» 18 / Kehf  62:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

 » 18 / Kehf  Suresi: 62
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَلَمَّا (FLME) = felemmā : ne zaman ki
2. جَاوَزَا (CEVZE) = cāvezā : orayı geçip gittiklerinde
3. قَالَ (GEL) = ḳāle : (Musa) dedi
4. لِفَتَاهُ (LFTEH) = lifetāhu : uşağına
5. اتِنَا ( ËTNE) = ātinā : bize getir
6. غَدَاءَنَا (ĞD̃EÙNE) = ğadā'enā : kahvaltımızı
7. لَقَدْ (LGD̃) = leḳad : andolsun ki
8. لَقِينَا (LGYNE) = leḳīnā : çektik
9. مِنْ (MN) = min :
10. سَفَرِنَا (SFRNE) = seferinā : yolculuğumuzdan
11. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : şu
12. نَصَبًا (NṦBE) = neSaben : yorgunluk
ne zaman ki | orayı geçip gittiklerinde | (Musa) dedi | uşağına | bize getir | kahvaltımızı | andolsun ki | çektik | | yolculuğumuzdan | şu | yorgunluk |

[] [CVZ] [GVL] [FTY] [ETY] [ĞD̃V] [] [LGY] [] [SFR] [] [NṦB]
FLME CEVZE GEL LFTEH ËTNE ĞD̃EÙNE LGD̃ LGYNE MN SFRNE HZ̃E NṦBE

felemmā cāvezā ḳāle lifetāhu ātinā ğadā'enā leḳad leḳīnā min seferinā hāƶā neSaben
فلما جاوزا قال لفتاه آتنا غداءنا لقد لقينا من سفرنا هذا نصبا

 » 18 / Kehf  Suresi: 62
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā ne zaman ki Then when
جاوزا ج و ز | CVZ CEVZE cāvezā orayı geçip gittiklerinde they had passed beyond
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle (Musa) dedi he said
لفتاه ف ت ي | FTY LFTEH lifetāhu uşağına to his boy,
آتنا ا ت ي | ETY ËTNE ātinā bize getir """Bring us"
غداءنا غ د و | ĞD̃V ĞD̃EÙNE ğadā'enā kahvaltımızı our morning meal.
لقد | LGD̃ leḳad andolsun ki Certainly
لقينا ل ق ي | LGY LGYNE leḳīnā çektik we have suffered
من | MN min in
سفرنا س ف ر | SFR SFRNE seferinā yolculuğumuzdan our journey
هذا | HZ̃E hāƶā şu this,
نصبا ن ص ب | NṦB NṦBE neSaben yorgunluk "fatigue."""

18:62 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ne zaman ki | orayı geçip gittiklerinde | (Musa) dedi | uşağına | bize getir | kahvaltımızı | andolsun ki | çektik | | yolculuğumuzdan | şu | yorgunluk |

[] [CVZ] [GVL] [FTY] [ETY] [ĞD̃V] [] [LGY] [] [SFR] [] [NṦB]
FLME CEVZE GEL LFTEH ËTNE ĞD̃EÙNE LGD̃ LGYNE MN SFRNE HZ̃E NṦBE

felemmā cāvezā ḳāle lifetāhu ātinā ğadā'enā leḳad leḳīnā min seferinā hāƶā neSaben
فلما جاوزا قال لفتاه آتنا غداءنا لقد لقينا من سفرنا هذا نصبا

[] [ج و ز] [ق و ل] [ف ت ي] [ا ت ي] [غ د و] [] [ل ق ي] [] [س ف ر] [] [ن ص ب]

