | أن ÊN şüphesiz | وعد WAD̃ va'dinin | الله ELLH Allah'ın | حق ḪG gerçek olduğunu | وأن WÊN ve şüphesiz | الساعة ELSEAT saatin(geleceğinde) | لا LE asla olmadığını | ريب RYB şüphe | فيها FYHE onda | إذ ÎZ̃ o sırada | يتنازعون YTNEZAWN tartışıyorlardı | بينهم BYNHM kendi aralarında | أمرهم ÊMRHM onların durumlarını | فقالوا FGELWE dediler | ابنوا EBNWE bina edin | عليهم ALYHM onların üstüne | بنيانا BNYENE bir bina | ربهم RBHM Rableri | أعلم ÊALM daha iyi bilir | بهم BHM onları | قال GEL dediler ki | الذين ELZ̃YN | غلبوا ĞLBWE gâlip gelenler | على AL | أمرهم ÊMRHM onların işine | لنتخذن LNTḢZ̃N mutlaka yapacağız | عليهم ALYHM onların üstüne | مسجدا MSCD̃E bir mescid | (18:21) | |
|سيقولون SYGWLWN diyecekler | ثلاثة S̃LES̃T onlar üçtür | رابعهم REBAHM dördüncüleri | كلبهم KLBHM köpekleridir | ويقولون WYGWLWN ve diyecekler | خمسة ḢMST beştir | سادسهم SED̃SHM altıncıları | كلبهم KLBHM köpekleridir | رجما RCME taş atar gibi | بالغيب BELĞYB görülmeyene | ويقولون WYGWLWN ve diyecekler | سبعة SBAT yedidir | وثامنهم WS̃EMNHM sekizincileri | كلبهم KLBHM köpekleridir | قل GL de ki | ربي RBY Rabbim | أعلم ÊALM daha iyi bilir | بعدتهم BAD̃THM onların sayısını | ما ME yoktur | يعلمهم YALMHM onları bilen | إلا ÎLE dışında | قليل GLYL azı | فلا FLE | تمار TMER münakaşaya girme | فيهم FYHM onlar hakkında | إلا ÎLE dışında | مراء MREÙ tartışma | ظاهرا ƵEHRE sathi | ولا WLE ve | تستفت TSTFT bir şey sorma | فيهم FYHM onlar hakkında | منهم MNHM bunlardan | أحدا ÊḪD̃E hiçbirine | (18:22) | |
|ولا WLE ve | تقولن TGWLN deme | لشيء LŞYÙ hiçbir şey için | إني ÎNY mutlaka | فاعل FEAL yapacağım | ذلك Z̃LK bunu | غدا ĞD̃E yarın | (18:23) | |
|إلا ÎLE ancak | أن ÊN | يشاء YŞEÙ dilerse | الله ELLH Allah | واذكر WEZ̃KR ve an (hatırla) | ربك RBK Rabbini | إذا ÎZ̃E zaman | نسيت NSYT unuttuğun | وقل WGL ve de ki | عسى AS umarım | أن ÊN | يهدين YHD̃YN beni ulaştırmasını | ربي RBY Rabbimin | لأقرب LÊGRB daha yakın | من MN | هذا HZ̃E bundan | رشدا RŞD̃E bir doğruya | (18:24) | |
|ولبثوا WLBS̃WE ve kaldılar | في FY | كهفهم KHFHM mağaralarında | ثلاث S̃LES̃ üç | مائة MEÙT yüz | سنين SNYN yıl | وازدادوا WEZD̃ED̃WE ve ilave ettiler | تسعا TSAE dokuz (yıl) | (18:25) | |
|قل GL de ki | الله ELLH Allah | أعلم ÊALM daha iyi bilir | بما BME ne kadar | لبثوا LBS̃WE kaldıklarını | له LH O'nundur | غيب ĞYB gaybı | السماوات ELSMEWET göklerin | والأرض WELÊRŽ ve yerin | أبصر ÊBṦR ne güzel görendir | به BH onu | وأسمع WÊSMA ne güzel işitendir | ما ME yoktur | لهم LHM onların | من MN | دونه D̃WNH O'ndan başka | من MN hiçbir | ولي WLY yardımcısı | ولا WLE ve | يشرك YŞRK O ortak etmez | في FY | حكمه ḪKMH kendi hükmüne | أحدا ÊḪD̃E kimseyi | (18:26) | |
|واتل WETL oku | ما ME şeyi | أوحي ÊWḪY vahyedilen | إليك ÎLYK sana | من MN | كتاب KTEB Kitabı'ndan | ربك RBK Rabbinin | لا LE yoktur | مبدل MBD̃L değiştirecek | لكلماته LKLMETH O'nun sözlerini | ولن WLN ve | تجد TCD̃ bulamazsın | من MN | دونه D̃WNH O'ndan başka | ملتحدا MLTḪD̃E sığınılacak bir kimse | (18:27) | |
|واصبر WEṦBR tut (sabret) | نفسك NFSK nefsini | مع MA beraber | الذين ELZ̃YN | يدعون YD̃AWN yalvaranlarla | ربهم RBHM Rablerine | بالغداة BELĞD̃ET sabah | والعشي WELAŞY akşam | يريدون YRYD̃WN isteyerek | وجهه WCHH rızasını | ولا WLE ve | تعد TAD̃ sapmasın | عيناك AYNEK gözlerin | عنهم ANHM onlardan | تريد TRYD̃ isteyerek | زينة ZYNT süsünü | الحياة ELḪYET hayatının | الدنيا ELD̃NYE dünya | ولا WLE ve | تطع TŦA itaat etme | من MN kişiye | أغفلنا ÊĞFLNE alıkoyduğumuz | قلبه GLBH kalbini | عن AN | ذكرنا Z̃KRNE bizi anmaktan | واتبع WETBA ve tâbi olan | هواه HWEH keyfine | وكان WKEN ve olan | أمره ÊMRH işi | فرطا FRŦE aşırılık | (18:28) | |
