» 11 / Hûd  20:

Kuran Sırası: 11
İniş Sırası: 52
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123

 » 11 / Hûd  Suresi: 20
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. أُولَٰئِكَ (ÊVLÙK) = ulāike : onlar
2. لَمْ (LM) = lem :
3. يَكُونُوا (YKVNVE) = yekūnū : değillerdir
4. مُعْجِزِينَ (MACZYN) = muǎ'cizīne : aciz bırakacak
5. فِي (FY) = fī :
6. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yeryüzünde
7. وَمَا (VME) = ve mā : yoktur
8. كَانَ (KEN) = kāne :
9. لَهُمْ (LHM) = lehum : onların
10. مِنْ (MN) = min :
11. دُونِ (D̃VN) = dūni : başka
12. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'tan
13. مِنْ (MN) = min :
14. أَوْلِيَاءَ (ÊVLYEÙ) = evliyā'e : dostları
15. يُضَاعَفُ (YŽEAF) = yuDāǎfu : kat kat artırılır
16. لَهُمُ (LHM) = lehumu : onlar için
17. الْعَذَابُ (ELAZ̃EB) = l-ǎƶābu : azab
18. مَا (ME) = mā :
19. كَانُوا (KENVE) = kānū : onlar
20. يَسْتَطِيعُونَ (YSTŦYAVN) = yesteTīǔne : güç yetiremezlerdi
21. السَّمْعَ (ELSMA) = s-sem'ǎ : işitmeye
22. وَمَا (VME) = ve mā : ve
23. كَانُوا (KENVE) = kānū : onlar
24. يُبْصِرُونَ (YBṦRVN) = yubSirūne : göremezlerdi
onlar | | değillerdir | aciz bırakacak | | yeryüzünde | yoktur | | onların | | başka | Allah'tan | | dostları | kat kat artırılır | onlar için | azab | | onlar | güç yetiremezlerdi | işitmeye | ve | onlar | göremezlerdi |

[] [] [KVN] [ACZ] [] [ERŽ] [] [KVN] [] [] [D̃VN] [] [] [VLY] [ŽAF] [] [AZ̃B] [] [KVN] [ŦVA] [SMA] [] [KVN] [BṦR]
ÊVLÙK LM YKVNVE MACZYN FY ELÊRŽ VME KEN LHM MN D̃VN ELLH MN ÊVLYEÙ YŽEAF LHM ELAZ̃EB ME KENVE YSTŦYAVN ELSMA VME KENVE YBṦRVN

ulāike lem yekūnū muǎ'cizīne l-erDi ve mā kāne lehum min dūni llahi min evliyā'e yuDāǎfu lehumu l-ǎƶābu kānū yesteTīǔne s-sem'ǎ ve mā kānū yubSirūne
أولئك لم يكونوا معجزين في الأرض وما كان لهم من دون الله من أولياء يضاعف لهم العذاب ما كانوا يستطيعون السمع وما كانوا يبصرون

 » 11 / Hûd  Suresi: 20
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أولئك | ÊVLÙK ulāike onlar Those
لم | LM lem not
يكونوا ك و ن | KVN YKVNVE yekūnū değillerdir will be
معجزين ع ج ز | ACZ MACZYN muǎ'cizīne aciz bırakacak (able to) escape
في | FY in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the earth
وما | VME ve mā yoktur and not
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
لهم | LHM lehum onların for them
من | MN min besides
دون د و ن | D̃VN D̃VN dūni başka besides
الله | ELLH llahi Allah'tan Allah
من | MN min any
أولياء و ل ي | VLY ÊVLYEÙ evliyā'e dostları protectors.
يضاعف ض ع ف | ŽAF YŽEAF yuDāǎfu kat kat artırılır And will be doubled
لهم | LHM lehumu onlar için for them
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābu azab the punishment.
ما | ME Not
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū onlar they were
يستطيعون ط و ع | ŦVA YSTŦYAVN yesteTīǔne güç yetiremezlerdi able
السمع س م ع | SMA ELSMA s-sem'ǎ işitmeye (to) hear
وما | VME ve mā ve and not
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū onlar they used (to)
يبصرون ب ص ر | BṦR YBṦRVN yubSirūne göremezlerdi see.