 » 18 / Kehf  Suresi: 62
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā ne zaman ki Then when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
جاوزا ج و ز | CVZ CEVZE cāvezā orayı geçip gittiklerinde they had passed beyond
Cim,Elif,Vav,Ze,Elif,
3,1,6,7,1,
V – 3rd person masculine dual (form III) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle (Musa) dedi he said
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
لفتاه ف ت ي | FTY LFTEH lifetāhu uşağına to his boy,
Lam,Fe,Te,Elif,He,
30,80,400,1,5,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
جار ومجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
آتنا ا ت ي | ETY ËTNE ātinā bize getir """Bring us"
,Te,Nun,Elif,
,400,50,1,
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperative verb
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل أمر و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
غداءنا غ د و | ĞD̃V ĞD̃EÙNE ğadā'enā kahvaltımızı our morning meal.
Ğayn,Dal,Elif,,Nun,Elif,
1000,4,1,,50,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لقد | LGD̃ leḳad andolsun ki Certainly
Lam,Gaf,Dal,
30,100,4,
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
لقينا ل ق ي | LGY LGYNE leḳīnā çektik we have suffered
Lam,Gaf,Ye,Nun,Elif,
30,100,10,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN min in
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
سفرنا س ف ر | SFR SFRNE seferinā yolculuğumuzdan our journey
Sin,Fe,Re,Nun,Elif,
60,80,200,50,1,
N – genitive masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
هذا | HZ̃E hāƶā şu this,
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
نصبا ن ص ب | NṦB NṦBE neSaben yorgunluk "fatigue."""
Nun,Sad,Be,Elif,
50,90,2,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَلَمَّا: ne zaman ki | جَاوَزَا: orayı geçip gittiklerinde | قَالَ: (Musa) dedi | لِفَتَاهُ: uşağına | اتِنَا: bize getir | غَدَاءَنَا: kahvaltımızı | لَقَدْ: andolsun ki | لَقِينَا: çektik | مِنْ: | سَفَرِنَا: yolculuğumuzdan | هَٰذَا: şu | نَصَبًا: yorgunluk |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فلما FLME ne zaman ki | جاوزا CEWZE orayı geçip gittiklerinde | قال GEL (Musa) dedi | لفتاه LFTEH uşağına | آتنا ËTNE bize getir | غداءنا ĞD̃EÙNE kahvaltımızı | لقد LGD̃ andolsun ki | لقينا LGYNE çektik | من MN | سفرنا SFRNE yolculuğumuzdan | هذا HZ̃E şu | نصبا NṦBE yorgunluk |
Kırık Meal (Okunuş) : |felemmā: ne zaman ki | cāvezā: orayı geçip gittiklerinde | ḳāle: (Musa) dedi | lifetāhu: uşağına | ātinā: bize getir | ğadā'enā: kahvaltımızı | leḳad: andolsun ki | leḳīnā: çektik | min: | seferinā: yolculuğumuzdan | hāƶā: şu | neSaben: yorgunluk |
Kırık Meal (Transcript) : |FLME: ne zaman ki | CEVZE: orayı geçip gittiklerinde | GEL: (Musa) dedi | LFTEH: uşağına | ËTNE: bize getir | ĞD̃EÙNE: kahvaltımızı | LGD̃: andolsun ki | LGYNE: çektik | MN: | SFRNE: yolculuğumuzdan | HZ̃E: şu | NṦBE: yorgunluk |
Abdulbaki Gölpınarlı : Oradan geçtikten sonra Mûsâ, genç arkadaşına kuşluk yemeğimizi getir dedi, gerçekten de şu yolculuk, yordu bizi.
Adem Uğur : (Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi.
Ahmed Hulusi : (Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinden az sonra Musa hizmetlisine: "Öğle yemeğini çıkar bakalım; gerçekten bu yolculuk bizi yordu. . . "
Ahmet Tekin : İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman Mûsâ genç arkadaşına, öğrencisine: 'Kahvaltımızı getir. Gerçekten, biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk.' dedi.
Ahmet Varol : Orayı geçtiklerinde (Musa) genç adamına dedi ki: 'Azığımızı getir. Andolsun, bu yolculuğumuzdan dolayı yorgun düştük.'
Ali Bulaç : (Varmaları gereken yere gelip) geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk."