|وقل WGL de ki | الحق ELḪG bu gerçek | من MN -dendir | ربكم RBKM Rabbiniz- | فمن FMN artık kimse | شاء ŞEÙ dileyen | فليؤمن FLYÙMN inansın | ومن WMN ve kimse | شاء ŞEÙ dileyen | فليكفر FLYKFR inkar etsin | إنا ÎNE çünkü biz | أعتدنا ÊATD̃NE hazırladık | للظالمين LLƵELMYN zalimlere | نارا NERE bir ateş | أحاط ÊḪEŦ kuşatmıştır | بهم BHM onları | سرادقها SRED̃GHE çadırı | وإن WÎN ve eğer | يستغيثوا YSTĞYS̃WE feryad edip yardım isteseler | يغاثوا YĞES̃WE kendilerine yardım edilir | بماء BMEÙ bir su ile | كالمهل KELMHL erimiş maden gibi | يشوي YŞWY haşlayan | الوجوه ELWCWH yüzleri | بئس BÙS o ne kötü | الشراب ELŞREB bir içecektir | وساءت WSEÙT ve ne kötü | مرتفقا MRTFGE ağırlanmadır | (18:29) | |
|إن ÎN şüphesiz | الذين ELZ̃YN onlar ki | آمنوا ËMNWE inandılar | وعملوا WAMLWE ve yaptılar | الصالحات ELṦELḪET iyi işler | إنا ÎNE elbette biz | لا LE asla | نضيع NŽYA zayi etmeyiz | أجر ÊCR ecrini | من MN kimsenin | أحسن ÊḪSN güzel yapan | عملا AMLE işi | (18:30) | |
|أولئك ÊWLÙK onlar öyle kimselerdir ki | لهم LHM kendileri için vardır | جنات CNET cennetleri | عدن AD̃N Adn | تجري TCRY akar | من MN | تحتهم TḪTHM altlarından | الأنهار ELÊNHER ırmaklar | يحلون YḪLWN bezenirler | فيها FYHE orada | من MN | أساور ÊSEWR bileziklerle | من MN -dan | ذهب Z̃HB altın- | ويلبسون WYLBSWN ve giyerler | ثيابا S̃YEBE giysiler | خضرا ḢŽRE yeşil | من MN | سندس SND̃S ince ipekten | وإستبرق WÎSTBRG ve kalın ipekten | متكئين MTKÙYN yaslanırlar | فيها FYHE orada | على AL üzerine | الأرائك ELÊREÙK koltuklar | نعم NAM ne güzel | الثواب ELS̃WEB sevap | وحسنت WḪSNT ve ne güzel | مرتفقا MRTFGE ağırlanma | (18:31) | |
|واضرب WEŽRB ve anlat | لهم LHM onlara | مثلا MS̃LE misal olarak | رجلين RCLYN şu iki adamı (ki) | جعلنا CALNE vermiştik | لأحدهما LÊḪD̃HME ikisinden birine | جنتين CNTYN iki bağ | من MN | أعناب ÊANEB üzüm | وحففناهما WḪFFNEHME ve onların etrafını çevirmiştik | بنخل BNḢL hurmalarla | وجعلنا WCALNE ve bitirmiştik | بينهما BYNHME ortalarında da | زرعا ZRAE ekin | (18:32) | |
|كلتا KLTE her iki | الجنتين ELCNTYN bağ (da) | آتت ËTT vermişti | أكلها ÊKLHE yemişini | ولم WLM ve | تظلم TƵLM eksik etmemişti | منه MNH ondan | شيئا ŞYÙE hiçbir şey | وفجرنا WFCRNE ve akıtmıştık | خلالهما ḢLELHME aralarından | نهرا NHRE bir ırmak | (18:33) | |
|وكان WKEN ve vardı | له LH O(adam)ın | ثمر S̃MR ürünü | فقال FGEL dedi ki | لصاحبه LṦEḪBH arkadaşı | وهو WHW ve o | يحاوره YḪEWRH konuşurken | أنا ÊNE ben | أكثر ÊKS̃R zenginim | منك MNK senden | مالا MELE malca | وأعز WÊAZ ve güçlüyüm | نفرا NFRE adamca da | (18:34) | |
|ودخل WD̃ḢL ve girdi | جنته CNTH bağına | وهو WHW o | ظالم ƵELM zulmederek | لنفسه LNFSH kendisine | قال GEL dedi | ما ME hiç | أظن ÊƵN sanmam | أن ÊN | تبيد TBYD̃ yok olacağını | هذه HZ̃H bunun | أبدا ÊBD̃E ebediyyen | (18:35) | |
|وما WME ve hiç | أظن ÊƵN zannetmem | الساعة ELSEAT kıyametin | قائمة GEÙMT kopacağını | ولئن WLÙN şayet | رددت RD̃D̃T döndürülsem bile | إلى ÎL | ربي RBY Rabbime | لأجدن LÊCD̃N bulurum | خيرا ḢYRE daha güzel | منها MNHE bundan | منقلبا MNGLBE bir akıbet | (18:36) | |
|قال GEL dedi ki | له LH ona | صاحبه ṦEḪBH arkadaşı | وهو WHW kendisiyle | يحاوره YḪEWRH konuşan | أكفرت ÊKFRT inkar mı ediyorsun? | بالذي BELZ̃Y | خلقك ḢLGK seni yaratanı | من MN | تراب TREB topraktan | ثم S̃M sonra | من MN | نطفة NŦFT nutfe (sperm)den | ثم S̃M sonra da | سواك SWEK seni biçimlendireni | رجلا RCLE bir adam olarak | (18:37) | |
|لكنا LKNE fakat | هو HW O | الله ELLH Allah | ربي RBY benim Rabbimdir | ولا WLE ve asla | أشرك ÊŞRK ben ortak koşmam | بربي BRBY Rabbime | أحدا ÊḪD̃E hiç kimseyi | (18:38) | |
|ولولا WLWLE gerekmez miydi? | إذ ÎZ̃ zaman | دخلت D̃ḢLT girdiğin | جنتك CNTK bağına | قلت GLT demen | ما ME ne | شاء ŞEÙ dilerse | الله ELLH Allah | لا LE yoktur | قوة GWT kuvvet | إلا ÎLE başka | بالله BELLH Allah'tan | إن ÎN gerçi | ترن TRN sen görüyorsun | أنا ÊNE beni | أقل ÊGL daha az | منك MNK senden | مالا MELE malca | وولدا WWLD̃E ve evlatça | (18:39) | |