11:20 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

onlar | | değillerdir | aciz bırakacak | | yeryüzünde | yoktur | | onların | | başka | Allah'tan | | dostları | kat kat artırılır | onlar için | azab | | onlar | güç yetiremezlerdi | işitmeye | ve | onlar | göremezlerdi |

[] [] [KVN] [ACZ] [] [ERŽ] [] [KVN] [] [] [D̃VN] [] [] [VLY] [ŽAF] [] [AZ̃B] [] [KVN] [ŦVA] [SMA] [] [KVN] [BṦR]
ÊVLÙK LM YKVNVE MACZYN FY ELÊRŽ VME KEN LHM MN D̃VN ELLH MN ÊVLYEÙ YŽEAF LHM ELAZ̃EB ME KENVE YSTŦYAVN ELSMA VME KENVE YBṦRVN

ulāike lem yekūnū muǎ'cizīne l-erDi ve mā kāne lehum min dūni llahi min evliyā'e yuDāǎfu lehumu l-ǎƶābu kānū yesteTīǔne s-sem'ǎ ve mā kānū yubSirūne
أولئك لم يكونوا معجزين في الأرض وما كان لهم من دون الله من أولياء يضاعف لهم العذاب ما كانوا يستطيعون السمع وما كانوا يبصرون

[] [] [ك و ن] [ع ج ز] [] [ا ر ض] [] [ك و ن] [] [] [د و ن] [] [] [و ل ي] [ض ع ف] [] [ع ذ ب] [] [ك و ن] [ط و ع] [س م ع] [] [ك و ن] [ب ص ر]