Ali Fikri Yavuz : İki deniz kavşağını geçtikleri zaman, Mûsa, genç arkadaşına: “-Kuşluk yemeğimizi getir, gerçekten biz bu yolculuğumuzdan yorgun düştük.” dedi.
Bekir Sadak : Oradan uzlaklastiklarinda Musa, yanindaki gence: «Azigimizi cikar, and olsun bu yolculugumuzda yorgun dustuk» dedi.
Celal Yıldırım : Orayı geçtiklerinde Musa, genç arkadaşına, «azığımızı faize getir; and olsun ki, bu yolculuğumuzdan yorgun ve bitkin düştük, demişti.»
Diyanet İşleri : Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ beraberindeki gence, “Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük” dedi.
Diyanet İşleri (eski) : Oradan uzaklaştıklarında Musa, yanındaki gence: 'Azığımızı çıkar, and olsun bu yolculuğumuzda yorgun düştük' dedi.
Diyanet Vakfi : (Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi.
Edip Yüksel : Orayı geçtiklerinde, genç yoldaşına, 'Yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yordu,' dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: «Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bu şekilde geçtikleri zaman genç hizmetçisine: «Getir kuşluk yemeğimizi; gerçekten biz bu yolculuğumuzda yorulduk.» dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bu sûretle vakta ki geçtiler fetâsına getir, dedi: Kuşluk yemeğimizi, hakikaten biz bu seferimizden yorgunluğa giriftar olduk
Fizilal-il Kuran : İki denizin birleştiği yeri geçtiklerinde Musa, genç arkadaşına, «Azığımızı getir bakalım, gerçekten bu yolculuğumuzda çok yorgun düştük» dedi.
Gültekin Onan : (Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk."
Hakkı Yılmaz : Bu şekilde geçtikleri zaman Mûsâ, delikanlısına: “Getir kuşluk yemeğimizi, gerçekten biz bu yolculuğumuzda yorulduk” dedi.
Hasan Basri Çantay : Vaktaki (oradan geçip gitdiler) Musa gene (adamın) a dedi ki: «Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan, andolsun, yorgun düşdük».
Hayrat Neşriyat : Sonunda (Mûsâ oradan) uzaklaştıklarında genç (arkadaş)ına: 'Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), gerçekten bu yolculuğumuzda yorgun düştük' dedi.
İbni Kesir : Oradan uzaklaştıkları vakit Musa delikanlısına; azığımızı çıkar, bu yolculuğumuzdan andolsun ki yorgun düştük, dedi.
İskender Evrenosoğlu : (Buluşma yerini) geçtikten sonra (Musa A.S) genç arkadaşına (şöyle) dedi: “Sabah kahvaltımızı getir. Andolsun ki bu yorgunluğa, yolculuğumuz sebebiyle maruz kaldık.”
Muhammed Esed : Ve biraz uzaklaştıktan sonra (Musa) yardımcısına: "Öğlen azığımızı çıkar" dedi, "doğrusu, bu yolculuk bizi bir hayli yordu!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki geçip gittiler. (Hazreti Mûsa) Genç arkadaşına dedi ki: «Bize kuşluk yemeğimizi getir, biz bu yolculuğumuzda muhakkak ki yorgunluğa uğradık.»
Ömer Öngüt : Orayı geçtiklerinde Musa genç arkadaşına: “Azığımızı getir, bu yolculuğumuzda gerçekten yorgun ve bitkin düştük. ” dedi.
Şaban Piriş : O yeri geçtikleri zaman genç arkadaşına: -Yiyeceğimizi getir, bu yolculuğumuzda bir hayli yorgun düştük, dedi.
Suat Yıldırım : Buluşma yerini farkına varmaksızın geçip gidince Mûsâ yardımcısına:"Getir artık kahvaltımızı!" dedi, "Gerçekten bu seyahatimizde epey yorgun düştük."
Süleyman Ateş : Orayı geçip gittiklerinde (Mûsâ) uşağına: "Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), andolsun ki, bu yolculuğumuzdan (epey) yorgunluk çektik." dedi.
Tefhim-ul Kuran : (Varmaları gereken yere gelip) geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: «Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk.»
Ümit Şimşek : Buluşma yerini geçtiklerinde, Musa genç hizmetkârına 'Yemeğimizi getir,' dedi. 'Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yorgun düşürdü.'
Yaşar Nuri Öztürk : Orayı geçtiklerinde Mûsa, genç arkadaşına dedi ki: "Hadi, getir şu sabah yemeğimizi. Vallahi bu yolculuğumuz yüzünden epey çektik."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}