|فعسى FAS umulur ki | ربي RBY Rabbim | أن ÊN | يؤتين YÙTYN bana verebilir | خيرا ḢYRE daha iyisini | من MN | جنتك CNTK senin bağından | ويرسل WYRSL ve gönderir | عليها ALYHE onun üzerine | حسبانا ḪSBENE yıldırımlar | من MN -ten | السماء ELSMEÙ gök- | فتصبح FTṦBḪ böylece kesilir | صعيدا ṦAYD̃E bağın | زلقا ZLGE kupkuru bir toprak | (18:40) | |
|أو ÊW yahut | يصبح YṦBḪ çekilir | ماؤها MEÙHE suyu | غورا ĞWRE dibe | فلن FLN bir daha | تستطيع TSTŦYA gücün yetmez | له LH onu | طلبا ŦLBE aramaya | (18:41) | |
|وأحيط WÊḪYŦ derken yok edildi | بثمره BS̃MRH ürünü | فأصبح FÊṦBḪ ve başladı | يقلب YGLB oğuşturmağa | كفيه KFYH ellerini | على AL üzerine | ما ME şeyler | أنفق ÊNFG harcadıkları | فيها FYHE ona | وهي WHY ve o | خاوية ḢEWYT yıkılmıştı | على AL üzerine | عروشها ARWŞHE çardakları | ويقول WYGWL ve diyordu | يا YE EY/HEY/AH | ليتني LYTNY keşke ben | لم LM | أشرك ÊŞRK ortak koşmasaydım | بربي BRBY Rabbime | أحدا ÊḪD̃E kimseyi | (18:42) | |
|ولم WLM ve | تكن TKN olmadı | له LH onun | فئة FÙT bir topluluğu | ينصرونه YNṦRWNH kendisine yardım eden | من MN | دون D̃WN başka | الله ELLH Allah'tan | وما WME ve | كان KEN olmadı | منتصرا MNTṦRE kendisinine yardım edilen | (18:43) | |
|هنالك HNELK işte o durumda | الولاية ELWLEYT velilik (koruyuculuk) | لله LLH yalnız Allah'a mahsustur | الحق ELḪG hak olan | هو HW O'dur | خير ḢYR en iyi olan | ثوابا S̃WEBE mükafatı | وخير WḢYR ve daha hayırlıdır | عقبا AGBE akıbet | (18:44) | |
|واضرب WEŽRB ve anlat | لهم LHM onlara | مثل MS̃L misalini | الحياة ELḪYET hayatının | الدنيا ELD̃NYE dünya | كماء KMEÙ bir su | أنزلناه ÊNZLNEH indirdik | من MN -ten | السماء ELSMEÙ gök- | فاختلط FEḢTLŦ karıştı | به BH onunla | نبات NBET bitkisi | الأرض ELÊRŽ yerin | فأصبح FÊṦBḪ ve haline geliverdi | هشيما HŞYME çöp kırıntıları | تذروه TZ̃RWH savurduğu | الرياح ELRYEḪ rüzgarların | وكان WKEN ve | الله ELLH Allah | على AL üzerine | كل KL her | شيء ŞYÙ şey | مقتدرا MGTD̃RE kadirdir | (18:45) | |
|المال ELMEL mal | والبنون WELBNWN ve oğullar | زينة ZYNT süsüdür | الحياة ELḪYET hayatının | الدنيا ELD̃NYE dünya | والباقيات WELBEGYET fakat kalıcı olan | الصالحات ELṦELḪET güzel işler ise | خير ḢYR daha hayırlıdır | عند AND̃ katında | ربك RBK Rabbinin | ثوابا S̃WEBE sevapça | وخير WḢYR ve daha hayırlıdır | أملا ÊMLE umutça da | (18:46) | |
|ويوم WYWM O gün | نسير NSYR yürütürüz | الجبال ELCBEL dağları | وترى WTR ve görürsün | الأرض ELÊRŽ yeri | بارزة BERZT çırılçıplak | وحشرناهم WḪŞRNEHM onları toplamışız | فلم FLM ve | نغادر NĞED̃R bırakmamışızdır | منهم MNHM onlardan | أحدا ÊḪD̃E hiçbirini | (18:47) | |
|وعرضوا WARŽWE ve hepsi sunulmuşlardır | على AL | ربك RBK senin Rabbine | صفا ṦFE sıra sıra | لقد LGD̃ andolsun | جئتمونا CÙTMWNE bize geldiniz | كما KME gibi | خلقناكم ḢLGNEKM sizi yarattığımız | أول ÊWL ilk | مرة MRT defa | بل BL oysa | زعمتم ZAMTM siz sanmıştınız | ألن ÊLN | نجعل NCAL tayin etmeyeceğimizi | لكم LKM size | موعدا MWAD̃E bir vade | (18:48) | |
|ووضع WWŽA (ortaya) konulmuştur | الكتاب ELKTEB Kitap | فترى FTR ve görürsün | المجرمين ELMCRMYN suçluların | مشفقين MŞFGYN korkarak | مما MME | فيه FYH onun içindekilerden | ويقولون WYGWLWN ve dediklerini | يا YE EY/HEY/AH | ويلتنا WYLTNE vah bize | مال MEL ne oluyor | هذا HZ̃E bu | الكتاب ELKTEB Kitaba | لا LE (hiçbir şey) | يغادر YĞED̃R bırakmıyor | صغيرة ṦĞYRT (ne) küçük | ولا WLE ne de | كبيرة KBYRT büyük | إلا ÎLE | أحصاها ÊḪṦEHE her (yaptığımız) şeyi sayıp döküyor | ووجدوا WWCD̃WE ve bulmuşlardır | ما ME şeyleri | عملوا AMLWE yaptıkları | حاضرا ḪEŽRE hazır | ولا WLE ve | يظلم YƵLM zulmetmez | ربك RBK Rabbin | أحدا ÊḪD̃E kimseye | (18:49) | |