 » 11 / Hûd  Suresi: 20
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أولئك | ÊVLÙK ulāike onlar Those
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
لم | LM lem not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
يكونوا ك و ن | KVN YKVNVE yekūnū değillerdir will be
Ye,Kef,Vav,Nun,Vav,Elif,
10,20,6,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «يكون»
معجزين ع ج ز | ACZ MACZYN muǎ'cizīne aciz bırakacak (able to) escape
Mim,Ayn,Cim,Ze,Ye,Nun,
40,70,3,7,10,50,
N – accusative masculine plural (form IV) active participle
اسم منصوب
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the earth
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
وما | VME ve mā yoktur and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
لهم | LHM lehum onların for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
من | MN min besides
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
دون د و ن | D̃VN D̃VN dūni başka besides
Dal,Vav,Nun,
4,6,50,
N – genitive noun
اسم مجرور
الله | ELLH llahi Allah'tan Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
من | MN min any
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
أولياء و ل ي | VLY ÊVLYEÙ evliyā'e dostları protectors.
,Vav,Lam,Ye,Elif,,
,6,30,10,1,,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
يضاعف ض ع ف | ŽAF YŽEAF yuDāǎfu kat kat artırılır And will be doubled
Ye,Dad,Elif,Ayn,Fe,
10,800,1,70,80,
V – 3rd person masculine singular (form III) passive imperfect verb
فعل مضارع مبني للمجهول
لهم | LHM lehumu onlar için for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābu azab the punishment.
Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be,
1,30,70,700,1,2,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
ما | ME Not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū onlar they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يستطيعون ط و ع | ŦVA YSTŦYAVN yesteTīǔne güç yetiremezlerdi able
Ye,Sin,Te,Tı,Ye,Ayn,Vav,Nun,
10,60,400,9,10,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form X) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
السمع س م ع | SMA ELSMA s-sem'ǎ işitmeye (to) hear
Elif,Lam,Sin,Mim,Ayn,
1,30,60,40,70,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
وما | VME ve mā ve and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū onlar they used (to)
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يبصرون ب ص ر | BṦR YBṦRVN yubSirūne göremezlerdi see.
Ye,Be,Sad,Re,Vav,Nun,
10,2,90,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |أُولَٰئِكَ: onlar | لَمْ: | يَكُونُوا: değillerdir | مُعْجِزِينَ: aciz bırakacak | فِي: | الْأَرْضِ: yeryüzünde | وَمَا: yoktur | كَانَ: | لَهُمْ: onların | مِنْ: | دُونِ: başka | اللَّهِ: Allah'tan | مِنْ: | أَوْلِيَاءَ: dostları | يُضَاعَفُ: kat kat artırılır | لَهُمُ: onlar için | الْعَذَابُ: azab | مَا: | كَانُوا: onlar | يَسْتَطِيعُونَ: güç yetiremezlerdi | السَّمْعَ: işitmeye | وَمَا: ve | كَانُوا: onlar | يُبْصِرُونَ: göremezlerdi |
Kırık Meal (Harekesiz) : |أولئك ÊWLÙK onlar | لم LM | يكونوا YKWNWE değillerdir | معجزين MACZYN aciz bırakacak | في FY | الأرض ELÊRŽ yeryüzünde | وما WME yoktur | كان KEN | لهم LHM onların | من MN | دون D̃WN başka | الله ELLH Allah'tan | من MN | أولياء ÊWLYEÙ dostları | يضاعف YŽEAF kat kat artırılır | لهم LHM onlar için | العذاب ELAZ̃EB azab | ما ME | كانوا KENWE onlar | يستطيعون YSTŦYAWN güç yetiremezlerdi | السمع ELSMA işitmeye | وما WME ve | كانوا KENWE onlar | يبصرون YBṦRWN göremezlerdi |
Kırık Meal (Okunuş) : |ulāike: onlar | lem: | yekūnū: değillerdir | muǎ'cizīne: aciz bırakacak | : | l-erDi: yeryüzünde | ve mā: yoktur | kāne: | lehum: onların | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | min: | evliyā'e: dostları | yuDāǎfu: kat kat artırılır | lehumu: onlar için | l-ǎƶābu: azab | : | kānū: onlar | yesteTīǔne: güç yetiremezlerdi | s-sem'ǎ: işitmeye | ve mā: ve | kānū: onlar | yubSirūne: göremezlerdi |
