» 18 / Kehf  43:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

 » 18 / Kehf  Suresi: 43
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَمْ (VLM) = velem : ve
2. تَكُنْ (TKN) = tekun : olmadı
3. لَهُ (LH) = lehu : onun
4. فِئَةٌ (FÙT) = fietun : bir topluluğu
5. يَنْصُرُونَهُ (YNṦRVNH) = yenSurūnehu : kendisine yardım eden
6. مِنْ (MN) = min :
7. دُونِ (D̃VN) = dūni : başka
8. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'tan
9. وَمَا (VME) = ve mā : ve
10. كَانَ (KEN) = kāne : olmadı
11. مُنْتَصِرًا (MNTṦRE) = munteSiran : kendisinine yardım edilen
ve | olmadı | onun | bir topluluğu | kendisine yardım eden | | başka | Allah'tan | ve | olmadı | kendisinine yardım edilen |

[] [KVN] [] [FEY] [NṦR] [] [D̃VN] [] [] [KVN] [NṦR]
VLM TKN LH FÙT YNṦRVNH MN D̃VN ELLH VME KEN MNTṦRE

velem tekun lehu fietun yenSurūnehu min dūni llahi ve mā kāne munteSiran
ولم تكن له فئة ينصرونه من دون الله وما كان منتصرا

 » 18 / Kehf  Suresi: 43
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولم | VLM velem ve And not
تكن ك و ن | KVN TKN tekun olmadı was
له | LH lehu onun for him
فئة ف ا ي | FEY FÙT fietun bir topluluğu a group
ينصرونه ن ص ر | NṦR YNṦRVNH yenSurūnehu kendisine yardım eden (to) help him
من | MN min other than
دون د و ن | D̃VN D̃VN dūni başka other than
الله | ELLH llahi Allah'tan Allah,
وما | VME ve mā ve and not
كان ك و ن | KVN KEN kāne olmadı was
منتصرا ن ص ر | NṦR MNTṦRE munteSiran kendisinine yardım edilen (he) supported.

18:43 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve | olmadı | onun | bir topluluğu | kendisine yardım eden | | başka | Allah'tan | ve | olmadı | kendisinine yardım edilen |

[] [KVN] [] [FEY] [NṦR] [] [D̃VN] [] [] [KVN] [NṦR]
VLM TKN LH FÙT YNṦRVNH MN D̃VN ELLH VME KEN MNTṦRE

velem tekun lehu fietun yenSurūnehu min dūni llahi ve mā kāne munteSiran
ولم تكن له فئة ينصرونه من دون الله وما كان منتصرا

[] [ك و ن] [] [ف ا ي] [ن ص ر] [] [د و ن] [] [] [ك و ن] [ن ص ر]