|وإذ WÎZ̃ ve hani | قلنا GLNE demiştik | للملائكة LLMLEÙKT meleklere | اسجدوا ESCD̃WE secde edin | لآدم L ËD̃M Adem'e | فسجدوا FSCD̃WE secde ettiler | إلا ÎLE hariç | إبليس ÎBLYS İblis | كان KEN (O) idi | من MN | الجن ELCN cinlerden | ففسق FFSG dışına çıktı | عن AN | أمر ÊMR buyruğunun | ربه RBH Rabbinin | أفتتخذونه ÊFTTḢZ̃WNH siz onu mu ediniyorsunuz? | وذريته WZ̃RYTH ve onun neslini | أولياء ÊWLYEÙ dostlar | من MN | دوني D̃WNY benden ayrı olarak | وهم WHM oysa onlar | لكم LKM sizin | عدو AD̃W düşmanınızdır | بئس BÙS ne kötü | للظالمين LLƵELMYN zalimler için | بدلا BD̃LE bir değiştirmedir | (18:50) | |
|ما ME | أشهدتهم ÊŞHD̃THM onları hazır bulundurmadım | خلق ḢLG yaratılmasında | السماوات ELSMEWET göklerin | والأرض WELÊRŽ ve yerin | ولا WLE ve ne de | خلق ḢLG yaratılmasında | أنفسهم ÊNFSHM kendilerinin | وما WME ve | كنت KNT değilim | متخذ MTḢZ̃ edinmiş | المضلين ELMŽLYN yoldan şaşırtanları | عضدا AŽD̃E yardımcı | (18:51) | |
|ويوم WYWM ve o gün | يقول YGWL (Allah, kafirlere) der ki | نادوا NED̃WE çağırın | شركائي ŞRKEÙY benim ortaklarım | الذين ELZ̃YN şeyleri | زعمتم ZAMTM zannettiğiniz | فدعوهم FD̃AWHM işte çağırdılar | فلم FLM ama | يستجيبوا YSTCYBWE cevap vermediler | لهم LHM kendilerine | وجعلنا WCALNE ve biz koyduk | بينهم BYNHM onların aralarına | موبقا MWBGE tehlikeli bir uçurum | (18:52) | |
|ورأى WRÊ ve gördüler | المجرمون ELMCRMWN suçlular | النار ELNER ateşi | فظنوا FƵNWE artık iyice anladılar | أنهم ÊNHM kendilerinin | مواقعوها MWEGAWHE içine düşeceklerini | ولم WLM fakat | يجدوا YCD̃WE bulamadılar | عنها ANHE ondan | مصرفا MṦRFE kaçacak bir yer | (18:53) | |
|ولقد WLGD̃ ve andolsun | صرفنا ṦRFNE biz türlü biçimlerde anlattık | في FY | هذا HZ̃E bu | القرآن ELGR ËN Kur'an'da | للناس LLNES insanlara | من MN | كل KL her çeşit | مثل MS̃L misali | وكان WKEN ama | الإنسان ELÎNSEN insan | أكثر ÊKS̃R daha çok | شيء ŞYÙ her şeyden | جدلا CD̃LE tartışmacıdır | (18:54) | |
|وما WME şey | منع MNA alıkoyan | الناس ELNES insanları | أن ÊN | يؤمنوا YÙMNWE inanmaktan | إذ ÎZ̃ zaman | جاءهم CEÙHM kendilerine geldiği | الهدى ELHD̃ hidayet | ويستغفروا WYSTĞFRWE ve istiğfar etmekten | ربهم RBHM Rablerine | إلا ÎLE ancak | أن ÊN | تأتيهم TÊTYHM kendilerine de gelmesidir | سنة SNT yasasının | الأولين ELÊWLYN evvelkilerin | أو ÊW yahut | يأتيهم YÊTYHM karşılarına gelmesidir | العذاب ELAZ̃EB azabın | قبلا GBLE açıkça | (18:55) | |
|وما WME ve | نرسل NRSL biz göndermeyiz | المرسلين ELMRSLYN elçileri | إلا ÎLE (olması) dışında | مبشرين MBŞRYN müjdeleyiciler | ومنذرين WMNZ̃RYN ve uyarıcılar | ويجادل WYCED̃L ve mücadele ediyorlar | الذين ELZ̃YN kimseler | كفروا KFRWE inkar eden(ler) | بالباطل BELBEŦL batılla | ليدحضوا LYD̃ḪŽWE gidermek için | به BH onunla | الحق ELḪG hakkı | واتخذوا WETḢZ̃WE ve edindiler | آياتي ËYETY ayetlerimi | وما WME ve şeyleri | أنذروا ÊNZ̃RWE uyarıldıkları | هزوا HZWE alay konusu | (18:56) | |
|ومن WMN kim olabilir? | أظلم ÊƵLM daha zalim | ممن MMN kimseden | ذكر Z̃KR hatırlatılan | بآيات B ËYET ayetleri | ربه RBH Rabbinin | فأعرض FÊARŽ fakat yüz çeviren | عنها ANHE onlardan | ونسي WNSY ve unutandan | ما ME şeyi | قدمت GD̃MT öne sürdüğü | يداه YD̃EH ellerinin | إنا ÎNE gerçekten biz | جعلنا CALNE koyduk | على AL üzerine | قلوبهم GLWBHM onların kalbleri | أكنة ÊKNT engel olan örtüler | أن ÊN | يفقهوه YFGHWH onu anlamalarına | وفي WFY ve içine | آذانهم ËZ̃ENHM kulaklarının | وقرا WGRE ağırlıklar | وإن WÎN eğer | تدعهم TD̃AHM onları çağırsan da | إلى ÎL | الهدى ELHD̃ doğru yola | فلن FLN asla | يهتدوا YHTD̃WE doğru yola gelmezler | إذا ÎZ̃E o halde | أبدا ÊBD̃E asla | (18:57) | |
|وربك WRBK ve Rabbin | الغفور ELĞFWR çok bağışlayandır | ذو Z̃W sahibidir | الرحمة ELRḪMT rahmet | لو LW eğer | يؤاخذهم YÙEḢZ̃HM onları hemen cezalandırsaydı | بما BME | كسبوا KSBWE yaptıklariyle | لعجل LACL çabuklaştırırdı | لهم LHM onların | العذاب ELAZ̃EB azabını | بل BL fakat | لهم LHM onlar için vardır | موعد MWAD̃ va'dedilen bir zaman | لن LN asla | يجدوا YCD̃WE bulamayacaklardır | من MN | دونه D̃WNH ondan başka | موئلا MWÙLE sığınacak bir yer | (18:58) | |