Kırık Meal (Transcript) : |ÊVLÙK: onlar | LM: | YKVNVE: değillerdir | MACZYN: aciz bırakacak | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | VME: yoktur | KEN: | LHM: onların | MN: | D̃VN: başka | ELLH: Allah'tan | MN: | ÊVLYEÙ: dostları | YŽEAF: kat kat artırılır | LHM: onlar için | ELAZ̃EB: azab | ME: | KENVE: onlar | YSTŦYAVN: güç yetiremezlerdi | ELSMA: işitmeye | VME: ve | KENVE: onlar | YBṦRVN: göremezlerdi |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar, ne yeryüzünde azaptan kaçıp kurtulabilirler, ne de Allah'tan başka bir yardımcıları vardır. Azapları da kat kat arttırılır. Çünkü onların işitmeye tahammülleri yoktu, görmezlerdi de.
Adem Uğur : Onlar yeryüzünde (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir; onların Allah'tan başka (yardım isteyecekleri) dostları da yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) ne görebiliyorlar ne de kulak veriyorlardı.
Ahmed Hulusi : Onlar arzda âciz bırakıcılar olmadılar (Sünnetulah'ı geçersiz kılamazlar; herkes yaptığının sonucunu kesinlikle yaşayacaktır). . . Onların Allâh dûnunda velîleri de yoktur. . . Onlara azap kat kat olur. . . (Zira onlar) algılayamadılar ve basîretleriyle değerlendiremediler.
Ahmet Tekin : İşte bunlar, yeryüzünde Allah’ı âciz bırakamazlar, koyduğu kanunların dışına çıkarak, yakayı kurtaramazlar. Onların Allah’ın dışında, kulları durumundakilerden yardım isteyecekleri dostları, koruyucuları da yoktur. Onların cezası katlandıkça katlanır. Onlar hakkı işitmeye tahammül edemiyorlar. Zaten hakikati görmüyorlar, anlamıyorlar.
Ahmet Varol : Onlar yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacak değillerdir. Onların Allah'tan başka dostları da yoktur. Azab onlar için kat kat artırılır. Çünkü onlar (hakkı) işitmeye güç yetiremezlerdi ve göremezlerdi de.
Ali Bulaç : Bunlar, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacak değildir ve bunların Allah'tan başka velileri yoktur. Azab onlar için kat kat arttırılır. Bunlar (hakkı) işitmeye güç yetirmezlerdi ve görmezlerdi de.
Ali Fikri Yavuz : Bunlar, Allah dünyada kendilerine azab etmek istediği zaman, onu âciz bırakacak değillerdir. Kendilerini azabdan kurtaracak, Allah’dan başka hiç bir yardımcıları da yoktur. Onlara kat kat azab edilir. Çünkü dünyada, hakkı işitmeğe tahammül etmezler ve gerçeği göremezlerdi.
Bekir Sadak : Bunlar yeryuzunde Allah'i aciz birakamazlar. Allah'dan baska kendilerini kurtaracak dostlari da yoktur. Azap onlara kat kat verilir; isitemezler ve goremezlerdi.
Celal Yıldırım : Bunlar yeryüzünde (Allah'ı) âciz bırakıcı da değillerdir ve Allah' tan başka kendilerine dostluk elini uzatacak (kendilerine sahip çıkacak) kimseleri de yoktur. Onlara azâb kat kat olup katmerleşecek. Aslında onlar ne (hakk'ın sesini) işitmeye güc getirebilmişlerdi, ne de (gerçeği) görebilmişlerdi.
Diyanet İşleri : Onlar yeryüzünde (Allah’ı) âciz bırakabilecek değillerdir. Onların Allah’tan başka sığınabilecekleri bir yardımcıları da yoktur. Azap onlar için kat kat artırılacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) işitmeğe tahammül edemiyorlar, hem de görmüyorlardı.
Diyanet İşleri (eski) : Bunlar yeryüzünde Allah'ı aciz bırakamazlar. Allah'dan başka kendilerini kurtaracak dostları da yoktur. Azab onlara kat kat verilir; işitemezler ve göremezlerdi.
Diyanet Vakfi : Onlar yeryüzünde (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir; onların Allah'tan başka (yardım isteyecekleri) dostları da yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) ne görebiliyorlar ne de kulak veriyorlardı.
Edip Yüksel : Onlar, yeryüzünde kaçamazlar ve ALLAH'tan başka dost ve sahipleri yoktur. Onlar için azap katlanır. Çünkü onlar işitemediler, göremediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar yeryüzünde (herkesi) yıldıracak değillerdir. Kendilerini koruyacak Allah'dan başka kimseleri de yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Üstelik onlar hakkı işitmeye tahammül edemiyorlardı ve de görmüyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bunlar, yeryüzünde aciz bırakacak değillerdir, kendilerini Allah'tan kurtaracak bir kayırıcıları da yoktur. Onlara azap katlanacaktır. Onlar hem işitmeye tahammül edemiyorlardı hem de görmüyorlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bunlar Arzda âciz bırakacak değillerdir, kendilerini Allahdan kurtaracak bir hâmileri de yoktur, onlara azâb katlanacaktır, hem işitmeğe tahammül edemiyorlardı hem de görmüyorlardı