 » 18 / Kehf  Suresi: 43
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولم | VLM velem ve And not
Vav,Lam,Mim,
6,30,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
تكن ك و ن | KVN TKN tekun olmadı was
Te,Kef,Nun,
400,20,50,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
له | LH lehu onun for him
Lam,He,
30,5,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
فئة ف ا ي | FEY FÙT fietun bir topluluğu a group
Fe,,Te merbuta,
80,,400,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
ينصرونه ن ص ر | NṦR YNṦRVNH yenSurūnehu kendisine yardım eden (to) help him
Ye,Nun,Sad,Re,Vav,Nun,He,
10,50,90,200,6,50,5,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN min other than
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
دون د و ن | D̃VN D̃VN dūni başka other than
Dal,Vav,Nun,
4,6,50,
N – genitive noun
اسم مجرور
الله | ELLH llahi Allah'tan Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
وما | VME ve mā ve and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
كان ك و ن | KVN KEN kāne olmadı was
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
منتصرا ن ص ر | NṦR MNTṦRE munteSiran kendisinine yardım edilen (he) supported.
Mim,Nun,Te,Sad,Re,Elif,
40,50,400,90,200,1,
N – accusative masculine indefinite (form VIII) active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَمْ: ve | تَكُنْ: olmadı | لَهُ: onun | فِئَةٌ: bir topluluğu | يَنْصُرُونَهُ: kendisine yardım eden | مِنْ: | دُونِ: başka | اللَّهِ: Allah'tan | وَمَا: ve | كَانَ: olmadı | مُنْتَصِرًا: kendisinine yardım edilen |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولم WLM ve | تكن TKN olmadı | له LH onun | فئة FÙT bir topluluğu | ينصرونه YNṦRWNH kendisine yardım eden | من MN | دون D̃WN başka | الله ELLH Allah'tan | وما WME ve | كان KEN olmadı | منتصرا MNTṦRE kendisinine yardım edilen |
Kırık Meal (Okunuş) : |velem: ve | tekun: olmadı | lehu: onun | fietun: bir topluluğu | yenSurūnehu: kendisine yardım eden | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | ve mā: ve | kāne: olmadı | munteSiran: kendisinine yardım edilen |
Kırık Meal (Transcript) : |VLM: ve | TKN: olmadı | LH: onun | FÙT: bir topluluğu | YNṦRVNH: kendisine yardım eden | MN: | D̃VN: başka | ELLH: Allah'tan | VME: ve | KEN: olmadı | MNTṦRE: kendisinine yardım edilen |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ona Allah'tan başka yardım edecek bir topluluk olmadığı gibi onun da bu zararı gidermeye bir kudreti yoktu.
Adem Uğur : Kendisine Allah'tan başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi kendi kendini de kurtaracak güçte değildi.
Ahmed Hulusi : Allâh dûnunda ne bir yardımcısı vardı ne de kendi kendine yetecek gücü!
Ahmet Tekin : Kendisine Allah’ın dışında kulları durumundakilerden yardım edecek adamları olmadığı gibi, kendi kendini kurtaracak güçte de değildi.
Ahmet Varol : Ona, Allah'tan başka yardım edecek birileri yoktu; kendi kendine de yardım edemedi.
Ali Bulaç : Allah'ın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi.
Ali Fikri Yavuz : Allah’dan gayri, kendisine yardım edecek bir topluluğu da yoktu, Allah’ın intikamından kendi nefsini de kurtaramadı.
Bekir Sadak : Ona, Allah'tan baska yardim edebilecek adamlari da yoktu, kendi kendini de kurtaramadi.
Celal Yıldırım : Ona Allah'tan başka yardım edecek bir çevre ve topluluğu da yoktu; kendi kendine yardım edecek durumda da değildi.
Diyanet İşleri : Onun, Allah’tan başka kendisine yardım edebilecek kimseleri yoktu. Kendi kendini kurtaracak güçte de değildi.
Diyanet İşleri (eski) : Ona, Allah'tan başka yardım edebilecek adamları da yoktu, kendi kendini de kurtaramadı.
Diyanet Vakfi : Kendisine Allah'tan başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi kendi kendini de kurtaracak güçte değildi.
Edip Yüksel : ALLAH'tan başka kendisine yardım edecek bir destek bulamadı. Kendini de kurtaramadı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onun Allah'tan başka yardım edecek adamları yoktur ve Allah'a karşı kendi nefsini de kurtaramadı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah'tan başka kendisine yardım edecek bir topluluk da bulunmadı; kendi kendini de kurtaramadı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allahdan başka yardım edecek bir cemaati de olmadı, kendi kendine de kurtaramadı
Fizilal-il Kuran : O anda ne Allah dışında, yardımına koşabilecek destekçiler bulabildi ve ne de kendi kendini kurtarabildi.
Gültekin Onan : Tanrı'nın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi.
Hakkı Yılmaz : (42,43) Ve o iki bağ sahibi kişi, serveti ile kuşatma altına alındı/ bitirildi. Bunun üzerine bağında yaptığı harcamalara karşı ellerini ovuşturmaya başladı. Bahçe, çardakları üzerine yıkılmış kalmıştı, o da “Ah ne olaydım! Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım” diyordu. O kişi için Allah'ın astlarından yardım edecek bir topluluk olmadı. Ve kendisi de öç alacak/kendi kendine yardım edecek biri değildi.
Hasan Basri Çantay : Ona Allahdan başka yardım edecek bir cemaat yokdu. Kendisi de öc alabilecek değildi.
Hayrat Neşriyat : Allah’dan başka ona yardım edecek adamları da yoktu; kendi kendini kurtarıcı da değildi.
İbni Kesir : Allah'tan başka ona yardım edecek adamları da yoktu. Yardım edilen de olmadı.
İskender Evrenosoğlu : Ve Allah'tan başka ona yardım edecek kimseler yoktu. Ve o, yardım alan (yardım edilen) olmadı.
Muhammed Esed : Çünkü şimdi artık onun ne Allah yerine kendisine yardım ulaştıracak kimsesi vardı, ne de kendi başının çaresine bakabilecek durumdaydı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onun için Allah'tan başka yardım edecek bir cemaat de yok idi ve kendisine yardım edebilecek bir halde değildi.
Ömer Öngüt : Allah'tan başka, kendisine yardım edecek bir topluluğu da yoktu. Kendi kendine yardım edecek güçte de değildi.
Şaban Piriş : Allah’tan başka ona yardım edecek topluluk da yoktu. Yardım edilen de olmadı.
Suat Yıldırım : Hasılı o, Allah’tan başka kendisine sahip çıkacak bir topluluk da bulamadı, kendi kendini de kurtaramadı.
Süleyman Ateş : Allah'tan başka, kendisine yardım eden bir topluluğu da olmadı, kendi kendisini de kurtaramadı.
Tefhim-ul Kuran : Allah'ın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi.
Ümit Şimşek : Artık ne ona Allah'tan başka yardım edebilecek birileri vardı, ne de o kendi başının çaresine bakacak haldeydi.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah dışında kendisine yardım edecek bir topluluğu da çıkmadı. Kendi kendini de kurtaramadı.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}