|وتلك WTLK ve işte | القرى ELGR (şu) kentleri | أهلكناهم ÊHLKNEHM helak ettik | لما LME | ظلموا ƵLMWE zulmetmeğe başlayınca | وجعلنا WCALNE ve belirledik | لمهلكهم LMHLKHM onları helak etmek için | موعدا MWAD̃E bir süre | (18:59) | |
|وإذ WÎZ̃ ve hani | قال GEL demişti ki | موسى MWS Musa | لفتاه LFTEH uşağına | لا LE | أبرح ÊBRḪ durmayacağım | حتى ḪT kadar | أبلغ ÊBLĞ varıncaya | مجمع MCMA birleştiği yere | البحرين ELBḪRYN iki denizin | أو ÊW veya | أمضي ÊMŽY yürüyeceğim | حقبا ḪGBE uzun bir zaman | (18:60) | |
|فلما FLME ne zaman ki | بلغا BLĞE varınca | مجمع MCMA birleştiği yere | بينهما BYNHME iki (denizin) arasının | نسيا NSYE unuttular | حوتهما ḪWTHME balıklarını | فاتخذ FETḢZ̃ (balık) tuttu | سبيله SBYLH yolunu | في FY | البحر ELBḪR denizde | سربا SRBE sıyrılıp | (18:61) | |
|فلما FLME ne zaman ki | جاوزا CEWZE orayı geçip gittiklerinde | قال GEL (Musa) dedi | لفتاه LFTEH uşağına | آتنا ËTNE bize getir | غداءنا ĞD̃EÙNE kahvaltımızı | لقد LGD̃ andolsun ki | لقينا LGYNE çektik | من MN | سفرنا SFRNE yolculuğumuzdan | هذا HZ̃E şu | نصبا NṦBE yorgunluk | (18:62) | |
|قال GEL (Uşağı) dedi | أرأيت ÊRÊYT gördün mü? | إذ ÎZ̃ vakit | أوينا ÊWYNE sığındığımız | إلى ÎL | الصخرة ELṦḢRT kayaya | فإني FÎNY gerçekten ben | نسيت NSYT unuttum | الحوت ELḪWT balığı | وما WME fakat | أنسانيه ÊNSENYH bana unutturmadı | إلا ÎLE başkası | الشيطان ELŞYŦEN şeytandan | أن ÊN | أذكره ÊZ̃KRH onu söylememi | واتخذ WETḢZ̃ ve tuttu | سبيله SBYLH yolunu | في FY içinde | البحر ELBḪR denizin | عجبا ACBE şaşılacak biçimde | (18:63) | |
|قال GEL (Musa) dedi | ذلك Z̃LK işte | ما ME şey | كنا KNE | نبغ NBĞ aradığımız | فارتدا FERTD̃E geriye döndüler | على AL üzerini | آثارهما ËS̃ERHME izleri | قصصا GṦṦE ta'kibederek | (18:64) | |
|فوجدا FWCD̃E ve buldular | عبدا ABD̃E bir kul | من MN -dan | عبادنا ABED̃NE kullarımız- | آتيناه ËTYNEH biz ona vermiştik | رحمة RḪMT bir rahmet | من MN | عندنا AND̃NE katımızdan | وعلمناه WALMNEH ve ona öğretmiştik | من MN | لدنا LD̃NE katımızdan | علما ALME bir ilim | (18:65) | |
|قال GEL dedi ki | له LH ona | موسى MWS Musa | هل HL | أتبعك ÊTBAK sana tabi olabilir miyim? | على AL üzere | أن ÊN | تعلمن TALMN bana da öğretmen için | مما MME şeyden | علمت ALMT sana öğretilen | رشدا RŞD̃E bir bilgi | (18:66) | |
|قال GEL dedi ki | إنك ÎNK sen | لن LN asla | تستطيع TSTŦYA dayanamazsın | معي MAY benimle beraber bulunmaya | صبرا ṦBRE sabırla | (18:67) | |
|وكيف WKYF ve nasıl? | تصبر TṦBR dayanabilirsin | على AL | ما ME bir şeye | لم LM | تحط TḪŦ kavrayamadığın | به BH onu | خبرا ḢBRE haberdar edilerek | (18:68) | |
|قال GEL dedi | ستجدني STCD̃NY beni bulursun | إن ÎN eğer | شاء ŞEÙ dilerse | الله ELLH Allah | صابرا ṦEBRE sabredici | ولا WLE ve | أعصي ÊAṦY karşı gelmem | لك LK senin | أمرا ÊMRE emrine | (18:69) | |
|قال GEL dedi | فإن FÎN eğer | اتبعتني ETBATNY bana tabi olursan | فلا FLE | تسألني TSÊLNY bana soru sorma | عن AN | شيء ŞYÙ hiçbir şey | حتى ḪT kadar | أحدث ÊḪD̃S̃ ben anlatıncaya | لك LK sana | منه MNH onu | ذكرا Z̃KRE bir hatırlatma | (18:70) | |
|فانطلقا FENŦLGE sonra yürüdüler | حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E zaman | ركبا RKBE bindikleri | في FY | السفينة ELSFYNT gemiye | خرقها ḢRGHE onu deliverdi | قال GEL dedi | أخرقتها ÊḢRGTHE mi onu deldin? | لتغرق LTĞRG boğmak için | أهلها ÊHLHE halkını | لقد LGD̃ gerçekten | جئت CÙT sen yaptın | شيئا ŞYÙE bir iş | إمرا ÎMRE çok tehlikeli | (18:71) | |
|قال GEL dedi | ألم ÊLM | أقل ÊGL demedim mi? | إنك ÎNK gerçekten sen | لن LN | تستطيع TSTŦYA dayanamazsın | معي MAY benimle beraber bulunmaya | صبرا ṦBRE sabırla | (18:72) | |