Fizilal-il Kuran : Bunların, Allah'ın yapacaklarına engel olmaları sözkonusu değildir. Allah dışında dayanakları, destekçileri de yoktur. Azapları katlanır. Ne işitebilirler ve ne de görebilirler.
Gültekin Onan : Bunlar, yeryüzünde (Tanrı'yı) aciz bırakacak değildir ve bunların Tanrı'dan başka velileri yoktur. Azab onlar için kat kat arttırılır. Bunlar (hakkı) işitmeye güç yetirmezlerdi ve görmezlerdi de.
Hakkı Yılmaz : İşte onlar, yeryüzünde âciz bırakanlar değillerdir. Kendilerinin Allah'ın astlarından koruyan, yol gösteren, yardım eden yakınları yoktur. Onlar için azap kat kat artırılır. Onlar vahyi işitmeye tahammül edemiyorlardı ve de görmüyorlardı.
Hasan Basri Çantay : Onlar yer yüzünde (Allâhı) âciz bırakabilecek değillerdir. Kendilerini Allahdan (kurtaracak) hiç bir haamîleri de yokdur. Onların azabı kat kat olacakdır. (Çünkü) onlar (hakkı) işitmiye tehammül edemezlerdi, (onu) görmezlerdi de.
Hayrat Neşriyat : Onlar yeryüzünde (Allah’ı) âciz bırakıcı kimseler değillerdir ve onların Allah’dan başka, (kendilerini kurtarabilecek) hiçbir dostları yoktur. (Âhirette) onlara azab kat kat artırılır. Çünki (kendilerine anlatılan hakikatleri) ne (tahammül ederek) dinleyebiliyorlardı, ne de görebiliyorlardı.
İbni Kesir : Bunlar, yeryüzünde aciz bırakacak olanlar değillerdir. Allah'a karşı duracak yardımcıları da yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Onlar, işitmeye tahammül edemez ve göremezlerdi de.
İskender Evrenosoğlu : İşte onlar, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacak değiller. Ve onların Allah'tan başka dostları olmadı. Onlara azap kat kat arttırılır. Onlar işitmeye güç yetiremediler (sem'î hassaları çalışmadı). Ve onlar göremediler (basar hassaları çalışmadı).
Muhammed Esed : Böyleleri, yeryüzünde (yaptıkları yanlarına kalsa bile, nihai hesaptan) yakalarını kurtaramayacak, kendilerini Allaha karşı koruyacak bir dost da bulamayacaklar. (Hakkı) işitme yetilerini kullanmadıklarından ve görmek, fark etmek istemediklerinden ötürü (öte dünyada) azap kat kat artırılacaktır onlar için.
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlar yerde aciz bırakır kimseler olmamışlardır. Ve onlar için Allah Teâlâ'nın gayrı yardımcılarından da yoktur. Onlar için azap, kat kat olacaktır. Onlar işitmeğe tahammül eder olmamışlardı ve görür kimseler de olmamışlardı.
Ömer Öngüt : Onlar yeryüzünde Allah'ı âciz bırakacak değillerdir. Onların Allah'tan başka dostları da yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) ne görebiliyorlar ne kulak veriyorlardı.
Şaban Piriş : Bunlar, yeryüzünde aciz bırakacak değillerdir. Onların Allah’tan başka bir velisi de yoktur. Onlara kat kat azap vardır. Çünkü onlar, işitemezler, göremezlerdi.
Suat Yıldırım : Allah onları azaba uğratmak isterse, onlar dünyadan kaçıp Allah’ın hükmünden kurtulamazlar. Allah’tan başka kendilerini koruyacak hâmiler de bulamazlar. Onların azabı kat kat olur.Çünkü hakkı işitmeye tahammül edemiyorlardı. Hem de gerçeği görmüyorlardı.
Süleyman Ateş : Onlar dünyâda Allâh'ı âciz bırakacak değillerdir. Ve onların Allah'tan başka dostları da yoktur. Onlar için azâb kat kat yapılır. Çünkü (gerçeği) işitmeğe tahammül edemezlerdi ve (onu) görmezlerdi.
Tefhim-ul Kuran : Bunlar, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacak değildir ve bunların Allah'tan başka velileri de yoktur. Azab onlar için kat kat arttırılır. Bunlar (hakkı) işitmeye güç yetirmezlerdi ve görmezlerdi de.
Ümit Şimşek : Onlar yeryüzünde Allah'ı âciz bırakamaz, kendilerine Allah'tan başka yardımcı da bulamazlar. Azapları ise kat kat olur. Çünkü işitmeye tahammülleri yoktu; görmemekte de ısrar ediyorlardı.
Yaşar Nuri Öztürk : Bunlar yeryüzünde kimseyi âciz bırakamazlar. Allah'tan başka hiçbir dostları da yoktur. Onlara azap kat kat verilecektir. Hem işitmeye güçleri yetmiyordu hem de göremiyorlardı.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}