|قال GEL dedi | لا LE | تؤاخذني TÙEḢZ̃NY beni kınama | بما BME şeyden ötürü | نسيت NSYT unuttuğum | ولا WLE ve | ترهقني TRHGNY bana çıkarma | من MN dolayı | أمري ÊMRY bu işimden | عسرا ASRE bir güçlük | (18:73) | |
|فانطلقا FENŦLGE yine yürüdüler | حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E | لقيا LGYE rastladılar | غلاما ĞLEME bir çocuğa | فقتله FGTLH hemen onu öldürdü | قال GEL (Musa) dedi ki | أقتلت ÊGTLT mı katlettin? | نفسا NFSE bir canı | زكية ZKYT tertemiz | بغير BĞYR karşılığı olmadan | نفس NFS bir can | لقد LGD̃ doğrusu | جئت CÙT sen yaptın | شيئا ŞYÙE bir iş | نكرا NKRE çirkin | (18:74) | |
|قال GEL dedi | ألم ÊLM | أقل ÊGL dememiş miydim? | لك LK sana | إنك ÎNK sen | لن LN | تستطيع TSTŦYA dayanamazsın | معي MAY benimle beraber bulunmaya | صبرا ṦBRE sabırla | (18:75) | |
|قال GEL dedi ki | إن ÎN eğer | سألتك SÊLTK sana sorarsam | عن AN | شيء ŞYÙ bir şey | بعدها BAD̃HE bundan sonra | فلا FLE artık olma | تصاحبني TṦEḪBNY bana arkadaş | قد GD̃ elbette | بلغت BLĞT sana ulaşmıştır | من MN | لدني LD̃NY benim tarafımdan | عذرا AZ̃RE bir özür | (18:76) | |
|فانطلقا FENŦLGE yine yürüdüler | حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E | أتيا ÊTYE vardıklarında | أهل ÊHL halkına | قرية GRYT bir kent | استطعما ESTŦAME yemek istediler | أهلها ÊHLHE oranın halkından | فأبوا FÊBWE fakat kaçındılar | أن ÊN | يضيفوهما YŽYFWHME onları konuklamaktan | فوجدا FWCD̃E derken buldular | فيها FYHE orada | جدارا CD̃ERE bir duvar | يريد YRYD̃ yüz tutan | أن ÊN | ينقض YNGŽ yıkılmağa | فأقامه FÊGEMH hemen onu doğrulttu | قال GEL (Musa) dedi ki | لو LW eğer | شئت ŞÙT isteseydin | لاتخذت LETḢZ̃T alırdın | عليه ALYH buna karşılık | أجرا ÊCRE bir ücret | (18:77) | |
|قال GEL dedi | هذا HZ̃E işte bu | فراق FREG ayrılmasıdır | بيني BYNY benimle | وبينك WBYNK senin arasının | سأنبئك SÊNBÙK sana haber vereceğim | بتأويل BTÊWYL içyüzünü | ما ME şeylerin | لم LM | تستطع TSTŦA güç yetiremediğin | عليه ALYH üzerine | صبرا ṦBRE sabırla | (18:78) | |
|أما ÊME | السفينة ELSFYNT O gemi | فكانت FKENT idi | لمساكين LMSEKYN yoksulların | يعملون YAMLWN çalışan | في FY | البحر ELBḪR denizde | فأردت FÊRD̃T istedim | أن ÊN ki | أعيبها ÊAYBHE onu kusurlu yapmak | وكان WKEN çünkü vardı | وراءهم WREÙHM onların ilerisinde | ملك MLK bir kral | يأخذ YÊḢZ̃ alan | كل KL her | سفينة SFYNT gemiyi | غصبا ĞṦBE zorla | (18:79) | |
|وأما WÊME gelince | الغلام ELĞLEM çocuğa | فكان FKEN idi | أبواه ÊBWEH onun anası babası | مؤمنين MÙMNYN mü'min insanlar | فخشينا FḢŞYNE korktuk | أن ÊN | يرهقهما YRHGHME onlara sarmasından | طغيانا ŦĞYENE azgınlık | وكفرا WKFRE ve küfür | (18:80) | |
|فأردنا FÊRD̃NE istedik ki | أن ÊN | يبدلهما YBD̃LHME onun yerine versin | ربهما RBHME Rableri | خيرا ḢYRE daha hayırlısını | منه MNH ondan | زكاة ZKET daha temiz | وأقرب WÊGRB ve daha yakınını | رحما RḪME merhamete | (18:81) | |
|وأما WÊME ise | الجدار ELCD̃ER duvar | فكان FKEN idi | لغلامين LĞLEMYN çocuğun | يتيمين YTYMYN iki yetim | في FY | المدينة ELMD̃YNT şehirde | وكان WKEN ve vardı | تحته TḪTH altında | كنز KNZ bir hazine | لهما LHME onlara ait | وكان WKEN ve idi | أبوهما ÊBWHME babaları da | صالحا ṦELḪE iyi bir kimse | فأراد FÊRED̃ istedi ki | ربك RBK Rabbin | أن ÊN | يبلغا YBLĞE onlar (büyüyüp) ersinler | أشدهما ÊŞD̃HME güçlü çağlarına | ويستخرجا WYSTḢRCE ve çıkarsınlar | كنزهما KNZHME hazinelerini | رحمة RḪMT bir rahmet olarak | من MN | ربك RBK Rabbinden | وما WME | فعلته FALTH bunları yapmadım | عن AN | أمري ÊMRY ben kendiliğimden | ذلك Z̃LK işte budur | تأويل TÊWYL içyüzü | ما ME şeylerin | لم LM | تسطع TSŦA senin güç yetiremediğin | عليه ALYH hakkında | صبرا ṦBRE sabırla | (18:82) | |
|ويسألونك WYSÊLWNK ve sana soruyorlar | عن AN | ذي Z̃Y Zu'l-Karneyn'den | القرنين ELGRNYN Zu'l-Karneyn'den | قل GL de ki | سأتلو SÊTLW okuyacağım | عليكم ALYKM size | منه MNH ondan | ذكرا Z̃KRE bir hatıra | (18:83) | |
|إنا ÎNE elbette biz | مكنا MKNE güçlü kıldık | له LH onu | في FY | الأرض ELÊRŽ yeryüzünde | وآتيناه W ËTYNEH ve ona verdik | من MN | كل KL her | شيء ŞYÙ şeyden | سببا SBBE bir sebep | (18:84) | |
|فأتبع FÊTBA o da tuttu | سببا SBBE bir yol | (18:85) | |
|حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E ne zaman ki | بلغ BLĞ ulaştı | مغرب MĞRB battığı yere | الشمس ELŞMS güneşin | وجدها WCD̃HE ve onu buldu | تغرب TĞRB batarken | في FY | عين AYN bir gözede | حمئة ḪMÙT kara balçıklı | ووجد WWCD̃ ve buldu | عندها AND̃HE onun yanında da | قوما GWME bir kavim | قلنا GLNE dedik ki | يا YE EY/HEY/AH | ذا Z̃E Zu | القرنين ELGRNYN Zu'l-Karneyn | إما ÎME ya | أن ÊN | تعذب TAZ̃B azâb edersin | وإما WÎME veya | أن ÊN | تتخذ TTḢZ̃ davranırsın | فيهم FYHM kendilerine | حسنا ḪSNE güzel | (18:86) | |
|قال GEL dedi ki | أما ÊME | من MN kim | ظلم ƵLM haksızlık ederse | فسوف FSWF | نعذبه NAZ̃BH ona azab edeceğiz | ثم S̃M sonra | يرد YRD̃ döndürülecektir | إلى ÎL | ربه RBH Rabbine | فيعذبه FYAZ̃BH O da ona azab edecektir | عذابا AZ̃EBE bir azapla | نكرا NKRE görülmemiş | (18:87) | |
|وأما WÊME ise | من MN kimseye | آمن ËMN inanan | وعمل WAML ve yapan | صالحا ṦELḪE iyi işler | فله FLH Zira onlar/onlarsa | جزاء CZEÙ mükafat | الحسنى ELḪSN en güzel | وسنقول WSNGWL ve söyleyeceğiz | له LH ona | من MN -dan | أمرنا ÊMRNE buyruğumuz- | يسرا YSRE kolay olanı | (18:88) | |
|ثم S̃M sonra yine | أتبع ÊTBA tuttu | سببا SBBE bir yol | (18:89) | |
|حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E ne zaman ki | بلغ BLĞ ulaştı | مطلع MŦLA doğduğu yere | الشمس ELŞMS güneşin | وجدها WCD̃HE ve onu buldu | تطلع TŦLA doğarken | على AL üzerine | قوم GWM bir kavmin | لم LM | نجعل NCAL yapmadığımız | لهم LHM kendilerine | من MN | دونها D̃WNHE ona (güneşe) karşı | سترا STRE bir siper | (18:90) | |
|كذلك KZ̃LK işte böyle | وقد WGD̃ ve muhakkak | أحطنا ÊḪŦNE biliyorduk | بما BME | لديه LD̃YH onun yanındakini | خبرا ḢBRE ilmimizle | (18:91) | |
|حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E ne zaman ki | بلغ BLĞ ulaştı | بين BYN arasına | السدين ELSD̃YN iki sed | وجد WCD̃ buldu | من MN | دونهما D̃WNHME onların dışında | قوما GWME bir kavim | لا LE | يكادون YKED̃WN neredeyse | يفقهون YFGHWN hiç anlamayan | قولا GWLE söz | (18:93) | |
|قالوا GELWE dediler ki | يا YE EY/HEY/AH | ذا Z̃E Zu | القرنين ELGRNYN Zu'l-Karneyn | إن ÎN şüphesiz | يأجوج YÊCWC Ye'cuc | ومأجوج WMÊCWC ve Me'cuc | مفسدون MFSD̃WN bozgunculuk yapıyorlar | في FY | الأرض ELÊRŽ yeryüzünde | فهل FHL mi? | نجعل NCAL verelim | لك LK sana | خرجا ḢRCE bir vergi | على AL için | أن ÊN | تجعل TCAL yapman | بيننا BYNNE bizimle | وبينهم WBYNHM onların arasına | سدا SD̃E bir sed | (18:94) | |
|قال GEL dedi ki | ما ME | مكني MKNY beni bulundurduğu imkanlar | فيه FYH içinde | ربي RBY Rabbimin | خير ḢYR daha hayırlıdır | فأعينوني FÊAYNWNY siz bana yardım edin de | بقوة BGWT güçle | أجعل ÊCAL yapayım | بينكم BYNKM sizinle | وبينهم WBYNHM onlar arasına | ردما RD̃ME sağlam bir engel | (18:95) | |
|آتوني ËTWNY bana getirin | زبر ZBR kütleleri | الحديد ELḪD̃YD̃ demir | حتى ḪT o kadar ki | إذا ÎZ̃E | ساوى SEW aynı seviyeye getirince | بين BYN arasını | الصدفين ELṦD̃FYN iki dağın | قال GEL dedi | انفخوا ENFḢWE üfleyin! | حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E | جعله CALH onu sokunca | نارا NERE bir ateş haline | قال GEL dedi | آتوني ËTWNY getirin bana | أفرغ ÊFRĞ dökeyim | عليه ALYH üzerine | قطرا GŦRE erimiş katran | (18:96) | |
|فما FME artık | اسطاعوا ESŦEAWE ne güçleri yetti | أن ÊN | يظهروه YƵHRWH onu aşmaya | وما WME ne de | استطاعوا ESTŦEAWE güçleri yetti | له LH onu | نقبا NGBE delmeye | (18:97) | |
|قال GEL (Zu'l-Karneyn) dedi ki | هذا HZ̃E bu | رحمة RḪMT bir rahmetdir | من MN | ربي RBY Rabbimden | فإذا FÎZ̃E zaman | جاء CEÙ geldiği | وعد WAD̃ va'di | ربي RBY Rabbimin | جعله CALH onu eder | دكاء D̃KEÙ yerle bir | وكان WKEN ve | وعد WAD̃ va'di | ربي RBY Rabbimin | حقا ḪGE haktır (gerçektir) | (18:98) | |
|وتركنا WTRKNE biz bırakırız | بعضهم BAŽHM birbirlerini | يومئذ YWMÙZ̃ o gün | يموج YMWC dalgalanır bir halde | في FY içinde | بعض BAŽ birbiri | ونفخ WNFḢ ve üflenir | في FY | الصور ELṦWR Sur'a | فجمعناهم FCMANEHM ve onları toplarız | جمعا CMAE hepsini | (18:99) | |
|وعرضنا WARŽNE ve göstereceğiz | جهنم CHNM cehennemi | يومئذ YWMÙZ̃ o gün | للكافرين LLKEFRYN kafirlere | عرضا ARŽE açıkça | (18:100) | |
|الذين ELZ̃YN onlar ki | كانت KENT idi | أعينهم ÊAYNHM gözleri | في FY içinde | غطاء ĞŦEÙ perde | عن AN karşı | ذكري Z̃KRY beni anmaya | وكانوا WKENWE ve idiler | لا LE | يستطيعون YSTŦYAWN tahammül edemez | سمعا SMAE (Kur'an'ı) dinlemeğe | (18:101) | |
|أفحسب ÊFḪSB mi sandılar? | الذين ELZ̃YN o | كفروا KFRWE inkarcılar | أن ÊN | يتخذوا YTḢZ̃WE kendilerine edineceklerini | عبادي ABED̃Y kullarımı | من MN | دوني D̃WNY benden ayrı olarak | أولياء ÊWLYEÙ veliler (dost) | إنا ÎNE şüphesiz biz | أعتدنا ÊATD̃NE hazırladık | جهنم CHNM cehennemi | للكافرين LLKEFRYN kafirlere | نزلا NZLE konak olarak | (18:102) | |
|قل GL de ki | هل HL mi? | ننبئكم NNBÙKM size söyleyeyim | بالأخسرين BELÊḢSRYN en çok ziyana uğrayanları | أعمالا ÊAMELE işleri bakımından | (18:103) | |
|الذين ELZ̃YN onların | ضل ŽL boşa gider | سعيهم SAYHM bütün çabaları | في FY | الحياة ELḪYET hayatında | الدنيا ELD̃NYE dünya | وهم WHM ve kendileri de | يحسبون YḪSBWN sanırlar | أنهم ÊNHM kendilerinin | يحسنون YḪSNWN iyi yaptıklarını | صنعا ṦNAE işlerini | (18:104) | |
|أولئك ÊWLÙK işte onlar | الذين ELZ̃YN kimselerdir | كفروا KFRWE inkar eden | بآيات B ËYET ayetlerini | ربهم RBHM Rablerinin | ولقائه WLGEÙH ve O'na kavuşmayı | فحبطت FḪBŦT bu yüzden boşa çıkar | أعمالهم ÊAMELHM eylemleri | فلا FLE | نقيم NGYM kurmayız | لهم LHM onlar için | يوم YWM günü | القيامة ELGYEMT kıyamet | وزنا WZNE bir terazi | (18:105) | |
|ذلك Z̃LK işte bu | جزاؤهم CZEÙHM onların cezası | جهنم CHNM cehennemdir | بما BME sebebiyle | كفروا KFRWE inkarları | واتخذوا WETḢZ̃WE ve edinmeleri | آياتي ËYETY ayetlerimi | ورسلي WRSLY ve elçilerimi | هزوا HZWE eğlence | (18:106) | |
|إن ÎN şüphesiz | الذين ELZ̃YN kimseler | آمنوا ËMNWE iman eden | وعملوا WAMLWE ve yapanlar | الصالحات ELṦELḪET iyi işler | كانت KENT | لهم LHM onlar için vardır | جنات CNET cennetleri | الفردوس ELFRD̃WS Firdevs | نزلا NZLE konak olarak | (18:107) | |
|خالدين ḢELD̃YN sürekli kalacaklardır | فيها FYHE orada | لا LE hiç | يبغون YBĞWN istemezler | عنها ANHE oradan | حولا ḪWLE ayrılmak | (18:108) | |
|قل GL de ki | لو LW şayet | كان KEN olsa | البحر ELBḪR deniz | مدادا MD̃ED̃E mürekkep | لكلمات LKLMET sözleri(ni yazmak) için | ربي RBY Rabbimin | لنفد LNFD̃ tükenir | البحر ELBḪR deniz | قبل GBL önce | أن ÊN | تنفد TNFD̃ tükenmeden | كلمات KLMET sözleri | ربي RBY Rabbimin | ولو WLW ve şayet | جئنا CÙNE getirsek bile | بمثله BMS̃LH bir o kadarını daha | مددا MD̃D̃E yardım için | (18:109) | |
|قل GL de ki | إنما ÎNME şüphesiz | أنا ÊNE ben de | بشر BŞR bir insanım | مثلكم MS̃LKM sizin gibi | يوحى YWḪ vahyolunuyor | إلي ÎLY bana | أنما ÊNME şüphesiz | إلهكم ÎLHKM Tanrınız | إله ÎLH Tanrıdır | واحد WEḪD̃ bir tek | فمن FMN o halde kim | كان KEN ise | يرجو YRCW arzu eder | لقاء LGEÙ kavuşmayı | ربه RBH Rabbine | فليعمل FLYAML yapsın | عملا AMLE iş(ler) | صالحا ṦELḪE iyi | ولا WLE ve asla | يشرك YŞRK ortak etmesin | بعبادة BABED̃T (yaptığı) ibadete | ربه RBH Rabbine | أحدا ÊḪD̃E (hiç) kimseyi | (18:110) | |